3- ALLAH YOLUNDA CİHAD VE MÜCAHİDLERİN FAZİLETİ
Allah'a İmandan Sonra En Faziletli Amel Allah Yolunda
Cihaddır:
İman, Savaş Ve Hac En Faziletli Amellerdir:
Cihad, Ezandan Daha Faziletlidir:
Cihad, Hacılara Yedirmekten Ve İçirmekten Daha
Faziletlidir:
Mutlak Surette Cihad En Faziletli Ameldir:
Allah'ın En Sevdiği Amel Cihaddir:
Mücahid İnsanların En Faziletlisidir:
Allah Yolunda Cihada Denk Bir Amel Yoktur:
Cihad İtizalden Ve Kendini Sadece İbadete Vermekten Daha
Hayırlıdır:
Allah Katında İnsanların En Hayırlısı Mücahiddir:
Oruç, Kıyam Ve Zikre Devam Eden Kişinin Ameli, Mücahidin
Amelinin Onda Birine Bile Ulaşmaz:
Mücahidin Cennetteki Derecesi:
Bu Ümmetin Ruhbanlığı Ve Seyahati Allah Yolunda Cihaddır:
Cihad Ve Mücahidlerin Fazileti:
ALLAH AZZE VE CELLE YOLUNDA CİHADIN HACDAN FAZİLETLİ
OLDUĞUNA DAİR
Allah (c.c.) şöyle
buyuruyor:
Müminlerden
özür olmaksızın oturanlar ile Allah yolunda mallarıyla ve canlarıyla cihad
edenler eşit değildir. Allah mallarıyla ve canlarıyla cihad edenleri oturanlara
göre derece olarak üstün kılmıştır. Tümüne güzelliği vaad etmiştir. Ancak
Allah cihad edenleri oturanlara göre büyük bir ecirle üstün kılmıştır. Onlara
kendinden dereceler, bağışlanma ve rahmet vermiştir. Allah bağışlayandır,
esirgeyendir." [1]
Kim Allah yolunda savaşırken öldürülür ya da galip
gelirse ona büyük bir ecir vereceğiz." [2]
“İman edenler, hicret edenler ve Allah yolunda mallarıyla
ve canlarıyla cihad edenlerin Allah katında büyük dereceleri vardır. İşte
kurtuluşa ve mutluluğa erenler bunlardır. Rableri onları katından bir rahmeti
bir hoşnutluğu ve onlar için kendisine sürekli bir nimet bulunan Cennetleri
müjdeler. Onda ebedi kalıcıdırlar. Şüphesiz Allah büyük mükafat yanında olandır”.
[3]
“Hiç şüphesiz Allah müminlerden -karşılığında onlara
mutlaka Cenneti vermek üzere- canlarını ve mallarını satın almıştır. Onlar
Allah yolunda savaşırlar. Öldürürler veya öldürülürler. Bu Tevrat'ta, İncil'de
ve Kur'an'da O'nun üzerine gerçek olan bir vaaddir. Allah'tan daha çok ahdine
vefa gösterecek olan kimdir? Şu halde yaptığınız bu alışverişten dolayı sevinip
müjdele-şiniz. İşte büyük kurtuluş ve mutluluk budur." [4]
Ey iman edenler. Allah'a yardım ederseniz Allah da
size yardımeder. Ayaklarınızı sabit kılar." [5]
Mümin olanlar ancak o kimselerdir ki, onlar Allah ve
Rasulüne iman ettiler. Sonra hiçbir kuşkuya kapılmadan Allah yolunda
mallarıyla ve canlarıyla cîhad ettiler. İşte onlar, sadık olanların ta
kendileridir." [6]
Ey iman edenler, sizi acı bir azaptan kurtaracak bir
ticareti haber vereyim mi? Allah ve O'nun Rasulü'ne iman edersiniz,
mallarınızla ve canlarınızla Allah yolunda cihad edersiniz. Bu sizin için daha
hayırlıdır. Eğer bilirseniz. O da sizin günahlarınızı bağışlar. Sizi altlarından
ırmaklar akan Cennetlere ve Adn Cennetlerindeki güzel konaklara yerleştirir.
İşte büyük mutluluk ve kurtuluş budur. Ve seveceğiniz bir başka nimet daha
var. Allah'tan yardım ve zafer ve yakın bir fetihle müminleri müjdele.
Ey iman
edenler, Allah'ın yardımcıları olun. Meryem oğlu İsa'nın havarilere Allah'a
yönelirken benim yardımcılarım kimlerdir? demesi gibi. Havariler dediler ki:
Allah'ın yardımcıları bizleriz. Böylece İsrailoğullarmdan bir topluluk iman
etmiş bir topluluk da inkar etmişti. Sonunda biz iman edenleri düşmanlarına
karşı destekledik, onlar da üstün geldi." [7]
Bu konuyla ilgili
ayeti kerimeler çoktur. Şunu bil ki, Allah yolunda cihad etmenin fazileti
sınırlanmaz. Ve işte beni Allah'ın müyesser kılmasıyla bunu fasıl fasıl
açıklayacağım. Yardım istenilen sadece Allah'tır.
Cihad; iman Farz
Namazlar Ve Ana-babaya İylikten Sonra En Faziletli Ameldir: [8]
62- İbn
Mesud'dan (r.a.) şöyle rivayet edilmiştir: (s.a.v.):
"En efdal amel hangisidir?" diye
sordum. Dedi ki:
“Vaktinde (kılınan) namazdır." Dedim ki:
Ondan sonra
nedir?" Buyurdu ki:
“Ana-babaya iyiliktir." (Yine) ben:
"Bundan sonra hangisidir?"
diye sordum. (Yine) o “Allah yolundu
cihadtır" dedi. [9]
Hadisi Buhari, Müslim
ve başkaları rivayet etmiş.Yine hadiste cihadın farz namazlardan sonra en
faziletli amel olduğu varid oluştur. Ebu Katede şöyle dedi:
Rasulullah (s.a.v.) (bir gün) hitap etti. Onda
cihattan bahsetti. Farz namazlar hariç hiçbir şeyi (ameli) ona üstün kılmadı."
Hadisi Ebu Davud rivayet etmiş.İbnu'I-Mübarek Kitabu'l-Cihad'da Muaz b.
Cebel'den Nebi'nin (s.a.v.) şöyle dediğini hasen bir isnad ile rivayet eder:
Nebi (s.a.v.) şöyle buyurdu:
Muhammed'in nefsi elinde olana yemin olsun ki, farz
namazlardan sonra, Cennetin (kendisiyle) arzulanacağı, yüzün solup, ayağın
tozlanacağı Allah yolunda cihad gibi bir amel yoktur."Hadisin tümü
-inşaallah- ileride gelecektir. [10]
63- Beyhaki
Sünen'inde İbn-i Ömer'den (r.a.) (onun) farz (namaz)lardan sonra en faziletli
ameli Allah yolunda cihad olarak gördüğünü rivayet eder. [11]
64-Ebu
Hureyre'den (r.a.) şöyle rivayet edildiği hayn'de sabit olmuştur:Rasulullah'a
(s.a.v.) amellerin en hayırlısı nedir?" diye soruldu
:Allah'a ve Rasulü'ne imandır." dedi.
"Bundan sonra
nedir?" diye sorulunca,
"Allah yolunda cihaddır" dedi. (Ve
yine)
"Bundan sonra hangisidir?"
denilince:
"Kabul olunmuş (bir) haçtır"
buyurdu(lar). [12]
Bu hadisi, kendilerine
iyilik edeceği veya izin alacağı ebeveyni olmayan kişiye veya farz-ı ayn olan
cihada hamletmek gerekir. Çünkü bu ana-babaya iyilikten önce gelir. [13]
65- Maiz'den
(r.a.) şöyle rivayet edilmiş. Nebi'ye (.a.v.):
"En hayırlı amel hangisidir?" diye
soruldu.
"Yalnız
Allah'a iman (etmek), sonra cihad, ondan
sonra da makbul haçtır. Bunun diğer amellere üstünlüğü, doğu ile batı arası
kadardır."
[14]buyurdu.İmam Ahmed bunu rivayet etmiştir. Onun
adamları Sahih'in ricalidir. Maiz ise meşhur bir sahabidir. Ancak nesebi
zikredilmemiştir.Hafız İbnul Hacer:
İbn Mende (veya
Menduh) onun nesebini zikrederek; "(Maiz) et-Temimi'dir. Basra'da iskan
etmiş" der. Ahmet ve Buhari et-Tarih'te Ebu Mesud el-Ceri-ri, Yezid b.
Abdullah b. eş-Şahir, o da Maiz'den tarikiyle hadisi tahriç etmişler. Ve
ravileri sikadır der.Buhari başka bir vecihle, Beğavi iki vecihten, Cerir'den,
o da Hayyan b. Umeyr'den, o da Maiz'den rivayet etmişler.[15]Bunun
diğer amellere üstünlüğü sözünün anlamı; yani iman cihaddan sonra, geri kalan
diğer amellere üstünlüğü demektir. Amellerin en efdalinin iman ve cihad olduğu
da hadislerde varid olmuştur. [16]
66-
Sahiheyn'de Ebu Zer'den (r.a) rivayet edilmiş:
"Amellerin en efdali hangisidir?"
diye Rasulullah'a
(s.a.v) sordum.
Buyurdu ki:
Allah'a iman ve yolunda cihaddır."
"Peki hangi köle
azad etmek daha efdaldir?" buyurdu ki:
"Sahibinin
yanında en değerlisi ve ücret bakımından da en pah al ısıdır.” [17]
67- Müslim Sahih'inde Ebu Katade'den
Rasulullah'ın (s.a.v.) bir gün aralarında kalkıp şöyle dediğini rivayet eder:
Şüphesiz Allah yolunda cihad ve Allah'a iman amellerin
en efdalidir." dedi. Ebu Katade
der ki:
Bir adam ayağa kalkıp:
"Ey Allah'ın
Rasulü, eğer Allah yolunda öldürülürsem bu, tüm hatalarıma keffaret olacağını
görmüyor musun?" Bunun üzerine Rasulullah (s.a.v):Evet" dedi. [18]
68- İbn Huzeyme ve İbn Hıbban'ın sahihlerinde Ebu
Hureyre'den (r.a) rivayet ettikleri bir hadiste, Rasulullah (s.a.v) şöyle
buyurmuştur:
“Allah indinde en efdal amel, içinde şüphe olmayan bir
iman, ganimete ihanet edilmediği bir savaş ve makbul olan hacdır.” [19]
69- İbn
Huzeyme ve başkaları aynı şekilde Cabir'in hadisinden de rivayet etmişlerdir. [20]
70- İbn
Asakir ve başkaları da Amr İbnü'l-As'in hadisinden rivayet etmişler. [21]
71- Nesai Abdullah b. Habeşi [22]
hadisinden rivayet etmış. [23]
72- Ubade b.
Samit'ten (r.a) rivayet edilmiş. O şöyle der:Ben Rasulullah'ın (s.a.v)
yamadayken, ona bir adam gelerek:Ey Allah'ın Rasulü, amellerin efdali
hangisidir?" diye sordu. Buyurdu ki:
Allah'a iman, Allah yolunda cihad ve kabul olunmuş hacdır."
Adam arkasını dönünce:Sana bunlardan daha kolay olanı, yemek
yedirmek, yumuşak konuşmak, müsamaha göstermek ve güzel ahlaklı
olmaktır." Biraz daha uzaklaşınca:
[24]
Senin için bundan da daha kolay olanı, Allah'ı sana
karşı olan hükmünde itham etmemendir" dedi. [25] Ahmed ve Taberani iki
isnadı ile rivayet etmişler ve hadis hasendir demiş. [26]
73- Ebu Yala
ve başkaları Hüseyin b. Ali el-Cafi'den [27] o da
Hafs denilen bir şeyhten [28] ve
dedesinden [29] şunu dediğini tahriç
etmişler:
Bilal (r.a)
Rasulullah'ın (s.a.v) hayatında müezzinlik etti. Ömer'in dönemi gelince ona
müezzinlik etmedi. Ömer ona:Seni müezzinlik yapmaktan alıkoyan nedir?"
dedi. Bilal:Rasulullah'a (s.a.v) vefat edinceye kadar müezzinlik ettim.
Ebubekir'de vefat edinceye kadar müezzinlik ettim. Çünkü o benim velinimetimdi.
Rasulullah'ın (s.a.v) şöyle dediğini muhakkak ki işittim:
Senin yaptığın işten, Allah yolunda cihad etmekten
başka daha efdal bir amel yoktur.
" Bunun
üzerine kendisi çıkıp cihad etti." Taberani benzerini rivayet etmiş.[30]
74- Bilal'in
Ebubekir (r.a) döneminde yukarıda zikredilen hadisi delil getirerek ezanı terk
ettiği de rivayet edilmiştir.[31]Müellif
-Allah onu affetsin- der ki: Hafz diye zikredilen bu zat, İbn Ömer b. Sad'dır.
Dedesi Sad'dır..Nebi'nin (s.a.v) müezzinlerinden olan Sad'ul-Karz'dır.
Hafızlardan bir çoğu bunu söylemiştir. Sad'ul-Karz diye isimlendirilmesi karz
-debağ işlerinde kullanılan ağaç- ticaretiyle uğraştığındandi Bilal (r.a) cihad
amacıyla Medine'yi bırakıp Şam'a gitti. Vefat edinceye kadar orada kaldı.
Hicri 20 senesinde vefat etti. Dımeşk'te Kişan kapısında defnedildi. Bunu Vakidi,[32]
bazıları da Halep'te defnedildiğini söylemişler. [33]
75- Numan b.
Beşir'den (r.a) şöyle dediği rivayet edilmiştir:
Rasulullah'ın (s.a.v)
minberinin yanındaydım. Bir adam:
Ben müslüman olduktan
sonra hiçbir amel işlememiş olmama aldırış etmem, yalnız hacıları sulamam
müstesna." Bir başkası:
Ben müslüman olduktan
sonra hiçbir amel işlememiş olmama aldırış etmem, yalnız Mescid-i Haram'ı
tamir etmem müstesna." Başka biri;
Hayır, Allah yolunda
cihad etmek sizin söylediğinizden daha efdaldir" dedi. Bunun üzerine Ömer
kendilerini men etti ve:Bugün cuma günüdür. Rasulullah'ın (s.a.v) minberi
yanında seslerinizi yükseltmeyin. Lakin ben Cuma namazı kıldıktan sonra içeriye
girer, sizin ihtilaf ettiğiniz hususu ona sorarım." dedi. Hemen arkasında
Allah -azze ve celle- şu ayeti indirdi:
Hacılara su dağıtmayı ve Mescid-i Haram'ı onarmayı
Allah'a ve Ahiret gününe iman eden ve Allah yolunda cihad edenin yaptıkları
gibi mi saydınız? Bunlar Allah katında bir olmazlar. Allah zulmeden bir
topluluğa hidayet vermez. [34]
76- İbn Asakir kendi isnadıyla Hanzala
el-Katip'ten[35] tahriç etmiş. Der ki:
Rasulullah'ın (s.a.v.) şöyle dediğini işittim:
Amellerinizin en hayırlısı cihaddır." [36]
77- Taberani
Abdullah b. Muhammed'den [37]
Hafs'ın iki oğlu [38] ve
Ammar'dan [39] onlar da babalarından,
dedelerinden rivayet ederek derler ki:Bilal Ebubekir'e (r.a) gelerek ona şöyle
dedi: "Ey Allah'ın Rasulü'nün halifesi, Rasulullah'in (s.a.v) şöyle
dediğini işittim:
Müminin yaptığı amellerin en efdali Allah yolunda
cihaddır."
Ben de ölünceye kadar
nefsimi Allah yolunda bağlamak istiyorum." Bunun üzerine Ebubekr dedi ki:
Ey Bilal! Bu
söylediğini yapma. Allah'a yemin ederim ki, yaşım ilerlemiş, kuvvetim
zayıflamış ve ecelim yaklaşmıştır." Bunun üzerine Bilal yerinde durdu.
Ebubekr vefat edince, Ömer gelip Ebubekir'in ona söylediğinin aynısını söyledi.
Ancak Bilal kabul etmedi. Bilal bunu reddedince Ömer:
O zaman müezzinliği
kim yapacak" dedi. Bilal:
"Müezzinlik işini
Sad'a ver. Çünkü o Rasulullah (s.a.v) döneminde Küba'da müezzinlik
ediyordu" dedi. Bunun üzerine Ömer müezzinlik işini ona verdi.[40]
78- Amr b.
Abese'den [41] (r.a) şöyle dediği
rivayet edilmiş:
Bir adam; Ey Allah'ın
Rasulü, İslam nedir?" dedi.
Rasulullah (s.a.v)
şöyle buyurdu:
“Kalbinin Allah'a teslim olması, müslümanların da dilinden
ve elinden emin olmalarıdır." Adam:
Hangi İslam daha
efdaldir?" deyince:
İmandır"
buyurdu.O zaman iman nedir?" dedi. Rasulullah (s.a.v):
Allah'a, meleklere, kitaplara, rasullere ve ölümden
sonra dirilmeye iman etmendir."
buyurdu. Adam:
Hangi iman daha
efdaldir?" diye sorunca:
Hicrettir"
dedi. Adam:
Hicret nedir?"
diye sorunca:
Kötülüklerden uzaklaşmandır."
dedi.Peki hangi hicret
daha efdaldir?" diye sorunca:
Cihaddır"
buyurdu.
Adam:Cihad nedir diye
sordu?"Karşılaştığında kafirlerle
savaşmandır" buyurdu. Adam:
Hangi cihad daha
efdaldir?" diye sorunca:
Atı boğazlanan ve kanı akıtılan kişinin cihadıdır." buyurdu. [42]
Hadisi Ahmed rivayet
etmiş, ricali de sahihin ricalidir. Ayrıca, Taberani, Beyhaki ve başkaları da
rivayet etmiş.[43]
79- Ebu Yala
ve Beyhaki'de Şuabul İslam'da onun benzerini Şam ehlinden isimlendirmedikleri
bir şahıstan, o da babasından, Rasulullah'in (s.a.v) bir adama şöyle dediğini
rivayet etmişler: Adama:
Müslüman ol" dedi. Adam:
İslam nedir?"
dedi. Ona yukarıdakini zikretti. Ve:
Hangi hicret daha
efdaldir?" deyince:
Cihaddır"
buyurdu.
Dedim ki: Cihad nedir?" Buyurdu ki:
“Allah yolunda cihad etmen, düşman ile savaşmaktan
korkmaman ve ganimete hıyanet etmemendir.”[44]
Bak Allah sana rahmet
etsin, nasıl da Nebi (s.a.v) cihadı İslam'ın özü kılmış. Allah yolunda
şehadeti da cihadın özü ve en efdal çeşidi saymıştır. [45]
80- Ayşe'den
(r.a.) der ki:
Ey Allah'ın Rasulü,
görüyoruz ki cihad amellerin en efdalidir. Cihad etmeyelim mi?"
"Sizin için en efdal cihad, makbul hacdır.[46]
buyurdu. Buhari ve başkaları rivayet etmiştir. [47]
81-
Buhari'nin başka bir tarikinde Aişe cihad için izin istediğinde Rasulullah
(s.a.v,):
Cihadınız hacdır" buyurdu.
Buhari bunu bayanların
cihadı babında zikretmiştir. [48]
82- İbn-i
Asakir'in bir rivayetinde Aişe'den bir kadın şöyle dedi:
Ey Allah'ın Rasulü,
ben Kur'an'da cihaddan daha hayırlı bir amel göremiyorum. Bizler seninle
beraber çıkıp seninle beraber cihad etmeyelim mi?
"Hayır" dedi. "Sizin için en hayırlı
cihad, makbul hacdır.
"Hadiste
geçen Le künne' (Müennesler için gaibe sigası) sizin için kelimesi bir çok
yerde böyle geçmiştir. Manası:
"Ey kadınlar,
sizin için cihadın en hayırlısı, makbul hacdır" demektir. Buna delalet
Rasulullahı'n (s.a.v) "cihadınız
hacdır" sözü teyid eder. Ayrıca [49]
83- İbn
Huzeyme'nin sahihinde yine Aişe'den şöyle dediğini rivayet eder:
Aişe der ki:
Ey Allah'ın Rasulü,
kadınlara cihaddan bir şey var mı?" diye sordum.
Onlara içinde savaşma olmayan cihad var. O da hac ve
umredir." diye buyurdu.[50]
84- Nesai ve
Beyhaki Sünenlerinde hasen bir isnad ile Ebu Hureyre'den (r.a), o da
Rasulullah'tan (s.a.v) şöyle dediğini rivayet etmişler:
Yaşlı, zayıf, güçsüz ve kadının cihadı; hac ve umredir.
[51]
85- İbn Mace
Ümmü Seleme'den (r.a) merfu olarak şöyle rivayet etmiş: [52]
86- İbn Asakir
isnadıyla Mufaddil b. Fadile'den o da babasından şunu rivayet etmiş:Bir kavim
müminlerin emiri Abdulmelik b. Mervan'la görüşmek için izin alıp, çok hasta
olduğu halde yanına girdiler. Bunun üzerine dedi ki:
"Ahiretine
yöneldiğim ve dünyaya arka çevirdiğim bir anda geldiniz. Benim için umut
verici amellerimi düşündüm. Bunu da Allah yolunda yaptığım bir gaza olarak
buldum. Ben bunlardan uzağım. Sakın bizim bu kötü kapılarımızla onu
söndürmeyiniz.
[54] Müellif (Allah onu affetsin) der ki:
Abdulmelik tabiin ulemasındandı.
Muaviye onu on altı yaşındayken Medine'ye vali olarak atadı. Bunun üzerine
gaza için insanlarla birlikte gemiye bindi.Hatib Tarihul Bağdat'ta, Ebul Kasım
İbn Asakir Tarihul Dımeşk'te, Muhammed b. Fudayl b. Iyad'dan nakletmişler.
Diyor ki: İbni Mübarek'i rüyada gördüm. Dedim ki:Hangi ameli daha faziletli
buldun?" Dedi ki:
Yaptığın
ameldir."Yani ribat ve cihad mı?"Evet" dedi.Rabbin sana ne
yaptı?" dedim:
Rabbim ondan sonra
mağfiret olmayan bir mağfiretle mağfiret etti. [55] Fadl
b. Ziyad derki: Ebu Abdillah -Ahmed b. Hanbel-savaştan bahsedip ağlayarak şöyle
söylediğini işittim:
"İyi işlerden
ondan daha faziletli bir şey yoktur.
" Başkası da
ondan şunu rivayet etmiş: Düşmanla karşılaşmaya hiçbir şey denk olmaz. Savaşa
bilfiil iştirak, amellerin en efdalidir. Düşmanla savaşanlar, İslam'ı ve
korusunu savunanlardır. Dolayısıyla hangi amel ondan daha faziletli olabilir.
İnsanlar güven içindeyken onlar tedirgin ve korku içindedirler. Şüphesiz onlar
canlarının en güzel şeyini ortaya koymuşlar. Muğni'nin sahibi bunu
zikretmiştir. [56]
87- Abdullah
b. Selam'dan (r.a) [57]
şöyle dediğini rivayet etmiş: Rasulullah'ın (s.a.v) ashabından bir grupla oturuyorduk.
