21. MÜCAHİTLERİN KILIÇ, MIZRAK VE MÜHİMMATLARININ
FAZİLETİ
Cennet Kılıçların Gölgesi Altındadır:
Kılıçlar Cennetin Anahtarlarıdır:
Allahu Teala şöyle
buyuruyor:
"Silahlarını alsınlar/kuşansınlar." [1]
"Onlar için gücünüzün yettiği kadar kuvvet
hazırlayın," [2]
Kitab'ı Aziz'de
mızrağı da zikreder:
"Ey iman edenler! Allah sizi, ellerinizin ve
mızraklarınızın erişeceği av türü bir şeyle mutlaka deneyecektir.”"[3][4]
Kurtubi tefsirinde
şöyle den Dehhak:
"Tedbirinizi alın..."
Ayetinde "yani
kılıçlarınızı kuşanın. Çünkü bu savaşçıların durumudur" demiş.
Yine orada: İbni
Abbas,
"Onlar için gücünüzün yettiği kadar kuvvet
hazırlayın
Ayeti[5]hakkında
"kuvvet, silah ve yaydır" demiş.
839- Şifa'us-Sudur'un sahibi Ubeydullah b.
Zahr'dan, Rasulullah (s.a.v,) şöyle buyurdu:
"Kim Allah yolunda bir hazırlık yaparsa, her
sabah onun mizanına konur." [6]
840- Yine Abdullah b. Şehzib'den Rasulullah
(s.a.v.) şöyle buyurmuş:
"Ademoğlunun ameli her pazartesi ve perşembe arzolunur.
Kim silahında artırmışsa iyilikleri artırılır, kim de silahında eksiltmişse
iyiliklerinden de eksiltilir.”
"bet
ederse ona sayılmaz, hata ederse yine sayılmaz. İbn'ul-Kattan "izne
ihtiyaç yoktur." Bu ikisini Rafii nakleder.İki yarışçının üstlendikleri
malın (ödülün) yanlarında bırakabilecekleri gibi, güvendikleri adil bir şahsın
yanmada bırakabilirler. ki bu daha ihtiyatidir. Onlardan biri, yanımızda
bırakalım dese, ötekisi (onu) adil birisinin yanında bırakalım dese; eğer
borçsa birincinin, hemen verilecekse ikinci adamın dediğine uyulur. Biri onu
Zeyd'in yanına bırakalım, Ötekisi Amr'm yanma bırakalım dese, hakim emin
(güvenilir) olanı seçer. Acaba hakim tartışma konusu olan bu iki kişiden birini
mi seçer yoksa onların haricinde birini mi seçer? Bunda iki görüş var, bir Örf
varsa, yine bu hususta iki görüş var. Yinede en iyi bilen Allah'tır. Zikrettiğimiz
meselelerden bu kadarı yeter ve çoktur da. (Geri kalan bir şey varsa) sen de
buna kıyas et. Tevfik Allah'tandır. [7]
842-
Abdullah b. Ebi Evka'dan (r.a.), Rasulullah (s.a.v.) düşmanla karşılaştığı bazı
günlerinde güneş batıncaya kadar beklerdi. O zaman ayağa kalkar şöyle
buyururdu:
"Ey insanlar! Düşmanla karşılaşmayı temenni etmeyin!
Allah'tan afiyet isteyin. Onlarla karşılaştığınız zaman da sabredin. Bilin ki,
cennet kılıçların gölgeleri altındadır.”[8]
843-
Ebubekir b. Ebi Musa: Düşman karşısmdayken babamın şöyle dedğini işittim:
Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu:
"Muhakkak ki cennet kapıları kılıçların gölgeleri
altındadır.” [9]
Bunun üzerine pejmürde
kılıklı bir adam ayağa kalkarak şöyle dedi:
"Ey Ebu Musa! Sen
gerçekten Nebi'nin (s.a.v.) bunu söylediğini duydun mu?" O da:
"Evet"
deyince adam hemen arkadaşlarının yanına dönüp şöyle dedi:
"Size selam
ediyorum." Kılıcının kınını parçaladı. Orada bıraktı attı ve kılıcıyla
düşmana yürüyüp öldürülünceye kadar savaştı.
Yezid b. Şecere'nin hadisinde
daha önce şöyle geçmişti
"Bana haber
verildiğine (rivayet edildiğine) göre kılıçlar cenetin anahtarıdırlar. [10]
İbni Asakir ve başkası
Nebi'den (s.a.v.) merfü olarak rivayet etmişler.
