27 Eylül 2002 Cuma

Esselamu aleykum,

 

Sevgili Bahadır Bey,

 

Mesajınızı biraz gecikmeli aldım. Sebebine gelince ben artık Lycos’taki adresimi kullanmıyorum. Fakat bana herhangi bir mesaj varmı diye bazen yokluyorum. Bu nedenle size cevap vermekte geciktiğim için çok özür dilerim.
 
Benim yeni haberleşme adresim şudur: feridaydin@hotmail.com
 
Kandil konusundaki sorunuza gelince, özet bir cevap olarak şunları kaydedebilirim:
 
Hz. Peygamber’in önem verdiği bazı gün ve saatler vardır. Bunlar özellikle «üç aylar» dediğimiz Recep, Şaban ve Ramazan aylarına rastlarlar. Bu özel günler, Hz. Peygamber’in yaşam seyrini inceleyenler tarafından saptanmıştır. Bunlar: Regâib, Mi’râc, Berâat ve Kadir Gecesi olarak bilinirler. Bu konuda da özet olarak size şu açıklamaları yapabilirim:
 
1. Regaib, Recep ayının ilk Cuma gecesine rastlar. Hz. Peygamber’in ana rahmine düştüğü gece olduğu ileri sürülmektedir. Ancak bu tarih ile O’nun doğduğu gün arasındaki süre hesaplanmış, normal ölçülere uymadığı tespit edilmiştir. Hz. Peygamber’in bu tarihe rastlayan günlerde pek olağanüstü bir durum yaşamadığı, bilakis normal günlük yaşantısını sürdürdüğü de bir gerçektir. Dolayısıyla bu gecenin, öbür gün ve gecelerden farklı olduğuna ilişkin güçlü kanıtlar yoktur.
 
2. Mi’rac, Müslümanlarca iyi bilinen ve önemsenen çok yönlü bir olaydır. Özellikle bu olayın metafizik yönü pek önemlidir. Mirac konusunda da İslam alimlerinin görüşleri arasında önemli farklar vardır. Bilhassa İsra ve Mirac olaylarını birbirinden ayırmak gerekir. Alimler isra üzerinde ihtilâfa düşmemişlerken, Mirac konusunda farklı görüşler ortaya koymuşlardır. İhtisas erbabı olmayan sıradan bir müminin kafasını karıştırmamak bakımından bu ihtilâflar üzerinde durmamak daha iyidir. 
 
Mi’rac olayı, hicretten 18 ay önce, Recep ayının 27’inci gecesinde meydana gelmiştir. Bu olay iki aşamalıdır. Birincisi Hz. Muhammed’in (fizik vücudunun) Mekke’den Kudüs’teki «Beyt’ül-Makdis»’e metafizik bir ilâhî sistemle uçurulması olayıdır.  İkinci aşaması ise O’nun Beyt’ül-Makdis’ten «Sidre’tül-Münteha» deniler yücelere yükseltilmesi olayıdır. Cumhurun görüşüne göre bu her iki olay da fiilen cereyan etmiş ve yaşanmıştır. Fakat olayın metafizik yönü, aynen «vahy» olarak bildiğimiz olay gibi tamamen metafiziktir; yani akılla kavranabilecek bir hadise değildir. Bütün peygamberlerin yaşamında bu fenomenlerin yeri vardır. Nitekim Hz. İsa’nın göklere «urucu» da Peygamberimizin miracına benzemektedir. 
 
Bu gecenin yıldönümlerinde Hz. Peygamber’in olağanütstü bir durum yaşadığına rastlanmamıştır.
 
3. Beraat Gecesi: Şaban ayının 15’inci gecesine rastlar. Bu gecede bütün yaratıkların, bir yıl içinde yiyecek, içecek, giyecek ve benzeri rızıklarının belirlendiği ileri sürülmektedir. Hz. Peygamber tarafından bu konuda bildirilmiş çok kesin bilgiler yoktur. 
 
 
4. Kadir Gecesi: Ramazan ayının son günlerine rastlar, fakat hangi gece olduğu belli değildir. Kur’an-ı kerim işte bu gecede indirilmiştir. Aynı zamanda Kur’an-ı Kerim, kadir gecesinin bin yıldan daha hayırlı olduğunu ifade etmektedir. Dolayısıyla Kadir gecesi hakkınhdaki bilgiler daha nettir. Bunları şöyle sıralamak mümkündür:
 
a) Kur’an-ı Kerim Kadir gecesinde inmiştir. 
b) Kadir gecesi Ramazan ayının son gecelerinden biridir.
c) Kadir gecesi mübarektir, ancak hangi gece olduğu bilinmediği için ramazanın son gecelerini ibadetle ihya etmek gerekir.
 
KANDİLLER HAKKINDA GENEL DEĞERLENDİRME:
 
Kandil kelimesi Arapça’dır. Lügatlerdeki sözlük anlamı özet olarak şöyledir: «içinde sıvı yağ ve fitil bulunan bir kaptan oluşan aydınlatma aracı».  Evet kelime manası budur. Fakat yukarıda adları geçen ve Türkler tarafından kutsallaştırılan bazı gecelere ad olarak da kullanılmıştır. Türkler Şamanlık, Maniheizm ve Budizm gibi eski dinlerinin etkilerini, (sözde) müslüman olduktan sonra da yoğun biçimde yaşaya geldikleri için bu gecelere özel birer anlam atfederek çeşitli mistik fanteziler düzenlemişlerdir. Bunlar yüz yıllar boyu günümüze kadar dinsel gelenekler olarak Türkler arasında süre gelmiştir. Ancak Türklerin dışındaki öbür müslümansı topluluklarda bu gelenekler görülmemektedir. Örneğin Türkiye’de yaşayan 25 milyon kadar Kürt kitlesi arasında böyle bir gelenek yoktur. Hele dünyadaki mü’min azınlık, bu fantezilere hiçbir zaman iltifat etmemiştir.
 
Ayrıca Türkler «Mevlit Kandili» adı altında özel bir günü daha bu kutsal günlere ilâve etmişlerdir. Hz. Muhammed’in doğum yıldönümlerinde Türkler, kendi zevk ve anlayışlarına göre bu günü dramatize ederler. Bu, elbette ki çok tuhaf bir tutumdur ve Türklerin din anlayışını da çıplak bir şekilde ortaya koymaktadır. Hz. Muhammed, insanlık dünyası çapında karizması ve misyonu ile en büyük lider olmasına rağmen Türkler O’nun doğum yıldönümünü oldukça hüzünlü mevlit törenleri ile karşılamaktadırlar. Bunun ise hiçbir mantığı ve açıklaması yoktur!!!! Oysa Arap ülkeleri şöyle dursun, İran gibi Şii bir ülkede ve Pakistan, Endonezya, Malezya ve Nijerya gibi Arap olmayan ülkelerde bile O’nun doğum yıldönümleri oldukça coşkulu törenler ve gösterilerle ihya edilmektedir.
 
Segili bahadır Bey,
 
Kandiller hakkında, yukarıda verdiğim özet bilgilerin sizi az çok aydınlatabileceğini tahmin ediyorum. Bir gün yan yana gelirsek inşaallah bu ve benzeri daha birçok konuda uzun uzun sohbet etme imkânını buluruz. 
 
Şimdilik sizi Allah’a emanet ediyorum. Sevgiler ve selamlar.
 
Ferit AYDIN

 

 

=========================================================

MÜBAREK GECELERİMİZ KANDİLLER

Yunus GüLENDAM

 

Zaman ve mekânlar bütün kıymet ve kutsiyetini, hakikatte Allah' ın dilemesinden al ırlar. Bu ilâhî dileme ise varl ıklar için binbir maslahat ve hikmetler içerir. Ayr ıca o zaman dilimlerinde gerçekleşen mühim olaylar ve o mekânlar ı dolduran k ıymettar mekînler de, içinde bulunduklar ı zaman ve mekâna de ğer kazand ırm ışlard ır. islâm'da mübarek zaman dilimlerinin kudsiyeti de meşiet-i ilâhî'den geldi ği için, Müslümanlara sonsuz feyz ü bereketin nüzulü için birer vesile olmaktad ırlar. Mübarek ay, gün ve geceler, islâm' ın şeairindendir; hususi k ıymetleri ve kerametleri vard ır. Kâinat, semavat, feza-y ı âlem ve bütün varl ıklar1 bu kutlu zaman dilimlerine hürmet etmektedir.2 âyet veya hadîslerin, kutsall ı ğın ı tespit etti ği ve Mü'minlerin de yüzy ıllardan beridir kutlad ı ı bu mübarek ay, gün ve geceler, senenin içine da ğ ılm ış vaziyette bulunmaktad ır. Sevgili Peygamberimiz (sas)'in hicretini esas alan ay takvimine göre Recep, şaban ve Ramazan aylar ı öncelikli olan kutsal aylard ır. islâm toplumunda bu aylara şühûr-u Selâse (üç Aylar) denilmiştir. Eşhürü'l-Hurum (Haram Aylar) ise Muharrem (ki senenin ilk ay ıd ır), Zilkade, Zilhicce ve Recep aylar ıd ır. Mübarek günlere gelince: Hicrî Y ılbaş ı, Aşûre Günü, Arafe Günü, Ramazan ve Kurban Bayramlar ı, Cuma Günleridir. Bu yaz ıda kutlu zaman dilimleri içinden yaln ızca kandil geceleri üzerinde durulacakt ır.

Mevlid kandili hariç di ğer kandillerin hepsi üç aylar içindedir ki bunlara dört Leyâli-i Mübareke (Müberek Geceler) denilir. Regâib ve Mi'rac kandilleri Receb ay ında, Berâat kandili şaban ay ında, Kadir gecesi de Ramazan ay ındad ır. Mevlid-i Nebi ise Ramazan'dan beş ay sonraki Rebiü'l-evvel ay ındad ır.