Bizler:
Allah'ın en çok
sevdiği ameli bilseydik onu yapardık" dedik. Bunun üzerine Allah (c.c.) şu
ayetleri surenin sonuna kadar indirdi:
Göklerde ve yerde olanların tümü Allah'ı teşbih etmiştir,
Ö üstün ve güçlüdür, hüküm ve hikmet sahibidir. Ey iman edenler! Yapmayacağınız
şeyi neden söylersiniz? Yapmayacağınız şeyi söylemeniz, Allah katında bir gazap
olması bakımından büyüdü. Şüphesiz Allah kendi yolunda sanki birbirlerine
kenetlenmiş bir bina gibi saf bağlayarak çarpışanları sever. [58]
Rasulullah (s.a.v) da
bunu bize okudu. Hadisi Tirmizi Beyhaki ve Hakim rivayet etmiş. Hakim ikisinin
Buhari ve Müslim'in şartlarına göre sahihtir der. [59]
88- Beyhaki
Sünen'indeki bir rivayetinde, ashabdan bir grup:
Rasulullah'a (s.a.v.)
bir elçi gönderip, bize Allah'ın en sevdiği ameli sorsak." Ancak ona
bizden kimse gitmedi. Ona bunu sormaya hazırlandık. Rasulullah (s.a.v) bu grubu
teker teker onların tümü bir araya gelinceye kadar çağırdı. Ve onlar hakkında
Saff Suresi nazil oldu. İbn Selam "Rasulullah (s.a.v) onun tümünü bize
okudu" der. Yahya b. Ebi Kesir de "Ebu Seleme surenin tümünü bize
okudu" der. [60]
89- İbn
Asakir Ebu Hureyre'nin hadisinden tahriç etmiş. [61]
90- İbn
Mübarek Süfyan'dan [62] o da
Muhammed b. Cuhade'den [63] o da
Ebu Salih'ten [64] şöyle dediğini rivayet
ederler. Onlar (ashabtan bir grup):
Keşke Allah'ın en
sevdiği veya en faziletli ameli bilseydik." dedi. Bunun üzerine Allah
(c.c.) şu ayetleri indirdi:
Ey iman edenler! Sizi acı bir azaptan kurtaracak bir
ticareti haber vereyim mi? Allah'a ve O'nun Rasulü'ne iman ederseniz,
mallarınızla ve canlarınızla Allah yolunda cihad edersiniz. Eğer bilirseniz bu
sizin için daha hayırlıdır. [65]Ancak
müslümanlar bundan hoşlanmadılar. Bunun üzerine:
Ey iman edenler yapmayacağınız şeyi neden söylersiniz?
Yapmayacağınız şeyi
söylemeniz Allah katında bir gazab olması bakımından
büyüdü." [66]
ayetleri nazil oldu. [67]
Allah (c.c.) şöyle
buyuruyor:
Ancak Allah, cihad edenleri, oturanlara göre büyük
bir ecirle üstün kılmıştır. Onlara kendinden dereceler, bağışlanma ve rahmet
vermiştir. Allah bağışlayandır, esirgeyendir." [68]
91- Ebu Said
el-Hudri'den (r.a) rivayet edilmiş:
Bir adam Rasulullah'a
(s.a.v) gelerek:İnsanların hangisi efdaldir?" diye sordu’’Allah yolunda malı ile canı ile cihad eden kimsedir"
buyurdu. Ondan sonra kim ?" diye sordu.
"Kuytulardan bir kuytuda Rabbi olan Allah'a
ibadet eden ve insanları kendi şerrinden azade bırakan kişidir."
buyurdu. [69] Eş-Şibu;
iki dağ arasındaki açıklık ova, kuytu ve tenha yer anlamındadır. Nevevi der ki:
Amaç özellikle ova
değildir. Aksine bundan kasıt, yalnızlık ve toplumdan uzaklaşma, el etek
çekmedir. Burada (şib) kuytu yerin zikredilmesi örnek babındandır. Çünkü burası
genelde insanlardan hali olur. Bu hadiste cihadın insanlardan el etek çekip
uzaklaşarak kendini ibadete vermekten daha efdal olduğunu açıkça ifade ediyor.
Allah'ın (c.c) şu ayetleri de bunu teyid etmektedir: [70]
Müminlerden özür olmaksızın oturanlar ile Allah yolunda
mallarıyla ve canlarıyla cihad edenler eşit değildir[71]Bunun daha geniş izahı inşaallah daha ileride
gelecektir. [72]
92- Ebu Umame'den (r.a) Rasulullah'm (s.a.v)
şöyle dediği rivayet edilmiş:
’’İslam hörgücünün zirvesi Allah yolunda cihaddır. Ona
ancak onlardan efdal olan ulaşır’’ [73]
Taberani AH b.
Yezid311 o da Kasım'dan tarikiyle rivayet etmiş.[74]
93- Ebu
Hureyre'den (r.a) şöyle denildiği rivayet edilmiş:
Nebi'ye (s.a.v):
Allah yolunda cihad
etmeye denk ne olabilir?" denildi.
’’Sizin ona gücünüz yetmez" buyurdu. Bu sözü kendisine iki veya üç defa
tekrarladılar. Hepsinde:
’’Sizin ona gücünüz yetmez" buyurdu. Daha sonra:
"Allah yolunda cihad eden kimsenin misali oruç tutan,
namaz kılan, Allah'ın ayetlerine bağlı kişi gibidir ki, ta Allahu Teala'nm
yolundaki mücahid dönünceye kadar ne oruçtan gevşer, ne namazdan."
buyurdu. Buhari ve Müslim rivayet etmiş. [75]
94-
Buhari'nin bir rivayetinde:Adamın biri Ey Allah'ın Rasulü! Bana cihada muadil
olacak bir ameli göster" dedi.
Bulamıyorum"
buyurdular. Ardından:
“Mücahid cihad için çıktığında sen de mescidine girip
ara vermeden namaz kılıp, aralıksız oruç tutmaya güç yetirebilir misin?"
dedi. Adam:Kim bunu
yapabilir?" dedi.[76]
95- Ebu
Hureyre şöyle demiştir:
Mücahidin atı ipiyle merada otlanırken bile ona iyilikler
yazılır.
[77]Müellif -Allah onu affetsinder ki:
Yüce gayeleri olan
aşağılık niteliklerden uzak nefislere ve dini şerefe haiz olan nebevi sohbete
nail olmaları sebebiyle ecirleri kat kat olan, her türlü kemalde önde olan her
yüce makamda ictihad mertebelerinde olan bu şahıslar cihada muadil bir ameli
yapmaya güç yetiremiyorlarsa, bizim gibi ictihadsız kişiler nasıl da
sevinebiliriz. Nasıl da aşağılık hakir amaç ve gayelerle azıcık amellere
sevinip duruyoruz? Ona karışan, riya ve İhlassızlık ile ondan kurtulmanın
imkansız olduğu oyun ve entrikalar işin cabası. Allah'ım ölüm gelmeden önce
bizleri bu gafletten uyandır ve yolunda cihad etmek için muvaffak et. Her hayır
senden istenir. La havle vela kuvvete illah billah. [78]
96- Ebu Naim el-Hafız ve İbn Asakir, Said b. Ebi
Hi-lal'den [79] o da Hadic b. Sufi
el-Hacari'den, onun Ekder b. Hamam'dan şöyle dediğini işittiğini tahriç
etmişler:
Bana Rasulullah'ın
(s.a.v) ashabından biri şunu haber verdi. Mescidun Nebevi'de bir gün oturup bir
delikanlıya şöyle dedik:
Rasulullah'a (s.a.v)
gelip ona cihada muadil amelin hangisi olduğunu sor." O da ona varıp
sordu. Rasulullah:
"Hiçbir şey"
buyurdu. İkincisinde gönderdik, yine: "Hiçbir şey" buyurdular. Sonra
şöyle dedik:
"Eğer üçüncü
sefer de hiçbir şey derse sen de ona yakın nedir?" diye sor. Delikanlı ona
varıp sorduğunda yine: "Hiçbir şey" buyurdu. O zaman:
"Ona yakın nedir
ey Allah'ın Rasulü?" Bunun üzerine:
"Güzel
kelam, daimi oruç, her yıl hac ve her bir amel de ona yakın olmaz."
buyurdu. [80]
97- Yine İbn
İshak isnadıyla İshak b. İbrahim en Nehşi-li'den [81]
tahriç etmiş. O da bize Sad ki îbn Salt [82] dır.
Sevr b. Yezid'den [83] o da
Halid b. Madan'dan [84] o da
Ebu Gadi-İbrahim'in dedesidir. El-Cerhu ve't-Tadil 4/86.yeel-Müzeni [85]
şöyle dediğini rivayet etmiştir: Osman b. Af-van'm (r.a) minberde hutbe okurken
şöyle dediğini işittim: "Ey Medine ehli Allah yolunda cihaddan kendi
nasibinizi ve payınızı almaz mısınız? Şam, Mısır ve Irak ehlinden olan
kardeşlerinizi görmüyor musunuz? Allah'a yemin olsun ki sizin Allah yolunda
çalışacağınız bir gün bıkıp usanma ve iftar etmeden evinde geçireceği bir
günlük çalışmadan daha hayırlıdır." [86]
Ebi Said'in -ki daha
önce geçmişti- hadisinde:
"İnsanların en hayırlısı cihad eden mümin
arkasından itizal etmiş mümindir."
(bu) vardı.
98- İbn
Asakir kendi isnadıyla Ebu Hureyre'den (r.a) Ra-suiullah'm (s.a.v) şöyle
buyurduğunu rivayet etmiştir.
"Size insanlardan en hayırlı dereceye sahib olanı
haber vereyim mi? Allah yolundan atının ipini tutan kişidir. Ondan sonra size
insanların en hayırlısını haber vereyim mi? Sürüsü olan bir adamın sürüsüyla
insanlardan uzaklaşıp namazı ikame eden, zekatı veren, Allah'a şirk koşmadan
ona ibadet eden kişidir.
"
Hadisi Müslim ve başkaları rivayet etmiştir. [87]
99- Ebu
Hureyre'den (r.a) şöyle rivayet edilmiş: Rasulullah'ın (s.a.v) ashabından biri,
içinde tatlı su bulunan bir ovadan geçti. İnsanlardan el etek çekip buraya
gelir bu ovada ikame etsem? Ancak Rasulullah'dan (s.a.v) izin almadan bunu
yapmam." dedi. Bunu Rasulullah'a (s.a.v) anlatınca Rasulullah (s.a.v)
şöyle buyurdu:
’’Bunu yapma, şüphesiz Allah yolundaki birinizin makamı evinde kılacağı
ve yetmiş yıllık namazdan daha efdaldir. Allah'ın sizi bağışlamasını ve Cennete
koymasını sevmez misiniz? Allah yolunda savaşınız. Kim iki süt
sağma arası kadar Allah yolunda savaşırsa Cennet ona
vacib olur.
[88]Müellif der ki: Savaşa teşvik için böyle denilmiş. Yoksa
lafzın hakikati murad değildir. [89]
100-
Rasulullah'ın (s.a.v) şu sözü gibidir:
’’Kim güvercindeki beyazlık kadar Allah için bir mescid
yaparsa Allah da ona Cennette bir ev yapar’’. [90]
Güvercindeki beyazlık
kadar bir yerde insanın namaz kılabilmesi imkansızdır.
İbn Habib'in [91] İbn
Rüşd'ten [92] mukaddimelerinden şunu
anlatmış:
(Yukarıda 99 nolu
hadiste geçen iki süt sağma arasındaki zaman diye tercüme ettiğimiz tabir için)
yani sütün içinde sağıldığı zaman kadar. [93] Buna
göre murad lafzın hakitatidir ki, en güzeli de budur.Yukarıda geçen bu hadiste
cihadın ibadet için insanlardan uzaklaşmadan daha hayırlı olduğuna en büyük
delildir. Keşke bilseydim! Acaba ibadetinde, yemeğinin güzel oluşunda ve
insanlardan uzak olmasında bu sahabenin yerinde kim olabilir? Buna rağmen
Rasulullah (s.a.v) ona "yapma" demiş., Ayrıca onu cihada irşad etmiş.
Sonra bizden herhangi biri amellerinin azlığı ve güvensizliğine, çokluğundan
kendilerinden kurtulamayan hatalara, yasaklanan şeylerde serbest olan organlara,
ancak nehyedilen şeylerde ası olan nefse, halik tarafından bilinen ve
vesveselere, iflah olmaz niyetlerimize, inayet olmazsa kurtuluşu olmayan tabiliklere
rağmen nasıl da onu terkediyoruz. Sonra amellerin neticelerine bakmakki bunlar
tehlike ve büyük korku alanlarıdır- lazım. Said, Allah'ın kendisini cihada
muvaffak kıldığı ve cihadı kendisine müyesser kıldığı kişidir. Şaki ise,
korkup aldanan ve üzerinde ziyanın göründüğü kişidir. Allahım cihadı bize, bizleri
de cihada müyesser kıl. Hal ve
fiillerinin tevfik ve beraberliğini sağla. Sen şüphesiz çok yakınsın, icabet
edensin. [94]
101- Asasa
b. Seleme'den rivayet edilmiştir. Rasulullah (s.a.v) bir seferdeydi. Ashabından
bir adamı kaybetti. Onu bulup getirmelerinden sonra adam şöyle dedi:Dağda
yalnız kalıp ibadet etmek istedim." Rasulullah (s.a.v) buyurdu ki:
’’Bunu yapma, sizden biri de bunu yapmasın. Kimi İslam
beldelerindeki sabırlı bir saat, tek başına kılınan kırk yıllık namazdan daha
efdaldir’’. [95]
Beyhaki Şiab'ta ve îbn
Asakir rivayet etmiş. İbn Asakir gariptir demiş [96].Nasibin,
Nusaybin [97] kadısı Abdullah b.
Muhammed şöyle der:
Bana Muhammed b.
İbrahim b. Ebi Sekine rivayet etti. Der ki: Abdullah b. Mübarek bu beyitleri
Tarsus'ta331 bana yazdırıp [98] senesinde
benimle beraber Mekke'ye Fudayl b.Iyad’a gönderdi. Beyitler şunlardır:
Ey Harameyn in abidi,
eğer bizleri görseydin
Şüphesiz ibadetle
oyalandığını bilirdin.
Bazılarının yanakları
yıkanıyorsa,
Bizim boğazlarımız
kanla yıkanıyor.
Yahut onun atı batılda
yoruluyorsa
Bizimkilerin ise günün
sabahında yorulurlar
Miskin kokusu size
olsun, bizim kokumuz da bize..
Tırnakların tozu ve
duman bizim için daha güzeldir
Şüphesiz nebimizin
sözü gelmiştir bize
O sahih bir sözdür,
yoktur içinde yalan.
Hayır! Eşit olamaz!
Allah'ın atlarının burnundaki tozu ile
Tutuşan ateşin dumanı
Bu aramızda konuşan
Allah'ın kitabıdır
Şehid ölü değildir, bu
da yalanlanamaz..
Muhammed b. ibrahim
der ki:Fudayl ile karşılaşınca ona mektubu verdiğimde iki gözünden yaşlar aktı
ve "Ebu Abdirrahman doğru söylemiş" dedi. Bana da nasihatta bulundu.[99] Bir
sonraki bölümde cihadın itizal ve içtihada üstünlüğünü konu edinen hadisler
gelecektir. [100]
102- İbn
el-Mübarek, Tirmizi, Nesai ve İbn Hıbban İbn Abbas'tan(r.a.) şunu rivayet
etmişler:
Onlar bir yerde otururlarken
Rasulullah (s.a.v) çikageldi ve şöyle buyurdu:
’’Size insanlardan derecesi en hayırlı olanını haber
vereyim mi?Evet ey Allah'ın Rasulü"
dediler. Buyurdu ki:
’’Ölünce veya öldürülünceya kadar Allah yolunda atının
başını tutan kişidir.’’
Ondan sonra geleni haber vereyim mi?" dedi.Evet
ey Allah'ın Rasulü" denilince;
’’Issız bir yere çekilip namaz kılan, zekat veren ve
insanların şerrinden uzak durduğu kişidir.’’ Size insanların en kötüsünü haber
vereyim mi?
"Evet
ey Allah'ın Rasulü" dedik’’.Allah
ile isteyip de vermeyen kişidir." buyurdu.[101]
103- Ata b.
Yesar'dan [102] mürsel olarak rivayet
edilmiş, Malik de Muvatta'da tahriç etmiştir.[103]
104- Bu
hadisin İbn Mübarek tarafından rivayet edilmiş başka bir şekli ise şöyledir:
Rasulullah (s.a.v) Tebük'te bir gün insanlara konuşma yaparak
’’:İnsanlar içinde atının başını tutmuş Allah yolunda cihad eden ve
insanların kötülüklerinden uzak duran ile, bedevi bir kişinin -başka bir
rivayette 'sürüsü içindeki adamın' misafirini ağırlayan ve onun hakkını veren
kimsenin misali gibi bir misal yoktur’’. [104]
105- Ebil
Hattab'tan o da Ebu Said el Hudri'den rivayet etmiş. Rasulullah (s.a.v) Tebük
yılında sırtını hurma ağacına dayamış insanlara şöyle konuşuyordu:
’’Size insanların en hayırlısını ve en şerlisini haber
vereyim mi? Âtının üzerinde, devesinin üstünde veya ayakları üzerine kendisine
ölüm gelinceye kadar Allah yolunda çalışan kişi insanların en hayırlısı, facir
olup Allah'ın kitabım okuduğu halde hiçbir şeyinden çekinmeyen kişi de
insanların en şerlisidir"
[105] buyurdu. Hadisi Nesai ve Beyhaki Sünen'lerinde
rivayet etmişler.[106]
106- Ömer b. Hattab'dan (r.a) rivayet edilmiştir.
Bir gün Rasulullah'ın (s.a.v) yanımdayken adamın biri gelip şöyle dedi:Ey Allah'ın
Rasulü! Allah azze ve celle indinde nebi ve seçilmişlerden sonra en iyi derece
kimindir?" Rasulullah:
’’O, atının sırtındayken veya gemini tutuyorken kendisine
ölüm gelinceye kadar, Allah yolunda malıyla ve canıyla cihad eden
mücahiddir"
buyurdu.Sonra kimin ey
Allah'ın nebisi?" Eliyle yere bir çizgi çizdi ve:
’’Bir köşede Allah azze ve celleye güzel ibadet eden
insanların da şerrinden uzak olduğu kimsedir." buyurdu.
"Bundan sonra Allah indinde derecesi en kötü olan
kimdir?" dedi. Allah'a şirk
koşan kişidir" buyurdu.
"Sonra
kimdir?" deyince:
“Kendisine otorite verildiği halde, insanlara zulmeden yöneticidir"
buyurdu.[107]
Hadisi Abdullah b.
el-Mübarek rivayet etmiş. İsnadının ricali sıkadır. [108]
107- İbn
Asakir isnadıyla Muhammed b. İshak'tan o da Abdullah İbni Ebi Necih'ten [109] o
da Mücahid'den, o da Ümmü Mübeşşir bintil Berra b. Maruf dan[110]
rivayet etmiş. Rasulullah'ın ashabına şöyle söylediğini işittim:
"Size insanların
en hayırlısını haber vereyim mi? "Evet ey Allah'ın Rasulü" dediler.
’’Allah yolunda atının dizginlerini tutan kimsedir”
buyurdu. Bundan sonra insanların hayırlısını size
haber vereyim mi?" deyince onlar:
"Evet ey Allah'ın
Rasulü" dediler.
’’Sürüsü içinde olup namazını ikame eden, zekatını veren ve insanların
kötülüklerinden uzaklaşmış kişidir" buyurdu. [111]
108- Yusuf
b. Yakub şeyhlerinden şunu rivayet etmiş: Rasulullah (s.a.v) şöyle
buyurmuş:
‘’Mücahidlere eziyet etmekten
sakınınız. Şüphesiz Allah, Nebi ve Rasuller için gazab ettiği gibi, mücahidler
için de gazab eder. O nebi ve rasullere icabet ettiği-gibi onlara da icabet
eder. Güneşin doğduğu ve battığı insanlar içinde Allah indinde mücahidden daha
üstün hiç kimse yoktur.”
Bunu Şifaus Sudur'da
zikretmiş. İbn Asakir'de Ali'nin hadisinden başka bir isnad ile rivayet etmiş.
İnşaallah ileride gelecektir.
Mücahid'in Uykusu; Gece Namazından Ve
Gündüz Orucundan, Yemeği De; Sürekli Tutulan Oruçtan Daha Hayırlıdır: [112]
109- Said b.
Mansur Sünen'inde Hasan b. Ebil Hasan rivayet etmiş. Rasulullah (s.a.v)
zamanında malı çok olan bir adam şöyle dedi:
Ey Allah 'm Rasulü!
Bana öyle bir amel göster ki, onunla mücahidin Allah yolundaki ameline
ulaşayım.
"Malın ne kadar?" buyurdu.Altı bin
dinardır" dedi. Bunun üzerine;
’’Eğer onu Allah'a itaatte infak edersen, bu mücahidin
Allah yolundaki nalının tasmasının tozuna bile ulaşmaz" buyurdu. Yine bir adam Rasulullah'a gelerek:
Ey Allah'ın Rasulü,
mücahidlerin Allah yolundaki amellerine onunla ulaşacağım bir amel bana göster
." Bunun üzerine;Geceleri namaz kılar,
gündüzleri de oruç tutarsan bu mücahidin Allah yolundaki uykusuna bile ulaşmaz.
[113]
Müellif -Allah onu
affetsin- der ki:
"Bu mürseldir.
Birinci hadisi İbn Asakir, Osman b. Ata el. Horasani, o da babasindan, o da
Ebu Hureyre'den olan tarik ile rivayet etmiş Ancak onda şöyle demiş: [114]
110- "Eğer onu infak edersen Allah yolunda
kopan bir geme bile ulaşmaz."
Bunu İbn Faris söylemiştir. [115]
111- İbn Ebi Şeybe Musannifinde hasen bir isnad
ile Makhul'den mürsel olarak rivayet etmiş. Bir adam Rasulullah'a (s.a.v)
gelerek şöyle dedi:
Ey Allah'ın Rasulü!
İnsanlar savaşıyor ancak beni engelleyen bir şey var. Bana bir amel göster ki
onunla onlara iltihak edeyim.
"Gece kıyamını yapabilir misin?" Bunun üzerine:
Yaparım" dedi
Gündüzleri de oruç tutabilir misin?"Evet" dedi. Bunun üzerine:
’’Geceni ihya etmen ve gündüzünü oruçla geçirmen
onların bir uykusu kadardır"
buyurdu. [116]
112- İbn
el-Mübarek isnadıyla Safvan b. Selim'den [117] Ebu
Hureyre'nin şöyle dediğini rivayet eder:Sizden biriniz sağ kaldıkça geceleri
namaz kılmaya, gündüzleri de iftar etmeksizin oruç tutabilir mi?" Denildi
ki:
Ey Ebu Hureyre kim
bunu yapabilir? Dedi ki:
Nefsim elinde olana
yemin olsun ki, mücahidin Allah yolundaki uykusu bundan daha hayırlıdır."
Bu mevkuftur. Ancak şu denilebilir:
Bu tür sözler görüş ve ictihad olarak
söylenmez. Onun yolu merfu yoldur. Bundan sonra gelen hadisler onu destekler
mahiyettedir. Allah en iyi bilendir. [118] Müellif
der ki:
Eğer bu onlardan
uykuda olanın derecesi ise, acaba onlardan ayakta olanın derecesi nasıldır?
Eğer bu onlardan gafil olanın derecesi ise, acaba bilfiil cihad edenin rütbesi
nasıldır? Ve yine eğer bu onların ayakkabı ipinin mertebe ve şerefi ise, acaba
yaptıkları eylemlerin mertebesi ne olur? Şüphesiz bu apaçık bir fazilettir.
Bunun için çaba gösterenler paçalarını sıvasınlar. Onu kaybeden ihmalkar ve
acizler de ağlasınlar.