844- Bunu
Şifa'us-Sudur'da Mekhul'dan, o da Nebi'den (,a.v.) mursel olarak rivayet etmiş.
Müellif -Allah onu
affetsin- der ki: Bu hadisle kılıçlar cennetin anahtarları kılınmış. Çünkü onun
kapılarının açılması için sebeptir. İki saf karşı karşıya gelip Allah yolunda
kılıçlar çekildiğinde cenetin kapıları açılır. İkinci bapta,
"Şüphesiz cennet kılıçların gölgeleri
altındadır." sözünün anlamı
(detaylı bir şekilde) geçmişti
Allah yolunda kılıçla
vurmak cennete girmek için sebeptir:
İbni Asakir isnadıyla Ebu
Hureyre'den (r.a.), Rasulullah'ın (s.a.v,) şöyle buyurduğunu işittim:
"Sizi cennete sokacak şeyi size haber vereyim
mi?"
"Evet"
dediler.
"Kılıçla vurmak, misafiri yedirme ve namaz
vakitlerine önem vermedir"[11]diye buyurdu.
Kim-Allah yolunda bir kılıç takarsa, Allah ona üstünlük/keramet
kemerini takar, iman ridası ile giydirir:
845- Ebu
Umame'den (r.a.) merfu olarak:
"Kim (bir) namazda, (bir) cihadda veya ribatta
kılıç takarsa/kuşanırsa, Allah ona keramet/üstünlük kemerini (kuşağını) takar.
"Bunu
Şifa'us-Sudur'da zikretmiş.
846- Yine
onda Hasan'dan o da Nebi'den (s.a.v.):
"Kim Allah yolunda kılıç takarsa, iman
elbisesiyle ile giydirilir ve bu onun üzerinde olduğu müddetçe melekler onun
için istiğfarda bulunurlar.
847- Hafız
Ebu Nuaym... Ebu Eyyub el-Ensari'den (r.a.) Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu:
"Kılıçlar mücahidlerin rida (giysi)leridir.[12]
848- İbni
Asakir'den bu isnad ile Zuhri'den... Yezid b. Sabit'ten o da Nebi'den (s.a.v.)
rivayet etmiş
Kim Allah Yolunda
(bir) kılıç takarsa bu onun için teşten bir koruyucu/kalkan olur:
849- Şifa'us-Sudur'da
İbni Abbas'dan Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu:
"Kim Allah yolunda kılıç takarsa/kuşanırsa, bu
onun için ateşten bir kalkan olur. Kim Allah yolunda bir mızrak taşısa kıyamet
gününde bu onun için bir bayrak/işaret olur.
"Kim
Allah yolunda bir kılıç takarsa/bağlasa Allah ona cennetten iki kuşak takar.
Muhakkak ki Allah meleklerine savaşçının kılıç ve mızrağıyla övünür:
850- Ebu
Hureyre'den Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu:
"Kim Allah
azze ve celle yolunda bir kılıç kuşanırsa,Allah kıyamet gününde ona cennetin
kuşaklarından/per-danlıklarından iki tane takar. Dünya, Allah'ın onu yarattığı
günden yok olacağı güne kadar onlara denk gelmez. Kılıcını bırakıncaya kadar
melekler ona dua ederler. Ve muhakkak ki Allah meleklerine karşı gazinin kılıcı
ve mızrağıyla övünür. Allah meleklerine karşı kullarından biriyle övünürse
sonra ona azab etmez.
[13]Hafız Ebu Hafs Şahin Terğib adlı eserinde ihtisarla ve
îbni Asakir rivayet etmiş. İkisi de Mücahid'ten rivayet etmişler.Gazinin kılcı
boynunda olduğu müddetçe melekler ona dua eder ve yine onu bırakana kadar ona
dua ederler:
851- İbni
Asakir tahric etmiş, ibni Abbas'dan (r.a.) Ra-sulullah (s.a.v.) şöyle buyurmuş:
"Gazinin boynunda kılıcının bağları oldukça melekler
ona dua etmeye devam ederler."
852-
Şifa'us-sudur'un sahibi Ali b. Ebi Talib'den (r.a.)nakletmiş:
"Muhakkak ki
Allah, Allah yolunda kılıcını kuşanan kimseyle meleklere karşı övünür. O
kılıcını kuşandığı müddetçe melekler ona dua ederler. İtikafa girenin süneti
nasıl ki oruçsa murabıtın sünneti de kılıcı kuşanmaktır."
