21. MÜCAHİTLERİN KILIÇ, MIZRAK VE MÜHİMMATLARININ FAZİLETİ 2

Cennet Kılıçların Gölgesi Altındadır: 2

Kılıçlar Cennetin Anahtarlarıdır: 2

Fasıl 3

Fasıl 3


21. MÜCAHİTLERİN KILIÇ, MIZRAK VE MÜHİMMATLARININ FAZİLETİ

 

Allahu Teala şöyle buyuruyor:

"Silahlarını alsınlar/kuşansınlar." [1]

"Onlar için gücünüzün yettiği kadar kuvvet hazırla­yın," [2]

Kitab'ı Aziz'de mızrağı da zikreder:

"Ey iman edenler! Allah sizi, ellerinizin ve mızrakla­rınızın erişeceği av türü bir şeyle mutlaka deneyecektir.”"[3][4]

Kurtubi tefsirinde şöyle den Dehhak:

"Tedbirinizi alın..."

Ayetinde "yani kılıçlarınızı kuşanın. Çünkü bu savaşçı­ların durumudur" demiş.

Yine orada: İbni Abbas,

"Onlar için gücünüzün yettiği kadar kuvvet hazırla­yın  

Ayeti[5]hakkında "kuvvet, silah ve yaydır" demiş.

839-  Şifa'us-Sudur'un sahibi Ubeydullah b. Zahr'dan, Rasulullah (s.a.v,) şöyle buyurdu:

"Kim Allah yolunda bir hazırlık yaparsa, her sabah onun mizanına konur." [6]

840-  Yine Abdullah b. Şehzib'den Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurmuş:

"Ademoğlunun ameli her pazartesi ve perşembe arzolunur. Kim silahında artırmışsa iyilikleri artırılır, kim de silahında eksiltmişse iyiliklerinden de eksilti­lir.”

"bet ederse ona sayılmaz, hata ederse yine sayılmaz. İbn'ul-Kattan "izne ihtiyaç yoktur." Bu ikisini Rafii nakleder.İki yarışçının üstlendikleri malın (ödülün) yanlarında bırakabilecekleri gibi, güvendikleri adil bir şahsın yanma­da bırakabilirler. ki bu daha ihtiyatidir. Onlardan biri, ya­nımızda bırakalım dese, ötekisi (onu) adil birisinin yanın­da bırakalım dese; eğer borçsa birincinin, hemen verile­cekse ikinci adamın dediğine uyulur. Biri onu Zeyd'in ya­nına bırakalım, Ötekisi Amr'm yanma bırakalım dese, hakim emin (güvenilir) olanı seçer. Acaba hakim tartışma konusu olan bu iki kişiden birini mi seçer yoksa onların haricinde birini mi seçer? Bunda iki görüş var, bir Örf varsa, yine bu hususta iki görüş var. Yinede en iyi bilen Allah'tır. Zikrettiğimiz meselelerden bu kadarı yeter ve çoktur da. (Geri kalan bir şey varsa) sen de buna kıyas et. Tevfik Allah'tandır. [7]

 

Cennet Kılıçların Gölgesi Altındadır:

 

842- Abdullah b. Ebi Evka'dan (r.a.), Rasulullah (s.a.v.) düşmanla karşılaştığı bazı günlerinde güneş batıncaya ka­dar beklerdi. O zaman ayağa kalkar şöyle buyururdu:

"Ey insanlar! Düşmanla karşılaşmayı temenni etme­yin! Allah'tan afiyet isteyin. Onlarla karşılaştığınız za­man da sabredin. Bilin ki, cennet kılıçların gölgeleri al­tındadır.”[8]

843- Ebubekir b. Ebi Musa: Düşman karşısmdayken ba­bamın şöyle dedğini işittim: Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyur­du:

"Muhakkak ki cennet kapıları kılıçların gölgeleri al­tındadır.” [9]

Bunun üzerine pejmürde kılıklı bir adam ayağa kalkarak şöyle dedi:

"Ey Ebu Musa! Sen gerçekten Nebi'nin (s.a.v.) bunu söylediğini duydun mu?" O da:

"Evet" deyince adam hemen arkadaşlarının yanına dönüp şöyle dedi:

"Size selam ediyorum." Kılıcının kınını parçaladı. Ora­da bıraktı attı ve kılıcıyla düşmana yürüyüp öldürülünceye kadar savaştı.