Onun dışında ömrünü
kaybedenler de tafritte bulunanlar hüzünlensinler. Allahım kurtuluş
sebeplerini bize göster ve onu bize kolaylaştır. Rahmetin ve inayetinin gözüyle
bize bak. Şüphesiz ömrü uzatmaksızm kesersin ve sen her şeye kadirsin. [119]
113- Ebu
Hureyre (r.a) Rasulullah'tan (s.a.v) şöyle işittiğini rivayet eder
’’Allah yolunda cihad edenin
misali -ki Allah yolunda cihad eden en iyi bilendir- geceleri kaim, gündüzleri
oruçlu, ibadetini huşu ile yapan, itaatkar, rükua varan, secdeye varan kişinin,
misali gibidir. [120]
Hadisi İbn el-Mübarek
ve Nesai sahih bir isnad ile rivayet etmişler. Ayrıca sahiheynde de mevcuttur.
[121]
114- İbni
Mübarek'in başka bir rivayetinde
“Allah azze ve celle yolunda cihad eden mücahidin misali, oruç tutan,
Allah'ın ayetleri ile gece gündüz kıyamda olanın misali gibidir.” [122]
115- İbn
Hıbban Sahih'inde şeyhi Amr b. Said b. Sinan'ın hadisinden rivayet ederek der
ki:
’’[123]O, gündüzleri oruç,
geceleri de kıyam ederek seksen[124]yıl gaza ederek ve
murabıt olarak geçirdi." [125]
116- Onun
lafzı da şudur. Rasulullah (s.a.v) şöyle buyurdu:
"Allah yolunda cihad eden mücahidin misali
Allah'ın onun ehline ganimet veya ecirlerle dönderîr. Yahut onun canını alıp
cennetine sokar. Dönderinceye kadar kesintisiz oruçtutan, kıyam eden adamın
misali gibidir.” [126]
117- Numan
b. Beşir'den (r.a) Rasulullah'ın (s.a.v) şöyle dediğini rivayet eder:’’Allah
yolunda cihad eden mücahidin misali, döneceği zamana kadar gündüzünü oruç,
gecesini kıyam ile geçiren adamın misali gibidir. [127]
Hadisi Ahmed (ki bunun
ricali sahih ricalidir) Bezzar, Taberani ve başkaları rivayet etmiş. [128]
118- Said b.
Abdulaziz'den şöyle rivayet edilmiş:
"Allah
yolunda bir uyku, yetmiş hac ve bunu müteakib yetmiş umreden daha hayırlıdır
." Bunu
Şifaus Sudur'da zikretmiş. [129]
119- Yine
orada Enes b. Malik'den (r.a.) Rasulullah'ın (s.a.v) şöyle buyurduğunu
zikreder:
’’Allah yolunda yemek yiyen, onun dışında her zaman
oruç tutan kimse gibidir. "Müellif
der ki:
"Allah
yolunda cihad edenin misali geceleri kıyam, gündüzleri de oruç ile geçiren kişi
gibidir." diye Ebu Hureyre'nin
rivayet ettiği sözün anlamı budur. [130]
120- Muaz [131] b.
Enes'den (r.a) bir kadının peygambere gelerek şöyle dediğini rivayete eder:
Kadın ey Allah'ın
Rasulü! Ben namazda ve sair amellerimde kocama tabi olurdum. Ancak o şimdi
savaşta. Dolayısıyla bana Öyle bir amel göster ki, onunla o dönünceye kadar
onun ameline ulaşayım." Rasulullah ona şöyle dedi:
’’O dönünceye kadar oturmaksizın kıyam edip iftar etmeden
oruç tutup bıkıp usanmadan Allah'ı zikretmeye gücün yeter mi?
"
Kadın:Ey Allah'ın Rasulü buna güç yetiremem" dedi. Bunun üzerine
“Nefsim elinde olana yemin olsun ki, şayet buna güç getirsen de bununla
onun amelinin onda birine bile ulaşamazsın"
buyurdu.Ahmed Rişdin'den [132] -ki
onun yanında sıkadır- o da Sevban'dan [133] o
da Zeyan'dan [134] o da Sehl b. Muaz'dan [135] Buradan
hareketle bu hadisin bu tarikle zayıf olduğu açıktır. Ancak Hakim'den gelen bir
sonraki hadisle hasen li gayrihi olur. [136]
121- Ancak
Hakim Said b. Ebi Eyyub [137] o
da Hayr b. Nu-aym'dan [138] o
da Sehl b. Muaz'dan, o da babasından olan tarik ile rivayet etmiş. Bu da hasen
bir isnaddır. Hakim onda bu senedi sahih bir hadistir der. [139]
Allahu Teala şöyle
buyuruyor
’’:Allah cihad edenleri oturanlara göre, büyük
bir ecirle üstün kılmıştır. Onlara kendinden dereceler, bağışlanma ve rahmet
vermiştir. Allah bağışlayandır, esirgeyendir." [140]
122- Sahihi Buhari'de Ebu Hureyre'den (r.a)
Nebi'nin (s.a.v) şöyle buyurduğu rivayet edilmiş:
“Kim Allah'a ve Rasulü'ne iman eder, namazı kılar, zekatını verir ve
Ramazan orucunu tutarsa, Allah'ın onu Cennete sokması O'nun üzerinde bir
haktır. O ister Allah yolunda hicret etsin ve isterse doğduğu toprağında
otursun." Dediler ki:
Ey Allah'ın Rasulü!
İnsanları bundan haber edelim mi?" O şöyle buyurdu:
’’Muhakkak ki Cennette yüz derece vardır. Allah bunları Allah yolunda
cihad edenler için hazırlamıştır. Her iki derece arası yer ile gök arası
kadardır. Allah'tan Cenneti dilediğinizde Firdevsi isteyiniz. Çünkü o Cennetin
ortası ve en yüksek Cennettir. Cennetin nehirleri ondan fışkırır ve Rahman'in
arşı da onun üstündedir.’’[141]
123- Sahih-i
Müslim'de Ebu Said el Hudri'den (r.a) Rasurullah'ın (s.a.v) şöyle buyurduğu
rivayet edilir:
“Kim Rab olarak Allah'a, din olarak İslam'a ve Rasul
olarak da Muhammed'e razı olursa Cennet ona vacib olur." Bu sözü Ebu Said tuhaf karşılayınca;
Ey Allah'ın Rasulü, o
sözü tekrar bana söyle" dedi. Bunun üzerine ona bu sözü tekrar söyledikten
sonra şöyle buyurdu:
“Başkası da vardır ki, Allah onunla kimi kullarını yüz
derece şeklinde yükseltmiştir. Her iki derecesinin arası yer ile gök arası
kadardır."Nedir o ey Allah'ın Rasulü?" deyince:
"Allah yolunda cihaddır" dedi. [142]
124- Cebele
b. Atiye [143] der ki:
İbn Muhayriz'in [144]
yanında "Allah cihad edenleri,
oturanlara göre büyük bir ecirle üstün kılmıştır. Onlara kendinden
dereceler..." [145]
ayetini okudum. Dedi
ki:
Bana ulaştığına göre
ayetteki dereceler yetmiş derecedir. Her iki derece arası eğitilmiş bir atın
yetmiş yıl kadar katettiği mesafe kadardır." Bunu Abdurrezzak Musannaf'ında
sahih bir isnad ile rivayet etmiştir. [146]
125- İbn
Asakir Vazi b. Nafi'den [147] o
da Ebu Seleme'den o da Ebu Hureyre'den ve Ebu Umame'den (r.a) şöyle rivayet
etmiş:
Rasullullah'ın (s.a.v) yanında cihad
zikredildi. Bunun üzerine:
“Allah yolunda cihad eden mücahidler için, yakuttan
yapılmış yetmiş derece vardır. Her iki derecesinin arası yer ve gök arası
kadardır.
"
buyurdu.Ebu Hureyre ve Ebu Said'in hadisinde derecelerin yüz olduğu
zikredilirken, burada yetmiş olarak ifade ediliyor. Bunların arasını nasıl
buluruz? şeklinde soracak olursan, cevabımız şöyle olur:Vazi kendisiyle delil
olmaz. Ebu Hureyre ve Ebu Said'in hadisi sıhhat bakımından onlara hiçbir şey
mukavemet etmez. Yetmiş dereceyi ifade eden hadislerin sıhhatinde mücahidlerin
gaye ve ihlaslarındaki derecelerinin farklılığına hamledilir. Onlardan
kimileri yetmiş derece yükselirken, kimileri de yüz derece yükselir. [148]
Allahu Teala canlarını
ve mallarını satın aldığı müminleri beyan ederken şöyle buyurmaktadır:
’’Tevbe edenler, ibadet edenler, hamd edenler, İslam
uğrunda seyahat edenler. [149]
126- Ebu
Zer'den rivayet edilmiş. Rasulullah'a (s.a.v):
Bana tavsiye de
bulun" dedim’’.Allah'tan korkmayı tavsiye ederim, çünkü bu her şeyin
başıdır" buyurdu.Artır" dedim
’’Kur'an'ı oku, senin için bir azıktır" buyurdu.Artır ey
Allah'ın Rasulü" dedim.’’Cihad
etmelisin, çünkü bu ümmetin ruhbanlığıdır" buyurdu.Ey Allah'ın Rasulü,
artır" dedim.
"Miskinleri sev ve beraber otur" buyurdu. "Ey Allah'ın Rasulü, artır" dedim.
"Kendinden daha aşağıda olana bak. Senden
daha yüksekte olana bakma" dedi. [150]
Bu uzun hadisten
özetti. Ahmed, Taberani, İbn Hıbban sahihinde ve Hakim rivayet etmiş. Hakim
isnadı sahihtirder. Sağir'de Ebu'ş-Şeyh [151]
127-
Taberani es-Kitabu's-Sevab'ta kendi isnadlarıyla Leys'in tarikiyle [152] o
da Mücahid'den o da Ebu Said El Hudri'den (r.a) şunu rivayet etmiş: "Bir
adam Rasulullah'a (s.a.v) gelerek şöyle dedi: "Ey Allah'ın Rasulü bana
tavsiyede bulun."
"Allah'tan korkmalısın. Çünkü tüm hayırların
toplamıdır. Allah yolunda cihad etmelisin. Çünkü o ınüslümanların
ruhbanlığıdır. Allah'ı zikredip kitabını okumalısın. Çünkü o yerde senin için
bir nur, gökte de bir zikirdir. Hayır hariç dilini tut. Çünkü sen bununla muhakkak
şeytana galip gelirsin.[153]
128- İbn
Asakir ve başkaları Ahmed b, Nasr tarikiyle bize Ahmed b. Bişr, Şebib'ten o da
Enes b. Malik'ten Rasulullah'ın şöyle dediğini rivayet etmiştir:Hayra sebep
olan, onun faili gibidir. Her ümmetin bir ruhbanlığı vardır. Bu ümmetin
ruhbanlığı da şüphesiz Allah azze ve celle yolunda cihaddır. [154]
129- îbn el
Mübarek Zeyd el-Ami'den[155]
-sika oluşunda ihtilaf var o da Ebu Iyas'tan [156] o
da Enes b. Malik'ten o da Nebi'nin (s.a.v) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir:
’’Şüphesiz her ümmetin bir ruhbanlığı vardır. Bu
ümmetin ruhbanlığı ise Allah yolunda cihaddır."[157] İmam Ebu Abdullah el-Halimi şöyle diyor:
"Ümmetimin
ruhbanlığı cihaddır" sözünün anlamı şudur:
Hristiyanlar dünya işlerinden
uzak kalıp onu terketmekle ruhbanlık yapıyorlardı. Allah yolunda nefsi
harcayıp, ölmekten daha bir terk daha bir uzak kalış olamaz. Yine bu ruhbanlar
kimseye eziyet vermemek için, ancak kilise ve manastırlarda köşelerine
çekilebileceklerini iddia ediyorlar. Halbuki batıl kişiyi batıl üzere
terketmekten daha büyük bir eziyet nasıl olabilir? Eğer ruhbanlık insanlardan
eziyeti defetmek ise, cihad da mücahidlerden en büyük eziyeti defetmek için
yapılan bir müdafaadır.
O zaman bu da ruhbanlıktır. Ayrıca
Hristiyanlann sandıkları gibi de değildir. [158] Müellif
-Allah onu affetsinder ki:
Başkasına eziyet etmekten
korkan kişiye rahib denilmesi az görünen bir şeydir. Yine hakikatte bunu
amaçlayanlar da azdır. Ki bunu hazırlayanlar, onlardan kemale ermek isteyen,
uzlete devam etmekle, batınları durulanan kişilerdir. Haliyle kendilerine nefsi
emmarelerinin gerçeklerine görünüp, insanlara karışınca da kendilerinden onlara
ulaşacağı eziyet ve şerri görünce, yırtıcı köpeğin hapsedilişi gibi
kendilerini kilisede hapsettiler. Şayet sadece bunlara rahib deniliyorsa
bunlardan binde birinİn ancak ihlaslı olduğunu görmemizin nedenini de anlıyoruz.
Genellikle rahib
başkasından korkan anlamında kullanılır. Ortaya çıkan şudur; rahip Allah'tan
korkunca ona ibadette oldukça çaba gösterir. Ayrıca insanların onu ibadetten
uzaklaştırıp, kendisine Allah'ın kızmasına ve onu kapısından kovmasına sebep
olmalarından korktuğundan dolayı onun bu fiiline ruhbanlık denilmiş. Mücahid de
aynen böyledir. Allah'tan korkunca emirlerine sarılmış, cihadı terkettiğinde
ise kafirlerin kendisini ve diğer müslümanları istila edeceklerinden
korktuğundan onlarla savaşa ve onlan defetmeye koşmuş. Onun bu fiiline
ruhbanlık denilmiştir.Şu da ihtimal dahilindedir: Ruhbanlık insanlardan el etek
çekip, dağların zirvelerinde ve kiliselerde ikame etmek, Allah'tan korktuğundan
dolayı şehvetleri terketmek, onun alışık olduğu hallerden uzaklaştırmak ve ağır
olan işlere onu zorlamak şeklinde nefisle mücadeleden ibaret ise cihad da o
zaman ruhbanlıktır. Çünkü cihad Allah'tan korkmaktan dolayı nefsi çeşitli
nahoş şeylere maruz bırakma, telef olabilecek yollarda onu harcama, işi
uzatmadan kem küm etmeden onu alıcısına teslim etmeden ibarettir.
Yukarıda
zikredilenlere yakın olarak şu denilebilir: Ruhbanlık nefse en ağır gelen şeyi
taşımaktan ibaret olduğuna göre, cihad da ruhbanlıktır. Çünkü cihad, nefse en
ağır gelen mal ve canı harcamadır. Diri kalmakla birlikte, nimetlerin bir
kısmına el uzatmakla nefsiyle cihad eden ile, hayatının sebebi de olsa onu
feda etmeye hırslı olan arasındaki fark ne kadar da büyüktür. Allahım! Ey
merhamet edenlerin en merhametlisi! Faziletinle bunu bize nasip et. [159]
130- İbnül
Mübarek İbn Lehia'dan[160]
rivayet etmiş. O da Umare b. Gaziye'den[161] bana
şunu rivayet etti; Rasulullah'ın (s.a.v) yanında seyahatten bahsedildi. Bunun
üzerine Rasulullah (s.a.v) şöyle dedi:
’’Allah bunu bize Allah yolunda cihad ve her yüce iş
için de tekbir getirmekle değiştirdi."
Bu hadis mürseldir. İbn Lehia'da bir beis yoktur.[162]
131- Ebi Umame'den rivayet edilmiştir: Adamın biri
seyahat etmek için Rasulullah'tan (s.a.v) izin istedi. Bunun üzerine şöyle
buyurdu:
’’Ümmetimin seyahati Allah azze ve celle yolunda cihad etmektir’’. [163]
Hadisi Ebu Davud Hakim
ve Beyhaki Sünen'inde rivayet etmişler. Hepsi de Kasım Ebu Abdurrahman ve
Umame tarikiyle rivayet etmişler. Hakim isnadı sahihtir. Hafız Ab-dulhak
el-İşbili'de [164] Ahkam'ında [165] bu
hadisi zikretmiş ve ayrıca onu sahih de görmüş derMüellif -Allah onu affetsinder
ki:
Seyahat maddeden kaçış
amacıyla yeryüzünde gezip ibretli gözlerle eserlere bakmak olduğuna göre,
Allah yolunda cihada da seyahat denilmiştir. Çünkü bu vücuddan kaçıp iman
ayakları ve mevcudu tasdik ile mabuda bir yürümedir. Ayrılık aleminden çıkıp
insaflı gözlerle nefsi satıcısına teslim etmektir. Nefsini dinlendirmek için
yürüyen ile onu telef etmek için çaba gösterenler arasında fark vardır. İşte
gerçek seyahatçi budur. Ve apaçık bir karla nefsini satıp büyük kazanç sağlayan
satıcı da budur.
İslam'ın Zirvesi Allah Yolunda Cihad Etmektir: [166]
132- Muaz b.
Cebel'den (r.a) şöyle dediği rivayet edilmiştir: RasuluIIah (s.a.v.) ile
birlikte Tebük gazvesindeydik.Rasulullah (s.a.v) şöyle buyurdu
“Dilersen sana işin başını omurgasını ve hörgücünün zervisini haber
vereyim.”
"Evet
Ey Allah'ın Rasulü" dedim. Şöyle buyurdu
“İşin başı İslam'dır. Omurgası namaz, hörgücünün zirvesi de cihaddır.
"Hakim
bunu böyle muhtasar rivayet etmiş ve "şeyheynin şartlarına göre de
sahihtir" der. Ahmed, Tirmizi (ayrıca Tirmizi onu sahih görmüş) Nesai, İbn
Mace ve başkaları da uzun haliyle rivayet etmişler. [167]
133- Taberani el-Kebir'de Ali b.Yezid tarikiyle
Ka-sim'dan o da Ebu Umame'den o da Nebi'nin (s.a.v) şöyle dediğini rivayet
etmiş: [168]
"İslam hörgücünün zirvesi Allah yolunda cihaddır
Ona ancak efdalleri ulaşır."
134- Yine
Taberani el-Kebir'de Muhammed b. Sele-me'den [169] o
da Ebu Abdirrahim'den [170] o
da Ebu Abdulmelik o da Fudale b. Ubeyd'ten [171]
rivayet etmiş. Fudale der ki:Rasulullah'in (s.a.v) şöyle dediğini işittim:
"İslam
düşük, yüksek ve çardak olmak üzere üç evdir. Düşük olan İslam'dır. Ona
insanların avamı girmiştir. Kime sorsan ben müslümanım der. Yüksek olan amellerinin
üstünlüğüdür. Çünkü bazı müslümanlar bazısından daha efdaldır. Yüksekça odalara
gelince bu Allah yolunda cihaddır. Ona ancak en efdalleri erişir.”[172]
Müellif -Allah onu
affetsin- der ki:
İslam'ın işin başı
olması şundandır; ameller ancak onun varlığıyla sıhhat bulur. Baş gidince,
ameller başsız ceset gibi ölü olurlar. Bu nedenle bu gibi durumlardaki
ameller, ahirette saçılmış toz zerreleri gibi olurlar. Namazın dinin direği
oluşu ise çadırın direğine benzetilmesindendir.
Çünkü kişinin amellerinden hesaba çekileceği
ilk amel, namazın ikamesidir. Aynı şekilde çadırda dikilen ilk şey direklerdir.
Aynı şekilde namaz reddedilirse kişinin geri kalan amelleri de reddedilir. [173]
135- Hadiste
varid olduğu üzere bu böyledir. Nitekim çadırın direği böyledir, dikilirse
çadır yükselir ve eğer indirilirse çadır da iner. Yine çadırın direkleri
dikilmedikçe bu çadır dikilmez, soğuktan ve sıcaktan insanları engellemez.
Aynı bunun gibi namaz da ikame edilmedikçe, İslam sabit olmayacağı gibi kanın
da akıtılması engellenemez.
Cihadın devenin
hörgücüne teşbih edilişine gelince çünkü hörgücün zirvesineki en yüksek
noktasıdır- devenin hiçbir azasının muadil olamayacağı cüzüdür. Aynen bunun
gibi, cihada da İslam'ın hiçbir ameli denk gelmez. Bunu da şundan anlıyoruz:Allah
yolunda cihada ne muadil gelir?" diye Rasulul-lah'a (s.a.v) sorulduğunda:
Bulamıyorum [174] başka bir rivayet te de:
"Ona güç
yetîremezsiniz" [175]
buyurmuştur. Bu benim anladiğımdır. Nebi'nin (s.a.v) ne murad ettiğini ise en
iyi bilen Allah'tır.Şu da muhtemeldir:
Deve inşam taşıyıcı ve amaçladığı yere
ulaştırıcı olduğuna göre, Hanif dini de buna benzetilmiştir. Çünkü bu da
mümini dünyevi seferinden, ilk vatanına ulaştırır. Sonra (s.a.v) İslam'ıki
şehadeti telaffuz etmedır- devenin başına benzetmiştir. Görmek veya ellemek ile
devenin başına herkes ulaştığı gibi, herkes İslam'a da ulaşabilir. Cihadın
hörgüce benzetilmesine gelince, çünkü ona ancak malda ve imanda ilerde olan
mümin erişir. Nebi'nin (s.a.v)” Ona ancak en efdali ulaşır. [176] buyurduğu
gibi. Şu da muhtemeldir. Nebi'nin (s.a.v) cihadı hörgüce benzetmesi şundandır:
Hörgücünün zirvesinde
tırmanıp çıkan, devenin geri kalan tüm parçalarına hakim olmuş olur. Aynı şekilde
Allah'ın kendisini cihad ile rızıklandırdığı kişiye de İslam'da olan tüm
faziletlere eriştirmiş olur. Çünkü mücahidin uykusu, nafakası, nöbet tutması,
korkusu, susaması, açlığı, hareketleri vs. hepsi de ecirdir. Allahu subhanehu
en iyi bilendir. [177]
Allah (c.c.) şöyle
buyuruyor:
Bizim uğrumuzda cihad edenlere, şüphesiz yollarımızı
gösteririz. Gerçekten Allah ihsan edenlerle beraberdir.[178] Süfyan b. Uyeyne der ki:
İnsanların ihtilafa
düştüklerini gördüğünde; mücahidlerle ve sınırlarda bekleyip orayı koruyanlarla
beraber ol. Çünkü Allah (c.c.) şöyle buyuruyor
’’Onları hidayet ederiz/onlara (yollarımızı) gösteririz..."
[179] buyurmaktadır.
136- Ebu
Hureyre'den Rasulullah'ın (s.a.v.) şöyle dediği rivayet edilmiştir:
Allah kendi yolunda cihad eden, evinden kendisini onun
yolunda cihadla onun kelimesini tasdikten başka hiçbir şey çıkarmayan kimseyi
cennete koyacağına yahut evine, kazandığı ecir veya ganimetle beraber döndüreceğine
kefil olmuştur.[180]
137-
Müslim'de aynısını rivayet etmiş.[181]
138-
Nesai'nin bir rivayetinde,’’Allah kendi yolunda sadece bana iman ve yolunda cihad
etmek için çıkan kimseyi kefil olmuştur. Hangi şekilde olursa olsun -vefat
veya öldürme- ve nerede olursa olsun onu cennetime koymayı veyahut içinden
çıktığı evine kazandığı ecir veya ganimetle beraber döndüreceğine kefil
olurum.