 

"üç aylar ın kendilerine mahsus bir tad ı bir şivesi vard ır ki, onlar ı y ıl ın di ğer aylar ından ay ır ır.. her ay ın güzellik ve nefâsetinin zahirî duygular ım ızla hissedilip yaşanmas ına mukabil, bu müstesna zaman dilimi kalple ve bât ınî duygularla yaşan ır... üç aylar ın başlang ıc ı, kamer birkaç gün önce zuhur etse de, ra ğbetlere aç ık inayetle tüllenen bir perşembe akşam ı 'merhaba' der ve bir m ızrap gibi gönüllerimize iner. Ulu günlere ve daha bir ulu güne akort olmaya teşne duygular ım ız ı ilk defa uyar ıp coşturan 'Regâib' bir ses ve enstrüman denemesi gibidir. Yirmi küsur gün sonra gelecek olan Mi'rac ise, tam haz ırlanm ış ve gerilime geçmiş ruhlar için âdeta, semavî düşüncelerle, gök kap ılar ın ın g ıc ırt ılar ıyla ve uhrevîlik esintileriyle gelir. Berâat bu tembihlerle uyanm ış ve tetikte bekleyen sinelere kurtuluş muştular ıyla seslenir. Kadir Gecesi'ne gelince, bu kadirşinas insanlar ı, tasavvurlar üstü ve ancak bir ayl ık bir cehd ile elde edilebilecek feyiz ve bereketle kucaklar ve onlar ı afv u ma ğfiret meltemleriyle sarar." 3

 

 

REGAİP KANDİLİ


Sevgili Peygamber Efendimiz (sas)'in Allah'
ın baz ı çok özel fiilî tecellilerine mazhar oldu ğu, nuranî lütf u ihsanlara, semavî mevhibelere erişti ği bir gecedir. Recep ay ın ın ilk Cuma gecesine tevafuk etmektedir.4 Kelime olarak regâib, "çokça ra ğbet edilen, nefis, k ıymetli, de ğerli, ihsan" mânâlar ına gelen Ragibe kelimesinin ço ğuludur. Buna göre Regaip Gecesi denilince: "âok lütuf ve ihsanla dolu, k ıymeti ve de ğeri büyük, çok iyi de ğerlendirilmesi gereken gece" mânâs ı anlaş ıl ır. Bu gece Allah lütuflar ın ı sa ğanak sa ğanak ya ğd ır ır. Müslümanlar aras ında ise Peygamberimiz'in dünyaya teşriflerinin ilk halkas ın ı teşkil eden anne rahmine şeref verdi ği gün oldu ğuna inan ılmaktad ır. [Ancak bu gece ile veladet-i Nebeviyye aras ındaki müddet, bunun hilaf ına işarettir. şu kadar var ki Hz. âmine'nin Fahr-i âlem Efendimiz'i hamil oldu ğuna bu geceden itibaren muttali olmuş olabilece ği düşünülebilir.5] Peygamberimiz'in do ğuşuyla yeryüzü nas ıl küfür ve cehaletin karanl ıklar ından kurtulup büyük bir mutlulu ğa bo ğulduysa, onun teşriflerinin ilk basama ğ ı olan bu geceyi de bütün kâinat alk ışlam ış, coşkun bir sevinçle ayakta karş ılam ışt ır. Mânen bereketli olan bu gecenin bir hususiyeti de mübarek Ramazan ay ın ın ilk habercisi olmas ıd ır.

 

Bediüzzaman Hazretleri, Regaib gecesinin Zât- ı Ahmediye'nin terakki hayat ın ın başlang ıc ın ın ünvan ı oldu ğunu; Mi'rac gecesinin de Zât- ı Ahmediye'nin terakki hayat ın ın zirve noktas ın ın ünvan ı oldu ğunu bildirmektedir.6 Bu gece Allah Rasûlü (sas), söz konusu mazhariyet ve mevhibeler için Cenâb- ı Hakk'a şükür için oniki rek'at namaz k ılm ışlard ır. Bu geceyi ibadetle ihya etmenin sevab ı pek çoktur.7 Di ğer zamanlarda okunan her Kur'ân harfi için on sevap verilirse, Recep ay ında yüzleri geçmekte, Regâib kandilinde ise daha da artmaktad ır. Kaza ve nafile namazlar ın sevab ı ise di ğer gecelere oranla kat kat fazlad ır. Regâib kandilinde yap ılacak ibadetlerden birisi de duad ır. Peygamberimiz (sas), bir hadîslerinde bu gecede yap ılacak dualar ın Allah kat ından geri çevrilmeyece ğini bildirmişlerdir.8

 

"Regâib, Mirâc, Berâat kandilleri gibi gece âleminin tâçlar ı ve zaman ın Allah'a en yak ın zirveleri ya da O'na aç ılman ın r ıht ımlar ı, limanlar ı, rampalar ı say ılan o mübarek gün ve gecelerde, gönüller ayr ı bir duyarl ıl ıkla par ıldar; ruh sonsuza do ğru bir başka türlü kanat ç ırpar; her şey verâlar ın ezelî şiirine dem tutar; her yan ı tam bir uhrevîlik büyüsü kaplar; her sîneyi, dillerin ifadeden aciz kald ı ı bir naz ve niyaz zemzemesi sarar. Hususî bir k ıs ım tecellilerle ötelerin kap ıs ı, penceresi, menfezi hâline gelen mekân; ümit ve beklentilerin yakar ışlara döşüyle billurlaşan zaman ve yeni nazil olmuş gibi, her sûresi, her makta ı, her âyeti ve her cümlesinde hemen herkese yepyeni bir hayat vaadiyle âvâz âvâz ça ğ ıldayan Kur'ân, bizlere iman ve ümitle yemyeşil tepeler, cennette Cuma yamaçlar ı gibi rü'yete aç ık zirveler ve susam ış gönüllerimize hayat suyu gibi iksirler içirerek, ruhlar ım ıza mü'min olman ın tasavvurlar üstü avantajlar ın ı sunarlar.. sunar ve Rabb'e yönelik sinelerde ne telâffuzlar ı çatlatan mânâ ve muhtevalar, ne ifadelere s ımayan tecellilerle tüllenirler."9

 

MİRAC KANDİLİ


Allah'
ın emriyle Peygamber Efendimiz (sas)'in rûhen ve bedenen, Burak10 isimli semavî bir binite binerek Cebrail ile birlikte Mekke'deki Mescid-i Haram'dan Kudüs'teki Mescid-i Aksa'ya [Beytü'l-Makdis] kadar yapm ış oldu ğu gece yolculu ğuna -ki buna isra denilir-, oradan da bir mi'râcla [manevî asansör] yedi kat göklere yükselip tâ Sidretü'l-Müntehâ'ya ulaşmas ı, burada Cebrail'i arkada b ırak ıp Refref denilen ledünnî binitle Allah' ın huzuruna var ıp O'nun Zât- ı Akdes'ini yakînen müşahede etmesi ve zaman-mekân üstü konuşmas ı olaylar ına Mi'râc denilir. iki aşamal ı bu gökler ötesi yolculuk, peygamberli ğin 12. y ıl ında, hicretten 18 ay önce, mübarek üç aylar ın ilki olan Recep ay ın ın 27. gecesinde (Regâib gecesinden yirmi küsur gün sonra) gerçekleşmiştir. Kadir gecesinin de Ramazan' ın 27. gecesi olmas ı ile aralar ında çok gizemli bir tevafuk vard ır. Bediüzzaman Hazretleri: "Mi'rac gecesi ikinci bir Kadir gecesi hükmündedir."11 sözleriyle, bu gecenin Kadir gecesinden sonra en kutsal bir gece oldu ğunu belirtmişlerdir. Ebu Talip'in ve Hatice validemizin vefat ı ile çok hüzünlenen, müşriklerin üç y ıl süren ablukas ı ve Tâiflilerin sald ır ılar ı karş ıs ında daralan Allah Rasûlü (ve mü'minler), bu mi'rac olay ı ile çok muhteşem bir teselliye ve ihsan- ı ilâhîye ve nail olmuştur. üç aylar ın ilk kandili, Regaip gecesi, ikinci Mi'rac gecesidir. Regaib gecesi, Zât- ı Ahmediye'nin terakki hayat ın ın başlang ıc ın ın ünvan ıd ır. Mi'rac gecesi de Zât- ı Ahmediyenin terakki hayat ın ın zirve noktas ın ın ünvan ıd ır.12

 

Kur'ân- ı Kerim'de isrâ suresi (17/1) bu isrâ olay ın ı anlat ır. Necm suresi de isrâ'n ın devam ı olan Mi'râc hadisesini anlat ır.13 âyetlerde biraz da kapal ı olarak anlat ılan bu esrarengiz yolculu ğu, Peygamberimiz (sas) bir çok hadîslerinde detaylar ıyla anlatm ışlard ır.14 Bir gece Kâbe-i Muazzama'n ın Hatîm mevkiinde yatarken, Cebrail (as) gelip mübarek gö ğüslerini yard ı, kalbini zemzem suyu ile y ıkad ıktan sonra içini iman ve hikmetle doldurup eski hâline koydu. Sonra beyaz bir binek Burak ile (normalde bir ayl ık mesafedeki) Mescid-i Aksa'ya uçtular. Orada bütün peygamberlerin ruhlar ına imam olup namaz k ıld ırd ı. Bu, onlar ın şeriatlerinin as ıllar ına mutlak varis oldu ğunu ifade ediyordu.15 Bir de kendisine su, şarap ve süt takdim edildi. O, f ıtrî ve tabiî olan sütü içti. Bu ise ümmetinin do ğru yola iletildi ğini ifade ediyordu. Ard ından yüceliklere yükseltici bir mi'rac (manevî asansör) ile göklere ç ıkart ıl ıp yedi kat semalar ı bir bir dolaşt ır ılm ışt ır. 1. kat semada: Hz. Adem'le, 2. kat'ta Hz. isa ve Hz. Yahya, 3. kat'ta Hz. Yusuf, 4. kat'ta Hz. idris, 5. kat'ta Hz. Harun, 6. kat'ta Hz. Musa ve 7. kat'ta Hz. ibrahim ile göştü. Melekleri, Cennet ve Cehennem'e kadar bütünüyle ahiret hayat ın ışahede etti. Bütün mülk ve melekût âlemlerini dolaşt ı.16 Cebrail daha sonra Peygamberimiz'i daha da yükseklere ç ıkard ı, öyle bir fezaya vard ılar ki kaderleri yazan kalemlerin c ız ırt ılar ı duyuluyordu. Nihayet varl ıklar âleminin son s ın ır ı olan Sidretü'l-Müntehâ'ya ulaşt ılar. Cebrail: "te buras ı Sidretü'l-Müntehâ'd ır. Ben buradan bir parmak ucu ileri geçecek olursam, yanar ım." dedi. Peygamberimiz'e Sidre'de dört kutsal nehir ve hergün yetmiş bin mele ğin ziyaret etti ği Beyt-i Ma'mûr gösterildi. Sonra kendisine şarap, süt ve bal dolu üç bardak sunuldu. O, yine sütü tercih etti. içti ği süt, onun ve ümmetinin f ıtrat ı, yani hilkat-i islâmiyesiydi. Ayr ıca şehitlerin ve muttakilerin cenneti olan Cennetü'l-Me'vâ'y ı temaşa etti. Cebrail'i geride b ırakan Zât- ı Ahmediye Aleyhisselam, burada Refref'e binerek Arş- ı A'lâ'ya urûç etti ve tâ Kâb- ı Kavseyn olarak belirtilen "imkân dairesinin bitiş, vücûb dairesinin başlama s ın ır ına" ulaşt ı. Huzûr-u Kibriya'da Zât- ı Akdes'e ok yay ın ın iki ucu kadar, hattâ daha fazla yaklaşt ı.17 Cemâlullah' ı perdesiz ve vas ıtas ız olarak müşahede etti, Onunla zaman ve mekândan münezzeh olarak bîkem u keyf konuştu. Daha sonra tekrar Refref'le Sidre'ye geri döndü. Orada Cebrail'i as ıl hüviyetiyle -t ıpk ı ilk defa Hira'da gördü ğü şekliyle- gördü.18 Müteakiben de yine Cebrail ile birlikte göz k ırpmas ı kadar k ısa bir zaman parças ında dünyaya nüzûl eylediler.19

