Şamanizm
© Copyright Rezzan Pişkin 2003
Şamanizm ilkel kavimlerde görülen, ruhlarla insanlar arasında aracılık yaptığı
ve hastaları iyileştirme gücüne sahip olduğu kabul edilen Şamanlar çevresinde
yoğunlaşan inanç sistemidir. Ata ruhlarına ve doğa varlıklarına tapınmaya
dayanan eski bir Asya dinidir.
On üçüncü yüzyılda Avrupalı gezginlerin Mançu-Tunguz halklarından duydukları
Şaman kelimesi daha sonra Sibirya sihirbazlarına verilen bir isim olarak
yaygınlaşmıştır. Şamanizm ise genellikle Sibirya kavimlerinin din inançlarını ve
bu inançlara bağlı olarak dini merasimlerini ifade eden bir terim olup, Kuzey
Asya halkları arasında yaygın olan Şaman kelimesi etrafında kurulan, çoğunlukla
dini karaktere sahip inançları ve bir takım
faaliyetleri ifade için kullanılır. Çok geniş bir alana yayılan Şamanlık, Türk
Moğol eski kültür tarihinde önemli yer tutar.
Çin kaynaklarından anlaşıldığına göre eski Orta Asya Şamanizminin temelleri Gök
Tanrı, Güneş, yer, su, atalar ve ocak yani ateş kültleriydi. Bu bağlamda Asya
halklarının inandığı Şamanlığın temelinde insan ve doğanın birlik ve beraberliği
ve de uyumu düşüncesi yer alır. Evren, dünya, insan, hayvan ve bitkiler alemi
bir bütün olarak düşünülür. Dünya ve Gök, yaratma eylemini birlikte iş birliği
halinde gerçekleştirmektedir. Bunlar bütün varlıkların yaratıcısı olmalarından
ötürü kutsaldır. İşte bu yüzden Asya'nın göçebe halklarında Gökle Yer Su'yu
sayma ve bunlara saygı gösterme, bu göçebe halkların inanışlarının özünü
oluşturuyordu. Dağın eteğinde ya da zirvesinde, nehrin yada gölün kıyısında,
yolun ya da atın bağlandığı direğin yanında bir göçebenin kutsamayla eylemleri,
tüm yaşamın ortak bir bilinci paylaştığı doğaya dönüktür. Şamanlıktaki bir diğer
inanışta, insan neslinin sonsuz bir şekilde devamlılığı düşüncesidir. Şamanist
olan birisi kendini baba, dede ve atalarına ait olan bir hayatın devamı olarak
görür, bunları bilir ve sayar yani Atalar kültü hakimdir. Bununla birlikte söz
konusu insan aynı zamanda kendi geleceğini de sonraki nesillerde görmektedir ki
bu durum varoluşun ana anlamıdır. Bundan dolayı bu insanın görevi çocuk ve
torunlarına toplumun en iyi yanlarını aşılayarak yetiştirmek ve hayata
hazırlamaktır.
Şamanizm en eski inanç sistemidir. Türklerin, Moğolların ve Asya göçebelerinin
eski dinidir. İnançlarına göre bir yanda gök yüzünü mesken tutmuş iyilik
tanrıları, bir yanda yer altının karanlığına gömülmüş kötülük tanrılarının ve
ağaçta, taşta, dağda, suda, ateşte, ayda, güneşte uyuyan ruhların varlığına
inanırlar. Bu Tanrı ve ruhlarla insanlar arasında aracılık yapan kişilerdir
Şamanlar. Eski Türklerde iyi ruh "Bay Ülgen", kötü ruh "Erlik" diye
adlandırılmıştır. "Bay Ülgen" aynı zamanda iyi ruhların başında bulunan, onlara
emir veren bir tanrıdır.
Tanrı ve en büyük semavi ruh, semanın en
üst tabakasında bulunan insan şeklinde bir varlık olarak tasavvur edilmiştir.
Gökte yaşadığına inanılan bu en büyük ruh, insanları, ovaları, ateşi, yeri,
güneşi, ayı, yıldızları yaratmış, kainatın nizamını saşlamıştır. Yine Şamanist
kavimlere göre, gökte ve yerde meydana gelen çeşitli tabiat olayları, birtakım
ruh ve tanrıların eseri idi. Hastalık gibi ölüm de, onlara göre, kötü ruhların
bir eseri sayılıyordu.
Ağaçlara, taşlara, su kaynaklarının etrafına bez bağlamak Şamanizm'de önemli bir
ritüeldir. Gökteki Tanrılara beyaz, yer-su ruhlarına kırmızı, yer altı
Tanrılarına ve ruhlarına ise siyah bez parçaları kullanılıyordu. Bu yolla,
Tanrılara dilek ve isteklerini ilettiklerine inanıyorlardı.
Moğolistan'ın dört bir yanında yol kenarlarında bulunan taş yığınları kutsal
sayılır. Bu taş yığınlarına Ovo denir. Bu yığına taş, votka şişesi, para ve
kumaş gibi şeyler bırakmanın şans getireceğine inanılır. Ovonun etrafında dönüp
dua etmek aynı zamanda güvenli bir yolculuğun da garantisidir.
Şamanizm, hastayı olduğu kadar Şaman-şifacıyı da içeren büyük bir zihinsel ve
duygusal maceradır. Şaman, destansı yolculuğu ve çabaları aracılığıyla
hastasının normal, sıradan, içinde kendini hasta olarak tanımladığı gerçekliği
aşmasına yardımcı olur. Şaman, hastalarına, hastalıklara yada ölüme karşı
giriştikleri savaşta duygusal ve ruhsal olarak yalnız olmadıklarını gösterir.
Şaman, derin bir düzeyde kendi özel güçlerini hastasıyla paylaşır ve onu, başka
bir insanın ona yardımcı olmak için kendisini feda etmeye hazır olduğuna ikna
eder.
Uygarlaşmış dünyada yaşayan bizlerin "büyücü doktor" olarak adlandırdığımız
Şamanlar, kendilerinin ve topluluklarının üyelerinin sağlığı ve esenliği için
geliştirdikleri ve kuşaktan kuşağa devamını sağladıkları son derece olağanüstü
kadim tekniklerin koruyucularıdır.
Arkeolojik ve etnolojik kanıtlar Şamanik yöntemlerin en azından yirmi yada otuz
bin yaşında olduğunu bildirmektedir. Şamanik varsayımlar ve yöntemlerle ilgili
dikkate değer şeylerden birisi, bunların Avustralya yerlileri yani Aborjinler,
Kuzey ve Güney Amerika, Sibirya ve Orta Asya, doğu ve kuzey Avrupa ve güney
Afrika'da dahil olmak üzere dünyanın birbirinden ayrı ve uzak bölümlerinde
olmasına rağmen çok benzer olmasıdır. Ortaçağ ve Rönesans batı Avrupa'sında aynı
temel Şamanik bilgi Engizisyon tarafından yok edilmiştir.
Ruhlarla ilişki kurmak yalnızca Şamanlarda bulunurdu. Böylece Şamanlar
törenlerde insanlarla ruhlar arasında aracılık yaparlardı. İyi ruhların yararlı
etkilerini sürdürürler ve kötü ruhların zararlı etkilerini önlemeye
çalışırlardı. İnsan ruhunun ölümden sonra göğe çıkabilmesi için parlak cenaze
törenleri yapılır, kurban kesilir ve mezarlara kıymetli eşyalar konurdu. Tören
sırasında çalınan davulun içine ruhların toplandığına inanılırdı.
Şamanist Türk ve Moğol boylarında "Oba Kültü" denilen bir kült çok yaygındır.
