17. ALLAH YOLUNDA NÖBET TUTMANIN FAZİLETİ
Allah Yolunda Nöbet Tutan Göze Ebediyyen Ateş Değmez:
Allah Yolunda Nöbet Tutan Kimse Gözüyle Ateşi Görmez:
Allah Yolunda Nöbet Tutan Göz(ler) Hariç Bütün Gözlerin
Kıyamet Günü Ağladığına Dair:
Kim Allah Yolunda Nöbet Tutarsa Ona Geride Bıraktığı Sayı
Kadar Kıratarca Ecir Vardır:
Kişinin Canından Korktuğu Yerde Nöbet Tutması Kadir Gecesinden
Daha Hayırlıdır:
Bir Gecenin Nöbeti, Gecesi Kıyam Gündüzü Oruç İle Geçen
Bin Geceden (Günden) Daha Hayırlıdır:
Allahu Teala şöyle
buyuruyor:
"...Korunma
tedbirlerini alsınlar”[1].
Bu gerçekten onların Allah yolunda bir susuzluk, bir
yorgunluk, dayanılmaz bir açlık (çekmeleri), kafirlerikin ve öfkeyle
ayaklandıracak bir yere ayak basmaları ve düşmana karşı bir başarı kazanmaları
karşılığında, mutlaka onlara bununla salih bir amel yazılmış olması nedeniyledir.
Şüphesiz Allah, iyilik yapanların ecrini kaybetmez."[2]
706- Sahih-i Buhari'de Ebu Hureyre'den Rasulullah
(s.a.v.) şöyle buyurmuş:
"Dinar, dirhem ve aba (hamisa) kulları helak
olsun. Kendisine (bunlar) verildiğinde sevinir, verilmediğinde kızıp-öfkelenir.
(O) bedhat olsun. Ayağına bir diken girse onu çıkaranlasın. (Yara-bere içinde
kalsın), ve Allah yolunda atının dizginini tutmuş, saçı başı dağınık ve
ayakları tozlanan bir kula ne mutlu! Şayet bu gazi, ileri karakolda düşman
beklemekte ise, o tam anlamıyla düşman beklemekte olur. Eğer gerisinde
vazifede ise, orada da hakkıyla nöbetçilik vazifesinde olur. Bu mücahid bir
meclise girmek için izin isterse (küçük görülüp) kendisine izin verilmez. Bir
konuda şefaat etmeye kalkışırsa, şefaati de kabul edilmez.[3]
707-
Abdullah b. Ömer den:
"Allah yolunda
korkuyla bir gece nöbet tutmam, sadaka olarak yüz deve vermekten bana daha
sevimlidir
"İbni Mübarek
İbni Lehia tarikiyle rivayet etmiş. Hadis mevkuftur. [4]
Allah yolunda nöbet tutmak,
en büyük İbadet ve itaatlardandır. O ribatın nevilerinden en hayırlısıdir. Kim
müslümanlara düşman saldırabileceği bir yerde nöbet tutarsa şüphesiz ki o
murabıttır. Fakat tersi olmaz. Allah yolunda nöbet tutana murabıtın ecri
vardır. Ayrıca onun daha bir çok üstünlükleri de var: [5]
708- İbni
Abbas'dan Rasulullah'ın (s.a.v.) şöyle dediğini duydum:
"İki göz vardır ki onlara ateş değmez; Allah
korkusundan ağlayan göz ve Allah yolunda nöbet tutan göz." [6]
Hadisi Tirmizi rivayet
etmiş ve "Hadis Hasen'dir" demiş. [7]
709- İbni
Abbas'ın hadisini ayrıca İbni Asakir "Osman b. Ata el-Horasani, o da
babasından, o da Ata b. Ebi Rehah o da İbni Abbas'tan tahric etmiştir. [8]
710- Fadl b. Abbas'ın hadisinden de rivayet
edilmiş. Bunu İbni Adiy el-Kamil'de tahric etmiş. [9]
711- Ebu
Said'in hadisinden.[10]
712- İbni
Ömer'in hadisinden. Bu ikisini İbni Asakir ve başkaları(da) rivayet etmiş. [11]
713-
Enes'den Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurmuş:
"İki (sınıf) göz var ki, onlara ateş dokunmaz;
Allah yolunda nöbet tutan (ve uykusuz kalan) göz ve Allah korkusundan ağlayan
göz(dür).[12]Bunu Ebu Ya'la dan rivayet etmiş. Ricali de sikadır.
Taberani de el-Evsat'ta rivayet etmiş, ancak onda,
"İki (kısım) göz vardır ki ateş onları
görmez.." şeklinde ifade etmiş. [13]
714- Ebu Hureyre'den Rasulullah (s.a.v.) şöyle
buyurmuş:
"Üç kısım göz vardır ki ateş onlara dokunmaz.
(Bunlar) Allah yolunda gözü çıkan (patlatılan), Allah yolunda nöbet tutan ve
Allah korkusundan ağlayan (göz) dür."