 

"Ben mi'racdan daha güzel bir şey görmüş de ğilim"20 diyen Peygamberler Sultan ı, mi'rac yüceliklerinden -âdeta bir vefa duygusuyla- geri dönerken yan ında ümmetine çok büyük hediyeler getirmiştir. Birincisi: Beş vakit farz namaz ı getirmiştir. ihsan şuuruyla k ıl ınan namazlar, ümmetin mi'rac asansörleri olacakt ır. ikincisi: "âmenerrasûlü" diye bilinen âyetleri getirmiştir. [Bakara, 2/285-286]. üçüncüsü: isra Suresi'nin 22-39. âyetlerinde21 bahsedilen 12 adet islâm prensibini getirmiştir.22 Dördüncüsü: Allah'a hiçbir şeyi ortak koşmadan ölen kimselerin günahlar ın ın affedilece ği ve Cennet'e girecekleri müjdesini getirmiştir. Beşincisi: iyi amele niyetlenen kişiye -onu yapamasa bile- bir sevap; e ğer yaparsa on sevap yaz ılaca ğ ı; fakat kötü amele niyetlenen kişiye -onu yapmad ı ı müddetçe- hiçbir günah ın yaz ılmayaca ğ ı; ancak işledi ği zaman da sadece bir günah yaz ılaca ğ ı müjdesini getirdi. Bir di ğer hediye de, Mi'rac gecesi Allah ile karş ıl ıkl ı selâmlaşma ve sohbetlerinden baz ı sözleri getirmiştir ki et-Tahiyyâtü diye meşhur olan bu sözler, bütün namazlarda teşehhütte otururken okunmakla Mi'racda Allah ile Habibi (sas) aras ındaki o kutsî sohbeti hat ırlatmakta ve benzerî bir mükâlemeye namaz k ılan ı mazhar etmektedir.23

 

Evet Zât- ı Ahmediye, bütün velayetlerin üstünde bir külliyet ve ulviyetle tezahür eden velayetinin bir neticesi olarak ilâhî kemal mertebelerinde seyr ü sülûk olan Mi'rac24 ile huzur-u kibriyaya uzanan yolu açm ışt ır. Kap ıy ı da aç ık b ırakm ışt ır ki, arkas ındaki evliyay ı ümmet, ruh ve kalp ile o nuranî caddede, Mi'râc- ı Nebevî'nin gölgesinde seyr ü sülûk edip istidatlar ına göre yüce makamlara ç ık ıyorlar.25 Mi'rac'ta farz k ıl ınan beş vakit namaz, mü'minin mi'rac ıd ır;26 ve Mi'rac- ı Ekber'in (Efendimiz'in Mi'rac ı) cilvesine mazhar27 olan bir mi'rac- ı asgar (küçük mi'rac't ır.28 Bu mi'rac ın zirvesi ise secde hâlinde yaşan ır,29 kulun Allah'a en yak ın oldu ğu anda. Her mü'min, namaz ın fiil ve rükünlerine fikrini bindirip, bir nevi mi'rac ile kâinat ı arkas ına at ıp huzura kadar gider.30

 

Bediüzzaman Hazretleri: "Leyle-i Mi'rac, ikinci bir Leyle-i Kadir hükmündedir. Bu gece mümkün oldukça çal ışmakla kazanç birden bine ç ıkar. şirket-i maneviye s ırr ıyla, inşâallah her biriniz k ırkbin dil ile tesbih eden baz ı melekler gibi, k ırkbin lisan ile bu k ıymetdar gecede ve sevab ı çok bu çilehanede ibadet ve dualar edeceksiniz ve hakk ım ızda gelen f ırt ınada binden bir zarar olmamas ına mukabil, bu gecedeki ibadet ile şükredersiniz."31 sözleriyle bu gecenin manevî bir f ırsat bilinip de ğenlendirilmesi gerekti ğine dikkat çekmişlerdir.32 M. Fethullah Gülen Hocaefendi: "Mi'rac' ın esas arma ğan ı namazd ır ve bu ayn ı zamanda her mü'minin mi'rac ı olarak, onlar ı da miraca götürecek nurdan bir helazondur. Namaz, herşeyiyle halis bir ibadet ve mi'rac için yegane vesile, sonra da Allah Rasulü (sas)'ne gökler ötesi seyahatin en son noktas ında tevdi edilen ilâhî bir arma ğand ır. Bu arma ğan içinde herkese k ılaca ğ ı namaz ı ölçüsünde bir mi'rac mukadderdir."33 "Mü'min için her namaz bir mi'râc vesilesidir. Ve mü'mine düşen de her namazda farkl ı farkl ı buudlarda bile olsa mi'râc ın ı tamamlamakt ır."34 "Mi'raca namazla ç ık ıl ır.. Allah'a namazla ulaş ıl ır, enbiyan ın huzuruna namazla var ıl ır. Ama herkes bunu namazda kendine göre hisseder ve kabiliyeti nisbetinde yükseldi ğini duyar. Herkesin hissetti ği kendi mirac ıd ır."35 "Bu ba ğlamda, f ık ıh kitaplar ında bir Mi'rac gecesi namaz ından bahsedilmektedir ki, k ıl ınmas ı müstahsen görülmüştür: 12 rek'attir. Her rek'at ında fatiha suresiyle beraber herhangi bir sure okunarak iki rek'atte bir selâm verilir. Sonra da 100 kere "Sübhânellâhi velhamdü lillahi vela ilahe illallâhü vellâhü ekber." denilmelidir. Müteakiben ise 100 kere tevbe ve isti ğfar edilip, 100 kere de Efendimiz (sas)'e salât ü selâm getirilmelidir. Gündüzünde de oruçlu bulunmal ıd ır; zira bu hâlde günaha dair olmaks ız ın yap ılacak her duan ın kabul edilece ği inayet-i ilâhîden umulur.36 Ayr ıca bütün mü'minlere dua etmeyi de unutmamal ıd ır.

 

Nas ıl ki Efendimiz'in Mevlid kandillerinde, Onun kutlu do ğumunu anlatan Mevlidler okunur; öyle de Mi'rac kandillerinde, bu semavî seyehati anlatan Mi'râciyeler okunur.37 Mevlid-i Nebi şairi Süleyman âelebi'nin "Söyleşirken Cebrail ile kelâm / Geldi Refref önüne, verdi selâm" beytiyle başlayan mi'raciyesi meşhurdur. Bu kandil gecesi, Mi'rac olay ın ı anlatan hadîsler ve kitaplar yeniden okunmal ı, toplant ılar düzenleyip mi'raciyeler okutulmal ıd ır. Gönüller ilâhilerle coşmal ı, ilmî-manevî sohbetlerle kendinden geçmelidir. Kur'ân'dan özellikle [isra, 17/1, 22-39. âyetleri, Necm 53/1-18; Bakara, 2/285-286] âyetleri ve tefsirleri okunabilir. E ğer kişi, Kur'ân' ın dilinden kalp kula ğ ıyla iman derslerini dinleyip baş ın ı kald ır ıp vahdete tam yönelse, "kullu ğun mi'rac ı"yla kemalat arş ına ç ıkabilir.38 Mi'rac'ta iman hakikatleri gözle görüldü ğü için, bu kandil gecesi imanî konular ı ve o konular içinde Mi'rac'a ait meseleleri derinlemesine okuyup mütalâa etmek lâz ımd ır.39 "Mi'rac- ı imânî"40 ile âdeta ilâhî mükâlemeye nail olmal ıd ır.

 

Camilerde cemaatle k ıl ınan akşam ve yats ı namazlar ı ve okunan Kur'ân'larla k ıvam ın ı bulan ruhlar, daha sonra evlerine çekilmeli, evlerindeki mescid-i haram mesabesindeki odalar ından seccade burak' ına binerek ilham cebrail'i eşli ğinde ihlas mescid-i aksa's ına varmal ı; orada gözyaş ıyla kar ış ık bir kâse mânâ sütü içtikten sonra secdelerin mi'rac ıyla yükselip âyetlerin kanatlar ında ruhunun mülk ve melekût semalar ına yelken açmal ı, her rek'atta âdeta bir kat yukar ılar ına do ğru yücelmeli, bir noktadan sonra binit de ğiştirip ihsan41 refref'ine binerek kendi kemal sidre-i müntehalar ında pervaz etmeli, nihayet insanda arş- ı azam mesabesindeki kalbin derece-i ufkuna urûç ile tâ kâb ı kavseyne ulaş ıp "et-tahiyyâtü"nün s ırr ıyla huzur-u kibriya'da sünûhât ve ilhâmât ötesi bir nevi mükâleme-i ilâhiye ve müşahede-i Rabbâniyeye mazhar olmal ıd ırlar.