Oba, steplerde toprak, dağ geçitlerinde taş yığınlarından meydana getirilen
yapay tepeler yani höyüklerdir. Bu obalar steplerde mukaddes dağ ve tepe yerini
tutar. Şaman, filan oymağın koruyucu ruhunun filan yerde bulunduğunu söyler; boy
veya oymak oraya bir höyük yapardı. Bu oba, o boyun tapınağı olurdu. Burada
kurbanlar kesilir, dini törenler yapılırdı. Obanın yanından geçen her yolcu
atının kılından veya elindeki paçavralardan bir parçayı adak olarak ağaçlara ya
da taşlara bağlardı. Bu uygulamaya Müslüman Türkler'de de rastlanmaktadır.
ŞAMAN TANIM
Tarih ve din bilimi açısından, Şamanizmin doğuşu ve kaynağı gibi, "Şaman"
sözcüğünün de nereden geldiği, nasıl bir anlam tasıdığı kesin olarak
belirlenememiştir. Bu konuda üç farklı görüş öne sürülmektedir :
1 - Şaman kavramı, Hindistan'daki Pali dilinde "ruhlardan esinlenen kişi"
anlamına gelen "samana" sözcüğünden türemiştir.
2 - Şaman kavramının kaynağı, Sanskritçe'de "budacı rahip" anlamına gelen samana
sözcüğüdür.
3 - Şaman kavramı, Mançu dilinde "oynayan, zıplayan, bir iş görürken sürekli
olarak hareket eden" anlamındaki "saman" kavramından gelir.
Şaman, Gök Tanrı tarafından bu göreve getirildiğine yani gizli güçlerle
donatıldığına, Tanrı ile insanlar arasında aracı olduğuna, bazı tanrısal
nitelikler, gizli bilgiler taşıdığına inanır.
Şaman, büyücü ve sihirbaz anlamlarına gelir. Şaman kelimesinin kaynağı konusunda
farklı görüşler vardır. Kelimenin aslen Mançuca yada Moğolca olduğunu
söyleyenler bulunduğu gibi, Sanskritçe'den geldiğini de kabul edenler vardır.
Türk kavimleri Şamanlara genellikle Kam demektedirler. Kalmuklar erkek Şamanlara
Bö yada Böge, Kırgız-Kazaklar ise Baksi yada Bakşı derler.
Uygurca'da "Şaman", "hastalıkları gideren, acıları dindiren, çılgınlıkları,
saraları yatıştıran, hastalara ilaç yapan kimse" anlamında, "otacı" diye
anılmıştır. Çin kaynaklarına göre, Kırgızlarda Şamanin adı Gan'dır. Altaylılar
Şamana Kam, Kamların yönettikleri törene de Kamlama demişlerdir. Moğolca'da
Şamanın karşılığı ise Böge'dir.
Şaman anlamı bakımından büyücü rahip demektir. Bu bakımdan Şamanizmin bir din
olmadığı ileri sürülmüştür. Çünkü Şamanizmde, en geniş çerçevesiyle bir dinde
bulunması gereken bir din kurucusu, kutsal kitap veya kitapları, inanç esasları,
ibadetleri ve cemaat gibi net özellikleri yoktur. Onun için Şamanizm, bir çeşit
sihirbazlık ve büyücülük şeklinde, yaygın bir tarzda ortaya çıkan ve pek çok
yerde görülen sihri bir olay
olarak görülmek de istenmiştir.
Şamanların belirlenmesinin başlıca iki yolu vardır: Şaman mesleğinin veraset
yoluyla intikali ve içte kendiliğinden duyulan "tanrısal çağrı yoluyla" seçilme.
Seçilme şekli ne olursa olsun her Şaman ikili bir eğitimden geçtikten sonra
Şaman olur. Ekstatik eğitim yani rüyalar ya da trans ve geleneksel eğitim yani
Şaman teknikleri, ruhların isim ve fonksiyonları, kabilenin mitolojisi gibi.
Ruhların ve yaşlı Şaman ustalarının üstlendiği bu ikili eğitim bir
inisiyasyondur. Şamanı sıradan bir insan olmaktan çıkaran, toplumun itibar
ettiği bir kişi haline getiren bu inisiyasyon eğitimdir.
Ancak Şamanizmde Şaman genellikle babadan oğula geçmek suretiyle din adamı olur.
Şaman, mesleği ile ilgili bilgileri, yaşlı Şamandan ders almak suretiyle elde
eder. Genellikle gelecekten haber vermek, büyü ve efsun yapmak, ruhlara kurban
sunmak, ruhlarla temasa geçerek çözümü mümkün fakat zor olan işleri yapmak
Şamanların başlıca görevleridir. Ölünün ruhunu öbür dünyaya göndermek, av
avlamakta şanssızlığı ortadan kaldırmak ve ağır hastalıkları tedavi etmek de
görevleri arasındadır. Şamanda ırsi ve marazi bazı özelliklerin bulunduğu iddia
edildiği gibi, aksine olarak, ruhlar tarafından Şamanlığa davet edildiğine
inanılan bu kimseye Sibirya kavimleri arasında korku ile karışık bir saygı
gösterildiği de bilinir. Özel kabiliyetleri sayesinde tabiat üstü kuvvetlerle
temas kurduğu kabul edildiğinden ona, mensup olduğu boy veya oymağın koruyucusu
gözüyle de bakılır. Nitekim, ilk Şamanın ortaya çıkışına dair efsanelerde,
ruhlarla münasebette bulunduğuna inanılan Şamanın, üstün kabiliyetleri ve farklı
bir yaratılışı bulunduğu kabul edilir. Şamanlar genellikle zeki ve şair tabiatlı
kimselerdir. Ayin sırasında yoğun bir vecd içinde kendinden geçip gök ve yer
altı dünyalarında gördüğü garip varlıkları, acaip hadiseleri detaylarıyla
anlatırlar, ayılınca da bir şey hatırlamazlar. Bir Şamanın gökteki iyi ruhlarla
yer altındaki kötü ruhlara hakim olduğu ve onlarla ilişki kurduğuna inanılan
toplumlar görüldüğü gibi, bu iki işin, ak ve kara denen iki ayrı Şaman
tarafından üstlenildiği toplumlar da görülür.
Şaman olmak için eğer tanrısal çağrı yolu yoksa belli başlı bir Şamanın
neslinden olmak gerekir. Geçmiş ataların ruhundan biri Şaman olacak torununa
musallat olur, onu Şaman olmaya zorlar. Bu duruma Altaylılar "töz basıp yat"
yani ruh basması derler. Şamanlar Ata ruhu musallat olan kişi Şamanlığı kabul
etmezse delireceği gibi bir inanışa sahiptirler.
Şaman herşeyden önce, kendi özel yöntemiyle ulaştığı kendinden geçme yani vecd
durumunda, ruhunun göklere yükselmek, yer altına inmek ve oralarda dolaşmak için
bedeninden ayrıldığını hisseden bir aşkınlık yani trans ustasıdır. Bütün
Şamanların derin sezgileri, geniş düş güçleri vardır. Derin bir coşkunluğa
kapılarak kendinden geçer, bütün gökleri, yer altı dünyasını gezdiğine, ruhların
yaşayışlarını gördüğüne, bütün gizli alemleri
dolaştığına inanır. Şaman vecd sırasında, ruhları egemenliği altına alarak,
ölüler, doğa ruhları yani cinler ve periler ve şeytanlarla ilişki kurar. Böylece
ruhlar ve tanrılar dünyasıyla doğrudan ve somut ilişkilere girişen Şaman, birçok
ruha sahip olur. Çoğunlukla hayvan biçiminde düşünülen söz konusu ruhlar,
Sibirya halklarında ve Altaylarda ayı, kurt, geyik, tavşan, çeşitli kuşlar
özellikle kartal, baykuş, karga suretinde görünebilirler. Ayrıca, büyük böcek,
ağaç, toprak, ateş olarak ortaya çıkabilirler. Şaman, gerektiğinde bütün
yardımcı ruhları dünyanın dört bucağında bile olsalar çağırabilir. Bu çağrıyı
davul veya tefini çalarak yapar.