[14] Hakim,
Ömer b. Raşid el-Yemami tarikiyle rivayet etmiş ve "Hadis sahihtir"
demiş. [15]
715- Yine
Hakim, Salih b. Kisan'dan rivayet etmiş. Der ki:
Ebu Abdirrahman'ın Ebu
Hureyre'den şöyle işittiğini söyledi. Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurmuş:
"Allah iki (sınıf) göze ateşin değmesini
(dokunmasını) haram kılmıştır. (Bunlar): Allah korkusundan ağlayan göz ile,
İslam ve ehlini küfürden korumak için nöbet tutan gözdür." [16]
716- Ebu Reyhane'den rivayet edilmiş. Kendisi anlatıyor:
"Rasulullah
(s.a.v.) ile bir gazada idik. Bir gün bir tepenin üzerine çıkıp orada
gecelendik. Bize öyle şiddetli bir soğuk isabet etti ki, insanlardan
bazılarının çukur kazıp içine girdiklerini, üzerine de zırhını bıraktıklarını
gördüm. Rasulullah (s.a.v,) insanlarda bu durumu görünce,
"Bu gece kim bize nöbet tutacak? Ben de ona üstünlüğü
olan bir duada bulunayım." Dedi.
Ensardan bir adam:"Ben ey Allah'ın Rasulu!" dedi. Ona:
"Yaklaş"
dedi. "Kimsin?" diye sordu. Ensar ismini söyleyince Rasulullah
(s.a.v.) ona çok dua etti. Ebu Reyhane der ki: Rasulullah'ın (s.a.v.) dua
ettiği şeyi duyunca dedim ki:
"Bir başkası da
benim""Yaklaş" dedi. Ben de yaklaştım. Bana:"Sen kimsin?"
dedi."Ebu Reyhane" diye cevap verdim. Bunun üzerine bana Ensardan
olana yaptığı duadan farklı bir dua ile dua etti. Sonra şöyle buyurdu:
"Allah korkusundan ağlayan veya göz yaşı döken ve
Allah yolunda (nöbet tutarak) sabahlayan göze ateş haram kılınmıştır.[17]Ve "üçüncü bir
göze de ateş haram kılınmıştır."
Ancak bunu Muhammed b.
Şumayr duymamıştır.
Bunu Ahmed (lafız ona
ait ve ricali de sikadır) İbni Ebi Şeybe, Nesai (bir bölümünü) Taberani ve
Hakim ("isnadı sahihtir" demiş.) rivayet etmişler. [18]
717- Beyhaki
Sunen'inde bunu rivayet etmiş. Onda şunuda eklemiş. İbni Şureyh der ki:
Bazılarının şöyle dediğini işittim:
"Allah'ın haram kıldığı şeylerden korunan ve
(yine) Allah için çıkarılan göze ateş haram kılınmıştır.[19]
Ebu Reyhane el-Ezdi
adındaki bu zat, ismi Şem'un'udur. Beyt'ul-Makdis'te ikame etmiş. Salih ve
macahid bir zattı. Allah ondan razı olsun. [20]
718- Ebu Ümran el-Ensari'den[21]
Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurmuş:
"Üç (sınıf) göz vardır ki ateş ebediyyen onlara
dokunmaz; Allah korkusundan ağlayan göz, Allah'ın kitabıyla sabahlayan göz ve
Allah yolunda nöbet tutan göz. [22] Bunu İbni Mübarek rivayet etmiş: [23]
Daha önce geçen
Enes'in hadisinde: Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurmuş:
"İki (kısım) göz vardır ki ateşi görmezler; Allah
korkusundan ağlayan göz ve Allah yolunda nöbet tutan göz. [24]
719- Taberani Ebu Habib el-Ankari'nin hadisinden
Muaviye b. Hide'den Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurmuş:
"Üç sınıf vardır ki gözleri ateşi görmez:
Allah yolunda nöbet tutan göz; Allah korkusundan ağlayan göz; Allah'ın haram
kıldı [25] ğı şeylerden muhafaza
edinilen (sakınılan) göz. [26]
720- Ahmed,
Ebu Ya'Ia ve Taberani Muaz b. Enes'den rivayet etmişler: Rasulullah (s.a.v.)
şöyle buyurmuş:
"Kim Allah Tabereke ve Teala yolunda müslümanların
arkasında (sınır bölgesinde) nöbet tutarsa, onu hiçbir delil tutmaz. Ateşi
ancak yeminin helalliği kadar görür. Çünkü Allahu Teala şöyle buyuruyor:
"Sizden her biri mutlaka oraya girecektir." [27]
Hadiste geçen
"tehlillet'ul-kasem" (Yeminin helal edilmesi, çözülmesi) yani
Allah'ın yeminini yerine getirme kadarıdır. Bunu İbni Faris nakletmiş. [28]
Bunu
"tuhlet'ul-yemin" kadar yaptım demek, yani "bunu sadece yeminimi
helal kılacak/çözecek kadarını yaptım"demektir.
Haravi nakleder ki,
kasem'in konusu/yeri Allahu Teala'nın şu sözüne racidir.