853- İbni
Asakir kendi isnadıyla Kab'ten tahric etmiş:Şöyle demiş:
"Allah azze ve
celle'nin Yemen'de iki hazinesi var. Birini Yermuk günü getir(t)di. Ötekisini
de savaşın şiddetli gününde getir(t)ecek. O gün yetmiş bin kişinin kılıç ipleri
liftendir [14]
854- Buhari
Ebu Umame'den (r.a.). Der ki:
Fetihleri öyle
insanlar yaptı ki kılıçlarının süsü ne altın ne de gümüştü. Ancak süsleri
sarmaşık bitkisi, kurşun ve demir idi.[15]
855- İbni
Ebi Şey-be rivayet etmiş. Ömer (r.a.) şöyle dedi:
"Düşman
toprağında tırnaklarınızı uzatınız/bulundurunuz. Çünkü o (da) (bir) silahtır. [16]
Muğni sahibi der ki:
Ahmed,
"Düşman
toprağında ona ihtiyaç duyulur. Görmüyor musun, ipi (düğümü) veya başka bir
şeyi çözmek istediğinde buna ihtiyaç duyar, onu tırnakları yoksa bunu yapamaz.[17]
856- Hakem
b. Amr'dan (r.a.) Rasulullah (s.a.v.) cihadta tırnaklarımızı kesmememizi
emretti. Çünkü, güç/kuvvet tırnaklarındır." [18]
857- Bir çok
kişi Allahu Teala yolunda çekilen ilk kılıcın Zübeyr b. Avvam'm kılıcı
olduğunu söyler. Buda Nebi'nin (s.a.v.) yaptığı duadan dolayıdır Olay şudur:
"O sekiz yaşındayken müslüman oldu. İçine
şeytandan Nebi'nin (s.a.v.) Mekke'nin yukarılarına kaçırıldığı konusunda bir
vesvese girdi. Zubeyr on İki yaşıyla kılıcıyla çıktı. Onu görenler
tanımıyorlardı. Onu o elinde kılıç olan bir çocuk diyorlardı. Bu haliyle Nebi'nin (s.a.v.) yanma kadar geldi.
Rasulullah (s.a.v.):
"Sana ne oldu?" O:
"Alındığına/kaçırıldığına
dair bir his aldım" dedi. Rasulullah (s.a.v.):
"O durumda ne yapardın?" diye sordu. O:
"Seni
alanları/kaçıranları öldürürdüm" dedi. Nebi (s.a.v.)
ona ve kılıcına dua
etti. Onun kılıcı Allah yolunda kınından sıyrılan kılıç onun kılıcıdır. O İslam
kahramanlarından ve yiğitlerindendi. [19]
858-
İbn'uz-Zennad der ki:
Hendek günü Zübeyir
Osman b. Abdilah b. Muğire'yi kılıçla miğferi üzerine darbe vurdu. Dediler ki:
Kılıcın ne kadar da iyidir? Zübeyir buna çok kızdı. (Kızmasının nedeni)
Bununla marifetin kılıçta değilde elinde olduğunu söylemek istiyordu.
Bu vuruş İslam'da
meşhur darbelerdendir. Bundan daha çok şaşılması gereken Tartuşi'nin
Sirac'ul-Mülük'te rivayet ettiği kıssadır. Der ki, Ülkemizde yaşlı askerler
anlatırlar ki:
Müslümanlar ile
kafirler arasında savaş çıktı/oldu. Sonra onlar savaş meydanında bir kılıcın
üç, birinin bir kafaya girdiğini/sapladığını buldular. Ne cahiliyede ne de
İslam'da ondan daha güçlü darbenin görülmediği söyleniyordu. Rumlar bunu alıp
kendileriyle beraber götürüp kiliselerine astılar. Yenildiklerinden dolayı
ayıplandıklarında "öyle bir kavimle karşılaştık ki darbeleri
böyledi" diyorlardı. Rum kahramanları/yiğitleri bunu görmek için buraya
geliyorlardı. [20]
Nebi'nin (s.a.v.) Bazı
kılıçları vardı. Onlar şunlardı:
El-Mesur:
Babasından miras kalmış. Onunla Medine'ye geldi.