Şamanların asıl görevleri halk arasında oluşa gelen ak ve karanın yani iyi ve
kötü ruhların dengesini sağlamaktı. Bunu da çeşitli büyüler yaparak sağlarlardı.
Bu kendinden geçme yani vecd durumları o kadar aşırı bir hale gelir ve
izleyenleri o kadar korkuturdu ki, o an Şamanın ölüp yeniden dirildiğine
inanılırdı. Şamanlar o ayin sırasında bedenlerinin parça parça edilerek
yendiğini iddia ederlermiş. Ve buna çok inandıklari için de bu duruma "Şaman
hastalığı" ya da "mistik parçalanma" derlermiş.
Bir Şaman bilgi ve güç edinmek ve başka insanlara yardım etmek için normalde
gizli olan bir gerçeklikle temasa geçmek ve onu kullanmak için kendi iradesiyle
bir değiştirilmiş bilinç durumuna giren adam ya da kadındır. Şamanın emrinde en
az bir ve çoğunlukla daha fazla ruhu vardır.
Koruyucu bir ruh olmaksızın bir Şaman olmak hemen hemen olanaksızdır, çünkü
Şaman varlık ve edimleri normalde insanlardan gizli olan olağandışı ya da ruhsal
güçlerle başa çıkabilmek ve onlara hakim olabilmek için bu güçlü, temel güç
kaynağına sahip olmalıdır. Koruyucu ruh çoğunlukla bir güç hayvanıdır, yalnızca
Şamanı korumak ve ona hizmet etmekle kalmayıp aynı zamanda onun için bir başka
benlik ya da başka bir ben olan ruhsal bir varlıktır. Bir kişinin bir koruyucu
ruha sahip olması onu tek başına bir Şaman yapmaz. Bir yetişkin bunu bilse de,
mutlaka çocukluğunda bir koruyucu ruhun yardımını görmüştür; aksi halde
yetişkinliğe erişmek için gerekli koruyucu gücü olmayacaktır. Koruyucu ruhları
açısından sıradan bir insan ile bir Şaman arasındaki ana fark, Şamanın kendi
koruyucu ruhunu değiştirilmiş bilinç durumundayken aktif olarak kullanmasıdır.
Şaman koruyucu ruhunu sık sık görür ve ona danışır, Şamanik yolculuklarda onunla
birlikte gezer, onun kendine yardım etmesini sağlar ve onu başkalarının hastalık
ya da sakatlıklarının iyileştirmesinde kullanır. Koruyucu ruhtan başka, güçlü
bir Şamanın belirli sayıda yardımcı ruhları vardır. Bunlar koruyucu ruhla
karşılaştırıldığında bireysel olarak, daha küçük güçlerdir, fakat bir Şamanın
elinde bunlardan yüzlercesi bulunabilir ve büyük bir toplam güç sağlayabilir. Bu
yardımcı ruhların belirli amaçlar için özel işlevleri vardır. Bir Şamanın
bunların geniş bir kitlesini toplaması çoğunlukla yıllar alır.
Şamanlar koruyucu yada himaye edici ruhun kişiyi hastalıklara karşı dirençli
kıldığını düşünmüşlerdir. Bunun nedeni basittir ruh dış güçlerin istilasına
dirençli olan güçlü bir beden sağlar. Şamanik bakış açısından güçle dolmuş bir
bedende olağan gerçeklikte hastalık olarak bilinen istila edici, zararlı
enerjilerin kolayca gireceği bir yer yoktur. Bir koruyucu ruh yalnızca kişinin
fiziksel enerjisini ve bulaşıcı hastalıklara karşı direncini artırmakla kalmaz
aynı zamanda kişinin zihinsel uyanıklığını ve kendine güvenini de arttırır. Bu
güç kişinin yalan söylemesini bile zorlaştırır. Bir kimse depresyona girdiğinde,
zayıf ya da hastalığa eğilimli olduğunda bu onun artık istenmeyen güç
enfeksiyonlarına ya da istilalarına direnemediğinin ya da onları uzakta
tutamadığının belirtisidir. Biz bunlara negatif enerjiler diyoruz.
Şamanik yetenek ya da potansiyel açısından cinsler arasında herhangi belirgin
bir farklılık görülmemektedir. Birçok kavimlerde, Şamanizm uygulamasıyla pek az
bağlantısı olan ekonomik ve toplumsal nedenlerle, Şamanların çoğu erkektir ama
kadınlar çocuklarını yetiştirip orta yaşa ulaştıktan sonra isterlerse Şaman
olabilirler, hem de çok güçlü Şamanlar olurlar. Orta Çağ ve Rönesans
Avrupa'sında, dul ve yaşlı kadınlar benzeri biçimde, kısmen kendilerini
desteklemek için, sık sık şifacı Şamanlar olmuştur. Tabii ki, Engizisyon onları,
batılı olmayan toplumlardaki Hıristiyan misyonerlerinin hala çoğunlukla
Şamanlara "cadı" demeleri gibi
onlara da"cadılar" demiştir.
Bir Şaman aynı zamanda, şu anda başka bir yerde ne olup bittiğini görerek
durugörüye de yani klervoyansa da ulaşabilir.
Şaman gerçeklikler arasında gidip gelir, mistik yeteneklerle ilgili bilinç
durumlarının büyülü bir atletidir. Şaman, olağan gerçeklikle olağan dışı
gerçeklikler arasındaki bir aracıdır. Şaman aynı zamanda ruhsal gücünü insanlara
yardım etmek, onları sağlıklı bir dengeye kavuşturmak için idare eden bir çeşit
"güç simsarı"dır.
Özünde Şamanlığa kabul deneysel ve çoğunlukla derece derecedir. Şamanik bilinç
durumuna nasıl ulaşılabileceğini öğrenilmesinden ve o durumda görme ve yolculuk
yapmadan, kişinin kendi koruyucu ruhundan eminlik kazanması ve onunla ilgili
bilgi edinmesinden ve Şamanik bilinç durumundayken onun yardımını sağlamasından
ve bir Şaman olarak başkalarına başarıyla yardımcı olmayı öğretmekten oluşur.
Daha ileri düzeydeki Şamanizmin belirleyici bir aşaması kendi yardımcı
ruhlarından kişisel eminlik kazanmak ve bunlarla ilgili bilgi elde etmektir.
Şamanlığa kabul hiç bitmeyen bir çabalama ve neşe sürecidir ve bir Şamanın
statüsüyle ilgili belirleyici kararlar yardım etmeye çalıştığı kişiler
tarafından verilir.
Yeni bir Şaman, temel ilkeleri, yöntemleri ve Şamanizmin kozmolojisini
öğrendikten sonra, Şamanik uygulamalar ve yolculuklarla güç ve kişisel güç
edinir. Bu bilgi elde edildikçe, Şaman diğerleri için bir rehber haline gelir.
Örneğin, toplumdaki bir insan bir rüya ya da bir hayal görebilir ve Şamana bunun
anlamını sorabilir. Usta Şaman kendisinin şimdiye kadar öğrendiklerinin ışığında
"deneyimlediğin şey şu anlama geliyor..." diyebilmelidir. Şaman gizemleri açığa
çıkaran, kişisel deneyimlerini bunlar sanki büyük bir kozmik yap-bozun
parçalarıymış gibi sürekli olarak bir araya getirmeye çalışır. Kozmik yap-bozun
üst düzeyindeki bilgisine ulaşmak için çoğunlukla yıllarca süren Şamanik
deneyimlere gerek vardır ve usta bir Şaman bile bir ölümlünün yaşam süresinde
yap-bozu tamamlamayı asla ummaz.