"Rabbine yemin olsun ki, onları mutlaka hasredeceğiz.."
Devamla der ki:
Araplar yemin eder ve yeminde kendisiyle yemin edilen (varlığı), gizlerler.
Allahu Teala'nın şu sözü bu babtandır:
"Şüphesiz içinizden ağır davrananlar
vardır..." [29]
Manası "Allah'a
yemin olsun ki içinizden.." dir. [30]
721- İsfahani
Terğib'te ve İbni Asakir Ömer b. Sabhan -ki zayıftır-ın hadisinden o da... Ebu
Hureyre'den tahric etmişler. Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurmuş:
"Kıyamet günü bütün gözler ağlar, ancak Allah'ın
haramlarından sakınan göz, Allah yolunda (nöbet tutarak) sabahlayan göz ve
Allah korkusundan sinek kapaları kendisinden (yaş) çıkan/akan göz bunun dışındadır.”
[31]
722- İbni
Mace Enes den rivayet etmiş. Rasulullah (s.a.v.)şöyle buyurmuş:
"Allah yolunda bir gecelik nöbet, kişinin ailesi
içindeki bin yıllık oruç ve (gece) kıyamından daha efdaldır. Bir yıl üçyüz
altmış gündür. bir gün bin yıl gibidir.” [32]
Bu hadis münkerdir. [33]
723- Ebu
Ya'la muhtasar olarak Said b. Halid b. Ebi't-Tavil -ki zayıftır- tarikiyle
Enes'ten rivayet etmiş. Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurmuş:
"Kim deniz sahilinde bir gece nöbet tutarsa, onun
ailesi içindeki bin yıllık ibadetinden daha efdaldır." [34]
724- Kitab'ul Cami li Mesail'il-Mudevvene'de Ebu
Hureyre şöyle demiş:
"Bir gecelik nöbet, bana Mescid'ul-Haram ve Rasulullah'ın
(s.a.v.) kabri yanında gündüzünü oruç, gecesini kıyam ile geçireceğim bin
günden daha sevimlidir. [35]
Bunun Ebu Hureyre den
sabit olduğunu tasavvur edemiyorum. Çünkü Rasulullah'ın (s.a.v.) kabri yanında
ibadet fazileti bir yana meşru bile değildir. [36]
725- Şifa'us-Sudur'da
zikredilmiş. Raulullah (s.a.y.) şöyle buyurmuş:
"Kim atı sırtında müslümanların arkasındaki sınırda
sabaha kadar bir geceki nöbet tutarsa Allah indinde onun için altmış yil(lık)
ibadetinden daha efdaldır." [37]
726- İbni
Ebi Şeybe sahih bir isnad ile Mekhul'den rivayet etmiştir:
"Kim sabaha kadar nöbet tutarsa günahları ondan
dökülür.[38]
727- Aynı
şekilde Hassan b. Utiyye'den aynısını sahih bir isnad ile rivayet etmiş. Hassan
b. Utiyye sayılı tabiindendir. [39]
Rasulullah (s.a.v.) Allah Yolunda Nöbet Tutanın
Cennetlik Olduğuna Şahitlik Etmiştir: [40]
728-
Taberani tahric etmiş. Ebu Atiyye der ki: Bir gün Rasulullah (s.a.v.) oturup
vefat eden bir adamdan bahsetti. Rasulullah (s.a.v.) dedi ki:
"Sizden biri onu hayır amellerden biri üzerine
gördü mü?" Bir adam:
"Evet onunla bir
gece Allah yolunda nöbet tutuk" dedi. Bunun üzerine Rasulullah (s.a.v.) ve
beraberindekiler kalkıp onun üstüne namaz kıldılar. Onu kabre indirdiklerinde
Rasulullah (s.a.v.) kendi eliyle üzerine toprağı düzelterek/serperek şöyle
buyurdu:
"Arkadaşlar senin ateş ehlinden olduğunu zannediyorlar.
Ben ise cennet ehlinden olduğuna şahitlik ediyorum.[41]
Ebu Atiyye adındaki bu
zatı Ebu Naim zikretmiş ve "Şam'lılar hakkında hadisi var. Mutayyen b.
Süleyman onu sahabeden saymış" der. Hakim "(Bu zat) Rasulullah'ın
(s.a.v.) döneminde vefat etti. Sahabeden sayılması lazım.
Hafız Zehebi
"Tecridu Esma'is-Sahabe" adlı eserinde isminin Malik b. Ebi Hamza
olduğunu kaydeder.[42]
729- Yine
Taberani Abdullah b. Nafi'in hadisinden Ebu Münzir'den rivayet etmiş:
"Adamın biri
Rasulullah'ın (s.a.v.) yanına gelerek şöyle dedi:
"Ey Allah'ın Rasulu! Filan adam öldü. (Gel)
üzerinde namaz kıl."
Ömer:"O bir facir
(günahkar)dır üzerinde namaz kılma!" dedi. Adam:"Ey Allah'ın Rasulu!
Sabahladığın gecede onu nöbette görmedin mi? O da onlar arasınd'andı."