 

BERAAT KANDİLİ


üç aylar ın ikincisi olan şaban ay ın ın on beşinci gecesidir. Berâat gecesinde, beşerin kader program ı nev'inden bir ilâhî icraat yap ıld ı ı için, bu gece Kadir gecesi kudsiyetindedir; ve bütün senenin bir çekirde ği hükmündedir.42 Bu gece mahlukat ın bir sene içindeki r ız ıklar ına, zengin veya fakir, aziz veya zelil olacaklar ına, ihya veya imate edileceklerine, ecellerine ve hac ılar ın adetlerine dair Allah taraf ından meleklere malumat verilece ği beyan olunmaktad ır. 43

 

Beraet, "iki şey aras ında ilişki olmamas ı; kişinin bir yükümlülükten kurtulmas ı veya yükümlülü ğünün bulunmamas ı" anlam ına gelir. Sahih hadîslerin beyan ına göre: şaban ay ın ın on beşinci gecesi tevbe eden mü'minler, Allah' ın afv ü ma ğfireti ile günahlar ından ve dolay ıs ıyla Cehennem'den berâat edecekler, kurtulacaklard ır. şaban' ın ortas ındaki geceye Berâat isminin d ış ında; mâ'nen verimli, feyizli, bereketli ve kutsi bir gece oldu ğu için Mübarek Gece; iyi de ğerlendirildi ği takdirde günahlardan ar ınma ve suçlardan temize ç ıkma imkân ı taraf- ı ilâhî'den verildi ği için Sâk (Berâat, Ferman, Kurtuluş Belgesi) Gecesi; Lutf u ihsan ı aşk ın, afv ü merhameti engin olan Allah' ın ikram ve iltifatlar ına erişildi ği için de Rahmet Gecesi de denilmiştir.44

 

Berâat gecesinin mübarekiyet ve hususiyeti hakk ında sahih hadîs-i şerîflerden bir-ikisi şyledir: "Allah Tealâ, şaban ay ın ın onbeşinci (Berâat) gecesinde -rahmetiyle- dünya semas ına iner, orada tecelli eder ve Kelb Kabîlesi'nin koyunlar ın ın tüyleri say ıs ından daha çok say ıda günahkâr ı affeder."45 Başka bir rivayete göre de Hz. Peygamber: "şaban' ın ortas ındaki (Berâat kandili) geceyi ibadetle ihya ediniz, gündüzünde de oruç tutunuz. Allah Tealâ o akşam güneşin batmas ıyla dünya semas ında tecelli eder ve fecir do ğana kadar, 'Yok mu benden af isteyen, onu affedeyim. Yok mu benden r ız ık isteyen, ona r ız ık vereyim. Yok mu bir musibete u ğrayan, ona afiyet vereyim. Yok mu şyle, yok mu böyle!' der." buyurmuştur.46 Bir di ğer hadîste ise, Berâat kandilinde yap ılacak dualar ın geri çevrilmeyece ği müjdesi verilmiştir.47

 

Bir k ıs ım âlimlerin, k ıblenin Kudüs'teki Mescid-i Aksa'dan Mekke'deki Kabe-i Muazzama istikametine çevrilmesinin Hicret'in ikinci y ıl ında Berâat gecesinde vuku buldu ğunu kabul etmeleri de geceye ayr ı bir önem kazand ırmaktad ır.

 

Baz ı müfessirler "Biz Onu (Kur'ân' ı) kutlu bir gecede indirdik. âünkü biz haktan yüz çevirenleri uyar ır ız. O öyle bir gecedir ki, her hikmetli iş, taraf ım ızdan bir emir ile o zaman yaz ıl ıp belirlenir."48 âyetinde belirtilen gecenin Berâat gecesi oldu ğunu söylemişlerdir. islâm âlimlerinin ço ğunlu ğuna göre ise bu gece Kadir gecesidir. âünkü di ğer âyetlerde Kur'ân' ın Ramazan ay ında49 ve Kadir gecesinde50 indi ği aç ıkça bildirilmektedir. Bu takdirde Kur'ân' ın tamam ın ın Berâat gecesi Levh-i Mahfuz'dan dünya semas ına indi ği, Kadir gecesinde de görevli kâtipler taraf ından istinsah edilip, âyetlerin Cebrail taraf ından Efendimiz (sas)'e peyderpey indirilmeye başland ı ı şeklinde bir yorum ortaya ç ıkmaktad ır ki baz ı müfessirler bu göşü benimsemişlerdir.51

Baz ı âlimlere göre: Berâat gecesi, emirlerin Levh-i Mahfuz'dan istinsah ına başlan ır, kâtip melekler bu geceden, gelecek seneye müsaadif ay ın geceye kadar olacak olan vak'alar ı yazar ve bu işler, Kadir gecesi bitirilir. R ız ıklarla alâkal ı defter Mikail (as)'e; harpler, zelzeleler, saikalar, çöküntülerle ilgili defter Cebrail (as)'e; amellerle alakal ı defter, dünya gö ğünün sahibi ve büyük melek olan israfil (as)'e; musibetlere ait nüsha da Azrail (as)'e teslim olunur.52 Rasûlulllah (sas): "Allah Tealâ tüm şeyleri Berâat gecesinde takdir eder. Kadir gecesi gelince de bu şeyleri sahiplerine teslim eder." buyurmuştur. Berâat gecesinde eceller ve r ız ıklar; Kadir gecesinde ise hay ır, bereket ve selametle alâkal ı işler takdir edilir. Kadir gecesinde sayesinde dinin güç-kuvvet buldu ğu şeylerin takdir edildi ği; Berâat gecesinde ise, o y ıl ölecek olanlar ın isimlerinin kaydedilip ölüm mele ğinin teslim edildi ği de söylenmiştir.53

 

islâm kaynaklar ında Berâat gecesinde beş hasletin varl ı ından bahsedilmektedir: 1- Her önemli işin bu gecede hikmetli bir şekilde ayr ım ı ve seçimi yap ıl ır. 2- Bu gece yap ılan ibadetin (k ıl ınan namazlar ın, okunan Kur'ân'lar ın, yap ılan dua ve zikirlerin, tevbe ve isti ğfarlar ın), gündüzünde tutulan oruçlar ın fazileti çok büyüktür. 3- ilâhî ihsan, feyiz ve bereketle dopdolu bir gecedir. 4- Ma ğfiret (ba ğ ışlanma) gecesidir. 5- Rasul-i Ekrem'e şefaat hakk ın ın tamam ı (şefaat- ı tamme) bu gece verilmiştir.54

 

Bu gece her taraf ı kaplayan rahmet, merhamet ve lütuftan tevbe etmedikleri takdirde şu kimseler istifade edemezler: 1- Allah'a ortak koşanlar. 2- Kalpleri düşmanl ık hisleriyle dolu olup insanlarla z ıtlaşmaktan başka bir şey düşünmeyenler. 3- Müslümanlar ın aras ına fitne sokanlar. 4- Akraba ba ğ ın ı koparanlar. 5- Gurur ve kibir sebebiyle elbiselerini yerde sürüyenler. 6- Anne ve babalar ına isyanda devam edenler. 7- Devaml ı içki içenler.55

 

Hz. Peygamber'in şaban ay ına ve özellikle bu ay ın içindeki Berâat gecesine ayr ı bir önem vererek onu ihya etti ğine dair di ğer rivayetleri göz önüne alan ço ğu âlimler bu geceyi namaz k ılarak, Kur'ân okuyarak ve dua ederek geçirmenin çok büyük sevaba vesile olaca ğ ın ı söylemişlerdir. Berâat gecesi k ıl ınacak namaza Salâtü'l-Hayr/Hay ır Namaz ı denilmiştir. Bu namaz bir çok rivayete göre yüz rek'attir. Her rek'atinde fatiha suresinden sonra on (veya on bir) kere ihlas suresi okunur.56 Bir rivayet göre ise on rek'attir; ve her rek'atinde fatiha'dan sonra yüz ihlas suresi okunur.57

 

Bediüzzaman Hazretleri talebelerine yazd ı ı bir Berâat Kandili tebri ğinde bu gecenin de ğeri ve de ğerlendirilmesi ile alâkal ı şyle demektedir: "Elli senelik bir manevî ibadet ömrünü ehl-i imânâ kazand ıran Leyle-i Berâat ın ız ı ruh u can ım ızla tebrik ederiz."58 "Bu gelen gece olan Leyle-i Berâat [Berâat Gecesi], bütün senede bir kudsî çekirdek hükmünde ve mukadderat- ı beşeriyenin [insanl ı ın kaderinin] program ı nev'inden olmas ı cihetiyle, Leyle-i Kadrin kudsiyetindedir. Herbir hasenenin [salih amelin] Leyle-i Kadir'de otuzbin oldu ğu gibi; bu Leyle-i Berâat'ta herbir amel-i sâlihin ve herbir harf-i Kur'ân' ın sevab ı yirmibine ç ıkar. Sair vakitte on ise, şuhur-u Selâsede [üç aylar] yüze ve bine ç ıkar. Ve bu kudsî leyâlî-i meşhûrede [meşhur geceler], onbinler, yirmibin veya otuzbinlere ç ıkar. Bu geceler, elli senelik bir ibadet hükmüne geçebilir. Onun için elden geldi ği kadar Kur'ân'la ve isti ğfar ve salavatla meşgul olmak büyük bir kârd ır.59

 

KADİR GECESİ


Kur'ân-
ı Kerim'in Levh-i Mahfuz'dan dünya semas ına toptan indirilmiş oldu ğu gecedir. Cebrail, Peygamberimiz (sas)'e ilk vahyi bu gece getirmiştir. Alak suresinin "ikra! Oku!" emriyle başlayan ilk beş âyetini. Bu gecede kaderin bir çeşit istinsah ı da yap ılmaktad ır.60 Kadir gecesi Ramazan' ın 27. gecesi olarak kutlan ılmaktad ır. Kandillerin en üstünüdür ve "Gecelerin Sultan ı" olarak isimlendirilmiştir. K ıyamete kadar yüz milyarlarca insana dünya ve ahirette rehberlik edecek olan bir Kitab' ın yeryüzüne iniş günü ve bunun y ıldönümleri elbette ki müstesna bir gündür; ve bayramlar, ihtifaller ve merasimlerle kutlanmas ı gayet isabetlidir. Kur'ân'daki "Kadr suresi" vahyin başlang ıc ından ve bu gecenin büyük kudsiyet, fazilet ve bereketinden, bu gece kâinat ı kaplayan ilâhî esenlikten bahsetmektedir: "Biz Kur'ân' ı Kadir gecesi indirdik. Bilir misin nedir Kadir gecesi? Bin aydan daha hay ırl ıd ır Kadir gecesi. O gece Rablerinin izniyle Ruh ve melekler, her türlü iş için iner de iner... Art ık o gece bir esenlik gider.. tâ tan yeri a ğar ıncaya kadar."61 Duhân suresinde ise bu gecenin kudsiyetine yemin edilmektedir:"Aç ık olan ve gerçe ği aç ıklayan bu Kitâb'a yemin olsun ki; biz onu kutlu mübarek bir gecede indirdik. âünkü biz haktan yüz çevirenleri uyar ıc ılar ız. O öyle bir gecedir ki, her hikmetli iş, taraf ım ızdan bir emir ile, o zaman yaz ıl ıp belirlenir..."62