[182]Hadiste geçen "Allah kefil olur" ifadesi
Müslim'in başka rivayetlerinde "Allah garanti eder, üstüne alır"
olarak geçer. Onun manası 'Allah Teala fazl ve keremiyle ona cenneti vacip
kılar" dır. [183] İmam
Takiyyuddin İbn Dakik el İydi Umde'nin şerhinde şöyle der:
Kefalet ve daman/garanti
burada Allah Tealadan bu vaadin/sözün gerçekleşmesidir. Kefalet ve garanti kefalet
edilen ve garantilenen hususlar için pekiştirilmişler. Bunun gerçekleşmesi o
ikisinin gereklerindendir. [184]
139- İbni
Mace ve İbni Asakir Ebu Said el-Hudri'nin Nebi'nin şöyle dediğini tahric
etmişler:
’’Allah yolunda cihad eden kimse, Allah'ın şu garantisi
altındadır. Allah ya onu mağfiret ve rahmetine katar veya onu sevap ve
ganimetle (evine) dönderir. [185]
140- İbni
Asakir kendi isnadıyla Ebu Malik el-Asari'den Rasulullah'm (s.a.v.) şöyle
dediğini işittiğini tahric etmiş:
“Kim Allah'ın rızasını kazanmak, sözünü tasdik etmek
ve Rasulune iman etmek amacıyla Allah yolunda çıkarsa, Allah bu kişiye
kefildir. Allah onu orduda ya istediği şekilde öldürür ve cennetine koyar,
veya Allah'ın himayesinde nail olduğu ecir veya ganimetle onu (evine)
dönderinceye kadar seyahet eder.
"Ecir veya
ganimetle.." sözünden kimileri ecrin ganimetle bir araya gelemeyeceğine
vehmedebilir. bu öyle değil. Bilakis anlamı şöyledir. Allah Teala onu ganimet
hasıl olmasa da kamil bir ecirle veya ecir ve ganimetle (evine) dönderir. Ecrin
ganimetle de hasıl olduğunu şu hadis te teyid eder. [186]
141- "Gaza ederek ganimet alan ve selametle
kalan hiçbir ordu veya seriyye yoktur ki; ecirlerinin üçte ikisini peşin almış
olmasınlar.’’[187]
Ebu Malik, Ebu Hureyre
ve başkalarını hadislerinde geçen ev edatı vav anlamındadır. Aynısı 139 nolu
hadiste de geçmişti. Yine aynısı altıncı bapta Sahihayn'ın ve Ebu Davud'un Ebu
Hureyre'den rivayet ettikleri hadiste de gelecektir.Ebu'l-Velid İbn-i Rüşd Mukaddimat'ında
şöyle der: "Buradaki ev vav anlamındadır. Çünkü ganimet ecre mani
değildir. Onu yok etmiyor. Ev burada asıl anlamı üzere de olabilir. Buna göre
manası şöyle olur:
’’ganimet olmadan sadece ecirle veya ecirle beraber
ganimetle (evine dönderir.)[188]
İmam İbnu Dakik
"Bu takdirde bir beis yoktur" der.[189]
142- İbni
Ömer Rasulullah'm Rabbinden şöyle rivayet ettiğini rivayet ederler:
’’Kullarımdan herhangi birisi rızamı kazanmak amacıyla
yoluma mücahid olarak çıkarsa ben ona onu döndürdüğümde ecir ve ganimetle
döndürmeyi, canını aldığımda da onu bağışlamayı garantilerim.
"Nesai rivayet
etmiş. Ayrıca bunu İbni Asakir'de tahric etmiş ancak sonunda onun canının
aldığımda mağfiret edip, rahmet eder ve cennete koymayı garanilerim" cümlesini
de söylemiş. [190]
143- Muaz b.
Cebel Rasulullah'dan şöyle rivayet etmiştir:
’’Allah yolunda cihad edene Allah kefildir hasta olarak
dönene Allah kefildir. Sabah veya akşam mecide gidene Allah kefildir. Bir
imamın yanına gidip tazir olana Allah kefildir, evinde oturup hiç kimsenin
gıybetini- yapmayana Allahkefildir. [191] İbni Huzeyme ve İbn-i Hibban sahihlerinde rivayet
etmişler. [192]
144- Yukarıdaki hadisi Ebu Davud, Ebu Hureyre'nin
hadisinden rivayet etmiş.[193]
145- Sahabeden bir cemaatten bu hadis rivayet edilmiş.
[194]
146- İbni Asakir
Bişr b. Numeyr[195]
tarikiyle tahric etmiş. O da Kasım Ebu Abdirrahman Ebu Umame'den o da Rasulullah'm
(s.a.v.) şöyle dediğini rivayet etmiş:
’’Allah üç kişiye kefildir: Allah yolunda (cihad etmek
için) ayrılana, Allah'ın yolunda olduğu müddetçe Allah ona kefildir. Onu vefat
ederse (canını alırsa) rahmetine koyar, yoksa onu (evine) dönderir." [196]
147- Ebu
Hureyre Rasulullah'm (s.a.v.) şöyle buyurduğunu rivayet eder
’’:Üç sınıf insan var ki onlara yardım etmek Allah'ın üzerinde bir
haktır: Allah yolunda cihad eden mücahid, azadlık parasını vermek isteyen
mukatib ve iffeti isteyip evlenen kişi. [197]
Abdurrezzak sahih bir
isnad ile rivayet etmiş, Tirmizi ayrıca sahihtir demiş. İbni Hibban ve Hakim
rivayet etmiş. Hakim Müslim'in şartlarına göre sahihtir demiş.Müellif der ki:
Allah'ın mücahid
savaşçıya yaptığı yardımlardan biri de Buhari'nin Sahihinde mücahidin (savaşçının)
diri veya Ölü olarak malına olan bereketi babında zikrettiği şeylerdir. [198]
148-
Abdullah b. Zubeyr'den rivayet edilmiş:
Cemel günü (savaş
için) Zubeyr durduğunda beni çağırdı. Ben de yanına durdum. Bunun üzerine şöyle
dedi:
Bugün ancak zalim veya
mazlum öldürülür. Bana öyle görünüyor ki ben sadece mazlum olanı öldüreceğim,
en büyük kaygım borçlarımdır. Acaba borçlarımız ödense malımızdan geriye bir
şey kalır mı? Oğulcuğum malımızı sat ve borçlarımı öde. Borcu ödedikten sonra
malımızdan bir şeyi artarsa onun üçte biri çocuğun için" (olsun.) Der ki,
borçlarının ödenmesini) bana vasiyet edip
şöyle dedi:
Onda (onu ödeme
hususunda) bir sıkıntın olursa onu ödemekten aciz olursan onda benim mevladan
yardım iste." (oğlu) der ki:
Allah'a yemin olsun ki
ona şunu demedikçe onun ne istediğini anlamadım:
Babacığım mevlan
kim?"
"Allah"tırdedi.
Allah'a yemin olsun ki onun borçları hususunda bir sıkıntıya girmedim ondan öde
derdim. O da öderdi."Zübeyr de öldürüldü. Arkasında Medine'de on bir evi
"Basra'da iki, Kufe'de bir ve Mısır'da bir evi vardı. Devamla der ki:
"Üzerindeki
borçları şöyle olurdu. Adamın biri yanma gelir, malını (emanet olarak)bırakmak
ister. Bunun üzerine Zübeyir ona şöyle der:
Hayır. Bu ancak
seleftir. Çünkü ben onun kaybolmasından korkarım. O hiçbir zaman emirliği
üstlenmedi, haraç toplamadı Rasulullah, Ebubekir, Ömer ve Osman'ın beraberinde
savaşa girer iken ancak (ganimeten) bir şey alırdı."Abdullah b. Zübeyr der
ki:
"Onun üzerindeki
borcu hesapladım. Baktım iki milyon ikiyüzbindir."Hakim b. Hizan Abdullah
b. Zübeyr ile karşılaştı.
"Ey kardeşimin
oğlu kardeşimin ne kadar borcu var?" Asıl rakamı gizleyipyüzbindir"
dedi. HakimVallahi malınızın buna yeteceğini sanmıyorum" dedi. Abdullah
onaiki milyon ikiyüzbin" olduğunu söylesem ne dersin."
"Buna güç
yetirebileceğinizi görmüyorum." dedi.Zübeyr bir araziyi yüz yetmişbine
almıştı. Abdullah onu bir milyon altıyüz bine sattı. Sonra kalkıp şöyle dedi:
Zübeyr'in üzerinde
kimin hakkı varsa bahçe ile (bizimle) hakkını alsın. (Burada) kıssayı
zikreder.
[199]İbni Zubeyr onun borçlarını ödemeyi bitirice Zubeyr'in
çocukları mirasımızı aramızda bölüştür" dediler. Abdullah:Dört sene
mevsimde Zubeyr'in üzerinde borcu olan varsa'gelsin ödeyelim, diye duyurmadıkça
vallahi onu (aranızda) taksim etmem" dedi.
Her sene mevsimde
duyurma işlemini yapıp dört sene yapınca aralarında taksim etti. Zubeyr'in
dört hanımı vardı. Üçte birinin üçte birini kaldırdıktan sonra her bir
hanımına bir milyon iki yüzbin düştü. Malının tümü ellimilyon ikiyüzbin idi.
Allah en iyi bilendir.Ayrıca Allah yolunda savaşıp daha sonra senesinde vefat
edenin cennete gireceği gelen haberler arasındadır. [200]
149- İbni
Asakir kendi isnadıyla tahric etmiştir...Ebu Said el-Hudri Rasulullah'ın
(s.a.v.) şöyle dediğini rivayet etmiştir
“Kim hac eder veya umre yapar ve senesinde vefat ederse cennete girer.
Kim Ramazan orucunu tutar ve ölürse cennete gier ve kim savaşır ve yılında
Ölürse cennete girer."Allah
Teala'nın Bir Garantisi (Kefilliği) De Yolunda Mücahid Olarak Çıkan Kişiyi
Kayıp Ve Perişan Bir Şekilde Bırakmaması, Aksine Lutfuyla Ona Yardım Eder,
Faziletiyle Sıkıntısını Giderir Ve Rahmetiyle De Duasına İcabet Eder:” [201]
150- Müslim'in
Sahih'inde rivayet ettiği bu cümledendir:
Cabir b. Abdullah'tan
rivayet edilmiş. Cabir şöyle demiş:Rasulullah (s.a.v.) bizi gönderdi.
Üzerimize de Ebu Ubeyde'yi komutan tayin etti. Kureyş'in bir kervanı ile
karşılaşacaktık bize azık olarak bir dağarcık kuru hurma verdi başkasını
bulamadı. Ebu Ubeyde bize birer hurma veriyordu. (Ebu'z-Zübeyr) diyor ki:Ben,
bununla ne yapıyordunuz?" diye sordum.Onu çocuğun emziği emdiği gibi
emiyor; sonra üzerine su içiyorduk.
Bu bize o gün geceye
kadar yetiyordu. Bir desopalarımızla selem ağacının yaprağını silkiyor sonra
onu su ile ıslatarak yiyorduk" dedi. (Ve devamla) şunları söyledi:Deniz
boyuna gittik derken denizin boyunda bize yüksek kum tepesi şeklinde bir şey
yükseldi. Ona vardık. Bir de ne görelim balina denilen hayvan!. Ebu Ubeyde:
Bu leşdir", dedi.
Sonra:
"Hayır, biz Rasulullah'ın elçileriyiz ve
Allah yolundayız, siz zorda kaldınız. Binaenaleyh yeyin!" dedi.
Artık onun yanında bir
ay kaldık, üçyüz kişi idik. Hatta semizlendik. Vallahi kendimizi onun gözünün
içinden testilerle iç yağı aldığımızı görmüşümdür. Ondan Öküz gibi (yahut Öküz
kadar) parçalar kesiyorduk. Gerekten Ebu Ubeyde bizden onüç kişi alarak bu
hayvanın gözünün içine oturttu. Onun kaburgalarından bir kaburga alarak dikti.
Sonra beraberimizdeki en büyük deveyi semerledi ve deve onun altından geçti.
Onun etinden et haşlamaları yaptık. Medine'ye geldiğimiz vakit Rasulullah'a
(s.a.v.) giderek onu kendisine anlattık da Rasulullah:
’’O Allah'ın sizin için çıkarttığı bir rızıktır.
Yanınızda onun etinden bir şey var mı? Bize de tattırın’’.buyurdular. Bunun üzerine Rasulullah'a (s.a.v.) ondan
bir parça gönderdik; o da yedi. [202]
151- Başka
bir rivayette de şöyie demiş:
Rasulullah bizleri
üçyüz süvari olarak gönderdi. Komutanımız da Ebu Ubeyde b. Cerrah idi.
Kureyş'in bir kervanını gözetiyorduk. Bu sebeble sahilde yarım ay kaldık.
Şiddetli bir açlığa maruz kaldık. Hatta silkilmiş yaprak yedik. Bundan
dolayı (ordumuza) yaprak ordusu denildi
derken deniz bize balina denilen bir hayvan attı. Ondan yarım ay yedİk. [203]
152- Başka
bir rivayette Rasullullah ile yürüdük. Bizden her adamın günlük yiyeceği bir
hurma idi. Onu emer sonra elbisesinin içine koyardı. Yaylarımızla yaprak silker
de yerdik. Hatta dudaklarımız yara oldu. Yemin ederim ki bir gün yanlışlıkla
bizden birine hurma verilmedi de (takatsizlığından) onu kaldırmaya gittik ve
kendisine hurma verilmediğine şahidlik ettik. Bunun üzerine ona hurma verildi.
Adam kalkarak onu aldı. [204]
153- Başka
bir rivayette: Derken deniz sahiline vardık. Deniz bir dalgalandı ve bir
hayvan attı. Biz bu hayvanın yansı üzerine ateş yaktık. Yemek pişirdik
kızartma yaptık ve doyuncaya kadar yedik. Cabir demiş ki ben filan ve filan
(beş kişiyi saymış) bu hayvanın göz kemiğinin içine girdik. Bizi kimse
göremiyordu. Nihayet çıktık ve onun kaburgalarından bîr kaburga kemiği olarak
eğrittik. Sonra kafiledeki en büyük adamı en büyük deveyi ve en büyük örtüyü
"getirttik. Onun altına girdi de başını bile eğmedi. [205] Müellif
der ki:
Bu hadis "zorda
kalanın ölü (leş)den doyuncaya kadar yiyebileceği ve kendisine
kaldırabileceğini (azıklanabileceğini) s.avununlar için delildir. Çünkü sahabe
yediklerini zorda kaldıklarından kendilerine helal kılınmış bir leş hesabıyla
yiyorlardı ve onlar semiz oluncaya kadar yemiş kendilerine de kaldırmışlar. Bu
olay (yaklaşık) hicretin sekizinci yılında olmuştur. Allan en iyi bilendir. [206]
154- İbni
Asakir kendi isnadıyla Yezid b. Abdussa-med'ten ona Ebu'l-Cemahir babasından
şunu rivayet etmiş: Ermeniye'de insanlara şiddetli bir zorluk (açlık) isabet
etti. Öyle ki davar pisliğiniyediler (Bunun üzerine) içinde buğday taneleri
bulunan gökten mermi (gibi şey) ler indirildi Aynı şekilde Abdullah b.
Cafer'den de rivayet etmiş. Şöyle der:
Kostantiniyye'ye (İstanbul) savaşa gittik.
Gemimiz kırıldı (parçalandı). Dalgalar bizi denizde bir kayalığa attı. Bizler
beş veya altı kişiydik. Allah bizim sayımızca yerden yapraklar bitirdi. Biz de
onu emer; o da açlığımızı ve susuzluğumuzu giderir. Gece olduğunda onun yerine
başkasını bitirirdi. Yanımızdan bir gemi geçip ona bininceye kadar böyle devam
etti.Ayrıca Allah Teala onların Allah'ın hamayesinde olmalarından ve Allah'ın
onlara olan ihsan ve kereminden onlara harikulade (şey)lerle onların dualarına
icabet eder.
155- Sünen'i
İbni Mace ve İbni Hibban'ın Sahih'inde İbni Ömer'den oda Rasulullah'dan
(s.a.v.) şöyle rivayet ettiğini rivayet etmişler
’’:Allah yolunda savaşan, Hac eden ve umre
yapan kişilere Allah ihsanda bulunur. Dualarına icabet eder. Onlar O'ndan
isterler. O da onlara verir. [207]
156- Nesai,
İbni Mace, İbni Huzeyme aynısını Ebu Hureyre hadisinden rivayet etmişler.
Sonunda ise,
’’Eğer ona dua ederlerse icabet eder, istiğfarda bulunurlarsa
onları bağışlar" [208] Cümlesi de vardır.
157- Cabir
Rasulullah'ın (s.a.v.) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir:
’’Allah'ın elçileri, delegeleri üçtür; hac eden, umre
yapan ve savaşan. Bunlar Allah'tan dilerler. Allah ta dileklerini yerine
getirir.[209]
İbni Asakir îsmail elHumsi
Bu hadisin isnadında zayıflık var. Ancak bundan önceki hadis onu
güçlendiriyor. Bezzar'da bu hadisi ricali sika olan bir isnad ile rivayet
etmiştir. [210]
158- İbni
Abbas Rasulullah'ın şöyle buyurduğunu rivayet etmiş’’
:Beş kişinin (sınıfın) dualarına (Allah tarafından)
icabet edilir. Bunlar: Hakkını alıncaya kadar mazlumun duası, dönünceye kadar
hacının duası, dönünceye kadar mücahidin duası, şifa buluncaya (iyileşinceye)
kadar hastanın ve birbirlerinin gıyabında kardeşlerin birbirlerine duaları.
"İbni
Asakir de Amr b. Seleme...tarikiyle rivayet etmiş; Müellif der ki: Bu isnadın
durumu bir öncekinin aynısıdır. [211]
159-
Taberani iyi bir sened ile Akabe b. Amir el-Cuhni[212] den
oda Rasulullah'dan şöyle buyurduğunu rivayet etmiş
“Üç kişinin (sınıfın) duasına icabet edilir:Baba, yolcu ve mazlum(un
duası)” [213]
160- Ebu Davud, Tirmizi Ebu Hureyre'den Rasulullah'ın
(s.a.v.) şöyle buyurduğunu rivayet ederler:
’’Üç kişinin duaları müstecaptır.
(Allah tarafından icabet edilir) Bunda hiç
şüphe yoktur;
“Babanın duası, mazlumun duası ve yolcunun duası.” [214]Allah yolcuya yolcu olduğu için duasına icabet ediyorsa,
neden mücahidin duasına icabet etmesin. Halbuki sefer bakımından insanların en
iyisi, seferinde en fazla ecri olanıdır. Bu neden hadiste şöyle
gelmiştir:Allah Rasullere icabet ettiği gibi onlara (mücahitlere) da icabet
eder. Bu Allah yanındaki değerlerinden ve indindeki yüksek mertebelerinden
dolayıdır." [215]
161- İbni
Asakir Ammare b. Mar416, İbni Müseyyeb'ten o da Ali b. Ebi Talib'den
Rasulullah'ın (s.a.v.) şöyle buyurduğunu rivayet etmiş:
"Allah yolundaki mücahide eziyet etmekten
sakının. Çünkü Allah rasuileri için kızdığı gibi onlar için de kızar, yine
rasullere icabet ettiği gibi onlara da icabet eder." [216]
162-
Abdullah b. İdris[217]
İsam b. Talik et-Tufai [218]
tarikiyle İsmail b. Ebi Hâlid [219] 'ten
O da Ebu Sabra en-Nahi [220]' den
şöyle dediğini rivayet eder:
Yemen'den bir adam
geldi. Yolun bir kısmındayken merkebi öldü. Adam abdest aldı ve iki rekat namaz
kıldıktan sonra şöyle dedi:
Allah'ım rızanı
kazanmak ve yolunda cihad etmek için Desine'den (Cened ve Adn arasında bir yer)
geldim. Ve ben şehadet ederim ki, ölüleri diriltir, kabirlerde olanı da dirilteceksin.
Bu gün hiçkimseyi bana minnet ettirme. Merkebimi benim için diriltmeni senden
istiyorum. Şöyle der:Bunun üzerine merkeb kalkıp kulaklarını silkeledi. [221] Beyhaki
Delailu'n-Nübüvvet'inde (senedi sahih görmüş) İmam Ebu'l-Kasım el-Kuşeyri
risalesinde tahric etmişler.
Beyhaki bir tarikinde bu adamın isminin Nebate
b. Yezid olduğunu ve Ömer zamanında savaş için çıktığını ifade eder. Kıssayı
zikreder ancak sonunda şöyle der:
Bilahere merkebi
Kenase'de (Kufe'de bir yer) satar. Bunun üzerine ona:
"Allah'ın senin
için dirilttiği merkebi mi satıyorsun?" denilince "Ben (ona) ne
yapayım?" dedi.
Yine orada kendi
isnadiyla İbn Ebi Ubeyd el-Besri'den o da babasından şunu tahric etmiş:
Kendisinin yıllardan
bir yıl gaza ettiğini bunun için bir seriyye ile çıktığını söyler, ancak
altındaki tayı seriyyede iken ölür. Bunun üzerine şöyle dedi:Ey Allah'ım Besra
(onun köyüdür) ya kadar bize ödünç ver" Birde baktık ki tay ayaktadır.
Savaştıktan ve Besra'ya döndükten sonraOğlum tayın üzerindeki eyeri al"
dedim ki:
O terlemiş, eyeri
alırsam onda koku olur" Bunun üzerine:Oğulcuğum o emanettir" dedi.
Eyeri alınca tay ölü
olarak yere yıkıldı.Müellif -Allah onu affetsin- der ki:
Rivayette geçen
Besra'nın doğrusu Besr'dir. Bu Hav-ran'ın köylerindendir." [222]
163- Hamid
b. Hilal[223] den rivayet edilmiş
Tafave'den bir adamın yolu bizden geçiyordu. Mahalleye gelir onlara konuşurdu
şöyle dedi:Bir kervanla Medine'ye geldim. Mallarımızı sattık sonra dedim ki
kesinlikle bu adama varır, kendimden sonrakilere anlatırım onu. Rasulullah'a
(s.a.v.) bir kadın vardı. Müslümanlara ait bir seriyyede çıktı. Geriye oniki
keçi ve dokuduğu mahmuzu bıraktı. Acak sürüsünden bir keçi ve mahmuzunu
kaybetti. Şöyle dedi:
Ey Allah'ım! Yolunda
çıkanın kefilisin. Onu (ve malını) korursun ve ben sürümden bir keçi ve
mahmuzu kaybettim. Keçi ve mahmuzu senden diliyorum. Rasulullah da onun Rabbine
nasıl şiddetle (aşırı) yakardığını anlattı. Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu:
’’Sabahleyin keçisi ve mahmuzu oldu. Dilersen işte orda
ona git sor."
Bilakis seni tasdik
ediyorum dedim. [224]Ahmed
ricali sahih bir sened ile rivayet etmiştir. [225]
164- İbni
Ebi'd-Dünya kendi isnadıyla Abdurrahman b. Zeyd b. Eslem'den şunu tahric
etmiştir:
"Gaza için bir
kavim çıktı. Aralarında Muhammed b. Munkedir de vardı (mevsim) yazdı. Onlar
artçılar arasında yürürken, kavimden biri şöyle dedi:Canım yaş peynir istiyor.
Muhammed b. Munkedir
"Allah'tan sizi
yedirmenizi isteyiniz. O da sizi yedirir, nimetlendirir. Çünkü o kadirdir"
dedi. Bunun üzerine kavim dua etti. Çok yürümeden bir sepet buldular. Sanki
Seyale veya Revha'dan gelmişti. Baktılar ki içinde yaş peynir var. Kavimden
başkaları:Keşke bal olsaydı!" Muhammed Size peyniri yediren balı da
yedirmeye kadirdir onu isteyiniz" dedi. Kavim yine dua etti. Fazla
yürümeden yolun üstünde bir testi (küçük küp) bal buldular. Orada inip
peynir-bal yediler ve tekrar binip yollarına devam ettiler.
[226] Sultan Nureddin Mahmud [227] ki
Şehid ile meşhurdur.