Bunun üzerine Rasulullah (s.a.v.) kalkıp üzerinde namaz kıldı ve onu kabre
koyuncaya kadar onu takip etti. (Kabri yanında oturdu) defin işleri bitince yüz
kez üstüne toprağı serpti. Sonra şöyle dedi:
"İnsanlar hakkında şer konuşuyorlar, ben ise
hakkında hayır yad ediyorum." Bunun üzerine Ömer:
"Bu ne oluyor ey
Allah'ın Rasulu" deyince Rasulullah (s.a.v.):
"İbni Hattab! Yeter, (bırak bizi) kim Allah
yolunda cihad ederse ona cennet vacip olur.[43]
730- Sehl b.
Hanzaliyye'den Onlar Huneyn günü Rasululah (s.a.v.) ile akşam üstü oluncaya
kadar yürüdüler. Namaz vakti geldi. Bir süvari gelip şöyle dedi:
"Ey Allah'n
Rasulu! Ben sizin aranızdan ayrılıp falan dağa çıktım, bir de ne göreyim,
Havazin kabilesi kadınları, develeri ve davarları ile ve koyunlarını alıp
Huneyn'e gelip toplanmışlar. Bunu duyan Rasulullah (s.a.v.) gülümsedi ve şöyle
buyurdu:
"Yarın inşaallah bunlar müslümanların ganimeti
olacaktır. Bu gece bize kim nöbet tutacak (gözetleme yapacak)?" diyece sorunca, Enes b. Amir Mursed el-Ganevi öne
atılıp:"Ben ey Allah'ın Rasulu!" dedi
"Haydi bin öyleyse" buyurdu. Ata binip Rasulullah'ın yanma geldi.
"Şimdi şu vadiden git, en yüksek yerine çık
ve bu gece dört gözle bizi bekie (oralardan kuş uçurtma) senin tarafından gafil
avlanmayalım."
Sabah olunca,
namazgahına gidip iki rekat namaz kıldı. Sonra şöyle buyurdu:
"Atlıdan bir haber varmıı?"
"Hayır"
dediler. Namaza duruldu, namaz kılarken vadiye doğru (bazen) dönüp bakıyordu,
sonra şöyle buyurdu
"Müjde süvariniz
geldi!"Ağaçların arasından baktık ki, hakikaten gelmiş ve Allah Rasulu
yanında durmuş. Süvari dedi ki:
"Bana emrettiğin
yere gittim ve vadinin tepesinde durdum. Sabah olunca iki geçit -daha
tırmandım, fakat kimseyi göremedim."
"Peki bu gece atından hiç indin mi?" Diye sorunca, süvari şu cevabı verdi:
"Hayır, sadece
namaz kılmak ve kaza-i hacetimi yapmak için indim"
"Sana (cenneti) kazandıran bir amel işledin.
Bundan sonra (başka) bir şey yapmasan da bu sana yeter.[44]
Buyurdu, bunu Ebu
Davud (lafız da ona aittir), Nesai, Ebu Avane (Sahih'inde) ve Hakim
("İkisinin şartına göre sahihtir. Ancak Sehl'den tahric etmişler. Sehl de
büyük bir sahabidir" der) rivayet etmiş. [45]
731- Said b. Mansur Senin'inde Abdullah b.
Muhayriz den o da babasından rivayet etmiş:
"Kim Allah
yolunda nöbet tutarsa, her gece için, geride bıraktığı müslüman ve kafir
sayısınca kirat ecir vardır."[47]
732- İbni Mübarek Evzai'den rivayet etmiş. İbni
Muhayriz'in şöyle dediğini bana haber verdiler:
"Kim Allah
yolunda bir gece nöbet tutarsa ona her bir insan, her bir hayvan kadar kirat
ecir vardır. [48]
Müellif -Allah onu
affetsin der ki: Bu tür şeyler görüş ve içtihad babından söylen(e)mez. Hele
Abdullah b. Muhayriz adındaki bu zat, tabiinin büyüklerinden, imamlarından,
abidlerindendir. Menkıbeleri büyük, iyi (hayırlı) işleri çoktur. Evzai'nin onun
hakkındaki şu sözleri sana yeterlidir:
"Kim tabi olmak
isterse İbni Muhayriz'e tabi olsun. Muhakka ki İbni Muhayriz'in bulunduğu bir
ümmeti Allah delalete götürecek değildir. [49]
Değerli İmam Reca b.
Hayra[50]
şöyle diyordu:"Dilesen İbni Muhayriz'in bekasını yeryüzü ehli için eman
(güven) addederdim" der. Bu derecede olan bir zatın bu tür şeyleri görüşü
babından söyle(ye)mez. Bilakis onun bunu Rasulullah'dan (s.a.v.) rivayet etme
ihtimali vardır. [51]
733-
Taberani ricali sika bir sened ile Evsat'ta Enes'den rivayet etmiş. Rasulüllah
(s.a.v.) şöyle buyurmuş:
"Kim müslumanların arkasında bir gece nöbet tutarsa,
ona geri bıraktığı oruç tutan ve namaz kılan (kişilerin) ecri vardır.” [52]
734- İbni
Ömer'den Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurmuş:
"Kadir
gecesinden daha hayırlı bir geceyi size haber vereyim mi? korkunun olduğu (bir)
yerde nöbetçilere (askere) nöbet tutan (ın gecesi) dir. Bunun ailesine dönmeme
ihtimali de var.