Kişinin Şamanik olarak görmesi Şamanik Bilinç Durumunda olur. Buna
görselleştirme, hayal etme ya da güçlü gözü kullanma adı verilebilir. Böyle bir
görme, değiştirilmiş bir bilinç durumunda yapılmakla birlikte, böyle hayalleri
halüsinasyon olarak nitelendirmek ön yargı olur. Şaman hayali deneyimlerken
hareket edemez ama etrafında neler olup bittiğinin bilincindedir. Şamanik bilinç
durumu medyumların translarının tersine normal bilinç durumuna döndüğünde
deneyimin tümüyle anımsanmasına izin verir. Transı hafiftir ve davul çalınması
sürdükçe devam eder. Davul ve çıngırağın değişmeyen monoton sesinin başlaması
onun beynine Şamanik Bilinç Durumuna dönmesi için sinyal verir ve deneyimli bir
Şaman için bu sesleri duymak çoğunlukla hafif bir transa girmek için yeterlidir
çünkü kendini bu seslere koşullamıştır. Şamanik Bilinç Durumuna girerken Şaman
davulu kendi çalar ancak trans ağırlaşmaya başladığında davul çalma işini
yardımcısı üstlenir.
Şamanik bilinç durumuna girmeye ayrıca şarkı söyleme ve danslarla da yardımcı
olunur. Şamanın böyle durumlarda söylediği özel güç şarkıları vardır. Şarkılar,
Şaman Şamanik Bilinç Durumuna yaklaştıkça temposu artan, yinelemeli ve monoton
şarkılardır.
Şaman diğer türden büyücüler ya da büyücü hekimlerden esrime yada ekstaz dediği
değistirilmiş bilinç durumunu kullanmasıyla ayırt edilir. Ekstaz ruhunu göğe
yükseltmek ya da cehennemi mekanlara inmek üzere bedeninden ayırdığı dinsel bir
trans yöntemidir. Bunun diğer bir tanımı da ruhsal yolculuktur. Şamanın transı
kendi başına yaptığı bir şuur deneyimidir. Buna Samanik Bilinç Durumu denir. Bu
bilinç durumu tedavi için uygun hayvanı, bitkiyi ve diğer güçleri bulabilmek
için nereye yolculuk yapacağını bilebilmesi ve alt dünyaya nasıl ulaşım
sağlaması gerektiğinin bilgisini içerir. Şamanik Bilinç Durumunda Şaman
gördüklerinde tipik olarak tarif edilemeyen bir sevinci, önünde açılan güzel ve
gizemli dünyalara duyduğu hayranlığı deneyimler. Deneyimleri rüyalar gibidir ama
bunlar onun gerçek olduğunu hissettiği ve içinde hareketlerini denetleyebildiği
ve maceralarını yönlendirebildiği uyanık rüyalardır.
Şaman açık bir biçimde görebilmek için karanlıkta ya da en azından gözleri
örtülü olarak çalışan hünerli bir görücüdür. Bu nedenle Şamanlar uygulamalarını
geceleri yaparlar ama Şamanik görme için karanlık tek başına yeterli değildir.
Görücü aynı zamanda çoğunlukla davul çalma, çıngırak çalma, şarkı söyleme ve
dans etmenin yardımıyla Şamanik Bilinç Durumuna girer.
Şamanın okuduğu hayır dualara "alkış" denir, Şamandan alkış alan bir kimse
dileklerinin yerine geleceğine inanır.
Rüyalar Şamanik görüş açısından iki çeşittir. Olağan rüyalar ve olağandışı ya da
büyük rüyalar. Şamanlar normalde yalnızca büyük rüyalarla ilgilenirler. Büyük
rüya farklı gecelerde aynı biçimde görülen rüyadır ya da bir kez görülen ama
uyanıkmış gibi canlı güçlü bir rüyadır. Şamanlara göre büyük rüyalar çoğunlukla
koruyucu ruhlarının onlarla iletişimi ve ikazıdır. Büyük rüyaları olduğu gibi
bir mesaj olarak alırlar ve uygulamaya sokarlar. Örneğin; Şaman eğer bir
otomobil kazasında yaralandığını görürse bunu sembolik olarak bir arkadaşıyla
beraber canlandırır böylelikle olayı yaşamış olur ve kimseye zarar gelmez. Bu
bizim bilgimizdeki yakın çevremizdeki bir olayı gözlem yoluyla yasamamıza ve
olayın bilgisini almamıza benzetilebilir.
Şamanlar uzaktaki bir yakınlarını iyileştirme işleminde bir nevi imajinasyon
kullanırlar. Sessiz karanlık bir odada gözlerini kapatır, çıngırağını kullanır
ve güç şarkısını söyler. Yüzünü hasta kişinin bulunduğu kentin yönüne döner ve
yatağında yatmakta olan hastayı gözünde canlandırır o kişinin güç hayvanını geri
getirmek için alt dünyaya yolculuk yapar ve hastanın yanına yollar. Bu bir nevi
imajinasyon ve bizim tabirimizle uzaktaki birine enerji yollama gibi kabul
edilebilir. Tek fark bizler güç hayvanı kullanmadan imajinasyon yeteneğinimizi,
gücümüzü kullanır ve enerji yollarız.
Başka bir görüşe göre kenevir yardımı ile transa geçen Şaman rahip yani Kam
kadınlık ve erkekliği kendinde birliğe getirip evrensel armoniye katıldığına
inanırdı. Şaman güçlü bir ritim taşıyan müzik eşliğinde dans ederek esrimeye
ulaşır ve sağaltımda bulunurdu. Şaman rahipleri erkeklerde olduğu gibi
kadınlardan da olurdu ve bunlara Kam-hatun denirdi. Şaman gereksinmeye göre doğa
parçalarını özellikle de hayvanları taklit ederek transa girer ve onların
gücüyle birleştiğine inanırdı. Hayvanlardan en çok at ve kuşlar için transa
girilirdi. Eğer kuşla bağlantıya girilecekse Kam başına kuş tüyleri takar ve
uçma taklidi yapardı. Eğer at ile bağ kurulacaksa atın yürüyüşünü taklit ederek
dans ederdi. Şamanların "ateş dansı" yaparak ateş karşısında transa geçmeleri
gelenekleşerek Türklerde "ocak kültü" nü oluşturmuştur. Birçok inanç töre ve
davranışın kaynagı "ocak kültü"ne dayanmaktadır. Gökte güneş, yerde ateş, evde
ocak Şaman yaşamı için kutsal olmuştur. Bir Kam'ın Şaman düzeyine çıkabilmesi
için önce doğa parçalarıyla bağ kurup transa geçmeyi başarması, sonra da bunu
hayvanlarla başarması gerekirdi. Daha sonra "ateş" transına hak kazanırdı.Ancak
en sonunda insanla bağ kurup kendinde kadınlık ve erkekliği transandantal-aşkın-
birliğe ulaşmakla Şaman olabilirdi. Sha=kadınlık, Man=Erkeklik Şaman da
kadınlıkla erkekliğin aşkın birlikteliği olarak yorumlanırdı.
ŞAMANIN GİYSİSİ
Şamanın çesitli bölgelere ve zamanlara göre değişen bir kıyafeti vardır. Mesela;
genellikle bir cübbe veya hırka, başa takılan bir serpuş veya maskeye benzer bir
şey, eldiven ve yüksek konçlu ayakkabı, bazı aksesuarlarla beraber Şamanların
kıyafetini oluşturur. Şamanların kullandığı, çeşitli hayvan derilerinden
yapılmış, üzerine gök ve yer altı ruhları ile ilgili semboller yapılmış bir de
Şaman davulu vardır.
