17. ALLAH YOLUNDA NÖBET TUTMANIN FAZİLETİ 2

Allah Yolunda Nöbet Tutan Göze Ebediyyen Ateş Değmez: 2

Allah Yolunda Nöbet Tutan Kimse Gözüyle Ateşi Görmez: 3

Allah Yolunda Nöbet Tutan Göz(ler) Hariç Bütün Gözlerin Kıyamet Günü Ağladığına Dair: 3

Kim Allah Yolunda Nöbet Tutarsa Ona Geride Bıraktığı Sayı Kadar Kıratarca Ecir Vardır: 5

Kişinin Canından Korktuğu Yerde Nöbet Tutması Kadir Gecesinden Daha Hayırlıdır: 5

Bir Gecenin Nöbeti, Gecesi Kıyam Gündüzü Oruç İle Geçen Bin Geceden (Günden) Daha Hayırlıdır: 5

Fasıl 6


17. ALLAH YOLUNDA NÖBET TUTMANIN FAZİLETİ

 

Allahu Teala şöyle buyuruyor:

"...Korunma tedbirlerini alsınlar”[1].

Bu gerçekten onların Allah yolunda bir susuzluk, bir yorgunluk, dayanılmaz bir açlık (çekmeleri), kafirlerikin ve öfkeyle ayaklandıracak bir yere ayak basmaları ve düşmana karşı bir başarı kazanmaları karşılığında, mutlaka onlara bununla salih bir amel yazılmış olması nedeniyledir. Şüphesiz Allah, iyilik yapanların ecrini kaybetmez."[2]

706-  Sahih-i Buhari'de Ebu Hureyre'den Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurmuş:

"Dinar, dirhem ve aba (hamisa) kulları helak olsun. Kendisine (bunlar) verildiğinde sevinir, verilmediğinde kızıp-öfkelenir. (O) bedhat olsun. Ayağına bir diken girse onu çıkaranlasın. (Yara-bere içinde kalsın), ve Allah yolunda atının dizginini tutmuş, saçı başı dağınık ve ayakları tozlanan bir kula ne mutlu! Şayet bu gazi, ileri karakolda düşman beklemekte ise, o tam anlamıyla düş­man beklemekte olur. Eğer gerisinde vazifede ise, orada da hakkıyla nöbetçilik vazifesinde olur. Bu mücahid bir meclise girmek için izin isterse (küçük görülüp) kendisine izin verilmez. Bir konuda şefaat etmeye kalkışırsa, şefaati de kabul edilmez.[3]

707- Abdullah b. Ömer den:

"Allah yolunda korkuyla bir gece nöbet tutmam, sadaka olarak yüz deve vermekten bana daha sevimlidir

"İbni Mübarek İbni Lehia tarikiyle rivayet etmiş. Hadis mevkuftur. [4]

Allah yolunda nöbet tutmak, en büyük İbadet ve itaatlardandır. O ribatın nevilerinden en hayırlısıdir. Kim müslümanlara düşman saldırabileceği bir yerde nöbet tutarsa şüphesiz ki o murabıttır. Fakat tersi olmaz. Allah yolunda nö­bet tutana murabıtın ecri vardır. Ayrıca onun daha bir çok üstünlükleri de var: [5]

 

Allah Yolunda Nöbet Tutan Göze Ebediyyen Ateş Değmez:

 

708- İbni Abbas'dan Rasulullah'ın (s.a.v.) şöyle dediği­ni duydum:

"İki göz vardır ki onlara ateş değmez; Allah korku­sundan ağlayan göz ve Allah yolunda nöbet tutan göz." [6]

Hadisi Tirmizi rivayet etmiş ve "Hadis Hasen'dir" demiş. [7]

709- İbni Abbas'ın hadisini ayrıca İbni Asakir "Osman b. Ata el-Horasani, o da babasından, o da Ata b. Ebi Rehah o da İbni Abbas'tan tahric etmiştir. [8]

710-  Fadl b. Abbas'ın hadisinden de rivayet edilmiş. Bunu İbni Adiy el-Kamil'de tahric etmiş. [9]

711- Ebu Said'in hadisinden.[10]

712- İbni Ömer'in hadisinden. Bu ikisini İbni Asakir ve başkaları(da) rivayet etmiş. [11]

713- Enes'den Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurmuş:

"İki (sınıf) göz var ki, onlara ateş dokunmaz; Allah yolunda nöbet tutan (ve uykusuz kalan) göz ve Allah kor­kusundan ağlayan göz(dür).[12]Bunu Ebu Ya'la dan rivayet etmiş. Ricali de sikadır. Taberani de el-Evsat'ta rivayet etmiş, ancak onda,

"İki (kısım) göz vardır ki ateş onları görmez.." şeklinde ifade etmiş. [13]

714-  Ebu Hureyre'den Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyur­muş:

"Üç kısım göz vardır ki ateş onlara dokunmaz. (Bunlar) Allah yolunda gözü çıkan (patlatılan), Allah yolunda nöbet tutan ve Allah korkusundan ağlayan (göz) dür." [14] Hakim, Ömer b. Raşid el-Yemami tarikiyle rivayet etmiş ve "Hadis sahihtir" demiş. [15]

