YALANCI KÜLTLER
Bilim ve teknolojinin gelişmeleriyle ve bütün dünyada yayılmasıyla doğaüstü güç
ve olaylara inançların azalacağı, insanların daha akılcı ve açıklayıcı düşünmeye
yönelecekleri sanılmaktaydı. Oysa gerek bugün “Batı” dediğimiz, günümüz bilim,
düşünce ve teknoloijisinin anavatanı olan bölgelerde, gerek bu bilim ve
teknolojinin daha çok dışarıdan girerek kullanılıp yayıldığı bölgelerde bu tür
“batıl” inançlar hiç de tükenmemiş, tersine bunlarda bir canlanma gözlenmiştir.
Bir yandan bu kavramlar teolojik bilgi ve araştırmalarda psikoloji, antropoloji,
sosyoloji ve çağdaş felsefenin katkılarıyla yeni anlamlar kazanırken, öte yandan
bilimin hemen hemen bütünüyle üretici güç ve sınıfların buyruğunda daha ezici ve
korkutucu bir özellik kazanması yalnız halkın okuma yazması az katmanlarında
değil çok daha okur yazar katmanlarda da bu inançların daha dağınık ve karmaşık
biçimlerde canlanmasına yolaçmaktadır. Bugün mistik inançlarla birIikte bu tür
akıldışı inançlar da olağanüstü bir canlılık yaşamaktadır. Dikkati çeken gerek
mistik inanç gruplarının, gerekse doğaüstü varlıklara inanmak ve tapınmak
şeklindeki inanç gruplarının gerçekte örnek aldıkları ve yolunda gittiklerini
ileri sürdükleri tarihsel akımlarla hemen hiçbir bağlantılarının olmayışıdır.
Birtakım kimseler her türlü bilimsel, toplumsal ve dinsel bağlantıdan uzakta,
tümüyle kendine özgü birtakım hezeyan sistemleri ortaya atmakta, bunların
çevresıne hemen birtakım kimseler toplanmakta ve bu kısa zamanda bir tarikat,
bir mezhep, hatta bir din halini almaktadır. Bu beklenmedik garip gelişmenin
nedenleri üzerinde ileri geri birçok şey söyleniyor. Bunların arasında CIA ,ya
da KGB’nin, (Ya da MOSSAD yada MI5'in) komplosu iddialarından kozmolojik kimi
açıklamalara kadar türlü türlüsü bulunuyor. Ancak bunların hiçbiri uygun ve
doyurucu bir sonuca varabilmiş değil, çünkü bu gelişme henüz doğru dürüst,
bilimsel kalıplara uygun olarak incelenmiş değil.
Şu sıralarda satanist adı verilen bazı akımlar yayılmavı sürdürüyor. Çağdaş
satanizmin en önemli isimleri Aleister Crowley ve Gerald Gardner'dır. Bu tip
satanizmde de daha eski ve özellikle de gizemli dernek ve kültler taklit edilmiş
olmakla birlikte yaptıklarının onlarla hiçbir ilişkisi yoktur. Bunların
yaptıkları; eski hristiyanlık öncesı Germen inançlarının canlandırılması adı
altında Mitraizm adı verilen ve İ.S. III. yüzyıl civarında Roma’nın uç
eyaletlerinde, özellikle de Galya ve İngilteredeki Roma lejyonerleri arasında
yayılmış olan, Iran’ın eski Mitra inancının Germen ve Kelt inançlarından alınmış
kimi öğelerle daha karmaşıklaşmış bir şekliyle oluşturulan lejyonergermen
savaşçı kardeşlik birliklerinin kimi töre ve törenlcrini bir Germen mitosu
olarak sunmaya çalışmaktan ibarettir. İleri sürdükleri Hristiyanlığın giderek
çöküntü içinde olduğu ve bugünkü kokuşmuş batı uygarlığına yolaçtığı, bunun
nedeninin Germen ruhundan uzaklaşmış olmak olduğu, kurtuluş için gene ataların
inançlarına geri dönmek gerektiği savlarıdır. Bunun için de iki yolu yürümek,
ikisini de uygulamak zorunludur. Bunlardan birincisi hristiyanlığı ve onun
değerler sistemini reddetmek, ikincisi de pagan inançlara dönmektir. Şeytan
onlar için hem hristiyanlığın karşıtı, hem de pagan ruhun önderidir. Crowley ve
Gardner'in ortaya atıp geliştirdikleri sözümona tarikatta ve onun diğer
benzerlerinde tümüyle uydurma, uydurulmuş kimi törensel davranışlar, korku
filimlerinden alınmış birtakım törensel gösterilerle uygulanmaktadır. Kimi
filimlere de konu olan ve o filimlerden alınan öğelerle yeniden zenginleşip gene
uygulanan bu törenlerde ana motifler şöyledir: Kişiler siyah, kapüşonlu cübbe ya
da pelerinlere bürünmektedirler. Bu cübbelerin altında vücutların çıplak olması
da olabilir. Duvarda başaşağı asılmış bir haç vardır. Yere gene yukarıda
anlatıldığı gibi içine beşgen çizilmiş, ters duran bir beşli yıldız çizilmiştir.