El-İctihad el-Masisi'den rivayet etmiştir:
Rum diyarında gaza
ediyorduk. Rehber bize şöyle dedi:Bakın şurada baldan (bal dolu) bir vadi var.
Bizler de ona yöneldik ve (vadiye) indik. Orada bir adama vardık, o bize
satıllarla bal çıkarıyordu.
Rumlar üzerimize
çıktılar. Bizler Rumlarla uğraşırken adamı unuttuk. Bizler de o yerden
uzaklaştık. Bir sene sonra tekrar gaza için çıktık. Bu vadiye geldiğimizde
adamın sağ olduğunu gördük. Ona:
"(Kimsin?
Necisin?) ne yapıyorsun?" dedik. Adam: "Susadığımda balı içerim
acıktığımda da bal yerim" dedi. Onu billur gibi gördük. Bir şey yediğinde
cildinin şeffaflığından onu karnından görürdük. [228]
165- Fudale
b. Ubeyd'den rivayet edilmiş. Rasulullah'm şöyle buyurduğunu işittiğini söyler
"İman eden, teslimiyet gösteren ve hicret
eden (ler için) cennetin etrafında ve cennetin ortasında bir ev (köşk)
(hususunda) kefilim. Yine bana iman eden teslimiyet gösteren ve Allah yolunda
cihad eden için cennetin etrafında bir, ortasında bir ve cennetin odalarınn
üstünde bir ev (olduğu) hususunda kefilim. Kim bunu yaparsa hayır için bir
taleb, serden de bir kaçış (a yer bırakmaz), Nerede ölürse ölsün (Farketmez). [229]
Hadisi Nesai İbni
Hibban ve Hakim rivayet etmiş. Hakim "Hadis Müslim'in şartlarına göre
sahihtir" der. [230]
166- Enes b.
Malik'ten Rasulullah'm şöyle buyurduğunu rivayet eder:
“Kim Allah yolunda bir gaza ederse Allah azze ve celle'nin
tüm taatını eda etmiştir. "Dileyen iman eder ve dileyen küfreder." [231]
Hadisi İbni Asakir
tahriç etmiş ve "hasan bir hadistir" demiş. [232]
167-
Ebubekir b. Ebi Musa [233] ben
babamı düşman karşısında iken şunu söylerken dinledim. Rasulullah:
‘’Muhakkak cennet kapıları kılıçların gölgesi altındadır
"buyurdu. Bunun
üzerine pejmürde kılıklı bir adam ayağa kalkarak:Ya Eba Musa! Bunu Rasulullah
söylerken sen mi işittin?" dedi. Ebu Musa:Evet" cevabını verdi.
Derken adam da arkadaşlarına dönerek;Size selam ederim" dedi. Sonra
kılıcının kınını kırarak attı. Sonra kılıcıyla düşmana yürüyerek öldürünceye
kadar onunla vurdu"[234]
Müslim ve başkaları rivayet etmiş. [235]
168- İbnu'l-Mübarek, Ebu amran el-Cuni'den rivayet
etmiş. Ebu Musa el-Aşari İsbahan'da düşmanın safları arasında olduğu bir sırada
şöyle dedi:Ben Rasulullah'm (s.a.v.) şöyle buyurduğunu işittim:
"Cennet kapıları kılıçların gölgesi
altındadır."
Bir genç kaftanıyla
gizlenerek ve damlan yararak yaklaşıp şöyle dedi:Ey Ebu Musa sen ne
dedin?" Hadisi ona tekrarladı. Genç arkadaşlarına dönüp selam verdi ve
onun gölgesine girdi.’’ [236]
Kılıçların gölgesi altındadır"
sözüne gelince, bu hususta
İbnu Dakik el-îydi Umde şerhinde şöyle der:Bu belaya ve mecaz-i hasan
babındandır. (Mudafın hazfiyle mecazu't-Teşbih babından da olabilir.) Bir şeyin
gölgesi ona tabi olduğuna ve hiçbir surette ondan ayrılmayacağına göre
cennetin sevabı ve onu ngerçekleşmesi de cihada tabi kılınmış gölgenin lazim
olduğu gibi kılıç ta lazımdır. [237] Cümlenin
anlamı bana göre -Allah en iyi bilendir- eliyle kılıcı Allah yolunda kaldıran
veya Allah yolunda kendisine kılıç kaldırılan; hangi halde olursa olsun kılıç
onu gölgelendirir. Bununla sanki cennetin kapılarına ulaşmak üzeredir. Az kala
şehid olup onu hemen cennete koyar. Yahut gecikir ve yatağında ölür ve onu
bilahere cennete koyar. Çünkü şu bir hakikat ki, Allah yolunda savaşana cennet
vacip olur. Sanki bundan dolayı cennet gerçekte de kılıçların gölgesi altındadır.
Bunun benzeri O'nun Bedir'deki sözüdür: "Eni yer ve gökler kadar olan cennete yürüyünüz..," Bir de şu
hadis gibi: [238]
169- Adamın
biri cihad için izin İstemeye geldiğinde Rasulullah ona:Baban var mı?"diye
sorunca Adam: [239]
Evet" demiş.
Bunun üzerine Rasulullah (s.a.v.) ona: [240]
170- Ve şu
hadis gibi:
"Cennet kılıçların gölgesi altındadır’’. [241]
171- Ve şu
hadis gibi’’:Cennet anaların ayakları
altındadır’’. [242]
172-
Abdullah b. Amr'dan rivayet edilmiştir. Rasulullah bana:
’’Ümmetimden cennete girecek ilk zümreyi biliyor
musun?" dedi. Ben:
Allah ve Rasulu daha
iyi bilir" dedim. Bunun üzerine:
’’Muhacirler kıyamet günü cennetin kapılarına gelirler.
Kapıların açılmasını isterler. Bekçiler: Yoksa hesap gördünüz mü? derler.
Onlar: Neyle hesap görürüz" derler. Kılıçlarımız Allah yolunda
omuzlarımızdaydı" derler."
Rasulullah şöyle buyurdu
’’Bunun üzerine kapılar onlara açılır, insanlar oraya girmeden kırk yıl
önce onlar orada kalırlar (eğlenirler.) [243] Hadisi
Ahmed, Taberani, Ebu Avene ve Hakim rivayet etmiş. Hakim ikisinin şartlarına
göre sahihtir der. [244]
173- Yine
ondan rivayet edilmiş. Rasulullah'ın şöyle dediğini işittim
“Cennete girecek üç gruptan ilki (başka bir rivayette, cennete girecek
grubun ilki) muhacirlerin fukarasıdır ki onlarla kötülüklerden sakınılır.
Emrolunduklan zaman işitirler ve itaat ederler. Onlardan birisinin ihtiyacı padişaha
düşerse ve o bunu gidermezse ölünceye kadar göğsünde kalır. Allah Teala kıyamet
günü cenneti çağırır. O da süsüyle gelir. Bunun üzerine: "Yolumda savaşan,
yolumda eziyet gören ve yolumda cihad eden kullarım nerede? Cennete
giriniz" Hesapsız ve azapsız olarak cennete girerler. Melekler gelerek
şöyle derler: "Rabbi miz seni sabah akşam teşbih eder ve takdis ederiz.
Bunlar kim kibize üstün kıldın?" Şöyle der: "Onlar yolumda savaşan,
yolumda eza gören kimselerdir." Bunun üzerine melekler her kapıdan onlara
girip "sabrettiğiniz için size selam olsun. (Dünya) Yurdun (un) sonu ne güzel." derler.[245]Hadisi
Ahmed, Bezzar (sahih bir isnad ile) İbni Hibban ve Hakim (isnadı sahih demiş)
rivayet etmiş. [246]
174-
Hasan'dan Rasulullah'ın (s.a.v.) şöyle dediği rivayet edilmiş:
“Allah'ın cihad hususunda devenin sağılması kadar izin
verdiği kulunu, ateşten azad etmeden evine dönderilmeden istihya eder." Bunu Şifa'us-Sudur'da zikretmiş. [247]
175- Yine orada Ata el-Horasani'den Rasulullah'ın
(s.a.v.) şöyle buyurduğunu zikreder:
’’AİIah yolunda cihad eden, geride bıraktığı mümin
kafir, büyük-küçük, erkek ve dişi sayısı kadar dağ, dağ (kadar) ecir
verilir." [248]
176- Yine
orada Katade'den Rasulullah'ın (s.a.v.) şöyle buyurduğu zikredilir:
’’Allah'ın cihad için izin verdiğihiçbir kul yoktur
ki, kıyamette (azık olarak) biriktirdiği doksandokuz rahmet (kapısını)
açmasın." [249]
177-
İbn'ul-Mübarek Makhul'dan Rasulullah'ın (s.a.v.) şöyle buyurduğunu tahric etmiş
’’:Allah'ın sizi bağışlayıp cenete koymasını istemez misiniz?
"Elbette" dediler. O zaman
savaşınız. [250]
178-
Mekhul'dan Rasulullah'ın (s.a.v.) şöyle buyurduğunu rivayet eder
’’:Savaşınız sıhhat bulursunuz" [251]
Bu hadis mürseldir. [252]
179- Ubade
b. Samit'ten Rasulullah'ın şöyle dediği rivayet edilmiş:
’’Allah yolunda cihad ediniz. Çünkü Allah yolunda cihad
cennetin kapılarından bir kapıdıı. Allah bununla gam ve kederden kurtarır. [253]
Abdurrezzak Musannef
inde Ahmed iyi bir isnad ile Taberani ve Hakim rivayet etmiş Hakim "isnadı
sahihtir" demiş. [254]
180- İbni
Asakir de tahric etmiş, ancak o şöyle demiş: Rasulullah şöyle buyurdu:Allah
yolunda yakın ve uzak ile, seferde ve hazarda cihad ediniz. Şu bir gerçek ki
cihad cennet kapılarından bir kapıdır sahibini gam ve kederden kurtarır." [255]
181- Taberani Ebu Umame hadisinden Rasulullah'ın
şöyle buyurduğunu rivayet eder
’’:Allah yolunda cihad ediniz. Çünkü o cennetin
kapılarından bir kapıdır. Allah onunla gam ve kederi giderir.[256]
182- İbni
Asakir kendi isnadiyla Ebu Hureyre'den o da Rasulullah'dan (s.a.v.) şöyle
işittiğni rivayet eder:
’’Sizi cennete sokacak şeyi haber vereyim mi?" Onlar:
"Evet"
dediler. Rasulullah:
’’Kılıçla vurmak, misafiri yedirmek, namaz vakitlerine
dikkat etmek (önem vermek), soğuk bir gecede abdest (tam, güzel) almak ve
isteyerek fakirleri yedirmektir."
buyurdu. [257]
183- Enes b.
Malik'ten Rasurullah'ın şöyle buyurduğunu rivayet eder:
’’Müslüman kişinin iki şeyi vardır ki her biri dünya
ve içindekilerinden daha hayırlıdır. Tevbe ve Allah yolunda cihadtir." [258]
184-
Rasulullah şöyle buyurmuştur
“Allah meleklere karşı beş şeyle övünür. Mücahit, fakirler, Allah için
tevazu gösteren gençler, fakirler, çok verip minnet etmeyen zengin ve yalnız
kaldığında Allah korkusundan ağlayan kişi. [259]
185-
Rasulullah şöyle buyurmuştur:
“Allah yolunda bir gaza, İslam haccindan sonra bin
hacdan daha faziletlidir’’.İbni
Asakir Cafer b. Harun el-Vasiti tarikiyle, Seman b. Mehdi'den [260]
Enes'ten rivayet etmiş ve "Hadisler gariptir" demiş. [261]
186-
Rasulullah'm (s.a.v.") bazı sahabesinden O'nun şöyle buyurduğu rivayet
edilmiş’’:Bu ümetten bazı insanlar
Rasulullah'm (s.a.v.) ashabının ücreti gibi yani bir ücret ve rızık için değil
(sadece) gönüllü olarak cihad ederler."
Hadis Şifa'us-Sudur'da
zikredilmiş o da mevkuftur. [262]
187- Yine
onda İbni Ömer'den rivayet edilmiş:
"Şüphesiz
ki Allah yolunda cihad eden mücahitler, Allah yeryüzündeki velileri ve
yardımcılarıdır. Haberiniz olsun! Allah tüm yaratıklarından ve Arş'ı taşıyan
meleklerden mücahitleri O'nu görünceye kadar gizler." [263]
188- Avfi
der ki: Mecliste Said b. Müseyyeb, Urve b. Zübeyr ve Meymun b. Yesar vardı.
Adamm biri kalkıp Enes b. Malik'e:Ya Eba Hamza bugün bu sözden daha garip ve
daha faziletli bir söz işitmedik" dedi. Enes b. Malik:Nefsim elinde olana
yemin ederim ki hiçbir rasul ve nebi kendisine izin verilmeden Allah'ın yüzüne
bakmaya rağbet etmez. Allah yolunda cihad eden mücahid ise dilediği zaman
Rabbinin yanma gider (girer). Şefaat edeceği hiçbir husus (şey) yoktur ki,
onun şefaati kabul olunur. Hatta onlardan biri hergün milyon kere yanma girip
milyon ihtiyacı dilerse, bunun yapılması (yerine getirilmesi) Allah katında
bir sivrisineğin makamından daha kolaydır." Enes devamla:
"Kabe'nin Rabbine
yemin olsun ki size daha fazlasını da söyleyeceğim. Onlardan öyleleri de
vardır ki, Allah'a yakınlıklarından dolayı Allah onlara cenneti tüm
içindekileriyle onlara tahsis eder. Size fazlasını söyleyeyim: Onlardan bazıları
için sevabı kendi eliyle ki onlara ancak bu şekilde razı olur- yazar.
İçlerinde faziletli ve ondan da daha faziletli kişiler vardır. Onların ilki
Muhammed (s.a.v.) ardından Rabbinin dilediği (ve) derecelerine göre mücahidler
gelir. Heyhat!, heyhat! Allah'ın tüm yaratıklarından onların dereceleri ve
Allah'a yakınlıkları ile ilgili ilimleri munkatidir."Avfi der ki:
Allah'a yemin olsun ki
bizler Enes'in yanından çıktıktan sonra, bizlerden herbiri bu hadisten sonra
ailesinin ve çocuklarının yanma gitmeyi (hiç) içinden geçirmedi. O yılda
Medine'den üçyüz adam murabıt olarak Şam ve etrafına çıktılar. Allah'a
varıncaya kadar bunu yaptılar.Bu hadis te mevkuftur. Ayrıca onda nekaret var.
Yine de en iyi bilen Allah'tır. [264]
189- İbni
Ebi'd-Dünya Teheccud kitabında kendi isna-diyla Ali'den Rasulullah'ın (s.a.v.)
şöyle dediğini işittiği tahric etmiş:
“Şüphesiz cennette öyle bir ağaç var ki, üstünden
konak yerleri altından da, altın atlar çıkarlar. Bunlar eyerlenmiş ve gemlenmiş
(hazır durumda bulunuyor) ler. Bunlar inci ve yakuttandır. Terslemez ve işemez.
Onların öyle kanatları var ki mesafeleri gözün görüş mesafesi kadardır. Cennet
ehli biner buna diledikleri yere onları götürür. Derece bakımından oların
altında olanlar şöyle derler: "Ey Rabbimiz! Kulların bu derece ve ikrama
ne ile ulaştılar?" O şöyle buyurur:Sizler uyurken onlar geceleri namaz
kılardı. Sizler yiyip içerken onlar oruç tutardı. Sizler cimrilik ederken onlar
infak ediyordu. Sizler korkuya kapılırken onlar savaşırdı." [265]
190-
Süleyman b. Eban'dan rivayet edilmiş. Rasululah (s.a.v.) Bedir'"e
çıktığında Sad b. Heyseme [266] ve
babası [267] beraber çıkmak
istediler. Bunu Rasuhılah'a söylediler. İkisinden birinin çıkmasını emretti.
Bunun üzerine kura çektiler. Kura Sad'a çıktı.-Babası:Oğulcuğum bu hususta
beni tecih et" deyince Oğlu:
"Babacığım o
cennettir, eğer başka bir şey olsaydı (mutlaka) seni tercih ederdim." Sad
Rasulullah (s.a.v.) ile çıktı ve Bedir'de şehit düştü. Bir sonraki yılda da
Uhud'da Hayseme şehit oldu. [268] Adisi
İbn'u-1 Mübarek bir adamdan o da Amr b. Ha-ris'ten o da Said b. Ebi Hilali'den
rivayet etmiş.Yine onu Said b. Mansur Sunen'inde Abdullah b. Vehb-ten o da Âmr
b. el-Haris'ten rivayet etmiş. [269]
191- Yine
İbni Mübarek İbni Abbas'in mevlası İkrime'den tahric etmiş:
Amr b. Cumuh -ki
ensar'ın yaşlısıydi (efendisiydi) topaldı. Rasulullah (s.a.v.) Bedir'e çıkınca
çocuklarına "Benide çıkarın" dedi. Onlar da Rasulullah'a topal
oluşunu söyleyince Rasulullah kalması için ona izin verdi. Uhud günü gelip
insanlar bunun için çıkınca yine çocuklarına Beni çıkarınız" dedi.
Çocukları:
Muhakkak ki Rasulullah
(s.a.v.) sana ruhsat ve (geride kalmak için izin verdi" dediler.
Babaları: .Heyhat! Bedir'de beni
cennetten menettiniz, şimdi de Uhud ile mi?" dedi ve çıktı. Uhud'da
insanlarla karışlaşın. Ey Allah'ın Rasulu! Öldürülürsem şu topal halimle cennete
(ayak) basacak mıyım? "Evet" deyince;Seni hak ile gönderene yemin
ederim ki ben bu gün inşaallah- cennete ayak basacağım" dedi.
Yanındaki Selim
adındaki kölesine:Ehline dön" dedi. Selim:Seninle hayra ulaşmam (bana da
hayrın ulaşmasın) dan sana ne" deyince O zaman ilerle" dedi. Köle
ilerleyip öldürülünceye kadar savaştı. Sonra kendisi ilerledi ve öldürülünceye
kadar savaştı" Bu mürseldir. Kıssa meşhur olup, siyer sahipleri ve
başkaları da rivayet etmiş.Ebu Amr b. Abdilber bu haberde ayrıca şunu der: Silahını
alıp döndü. Arkasını dönünce kıbleye dönüp şöyle dedi:
Allah'ım bana şehadeti
nasip et. Beni (şehadetten) nasipsiz olarak aileme döndürme" (Yine bu
haberde) Sonra Rasulullah (s.a.v.) şöyle dedi
“Nefsim elinde olan Allah'a yemin olsun ki, sizden öyle insanlar var ki
Allah'a yemin etseler Allah yeminlerini yerine getirir. Amr b. el-Cumuh
onlardandı. Allah'a yemin olsun ki cennete topal haliyle ayak bastığını (dolaştığını)
görüyorum."
O ve oğlu Hallad
müslümanların açıldıkları zaman öldürüldüler. [270]
192- Muaz b. Cebel'den Rasulullah'dan (s.a.v.)
şöyle buyurduğunu işittiği rivayet edilmiş
“Kim Allah yolunda devenin iki defa sağılma (suresi) kadar savaşırsa ona
cennet vacip olur.’’ [271]
Hadisi Ebu Davud,
Tirmizi (onu sahih görmüş) Nesai, İbni Mace ve İbni Hibban Sahih'inde rivayet
etmiş. [272]
193- Ahmed
bunu Amr b. Abese hadisinden rivayet etmiş. Ancak onda:
’’Kim ki Allah yolunda (dişi) devenin iki sağılma suresi
kadar savaşırsa, Allah onun yüzüne ateşi haram kılar.’’[273]
Vardır. Hadiste geçen
"Fevak'un-Nakefi" ve devenin iki sağılma suresi diye terceme
ettiğimiz cümle; sağılma esnasında elin inip çıkması kadar ki süre, sağıldığı
zaman/sure ve daha başka manalar verilmiştir. Daha önce de bunun izahı
tefsilatıyla yapıldı. [274]
194-
Taberani Ebu Munzir den [275]
tahric etmiş. Bir adam Rasulullah'a (s.a.v.) gelerek şöyle dedi:
Ey Allah'ınRasulu!
Filan adam öldü (gel) onun üzerinde namaz kıl!" Ömer; O bir facirdi.
Dolayısıyla onun üzerinde namaz kılma." Adam:
Ey Allah'ın Rasulu!
Muhafız olarak sabahladığımız geceyi hatırladın mı? İşte onlar arasında o da
vardı."Bunun üzerinde Rasulullah (s.a.v.) kalktı; onun üzerinde namaz
kıldı. Sonra cenaze törenini yaptı. Sonra kabrine varıp oturdu. Onun defin işi
bitince üç defa avucuyla su döküp şöyle buyurdu: İnsanlar seni şer iîe anıyor,
ben ise hayırla anıyorum. Ömer:
Bu ne ya Rasulullah!"
Rasulullah (s.a.v.):Yeter ya İbn el-Hattab! "Kim
Allah yolunda cihad ederse ona cennet vacip olur. [276]
195-
Enes'den rivayet edilmiştir. Rasulullah'la (s.a.v.) ashabı yola koyuldular. Ve
müşriklerden önce Bedir'e vardılar. Müşrikler de geldi. Rasulullah (s.a.v.)
“Ben başında olmadıkça sakın sizden hiç bir kimse bir şeye ilerlemesin!
" Buyurdu.
Derken müşrikler de yaklaştı. Rasulullah (s.a.v.)
“Kalkın! Genişliği göklerle yer kadar olan cennete!"
Buyurdu. Umeyr b.
Humam el-Ensari:Ya Rasulullah! Genişliği göklerle yer kadar olan cennet
ha?" dedi.Evet" buyurdu. Umeyr:Hele, hele!.," dedi. Rasulullah
(s.a.v.):
“Seni hele hele demeye sevkeden nedir?"
Dedi. Umeyr:Hayır
vallahi ya Rasulalîah! Cennet ehlinden olmamı ümid etmekten başka bir şey
yok!" dedi. Rasulullah:
“Öyleyse sen onun ehlindensin"
Buyurdu. Bunun üzerine
Umeyr torbasından bir kaç hurma çıkararak onlardan yemeye başladı. Sora şunları
söyledi:Eğer ben bu hurmalarımı yiyinceye kadar yaşarsam bu gerçekten uzun bir hayattır.![277]Hemen
elindeki hurmaları attı. Sonra öldürülünceye kadar müşriklerle sevaştı. [278]
196- Muaz b. Cebel den rivayet edilmiştir:
"Kıyamet günü birisi şöyle seslenir; "Allah yolunda musibete uğrayanlar
haydi ayağa kalksın." Bunun üzerine Allah yolunda cihad edenler ayağa
kalkar, onlarla beraber başka hiç bir kimse de yoktur.[279]İbni
Mübarek rivayet etmiş.İbni Asakir isnadıyla Yusuf b. Said'ten o da Ali b.
Bekar'dan şöyle işittiğini tahric etmiş: Kıyamet günü insanlar hesap görürken
mücahidler halka halka (şeklinde oturmuş) konuşuyorlar." [280]
197- Nafi b.