715- Yine Hakim, Salih b. Kisan'dan rivayet etmiş. Der ki:

Ebu Abdirrahman'ın Ebu Hureyre'den şöyle işittiğini söyledi. Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurmuş:

"Allah iki (sınıf) göze ateşin değmesini (dokunmasını) haram kılmıştır. (Bunlar): Allah korkusundan ağlayan göz ile, İslam ve ehlini küfürden korumak için nöbet tutan gözdür." [16]

716-  Ebu Reyhane'den rivayet edilmiş. Kendisi an­latıyor:

"Rasulullah (s.a.v.) ile bir gazada idik. Bir gün bir tepenin üzerine çıkıp orada gecelendik. Bize öyle şiddetli bir soğuk isabet etti ki, insanlardan bazılarının çukur kazıp içine girdiklerini, üzerine de zırhını bıraktıklarını gördüm. Ra­sulullah (s.a.v,) insanlarda bu durumu görünce,

"Bu gece kim bize nöbet tutacak? Ben de ona üstün­lüğü olan bir duada bulunayım." Dedi. Ensardan bir adam:"Ben ey Allah'ın Rasulu!" dedi. Ona:

"Yaklaş" dedi. "Kimsin?" diye sordu. Ensar ismini söyleyince Rasulullah (s.a.v.) ona çok dua etti. Ebu Reyhane der ki: Rasulullah'ın (s.a.v.) dua ettiği şeyi duyunca dedim ki:

"Bir başkası da benim""Yaklaş" dedi. Ben de yaklaştım. Bana:"Sen kimsin?" dedi."Ebu Reyhane" diye cevap verdim. Bunun üzerine bana Ensardan olana yaptığı duadan farklı bir dua ile dua etti. Son­ra şöyle buyurdu:

"Allah korkusundan ağlayan veya göz yaşı döken ve Allah yolunda (nöbet tutarak) sabahlayan göze ateş haram kılınmıştır.[17]Ve "üçüncü bir göze de ateş haram kılınmıştır."

Ancak bunu Muhammed b. Şumayr duymamıştır.

Bunu Ahmed (lafız ona ait ve ricali de sikadır) İbni Ebi Şeybe, Nesai (bir bölümünü) Taberani ve Hakim ("isnadı sahihtir" demiş.) rivayet etmişler. [18]

717- Beyhaki Sunen'inde bunu rivayet etmiş. Onda şunu­da eklemiş. İbni Şureyh der ki: Bazılarının şöyle dediğini işittim:

"Allah'ın haram kıldığı şeylerden korunan ve (yine) Allah için çıkarılan göze ateş haram kılınmıştır.[19]

Ebu Reyhane el-Ezdi adındaki bu zat, ismi Şem'un'udur. Beyt'ul-Makdis'te ikame etmiş. Salih ve macahid bir zattı. Allah ondan razı olsun. [20]

718-  Ebu Ümran el-Ensari'den[21] Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurmuş:

"Üç (sınıf) göz vardır ki ateş ebediyyen onlara dokun­maz; Allah korkusundan ağlayan göz, Allah'ın kitabıy­la sabahlayan göz ve Allah yolunda nöbet tutan göz. [22] Bunu İbni Mübarek rivayet etmiş: [23]

 

Allah Yolunda Nöbet Tutan Kimse Gözüyle Ateşi Görmez:

 

Daha önce geçen Enes'in hadisinde: Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurmuş:

"İki (kısım) göz vardır ki ateşi görmezler; Allah kor­kusundan ağlayan göz ve Allah yolunda nöbet tutan göz. [24]

719-  Taberani Ebu Habib el-Ankari'nin hadisinden Muaviye b. Hide'den Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurmuş:

"Üç sınıf vardır ki gözleri ateşi görmez: Allah yolunda nöbet tutan göz; Allah korkusundan ağlayan göz; Al­lah'ın haram kıldı [25] ğı şeylerden muhafaza edinilen (sakınılan) göz. [26]

720- Ahmed, Ebu Ya'Ia ve Taberani Muaz b. Enes'den rivayet etmişler: Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurmuş:

"Kim Allah Tabereke ve Teala yolunda müslümanların arkasında (sınır bölgesinde) nöbet tutarsa, onu hiçbir delil tutmaz. Ateşi ancak yeminin helalliği kadar görür. Çünkü Allahu Teala şöyle buyuruyor:

"Sizden her biri mutlaka oraya girecektir." [27]

Hadiste geçen "tehlillet'ul-kasem" (Yeminin helal edilmesi, çözülmesi) yani Allah'ın yeminini yerine getirme kadarıdır. Bunu İbni Faris nakletmiş. [28]

Bunu "tuhlet'ul-yemin" kadar yaptım demek, yani "bunu sadece yeminimi helal kılacak/çözecek kadarını yaptım"demektir.

Haravi nakleder ki, kasem'in konusu/yeri Allahu Teala'nın şu sözüne racidir.