Çevrede gizemli simgesel sayılarda mumlar yanmaktadır. Hristiyan ve musevi
dualarından çarpıtılarak meydana getirilmiş bir takım sözler, gizem anımsatan
ses tonuyla söylenmektedir. Arada eski Mezopotamya tanrılarının birçoğunun
adları karıştırılmıştır. Bu arada Norman ve Germen kozmogonisinden tanrı ve
kutsal varlık adları da geçmektedir. Birçok tören, bazan simgesel de olsa, bir
kurbanla sona erer. Kurban edilen simgesel olarak insandır. Ancak bu insanı
gerçekten öldürmek polisle sorunlara yol açabileceği için sahiden öldürülüp kanı
akıtılan çoğu zaman bir zavallı hayvan olur.
Bu gerçek satanist gruplardan başka gene eski dönemlerden apartıldığı izlenimini
veren birtakım tarikatsılar da vardır. Hepsinin ortak özelliği apartma
motiflerle düzenlenmiş uydurma törensellikler kullanmaları, hepsinin
yalancı-felsefi bir söyleme dayanmaları, hepsinin hristiyanlığı hedef almış
olmalarıdır. Bunlardan başka gene mistik görünüşlü safsatalara dayalı bazı
nihilist tarikatlar da vardır ve onlar da g,derek yayılmaktadırlar. Bunlara
nihilist adını vermemiz temellerinde bir "yokolmuşluk" söyleminin bulunuşudur.
Bunların hepsi ortaklaşa insanlığın, dünyanın, yaşamın sonunun geldiğini, hatta
kimileri zaten bunların çoktan yokolmuş olduğunu ileri sürmekte ve buna uygun
olarak her türlü kuralın da ortadan kalktığı ve geçersizleştiği söylemini
yaymaktadırlar. Daha 1950 yılında başlayan bu gelişmede Buda, Zen, Tantra
öğretilerinin yanında Maharashi Maheş Yoganın öğretisi, Hare Krişna öğretisi
gibi akımlar da hızla yayılmaktaydı. Önce Kore Savaşı, ardından Fransızların
Vietnam yenilgisi, onunda ardından Amerikalıların gene Vietnam’da bitmez
tükenmez bir savaşa girmelerinin verdiği yılgınlığın yanısıra bu büyük ve
sarsılmaz sömürge imparatorluklarının bütün sömürgelerden adım adım çekilmek
zorunda kalmaları “Batı"nın sokaktaki adamında sonuçları izlenemeyecek
sarsıntılar yaratıyordu. Sömürgelerin kurtuluş savaşlarındaki ilginç özdeğer
vurgulayan tutumları yankılarını yalnız kendi halklarının özgüvenlerinde değil
batının gündelik gazete okuryazar takımlarında da uyandırıyordu. Gandi ve
Cezayir Kurtuluş Savaşı’nın ardından Endonezyanın bağımsızlığı, onun da ardından
Kenyanın Mau Mau savaşçıları hep aslında kendi halklarının sömürgeci
efendilerine karşı kendi ulusal değerlerine sahip çıkmalarını sağlamaya
çalışmışlardı. Bunun batıdaki yankılan ise o halkların ekzotik bir takım
gizlerle Batı uygarlığını yenmeyi başardıklan sanısı oluyordu. 40’lı yılların
sonuyla 50'li yıllar o ülkeler ikinci ve birinci sınıf inteligensiyasının bu
gizleri araştırmasıyla doludur. Ardından bunun daha döküntü katmanlarında, yani
işçi sınıfı ve küçük burjuvanın genel kültürü hiç de yeterli olmayan
tabaklarında biryandan Nasyonal Sosyalist kökenli, halkın kendi öz kaynaklarına
dönmesi, bunun için de eski germen ve norman yaşam biçimine yaklaşması söylemi,