 

Kadir gecesi, islâm âlimleri taraf ından üç şekilde yorumlanm ışt ır: 1. Hüküm Gecesi demektir. Takdîr-i ilâhîde hükmolunmuş işlerin, yahut birçok işlere hükmeden muhkem emirlerin ay ırt edildi ği gece anlam ına gelir. Takdîrden maksad, ezelî hükmün aç ıa ç ıkmas ıd ır. Hikmetli işler karara ba ğlan ır.63 2. Mevki, şeref, De ğer ve Azamet Gecesi demektir. Bin aydan daha hay ırl ı oluşunu ifade eder.64 3. Tazyik (S ık ışt ırma, Zorlama) Gecesi demektir. Bu gece inen meleklere yeryüzü dar gelir. Hem Cebrail ilk vahyi getirdi ğinde Efendimiz'i üç defa kollar ı aras ına al ıp s ıkm ış, sonra âyetleri bildirmiştir.65 Kadir gecesi, Efendimiz'in ümmetine olan aşk ın sevgisi sebebiyle yapt ı ı bir duan ın kabul edilmiş hâlidir, şyle ki: Fahr-i Kâinat Efendimiz'e kendisinden önceki insanlar ın ömürlerinin müddeti veya bu ömürlerden Allah' ın diledi ği kadar ı gösterildi. Bunun üzerine 'Başka ümmetlerin uzun ömürleri içinde yapamayacaklar ı amelleri ümmetim k ısa ömrü içinde yapm ış olsun.' diye dua etti. Allah da O'na (içinde bu gece bulunmayan) bin aydan daha hay ırl ı olan Kadir gecesini ihsan etti."66 [Bin ay, 83 y ıl, 4 aya denk gelmektedir.67]

 

Kadîr-i Mutlak Hazretleri, ümmete rahmet için Kadir gecesinin Ramazan' ın hangi gecesi oldu ğu aç ıkça bildirmemiştir. Malumdur ki Cenab- ı Hak şu imtihan dünyas ında çok mühim şeyleri gizlemiştir. insan ın ecelini ömrü içinde, makbul veli kullar ın ı insanlar içerisinde ve ism-i azam ı esma-i hüsna içinde gizlemiştir. Ayn ı şekilde Cuma günü içinde icabet saati, beş vakit namaz içinde salât- ı vustâ, bütün ibadetler içinde r ızay ı ilahî, zaman içinde k ıyamet, hayat içinde ölüm ve Ramazan günleri içinde kadir gecesi gizlenmiştir.68 Bunlar gizli kald ıkça sair efrad dahi k ıymetdar kal ır, ehemmiyet verilir.69 üstad Bediüzzaman, baz ı şeylerin baz ı şeyler içinde gizlenmesinin hikmetinin, o şeyin di ğer fertlerini de k ıymetlendirmek oldu ğunu ve e ğer bu gibi özel şeyler aç ıklan ırsa, di ğer şeylerin de ğerden düşece ğini belirtir.70 Bilindi ği üzere: Peygamberimiz (sas), bu gecenin Ramazan' ın son on veya yedi günündeki (21, 23, 25, 27) tek gecelerden birisi oldu ğunu söylemiştir.71 Ancak 27. gecesi oldu ğunu belirten hadîs-i şerifler,72 ekserî âlimler taraf ından büyük kabul görmüş ve bütün islâm âlemi de bunu benimsemiştir. Bu benimseme ile alâkal ı, Bediüzzaman Hazretleri'nin yorumu şyledir: "Yar ın (27.) gece leyle-i Kadr olma ihtimali çok kuvvetli olmas ından bir k ıs ım müçtehidler, o geceye leyle-i Kadri tahsis etmişler. Hakiki olmasa da, madem ümmet o geceye o nazarla bak ıyor. inşallah hakiki hükmünde kabule mazhar olur."73 demiştir.

 

Peygamberimiz: "Allah, Kadir gecesini ümmetime hediye etmiş, ondan önce hiçbir ümmete vermemiştir."74 buyurmuştur. Bir başka hadîslerinde ise "Her kim Kadir gecesini, sevab ın ı Allah'tan umarak ihlasl ı bir biçimde ibadetle ihya ederse, geçmiş günahlar ı affolunur."75 demiştir. Meleklerin yeryüzüne indi ği ve bir nevi ruhaniyetin yo ğunlaşt ı ı bu Kadir gecesi,76 kaç ır ılmamas ı gereken manevî bir f ırsatt ır. Bu gecenin büyük bir nimet olmas ı, onu hakk ıyla de ğerlendirmeye ba ğl ıd ır. Nitekim M. Fethullah Gülen Hocaefendi: "Kadir gecesi 'kadr'den gelir. Yani o gece bir kadirşinasl ık ruh ve mânâs ı nümayand ır. ضyle ise o gecenin kadrini bilin ki, kadriniz bilinsin. Ayr ıca Allah' ın fevkalade atâs ın ın verildi ği şeyler de olabilir bu gecede. T ıpk ı ulûfe gibi. Bu gecenin gizli olmas ında da ayr ı bir s ır vard ır. Efendimiz (sas) onu önce biliyordu, sonra unutturuldu.77 Ta ki, ihya edilsin. Sadece bu geceyi ihya eden de belki hissemend olabilir ama, her geceyi Kadir bilip ihya edenin nasibdar olaca ğ ından şüphe yoktur."78 sözleriyle bu geceyi şuurluca de ğerlendirmeye dikkat çekmiştir.

 

"Her hasenenin sevab ı başka vakitte on ise, Receb-i şerifte yüzden geçer, şaban- ı muazzamada üçyüzden ziyade ve Ramazan- ı mübarekte bine ç ıkar ve Cuma gecelerinde binlere ve leyle-i Kadirde (Kadir gecesi) otuz bine ç ıkar."79 Kadir gecesi tam olarak bilinemedi ğinden, Allah' ın sevgili kullar ı Ramazan' ın her gününü Kadir gecesi olabilir düşüncesiyle geçirmeye çal ışm ışlard ır. Ayn ı senede Hilal'in farkl ı günlerde görünmesine göre başlang ıç günü de ğişkenlik arzeden Ramazan'da Kadir gecesi de de ğişmektedir. Bu ba ğlamda pek çok ehlullah gibi Bediüzzaman da Kadir gecesini bir gün öncesi ve bir gün sonras ı ile (daha bir itina göstererek) ihya etmiştir.80 Bir mektubunda "Gizli olan her gecede muhtemel bulunan Leyle-i Kadirlerinizi tebrik ederim." şeklinde geçmektedir.81

 

Peygamberimiz (sas): "Kim inanarak ve sevab ın ı Allah'tan bekleyerek Kadir gecesinde namaz k ılarsa, geçmiş günahlar ı affolunur." buyurmuştur.82 Bir başka hadîste: "Kadir gecesi yats ı namaz ında cemaatte haz ır bulunan, o geceden nasibini alm ışt ır." buyrulmuştur.83 Bir di ğer hadîste ise: "Her kim Ramazan ay ı ç ık ıncaya kadar akşam ve sabah namazlar ın ı cemaat ile k ılarsa, Kadir gecesinden fazla bir hisse al ır."84 Ayr ıca Kadir gecesi namaz ı k ıl ınmal ıd ır: Kadir namaz ın ın en az ı 2 rek'at, ortas ı 100 rek'at, en ço ğu da 1000 rek'attir. Bu namaz iki rek'at k ıl ınd ı ı takdirde her rek'atinde 200 âyet okumal ıd ır. 100 rek'ate kadar k ıl ınd ı ı takdirde her rek'atinde Fatiha'dan sonra Kadr suresiyle üç kere de ihlas suresi okunup her iki rek'atte bir selâm verilmelidir.85 Bu gece kendine ve bütün Mü'minlere dualar edilmelidir; zira müstecab vakitlerden olmas ı sebebiyle bu gece dua etmek sünnettir.86 Kadir gecesinde bir an vard ır ki, o ana rastlayan bir dua her hal ü karda kabul olunur.87 Hz. Aişe demiştir ki: "Ey Allah' ın Resulü dedim, şâyet Kadir gecesine tevâfuk edersem nas ıl dua edeyim?" şu duay ı okumam ı emrettiler: "Allahümme inneke afuvvun, tuhibbu'l-afve, fa'fu annî.

 

Allah ım! Sen çok affedicisin, affetmeyi seversin, beni de affet."88 Kadir gecesinin hakk ım ızda seksen üç sene ibadetle geçmiş bir ömür hükmüne geçmesini, hakikat- ı Leyle-i Kadri şefaatçi ederek rahmet-i ilâhiyye'den niyaz etmeliyiz.89 Ayr ıca bu gece derin tefekkürde bulunulmal ıd ır. Kur'ân tefsirleri okunmal ıd ır. Bediüzzaman Hazretleri der ki: "Leyle-i Kadrin s ırr ıyla seksen sene bir ömrü kazand ıracak bir vakitte, en iyi, en efdal şeylerle meşgul olmak lâz ım geliyor. inşallah Kur'ân'a ait mesâille iştigal, bir nevi manevî mütefekkirâne Kur'ân okumak hükmündedir. Hem ibadet, hem ilim, hem marifet, hem tefekkür, hem k ıraat- ı Kur'ân mânâlar ı Risale-i Nur Tefsirlerinin istinsah ve mütalaalar ında vard ır itikad ınday ız."90

 

MEVLİD KANDİLİ


Sevgili Peygamberimiz (sas) 'in dünyaya te
şrif ettikleri [20 Nisan 571, Pazartesi] Rabiülevvel ay ın ın 12. gecesidir ki buna Mevlid-i Nebi [Kutlu Do ğum] denir. Kâinat ve beşeriyetin yüzy ıllard ır yolunu gözledi ği o Peygamberler Peygamberi'nin do ğum günüdür bugün. Hz. ibrahim'in duas ı91, Hz. isâ'n ın müjdesi ve dedesi Abdülmuttalip92 ve annesi âmine'nin rüyas ıd ır.93 Fil vak'as ı onu haber verdi. Do ğdu ğu gece irhasât denilen bir tak ım ola ğanüstü hâdiseler cereyan etti. Dünyan ın do ğusunu ve bat ıs ın ı ayd ınlatan bir nur görüldü. Sâve Gölünün sular ı bir anda çekiliverdi. Ateşe tapanlar ın bin y ıld ır aral ıks ız yanmakta olan ateşleri hiç sebepsiz sönüverdi. As ırlard ır kupkuru olan Semâve Vadisi, seller alt ında kald ı. Gökyüzünden onlarca y ıld ız kayd ı. Kisrâ'n ın saraylar ından ondört burc kendili ğinden y ık ıld ı. Kâbe'deki putlar ın pek ço ğu baş aşa ğ ı devrildi. şeytân, ölesiye ç ıl ık kopard ı.94 Daha ne gizemli olaylar iç içe ve peş peşe yaşand ı.95 Nas ıl yaşanmas ınd ı ki Kâinat ın Efendisi, insanl ı ın iftihar Tablosu Hz. Ahmed-i Mahmud-u Muhammed Mustafa (sas) dünyaya teşrif ediyorlard ı. Bütün varl ık O'nu ayakta karş ılam ışt ı.