KURBAN TÖRENI
Şamanizmde törenler genel olarak ikiye ayrılmaktadır. Belirli günlerde
yapılanlar veya önceden belirlenmemiş törenler. Bu törenlerde, çeşitli halkların
inanç, gelenek ve göreneklerine göre farklılıklar olmakla birlikte mutlaka
kurban adeti vardır. At ve koyun dışında kan akıtılarak sunulan kanlı kurban
bilinmemektedir. Kutsal sayılan bir yere, bir değere bir şey sunmak, eşya
adamak, Şamanın davuluna, kutsal ağaçlara bez bağlama, çeşitli maddelerden
yapılan tanrı tasvirlerine yemek sunma, ateşe içki dökme ya da atma kansız
kurbandır. Kansız kurbanların bir başka biçimi de ruhlara adanıp kırlara
salıverilen hayvanlardır.
ŞAMANİZMDEN HAYATIMIZDA KALINTILAR
Türklerin inanışlarında bugün bile Şaman geleneğinin izlerini görmek olası.
Matem töreninde ölünün bindiği atın kuyruğunu keserek kurban etmek, ağacı kutlu
saymak, uzun ömürlü olması, daha önce ölen çocuklar gibi ölmemesi için çocuklara
Yaşar, Durmuş, Duran, Satılmış, Satı gibi isimlerin konması, türbelere adak
adanması, dilek ağaçlarına çaput bağlanması gibi adetler ve nazar değmemesi için
tahtaya ya da bir zemine vurmak bu kapsamda değerlendirilir.
ŞAMAN'IN HASTA TEDAVİSİ
Şaman dizleri üzerinde kendi güç şarkısını söylemeye başlar ve emme işleminde
kendisine yardımcı olacak ruhları çağırır. Aynı zamanda içinde kum ya da su olan
hastadan çıkarttıklarını tükürmek için hazırladığı sepet ya da kabı kendisine
doğru çeker. Çıngırağını hastanın üzerinde sallayarak güçlüce sarkı söyler ve
kendisine emme işleminde yardım edecek ruhları çağırmak için konsantre olur.
Diğer grup üyeleri de bir çember oluşturarak onun çabasına güç şarkısını
söyleyerek katkıda bulunurlar. Şaman hastanın içindeki zararlı, istilacı
güçlerin yerini bulmalıdır. Bunun için bir kehanet tekniği kullanır. Gözleri
kapalı olarak elini hastanın bedeni ve kafası üzerinde ileri geri gezdirir,
hastanın bedeninin belirli bir yerinden gelen özel bir ısı, enerji, titreşim
hissi olup olmadığını yavasça keşfeder. Bir başka teknikse herhangi bir
titreşimi hissetmek için hastanın üstünden bir tüy geçirmektir. Şaman belirli
yeri hissettiğinde ya sessizce ya da şarkıyla çıngırağını hastanın üzerinde aynı
tempoda çalarken iki yardımcı ruhu çağırır. Gözleri kapalı olarak yardımcıların
yaklaştığını gördüğünde Şaman onlardan ağzının içine girmelerini ister. Onlar
burada Şamanın hastadan emeceği güç istilasını hapsedecek ve içlerine
alacaklardır. Ve Şaman hastanın bedeninde zararlı istilayı hissettiği yeri bütün
gücüyle emer. Bu elbisenin üzerinden yapılabilir ama elbisenin o bölümünü açmak
ve deriyi fiziksel olarak emmek çoğunlukla daha etkilidir. Şaman bu işlemde
gördüğü kötü yaratığın ağzından ve boğazından geçerek midesine gitmemesi için
çok dikkatli olmalıdır. Eğer kazayla onu yutarsa onu çıkartmak için başka bir
emen Şamanın yardımı istenir. Bu Şamanların partnerlerinin olmasını istemesinin
başka bir nedenidir. Şaman gerekli olduğu kadar tekrar tekrar emer ve kuru
kusar. Bunu bazen istemsiz şiddetli bir öğürmeyle yaparlar. Şaman her kuru
kusuştan sonra işlemi yineleyecek kadar güçlü olana kadar konsantrasyonunu güç
şarkısını söyleyerek ve yardımcı ruhlarını canlandırmak üzerine odaklanarak
yeniler. Bu devreleri elini hastanın üzerinde ileri geri hareket ettirdiğinde
ısı, enerji ya da titreşim yayıldığını hissetmeyene kadar sürdürür.
Diğer bir yöntem ise tütün tuzaklarıdır. İstilacı ruhların tütünden zevk
aldıklarına ve ona çekildiklerine inanılır. Bu yöntemde tütün paketleri ya da
içinde tütün olan minyatür bez keseleri kullanılır. Yerde ya da bir zeminde
yatmakta olan hastanın etrafında tütün paketlerinden çember yapılır sonra saman
zararlı güç istilasını hastadan çıkartmaya çalışır, zararlı güçler hasta
bedenden çıkıp tütünlere geçer ve bu çalışma bittiğinde tütün paketleri bir top
halinde yuvarlanır ve derhal uzak bir yere götürülür. Orada top açılır ve
tütünler ağaç dallarına asılır. Böylelikle ruhlar zarar verebilecekleri
insanlardan uzak bir yere dağıtılmış olur.
Başka bir yöntemse Şamanın hastanın hastalığıyla özdeşleşmesidir fakat
tehlikelidir çünkü bu yöntemde Şaman hastaya zarar veren güçleri kendi üzerine
almaktadır. Şaman önce hastayla hastalığı ile ilgili konuşur acısını,
hissettiklerini kendi içinde hissetmeye başlar. Sonra hasta gibi olmanın nasıl
birşey olduğunu, hastanın yaşama bakışının nasıl olduğunu ve hastanın
sorunlarının, umutlarının neler olduğunu öğrenmeye çalışır. Şaman kendisini
duygusal olarak hastayla özdeşleşebileceğinden emin olduktan sonra sağaltım
çalışmasına başlamaya hazırdır. Bu noktada hasta ve Şaman insanların yerleşmemiş
olduğu bir araziye gider. Şaman çıngırağı ve güç şarkısıyla koruyucu ruhunu ona
yardımcı olması için uyandırır. Hasta bu aşamada onun arkasında sessiz durur.
Şaman kendini güçlü hissettiğinde o ve hasta yavasça elbiselerini çıkartarak
değiştirirler.
Saman hastanın elbiselerinin her bir parçasını giydikçe hastanın ağrılarını ve
dertlerini üzerine almak ve hastanın kişiliğini almak üzerine konsantre olur.
Şaman son giysi parçasını giydiğinde artık hasta olduğunu hissetmeye
başlamalıdır. Şaman ve hasta çıngırak eşliğinde dans eder. Hastanın tamamen
iyileştiğini hissedene kadar elini hastanın üstünde tutar. Eğer çalışma doğru
yapılmışsa Şaman hastalık ya da acı dalgalarının üzerinden geçtiğini hisseder
yani bir nevi katalizörlük yapmış olur. O anda Şaman 100 metre kadar koşar,
durur ve kollarını öne doğru uzatır tüm kuvvetini hastaya acı veren ve şimdi
kendi üzerinde olan istilacı gücü atmaya odaklar ve bu zararlı gücü gökyüzüne
uzağa fırlatır. Şaman bu işlemin bitişini hastanın derdinin ve kişiliğinin kendi
bedeninden alınması hissiyle bilir.