 

Kılıçlar Cennetin Anahtarlarıdır:

 

Yezid b. Şecere'nin hadisinde daha önce şöyle geçmişti

"Bana haber verildiğine (rivayet edildiğine) göre kılıç­lar cenetin anahtarıdırlar. [10]

İbni Asakir ve başkası Nebi'den (s.a.v.) merfü olarak rivayet etmişler.

844- Bunu Şifa'us-Sudur'da Mekhul'dan, o da Nebi'den (,a.v.) mursel olarak rivayet etmiş.

Müellif -Allah onu affetsin- der ki: Bu hadisle kılıçlar cennetin anahtarları kılınmış. Çünkü onun kapılarının açılması için sebeptir. İki saf karşı karşıya gelip Allah yolunda kılıçlar çekildiğinde cenetin kapıları açılır. İkinci bapta,

"Şüphesiz cennet kılıçların gölgeleri altındadır." sö­zünün anlamı (detaylı bir şekilde) geçmişti

Allah yolunda kılıçla vurmak cennete girmek için se­beptir:

İbni Asakir isnadıyla Ebu Hureyre'den (r.a.), Rasulullah'ın (s.a.v,) şöyle buyurduğunu işittim:

"Sizi cennete sokacak şeyi size haber vereyim mi?"

"Evet" dediler.

"Kılıçla vurmak, misafiri yedirme ve namaz vakitle­rine önem vermedir"[11]diye buyurdu.

Kim-Allah yolunda bir kılıç takarsa, Allah ona üstün­lük/keramet kemerini takar, iman ridası ile giydirir:

845- Ebu Umame'den (r.a.) merfu olarak:

"Kim (bir) namazda, (bir) cihadda veya ribatta kılıç takarsa/kuşanırsa, Allah ona keramet/üstünlük kemeri­ni (kuşağını) takar.

"Bunu Şifa'us-Sudur'da zikretmiş.

846- Yine onda Hasan'dan o da Nebi'den (s.a.v.):

"Kim Allah yolunda kılıç takarsa, iman elbisesiyle ile giydirilir ve bu onun üzerinde olduğu müddetçe melek­ler onun için istiğfarda bulunurlar.

847- Hafız Ebu Nuaym... Ebu Eyyub el-Ensari'den (r.a.) Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu:

"Kılıçlar mücahidlerin rida (giysi)leridir.[12]

848- İbni Asakir'den bu isnad ile Zuhri'den... Yezid b. Sabit'ten o da Nebi'den (s.a.v.) rivayet etmiş

Kim Allah Yolunda (bir) kılıç takarsa bu onun için teşten bir koruyucu/kalkan olur:

849- Şifa'us-Sudur'da İbni Abbas'dan Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu:

"Kim Allah yolunda kılıç takarsa/kuşanırsa, bu onun için ateşten bir kalkan olur. Kim Allah yolunda bir mız­rak taşısa kıyamet gününde bu onun için bir bayrak/işa­ret olur.

"Kim Allah yolunda bir kılıç takarsa/bağlasa Allah ona cennetten iki kuşak takar. Muhakkak ki Allah me­leklerine savaşçının kılıç ve mızrağıyla övünür:

850- Ebu Hureyre'den Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu:

 "Kim Allah azze ve celle yolunda bir kılıç kuşanırsa,Allah kıyamet gününde ona cennetin kuşaklarından/per-danlıklarından iki tane takar. Dünya, Allah'ın onu ya­rattığı günden yok olacağı güne kadar onlara denk gel­mez. Kılıcını bırakıncaya kadar melekler ona dua eder­ler. Ve muhakkak ki Allah meleklerine karşı gazinin kılıcı ve mızrağıyla övünür. Allah meleklerine karşı kul­larından biriyle övünürse sonra ona azab etmez.

[13]Hafız Ebu Hafs Şahin Terğib adlı eserinde ihtisarla ve îbni Asakir rivayet etmiş. İkisi de Mücahid'ten rivayet et­mişler.Gazinin kılcı boynunda olduğu müddetçe melekler ona dua eder ve yine onu bırakana kadar ona dua eder­ler:

851- İbni Asakir tahric etmiş, ibni Abbas'dan (r.a.) Ra-sulullah (s.a.v.) şöyle buyurmuş:

"Gazinin boynunda kılıcının bağları oldukça melek­ler ona dua etmeye devam ederler."