 

Do ğum ân ı öncesi hane-i saadetleri nurla doldu, y ıld ızlar evin üzerine salk ım salk ım dökülecekmiş gibi akt ı.96 Seher vaktiydi. Bir ara âmine validemizin kula ğ ına müthiş bir ses geldi. Korkudan eriyecek gibi oldu. Bir de ne görsün? Bembeyaz bir kuş peydahland ı ve yan ına geldi; sonra da kanatlar ıyla âmine'nin s ırt ın ı s ıvazlad ı. Ne korku kald ı, ne kayg ı. Yine do ğum öncesi başka bir nur gözüktü. âmine'ye bu nur ile şam' ın saray ve köşkleri gösterildi. Kendisine ak bir kâse içinde şerbet sunuldu. içer içmez de muhteşem bir nur bulutu kendisini sard ı. Tam o esnada mukaddes do ğum gerçekleşti.97 O s ıra ebesi şifa Hatun gizemli bir ses duydu: "Allah' ın rahmeti, Onun üzerine olsun!" diye. Hattâ Rum diyar ın ın baz ı saraylar ı bile görünmüştü kendisine. Maşr ık ile ma ğrib aras ı nurlara bo ğulmuştu.98 Annesinin anlatt ı ına göre: "Do ğuda, bat ıda ve Kâbe'nin üzerinde bir bayrak gördüm. Do ğum tamamlanm ışt ı. Yavruma bakt ım, secdedeydi. Parma ğ ın ı da gö ğe kald ırm ışt ı. Hemen bir ak bulut inip onu kaplad ı. şyle bir ses işittim: '

Do ğular ı ve bat ılar ı dolaşt ır ın, deryalar ı gezdirin. Tâ ki mahlukât Muhammed'i ismiyle, s ıfat ıyla, sûretiyle tan ıs ınlar!' Biraz sonra da bulut gözden kaybolup gitti."

 

Hz. âdem'den başlayarak devirlerden devirlere, aileden aileye intikal ede ede gelen o Biricik Nur,99 art ık vücud sahnesinde varl ık bulmuştu. Efendimiz'in "Allah' ın ilk yaratt ı ı şey, benim nûrumdur."100 dedi ği kendi Nur'u, beden giymiş, görünür hâle gelmişti. Her çocuk do ğunca yere düşerken, o ise ellerini yere dayam ış, önce secde edip sonra da baş ın ı ve parma ğ ın ı semaya kald ırm ışt ı.101 Do ğdu ğunda sünnetli ve göbek ba ğ ı kesilmiş vaziyetteydi.102 S ırt ında, iki kürek kemi ği aras ında, tam kalbinin hizas ında peygamberlik mührü "Hâtem-i Nübüvvet" vard ı.103 Dedesi Abdülmuttalip ad ın ı Muhammed104 koymuştu. ضvülen demekti. Zira onu Allah övmüştü; melekler, insanlar ve cinler de övecekti. Sonra o Nur topunu alarak Kâbe'ye götürdü ve Allah'a duada bulundu: "Bana bu temiz çocu ğu ihsan eden Allah'a hamdolsun!" dedi.105 Nas ıl ki insanlara ve cinlere sonsuz mutlulu ğun yollar ın ı gösterecek Nebi dünyaya teşrif edince bütün varl ık aya ğa kalkm ışt ı. Teşrifinden as ırlar sonra da "Do ğdu ol saatte ol Sultân- ı Dîl / Nûra gark oldu semâvât ü zemîn" -S.âelebi- deyince mevlidhânlar, benzeri bir heyecanla Mü'minler "Hoş geldin ey Kutlu Nebi!" mânâs ına aya ğa kalkmaya devam ediyorlar. Bir edep anlay ış ve göstergesi olan bu hürmet ve tazimlerini, O'na arz etmeye çal ış ıyorlar.106

 

Efendimiz'in terakki çizgisinin müntehas ı Mi'râc, başlang ıc ı da Mevliddir.107 Bu kutlu gecede S. âelebi'nin Mevlid-i Nebi'si gibi, Peygamber aşk ın ı körükleyen na't- ı şerifler, mevlidler okunmal ı.108 Haf ızlar, Kur'ân'dan Peygamberimiz'in ad ın ın geçti ği aşirleri seslendirmeliler. Hem yetim, hem öksüz yetişen o Nebi'nin do ğum günü vesilesiyle öncelikle yetimler ve öksüzler sevindirilmeli, yoksullara ziyafetler verilmeli. Kutlu do ğum hakk ında yaz ılm ış kitaplar ve makaleler bir kere daha topluca okunmal ı. O'nu anlatan sohbetler dinlenmeli. Bol bol salât ü selâmlar getirilmeli. Gözümüzün Nuru, Gönlümüzün Sürûru Efendimiz Hazretleri'nin do ğum günü münasebetiyle bizlere düşen vazifelerin ön önemlisi ise, herhalde O'nu her yönüyle daha iyi anlamaya ve O'nun, insanl ıa tebli ğ etti ği esaslar ı kavramaya çal ışmak olmal ıd ır.109 Fakat kutlu do ğumu, ayn ı zamanda kendi do ğumu olan islâm dünyas ı, o Nevrûz-u Sultânî'yi lây ık- ı vechiyle tes'îd edememektedir. Hz. isa'n ın do ğumun bütün dünyada noel, paskalya ve daha başka yortu ve karnavallarla kutlan ılmas ı ölçüsünde, bu Kutlu Do ğum'un en az ından ümmet içinde olsun O'na ve O'nun mesaj ına yaraş ır biçimde tes'îd edilmesi, bir vefa borcu olman ın ötesinde islâm' ın ruhundaki Hz. Muhammed'e muhabbet ve hürmet emrinin bir gere ği olsa gerektir...110

 

KANDİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ


Bütün kandil gecelerinde yap
ılabilecek ve yap ılmas ı gereken önemli bir tak ım afv ü ma ğfirete nail olma, ecr ü sevap kazanma, manevî terakki kaydetme, bela ve musibetlerden kurtulma ve r ıza-i ilâhiye ulaşma vesileleri vard ır ki, bunlardan baz ılar ın ı maddeler hâlinde k ısaca ve toplu olarak yeniden hat ırlamakta yarar var:

 

1. Kur'ân- ı Kerim okunmal ı; okuyanlar dinlenmeli; uygun mekânlarda Kur'ân ziyafetleri verilmeli; Kelamullah'a olan sevgi, sayg ı ve ba ğl ıl ık duygular ı yenilenmeli, kuvvetlendirilmeli.

 

2. Peygamber Efendimiz (sas)'e salât ü selâmlar getirilmeli; O'nun şefaatini ümit edip, ümmetinden olma şuuru tazelenmeli.

 

3. Kaza, nafile namazlar k ıl ınmal ı; varsa o geceye ait nakledilen namazlar,111 onlar da ayr ıca k ıl ınabilir; kandil gecesi, özü itibariyle ibadet ve ibadette ihsan şuuruyla ihya edilmeli.

 

4. Tefekkürde bulunulmal ı; "Ben kimim, nereden geldim, nereye gidiyorum, Allah' ın benden istekleri nelerdir" gibi konular başta olmak üzere hayatî meselelerde derin düşüncelere girmeli.

 

5. Geçmişin muhasebe ve murakabesi yap ılmal ı; ve şimdinin ve gelece ğin plân ve program ı çizilmeli.

 

6. Günahlara samimi olarak tevbe ve isti ğfar edilmeli; idrak edilen geceyi son f ırsat bilerek nedamet ve inabede bulunulmal ı.

 

7. Bol bol zikir, evrad ü ezkarda bulunulmal ı.

 

8. Mü'minlerle helalleşilmeli; onlarla irtibat ım ız cihetinden r ızalar ı al ınmal ı.

 

9. Küs ve darg ın olanlar bar ışt ır ılmal ı; gönüller al ınmal ı; kederli yüzler güldürülmeli.

 

10. Kişi kendine ve di ğer Mü'min kardeşlerine hattâ isim zikrederek dualar etmeli.

 

11. üzerimizde haklar ı olanlar aran ıp sorulmal ı; vefa ve kadirşinasl ık ahlâk ı yerine getirilmeli.

 

12. Yoksul, kimsesiz, öksüz, yetim, hasta, sakat, yaşl ı olanlar ziyaret edilip, sevgi, şefkat, hürmet,

hediye ve sadakalarla mutlu edilmeli.

 

13. O gece ile ilgili âyetler, hadîsler ve bunlar ın yorumlar ı ilgili kitaplardan ferden veya cemaaten okunmal ı.

 

14. Dini toplant ılar, paneller ve sohbetler düzenlenmeli; va'z ü nasihat dinlenmeli; şiirler okunmal ı; ilâhî ve ezgilerle gönüllerde ayr ı bir dalgalanma oluşturmal ı

 

15. Kandil gecesinin akşam, yats ı ve sabah namazlar ı cemaatle ve camilerde k ıl ınmal ı.

 

16. Sahabe, ulema ve evliya türbeleri ziyaret edilmeli; hoşnutluklar ı al ınmal ı; ve manevî iklimlerinde vesilelikleriyle Hakk'a niyazda bulunulmal ı.

 

17. Vefat etmiş yak ınlar ım ız ın, dostlar ım ız ın ve büyüklerimizin kabirleri ziyaret edilmeli; iman kardeşli ğine ait sadakati yerine getirilmeli.

