İsrâ ve Mirac Kelimelerinin Mânâları
İsrâ ve Mirac Hadisesinin Tarihi
İsrâ ve Miracın Ruhen mi, Bedenen mi Vuku Bulduğu Meselesi
İsrâ Hadisesinin Kur'an-ı Kerîm'de Açıklanışı
İsrâ ve Mirac Mucizesi Hadisesini Rivayet Eden Erkek ve Kadın
Sahabiler
Peygamberimiz (a.s.)’ın Göğsünün Yarılıp Kalbine İman ve
Hikmet Dolduruluşu:
Burak'ın Getirilişi ve Peygamberimiz (a.s.)ın Ona Bindirilişi
Peygamberimiz (a.s.)ın İmam Olup Peygamberlere Namaz
Kıldırışı
Peygamberimiz (a.s.)ın Sunulan İçeceklerden Sütü Tercih Edişi
Peygamberimiz (a.s.)ın Göklere Çıkarılışı ve Orada Bazı
Peygamberlerle Karşılaşıp Selamlaşması
İbrahim (a.s.)ın, Cennete Çokça Fidan Dikmelerini
Müslümanlara Tebliğ Etmesini
Peygamberimiz (a.s.)a Tavsiye Edişi
Refref ve Öteler Ötesindeki Buluşma
Kur'ân-ı Kerîm'in Mirac Hakkındaki Açıklaması
Mirac Mülâkatında Peygamberimiz (a.s.)a Verilenler
Mirac Gecesinde Peygamberimiz (a.s.)ın Cennete Götürülüşü
Peygamberimiz (a.s.)a Cehennemin Gösterilişi
Peygamberimiz (a.s.)ın Mekke'ye Dönüşü
Abdulmuttalib Oğullarının Peygamberimiz (a.s.)ı Aramaya
Çıkışları
İsrâ ve Mirac Mucizesinin Kureyş Halkına Haber Verilişi
Müşriklerin Peygamberimiz (a.s.)a Beytü'l-Makdis ve
Beytü'l-Makdis Mescidi
Müşriklerin Kervanları Hakkındaki Soruları
İslam Dininin İbadet Esaslarından Namaz
Beş Vakit Namazın Farz Kılınışı ve Vakitlerinin Tarif Edilişi
Namazın Peygamberimiz (a.s.)dan Önceki Peygamberlerin
Şeriatlarında da Yer Aldığı
Beş Vakit Namazdan Önceki Namaz: Teheccüd Namazı
Peygamberimiz (a.s.)ın Beş Vakit Namazı Kılışı, Kıldırışı
Peygamberimiz (a.s.)ın Beş Vakit Farz Namazlarla Birlikte
Kıldıkları Sünnetler ve Rekatları
Kabul Olunan ve Olunmayan Namazın Durumu
Beş Vakit Namazı Özenerek Kılan ve Kılmayanların Durumu
İsrâ;
gece yürümek, yola gitmek, gece yolculuğu etmek, ettirilmek[1]
demektir. Mirac da; yükseğe çıkış aracı demektir.[2]
İsrâ
ve Mirac hadisesi nübüvvetin onikinci yılında,[3]
Peygamberimiz (a.s.)ın Medine'ye hicretinden onsekiz ay[4] veya
onaltı ay[5] veya
ondört ay,[6] ya da
bir yıl önce vuku bulmuştur.[7] Bunun;
Hicretten sekiz ay önce,[8] Recep
ayında[9],
Recep ayının yirmiyedinci gecesinde vuku bulduğu da rivayet edilir. [10] Daha
başka rivayetler de vardır.[11]
İsrâ
ve Miracın, her ne kadar ruhen vuku bulduğu da rivayet edilmekte ise de;[12]
selef ve halefi[13] hadis ve kelam âlimleri[14]
topluluğunun mezhebine göre, Peygamberimiz (a.s.) geceleyin Mescid-i Haram'dan
Mescid-i Aksaya uykuda ve ruhen değil uyanık iken, bedeni ve ruhu ile birlikte,
Burak üzerinde isra buyrulmuş, gece yolculuğu ettirilmiş; getirilen Miraç ile
de, oradan ruhen değil-yine bedeni ve ruhu ile birlikte, uyanık iken, göklere
uruc ettirilmiş, çıkarılmıştır.[15]
Hak
ve gerçek olan budur.
Ashab-ı Kiram'dan:
1.
Abdullah b. Abbas,
2.
Cabirb. Abdullah,
3.