"Rabbine yemin olsun ki, onları mutlaka hasrede­ceğiz.."

Devamla der ki: Araplar yemin eder ve yeminde ken­disiyle yemin edilen (varlığı), gizlerler. Allahu Teala'nın şu sözü bu babtandır:

"Şüphesiz içinizden ağır davrananlar vardır..." [29]

Manası "Allah'a yemin olsun ki içinizden.." dir. [30]

 

Allah Yolunda Nöbet Tutan Göz(ler) Hariç Bütün Gözlerin Kıyamet Günü Ağladığına Dair:

 

721- İsfahani Terğib'te ve İbni Asakir Ömer b. Sabhan -ki zayıftır-ın hadisinden o da... Ebu Hureyre'den tahric etmişler. Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurmuş:

"Kıyamet günü bütün gözler ağlar, ancak Allah'ın haramlarından sakınan göz, Allah yolunda (nöbet tu­tarak) sabahlayan göz ve Allah korkusundan sinek kapaları kendisinden (yaş) çıkan/akan göz bunun dışındadır.” [31]

722- İbni Mace Enes den rivayet etmiş. Rasulullah (s.a.v.)şöyle buyurmuş:

"Allah yolunda bir gecelik nöbet, kişinin ailesi içindeki bin yıllık oruç ve (gece) kıyamından daha efdaldır. Bir yıl üçyüz altmış gündür. bir gün bin yıl gibidir.” [32]

Bu hadis münkerdir. [33]

723- Ebu Ya'la muhtasar olarak Said b. Halid b. Ebi't-Tavil -ki zayıftır- tarikiyle Enes'ten rivayet etmiş. Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurmuş:

"Kim deniz sahilinde bir gece nöbet tutarsa, onun ailesi içindeki bin yıllık ibadetinden daha efdaldır." [34]

724-  Kitab'ul Cami li Mesail'il-Mudevvene'de Ebu Hureyre şöyle demiş:

"Bir gecelik nöbet, bana Mescid'ul-Haram ve Rasulullah'ın (s.a.v.) kabri yanında gündüzünü oruç, gecesi­ni kıyam ile geçireceğim bin günden daha sevimlidir. [35]

Bunun Ebu Hureyre den sabit olduğunu tasavvur edemiyorum. Çünkü Rasulullah'ın (s.a.v.) kabri yanında ibadet fa­zileti bir yana meşru bile değildir. [36]

725- Şifa'us-Sudur'da zikredilmiş. Raulullah (s.a.y.) şöyle buyurmuş:

"Kim atı sırtında müslümanların arkasındaki sınır­da sabaha kadar bir geceki nöbet tutarsa Allah indinde onun için altmış yil(lık) ibadetinden daha efdaldır." [37]

726- İbni Ebi Şeybe sahih bir isnad ile Mekhul'den ri­vayet etmiştir:

"Kim sabaha kadar nöbet tutarsa günahları ondan dökülür.[38]

727- Aynı şekilde Hassan b. Utiyye'den aynısını sahih bir isnad ile rivayet etmiş. Hassan b. Utiyye sayılı tabiindendir. [39]

Rasulullah (s.a.v.) Allah Yolunda Nöbet Tutanın Cennetlik Olduğuna Şahitlik Etmiştir: [40]

728- Taberani tahric etmiş. Ebu Atiyye der ki: Bir gün Rasulullah (s.a.v.) oturup vefat eden bir adamdan bahsetti. Rasulullah (s.a.v.) dedi ki:

"Sizden biri onu hayır amellerden biri üzerine gördü mü?" Bir adam:

"Evet onunla bir gece Allah yolunda nöbet tutuk" dedi. Bunun üzerine Rasulullah (s.a.v.) ve beraberindekiler kalkıp onun üstüne namaz kıldılar. Onu kabre indirdiklerinde Ra­sulullah (s.a.v.) kendi eliyle üzerine toprağı düzelterek/ser­perek şöyle buyurdu:

"Arkadaşlar senin ateş ehlinden olduğunu zannedi­yorlar. Ben ise cennet ehlinden olduğuna şahitlik ediyorum.[41]

Ebu Atiyye adındaki bu zatı Ebu Naim zikretmiş ve "Şam'lılar hakkında hadisi var. Mutayyen b. Süleyman onu sahabeden saymış" der. Hakim "(Bu zat) Rasulullah'ın (s.a.v.) döneminde vefat etti. Sahabeden sayılması lazım.

Hafız Zehebi "Tecridu Esma'is-Sahabe" adlı eserinde isminin Malik b. Ebi Hamza olduğunu kaydeder.[42]

729- Yine Taberani Abdullah b. Nafi'in hadisinden Ebu Münzir'den rivayet etmiş:

"Adamın biri Rasulullah'ın (s.a.v.) yanına gelerek şöyle dedi:

"Ey Allah'ın Rasulu! Filan adam öldü. (Gel) üzerinde na­maz kıl."