[53]İbni Ebi Şeybe (mevkuf olarak) Nesai, Beyhaki ve Hakim
(de merfu olarak, lafız da ona ait ve Buhari şartlarına göre sahihtir) rivayet
etmişler. [54]
735- Ebu
Umame'den Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurmuş:
"Müslümanların sınırları ötesinde (ileri
karakolda)murabıt olarak üç gün nöbet tutmam, Medine ve Beyt'il-Makdis'te bana
kadir gecesi denk gelmesinden daha sevimlidir.” [55]
Beyhaki Yahya b. Salih
tarikiyle Ebu Umame'den rivayet etmiş. Aynı bu tarikle ibni Asakir de tahric
etmiş ve "Hadis hasendir" demiş. [56]
Daha önce Ebu
Hureyre'nin sözü olarak da geçmişti.[57]
736-
Taberani, İbni Münzir (el-Evsat'ta) ve Hakim Mus'ab b. Zübeyr tarikiyle
Abdullah b. Zübeyr'den rivayet etmiş. Osman Minber üzerinde hutbe okurken şöyle
dedi:
"Rasulullah'dan
(s.a.v.) işittiğim bir hadisi söyleyeceğim ki şimdiye kadar söylememi
engelleyen size kıyamamadan idi. Rasulullah'ın (s.a.v.) şöyle buyurduğunu işittim:
"Allah yolunda bir gece nöbeti, gecesi kıyamla
geç(iril)en, gündüzü oruçla geçen bin geceden daha hayırlıdır.”[58]
Hakim "isnadı
sahihtir"
Musab'm sikalığmda
ihtilaf var. O bu ümmetin abidlerindendir. Ondan nakledildiğine göre, yıl boyu
oruç tutar, günde bin rekat namaz kılardı.[59]
737- Sultan
Nuruddin Mahmud "el-içtihad" adlı eserinde kendi isnadıyla Enes b.
Malik'den tahric etmiş. Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurmuş:
"Kim Allah yolunda bir gece (nöbet tutarak)
sabahlar sa, ona ümmetimden hiç kimsenin vasıflandıramayacağı kadar ecir
vardır. [60]”
738- İbni
Asakir kendi isnadıyla Artaa b. el-Münzir'den tahric etmiş. Ömer (meclisinde)
oturanlara, hangi insanın ecri daha büyüktür? diye sordu.
(Oturanlar) ona oruç
ve namazı zikretmeye başlayıp, emir'ul-mümininden sonra falan ve filancadır
dediler. O:"Size insanlardan zikrettiklerinizden ve emir'ul-mümin den de
ecrinden büyük olanı haber vereyim mi?" Onlar:"Evet" deyince.
Ömer:
"Şam'da bir
adamcık ki, atının yularını tutmuş, müslümanlann sınırlarını koruyup muhafaza
eden kişidir. Sunuda bilmez; onu aslan mı yer, onu zehirli bir yaratık mı
sokar yahut onu bir düşman mı basar?" İşte bu adamm ecri zikrettiğiniz
kişilerin ve Emir'ul-müminin (ecrinden) daha büyüktür. Şam'ı zikretmesindeki amaç,
Şam'ın hilafeti dönemin cihad ve gaza yeri oluşundandı.[61]
739- Ukbe b. Amir el-Cuhni'den Rasulullah (s.a.v.)
şöyle buyurmuş:
"Allah askerlerin nöbetçisine rahmet etsin.” [62] Said b. Mansur, İbni Mace, İbn'il-Münzir ve Beyhaki
Ci-had ve gaza sahibi Salih b. Muhammed b. Zaid -zayıftırtarikiyle rivayet
etmişler. [63]
740- Hakim
b. Salih b. Muhammed'ten o da Ömer b. Abdulaziz den, o da babasından, o da
Ukbe'den rivayet etmiş. Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurmuş:
"Allah nöbet tutana rahmet etsin.” [64] Hakim "Hadisin isnadı sahihtir" demiş. [65]
741- Yine
Hakim Salih b. Muhammed'in tarikiyle, Ömer b. Abdülaziz'den, o da Kays b.
el-Haris el-Gadani'den tahric etmiş ve "Ömer'in Kays'tan rivayetinden
dolayı gariptir" der. Kays sahabidir. [66]
742- Evzai
den Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurmuş:
"Allah
yolunda at(ı) üstünde askere nöbet tutan (onacennet) vacip olarak
sabahlar."
Bunu Şifa'us-Sudur'da
zikretmiş. "Vacip olur" demek, yani ona cennet vacip olur. [67]
743- Cabirb.