 

18. Hayattaki manevî büyüklerimizin, üstadlar ım ız ın, anne ve babam ız ın, dostlar ım ız ın ve di ğer yak ınlar ım ız ın kandilleri bizzat giderek veya telefon, faks yahut e-mail çekerek tebrik edilmeli; dualar ı istenmeli.

 

19. Bu kandil gecelerinin gündüzlerinde mümkün oldu ğunca oruç tutulmal ı.q

 

Dipnotlar 1) Risale-i Nur Tefsirinin pek çok yerinde, ister müellif Bediüzzaman, isterse talebelerinin hayatlar ındaki bir tak ım olaylar ile mübarek gün ve geceler aras ındaki manevî irtibat ı ifade eder mahiyette pek çok beyanatlar ı vard ır. Bunlardan birkaç tanesi için bkz. Sikke-i Tasdik-i Gaybi, s. 205-208, 240; Emirda ğ Lahikas ı, 1/37, 40, 46, 166. 2) Nursi, Bediüzzaman Said, Sikke-i Tasdik-i Gayb-i, s.208, Envar Neşriyat, istanbul, 1998). 3) Gülen, M. Fethullah, Yeşeren Düşünceler, s.45, 47, Nil Yay ınlar ı, izmir, 1996. 4) "Mübarek gecelerin hepsinin vakti mevzuunda şüphe var. [Pratikte yüzde yüz tespit etmek mümkün de ğildir. Y.G.] Sadece Regaib Gecesi bundan müstesnad ır. Zira Regaib, Receb Ay ı'n ın ilk perşembesidir. Ama o perşembe ay ın birine rastlarsa, o da şüphelidir." (Gülen, Fas ıldan Fas ıla, 1/322, Nil Yay ınlar ı, izmir, 1995). 5) Bilmen, ضmer Nasuhi, Büyük islâm ilmihali, s.187, Bilmen Yay ınevi, istanbul, 1990. 6) Nursi, Sikke-i Tasdik-i Gaybî, s.207. 7) Bilmen, a.g.e, s.187. 8) Suyûtî, Celâlüddin, Câmiu's-Sagîr, (Feyzü'l-Kadir'le birlikte), 3/454, Beyrut, 1972. 9) Gülen, Yeşeren Düşünceler, s.160-161. 10) Merkepten büyük, attan küçük bu göksel binit beyaz renklidir ve Cennet'ten getirilmiştir. (Nursi, Mektubat, s.303, Envar Neşriyat, istanbul, 1992). 11) Nursi, şualar, s.499; Tarihçe-i Hayat, s.598. 12) Nursi, Sikke-i Tasdik-i Gaybî, s.207. 13) Necm, 53/1-18. 14) Buhari, Bed'ü'l-Halk, 6; Enbiya, 22, 43; Müslim, iman, 263, 264; Tirmizi, Tefsîr'u-inşirâh, 33-34; Ahmed b. Hanbel, 1/309; Musannef, 14/306; ibn Hişâm, Sîretü'n-Nebî, 2/44, ihyâü't-Türâsi'l-Arabî, Beyrut, Beyrut. 15) Nursi, Sözler, s.525. 16) Nursi, Sözler, s.560. 17) Necm, 53/9. 18) Necm, 53/1314. 19) Nursi, Sözler, s. 136, 562. Mi'rac olay ın ın "bast- ı zaman gibi" çok k ısa bir sürede oldu ğuna dair bkz. Nursi, Mesnevi-yi Nuriye, s.197; Nursi, Lem'alar, s.17; Gülen, Kur'ân'dan idrâke Yans ıyanlar, 2/276, Feza Gazetecilik, istanbul, 2000. 20) Buhari, Salât, 1; Hacc, 76, Enbiya, 5, Tevhid, 37, Menâk ıb, 24; Müslim, iman, 259; Ahmed b. Hanbel, 3/148, 149, 5/143. Mi'rac: Semavî asansördür ki, ölülerin ruhlar ı gökyüzüne onunla yükseltilir. Bu yüzdendir ki ölülerin gözleri yukar ılara gökyüzüne do ğru bakar. 21) "Allah'tan başkas ına kulluk etmeyin. Ana-baban ıza da iyi davran ın. Akrabaya, yoksula, yolcuya hakk ın ı verin. Gereksiz yere de saç ıp savurarak israfç ı ve cimri olmay ın. Geçim endişesi ile çocuklar ın ız ın can ına k ıymay ın. Zinaya yaklaşmay ın. Hakl ı bir sebep olmad ıkça Allah' ın muhterem k ıld ı ı cana k ıymay ın. Yetimin mal ına, rüşdüne erinceye kadar, ancak en güzel bir niyetle yaklaş ın. Ahdinizi yerine getirerek verdi ğiniz sözü tutun. ضlçtü ğünüz zaman tastamam ölçün ve do ğru terazi ile tart ın. Hakk ında bilgin bulunmayan şeyin ard ına düşme. Yeryüzünde böbürlenerek dolaşma." (isra, 17/22-39). 22) Müslim, iman, 264. 23) Nursi, şualar, s.77-79. 24) Nursi, Sözler, s.561, 563. 25) Nursi, Sözler, s. 580; Nursi, Mektubat, s.306. 26) Kaynaklarda bu mânây ı gösterir şekilde baz ı hadîsler bulunmaktad ır: "Sizden biriniz namaza durdu ğunda Rabbiyle münacat edip konuşur." "Cenab- ı Hakk' ın namaz k ılan kula teveccühü ve ikbali devam eder, tâ ki kul namazdan ç ık ıncaya kadar (ya da kul sa ğ ına-soluna dönünceye kadar)." Buhari, Salât, 39; Müslim, Mesâcid, 54; Salât, 108, 121; Müsned-i Ahmed, 2/26, 34, 36, 129. 27) Nursi, şualar, s. 92, 643. 28) Nursi, şualar, s.645. 29) Nursi, Mesnevi-yi Nuriye, s.63; Nursi, Sözler, s.47. 30) Nursi, Sözler, s.572. ümmet de insilâh- ı küllî denilen bir haletle bir nevi mi'rac yapmaktad ır. insilâh- ı küllî: Kulun (mutasavv ıf ın) unsurlardan mürekkep olan kesif madde bedeninden ç ıkarak, bütün unsurlar ı b ırak ıp âlem-i gaybdan olan latif cesediyle semalara urûc etmesi olay ına denir. Bkz. Yaz ır, Muhammed Hamdi, 5/315152, Eser Neş.istanbul. 31) Nursi, şualar, s.499; Tarihçe-i Hayat, s.598, Envar Neşriyat, istanbul, 1989. 32) Bediüzzaman Hazretleri bazen kandil gecelerini iki gece olarak de ğerlendirirdi. ضrne ğin bir defas ında Mi'rac gecesini iki gece olarak kutlad ı ın ı kendisi belirtmektedir. [Nursi, Emirda ğ Lahikas ı, 2/65]. 33) Gülen, Prizma, 2/152, Nil Yay ınlar ı, izmir, 1998. 34) Gülen, Fas ıldan Fas ıla, 3/56, Nil Yay ınlar ı, izmir, 1997. 35) Gülen, Fas ıldan Fas ıla, 1/92, 154. 36) Bilmen, a.g.e., s.188. 37) Nursi, Mektubat, s.307. 38) Nursi, Sözler, s.364. 39) Bu meyanda Risale-i Nur Tefsirlerinden uygun bahisler okunabilir. Zira "Risalei-Nur, hakikat- ı Kur'ân ve mi'rac- ı îmand ır." [Nursi, Sikke-i Tasdik-i Gaybî, s.266]. 40) Mi'rac- ı imânî için bkz: Nursi, Tarihçe-i Hayat, s.373; Asa-y ı Musa, s.138). 41) ihsan: Allah' ı görüyor gibi veya O'nun gördü ğü şuuruyla ibadet ve kulluk yapmakt ır. 42) Nursi, Tarihçe-i Hayat, s.601, Envar Neşriyat, istanbul, 1989. 43) Bilmen, a.g.e., s.188. 44) Canan, Kütüb-ü Sitte, 3/288. 45) Tirmizi, Savm, 39; ibn Mace, ikame, 191. 46) ibn Mace, ikame, 191. 47) Suyûtî, Celalüddin, Câmiu's-Sagîr, 3/454, Beyrut, 1972. 48) Duhân, 44/3-6. 49) Bakara, 2/185. 50) Kadr, 97/1. 51) Yaz ır, a.g.e., 5/4293-4295. 52) Canan, Kütüb-ü Sitte, 3/287. 53) Razi, a.g.e., 23/293. 54) şyle ki: Rasulullah (sas) şaban' ın 13. Gecesi Allah'tan ümmetine şefaat etme hakk ı istemiş, üçte biri verilmiş; 14. Gecesi yine istemiş, üçte biri daha verilmiş; 15. Gecesi (Berâat gecesi) tekrar istemiş ve bu gece şefaatin tamam ı kendisine verilmiştir. 55) ibn Mace, ikame, 191. 56) Bilmen, a.g.e., s.188. 57) Berâat gecesi namaz ın ı imam Gazali ihya-u Ulumi'd-Din'inde (1/203) zikretmektedir. Ali el-Kari de bu rivayetin uydurma oldu ğunu belirterek Berâat gecesi namaz ın ın h. 400 (m.1010) y ıl ından sonra Kudüs'te ortaya ç ıkt ı ın ı kaydetmektedir. (el-Kari, el-Esrarü'l-Merfua, s.462). Ancak Fakihi'nin (ö.272/885'ten sonra) Mekkelilerin bu geceyi Mescid-i Haram'da ihya ettiklerine ve baz ılar ın ın yüz rek'atl ı bir namaz k ıld ı ına dair rivayeti (bk. Fakihi, Ahbaru Mekke, 3/84, Mekke, 1407/1986) dikkate al ın ırsa bu namaz ın h.400'den daha önceden de k ıl ınd ı ın ı söylemek mümkündür. [D.i.A, 5/475, Bk. Berat]. 58) Nursi, şualar, s.426. 59) Nursi, şualar, s. 426; Tarihçe-i Hayat, s.601. 60) "Yani imam- ı Mübin'den, Kitâb- ı Mübîn'e istinsah ı. Nazar ı oraya ulaşanlar, kaderin bu k ısm ına da muttali olabilirler. Efendimiz (sas)'in mi'racta seslerini duydu ğu kalemler de bunlar olsa gerek..." Bkz. Gülen, Fas ıldan Fas ıla, 2/323, Nil Yay ınlar ı, izmir, 1995. 61) Kadir, 97/1-5. 62) Duhân, 44/1-5. 63) Dihlevî, a.g.e., 2/156. 64) Kadir, 97/3. 65) Yaz ır, a.g.e, 9/59-69. 66) Muvatta, خtikaf, 6. 67) Canan, Kütüb-ü Sitte, 3/285. 68) Nursi, Sözler, s. 309; Algül, Hüseyin, Mübarek Gün ve Geceler, s. 21, Nil Yay ınlar ı, 1991, izmir. 69) Nursi, Mektubat, s.476; Hutbe-i şamiye, s.124; Sünûât-Tulûâtârât, s.13. 70) Nursi, Sünûhât, s.29. 71) Müslim, S ıyâm, 212, 215, 208; ibn Mace, S ıyâm, 56. 72) Müslim, Müsâfirîn, 179, S ıyâm, 220, 221; Ahmed b. Hanbel. [imam Azam da bu hadîsi benimsemiştir.] 73) Nursi, şualar, s. 510. 74) Suyûtî, Câmiu's-Sagîr, 2/269. 75) Buhari, Kadr, 1; Müslim, Müsâfirîn, 175. 76) Canan, Kütüb-ü Sitte, 3/286. 77) Buhari, Fadlu Leyleti'l-Kadr, 2; Müslim, S ıyâm, 213. 78) Gülen, Fas ıldan Fas ıla, 2/323. 79) Nursi, şualar, s.416. 80) Nursi, Sikke-i Tasdik-i Gaybî, s.136, 169. 81) Nursi, Emirda ğ Lahikas ı, 1/62. 82) Buhari, S ıyam, 71. 83) Canan, Kütüb-ü Sitte, 3/289. 84) Canan, Kütüb-ü Sitte, 3/289. 85) Bilmen, a.g.e., s.188. 86) Canan, Kütüb-ü Sitte, 3/287; Nursi, Mektubat, 279. 87) Bilmen, a.g.e., s.188. 88) Tirmizi, Deavât, 89; ibn Mâce, Duâ, 5. 89) Nursi, Tarihçe-i Hayat, s.516. 90) Nursi, Barla Lahikas ı, s.176. 91) Bakara, 2/129. 92) Halebî, Ali b. Burhaneddin, insânu'l-Uyûn, 1/130131, Beyrut, 1980. 93) Nitekim Sevgili Peygamberimiz şyle buyuracaklard ı: "Ben babam ibrahim'in duas ı, kardeşim isa'n ın müjdesi ve annem âmine'nin rüyas ıy ım." Tecrid-i Sarih, 6/18; Ahmed b. Hanbel, 5/262. 94) ibn Kesir, el-Bidâye ve'n-Nihâye, 2/266, Beyrut, 1978.. 95) Suruç, Salih, Peygamberimiz'in Hayat ı, 1/47-52, Feza Gazetecilik, istanbul, 1998; Halebî, insânu'l-Uyûn, 1/86-88; ibn Sa'd, Tabakâtü'l-Kübrâ, 1/102, Beyrut, 1978.) 96) Bu olay ı, iki ebeden birisi olan, Osman b. Ebi'l-âs' ın annesi Fatma Hatun görmüş ve haber vermiştir: ibnü'l-Esîr, el-Kâmil, 1/459, Beyrut, 1385/1965. 97) Bu olay ı, Hz. âmine bizzat kendisi anlatm ışt ır. Bkz: (Suruç, Salih, a.g.e., 1/44). 98) Bu olay ı da ikinci ebesi, Abdurrrahman b. Avf' ın annesi şifâ Hat ın görmüş ve nakletmiştir. (Suruç, a.g.e., 1/45; astalani, Mevâhibü'l-Ledünniye Tercümesi, 1/21-22, Mtc: Abdülbâki). 99) Tecrid-i Sarih, 9/272. 100) Aclûnî,Keşfu'l-Hafâ, 1/265. 101) Halebî, a.g.e., 1/109110. 102) Suruç, a.g.e., 1/45. 103) Hatem-i Nübüvvet: üzeri tüylü, kabar ık, k ırm ız ımt ırak inci gibi benlerden oluşmaktayd ı ve keklik yumurtas ı büyüklü ğündeydi. Rasul-i Ekrem'in son peygamber oldu ğunun alâmetlerinden birisiydi. (Suruç, a.g.e., 1/45). 104) Halebî, Ali b. Burhaneddin, insânu'l-Uyûn, 1/130-131, Beyrut, 1980. 105) ibn Hişâm, es-Sîre, 1/168; ibn Kesîr, 1/208209. 106) Gülen, Fas ıldan Fas ıla, 1/268. 107) "te böyle bir Zât' ın Mevlid ve Mi'râc ın ı dinlemek,yani terakkiyat ı mebde' ve müntehâs ın ı işitmek, yani tarihçe-i hayat- ı maneviyyesini bilmek, o Zât' ı kendine reis ve seyyid ve imam ve şefî' telakki eden mü'minlere; ne kadar zevkli, fahirli, nurlu, neş'eli, hay ırl ı bir müsamere-i ulviyye-i dîniyye oldu ğunu anla..."(Nursi, Mektubat, s.308).Gülen, Fas ıldan Fas ıla, 2/303. Bediüzzaman Sikke-i Tasdik-i Gaybi s.207'de Efendimiz'in terakki hayat ın ın başlang ıc ın ı Regaip Gecesi -ki O'nun ana rahmine düş ğü veya rahimde oldu ğu annesi taraf ından fark edildi ği an) olarak belirtirken; burada ise ise başlang ıc ı Mevlid gecesi ile -do ğumuyla- başlatmaktad ır. Laf ızlar farkl ı, ama mânâ yaklaş ık olarak bir say ıl ır. Birisi, terakki çizgisini ana rahminden başlat ırken; di ğeri ise do ğumundan başlatmaktad ır. [Y. G.] 108) Nursi, Mektubat, s. 307. 109) Algül, Hüseyin, Mübarek Gün ve Geceler, s.52, Nil Yay ınlar ı, izmir, 1991. 110) Gülen, Günler Bahar ı Soluklarken, s.27-28, TضV Yay ınlar ı, izmir, 1993. 111) "Mübarek gecelerin ihyas ı ile ilgili hususi bir ibadet mevcut de ğildir. Namaz, tilavet-i Kur'ân, dua gibi bütün ibadet çeşitleri ile gece ihya edilebilir... Mübarek gecelerde k ıl ınan baz ı hususi namazlar sünnette mevcut de ğildir; muteber bir rivayete de istinad etmezler. Bu, "O gecelerde namaz k ılmak mekruhtur" anlam ına gelmez. Teheccüd ve nafile namazlar ı teşvik eden rivayetler çoktur. Bunlar ın mübarek gecelerde yap ılmas ı elbette daha faziletlidir." (Canan, Kütüb-ü Sitte, 3/289). Kandil gecelerine ait oldu ğu kaydedilen namazlar ı da ayr ıca k ılmakta ise bir beis yoktur; sevaptan hâli de ğildir. [Y.G.]