Şamanizm günümüzde Türkler ve diğer Orta Asya halklarının hayatını değişik
oranlarda etkilemeye devam etmekle birlikte halen Orta Asya'da başlı başına bir
din olarak devam etmektedir. Tatarların bir kısmı özellikle Hakasya Türklerinin
hemen hemen tamamı Şamanisttir. Günümüzde Rusya, Moğolistan, Tacikistan,
Kazakistan gibi ülkelerde Şamanist topluluklara rastlanmaktadır. Sayıları
gittikçe azalmakla birlikte günümüzde yaklaşık 650.000 kadar Şaman olduğu tahmin
edilmektedir.
Kaynak :
Şamanın
Yolu - Michael HARNER
Bursa Parapsikoloji ve Ruhsal Araştırmalar Derneği Aylık Dergisi
==================================================================
What is Shamanism? |
Over tens of thousands of years, our ancient ancestors all over the world
discovered how to maximize human abilities of mind and spirit for healing and
problem-solving. The remarkable system of methods they developed is today known
as "shamanism," a term that comes from a Siberian tribal word for its
practitioners: "shaman" (pronounced SHAH-mahn). Shamans are a type of medicine
man or woman especially distinguished by the use of journeys to hidden worlds
otherwise mainly known through myth, dream, and near-death experiences. Most
commonly they do this by entering an altered state of consciousness using
monotonous percussion sound
ما الشامانية ?
ما يزيد عن عشرات الآلاف من السنوات , أجدادنا القدماء في كلّ أنحاء العالم اكتشفوا كيف يكبّرون إلى الحدّ الأقصى قدرات العقل البشريّة و الروح للالتئام و الحلّ . النظام الجدير بالملاحظة للطرق الذي طوّروه عرف اليوم ك" الشامانية , " المصطلح الذي يجيء من كلمة قبليّة سيبيريّة لممارسيه : الكاهن ( نطق شاه-مان ) . الكهنة هم نوع العرّاف أو امرأة بخاصّة ميّز باستعمال الرحلات إلى عوالم مخفيّة وإلّا بصفة أساسيّة عرف خلال التخريف , الحلم و شبه موت تجارب . بدرجة كبيرة عادةً يعملون هذا بإدخال حالة مغيّرة للوعي باستعمال صوت آلات إيقاع مملّة .
Shamanic
Healing: We Are Not Alone |
Michael Harner, Ph.D., is an anthropologist and founder of the Foundation for
Shamanic Studies, an international nonprofit organization dedicated to
preserving shamanic knowledge as it survives on the planet and to teaching the
basic principles of that knowledge for practical applications in the
contemporary world.
Harner, who has practiced shamanic healing since 1961, received his doctorate at the University of California-Berkeley. He is a former professor and chairperson of the department of anthropology at the Graduate Faculty of the New School for Social Research in New York, and has taught at Columbia, Yale, and UC Berkeley. He also served as co-chair of the anthropology section of the New York Academy of Sciences. His books include The Jívaro, Hallucinogens and Shamanism, and the classic The Way of The Shaman.
In the course of his academic study of shamanism, Harner lived and worked with indigenous peoples in the Upper Amazon, Mexico, Peru, the Canadian Arctic, Samiland, and western North America.
Alternative Therapies interviewed Harner at his office in Mill Valley, California, during an intense storm. The following article is from the FSS journal, Shamanism, Vol. 10, No. 1 (Spring-Summer) 1997.
شامانيك الذي يلتئم : نحن لسنا وحيدًا
مايكل هارنر , ف.د. , عالم أنثروبولوجيا و مؤسّس الأساس لدراسات شامانيك , منظّمة لا يقصد به الرّبح دوليّة متفاني إلى الاحتفاظ بمعرفة شامانيك كما/عندما ينجو على الكوكب و إلى تعليم المبادئ الأساسيّة لتلك المعرفة لل .
هارنر , الذي عند شامانيك متمرّس الذي يلتئم منذ 1961 , تلقّى دكتوراهه في جامعة كاليفورنيا-بيركيلي . هو أستاذ سابق و رئيس قسم الأنثربولوجيا في الكلّيّة للدّراسات العليا للمدرسة الجديدة للبحث الاجتماعيّ في نيو يورك , و قد علّم في كولومبيا , ييل و أك بيركيلي . خدم أيضًا ككو-تشير قسم الأنثربولوجيا لأكاديميّة نيو يورك للعلوم . تتضمّن كتبه جيه و # 237 , فارو , هال سينوجينز و الشامانية , و الرائعة طريقة الكاهن في منهج دراسة الشامانية الأكاديميّة الخاصّة به , هارنر عاش و عمل مع/ب الشعوب المحلّيّين في الكعب امرأة قويّات , المكسيك , بيرو , القطب الشّماليّ الكنديّ , ساميلاند و أمريكا الشّماليّة الغربية .
قابلت العلاج البديلة هارنر في مكتبه في وادي الطّاحونة , كاليفورنيا , أثناء عاصفة شديدة . المقال التّالي هو من صحيفة إف إس إس , شامانية , المجلّد 10 , لا . 1 ( صيف الرّبيع ) 1997 .
===================================================
Şamanizm, insanlığın belki de en eski dinlerinden biridir. Temel olarak sihir ve
büyüye dayanır. Her hangi bir kurucusu veya kutsal kitabı olmadığı gibi ortaya
çıkış tarihi de belli değildir.Şamanizm ' in köken olarak anaerkil dönemde
ortaya çıktığı tahmin edilmektedir.. Yakutlarda erkek Şamanlar özel cübbeleri
bulunmadığı zamanlarda kadın entarisi giyerek ayin yaparlar. Şamanların çoğunun
saçlarını uzatma nedenlerinden biri de budur
Şamanist inanca göre dünya, gök, yeryüzü ve yeraltı olmak üzere üç kısma
ayrılır. Altay Türklerine göre "Aydınlık Alemi", yukarıdaki dünyayı yani
gökyüzünü Tanrı Ülgen'le ona bağlı iyi ruhları temsil eder.Yeryüzünü, yani "Orta
Dünya"yi insanlar oluşturur. Yer altı dünyası olan "Aşağıdaki Dünya"yı ise Tanrı
Erlik ve ona bağlı kötü ruhlar oluşturur. İyi ruhlarla ilişki kurup, iyilik
yapan Şamanlara ak-Şaman, yeraltı ruhlarıyla konuşup, Erlik 'in hizmetinde
olanlaraysa kara-Şaman denir.
Eski Türklerin de inandığı din Şamanizm ' di. Bu Şamanizm,Yakutlar ve
Altaylar'da yaşayan ilkel Şamanizm aşamasını bir süre sonra geride bırakmış,
gelişmişti. Avcılık ve ilkel tarımla dar bir bölgede yaşayan boyların
inanışlarıyla, büyük devletler kuran, Çin Duvarı ' yla Bizans arasına yayılmış
halkların inanışları aynı kalmamıştı.
Çin kaynaklarından anlaşıldığına göre eski Orta-Asya Şamanizm ' inin temelleri
Gök-Tanrı, Güneş, yer, su, atalar ve ocak (ateş) kültleridir.Bu bağlamda Asya
halklarının inandığı Şamanlığın temelinde insan ve doğanın birlik ile
beraberliği ve uyumu düşüncesi yer alır. Evren,dünya,insan,hayvan ve bitkiler
alemi bir bütün olarak düşünülür. Dünya ve Gök,yaratma eylemini birlikte
işbirliği halinde gerçekleştirmektedir. Bunlar bütün varlıkların yaratıcısı
olmalarından ötürü kutsaldır. İşte bu yüzden Asya 'nın Şamanist göçebe
halklarında Gökle Yer Su'yu sayma ve bunlara saygı gösterme, bu göçebe halkların
inanışlarının özünü oluşturmaktadır. Dağın eteğinde ya da zirvesinde, nehrin ya
da gölün kıyısında, yolun ya da atın bağlandığı direğin yanında, bir göçebenin
kutsamayla eylemleri, tüm yaşamın ortak bir bilinci paylaştığı doğaya dönüktür.