Enes b. Malik,
4.
Huzeyfe b. Yeman,
5.
Hz. Ömer,
6.
E bu Hureyre,
7.
Malik b. Sa'saa,
8.
E bu Habbetü'l-Bedrî,
9.
Abdullah b. Mes'ud ile;
Tâbiîn'den:
10.
Dahhâk,
11.
Katâde,
12.
Saîd b. Müseyyeb,
13.
Saîd b. Cübeyr,
14.Zührî,
İbn
Zeyd,
Hasan,
İbrahim,
Mücahid,
Mesrûk,
İkrime,
İbn
Cüreyc de, bu görüştedirler.
Ahmed
b. Hanbel, Taberî ve Müslümanlardan büyük bir cemaat; hatta, sonraki
fakihlerden, muhaddislerden, kelamcılardan ve müfessirlerden pek çoğu da, bu görüştedirler.[16]
Bazı
ilim adamlarınca; Peygamberimiz (a.s.)a peygamberliğin sâlih rüya ile
başlangıcında olduğu gibi, kolaylaştırılmak ve alıştırılmak üzere, İsrâ ve
Mirac'ın önce rüyada gösterilmiş, sonra da uyanıklık halinde yaptırılmış
olabileceği de muhtemel görülerek, bu husustaki uyku ve uyanıklık rivayetleri
bağdaştırılmak istenilmiştir.[17]
Peygamberin
rüyalarının vahiy hükmünde bulunduğu,[18]
kendilerinin gözleri uyuşa da kalblerinin uyumadığı mâlûmdur.[19]
Yüce
Allah, İsrâ hadisesini, Kur'ân-ı Kerîım'incie şöyle açıklar:
"Kulunu
(Muhammed (a.s.)) bir gece Mescid-i Haram'dan (alıp) Mescid-i Aksa'ya kadar
götüren (Allah'ın sânı, her türlü noksanlardan) münezzehtir. (O Mescid-i Aksâya
ki) biz, onun etrafına, bereket verdik.
(Bu
gece yolculuğunu) ona (o kulumuza), âyetlerimizden bazısını gösterelim diye
(yaptırdık). Şüphesiz ki, O, (asıl) O, (herşeyi) hakkıyla işiten, (herşeyi)
hakkıyla görendir!"[20]
1. Enes b. Malik,
2. Ebu Hureyre,
3. Abdullah b. Abbas,
4. Abdullah b. Mes'ud,
5. Ebu Saîd el-Hudrî,
6. Ümmü Hani binti Ebi Talib,
7. Malik b. Sa'saa,
8. Şeddad b. Evs,
9. Ebu Zerr el-Gıfârî,
10. Hz. Ümmü Seleme,
11. Hz.Âişe,
12. Esma binti Ebu Bekir,
13. Abdullah b. Ebi Sebre,
14. Übeyyb.Ka'b,
15. Büreyde b. Husayb,
16. Cabir b. Abdullah,
17. Huzeyfe b. Yeman,
18. Semûre b. Cündüb,
19. Sehl b.Sa'd,
20. Suheyb b. Sinan,
21. Abdullah b. Ömer,
22. Abdullah b. Es'ad b. Zürâre,
23. Abdurrahman b. Kurt,
24. Hz. Ömer,
25. Hz. Ali,
26. Ebu Eyyub Halid b. Zeyd el-Ensarî
27. Abdullah b. Seddad,
28. Ebu'l-Hamrâ,
29. Ebu Leyla,
30. Ebu Ümâme,
31. Abdullah b. Amr b.Âs,
32. Ebu Habbetu'l-Bedrî.[21]
Mekke’de,
İsra ve Mirac gecesinde, Cebrail (a.s.) inip peygamberimiz (a.s.)ın göğsünü
yardı ve kalbini çıkardı.