852- Şifa'us-sudur'un sahibi Ali b. Ebi Talib'den (r.a.)nakletmiş:

"Muhakkak ki Allah, Allah yolunda kılıcını kuşanan kimseyle meleklere karşı övünür. O kılıcını kuşandığı müd­detçe melekler ona dua ederler. İtikafa girenin süneti nasıl ki oruçsa murabıtın sünneti de kılıcı kuşanmaktır."

 

Fasıl

 

853- İbni Asakir kendi isnadıyla Kab'ten tahric etmiş:Şöyle demiş:

"Allah azze ve celle'nin Yemen'de iki hazinesi var. Bi­rini Yermuk günü getir(t)di. Ötekisini de savaşın şiddetli gününde getir(t)ecek. O gün yetmiş bin kişinin kılıç ipleri liftendir [14]

854- Buhari Ebu Umame'den (r.a.). Der ki:

Fetihleri öyle insanlar yaptı ki kılıçlarının süsü ne altın ne de gümüştü. Ancak süsleri sarmaşık bitkisi, kurşun ve de­mir idi.[15]

855- İbni Ebi Şey-be rivayet etmiş. Ömer (r.a.) şöyle de­di:

"Düşman toprağında tırnaklarınızı uzatınız/bulundurunuz. Çünkü o (da) (bir) silahtır. [16]

Muğni sahibi der ki: Ahmed,

"Düşman toprağında ona ihtiyaç duyulur. Görmüyor musun, ipi (düğümü) veya başka bir şeyi çözmek istediğinde buna ihtiyaç duyar, onu tırnakları yoksa bunu yapa­maz.[17]

856- Hakem b. Amr'dan (r.a.) Rasulullah (s.a.v.) cihadta tırnaklarımızı kesmememizi emretti. Çünkü, güç/kuvvet tırnaklarındır." [18]

857- Bir çok kişi Allahu Teala yolunda çekilen ilk kılı­cın Zübeyr b. Avvam'm kılıcı olduğunu söyler. Buda Nebi'nin (s.a.v.) yaptığı duadan dolayıdır Olay şudur:

"O sekiz yaşındayken müslüman oldu. İçine şeytandan Nebi'nin (s.a.v.) Mekke'nin yukarılarına kaçırıldığı konusunda bir vesvese girdi. Zubeyr on İki yaşıyla kılıcıyla çık­tı. Onu görenler tanımıyorlardı. Onu o elinde kılıç olan bir çocuk diyorlardı. Bu haliyle Nebi'nin (s.a.v.) yanma kadar geldi. Rasulullah (s.a.v.):

"Sana ne oldu?" O:

"Alındığına/kaçırıldığına dair bir his aldım" dedi. Rasu­lullah (s.a.v.):

"O durumda ne yapardın?" diye sordu. O:

"Seni alanları/kaçıranları öldürürdüm" dedi. Nebi (s.a.v.)

ona ve kılıcına dua etti. Onun kılıcı Allah yolunda kınından sıyrılan kılıç onun kılıcıdır. O İslam kahramanlarından ve yiğitlerindendi. [19]

858- İbn'uz-Zennad der ki:

Hendek günü Zübeyir Osman b. Abdilah b. Muğire'yi kılıçla miğferi üzerine darbe vurdu. Dediler ki: Kılıcın ne kadar da iyidir? Zübeyir buna çok kız­dı. (Kızmasının nedeni) Bununla marifetin kılıçta değilde elinde olduğunu söylemek istiyordu.

Bu vuruş İslam'da meşhur darbelerdendir. Bundan daha çok şaşılması gereken Tartuşi'nin Sirac'ul-Mülük'te rivayet ettiği kıssadır. Der ki, Ülkemizde yaşlı askerler anlatırlar ki:

Müslümanlar ile kafirler arasında savaş çıktı/oldu. Sonra on­lar savaş meydanında bir kılıcın üç, birinin bir kafaya gir­diğini/sapladığını buldular. Ne cahiliyede ne de İslam'da on­dan daha güçlü darbenin görülmediği söyleniyordu. Rum­lar bunu alıp kendileriyle beraber götürüp kiliselerine astı­lar. Yenildiklerinden dolayı ayıplandıklarında "öyle bir ka­vimle karşılaştık ki darbeleri böyledi" diyorlardı. Rum kah­ramanları/yiğitleri bunu görmek için buraya geliyorlardı. [20]

 

Fasıl

 

Nebi'nin (s.a.v.) Bazı kılıçları vardı. Onlar şunlardı:

El-Mesur: Babasından miras kalmış. Onunla Medine'ye geldi.