Ömer:"O bir facir (günahkar)dır üzerinde namaz kılma!" de­di. Adam:"Ey Allah'ın Rasulu! Sabahladığın gecede onu nöbette görmedin mi? O da onlar arasınd'andı." Bunun üzerine Ra­sulullah (s.a.v.) kalkıp üzerinde namaz kıldı ve onu kabre koyuncaya kadar onu takip etti. (Kabri yanında oturdu) defin işleri bitince yüz kez üstüne toprağı serpti. Sonra şöyle dedi:

"İnsanlar hakkında şer konuşuyorlar, ben ise hakkın­da hayır yad ediyorum." Bunun üzerine Ömer:

"Bu ne oluyor ey Allah'ın Rasulu" deyince Rasulullah (s.a.v.):

"İbni Hattab! Yeter, (bırak bizi) kim Allah yolunda cihad ederse ona cennet vacip olur.[43]

730- Sehl b. Hanzaliyye'den Onlar Huneyn günü Rasululah (s.a.v.) ile akşam üstü oluncaya kadar yürüdüler. Na­maz vakti geldi. Bir süvari gelip şöyle dedi:

"Ey Allah'n Rasulu! Ben sizin aranızdan ayrılıp falan dağa çıktım, bir de ne göreyim, Havazin kabilesi kadın­ları, develeri ve davarları ile ve koyunlarını alıp Huneyn'e gelip toplanmışlar. Bunu duyan Rasulullah (s.a.v.) gülümsedi ve şöyle buyur­du:

"Yarın inşaallah bunlar müslümanların ganimeti ola­caktır. Bu gece bize kim nöbet tutacak (gözetleme ya­pacak)?" diyece sorunca, Enes b. Amir Mursed el-Ganevi öne atılıp:"Ben ey Allah'ın Rasulu!" dedi

"Haydi bin öyleyse" buyurdu. Ata binip Rasulullah'ın yanma geldi.

"Şimdi şu vadiden git, en yüksek yerine çık ve bu gece dört gözle bizi bekie (oralardan kuş uçurtma) senin tarafından gafil avlanmayalım."

Sabah olunca, namazgahına gidip iki rekat namaz kıldı. Sonra şöyle buyurdu:

"Atlıdan bir haber varmıı?"

"Hayır" dediler. Namaza duruldu, namaz kılarken vadiye doğru (bazen) dönüp bakıyordu, sonra şöyle buyurdu

"Müjde süvariniz geldi!"Ağaçların arasından baktık ki, hakikaten gelmiş ve Al­lah Rasulu yanında durmuş. Süvari dedi ki:

"Bana emrettiğin yere gittim ve vadinin tepesinde dur­dum. Sabah olunca iki geçit -daha tırmandım, fakat kimseyi göremedim."

"Peki bu gece atından hiç indin mi?" Diye sorunca, sü­vari şu cevabı verdi:

"Hayır, sadece namaz kılmak ve kaza-i hacetimi yapmak için indim"

"Sana (cenneti) kazandıran bir amel işledin. Bundan sonra (başka) bir şey yapmasan da bu sana yeter.[44]

Buyurdu, bunu Ebu Davud (lafız da ona aittir), Nesai, Ebu Avane (Sahih'inde) ve Hakim ("İkisinin şartına göre sahihtir. An­cak Sehl'den tahric etmişler. Sehl de büyük bir sahabidir" der) rivayet etmiş. [45]

 

Kim Allah Yolunda Nöbet Tutarsa Ona Geride Bıraktığı Sayı Kadar Kıratlarca [46] Ecir Vardır:

 

731-  Said b. Mansur Senin'inde Abdullah b. Muhayriz den o da babasından rivayet etmiş:

"Kim Allah yolunda nöbet tutarsa, her gece için, geride bıraktığı müslüman ve kafir sayısınca kirat ecir vardır."[47]

732-  İbni Mübarek Evzai'den rivayet etmiş. İbni Muhayriz'in şöyle dediğini bana haber verdiler:

"Kim Allah yolunda bir gece nöbet tutarsa ona her bir in­san, her bir hayvan kadar kirat ecir vardır. [48]

Müellif -Allah onu affetsin der ki: Bu tür şeyler görüş ve içtihad babından söylen(e)mez. Hele Abdullah b. Muhayriz adındaki bu zat, tabiinin büyüklerinden, imam­larından, abidlerindendir. Menkıbeleri büyük, iyi (hayırlı) işleri çoktur. Evzai'nin onun hakkındaki şu sözleri sana yeterlidir:

"Kim tabi olmak isterse İbni Muhayriz'e tabi olsun. Muhakka ki İbni Muhayriz'in bulunduğu bir ümmeti Allah delalete götürecek değildir. [49]

Değerli İmam Reca b. Hayra[50] şöyle diyordu:"Dilesen İbni Muhayriz'in bekasını yeryüzü ehli için eman (güven) addederdim" der. Bu derecede olan bir zatın bu tür şeyleri görüşü babından söyle(ye)mez. Bilakis onun bunu Rasulullah'dan (s.a.v.) rivayet etme ihtimali vardır. [51]

733- Taberani ricali sika bir sened ile Evsat'ta Enes'den rivayet etmiş. Rasulüllah (s.a.v.) şöyle buyurmuş:

"Kim müslumanların arkasında bir gece nöbet tu­tarsa, ona geri bıraktığı oruç tutan ve namaz kılan (kişi­lerin) ecri vardır.” [52]

 

Kişinin Canından Korktuğu Yerde Nöbet Tutması Kadir Gecesinden Daha Hayırlıdır:

 

734- İbni Ömer'den Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurmuş:

 "Kadir gecesinden daha hayırlı bir geceyi size haber vereyim mi? korkunun olduğu (bir) yerde nöbetçilere (askere) nöbet tutan (ın gecesi) dir. Bunun ailesine dön­meme ihtimali de var.