Abdillah dan zikretmiş Rasulullah (s.a.v.) Tebuk (seferin) de gittiği günün
geleceği güne kadar Abbad b. Beşir'i muhafızlara nöbetçi yapmıştı. Abbad orduda
arkadaşlarını dolaşırdı. Rasulullah'a (s.a.v.) gelip şöyle dedi:
"Ya Rasulallah!
Sabahlanıncaya kadar arkamızdakilerin tekbir seslerini istiyorduk. Ben de
nöbetçileri gezecek birini tayin ettim." Rasulullah (s.a.v.) şöyle dedi:
"Yapmayacaktın, Fakat olabilir ki bazı müslümantar
atları üstündekileri çağırmış da onlar da icabet etmişler."Silkan b. Seleme: "Ey Allah'ın Rasulu!
müslümanlardan on kişiyle atlarımız üzerinde çıkıp askerlere nöbet tuttuk"
dedi. Bunun üzerine Rasulullah (s.a.v.) şöyle dedi:
"Allah yolunda muhafızlara nöbet tutana Allah rahmet
etsin. Nöbet tutuğunuz tüm insan ve hayvanlar için kirat ecir var."
Silkan'ın ismi Said
Ebu Naile'dir. Ka'b b. Eşrefin süt kardeşidir. [68]
744- İbn'ul-Mübarek
hasen bir isnad ile Cabir'den rivayet etmiş:
"Allah Rasulu ile
gazaya yani Zat'ur-Rika gazvesine çıktık. Bir adam (ganimet olarak)
müşriklerden olan bir adamın elde ettiği karısıyla cinsel temasta bulundu.
Bunun üzerine müşrik olan kocası, yemin etti ve:
"Muhammed'in
ashabından birinin kanını akıtıncaya kadar onları izliyeceğim." Öyle Allah
Rasulu'nun izini takibe aldı. Rasulullah (s.a.v.) bir yere konakladı ve:
"Bize kim nöbet tutacak?" dedi.
Hemen biri
muhacirlerden, ötkisi de ensardan olmak üzere iki kişi gönüllü ortaya atıldı.
Onlara şöyle buyurdu:
"Geçidin ağzını tutun (bekleyin)"O iki adam o yolun ağzına varınca
ensardan olan adam muhacirden olana:
"Gecenin hangi
vakti hoşuna gidiyor. Başında mı yoksa sonunda mı nöbet tutayım?" O da:
"Bana başını
tut" dedi. Muhacir olan oturup yattı. Ensari ise namaza durdu. Sonra (müşrik)
adam geldi; onu (namazdakini) görünce, kavmin nöbetçisi olduğunu anladı, Ona
bir ok attı. Bunun üzerine namazda olan, ağzıyla o oku çıkardı. O ayakta
durmaya devam etti. Sonra (müşrik) adam bir ok daha attı, onu da ağzıyla
çıkardı ve ayakta (namazda) durma sebat (devam) etti. Sonra adam üçüncü oku
attı; onu da ağzıyla çıkardı ve rukua gitti. Sonra arkadışmı uyandırdı. Şöyle
dedi:
"(Yerinde) dur
muhakkak ki ben geliyorum" dedi. Adam kendisim tanıdıklarını anlayınca
geçip gitti."Subhanallah! Neden sana ilk oku attığında beni uyandırmadın?"
(Ensari) şöyle cevap verdi:
"Bir süre
okuyordum: O sureyi tamamlamadan kesmek istemedim. Atışlarını arttırdı, bu
orada rukua vardım ve seni uyandırdım. Allah'a yemin olsun ki, Rasulullah'ın
beni, korumak emrettiği bir gediği kaybetmekten kork-masaydım, o (okuduğumu) ya
bitirecektim yahut ben onu kesmeden (o müşrik) beni (ondan) keserdi."Bu
kıssayı aynı şekilde Ebu Davud'da İbn'il-Mübarek tarikiyle, Buhari'de özet bir
şekilde zikretmiş. [69]
745- Sehl b.
Salih'ten rivayet edilmiş. Der ki: Rasululah (s.a.v.) Uhud günü çıkınca şöyle
dedi:
"Bu gece, bu gediği kapatmaya kim icabet
edecek." (Yahut buna benzer bir
söz söyledi.) Ensardan sonra da Beni Zureyk'ten Zekvan b. Abdul kays Eb'us-Subu
adında b; adam ayağa kalkıp:
"Ben" dedi.
Rasulullah:
"Sen
kimsin?" diye sorunca
."Ben
Zekvan'ım" dedi. Rasulullah:
"Otur" dedi.
Sonra-sözünü tekrarladı, yine Zekvan ayağa kaklı
"Ben" dedi.