Şamanlıktaki bir diğer inanışta, insan neslinin sonsuz bir şekilde devamlılığı
düşüncesi. Şamanist olan birisi kendini, baba, dede, ve atalarına ait olan bir
hayatın devamı olarak görür, bunları bilir ve sayar (Atalar kültü). Bununla
birlikte, söz konusu bu insan aynı zamanda kendi geleceğini de sonraki
nesillerde görmektedir, ki bu durum varoluşun ana anlamıdır. Bundan dolayı bu
insanin görevi çocuk ve torunlarına toplumun en iyi yanlarını aşılayarak
yetiştirmek ve hayata hazırlamaktır
Şaman Kimdir? Kimler Şaman Olabilir?
Şaman dininin ayin ve törenlerini yapan, ruhlarla insanlar arasında aracılık
eden kişiye Şaman denir. Şaman sözcüğü Türkçe kökenli değildir. Türkler Şaman
yerine kam sözcüğünü kullanırlardı. Avrupa'da 18.yüzyılda kabul edilen Şaman
sözcüğü, Rusların, Kuzey Sibirya'da Tunguzlardan öğrendiği bir sözcük. Aslında
bu sözcüğün kökeni hâlâ tartışmalı. Bazı bilim adamları sözcüğün Pali dilinde
bulunan "şamna" olduğunu, Sanskritçe'de bulunan "çramana" ile aynı kökten
geldiğini ileri sürüyorlardı. Bazıları da bu sözcüğün Mançu ' ca
olduğunu,"zıplayan,dans eden" anlamına geldiği görüşündeler. Bir başka teori de
Şaman sözcüğünün Buda inanışına ait bir sözcük olduğudur. Firdevsi'nin
sehname'sinde geçen "Semen" (Buda rahibi) sözcüğü dolayısıyla Şaman sözcüğünün
Hindistan kökenli olduğu söylenir.
Kasgarlı Mahmut'tan öğrendiğimize göre kamlar, Müslüman Türkler zamanında da
unutulmuş değil. Divan-i Lugat-it Türk'te "Kamlar kamik arvisti: kamlar (ayin
sırasında) anlaşılmayan bir takım sözler söyledi." gibi cümlelere
rastlanmaktadır. Benzer biçimde Balasagunlu Yusuf Has Hacib, "Kutadgu Bilig"
adli eserinde kamlarla hekimleri (otacıları) bir tutmuş, ikisini de insanlar
için yararlı isler yapan kişiler olarak göstermişti. Bir yerde söyle der: "Kerek
tut otaçi, kerek kam, öligligke her giz asig kilmaz em. (Gerek hekim tut,
gerekse kam, eceli gelene ilaç fayda etmez.)
Şaman (kam), tanrılar ve ruhlarla insanlar arasında aracılık yapma gücüne sahip
olan kişidir. İnsan, ufak tefek ruhlara, aileyi koruyan ateş ve iyi yer-su
ruhlarına bizzat kurbanlar ve saçılar sunabilirse de, kuvvetli, hele kötü
ruhlara doğrudan başvuramaz. Kötü ruhlar insanların en büyük düşmanlarıdır.
İnsanlara ve hayvan sürülerine hastalık göndermek suretiyle kurban isterler.
Bunların istediklerini yerine getirmek gerekir. İnsanlar onların ne
istediklerini bilmezler. Ne istediklerini ancak gücünü göklerden ve atalarının
ruhlarından alan Şamanlar bilir.
Şamanlık bilgisi öğrenmekle elde edilemez. Şaman olmak için belli başlı bir
Şamanın neslinden olmak gerekir. Kimse Şaman olmayı istemez, ancak geçmiş
ataların ruhundan biri, Şaman olacak torununa musallat olur; onu Şaman olmaya
zorlar. Bu hale Altaylılar "töz basıp yat" (ruh basıyor) derler. Ata ruhu
musallat olan adam Şamanlığı kabul etmezse deli olur.
Bugün Rusya Federasyonu içinde yer alan Hakasya 'da Şamanizm hâlâ canlı
tutuluyor. Hakasyalı bir araştırmacı olan Katanov, Minusinsk Tatarlarından
aldığı bilgilere göre Şaman davulunu anlatır. Buna göre davulun önemli üç bölümü
vardır: içi, dışı ve tokmağı.
Davul, bir arşın çapındadır. İskeleti genellikle sepet yapımında kullanılan
söğütten yapılır ve at derisiyle kaplanır. Davulun içinde dikey olarak duran
sapı genellikle kayın ağacından yapılır. Sapta mars denilen, kamın yer altı
dünyasında yaşayan erliklerin lideri Erlik Han 'a ulaşmasını sağlayan on iki
delik bulunur.
Deliklerin arasındaki kabartmalar, kamın uçarak ya da yürüyerek geçmek zorunda
olduğu dağ sıralarını temsil eder. Sapın üst kısmında, enlemesine kamın
kendisinin ya da hastasının düşmanlarını püskürttüğü yay kirişi olarak
adlandırılan sopa bulunur.
Bu demir sopaya hastanın içindeki kötü ruhları kovan on sekiz kadar demir
çıngırak bağlanır. Ayrıca, kamın habercilerini temsil eden iki çan da demir
sopaya bağlanır. Davulun üst kısmında hastanın düşmanlarını temsil eden dört ya
da altı demir kanca tutturulmuştur. Demir sopaya kamın kudretini simgeleyen bez
parçalari asılır. Bu bez parçaları genellikle kamın hastaları tarafından
bağlanır. Erlik Han'a herhangi bir hayvan adandığında bu hayvana demir sopadan
alınan iki üç bez parçası bağlanır. Adak hayvanın boynunda asılı duran bu bez
parçaları onu kötü güçlerden korur.
Davulun üst kısmında yedi renkli gökkuşağı tasvir edilir. Gökkuşağının iki
ucundan da, iki geniş kare şeklinde merdiven sarkar. Bu merdivenle kam, Kan
Kuday'in huzuruna çıkmak için gökyüzüne yükselir. Kan Kuday'in önünde beyaz
boyayla çizilen iki kayın ağacı vardır. Kam, gökyüzüne yükselerek Kan Kuday'dan
hastayı iyileştirmek ya da ya da öldürmek için emir alır. Gökkuşağının altında
ışık saçan iki daire vardır. Ayrıca 14-18 kadar yıldız bulunur. Merdivenin üst
kısmındaysa beyaz renkle yedi dağ kızı resmedilmiştir. Bu kızlar eğer ruh
erkekse onu uzaklaştırmada kama yardım ederler. Kız figürlerinin yanında iki kuş
tasviri vardır. Kam bu iki kuşla göğe yükselir. Davulda bundan başka kırmızı
renkte at, süvari ve keçi bulunur. Kızıl at üzerindeki Kızıl süvari, erliklerden
biri olan Kızıl adakların basında gider. Beyaz renkle çizilen beyaz at
üzerindeki atlı Kuday'a gider. Davulun ortasındaki üç çizgi bu dünya ile öte
dünyayı ayıran bir tabakadır. Davulun alt tarafında, kutsal koyunları himaye
eden kurbağa resmi vardır. Ayrıca on sıradağın ardında, kara ve altın denizin
kıyısında yaşayan hayvanları sulamak için altın oluğu ve at bağlamak için altın
direkleri bulunan Erlik Han ' ın kötü ruhları yargıladığı yere götüren yılan ve
kertenkelenin resmi yer alır. Bu deniz doğudadır, kurbağa, yılan ve kertenkele,
koyunlara dokunmak isteyen kötü ruhları korkutur. Aynı şekilde su iyelerini
temsil eden iki balık tasvir edilir. Balıkların iç hastalıkları iyileştirdiğine
inanılır. Eğer kam kötü ruhlardan daha güçlüyse onları dağ ruhlarının Haninin
yaşadığı dokuz denizin sonuna kadar sürebilir, eğer kam zayıfsa, yolun
yarısından döner ve balık hastayı yeniden alt eder. Bunun dışında davulun
üzerinde kötü ruhların yaklaştığını kama haber veren kara ve ala renkli iki
köpek resmi vardır.