============================================================================

Hicrî Yılbaşı

Müslümanların yılbaşı gecesi

 

Muharrem ayının birinci gecesi [Cumayı cumartesiye bağlayan gece], müslümanların yılbaşı gecesidir. Muharrem ayı, islâm kamerî senesinin birinci ayıdır. Muharrem ayının birinci günü müslümanların kamerî senesinin, birinci günüdür. Kâfirler, kendi yılbaşıları olan ocak ayının birinci gecesinde, noel baba yapıyorlar. Güyâ hıristiyan dîninin emr etdiği küfrleri işliyorlar. Bu gecede tapınıyorlar. Müslümanlar da, kendi sene başı gecelerinde ve günlerinde müsâfeha ederek, mektûblaşarak tebrîkleşir. Birbirlerini ziyâret eder, hediyye verirler. Senebaşını mecmû’a ve gazetelerle kutlarlar. Yeni senenin, birbirlerine ve bütün müslimânlara hayrlı ve bereketli olması için düâ ederler. Büyükleri, akrabâyı, âlimleri evinde ziyâret edip düâlarını alırlar. O gün, bayram gibi temiz giyinirler. Fakîrlere sadaka verirler.

Mübârek geceler, islâm dîninin kıymet verdiği gecelerdir. Allahü teâlâ, kullarına çok acıdığı için, bazı gecelere kıymet vermiş, bu gecelerdeki, duâ ve tevbeleri kabûl edeceğini bildirmiştir. Kullarının çok ibâdet yapması, duâ ve tevbe etmeleri için bu geceleri sebep kılmıştır. Bu geceleri ihyâ etmeli, ya’nî kazâ nemâzları kılmalı, Kur’ân-ı kerîm okumalı, düâ, tevbe etmeli, sadaka vermeli, müslimânları sevindirmeli, bunların sevâblarını ölülere de göndermelidir. Bu gecelere saygı göstermelidir. Saygı göstermek, günâh işlememekle olur.

Kur'an-ı kerimde bildirilen ve dinde kullanılan arabî ayların bir yılı, bir güneş yılından on gün kısadır. Hicri kameri aylar, hicri şemsi ve miladi aylara göre, on gün önce gelmektedir. Bunun için müslümanların mübarek günleri veya geceleri, şemsi yıllara göre, her yıl on gün önce olur. Çünkü, mübarek günler, güneş aylarına göre değil, kameri aylara göre yapılır. Dinimiz böyle emretmektedir.

 İslâmiyette, güneş yılının ayları içinde sayılı bir mübarek gün yoktur. Doğum günü ve mübarek geceler, hicri yıl ile kutlanır. Bütün ibâdetlerde ve dini faaliyetlerde kameri aylar esas alınır. Hac, oruç, kurban ve bayram günleri kameri aylara göre tespit edilir. Haccı Allahın bildirdiği Zilhicce ayında yapmayıp da, miladi bir ayda, mesela Ocakta yapmak, orucu, Ramazanda değil de, Şubatta tutmak, dini değiştirmek olur. Bütün mübarek geceler de kameri aylara göre tespit edilir. Bu geceleri başka günlere almak dini değiştirmek olur.

Allahü teâlâ, kullarına çok acıdığı için, bu gecelere kıymet vermiş, bu gecelerdeki, duâ ve tövbeleri kabul edeceğini bildirmiştir. Allahü teâlâ, (Bu gecelerde yapılan duâ ve tövbeleri kabul ederim) buyuruyor.

 

Se'âdet-i Ebediyye

www.huzurpinari.com