[53]İbni Ebi Şeybe (mevkuf olarak) Nesai, Beyhaki ve Hakim (de merfu olarak, lafız da ona ait ve Buhari şartlarına göre sahihtir) rivayet etmişler. [54]

735- Ebu Umame'den Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurmuş:

 "Müslümanların sınırları ötesinde (ileri karakolda)murabıt olarak üç gün nöbet tutmam, Medine ve Beyt'il-Makdis'te bana kadir gecesi denk gelmesinden daha se­vimlidir.” [55]

Beyhaki Yahya b. Salih tarikiyle Ebu Umame'den rivayet etmiş. Aynı bu tarikle ibni Asakir de tahric etmiş ve "Hadis hasendir" demiş. [56]

 

Bir Gecenin Nöbeti, Gecesi Kıyam Gündüzü Oruç İle Geçen Bin Geceden (Günden) Daha Hayırlıdır:

 

Daha önce Ebu Hureyre'nin sözü olarak da geçmişti.[57]

736- Taberani, İbni Münzir (el-Evsat'ta) ve Hakim Mus'ab b. Zübeyr tarikiyle Abdullah b. Zübeyr'den rivayet etmiş. Osman Minber üzerinde hutbe okurken şöyle dedi:

"Rasulullah'dan (s.a.v.) işittiğim bir hadisi söyleye­ceğim ki şimdiye kadar söylememi engelleyen size kıyamamadan idi. Rasulullah'ın (s.a.v.) şöyle buyurduğunu işit­tim:

"Allah yolunda bir gece nöbeti, gecesi kıyamla geç(iril)en, gündüzü oruçla geçen bin geceden daha hayırlıdır.”[58]

Hakim "isnadı sahihtir"

Musab'm sikalığmda ihtilaf var. O bu ümmetin abidlerindendir. Ondan nakledildiğine göre, yıl boyu oruç tutar, günde bin rekat namaz kılardı.[59]

737- Sultan Nuruddin Mahmud "el-içtihad" adlı eserinde kendi isnadıyla Enes b. Malik'den tahric etmiş. Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurmuş:

"Kim Allah yolunda bir gece (nöbet tutarak) sabahlar sa, ona ümmetimden hiç kimsenin vasıflandıramayacağı kadar ecir vardır. [60]

738- İbni Asakir kendi isnadıyla Artaa b. el-Münzir'den tahric etmiş. Ömer (meclisinde) oturanlara, hangi insanın ecri daha büyüktür? diye sordu.

(Oturanlar) ona oruç ve namazı zikretmeye başlayıp, emir'ul-mümininden sonra falan ve filancadır dediler. O:"Size insanlardan zikrettiklerinizden ve emir'ul-mümin den de ecrinden büyük olanı haber vereyim mi?" Onlar:"Evet" deyince. Ömer:

"Şam'da bir adamcık ki, atının yularını tutmuş, müslümanlann sınırlarını koruyup muhafaza eden kişidir. Sunu­da bilmez; onu aslan mı yer, onu zehirli bir yaratık mı sokar yahut onu bir düşman mı basar?" İşte bu adamm ecri zikret­tiğiniz kişilerin ve Emir'ul-müminin (ecrinden) daha büyük­tür. Şam'ı zikretmesindeki amaç, Şam'ın hilafeti dönemin cihad ve gaza yeri oluşundandı.[61]

739-  Ukbe b. Amir el-Cuhni'den Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurmuş:

"Allah askerlerin nöbetçisine rahmet etsin.” [62] Said b. Mansur, İbni Mace, İbn'il-Münzir ve Beyhaki Ci-had ve gaza sahibi Salih b. Muhammed b. Zaid -zayıftırtarikiyle rivayet etmişler. [63]

740- Hakim b. Salih b. Muhammed'ten o da Ömer b. Abdulaziz den, o da babasından, o da Ukbe'den rivayet etmiş. Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurmuş:

"Allah nöbet tutana rahmet etsin.” [64] Hakim "Hadisin isnadı sahihtir" demiş. [65]

741- Yine Hakim Salih b. Muhammed'in tarikiyle, Ömer b. Abdülaziz'den, o da Kays b. el-Haris el-Gadani'den tahric etmiş ve "Ömer'in Kays'tan rivayetinden dolayı gariptir" der. Kays sahabidir. [66]

742- Evzai den Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurmuş:

 "Allah yolunda at(ı) üstünde askere nöbet tutan (onacennet) vacip olarak sabahlar."