Sersec'ten o da Ebu Hureyre den o da Ra-sulullah dan (s.a.v.) şöyle dediğini
işittiğini rivayet eder:
"Karanlık gece(Ier) gibi fitneler sizi
kapacaktır. Ondan, dağlarda tenha yerlerde koyunlarının sütünden yiyen ile
atının gemini alıp koyların ötesine gidip kılıcından (kılıcıyla) yiyen
kurtulmuştur.’’ [281]
198- Mechul'dan Rasulullah'ın (s.a.v.) şöyle buyurduğunu
rivayet edilmiş:Şüphesiz Allah, bu ümmetin rızkını -ekin ekmedikçe- atların
tırnaklarında ve mızrakların ucunda kılmıştır. Ekin ektiklerinde insanlar gibi
olurlar. [282] İbn Ebi Şeybe de bu
sekide iyi bir isnadı ile mürsel olarak rivayet etmiş. [283]
199- Yine İbni Ebi Şeybe... Zeyd b. Eslem'den, o
da Rasulullah'ın (s.a.v.) şöyle buyurduğunu rivayet eder:
"Gaza ediniz ki sıhhat bulaşınız ve ganimet elde
edesiniz.’’ [284]
Bu murseldir. Sened
zincirindeki İsmail de zayıftır.Halid b. Dureyk'ten rivayet edilmiştir:
"Ata b. Yezid'in yanında imtihan zikredildiğinde şöyle dedi:Sizler
Allah'ın savaşmanızı emrettiği düşmanlarınızda savaştıkça, hadları kendi
emirlerinize verip onlar onda Allah'ın kitabı ile hükmettikçe ve Rabbinizin
evini korudukça imtihandan korkmayımz."Hafız Ebu'l-Hasan el-Muradi cihadın
fazileti ile igli "Erbain"inde tahric etmiş. [285]
200- İbni
Adiy ve onun tarikiyle İbni Asakir İbni Ömer'den tahric etmiş: Bir ihtiyar
bastonuna dayandığı halde Rasulullah'a (s.a.v.) gelerek:Ey Allah'ın Rasulu! yaşım
ilerledi, kemiklerim inceldi ve gücüm de zayıfladı. Bana öyle bir amel söyle ki
onunla Rabbine yak(ın)laşayım" dedi. Bunun üzerine Rasulullah (s.a.v.):
"Allah yolunda cihad et." buyurdu. [286]
201- İbni
Asakir Ebu Hureyre'den o da Rasullulah'ın (s.a.v.) şöyle dediğini tahric etmiş
“Halikına nefsini adamak üzere bir defa ayakta durursa; ondan
günahları, ağacın yaprakları döküldükleri gibi düşerler." [287]
202- Sebre b. Fakıh'dan Rasulullah (s.a.v.) şöyle
buyurduğunu işittim:
’’Şeytan beni Adem'in İslam yolunda oturup ona:
"Sen müslüman olup dinini ve atalarının dinini mi bırakıyorsun? der. O
müslüman olur ve günahları bağışlanır. (Şeytan) Hicret yolunda durur ve
"Sen hicret edip,evini, yerini ve göğünü mü terkediyorsun?" der.
(Adam) ona isyan eder ve hicret eder. (Bundan sonra) cihad yolunda durur ve
"Cihad mı ediyorsun. O mal ve can cihadıdır. Bunun üzerine savaşır ve
öldürülürsün. Kadının evlenir ve mal da taksim edilir?"
(Adam) buna da isyan
eder ve cihad eden"Bundan sonra Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu:
"Kim
bunu yapar ve ölürse Allah'ın onu cennete sokması O'nun üzerinde bir haktır.
Boğulsa (yine) Allah'ın onu cennete sokması O'nun üzerinde haktır.’’
Yahut bir hayvan onu öldürürse Allah'ın onu cennete
sokması O'nun üzerinde bir haktır.[288]Hadisi
Ahmed, Nesai, İbni Hibban, Beyhaki ve başkaları rivayet etmiş. [289]
203-
Cabir'in hadisinden de benzeri rivayet edilmiş ve onu İbni Asakir tahric
etmiştir. [290]
204- İbni
Asakir kendi isnadiyla Ebu Hureyre'den Rasulullah'ın (s.a.v.) şöyle buyurduğunu
tahric etmiş
“Kim İslam'a davet edilir ve icabadet edere, kim ki
imana devet edilir ve icabed ederse, kim ki hicrete davet edilir ve icabet
ederse ve kim ki cihada davet edilir ve buna icabet ederse; hayır için bir
taleb, şer için de kaçış bırakmamış." [291]
205- Yine
kendi isnadıyla Ebu Ubeyd'ten tahric etmiş: Der ki Rasulullah'dan (s.a.v.)
şöyle buyurduğu rivayet edilmiş:
“Kafirlerle savaşıldıkça hicret kesilmez.” [292]
Benim açımdan bunun
izahı şudur: İman edip cihad eden her kimse, her ne kadar kendi ülkesinde
(beldesinde) de olsa, o faziletle muhacirlere dahildir. Hicretin
"muhacirlerin diyarına hicret etmek" gibi bir vucubiyeti yoktur. [293]
206- İbni
Ebi Şeybe Ömer'den şöyle dediğini tahric eder:
"Ben Allah yolunda yürümeseydim veya
alnımı Allah için toprağa koymasaydım, yahut iyi hurmanın devşirilidiği gibi
ben de güzel sözleri devşiren insanlarla oturmasaydım, bu durumda Allah'a
kavuşmak isterdim.[294]
207- Halid
b. Velid den şöyle dediği rivayet edilir:
"Benim sevdiğim
bir gelinin bana hediye edileceği ve onda bir oğlan ile müjdeleneceğim bir gece
yok ki, ondan soğuğu şiddetli bir dondurucu, sabahında düşmana saldıracağım
bir seriyyenin gecesi daha sevimli olmasın. Öyleyse cihad edin. (size cihadı
tavsiye ediyorum).[295]
208- Yine
İbni Asakir Halid'ten tahric etmiştir: Yemin olsun ki Allah azze ve celle
yolunda cihad, beni Kur'an'dan çokça (oldukça) engelledi.[296]
Ebu Hureyre'den
rivayet edilen hadis daha önce geçmişti:Rasulullah'a (s.a.v.) hangi amel daha
efdal (iyi) dir? Sorulu.
“Allah'a ve Rasulüne imandır." buyurdu. Sonra hangisi? diye sorulunca:,
“Allah yolunda cihadtir." buyurdu. Sonra hangisi? diye solunuca’
“Makbul haçtır."
buyurdu.Maiz'in hadisi de geçmişti ki orada cihad mertebesinin hacdan daha
üstün olduğu açıkça ifade edilmiştir.
209- Adem b.
Ali, İbni Ömer'den şöyle dediğini işittim: Allah yolunda (yapılan) bir sefer
elli hacdan daha efdaldir.'' İbni Mübarek Süfyan'dan Süfyan da ondan rivayet
etmiş.Said b. Mansur Sünen'inde Ebu'l-Ahvas'dan, Ebu'I-Ahvas'da ondan rivayet
etmiş. İbni Ebi Şeybe de Vaki'den o da Süfyan'dan Süfyan da ondan rivayet etmiş.
[297] Bu
hadis mevkuftur. Senedleri ise sahihtir. Şu da söylenebilir. Bu tür şeyler
görüş ve ictihad babından değildir. Olsa olsa merfu yolla söylenmiş bir
şeydir. [298]
210- Amr b.
el-Esved Ömer'in şöyle dediğini rivayet eder:
"Hacca dikkat
ediniz (yerine getiriniz.) O Allah'ın emrettği salib bir ameldir. Cihada
gelince, ondan daha efdaldır. [299]
İbni Ebi Şeybe sahih bir isnad ile rivayet etmiş. Bu hadis de. mevkuftur. [300]
211- İsmail
b. Hasan'dan rivayet edilmiş. Muaz b. Cebel gaza yapmak istedi. Hayvanının hazırlanmasını
istedi ve sefere çıktı. Sonra yine ona emretti ve ondan indi. Bunun üzerine
Muaz b. Cebel şöyle dedi: "Bu on hacdan daha efdaldır." Bunu
Şifa'us-Sudur'da zikretmiş. [301]
212- Yine
onda Yahya b. Eyyub'dan Rasulullah'in (s.a.v.) şöyle dediğini zikretmiş:
’’Allah yolunda gaza edenin mukim ve evinde oturan
kişiye göre yetmiş kat eciri var. Haccın da gaza eden kişinin ücretinin yarısı,
umre yapan için de hac yapanın ücretinin yarısı vardır.
"Müellif
-Allah onu affetsin- der ki:
Tüm bu hadisler mutlak
cihadın mutlak hacdan daha faziletli olduğunu gösterir. Başka hadisler de
cihadın devamlı nafile hacdan daha hayırlı olduğunu ve Haccet'ul-İsIamm da
cihadtan daha faziletli olduğuna varid olmuştur. Zahirde cihad farz-ı kifaye
olduğunda Haccet 'ul-İslam ondan daha faziletli olur.
Ancak cihad farz-ı ayn
olduğunda o zaman mutlak surette Haccet'ul-İslam'dan daha faziletli (efdal)
olur. Çünkü bu durumda cihadı hemen yapmak vaciptir de ondan. Haccı daha efdal
sayan hadisleri de böyle hamletmek lazımdır. Yine de en iyi bilen Allah'tır. [302]
213- Bu
hadislerden bir tanesi şudur: Abdullah b. Ömer Rasulullah'm (s.a.v.) şöyle
buyurduğun rivayet etmiş:
"Hac yapmayanın (yaptığı ilk) haccı on gazadan,
hacı olduktan sonra gaza yapanın gazası on hacdan daha hayırlıdır.[303]Taberani ve Hakim rivayet etmiştir. Hakim "Buhari'in şartlarına göre sahihtir"
der. [304]
214- O
hadislerden bir tanesi de şudur:Ebu Davud mürsel hadisleri arasında Mekhul'dan
rivayet etmiştir:Tebük seferinde hac için Rasulullah'dan izin almak isteyenler
çoğaldı. Bunun üzerine Rasulullah şöyle dedi:
’’Hacı olananin gazası kırk hacdan daha hayırlıdır.’’ [305]
215- İbni
Abbas'dan Rasulullah'ın (s.a.v.) şöyle buyurduğu rivayet edilir
:’’Bir hac kırk gazadan ve bir gaza kırk hacdan daha hayırlıdır.'Diyor
ki:
"Adam İslam haccını yaptıktan sonra yapacağı bir gaza
kırk hacdan daha hayırlıdır. İslam haccı (Haccet'ul-İslam) ise kırk gazadan
daha hayırlıdır. Hadisi Bez-zar rivayet etmiş ricali sikadır. Anbese b.
Hubeyre'yi de İbn Hibban sika görmüş (saymış.)Enes b. Malik'ten rivayet
edilmiş. Rasulullah şöyle buyurmuş:
İslam haccmdan sonra
Allah yolundaki bir gaza bin hacdan daha efdaldır. [306] Hadisi
İbni Asakir rivayet etmiş. [307]
216-
Abdurrahman b. Ganam el-Aşsi'nm şöyle dediği nakledilmiş:Gazadan önceki (bir)
hac on gazadan daha hayırlı, hacdan sonraki gaza da seksen hacdan daha
hayırlıdır." İbni mübarek bunu mevkuf olarak rivayet etmiş, ricali de
sikadırlar. Abdurrahman b. Ganam Rasulullah (s.a.v.) döneminde müs-lüman olmuş.
Muaz'a arkadaş olmuş. Bazıları da Cafer ile Habeşistan'a hicret ettiğini
söylemiştir. [308] Yine de en iyisini
Allah bilir. [309]
217- Enes b.
Malik'in şöyle dediği nakledilmiş:
Hac yapmış olanın
Allah yolunda yapacağı bir gaza on hacdan daha iyidir.[310]
İbni Ebi Şeybe rivayet etmiş. Bu da mevkuftur. [311]
218- Ebu'i-Aliye'den
nakledilmiş: Bir haccın yüz gazadan bir gazanın da yüz hacdan daha hayırlı
olduğu söylenirdi. [312] Said
b. Mansur Süneninde sahih bir isnad ile rivayet etmiş.Alimler
tabiinin"denilirdi" sözünün maruf olduğu üzere merfu oluşu ifade
eder mi? etmez mi? diye ihtilaf etmişler. [313]
219- Kab'den
nakledilmiş: İslam haccmdan sonraki bir gaza bir milyon hacdan daha
hayırlıdır." Bunu Şifa'us-Sudur'da zikretmiştir.Müellif -Allah onu
affetsin- der ki:
Geçtiği üzere (cihadın
fazileti ile ilgili dereceleri ifade eden hadisler farklılık arz etmiştir. Eğer
bazılarının sıhhatim göz önüne alarak onunla ihticac yapılırsa buna itimad
edilir. Yoksa, bu farklılık, gaza edenlerin; niyet, gaye ve güzel amellerine
bağlı olarak farklı (dereceler) arzettiklerine bağlıdır. Onlardan kimilerinin
gazası on hacdan daha hayırlı iken, kimilerinin de kırk hacdan daha hayırlıdır.
Yine buna bağlı olarak daha da artabileceği gibi, daha da azalabilir. Yahut
farklılık cihadın yapıldığı vakit itibari iledir. Ayrıca cihadtaki maslahatın haccın
maslahatından daha iyi olduğunu tercih etmek itibariyledir de. Yine de en iyi
bilen Allah'tır. [314]
220-
Şifa'us-Sudur'un sahibi Dirar b. Amr'dan şunu nakleder: Dirar b. Amr:Cihad
bölgesinde ikâmetim uzun sürdü. Bu arada ben de haca iştiyak duydum ve Beyt
(ulah) e yakin oturmak istedim, ardından hac için hazırlığımı yapıp
kardeşlerimle vedalaşmaya geldim. İshak b. Ebi Ferve'ye de vedalaşmak için
geldim. Bana:Ya Dirar nereye böyle" dedi.Hacca" dedim.Cihad
hakkındaki düşünceni zayıflatan nedir?" deyince,Hayır! Sadece cihad
yerinde (beldesinde) ikametim uzadı. Haccı sevip o eve komşuluk yapmak
istedim." dedim. Bana dedi ki:
"Sevdiğine bakma
ya Dirar! Allah'ın sevdiğine bak ey Dirar b. Amr! Rasulullah'ın (s.a.v.) bu
evi sadece bir defa hac ettiğini, Allah'a kavuşuncaya kadar da gaza ettiğini
öğrenmedin (bilmedin) mi?Ey Dirar b. Amr! Hacc ettiğinde, haccmın ve umrenin ecri
sanadır. Ama murabıt veya mücahit olduğunda veya müslümanların namusunu
koruduğunda bu evi de yüz bin defa-hac edenlerin hac ve umre sevapları kadar
sana da olur. Ayrıca senin için Allah'ın Adem'i yaratmasından sur'a üfüreceği
zamana kadar ki mümin erkek kadın sayısı kadar ecir vardır. Çünkü kim son
müslümana yardım ederse, evveline ve ahirine yardım etmenin ecri vardır. Yine
ona Allah'ın Adem'i yaramasından sur'a üfürülünceye kadar geçmiş gelecek
müşrik erkek kadın sayısı kadar ecir vardır. Çünkü son müşrikle cihad eden;
ilk ve son müşrikle savaşmış olur.
Yine onun için Allah'ın indirdiği Tevrat;
İncil, Zebur ve Kur'an'ın harfleri sayısı kadar ecir vardır. Çünkü sen nurunun
sönmemesi için Ruhullah için cihad ediyorsun.Ey Dirar b. Amr! Nübüvvet
derecesine alimlerin ve mücahidlerin derecesi gibi hiçbir kimsenin yakın
olmadığın bilmiyor musun?" Dedim ki;Allah sana rahmet etsin- bu nasıl
oluyor?" Dedi ki:
"Çünkü alimler nebilerin getirdiklerini
Allah'ın yerinde ve kullarında hakim kılmak görevini yapar. İnsanları Allah'a
götürürler. Mücahidler de, nebilerin Rab'den getirdiklerini nurunun sönmemesi
için tevhidini (yaymak) ikame etmek, Allah'ın kelimesinin en üstün olması,
kafirlerinkinin de en aşağılık olması için çaba gösterirler. Veya hadiste
geldiği gibi..." Dirar:
İçimdeki hac niyetini
terkettim ve Allah'a ulaşınca (ölünce) ya kadar cihad bölgesinde kaldım."
dedi. [315]
[1] Nisa: 4/95-96.
[2] Nisa: 4/74.
[3] Tevbe: 9/20-22.
[4] Tevbe: 9/111
[5] Muhammed:47/71.
[6] Hucurat: 49/1.
[7] Saf: 61/10-14.
[8] İbn Nehhas, Cihad, Tevhid Yayınları: 1/133-134
[9] Buhari Mevakitu’s-Salat: 5, Cihad:1, Edeb:1
Müslim İman: 36, Tirmizi Salat: 127, Birr ve
Sıla: 2
Ahmed:
1/409-410-421-439-444-448-451.
[10] İbn Nehhas, Cihad, Tevhid Yayınları: 1/134-135
[11] Sünenu 'l-Kübra: 9/48. İbn Nehhas, Cihad, Tevhid
Yayınları: 1/135
[12] Buhari İman: 17, Hac: 4, Müslim İman: 36.
[13] İbn Nehhas, Cihad, Tevhid Yayınları: 1/135-136
[14] Maiz hakkında Hafız Abdulber şöyle der:
Onun nesebiyle ilgili
bir şey bulamadım." İsabe: 3/438.
[15] El-İsabe: 3/337.
[16] İbn Nehhas, Cihad, Tevhid Yayınları: 1/136-137
[17] Buhari Itk: 2, Müslim İman: 36. İbn Nehhas, Cihad,
Tevhid Yayınları: 1/137
[18] Müslim İmaret: 32. Hadîsin tamamı ise şöyledir:
“Eğer sabreder, mükafatını Allah'tan bekler, ilerler ve
arkanı dönmeden Allah yolunda öldürülürsen hataların affedilir."
Sonra Rasulullah adama: “Sen ne dedin?" dedi. Adam:
“Allah yolunda öldürülürsem
tüm hatalarım affedilir mi?" Bunun üzerine Rasulullah (s.a.v) şöyle dedi:
“Evet, eğer sabreder mükafaatmı Allah'tan bekler,
ilerler ve arkanı dönmezsen, ancak borç hariç. Çünkü bunu bana Cibril söyledi."
İbn Nehhas, Cihad,
Tevhid Yayınları: 1/137
[19] Mevaridu'z-ZamanCihad s.383. İbn Hıbban'ın şeyhi Hasan
b. Süfyan hariç hadisin ricali Şeyheynin ravileridir. Bu da Mizan'da belirtildiği
gibi sıkadır. İbn Nehhas, Cihad, Tevhid Yayınları: 1/137-138
[20] İbn Nehhas, Cihad, Tevhid Yayınları: 1/138
[21] İbn Nehhas, Cihad, Tevhid Yayınları: 1/138
[22] Abdullah b.
Habeşi, Ebu Kuteyle diye künyesi olan bir sahabidir. Mekke'ye sonradan gelip
yerleşmiştir. Et-Takrib s. 107.
[23] İbn Nehhas, Cihad, Tevhid Yayınları: 1/138
[24] El-Mücteba, Kitabuz Zekati, Cehdu'l-Mukilli: 5/85.
Senedi de sahihtir. Derim ki: Ahmed de ricali sahihin ricali olan bir senetle
rivayet etmiş. El-Müsned: 3/411-412.
[25] Ahmed: 5/318. Taberani Mecmau'z-Zevaid 5/178.
[26] İbn Nehhas, Cihad, Tevhid Yayınları: 1/138-
[27] Hüseyin b. Ali b. Velid el-Ca'fi el-Kufi el-Makri, 9.
asırdan olup abid ve sikadır. 203-204 yılında 84 veya 85 yaşındayken vefat
etti. Takribu't-Tehzib s: 74.
[28] Bu Hafs b. Ömer b. Sad el-Müezzin, Ammar'ın
kardeşidir. Üçüncü nesilden olup makbul bir kişidir. Takribu't-Tehzib s.253.
[29] Sa'd b. Aiz veya İbn Abdirrahman, bir, ensarın
mevlasıydı. Küba müezzini Sad'ul Karz ile de meşhurdur. Meşhur bir sahabidir.
Haccac'ın Hicaz'a atanmasına kadar yaşadı. O da 74 yıllarıydı. Takribut
Tehzibs.118.
[30] Hafız İbn Abdil Ber İbn Ebi Şeybe'den nakletmiş. El-îstiab
Hamişil İsabe: 1/143. İbn Asakir Dimeşk şehrinin tarihinde Ebu Yala tarikiyle
tahriç etmiş. 10/335. İbn Nehhas, Cihad, Tevhid Yayınları: 1/139
[31] Ebu Nuaym Said b. Müseyyeb'den şöyle dediğini rivayet
etmiş:
"Ebubekir hilafetine gelindiğinde Şam'a
çıkmak için Bilal hazırlığını yapmaya başladı. Bunun üzerine Ebubekir ona:Ey
Bilal bizi bu halde bırakacağını sanmazdım. Şayet bizimle kalırsan bize yardım
ederdin."
Bilal dedi ki:Eğer beni
sadece Allah için azat etmişsen bırak O'na gideyim. Yok eğer beni kendi nefsin
İçin azad etmişsen, o zaman beni yanında alıkoy." Bunun üzerine Ebubekir
ona izin verdi. O da Şam'a gitti ve orada vefat etti.
Hılyetul Evliya:
1/150-151, İbn Abdulber İstiab: 1/144, İbn AsakirTarihul Medineti Dımeşk.
10/337.
[32] Muhammed b. Ömer b. Vakıd el-Eslemi el-Vakidi
el-Medeni el-Kadi'dir. İlimdeki derinliğine rağmen metruktür. 9. nesildendir.
87 senesinde vefat etmiş. Takribut Tehzib s. 312-313.
[33] İbn Nehhas, Cihad, Tevhid Yayınları: 1/139-140
[34] Tevbe: 9/19[34]. senesinde
vefat etmiş. Takribut Tehzib s. 312-313.
[34] İbn Nehhas, Cihad, Tevhid Yayınları: 1/139-140
[34] Tevbe: 9/19
[35] Hanzala b. er-Rabi b. Seyfi et-Temimi, Hanzala
el-Katip diye şöhret bulmuş. Çünkü Nebi'ye (s.a.v) vahyi yazardı. Sahabidir.
Kufe'ye gitti. Ali'den sonra vefat etti. Et-Takrib s.86.
[36] İbn Nehhas, Cihad, Tevhid Yayınları: 1/141
[37] Abdullah b. Muhammed b. Ammar b. Sad el Karz'dır.
Yahya b. Muin: O bir şey değildir der. Bakınız: Tarihu Osman b. Saîd ed
Darimis. 169.
[38] Ömer b. Hafz b. Ömer b.Sad el-Karz ve Müezzin olandır.
Yedinci nesilden olup onda hadis hususunda yumuşaklık var. Et-Takrib s. 252.
[39] Ammar b. Hafs b. Ömer b. Sad el-Karz el-Müezzin'dir.
Onun hakkında İbn Muin 'o bir şey değildir' der. Bakınız: Tarihu Osman b.
Sa-ids.169.
[40] EI-Mucemul Kebir: 1/320-338, hadis no:1013-lO76.
İbn Nehhas, Cihad, Tevhid Yayınları: 1/141-142
[41] Amr b. Abese, îbni Amir b. Halid es-Silmi Ebu
Nuceyh'tir. Meşhur bir sahabi olup, ilk yıllarda müslüman olmuş, Uhud'dan
sonra hicret etmiş, daha sonra da Şam'a gitmiştir. et-Takrib s; 261.
[42] Ahmed: 4/114.Hadisin tamamı şöyledir: Rasulullah
buyurdu ki:
"Sonra iki amel var ki ,o ikisi amellerin en
hayırhsıdır. Ancak aynılarını yapanlar müstesna. Makbul hac ve umredir."
Beyhaki Şiab'ta rivayet
etmiş. 1/9. Heysemi onu Ahmed rivayet etmiş. Taberani de aynısını El-Kebir'de
rivayet etmiş. Adamları sıkadır. Mecmau'z-Zevaid. 1/59.
Derim ki: Ahmer Amr b.