El-Adb: Sa'd
b. Ubade Uhud'a giderken ona gönderdi
.Zul-fikar:
Ortası omurga kemikleri gibiydi. Bedir'de ganimet aldı. Tüm savaşlarında
yanındaydı. Onun kabzası, halkası, bağı/ipi ve kılıfı gümüştendi
Samsam: Amr
b. Ma'di Kerib'in kılıcıydı. Buda meşhurdur.
Kala'a:
Çöldeki bir köleye nisbetledir. EI-Bettar.
El-Hatf:
Hatfı ölümün isimlerindendir.
Er-Rasub:
Suya dalmak demektir. Çünkü bununla vurduğunda vurulana dalar/girer.
EI-Mihzam:
Keskin kılıç demektir.
El-Kadib:
(Çok keskin, kesici, etkili demektir.) Rasulullah'ın (s.a.v.) beş tane mızrağı
vardı. Üç tanesini Beni Kaynuka'da edindi/aldı.
El-Mesva:
Onunla vurulanın son yerine gitmesidir (öldür-mesidir).
Diğeri de El-Munseni
idi.
Onun El-Bet'a adında
kısa bir mızrağı vardı. Beyda adında da büyük bir tane vardı. Ayrıca Anze
adında da daha küçük bir tane vardı. Ona dayanır, onunla yürür bayramlarda da
önünde taşır, namaz kılarkende önüne bırakır setre yapardı.
Onun (s.a.v.) yedi
tane zırhı vardı. Zat'ul-Fudul. Uzun oluşundan bu adı aldı. Ailesine aldığı
arpaya karşılık Ebu Şahin adındaki yahudiye rehin alarak bıraktığı zırhı budur.
Zat'ul-Vişah,
Zat'ul-Havaş,
Es-Sudiyye:
Zırhların yapıldığı yere nisbetledir. Bunun Davud'un (a.s.) calut ile
savaştığında giydiği zırh olduğu nu da söyleyen vardır. Fidda.Betra ve
Hirnık'tır.Nebi'nin (s.a.v.) demirden yapılmış Muveşşic ve es-Se-buğ veya
Zu's-Sabuğ adında miğferi vardı. Fetih günü Mekke'ye girince Rasulullah'ın
(s.a.v.) res'i şeriflerinde (şerefli başlarında) bulunan miğfer de buydu. Onun
(s.a.v.) şu kalkanları vardı:
Ez-Zeluk:
Silahların ondan kaydığı için bu ismi almış.
El-Fenak:
Ona üzerinde keçi veya kartal resmi vardı. Rasulullah (s.a.v.) üzerine elini
koydu. Allahu Teala(da) bu resmi giderdi. [21]
[1] Nisa: 24/102.
[2] Enfal; 8/60.
[3] Maide: 5/94
[4] Nisa: 24/102.
[5] Enfal:8/60
[6] İbn Nehhas, Cihad, Tevhid Yayınları: 1/487
[7] İbn Nehhas, Cihad, Tevhid Yayınları: 1/487-488
[8] İbn Nehhas, Cihad, Tevhid Yayınları: 1/489
[13] Senedte Abdülaziz b. Abdurrahman var. Zehebi; İmam
Ahmed onu İtham etmiş. Onun musibetlerinden biride bu,
"Kim Allah yolunda bir kılıç kuşanırsa..." hadisidir" demiş.
Mizan'ul-İtidal: 2/631.
[14] İbn Nehhas, Cihad, Tevhid Yayınları: 1/492
[15] Feth'ul-Bari, Kitab'ul-Cihad, Babu ma cae fi
huliyyeti's-Suyufi: 6/95, H. no: 2909.
İbn Nehhas, Cihad, Tevhid Yayınları: 1/492-493
[16] Bunu Musannef inde bulamadım.
[17] Muğni: 8/353.
İbn Nehhas, Cihad, Tevhid
Yayınları: 1/493
[18] İbn Nehhas, Cihad, Tevhid Yayınları: 1/493
[19] Hakim rivayet etmiş. O da, Zehebi de ondan sükut
etmişler. Müstedrek: 3/360-361; El-İstiab ala hamiş'il-İsabe: 1/581;
El-İsabe:1/545.
İbn Nehhas, Cihad, Tevhid
Yayınları: 1/493-494
[20] İbn Nehhas, Cihad, Tevhid Yayınları: 1/494
[21] İbn Nehhas, Cihad, Tevhid Yayınları: 1/494-496