Rasulullah:
"Sen
kimsin?" diye sorunca,"İbnu Abdi Kays" dedi. Rasulullah:"Otur" dedi. Sonra yine sözünü
tekrarladı. Yine Zekvan ayağa kalkıp"Ben" dedi. "Sen kimsin?" buyurunca, Zekvan:
"Ben
Ebu's-Subu'um" dedi. Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu:"Şu ve şu yerde olunuz" Zekvan şöyle dedi:
"Ey Allah'ın
Rasulu! O sadece benim. Müşriklerin bir gözcüsünün olmasından emin
değildik." Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu:
"Ayaklarıyla yeşilliklerine ayak basan bir adamı
görmek isteyen, şu adam baksın."Zekvan
vedalaşmak için ailesine gitti. Hanımları elbiselerinden tutmaya başlayıp,
"ya Eba's-Subu! Bizi bırakıp gidiyor musun?" Elbisesini onlardan
çekip onların arasından çıktıktan sonra onlara dönüp şöyle dedi:
"Sözleşme yeriniz
kıyamet günüdür" Sonra öldürüldü. [70]
İbni Mübarek bunu
böyle muaddal olarak Asıb b. Amr el-Ömeri'den o da Süheyl'den rivayet etmiş. [71]
[1] Nisa: 4/102.
[2] Tevbe: 9/120.
[3] Feth'ul-Bari Cihad: 6/81; Rikak: 11/253.
İbn Nehhas, Cihad, Tevhid
Yayınları: 1/409
[4] Cihad: 2/168.
[5] İbn Nehhas, Cihad, Tevhid Yayınları: 1/409-410
[6] Tirmizi Sünen Cihad: 3/96 ve "Hadis
Hasendir" demiş. Onu ancak Şuayb b. Ruzayk'ın hadisinden tanıyoruz. Şuayb
hakkında Hafız "Saduktur, ancak hata ediyor" der. Yine onda Ata b.
Ebi Müslim el-Horasani var. Hafız "Saduk (doğru) tur. ancak çok
vehmeder" diyor.
[7] İbn Nehhas, Cihad, Tevhid Yayınları: 1/410
[8] Sanki müellif -Allah ona rahmet etsin- bunu önceki
hadisi güçlendirmek için nakletmiş. Ancak bunun senedinde Ata el-Horasani var.
Onun halini az Önce açıkladık ki, onunla takviye olmaz.
İbn Nehhas, Cihad,
Tevhid Yayınları: 1/410
[9] bu tarikler her ne kadar öncekinden farklı iseler de
hadisi ancak hasen olur. Ancak onu bulamadım. Evet bundan sonra geleceği üzere
hadis sahihtir.
İbn Nehhas, Cihad,
Tevhid Yayınları: 1/410
[10] bu tarikler her ne kadar öncekinden farklı iseler de
hadisi ancak hasen olur. Ancak onu bulamadım. Evet bundan sonra geleceği üzere
hadis sahihtir.
İbn Nehhas, Cihad, Tevhid Yayınları: 1/410
[11] bu tarikler her ne kadar öncekinden farklı iseler de
hadisi ancak hasen olur. Ancak onu bulamadım. Evet bundan sonra geleceği üzere
hadis sahihtir.
İbn Nehhas, Cihad,
Tevhid Yayınları: 1/410
[12] Mecma'uz-Zevaid: 5/288.
[13] İbn Nehhas, Cihad, Tevhid Yayınları: 1/410-411
[14] Müstedrek: 2/82. Zehebİ "Ömer'i zayıf
görmüştür."
[15] İbn Nehhas, Cihad, Tevhid Yayınları: 1/411
[16] Müstedrek: 2/82-83. Zehebi: "Onda kopukluk
var."
İbn Nehhas, Cihad,
Tevhid Yayınları: 1/411
[17] Ahmed Müsned: 4/134-135. Heysemi: "ricali
sikadır": 5/287; Musannef Cihad: 5/350; Nesai Sünen Cihad: 6/15;
Müstedrek: 2/83. Hadisin sahihliği hususunda Zehebi de ona muvafakat etmiş.
[18] İbn Nehhas, Cihad, Tevhid Yayınları: 1/411-412
[19] Sunen'ul-Kübra Siyet: 9/149. Bu fazlalık Hakim'de de
var.
[20] İbn Nehhas, Cihad, Tevhid Yayınları: 1/412
[21] Ebu Ümran el-Ensari eş.-Şam'i Ebu'd-Derda'nın mevlası
Süleyman İbni Abdillah'tır. Doğru bir kişidir hadisi murseldir. Et-Takrib s:
439.
[22] Cihad: 2/186.
[23] İbn Nehhas, Cihad, Tevhid Yayınları: 1/412-413
[24] 713 no ile geçti.
[25] Meryem: 19/68.
[26] Heysemi Onda Ebu Habib el-Ankari var. Onu tanımıyorum,
geri kalan sikadır demiş. Mecma'uz-zevaid: 5/288.
İbn Nehhas, Cihad,
Tevhid Yayınları: 1/413
[27] Meryem: 19/71.
[28] Mekayis'ul-lüğa: 2/21.
[29] Nisa: 4/72.
[30] İbn Nehhas, Cihad, Tevhid Yayınları: 1/413-414
[31] İbn Nehhas, Cihad, Tevhid Yayınları: 1/414
[32] İbni Mace Sünen: 2/925.