Davulun alt tarafında yedi at ve yedi insan tasvir edilir. Bunlar Erlik Han ' ın
hizmetçileridir. Bütün kötülükler yeraltı dünyasında yasayan Erlik Han'dan
kaynaklanır. Davulda yine kırmızı renkle kama kamla mayi öğreten kam
resmedilmiştir. Öldükten sonra kaynayan denize doğru gittiği düşünülen kam
tasvirinin uyuz hastalığını tedavi ettiğine inanılır. Davuldaki tavşan resmi,
kamın aletlerinin koruyucusunu simgeler.
Davulun üzerinde "meme" diye adlandırılan altı kabartı vardır. Bunlar kamın
aletlerinin koruyucusu sayılan ruhu besleyip koruma işlevini üstlenir.
Bir önemli öğe de tokmaktır. Tokmak, ya tavşan derisiyle kaplanarak söğüt
dalından; ya geyik kemiği ya da boynuzu ya da kayın ağacından yapılır. Tokmağın
sapına hastaya gelen kötü ruhları kovmak için kamçı görevi üstlenen bez ve deri
parçaları yapıştırılır.
Şamanlar ayin yapmak için davul kullanırlar; fakat zaman zaman bunun yerini
kopuzun aldığı da görülmüştür. 11.yüzyıl tarihçilerinden Gardizi, eski Yenisey
Kırgızları ' nın Şaman ayinlerinde saz çaldıklarını söyler. Eski Oğuzlarda,
İslam ' ın kabulünden sonra Şaman geleneklerini sürdüren ozanlar kopuzu kutsal
saymışlardır. Sözgelimi, Dede Korkut her öykünün sonunda kopuzuyla gelir, ad
verirken, dua (alkış) ederken kopuz çalar.
Şaman davulunun asıl kısmı olan ağaç ve demir parçalar asla değiştirilmez.
Derisiyse değiştirilebilir. Biri ölen evde bulunan davul, Erlik'in elçisi
Aldaçi'nin yaklaşmasıyla kirlenmiş ve kuvvetini kaybetmiş sayılır. Kirlenmiş ve
kuvvetini kaybetmiş davulların derisi derhal değiştirilir. Tedbirli davranmak
isteyen Şamanlar ve ev sahipleri, hastanın öleceği anlaşıldığı zaman Şamana ait
eşyaları evden çıkarırlar.
Her davul Şamanın ölümünden sonra ormana götürülüp parçalanır ve bir ağacın
dalına asılır. Şamanın ölüsü de bu ağacın dibine gömülür.
Şaman için davuldan daha önemli bir şey varsa o da Şaman giysisidir. Geleneğe
uygun bir elbise hazırlamanın zor geldiği kamlar, ruhların özel izinleriyle
birkaç yıl cübbesiz ayin yaparlar. Fakat cübbesiz kamlar kötü ruhlara karşı
fazla cesaret gösteremezler. Bunun için kamlar ne yapıp edip Şaman kıyafeti
edinirler. Şaman, cübbe ve davulunu kendi arzu ve isteğiyle değil, hizmetinde
bulunduğu ruhun emir ve ilhamına göre yaptırır. Cübbe ve davulun nitelikleri ve
biçimi, süsleri bütün ayrıntılarıyla bu ruh tarafından belirlenir. Ruhun
istediklerinden en ufak biri bile eksik kalsa cübbe ve davul ayin yapmaya
yaramaz. Giysi hazırlandıktan sonra özel bir törenle ruhların beğenisine
sunulur.
Şaman cübbesi gelenek olarak otuz parçadan yapılmış sayılsa da gerçekte altmışa
yakın çok çeşitli parçaya sahiptir. Cübbenin asıl kısmı maral ya da beyaz koyun
derisinden yapılan ceketten ibarettir. başka parçalar bu cekete dikilir. Bu
parçalar Şamanların ruhlar dünyasında bulunduğunu düşündüğü varlıkların
sembolleridir. Sözgelimi cübbenin yakasından sallanan dokuz küçük kukla Ülgen'in
dokuz kızını, küçücük cübbeler onların elbiselerini temsil eder. Kötü ruhlarla
mücadelede kullandığı "manevi" yayın ve diğer silahların sembolleri, küçücük yay
ve çıngıraklardır.Kötü ruhların fısıltılarını dinlemek için kulak, ay, güneş
yıldızlar, Erlik dünyasında yaşayan kurbağalar, yılanlar cübbede tasvir edilir.
Şamanın cübbesiyle birlikte külahı (börk)da hazırlanır. Külahın esas kısmı üç
karış uzunluğunda kırmızı kumaştan olur, etrafına da üç tane düğme konur. Astarı
kaba ve adi kumaştandır. Külahın üç yerine vaşak derisi dikilir; bunlardan biri
göz, biri alın ortası biri de ense hizasına konur. Böylece Külahın üç kısmı olur
ki buna "üç üyelüü kuspörük" (üç boğumlu kuskülah) denir.Göz üzerindeki kısma
türlü türlü boncuklardan diziler konur. Her dizide beş boncuk ve ucunda bir
yılan başı bulunur. Dizilerin sayısı 5,9 ya da 16 olabilir.
Kitaplı dinler olarak kabul edilen dinlerin hiçbiri eski yerel inanışların
etkisinden kendilerini arındırabilmiş değil.Dünyanın her yerindeki
Hıristiyanlığın ya da Müslümanlığın farklı olmasının en önemli nedenlerinden
biri eski inanışların bu dinlere eklenmiş olması.
İslam dinini kabul etmiş Türkler için de bu durum geçerliliğini
korumakta.Türklerin inanışlarında bugün bile Şaman geleneğinin izlerini görmek
olası. Müslüman olan Oğuzlar, Dede Korkut öykülerinden anlaşıldığına göre Şaman
geleneklerini korumuşlardı. Matem töreninde ölünün bindiği atin kuyruğunu
keserek kurban etmek, ağacı kutlu saymak gibi gelenekler bunlardandır. Ayrıca
uzun ömürlü olması, daha önce ölen çocuklar gibi ölmemesi için çocuklara Yasar,
Durmuş, Duran,Satılmış, Sati gibi isimlerin konması, türbelere adak adanması,
dilek ağaçlarına çaput (bez parçası) bağlanması gibi adetler bu kapsamda
değerlendirilir.
Şamanizm günümüzde Türkler ve diğer Orta Asya halklarının hayatını değişik
oranlarda etkilemeye devam etmekle birlikte halen Orta Asya ' da başlı başına
bir din olarak devam etmektedir. Tatarların bir kısmı Özellikle Hakasya
Türklerinin hemen hemen tamamen Şamanisttir. Günümüzde Rusya, Moğolistan,
Tacikistan,Kazakistan gibi ülkelerde Şamanist topluluklara rastlanmaktadır.
Sayıları gittikçe azalmakla birlikte günümüzde yaklaşık olarak 650.000 kadar
taraftarı olduğu tahmin edilmektedir.