Abdullah hadisinden hatın sayılır bir senetle ayrıca rivayet etmiş. El-Müsned:
2/191.
[43] İbn Nehhas, Cihad, Tevhid Yayınları: 1/142-143
[44] Hafız bunu Müseddid'de dayandırmış. El-Matalibul
Aliye: 3/53-54, Şuabul İman 1/9.
[45] İbn Nehhas, Cihad, Tevhid Yayınları: 1/143-144
[46] Buhari Hac: 4, Cihad: 1, Cezais Sayd: 26.
[47] İbn Nehhas, Cihad, Tevhid Yayınları: 1/144
[48] Buhari Cihad: 1. İbn Nehhas, Cihad, Tevhid Yayınları:
1/144
[49] İbn Nehhas, Cihad, Tevhid Yayınları: 1/144
[50] Sahihi ibn Huzeyme: 3074, ibn Mace Menasik: 8. İbn
Nehhas, Cihad, Tevhid Yayınları: 1/144-145
[51] El-Mücteba Kitabu Menasıkil Hac fadlul haccı
5/113-114.
Said b. Hilal hariç tüm
ricali sikadır. Hafız Takrib'de 'o doğru sözlüdür' der. Ahmed'den 'o
karıştırırdı' sözü rivayet edilir. Süneniil Kübra: 9/23.
İbn Nehhas, Cihad, Tevhid Yayınları: 1/145
[52] İbn Nehhas, Cihad, Tevhid Yayınları: 1/145
[53] İbn Mace Menasik: 8.
[54] İbn Esir el-Kamil: 4/520.
[55] Tarihul Bağdat: 1/168.
[56] El-Muğni: 8/348-349. İbn Nehhas, Cihad, Tevhid
Yayınları: 1/145-146
[57] Abdullah b.Salem el-İsraili Ebu Yusuf'tur.
Hazreçlilerin müttefiki idi. Meşhurdur. Ona ait hadisler de vardır. 43
senesinde Medine'de vefat etti. Takribu't-Tehzib s. 176.
[58] Saff: 61/1-4.
[59] Tirmizi Ebvabu't-Tefsir Tefsiru Sureti's-Saffi 5/85
senedi hasendir.
Beyhaki Sünenül Kübra,
Kitabu's Siyer 9/159-160. Hakim bîr kez Tirmizi'nin tarikiyle bir kez de başka
bir tarikle rivayet etmiş. Hadisin sıhhati noktasında Zehebi'de Hakim'e
muvafakat etmiştir. 2/69. İbnul Mübarek de el Cihad'da rivayet etmiştir.
1/59-60. İbn Nehhas, Cihad, Tevhid Yayınları: 1/146-147
[60] Sünenül Kübra Kitabu's-Siyer 9/159. İbn Nehhas, Cihad,
Tevhid Yayınları: 1/147
[61] İbn Nehhas, Cihad, Tevhid Yayınları: 1/147
[62] Bu Süfyan'ın ismi bana kapalı kaldı. Acaba Süfyan'ı
Sevri midir, yoksa Safyan b. Uyeyne midir? Muhammed b. Cuhade'den ikisi rivayet
ettiği gibi. İkisinden de İbn Mübarek rivayet etmiş. Her ne kadar ben Süfyan'm
Sevri olduğuna meylediyorsam da. Çünkü sadece Süfyan zikredildiğinde Süfyan-ı
Sevri anlaşılıyor.
[63] Muhammed b. Cuhade beşinci nesilden 31 yılında vefat
etmiş. Tekribut Tehzib s. 292.
[64] Ebu Salih Bazam'dır. Ümmü Hani'nin mevlası, zayıf ve
müdellestir. Üçüncü nesildendir. Takribut Tehzib s.42.
[65] Saf: 61/10-11.
[66] Saff: 61/2-3.
[67] Kitabul Cihad: 1/60-61. İbn Nehhas, Cihad, Tevhid
Yayınları: 1/147-148
[68] Nisa: 4/95-96.
[69] Buhari Cihad: 2, Rikak: 34, Müslim îmarci. 34.
[70] Şerhu Nevevi ala Müslim 13/34.
[71] Nisa: 4/95.
[72] İbn Nehhas, Cihad, Tevhid Yayınları: 1/148-149
[73] Ali b. Yezîd b. Ebi Ziyad el-Hani Ebul Malik
ed-Dimeşki'dir Kasım b. Abdurrahman'a arkadaşlık etmiş. Altıncı nesildendir
zayıftır. 110 küsur senesinde vefat etmiş. Takribu't Tehzib s. 249,
[74] El-Mücemül Kebir Hadis no: 7885 8/266. Heysemı
Sened'dc Ali b. Yezid var. O zayıftır der. Mücmeuz Zevaid 5/274. İbn Nehhas,
Cihad, Tevhid Yayınları: 1/149
[75] Müslim İmare: 29. İbn Nehhas, Cihad, Tevhid Yayınları:
1/149-150
[76] Buhari Cihad: 2. İbn Nehhas, Cihad, Tevhid Yayınları:
1/150-151
[77] Buhari: Cihad: 1.
[78] İbn Nehhas, Cihad, Tevhid Yayınları: 1/150-151
[79] Said b. Ebi Hilal el-Leysi Ebu'1-Ala el-Mısri'dir.
Aslen Medine'li olduğunu söyleyenler de var. Sadıktır. Ahmet'ten onun
karıştırdığına dair bir görüş gelmiştir. Altıncı nesilden olup otuzundan sonra
vefat etmiş. Takribut Tehzib s. 126.
[80] İbn Nehhas, Cihad, Tevhid Yayınları: 1/151
[81] İshak b. İbrahim en-Nehşili ve Sazan el-Farisi diye
meşhur olmuş kişidir. Farsların kadısı ve saduktur. el-Cerhu ve't-Ta'dil: 2/211.
[82] Said b. Es Salt b. Burd b. Eslem'dir. Cerir b.
Abdullah el-Bec-li'nin mevlasıdır. Yukarıda geçen İshak b
[83] Sevr b. Yezid Ebu Halid el-Humsi'dir. Sıkadır. Ancak
kadercilik anlamışına sahip olduğu tesbit edilmiştir. Yedinci nesildendir. Elli
veya elli küsur yılında vefat etmiş. Et Takrib 52.
[84] Ebu Abdullah Halid b. Madan El-Kelai el-Humsi'dir.
Sıka ve abiddir. Ancak çok irsal yapar. Üçüncü nesildendir. Yüz üç senesinde vefat
etmiş. Başka tarihi söyleyenler de var. Takribut Tehzib s.90.
[85] Ebul Gadiye el Müzeni'nin ismi Yesar b. Saba'dir.
Başka şey diyen de var. Şam'da iskan edip el-Vasıt'ta kalmıştır. Nebi'yi
(s.a.v) görmüş, Osman'ın taraftarlarındandı. İbn Yasir'i öldüren işte budur.
Onun Cüveni veya Müzeni olduğu hususunda ihtilaf var. Tacilul Menfaa s.334-335.
[86] İbn Nehhas, Cihad, Tevhid Yayınları: 1/151-152
[87] İbn Nehhas, Cihad, Tevhid Yayınları: 1/152
[88] Hadis sahihtir. Tirmizi Cihad: 17. Beyhaki Siyer:
9/160-161. Yetmiş yıl yerine altmış yıl demiş. Hakim Cihad 2/68.
[89] İbn Nehhas, Cihad, Tevhid Yayınları: 1/152-153
[90] Hadis sahihtir. İbn Mace Cabir'in (r.a) hadisinden
rivayet etmiş. Mesacid vel cemaat: 1.
[91] Ebu Mervan b. Abdulmelik b. Habib es-Sılmi el-Kurtubi
el-Beyri'dir. İbn Habib edip, sika, hadis, fıkıh ve lügat ve nahivde imamdı.
238 senesinde vefat etmiş. Şeceretün Nuru'z-Zekeriyyeti fi tabakatil
Malikiyyeti 8/74-75.
[92] Kadi Ebul Velid Muhammed b.Ahmed b. Rüşd
el-Kurtubi'dir. İbn Rüşd imam muhakkikti. 125 H. senesinde vefat etmiş.
Şeceretün nuru 'z-Zekiyyeti s.129.
[93] EI-Mukaddimat el-Mumehhidat 1/276.
[94] İbn Nehhas, Cihad, Tevhid Yayınları: 1/153-154
[95] Asasa b. Selame el-Basri et-Temimi'dir. Ancak
hadislerinin mürsel, kendisinin de Rasulullah'ı görmediğini söylemişlerdir.
Onun künyesi Ebu Basra'dır.
Hafız der ki: İbn Mendim sahabeden zikredilir, fakat isbat edilmiyor.
Onun hadisini Ebu Davud et-TayalisiŞuğbe'den, o da Erzak'tan, o da Asasa'dan, o
da Nebi'den (s.a.v)-şöyle rivayet ediyor:
“Kimi yerlerde bir saatlik sabır, kırk
yıllık ibadetten daha efdaldir”
[96] El-Istiabu ala hamişil İsabe 3/181 El İsabe 2/480.
[97] Musul-Şam arasında mamur bir şehirdir. Mücemul Buldan
5/288. Şu anda güneydoğu Anadolu bölgesinde Mardin iline bağlı Suriye
sınırında bir ilçedir
[98] Tarsus, Antakya Halep arasında bir şehir Mucemul
Buldan 4/28.
[99] Zehebi bunu
Siyeru Alamun Nubela'da zikretmiş 4/412.
[100] İbn Nehhas, Cihad, Tevhid Yayınları: 1/154-155
[101] İbn el-Mübarek Kitabul Cihad 2/159 senedi hasendir.
Tirmizi Ebvabu Fadail Cihad:18. Hadis bu veçhiyle hasen ve garibtir der. Nesai
Zekat: 74. Hadisin senedi hasendir. Mevarid'uz Zaman Cihad, Hakim
Müstedrek'inde Ebu Hureyre hadisinden rivayet etmiş. Hakim'in rivayetinde
yukarıda geçmeyen "Allah'tan başka ilah olmadığına şahitlik eder"
cümlesi de var ve hadis şeyheynin şartlarına göre sahihtir der. Zehebi de ona
muvafakat etmiştir. 2/67.
İbn Nehhas, Cihad,
Tevhid Yayınları: 1/155
[102] Ata b. Yesar el-Hilali Ebu Muhammed el-Medeni
Meymu-ne'nin mevlasıdır. Sika, fadıl, ibadet ve vaaz sahibidir. Üçüncü neslin
küçüklerindendir. 94'te vefat etti. Et Takrib s.240.
[103] EI-Muvatta Kitabul Cihad Babut Tergibi fi'1-Cihadi
2/445. İbn Nehhas, Cihad, Tevhid Yayınları: 1/155
[104] Hâkim Müstedrek'inde rivayet etmiş. Sanunda şunu da
eklemiş:
Dedim ki: Onu gerçekten söyledi mi? Onu üç kez
söyledi deyince tekbir getirdim ve şükrettim. Ve bu senedi sahih bîr hadistir
dedi. Zehebi de ona muvafakat etmiş .
2/67. İbn Nehhas, Cihad,
Tevhid Yayınları: 1/155-156
[105] Ebul Hattab el Mısri üçüncü asırdandır ve meçhuldür.
Takribut Tehzib s.404.
[106] El-Mücteba Cihad: 6/11-12. Beyhaki Sünen Siyer: 9/160.
Hakim Müstedrek, Kitabu'l-Cihadi 'bu hadis sahihtir' demiş. Zehebİ de muvafakat
etmiş. 2/67-68. Ancak sıhhatin nereden geldiğini bilmiyorum.
İbn Nehhas, Cihad,
Tevhid Yayınları: 1/156
[107] İbnül Mübarek El Cihad 2/157.
[108] İbn Nehhas, Cihad, Tevhid Yayınları: 1/156-157
[109] Abdullah b. Ebi Necih Yesar el-Mekki Ebu Yesar
es-Sakafi'dir. Kadercilikle itham edilmiş, bazen tedlis de ediyor. Altıncı
nesilden olup, 31 'den sonra vefat etmiş. Takribut Tehzib s. 191.
[110] Ümmü Mübeşşir bintil Berra Ensariyye diye tanınıyordu.
Bu sahabe kadınların büyüklerindendi. Mücahidin ondan bir hadisi var. Sanıyorum
ki bu hadis de mürseldir. Bunu İbnu Abdul Ber söylemiş.
El İstiabu alahamişil
İsabe 4/494.
[111] İbn Nehhas, Cihad, Tevhid Yayınları: 1/157
[112] İbn Nehhas, Cihad, Tevhid Yayınları: 1/157-158
[113] Sünen Cihad: 2/3/1126-127.
[114] İbn Nehhas, Cihad, Tevhid Yayınları: 1/158-159
[115] İbn Nehhas, Cihad, Tevhid Yayınları: 1/159
[116] İbn Ebi Şeybe El Musannaf 5/297. İbn Nehhas, Cihad,
Tevhid Yayınları: 1/159
[117] Safvan b. Selim El Medeni, Abdullah ez-Zuhri'dir.
Sıka, müftü ve
abiddir. Dördüncü asırdandır. 32 senesinde yetmiş iki yaşındayken vefat etti.
Takribut Tehzib s. 153.
[118] İbn el-Mübarek el-Cihad 1/95.
[119] İbn Nehhas, Cihad, Tevhid Yayınları: 1/159-160
[120] İbn Ebi Şeybe El Musannaf 5/297.
[121] İbn Nehhas, Cihad, Tevhid Yayınları: 1/160
[122] Safvan b. Selim El Medeni, Abdullah ez-Zuhri'dir.
Sıka, müftü ve abiddir. Dördüncü asırdandır. 32 senesinde yetmiş iki
yaşındayken vefat etti. Takribut Tehzib s. 153.
İbn Nehhas, Cihad, Tevhid Yayınları: 1/160
[123] El-Cihad 1/65. Nesai de İbni Mübarek'in tarikiyle
rivayet etmiş. Cihad: 14.
[124] El-Cihad 1/66, Ebu Nuaym'de İbnül Mübarek'in tarikiyle
rivayet etmiş. El Hılye 8/173.
[125] İbn Nehhas, Cihad, Tevhid Yayınları: 1/160-161
[126] Mevaridu'z- Zaman Kitabul Cihad Babu fadlil Cihadi
s.381.
İbn Nehhas, Cihad,
Tevhid Yayınları: 1/161
[127] Ahmed: 4/272, Keşful Estar'ın lafzı ise şöyledir: "Allah
yolunda savaşan kişinin misâli, Allah onu evine dönderinceye kadar oruçlu ve
kıyamla geçiren adam gibidir." Kitabul Cihad Babu Fadilil Cihad 2/256.
Heysemi onu Ahmed, Bezzar, Taberani rivayet etmiş. Ahmed'in rivayetindeki
adamlar sahihin adamlarıdır der. El Mecma 5/275.
[128] İbn Nehhas, Cihad, Tevhid Yayınları: 1/161
[129] İbn Nehhas, Cihad, Tevhid Yayınları: 1/161
[130] İbn Nehhas, Cihad, Tevhid Yayınları: 1/161
[131] Muaz b. Enes el-Cuhni el-Ensari'dir. Sahabeden olup
Mısır'a yerleşmiştir. Abdulmelik'in hilafetine kadar kalmıştır. Takribut
Tehzib s.340.
[132] Rişdin, İbn Said b. Müflih el-Mehri Ebu'l-Haccac
el-Mısri'dir. Zayıf birisidir. İbn Yunus dininde salih biriydi. Ancak salihlerin
gafleti on da ulaştı ve hadiste karıştırdı. Yedinci asırdandır. 88 'de 78 yaşında
vefat etti. Takribut Tehzib s. 103.
[133] Bu Müsned'de zikredilmiyor. Ne Rişdin'in hocalarından
ne de Zeban'in öğrencilerinden zikrediliyor.
[134] Zeban b. Faid Ebu Cuveyn'dir. Abid ve salih oluşuna
rağmen hadisleri zayıftır. Altıncı asırdandır. Elli beşte vefat etmiş.
Takribut Tehzib s. 105.
[135] Sehl b. Muaz b. Enes el-Cuhni'dir. Mısır'a yerleşmiş.
Zeban'ın ondan olan rivayeti hariç onda bir beis yoktur. Dördüncü asırdandır.
Takribut Tehzib s. 139.
[136] El:Müsned 3/439 hadis zayıftır. 162 İbn Nehhas, Cihad,
Tevhid Yayınları: 1/162
[137] Said b. Ebi Eyyub Ebu Yahya b. Miklas 'tır. Yedinci
asırdan sıkadır. 61 yaşında vefat etmiş. Takribut Tehzib s.120.
[138] Hayr b. Nuaym b. Murre b. Kureyb el-Hadrami
el-Mısri'dir. Sadık ve fakihtir. Altıncı asırdandır. 37 yaşında vefat etmiş.
Takribut Tehzib s.95.
[139] El-Müstedrek 2/73 Zehebi de onun sahih olduğuna
muvafakat etmiş. İbn Nehhas, Cihad, Tevhid Yayınları: 1/163
[140] Nisa: 4/95-96.
[141] Buhari Cihad: 4, Tevhid: 22. İbn Nehhas, Cihad, Tevhid
Yayınları: 1/163
[142] Müslim İmaret: 31. İbn Nehhas, Cihad, Tevhid
Yayınları: 1/164
[143] Cebele b. Atiyye el-Filistini altıncı asırdandır.
Takribu't-Tehzib z. 54.
[144] Abdullah b. Muhayriz İbn Cenade b. Vehb el-Cumahi'dir.
Kendisi yetim ve Mekke'de Ebu Mahzura'nın himayesindeydi. Bilahare Beytül
Makdis'e gelip yerleşmiş. Sıka ve abid İdi. Üçüncü asırdandır, 99 senesinde
vefat etmiş. Takribut Tehzib s.188.
[145] Nisa: 4/95-96 .
[146] Musannafu Abdurrezzak Kitabul Cİhad Babu Fadlil
Cihadi. 5/260. İbn Nehhas, Cihad, Tevhid Yayınları: 1/164
[147] el-Vazi b. Nafi el-Ukayli el-Cezeri'dir. İbn Muin ve
Ahmed güvenilir değildir derlerken, Buhari hadisleri münkerdir der. Nesai de
Metruktür der. Mizanul İtidal 4/327.
[148] İbn Nehhas, Cihad, Tevhid Yayınları: 1/164-165
[149] Tevbe: 9/112.
[150] İbn Hıbban uzunluğu ile rivayet etmiş. Mevarid uz
Zaman s. 52-54. Ahmed muhtasar olarak tahriç etmiş. El-Müsned 5/179.
Mevari-du'z- Zaman'da Heysemi isnatla İbrahim b. Hişam b. Yahya el-Gassani var.
Ebu Hatem ve başkaları yalancıdır derler der.
[151] İbn Nehhas, Cihad, Tevhid Yayınları: 1/165-166
[152] İbn Ebi Selim b. Züneym'dir. Babasının ismi Enes'tir.
Saduktur. Ancak karıştırmış. Hadisini ayıramayınca da terkedilmiş. 6. asırdandır.
Kırksekiz senesinde vefat etmiş. Takribut Tehzib s. 287.
[153] El-Milcemüs Sağır: 2/66-67. Taberani "Ebu
Said'den ancak bu isnad ile rivayet edilir. Yakub el-Kummi bununla münferid
kalmış. Ya-kub el-Kummi'ye gelince onun hakkında hafız takribte şöyle der:
Saduktur ve vehmeder, s.386. Hatib Tarihul Bağdat'ta bu isnad ile rivayet etmiş.
7/392-393. Ahmed Haccac b. Mervan el Kilai ve Ukayl b. Müdrik el-Sılmi onlar da
Ebu Said el-Hudri'den tarikiyle rivayet etmiş. El-Müs-ned 3/88. Hadis bu iki tarikiyle
hasen derecesine ulaşır. Heysemi Ahmed ve Ebu Yala rivayet etmiş. Ahmed'in
adamları sıkadır. Ebu Yala'nın isnadında
Leys b. Ebi Selim var ki o müdellistir der. Mecmauz Zevaid 4/215. İbn Nehhas,
Cihad, Tevhid Yayınları: 1/166
[154] Tirmizi hadisin ilk bölümünü tahriç ederek "Babta
Ebu Mesud ve Bureyde'den de rivayet var. Bu hadis Enes'in veçhiyle gariptir.
Tirmizi Ebvabul İlm: 14, Müslim İmaret: 38. İbn Nehhas, Cihad, Tevhid
Yayınları: 1/167
[155] Zeyd b. Havari Ebul Havari el Ami el Basri'dir. Harat
kadısı idi. Beşinci asırdan ve zayıftır. Takribul Tehzib s. 112.
[156] Ebi Iyas Muayiye b. Kurra b. Iyas b. Hilal el-Muzeni
el-Bas-ri'dir. Sıka ve alimdir. Üçüncü asırdandır. 76 yaşındayken on üç yılında
vefat etmiştir. Et Takrib s.342.
[157] Kitabul Cihad 1/67. Ahmed İbn el Mübarek'in tarikiyle
rivayet etmiş. 3/266. Heysemi bunu Ebu Yala ve Ahmed rivayet etmiş der. Ancak
O şunu der: Her nebinin bir ruhbanlığı
var. Bu ümmetin ruhbanlığı cihaddır." Hadiste Zeyd el-Ami var ki
Ahmed ve başkaları onu sika görürken Ebu Zera ve başkaları da onu zayıf görmüş.
Geri kalan ricali sahihin ricalidir. Mecmau'z-Zevaid s.278.
[158] El Minhac fi Şiabil İman 2/474.
[159] İbn Nehhas, Cihad, Tevhid Yayınları: 1/167-169
[160] Abdullah b. Lehia İbn Akabe el-Hadrami Ebu Abdurrahman
el-Mısri'dir. Kadı ve saduktur. Yedinci asırdandır. Kitaplarının yanmasından
sonra karıştırmaya başlamış. İbnül Mübarek ve İbn Vehb'in ondan olan rivayetleri
başkalarından daha doğrudur. Seksen küsur yaşında, 74 senesinde vefat etmiş.
Takribut Tehzib s. 186
İbn Kayyım şöyle der:
İbn Lehia'nın hadisleri abadile (Abdullah b. Vehb Abdullah İbnül Mübarek ve
Abdullah b. Yezid el Mukri.) gibilerinin rivayet ettikleri türden İse ihticac
edilir.
Ebu Zera "İbn
Lehia'ya gelince İbnül Mübarek ve İbn Vehb onun usulüne tabi oluyorlardı"
dedi. Amr b. Ali ise: "Kitaplarının yanmasından önce İbnül Mübarek ve
İbnül Mükri gibilerinin rivayet edenlerden daha sahihtir der. İlamul Muvakkiin
2/441.
[161] İbnül Haris el Ensari el Mazini el Medeni'dir. Onda
bir beis yoktur. Enes'ten olan rivayetleri mürseldir. Takribut Tehzib s.251.
[162] El Cihad 1/68 bu mürsel hadise akabindeki hadis
şahidlik ediyor. İbn Nehhas, Cihad, Tevhid Yayınları: 1/169
[163] Ebu Davud Cihad: 6. El Müstedrek 2/73. Sünenül Kübra
9/161.
[164] Abdulhak b. Abdurrahman b. Hüseyin el Hafız el Allame
Ebu Muhammed el-Ezdi el-İşbili'dir. İbni Harcat olarak da maruftur. 581 senesinde
vefat etmiştir. Bakınız: Tezkiretül Huffaz 4/1350-1351.
[165] El Ahkamul Kübra 3/176.