[33] İbn Nehhas, Cihad, Tevhid Yayınları: 1/414-415
[34] İbn Nehhas, Cihad, Tevhid Yayınları: 1/415
[35] Cami: K.154/A
[36] İbn Nehhas, Cihad, Tevhid Yayınları: 1/415
[37] İbn Nehhas, Cihad, Tevhid Yayınları: 1/415
[38] Musannef: 5/298.
İbn Nehhas, Cihad, Tevhid
Yayınları: 1/415
[39] Musannef: 5/298. •
[40] İbn Nehhas, Cihad, Tevhid Yayınları: 1/415-416
[41] Mucem'ul-Kebir: 22/378; Heysemi Taberani bunu şeyhi
İbrahim b. Muhammed'den rivayet etmiş. Zehebi bunu zayıf görmüş.
Mecma'uz-Zevaid: 5/288.
[42] Tecrid'u Esma'is-Sahabeti: 2/187.
İbn Nehhas, Cihad, Tevhid
Yayınları: 1/416
[43] Hafız bunu İbni Munzir'in tercemesinde zıkretmiş. Bunu
Hişam b. Sa'd üzerine mevkuf kılmış ve Ebu Davud bunu Mursel'den.zikretmiş der.
Isabe: 4/185-186. İbn Nehhas, Cihad, Tevhid Yayınları: 1/416-417
[44] Ebu Davud Sünen Cihad: 3/20-21; Ebu Avane Müsned
Cihad: 5/98; Müstedrek: 2/83-84. Ayrıca hadisi sahih görmüş. Zehebi de ona
muvafakat etmiş. Beyhaki Sunen'ul-Kübra Siyer: 9/49. Hafız "Bunu Ebu
Davud, Nesai, Beğevi, Taberani, İbni Mendeh, rivayet etmiş. İsnadı Sahih'in
şartlarına göredir. İsabe: 1/73. Hadiste sahihtir.
[45] İbn Nehhas, Cihad, Tevhid Yayınları: 1/417-419
[46] Kirat: Iraklılarda bir Ölçüdür. Daha önce geçen
hadiste Uhud dağı kadar diye açıklanmıştı. Mütercim.
[47] Said Sünen: 2/3/171. İbn Nehhas, Cihad, Tevhid
Yayınları: 1/419
[48] Cihad: 2/167.
[49] Bakınız: Tehzib'ut-Tehzib: 6/23.
[50] Reca b. Hayra el-Kendi Ebu Mikdad. Filistinlidir. Sika
ve fakih bir zattır. Et-Takrib s: 102
[51] İbn Nehhas, Cihad, Tevhid Yayınları: 1/419
[52] Heysemi "Ricali sikadır" Mecma'uz-Zevaid:
5/289. İbn Nehhas, Cihad, Tevhid Yayınları: 1/419-420
[53] Beyhaki Sunen'ul-Kübra: 9/149; Müstedrek: 2/80-81,
[54] İbn Nehhas, Cihad, Tevhid Yayınları: 1/420.
[55] Sunen'de bulamadım, Şuab'da olabilir.
[56] İbn Nehhas, Cihad, Tevhid Yayınları: 1/420.
[57] 724 no ile.
[58] Müstedrek: 2/81. Zehebi de muvafakat etmiş, ancak
hadiste inkıta (kopukluk)var. Tehzib'ut-Tehzib'te olduğu gibi Mus'ab b.
Sabit'in dedesinden olanı rivayeti mürseldir. 10/158-159.
[59] Tehzib'ut-Tehzib: 10/159. İbn Nehhas, Cihad, Tevhid
Yayınları: 1/421.
[60] Hadis mevzudur. İbn Nehhas, Cihad, Tevhid Yayınları:
1/421.
[61] İbn Nehhas, Cihad, Tevhid Yayınları: 1/421-422
[62] Said Sunen:2/3/17I; İbni Mace Sünen Cihad: 2/925;
Beyhaki'nin Sunen'inde bulamadım.
[63] İbn Nehhas, Cihad, Tevhid Yayınları: 1/422.
[64] Müstedrek: 2/86. Zehebİ de ona muvafakat etmiş.
Senedin zayıf oluşunu (az önce) öğrendin.
[65] İbn Nehhas, Cihad, Tevhid Yayınları: 1/422.
[66] İbn Nehhas, Cihad, Tevhid Yayınları: 1/422.
[67] İbn Nehhas, Cihad, Tevhid Yayınları: 1/422.
[68] İbn Nehhas, Cihad, Tevhid Yayınları: 1/423.
[69] Cihad: 2/168-170; Ebu Davud Sünen Tehari: 1/136;
Feth'ul-Bari Vudu: 1/280; Beyhaki
Delail'de başka bir şekilde rivayet etmiş. Ensari Abbad b. Beşir, Muhacir Ammar
b. Yasir sureyi de Kehf olduğunu zikretmiş. Feth'ul-bari: 1/281.
İbn Nehhas, Cihad, Tevhid
Yayınları: 1/423-424.
[70] Cihad: 2/146-147.
[71] İbn Nehhas, Cihad, Tevhid Yayınları: 1/424-425.