Bunu Şifa'us-Sudur'da zikretmiş. "Vacip olur" demek, yani ona cennet vacip olur. [67]

743- Cabirb. Abdillah dan zikretmiş Rasulullah (s.a.v.) Tebuk (seferin) de gittiği günün geleceği güne kadar Abbad b. Beşir'i muhafızlara nöbetçi yapmıştı. Abbad orduda arkadaşlarını dolaşırdı. Rasulullah'a (s.a.v.) gelip şöyle de­di:

"Ya Rasulallah! Sabahlanıncaya kadar arkamızdakilerin tekbir seslerini istiyorduk. Ben de nöbetçileri gezecek biri­ni tayin ettim." Rasulullah (s.a.v.) şöyle dedi:

"Yapmayacaktın, Fakat olabilir ki bazı müslümantar atları üstündekileri çağırmış da onlar da icabet etmişler."Silkan b. Seleme: "Ey Allah'ın Rasulu! müslümanlardan on kişiyle atlarımız üzerinde çıkıp askerlere nöbet tuttuk" de­di. Bunun üzerine Rasulullah (s.a.v.) şöyle dedi:

"Allah yolunda muhafızlara nöbet tutana Allah rah­met etsin. Nöbet tutuğunuz tüm insan ve hayvanlar için kirat ecir var."

Silkan'ın ismi Said Ebu Naile'dir. Ka'b b. Eşrefin süt kardeşidir. [68]

 

Fasıl

 

744- İbn'ul-Mübarek hasen bir isnad ile Cabir'den rivayet etmiş:

"Allah Rasulu ile gazaya yani Zat'ur-Rika gazvesine çıktık. Bir adam (ganimet olarak) müşriklerden olan bir adamın elde ettiği karısıyla cinsel temasta bulundu. Bunun üzerine müşrik olan kocası, yemin etti ve:

"Muhammed'in ashabından birinin kanını akıtıncaya kadar onları izliyeceğim." Öyle Allah Rasulu'nun izini takibe aldı. Rasulullah (s.a.v.) bir yere konakladı ve:

"Bize kim nöbet tutacak?" dedi.

Hemen biri muhacirlerden, ötkisi de ensardan olmak üzere iki kişi gönüllü ortaya atıldı. Onlara şöyle buyurdu:

"Geçidin ağzını tutun (bekleyin)"O iki adam o yolun ağzına varınca ensardan olan adam muhacirden olana:

"Gecenin hangi vakti hoşuna gidiyor. Başında mı yoksa sonunda mı nöbet tutayım?" O da:

"Bana başını tut" dedi. Muhacir olan oturup yattı. Ensari ise namaza durdu. Sonra (müşrik) adam geldi; onu (namazdakini) görünce, kavmin nöbetçisi olduğunu anladı, Ona bir ok attı. Bunun üzerine namazda olan, ağzıyla o oku çıkardı. O ayakta durmaya devam etti. Sonra (müşrik) adam bir ok daha attı, onu da ağzıyla çıkardı ve ayakta (na­mazda) durma sebat (devam) etti. Sonra adam üçüncü oku attı; onu da ağzıyla çıkardı ve rukua gitti. Sonra arkadışmı uyandırdı. Şöyle dedi:

"(Yerinde) dur muhakkak ki ben geliyorum" dedi. Adam kendisim tanıdıklarını anlayınca geçip gitti."Subhanallah! Neden sana ilk oku attığında beni uyandır­madın?" (Ensari) şöyle cevap verdi:

"Bir süre okuyordum: O sureyi tamamlamadan kesmek istemedim. Atışlarını arttırdı, bu orada rukua vardım ve seni uyandırdım. Allah'a yemin olsun ki, Rasulullah'ın beni, korumak emrettiği bir gediği kaybetmekten kork-masaydım, o (okuduğumu) ya bitirecektim yahut ben onu kesmeden (o müşrik) beni (ondan) keserdi."Bu kıssayı aynı şekilde Ebu Davud'da İbn'il-Mübarek tarikiyle, Buhari'de özet bir şekilde zikretmiş. [69]

745- Sehl b. Salih'ten rivayet edilmiş. Der ki: Rasululah (s.a.v.) Uhud günü çıkınca şöyle dedi:

"Bu gece, bu gediği kapatmaya kim icabet edecek." (Yahut buna benzer bir söz söyledi.) Ensardan sonra da Beni Zureyk'ten Zekvan b. Abdul kays Eb'us-Subu adında b; adam ayağa kalkıp:

"Ben" dedi. Rasulullah:

"Sen kimsin?" diye sorunca

."Ben Zekvan'ım" dedi. Rasulullah:

"Otur" dedi. Sonra-sözünü tekrarladı, yine Zekvan ayağa kaklı

"Ben" dedi. Rasulullah:

"Sen kimsin?" diye sorunca,"İbnu Abdi Kays" dedi. Rasulullah:"Otur" dedi. Sonra yine sözünü tekrarladı. Yine Zekvan ayağa kalkıp"Ben" dedi. "Sen kimsin?" buyurunca, Zekvan:

"Ben Ebu's-Subu'um" dedi. Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu:"Şu ve şu yerde olunuz" Zekvan şöyle dedi:

"Ey Allah'ın Rasulu! O sadece benim. Müşriklerin bir gözcüsünün olmasından emin değildik." Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu:

"Ayaklarıyla yeşilliklerine ayak basan bir adamı görmek isteyen, şu adam baksın."Zekvan vedalaşmak için ailesine gitti. Hanımları el­biselerinden tutmaya başlayıp, "ya Eba's-Subu! Bizi bırakıp gidiyor musun?" Elbisesini onlardan çekip onların arasın­dan çıktıktan sonra onlara dönüp şöyle dedi:

"Sözleşme yeriniz kıyamet günüdür" Sonra öldürüldü. [70]

İbni Mübarek bunu böyle muaddal olarak Asıb b. Amr el-Ömeri'den o da Süheyl'den rivayet etmiş. [71]

 



[1] Nisa: 4/102.    

[2] Tevbe: 9/120.

[3] Feth'ul-Bari Cihad: 6/81; Rikak: 11/253.

İbn Nehhas, Cihad, Tevhid Yayınları: 1/409

[4] Cihad: 2/168.

[5] İbn Nehhas, Cihad, Tevhid Yayınları: 1/409-410

[6] Tirmizi Sünen Cihad: 3/96 ve "Hadis Hasendir" demiş. Onu an­cak Şuayb b. Ruzayk'ın hadisinden tanıyoruz. Şuayb hakkında Hafız "Saduktur, ancak hata ediyor" der. Yine onda Ata b. Ebi Müslim el-Ho­rasani var. Hafız "Saduk (doğru) tur. ancak çok vehmeder" diyor.

[7] İbn Nehhas, Cihad, Tevhid Yayınları: 1/410

[8] Sanki müellif -Allah ona rahmet etsin- bunu önceki hadisi güçlendirmek için nakletmiş. Ancak bunun senedinde Ata el-Horasani var. Onun halini az Önce açıkladık ki, onunla takviye olmaz.

İbn Nehhas, Cihad, Tevhid Yayınları: 1/410

[9] bu tarikler her ne kadar öncekinden farklı iseler de ha­disi ancak hasen olur. Ancak onu bulamadım. Evet bundan sonra geleceği üzere hadis sahihtir. 

İbn Nehhas, Cihad, Tevhid Yayınları: 1/410

[10] bu tarikler her ne kadar öncekinden farklı iseler de ha­disi ancak hasen olur. Ancak onu bulamadım. Evet bundan sonra geleceği üzere hadis sahihtir.

 İbn Nehhas, Cihad, Tevhid Yayınları: 1/410

[11] bu tarikler her ne kadar öncekinden farklı iseler de ha­disi ancak hasen olur. Ancak onu bulamadım. Evet bundan sonra geleceği üzere hadis sahihtir.

İbn Nehhas, Cihad, Tevhid Yayınları: 1/410

[12] Mecma'uz-Zevaid: 5/288.

[13] İbn Nehhas, Cihad, Tevhid Yayınları: 1/410-411

[14] Müstedrek: 2/82. Zehebİ "Ömer'i zayıf görmüştür."

[15] İbn Nehhas, Cihad, Tevhid Yayınları: 1/411

[16] Müstedrek: 2/82-83. Zehebi: "Onda kopukluk var."

İbn Nehhas, Cihad, Tevhid Yayınları: 1/411

[17] Ahmed Müsned: 4/134-135. Heysemi: "ricali sikadır": 5/287; Musannef Cihad: 5/350; Nesai Sünen Cihad: 6/15; Müstedrek: 2/83. Hadisin sahihliği hususunda Zehebi de ona muvafakat etmiş.

[18] İbn Nehhas, Cihad, Tevhid Yayınları: 1/411-412

[19] Sunen'ul-Kübra Siyet: 9/149. Bu fazlalık Hakim'de de var.

[20] İbn Nehhas, Cihad, Tevhid Yayınları: 1/412

[21] Ebu Ümran el-Ensari eş.-Şam'i Ebu'd-Derda'nın mevlası Sü­leyman İbni Abdillah'tır. Doğru bir kişidir hadisi murseldir. Et-Takrib s: 439.

[22] Cihad: 2/186.

[23] İbn Nehhas, Cihad, Tevhid Yayınları: 1/412-413

[24] 713 no ile geçti.

[25] Meryem: 19/68.

[26] Heysemi Onda Ebu Habib el-Ankari var. Onu tanımıyorum, geri kalan sikadır demiş. Mecma'uz-zevaid: 5/288.

İbn Nehhas, Cihad, Tevhid Yayınları: 1/413

[27] Meryem: 19/71.

[28] Mekayis'ul-lüğa: 2/21.

[29] Nisa: 4/72.

[30] İbn Nehhas, Cihad, Tevhid Yayınları: 1/413-414

[31] İbn Nehhas, Cihad, Tevhid Yayınları: 1/414

[32] İbni Mace Sünen: 2/925.