[166] İbn Nehhas, Cihad, Tevhid Yayınları: 1/169-170
[167] El Ahkamul Kübra 3/176. İbn Nehhas, Cihad, Tevhid
Yayınları: 1/170-171
[168] İbn Nehhas, Cihad, Tevhid Yayınları: 1/171
[169] Tüm el yazma nüshalarında Muhammad b. Mesleme olarak
geçiyor. Tashih Tezhib'tendir. O Muhammed b. Selem b.Abdullah el-Ba-hıli
el-Harrani'dir. Onbirinci asırdan olup doğru görüşe göre doksan bir yılında
vefat etmiş. Takribut Tehzib s. 299.
[170] Halid b. Ebi Yezid b. Semak b. Rüstem el-Emevi
el-Harcani'dir. Sikadır. Altıncı asırdan olup kırkdört senesinde vefat
etmiştir. Takribut Tehzib s-91.
[171] Fudale b. Ubeyd b. Nafiz b. Kays el-Ensâri
el-Evsi'dir. Uhud ve sonrasını görmüş. Bilahare Dımeşk'te gelip kadılığı
üstlendi. Elli sekiz senesinde vefat etti. Takribut Tehzib s.275.
[172] Hadis zayıftır. Onda iki illet var:
Birincisi; az önce
geçtiği gibi Ali b. Yezid el-Hanni'nin zayıflığıdır.
İkincisi; Kasım b.
Abdurrahman'in sahabeden Ebu Umame (r.a) hariç işitmesinde ihtilaf vardır.
Hatta İbn Hıbban onu Rasulullah'ın (s.a.v) sahabesinden muaddel hadisleri
rivayet etmekle nitelendirir. Heysemi ise "Taberani hadisi Ebu
Abdilmelik'in Kasım'dan rivayet ettiği hadistir. Ancak Abdulmelik'i
tanıyamadım. Geriye kalan senetteki adamlar sikadır der. Mecmaaz Zevaid: 5/274.
Abdulmelik'in Ali b. Yezid el-Hani olduğunu ben tanıdım. Bakınız el-Mücemül
Kebir: 18/313.
[173] İbn Nehhas, Cihad, Tevhid Yayınları: 1/171-172
[174] 94 no ile geçti.
[175] 93 nolu hadis.
[176] 92-134 nolu hadis.
[177] İşaret ettiği hadisi şunlar rivayet etmiş:irmizi, Ebu
Hureyre'nin (r.a.) hadisinden şu lafızla rivayet etmiş:
"Kıyamet gününde kulun hesaba çekileceği ilk amel
namazıdır. Namazı salih ise kendisi de kurtulur. Yok eğer namazı fasid ise mutlaka
o zarara uğrayıp ziyan etmiş olur. Farzlardan bir noksanlık varsa Rab Tebareke
ve Teala şöyle buyurur:"Kulumun ameline bakın, nafilesi var mı?"
Bununla farzlardan noksan olan tarafı tamamlanır. Sonra tüm ameli bu minval
üzere olur.
"Hadis bu veçhiyle
hasen ve gariptir" der. Ebvabu's-Salah: 303. Hadisin senedi sahihtir.
Ancak onda Katade ve Hasan el-Basri'nin ananesi var. Nesai bir kez bu tarik ile
1/232-233, bir kez de Katade, Hasan b. Ziyad, Ebu Rafi Ebu Hureyre tarikiyle
rivayet etmiş. Ebu Davud: 1/540, Benzeriyle rivayet etmiş. İbni Mace: 1425
nolu: 1/458. Ahmed: 2/290, 425. Hafız der ki: Bu hadis mudtariptir.
Tehzîbu't-Tehzib: 1/374. Ebu Davud Temimi'd-Dari hadisini bu manada rivayet etmiş:
1/541. "Sahibi tarafından tamamlanmayan (farz) namaz nafilesinden
tamamlanır." Hadisi İbn Mace 1426 no ile 1/457-458,1/234. Ahmed:
5/72-377. İbn Nehhas, Cihad, Tevhid Yayınları: 1/172-174
[178] Ankebut: 29/69.
[179] Beğavi Mealimu't-Tenzil: 5/200.
[180] Muttafakun aleyh 'tir. Buhari müellifin lafılarının
aynısıyla rivayet etmiş: 13/444 Hadis no: 463;
Az bir değişiklikle
13/441. Hadis no: 2123; Müslim İmaret: 28; Nesai: 6/16. İbn Nehhas, Cihad,
Tevhid Yayınları: 1/174-175
[181] Müslim İmaret: 28.
[182] Nesai: 6/16. Ricali şeyheyn'in ricalidir.'
[183] Bakınız el-Minhac; Şarhu Sahih-il Müslim Nevevi:
13/20.
[184] İhkamu-1 Ahkam: 4/506.
[185] İbni Mace Cihad: 1. İbn Nehhas, Cihad, Tevhid
Yayınları: 1/175
[186] İbn Nehhas, Cihad, Tevhid Yayınları: 1/175
[187] Müslim: 1906.
[188] El-Mukaddimat kitabu'l-Cihad: 1/260.
[189] Şerhu’l-Umde ala hamiş’i-l -Udde:4/514. İbn Nehhas, Cihad, Tevhid
Yayınları: 1/175-176
[190] Ei-Mucteba Kitabu'l-Cihad: 6/18
[191] Sahih-i İbn Huzeyme: 2/376, Mevaridu'z-zaman: 384,
Hakim Miistedrek 1/212, Bezzar. Keşfü'l-estar: 2/257, Heysemi "Hadisi Ebu
Davud (özetle) Ahmed, Bezzar, Taberani (Kebir ve Evsat'ta) rivayet
etmişler" der. Ahmed'in adamları İbn Luhey'a -ki zayıftır- hariç sahihin
adamlarıdır. Mecmau'z-zevaid: 5/277.
[192] İbn Nehhas, Cihad, Tevhid Yayınları: 1/176-177
[193] Sünen-i Ebu Davud'da bu hadise rastlamadım. İbn
Nehhas, Cihad, Tevhid Yayınları: 1/177
[194] Ebu Davud benzerlerini Ebu Umame hadisinden rivayet
etmiş: 3/16-17, Hakim el-Müstedrek: 2/73-74. Bu isnadı sahih bir hadistir, der.
Zehebi de ona muvafakat etmiştir. İbn Nehhas, Cihad, Tevhid Yayınları: 1/177
[195] Bişr b. Numeyr el-Kuşeyri el-Basri'dir. Metruk ve
İtham olunmuştur. Altıncı asırdan olup yüzkirkından sonra vefat etmiş
Takribu't Tehzib: 45.
[196] İbn Nehhas, Cihad, Tevhid Yayınları: 1/177
[197] Abdurrezzak'ın Musannan: 5/259; Tirmizi: 3/103 ve
"hadis hasendir" demiş; Mevarid'uz Zaman: 398; el-Müstedrek: 2/217.
Derim ki hadiste Muhammed b. Aclan var. Hafız onun hakkında saduktur, acak Ebu
Hureyre hadislerini karıştırmıştır, der.
[198] İbn Nehhas, Cihad, Tevhid Yayınları: 1/177-178
[199] Kıssa şudur
Ona Abdullah b. Cafer
geldi ki Zübeyr'in üzerinde dört yüz bin borcu vardı ve Abdullah'a şöyle dedi.
Dilerseniz onu size bırakırım. Abdullah hayır" dedi. Dilerseniz eğer
geciktirdiğiniz varsa bunu da geciktirin deyince Abdullah
Hayır" dedi. O
zaman bana bir parça kesin (ayırın.) Abdullah
“Burdan buraya surdan
da şuraya senindir." dedi. Ondan sattılar onunla borcunu ödediler. Fazlada
kaldı geriye ondan dört buçup pay kaldı.
Muaviye'nin yanına
vardı. Onun yanında Amr b. Osman, Munzir b. Zubeyr ve İbni Zema vardı. Muaviye
ona şöyle dedi:
Orman (bahçe) ne kadar
etti?
"Her pay
yüzbindir" dedi.
“Ne kadar kaldı"
deyince Abdullah:
“Dörtbuçuk pay
kaldı" dedi. Munzir b. Zubeyr bir payı yüz bine aldım, Amr b. Osman bir
payı yüzbine aldım, İbni Zema'da bir payını yüz bine aldım dedi (ler). Muaviye:
“Ne kadar kaldı"
deyince, Abdullah:
“Birbuçuk pay"
dedi. Bunun üzerine Muaviye:
“Bana onu yüzellibine
aldım" dedi. Abdullah b.Cafer payını Muavi-ye'den altıyüzbine satın aldı.
[200] İbn Nehhas, Cihad, Tevhid Yayınları: 1/178-180
[201] İbn Nehhas, Cihad, Tevhid Yayınları: 1/180
[202] Müslim: Sayd ve'z-zebaih: 4. İbn Nehhas, Cihad, Tevhid
Yayınları: 1/180-181
[203] Müslim: Sayd ve'z-zebaih: 4.; Buhari Feh'ul-Bari:
8/77-78. H. No: 4361.
İbn Nehhas, Cihad,
Tevhid Yayınları: 1/181-182
[204] Müslim Zühd ve'r-Rekaik: 18. İbn Nehhas, Cihad, Tevhid
Yayınları: 1/182
[205] Müslim Zühd ve'r-Rekaik: 18.
[206] İbn Nehhas, Cihad, Tevhid Yayınları: 1/182-183
[207] İbni Mace Menasik: 5. İsnadı hasendir Mevarid'uz-zaman
s: 240.
[208] Nesai: 5/113. Senedi Hasan'dir. İbni Mace: 2892;
Mevarid'uz-Zaman s:
240.
[209] Keşfu'l-estar: 2/39, Heysemi Ricali sikadır, demiş,
Mecmau'z-zevaid: 3/211.
[210] İsmail b. Ayaş b. Selim el-Unsi Ebu Atabe
el-Humsi'dir. Beldesindeki ravilerden rivayetleri doğrudur. Başkasında ise
karıştırmıştır. Sekizinci nesildendir. Doksan küsur yaşında 81 veya 82 yılında
vefat etmiş. Et-Takrib s: 34. İbn Nehhas, Cihad, Tevhid Yayınları: 1/183-184
[211] İbn Nehhas, Cihad, Tevhid Yayınları: 1/184
[212] Akabe b. Amr el-Cuhni, meşhur bir sahabidir. Onun
künyesinde ihtilaf edilmiş. En meşhuru Ebu Hamad'tır. Muaviye için üçyıl
Mısır'ın valiliğini yapmış. Fazıl bir fakihti. Altmış dolayında vefat etmiş.
Et-Takrib s: 241.
[213] Mecma'uz-Zevaid: 10/151. Heysemi "Hadisi Taberani
rivayet etmiş ricali es-Sahih'in ricalidir" der. İbn Nehhas, Cihad, Tevhid
Yayınları: 1/184
[214] Ebu Davud Salat: 2; Tirmizi Ebvabu'l-Birri ve-s-Silat;
İbni Mace Dua: 3862 bab.no: 22; İbni Hibban Mevarid'uz-Zaman Kitabu'l-Ediyeti
s: 597.
[215] İbn Nehhas, Cihad, Tevhid Yayınları: 1/184-185
[216] İbn Nehhas, Cihad, Tevhid Yayınları: 1/185
[217] Tüm nüshalarda Ammare b. Matr'dır. Zannınca Ammar b.
Matr'dan bozulmadır. Ukayli "Sikalardan münker şekilde rivayet eder"
der. Kitabu'd-Dua Fa'il-Kebir: 3/327.
[218] İsam b. Talik et-Tufai yedinci nesilden zayıftır.
Et-Takrib s: 239.
[219] Abdullah b. İdris b. Yezid b. Abdurrahman el-Evdi Ebu
Muhammed el-Kufi'dir. Sika, fakih ve abidtir. Sekizinci nesildendir. Yetmiş
küsur yaşında doksan iki senesinde vefat etmiş. Takrib'ut-Tehzib s: 167.
[220] Ebu Sabra en-Nah'i el-Kufi, isminin Abdullah b. Abbas
olduğu da söylenir. Makbuldür. Üçüncü nesildendir. Takribu't-Tehzib s: 407
[221] Risale-i Kuşeyriyye: 2/710-711.
[222] İbn Nehhas, Cihad, Tevhid Yayınları: 1/185-186
[223] Hamid b. Hilal el-Adavi Ebu'n-Nasr el-Basri'dir. Sika
ve alimdir. Onun padişahın ameline giriği için İbni Sirin onda durmuş. Takrib
s: 85
[224] Ahmed Müsned: 5/67; Ricali Basri ve sahihtir.
[225] İbn Nehhas, Cihad, Tevhid Yayınları: 1/186-187
[226] Kitabu Mecabi'd-Daveti s: 71-72.
[227] Nureddin Ebu'l-Kasım, Mahmud b. İmadeddin Zengi. Adil,
zahid, abid ve takvah bir padişahtı. Şeriate sımsıkı sarılır. Hayır ehline meyilli
Allah Teala yolunda mücahidti. 569 senesinde difteri hastalığından öldü.
Vefeyat'ül-A'yan: 5/184-189.
[228] İbn Nehhas, Cihad, Tevhid Yayınları: 1/187-188
[229] Nesai: Cihad; 2/21, Mevarid'uz-Zaman s: 382; Hakim:
2/71; Zehebi'ye göre şeyheyn'in şartlarına göre sahih kılar.
[230] İbn Nehhas, Cihad, Tevhid Yayınları: 1/188-189
[231] Kehf: 18/29.
[232] İbn Nehhas, Cihad, Tevhid Yayınları: 1/189
[233] Ebubekir b. Ebi Musa el-Eşari'dir. İsmi Amr veya
Amır'dır. Üçüncü nesilden (asırdan) sikadır. Yüzaltı senesinde vefat etmiş.
Tak-ribu't-Tehzib s: 397.
[234] Müslim İmare: 41.
[235] İbn Nehhas, Cihad, Tevhid Yayınları: 1/189
[236] "Onlara
yardım et şüphesiz cennet onların ayakları altındadır."430
Kitabu'l-Cihad: 2/188.
[237] Şerh'ul-Umde ala Hamişi'l-Umdet'i: 4/501-502
[238] İbn Nehhas, Cihad, Tevhid Yayınları: 1/189-190
[239] Hakim Müstedrek: 2/104.
[240] İbn Nehhas, Cihad, Tevhid Yayınları: 1/190
[241] Buhari Cihad: 2818, 2966; Müslim: Cihad veVsiyer: 6
İbn Nehhas, Cihad, Tevhid Yayınları: 1/191
[242] Suyuti zayıflar arasında saymış. Azizi de hadiste iki
meçhulün olduğunu söyler. Es-Siracu'1-Münir: 2/217. İbn Nehhas, Cihad, Tevhid
Yayınları: 1/191
[243] Hadis sahihtir. Ahmed Müsned: 2/168; Ebu Avane Müsned:
5/94; Hakim Müstedrek: 2/70.
[244] İbn Nehhas, Cihad, Tevhid Yayınları: 1/191
[245] Ahmed Müsned: 2/168; Hakim Müstedrek: 2/71-72;
Mevaridu'z-zaman, Kitabu'z-zühd:35.
[246] İbn Nehhas, Cihad, Tevhid Yayınları: 1/191-192
[247] İbn Nehhas, Cihad, Tevhid Yayınları: 1/192
[248] İbn Nehhas, Cihad, Tevhid Yayınları: 1/192
[249] İbn Nehhas, Cihad, Tevhid Yayınları: 1/192
[250] Kitabu'l-Cihad: 2/187; Tirmizi Ebvabu Fadail'il-Cihad.
İbn Nehhas, Cihad, Tevhid Yayınları: 1/192
[251] Kitabu'l-Cihad: 2/187.
[252] İbn Nehhas, Cihad, Tevhid Yayınları: 1/192
[253] Abdurrezzak el-Musannef: 5/173; Ahmed Müsned: 5/314;
Mecmau'z-Zevaid: 5/272; Hakim Müstedrek: 2/75.
[254] İbn Nehhas, Cihad, Tevhid Yayınları: 1/193
[255] İbn Nehhas, Cihad, Tevhid Yayınları: 1/193
[256] Heysemi Mecmau'z-zevaid: 5/272; Taberani de
el-Evsat'ta rivayet etmiş. Hadiste Amr b. Husayn var. O metruktür.
İbn Nehhas, Cihad,
Tevhid Yayınları: 1/193
[257] İbn Nehhas, Cihad, Tevhid Yayınları: 1/193-194
[258] İbn Nehhas, Cihad, Tevhid Yayınları: 1/194
[259] İbn Nehhas, Cihad, Tevhid Yayınları: 1/194
[260] Seman b. Mehdi tanınmıyor. Ona yalan (uydurma) bir
nüsha yapıştırılmış. Ben de onu gördüm onu uyduranı Allah kabih kılsın. Mizanu'l-İtidal:
2/234.
[261] İbn Nehhas, Cihad, Tevhid Yayınları: 1/194
[262] İbn Nehhas, Cihad, Tevhid Yayınları: 1/194
[263] İbn Nehhas, Cihad, Tevhid Yayınları: 1/194
[264] İbn Nehhas, Cihad, Tevhid Yayınları: 1/194-195
[265] İbn Nehhas, Cihad, Tevhid Yayınları: 1/195-196
[266] Sad b. Heyseme b. Haris b. Malik el-Ensari
el-Evsi'dir. Künyesi Ebu Hayseme'dir. Akabe'deki nakiplerden biriydi. Bedir'de
şehit oldu. El-İsabe fi Temyiz'is-Sahabe: 2/25..
[267] Hayseme b. Haris b. Malik b. Kab Ensari el-Evsi'dir.
Uhut'ta şehit oldu. El-lstabu fi marifet'il-Ashabi ala Hamiş'il-İsabe:
1/452-453)
[268] Kitab'ul Cihad: 1/100; Said b. Mansur Sünen,
Kitab'ul-Cihad: 2/3/232; Hakim Müstedrek'te İbni Mübarek tarikiyle rivayet
etmiş.
Zehebi "Hadis
mursel ve zıyftır" der. (3/189)
[269] İbn Nehhas, Cihad, Tevhid Yayınları: 1/196
[270] Kitab'ul-Cihad: 1/99-100; Beyhaki Kitabu's-Siyer:
9/24; Vakidi Mağazi: 1/264-265; Ahmed Müsned: 5/299. İbn Nehhas, Cihad, Tevhid
Yayınları: 1/197-198
[271] Ebu Davud Cihad: 3/46; Tirmizi Ebvabu Fadail'il Cihad:
3/103; Mucteba Cihad: 6/25-26; İbni Mace Cihad: 2/933/934; Mevarid'uz-Zaman
Kitab'ul-Cihad s: 385.
[272] İbn Nehhas, Cihad, Tevhid Yayınları: 1/198
[273] Ahmed Müsned: 4/387.
[274] İbn Nehhas, Cihad, Tevhid Yayınları: 1/198
[275] Ebu Munzir tabiindir. Hadislerini mursel yapar. Bu
nedenle br kısmı onu sahabeden saymış. Takrib'ut-Tehzib s: 428.
[276] Hadis mürseldir. Heyesemi "Hadiste Yezid b. Said
Sa'leb var ben onu tanımadım. Geri kalan "ricali sikadır" der.
Mecma'uz-Zevaid: 5/276. İbn Nehhas, Cihad, Tevhid Yayınları: 1/198-199
[277] Müslim İmaret: 1901.
[278] İbn Nehhas, Cihad, Tevhid Yayınları: 1/199-200
[279] Kitab'ul-Cihad: 1/82. Havşeb b. Seyf es-Sekseki hariç
ricali sikadır. İbni Ebi Hatem bunu Cerh ve Tadil'de zikretmiş ve hakkında bir
şey söylememiş.
[280] İbn Nehhas, Cihad, Tevhid Yayınları: 1/200
[281] Müstedrek: 2/93. İbn Nehhas, Cihad, Tevhid Yayınları:
1/200
[282] Kitab'ul-Musannef: 5/335.
[283] İbn Nehhas, Cihad, Tevhid Yayınları: 1/200
[284] Kitab'ul-Musannef: 5/349.
[285] İbn Nehhas, Cihad, Tevhid Yayınları: 1/201
[286] İbn Nehhas, Cihad, Tevhid Yayınları: 1/201
[287] İbn Nehhas, Cihad, Tevhid Yayınları: 1/201
[288] Ahmed Müsned: 3/483; El-MuctebaKitab'ul-Cihad:
6/21-22; Şaubu'l-İman: 2/95.
[289] İbn Nehhas, Cihad, Tevhid Yayınları: 1/201-202
[290] İbn Nehhas, Cihad, Tevhid Yayınları: 1/202
[291] İbn Nehhas, Cihad, Tevhid Yayınları: 1/202
[292] Bezzar sahih bir isnad ile Muhammed b. Habib
el-Mısri'nin hadisinden rivayet etmiş. Keşf ul-Estar: 2/304.
[293] İbn Nehhas, Cihad, Tevhid Yayınları: 1/202-203
[294] El-Musannef: 5/317. İbn Nehhas, Cihad, Tevhid
Yayınları: 1/203
[295] İbn'ul-Mübarek Kitab'ul-Cihad: 1/118;Heysemi
"ricali sahihtir" demiş. Mecma'uz-Zevaid: 9/350. İbn Nehhas, Cihad,
Tevhid Yayınları: 1/203
[296] El-İsabe 1/414; Heysemi: "Ricali es-Sahih'in
ricalidir" der. İbn Nehhas, Cihad, Tevhid Yayınları: 1/203
[297] İbni Mübarek Kitab'ul-Cihad: 2/186; Said b. Mansur
Sünen, Kitab'ul-Cihad: 3/3/144; İbni Ebi Şeybe Musannef, Kitab'ul-Cihad: 5/304.
[298] İbn Nehhas, Cihad, Tevhid Yayınları: 1/204
[299] İbni Ebi Şeybe el-Musannef: 5/30-311.
[300] İbn Nehhas, Cihad, Tevhid Yayınları: 1/204
[301] İbn Nehhas, Cihad, Tevhid Yayınları: 1/205
[302] İbn Nehhas, Cihad, Tevhid Yayınları: 1/205
[303] Hadiste Leys'in katibi Abdullah b. Salih var.
Abdulmelik b. Şuayb b. Leys "o sika, güvenilirdir" derken başkası da
onu zayıf görmüş. Mecma'uz-Zevaid: 5/28; Ancak bunu Müstedrek'te görmedim.
[304] İbn Nehhas, Cihad, Tevhid Yayınları: 1/205
[305] Merasil'u Ebi Davud fi fadlı'l-Cihad s: 33; Said b.
Mansur Sünen Babu Fadl'ıl-Cihad; 2/3/144. İbn Nehhas, Cihad, Tevhid Yayınları:
1/205-206
[306] Keşfui-Estar Kitab'ul-Cihad: 2/258.
[307] İbn Nehhas, Cihad, Tevhid Yayınları: 1/206
[308] Kitab'ul-Cihad: 2/187. Hadisin senedi şahindir.
[309] İbn Nehhas, Cihad, Tevhid Yayınları: 1/206
[310] İbni Ebi Şeybe Musannef Kitab'ul-Cihad: 5/303-304.
[311] İbn Nehhas, Cihad, Tevhid Yayınları: 1/207
[312] Bunun mursel merfu kabilinden olduğu söylenmiş. Kimisi
de mevkuf kabilindendir demiş. İbni Ârabi "İçtihadın yapılamayacağı alanlar
merfu hükmündendir" demiş. Bakınız Sahavi Feth'ul-Muğis:
1/120-121,125-126.
[313] Said Sünen Kitab'ul-Cihad: 2/3/143. İbn Nehhas, Cihad,
Tevhid Yayınları: 1/207
[314] İbn Nehhas, Cihad, Tevhid Yayınları: 1/207
[315] İbn Nehhas, Cihad, Tevhid Yayınları: 1/208-209