El-Adb: Sa'd b. Ubade Uhud'a giderken ona gönderdi

.Zul-fikar: Ortası omurga kemikleri gibiydi. Bedir'de ganimet aldı. Tüm savaşlarında yanındaydı. Onun kabzası, halkası, bağı/ipi ve kılıfı gümüştendi

Samsam: Amr b. Ma'di Kerib'in kılıcıydı. Buda meşhur­dur.

Kala'a: Çöldeki bir köleye nisbetledir. EI-Bettar.

El-Hatf: Hatfı ölümün isimlerindendir.

Er-Rasub: Suya dalmak demektir. Çünkü bununla vurdu­ğunda vurulana dalar/girer.

EI-Mihzam: Keskin kılıç demektir.

El-Kadib: (Çok keskin, kesici, etkili demektir.) Rasulullah'ın (s.a.v.) beş tane mızrağı vardı. Üç tanesi­ni Beni Kaynuka'da edindi/aldı.

El-Mesva: Onunla vurulanın son yerine gitmesidir (öldür-mesidir).

Diğeri de El-Munseni idi.

Onun El-Bet'a adında kısa bir mızrağı vardı. Beyda adında da büyük bir tane vardı. Ayrıca Anze adında da da­ha küçük bir tane vardı. Ona dayanır, onunla yürür bayram­larda da önünde taşır, namaz kılarkende önüne bırakır set­re yapardı.

Onun (s.a.v.) yedi tane zırhı vardı. Zat'ul-Fudul. Uzun oluşundan bu adı aldı. Ailesine aldı­ğı arpaya karşılık Ebu Şahin adındaki yahudiye rehin alarak bıraktığı zırhı budur.

Zat'ul-Vişah,

Zat'ul-Havaş,

Es-Sudiyye: Zırhların yapıldığı yere nisbetledir. Bunun Davud'un (a.s.) calut ile savaştığında giydiği zırh olduğu nu da söyleyen vardır. Fidda.Betra ve Hirnık'tır.Nebi'nin (s.a.v.) demirden yapılmış Muveşşic ve es-Se-buğ veya Zu's-Sabuğ adında miğferi vardı. Fetih günü Mek­ke'ye girince Rasulullah'ın (s.a.v.) res'i şeriflerinde (şeref­li başlarında) bulunan miğfer de buydu. Onun (s.a.v.) şu kalkanları vardı:

Ez-Zeluk: Silahların ondan kaydığı için bu ismi almış.

El-Fenak: Ona üzerinde keçi veya kartal resmi vardı. Rasulullah (s.a.v.) üzerine elini koydu. Allahu Teala(da) bu resmi giderdi. [21]



[1] Nisa: 24/102.

[2] Enfal; 8/60.

[3] Maide: 5/94

[4] Nisa: 24/102.

[5] Enfal:8/60

[6] İbn Nehhas, Cihad, Tevhid Yayınları: 1/487

[7] İbn Nehhas, Cihad, Tevhid Yayınları: 1/487-488

[8] İbn Nehhas, Cihad, Tevhid Yayınları: 1/489

 

 

 

 

[13] Senedte Abdülaziz b. Abdurrahman var. Zehebi; İmam Ahmed onu İtham etmiş. Onun musibetlerinden biride bu,

"Kim Allah yolunda bir kılıç kuşanırsa..." hadisidir" demiş.

 Mizan'ul-İtidal: 2/631.

[14] İbn Nehhas, Cihad, Tevhid Yayınları: 1/492

[15] Feth'ul-Bari, Kitab'ul-Cihad, Babu ma cae fi huliyyeti's-Suyufi: 6/95, H. no: 2909.

 İbn Nehhas, Cihad, Tevhid Yayınları: 1/492-493

[16] Bunu Musannef inde bulamadım.

[17] Muğni: 8/353.

İbn Nehhas, Cihad, Tevhid Yayınları: 1/493

[18] İbn Nehhas, Cihad, Tevhid Yayınları: 1/493

[19] Hakim rivayet etmiş. O da, Zehebi de ondan sükut etmişler. Müstedrek: 3/360-361; El-İstiab ala hamiş'il-İsabe: 1/581; El-İsabe:1/545.

İbn Nehhas, Cihad, Tevhid Yayınları: 1/493-494

[20] İbn Nehhas, Cihad, Tevhid Yayınları: 1/494

[21] İbn Nehhas, Cihad, Tevhid Yayınları: 1/494-496