öte yandan sömürge halklarının eski ve beyazlara kapalı “Giz”lerinin öğrenilmesi
çabalarından oluşan birtakım akımlar belirdi. Bu iki söylemi çeşitli ölçülerde
karıştıran bu söylemler, ekonomi ve toplumsal yapının gittikçe zorluklar içine
düşmesinin de sonucunda, başarısız entellektüeller ve işsiz gençlerden oluşan
bir çorba içinde bolca yandaş bulmaya başladılar ve onların bu arkaik değerlere
dalmaları sonunda eski Avrupa nekrofilisine (ölüseviciliğine) ulaştı. Sonuçta
ortaya çıkan söylem dünyanın ve insanlığın bir kıyametin arefesinde olduğu
sanısıydı. Bu sırada atom savaşı tehdidi ve uzayan soğuk savaş da her türlü
rasyonel düşünceyi ortadan kaldıran ve insanlarda bir panik duygusundan başka
hiçbir şey bırakmayan bir etki yapıyordu. Bunun sonucunda heryerde hoşnutsuz
altkükürler oluşmaya başladı. Hoşnutsuzların ciddi bir tehlike olmasına
yolaçacak sol örgütlenmeler ise gerçek modern cadı davaları ile
karşılanmaktaydı. Egemen sınıflar için böyle ekzotik altkültür oluşmları çok
daha kabul edilebilir bir gelişme olacaktı. Böylece bunlar bir inanç özgürlüğü
ilkesi altında gelişmelerini sürdürebildiler.
Bu Tipte Gelişen Kültlerden Bazıları
The Order of Solar Temple
Dünyanın sonunun yakın olduğu söylemine dayalı bir külttür. Üyelerinin zaman
zaman intiharı ile bilinir.
Children of God
Bütün sosyal değerlerin yaklaşan kıyamet karşısında ve Yeni Çağ nedeniyle
değerlerini yitirdiği, geçersizleştiği söylemine dayalı bir kült. Bütün
üyelerinin son derecede ilgisiz tavırlarla vücutlarını satmaları ve
kazandıklarını cemata vermeleriyle ünlüdür.
Scientology Church
Ölümden sonra yaşam ve insanın kökeninin uzaydan geldiği inancı egemendir.
The House of Yahweh
Silahlı bir kült. Dünyanın sonununı geldiği ve en son kalan iki tanığın dünyanın
bir kısmını kurtaracağı inancını yayıyor.
La Porte Church of Christ
Dünyanın sonunun ırklar arası bir savaşla geleceği inancında. Beyaz ırkı
kurtarmak için gerilla savaşına hazırlanıyor.
The Uniterian Church (Moon Tarikatı)
Türkiyeyi de etkisi altında tutan bu kilise apokaliptik söylemleri pek
yaymıyorsa da bütün dinleri gene de ahir zaman anlayışıyla bir araya getirmeye
çalışıyor.
The Church of Universal and Triumphant
Patlayacak bir nükleer savaşla dünyanın sonunun yakın olduğu inancını yayıyor.
The Brotherhood
Arien kardeşliği ve Marcion tarikatını andıran bir tarikat. Cinselliği ve parayı
kirli olarak görüyorlar.
Heaven's Gate
Geçenlerde Hale-Bopp kuyruklu yıldızının ardına saklı olan uzay gemisine ulaşmak
amacıyla toplu intihar edenlerin tarikatı.
Bu mistik-ekzotik tarikatların serpintilerinin (şimdilik yalnız serpintilerinin)
Türkiyeyi de etkilemesinden başka bunların tümüyle paralelinde ve "Bozulmuşluk”
söyleminde eşgörüşte olan birtakım İslam inancına uyarlanmış
yalancı-tarikatların da Türkiyede hızla yayılmakta olduklarını biliyoruz