[33] İbn Nehhas, Cihad, Tevhid Yayınları: 1/414-415

[34] İbn Nehhas, Cihad, Tevhid Yayınları: 1/415

[35] Cami: K.154/A

[36] İbn Nehhas, Cihad, Tevhid Yayınları: 1/415

[37] İbn Nehhas, Cihad, Tevhid Yayınları: 1/415

[38] Musannef: 5/298. 

İbn Nehhas, Cihad, Tevhid Yayınları: 1/415

[39] Musannef: 5/298. •

[40] İbn Nehhas, Cihad, Tevhid Yayınları: 1/415-416

[41] Mucem'ul-Kebir: 22/378; Heysemi Taberani bunu şeyhi İbrahim b. Muhammed'den rivayet etmiş. Zehebi bunu zayıf görmüş. Mecma'uz-Zevaid: 5/288.

[42] Tecrid'u Esma'is-Sahabeti: 2/187.

İbn Nehhas, Cihad, Tevhid Yayınları: 1/416

[43] Hafız bunu İbni Munzir'in tercemesinde zıkretmiş. Bunu Hişam b. Sa'd üzerine mevkuf kılmış ve Ebu Davud bunu Mursel'den.zikretmiş der. Isabe: 4/185-186. İbn Nehhas, Cihad, Tevhid Yayınları: 1/416-417

[44] Ebu Davud Sünen Cihad: 3/20-21; Ebu Avane Müsned Cihad: 5/98; Müstedrek: 2/83-84. Ayrıca hadisi sahih görmüş. Zehebi de ona muvafakat etmiş. Beyhaki Sunen'ul-Kübra Siyer: 9/49. Hafız "Bunu Ebu Davud, Nesai, Beğevi, Taberani, İbni Mendeh, rivayet etmiş. İsnadı Sahih'in şartlarına göredir. İsabe: 1/73. Hadiste sahihtir.

[45] İbn Nehhas, Cihad, Tevhid Yayınları: 1/417-419

[46] Kirat: Iraklılarda bir Ölçüdür. Daha önce geçen hadiste Uhud dağı kadar diye açıklanmıştı. Mütercim.

[47] Said Sünen: 2/3/171. İbn Nehhas, Cihad, Tevhid Yayınları: 1/419

[48] Cihad: 2/167.

[49] Bakınız: Tehzib'ut-Tehzib: 6/23.

[50] Reca b. Hayra el-Kendi Ebu Mikdad. Filistinlidir. Sika ve fakih bir zattır. Et-Takrib s: 102

[51] İbn Nehhas, Cihad, Tevhid Yayınları: 1/419

[52] Heysemi "Ricali sikadır" Mecma'uz-Zevaid: 5/289. İbn Nehhas, Cihad, Tevhid Yayınları: 1/419-420

[53] Beyhaki Sunen'ul-Kübra: 9/149; Müstedrek: 2/80-81,

[54] İbn Nehhas, Cihad, Tevhid Yayınları: 1/420.

[55] Sunen'de bulamadım, Şuab'da olabilir.

[56] İbn Nehhas, Cihad, Tevhid Yayınları: 1/420.

[57] 724 no ile.

[58] Müstedrek: 2/81. Zehebi de muvafakat etmiş, ancak hadiste inkı­ta (kopukluk)var. Tehzib'ut-Tehzib'te olduğu gibi Mus'ab b. Sabit'in dedesinden olanı rivayeti mürseldir. 10/158-159.

[59] Tehzib'ut-Tehzib: 10/159. İbn Nehhas, Cihad, Tevhid Yayınları: 1/421.

[60] Hadis mevzudur. İbn Nehhas, Cihad, Tevhid Yayınları: 1/421.

[61] İbn Nehhas, Cihad, Tevhid Yayınları: 1/421-422

[62] Said Sunen:2/3/17I; İbni Mace Sünen Cihad: 2/925; Beyhaki'nin Sunen'inde bulamadım.

[63] İbn Nehhas, Cihad, Tevhid Yayınları: 1/422.

[64] Müstedrek: 2/86. Zehebİ de ona muvafakat etmiş. Senedin zayıf oluşunu (az önce) öğrendin.

[65] İbn Nehhas, Cihad, Tevhid Yayınları: 1/422.

[66] İbn Nehhas, Cihad, Tevhid Yayınları: 1/422.

[67] İbn Nehhas, Cihad, Tevhid Yayınları: 1/422.

[68] İbn Nehhas, Cihad, Tevhid Yayınları: 1/423.

[69] Cihad: 2/168-170; Ebu Davud Sünen Tehari: 1/136;

Feth'ul-Bari Vudu: 1/280; Beyhaki Delail'de başka bir şekilde rivayet etmiş. Ensari Abbad b. Beşir, Muhacir Ammar b. Yasir sureyi de Kehf olduğunu zikretmiş. Feth'ul-bari: 1/281.

İbn Nehhas, Cihad, Tevhid Yayınları: 1/423-424.

[70] Cihad: 2/146-147.

[71] İbn Nehhas, Cihad, Tevhid Yayınları: 1/424-425.