Kalbinin
içini Zemzem suyu ile yıkadıktan sonra, içi hikmet ve imanla dolu altın bir tas
getirip Peygamberimiz (a.s.)ın kalbinin içine boşalttı ve göğsünü kapadı.[22]
Yatsıdan
sonra,[23]
Peygamberimiz (a.s.)ın binmesi için, katırdan küçük, merkepten büyük olan,[24]
Cârud diye anılan,[25] katırla
merkep arası,[26] beyaz,[27]
uzun,[28] gemi
vurulmuş ve eğerlenmiş olarak,[29] bir
hayvan; Burak getirildi.[30]
Burak'a,
Peygamberimiz (a.s.)dan önceki peygamberler de binmişlerdi.[31]
Nitekim,
İbrahim (a.s.) da, ona binip; önüne Hz. İsmail'i, terkisine de Hz. Hacer'i bindirerek
Mekke'ye getirmişti.[32]
İbrahim
(a.s.), Beyt-i Haram'ı ziyaret için onun üzerinde gelir giderdi.[33]
Burak'a
Burak isminin verilişi, ya renginin son derecede parlak oluşundan, ya da hızlı
gidişinin berki, şimşeği andırışından dolayı idi.[34]
Burak'ın
iki bacağında iki kanadı vardı ki, ayaklarını onlarla itip hızlandırırdı.[35]
Peygamberimiz
(a.s.) Burak'a binmek üzere yaklaşınca, Burak, Peygamberimiz (a.s.)a karşı,
nazlanırcasına, hırçınlaştı.
Cebrail
(a.s.), elini onun yelesinin üzerine koyup:
"Ey
Burak! Sen şu yaptığından utanmıyor musun?![36]
Sen
Muhammed'e mi bunu yapıyorsun?![37]
Ey
Burak![38]
Vallahi,[39] Allah'ın Muhammed'den
önceki kullarından,[40]
Allah katında bundan daha şerefli bir kimse senin üzerine binmemiştir![41]
Sakin ol!" deyince,[42]
Burak utandı,[43] ter döktü.[44]
Uysallaşıp sakinleşti.
Peygamberimiz
(a.s.) Burak'ın üzerine bindi.[45]
Peygamberimiz
(a.s.)la Cebrail (a.s.), birbirlerini bırakmaksızın, Mescid-i Aksa'ya doğru
yollandılar.
Burak;
ayağını, gözünün alabildiği yerin en son noktasına basıyordu.[46] Bir
müddet gittikten sonra, Cebrail (a.s.), Peygamberimiz (a.s.)a:
"İn
de, namaz kıl!" dedi.
Peygamberimiz
(a.s.) indi ve orada namaz kıldı.
Cebrail
(a.s.): "Sen nerede namaz kıldın, biliyor musun? Sen Tûr-u Sînâ'da namaz
kıldın! Yüce Allah, Musa (a.s.)la orada konuşmuştu!" dedi.[47]
Nihayet,
Beytü'l-Makdis'e ulaşıldı, Peygamberimiz (a.s.), orada Burak'ı kendisinden
önceki peygamberlerin onu bağlayageldikleri halkaya bağladı.[48]
Peygamberimiz
(a.s.), Beytü'l-Makdis Mescidine (Mescid-i Aksa'ya) girdi.[49]
İçlerinde
İbrahim, Musa ve İsa (a.s.)ların da bulunduğu[50] bazı
peygamberler orada Peygamberimiz (a.s.) için toplanmış bulunuyorlardı.
Cebrail
(a.s.), Peygamberimiz (a.s.)ı ileri sürdü.[51]
Peygamberimiz (a.s.) onlara imam oldu.[52]
Orada
iki rekat namaz kıldı,[53]
kıldırdı.[54]
Cebrail
(a.s.), Peygamberimiz (a.s.)a:
"Kureyşîler
Allah'ın bir şeriki bulunduğunu, Hıristiyanlar da Allah'ın bir oğlu olduğunu
iddia ediyorlar!
Sen,
sor şu peygamberlere bakalım: Yüce Allah için, şerik veya oğul olur mu?!"
dedi.[55]
Peygamberimiz
(a.s.) onlara sordu.
Onlar;
"Biz tevhid ile, Allah'ın bir oluşu inancını tebliğ etmek üzere
gönderildik!" dediler.[56]
Yüce
Allah'ın vahdaniyetini, birliğini ikrar ettiler.[57]
Peygamberimiz
(a.s.)a iki kap getirildi ki; kabın birisinde şarap, diğerinde süt vardı.[58]
"Bunlardan
hangisini istersen, al!" denildi.[59]
Peygamberimiz
(a.s.) onlara baktı.[60]
Şarabı
bırakıp[61] sütü
seçti,[62]
aldı,[63]
içti.[64]
Cebrail
(a.s.), Peygamberimiz (a.s.)a:
"Sen
fıtratı seçtin,[65] fıtrata isabet ettin![66]
Fıtrata yöneltildin![67]
Hamdolsun
Allah'a ki, seni fıtrata yöneltti.[68]
Eğer
sen şarabı almış olsaydın, [69]
senden sonra [70] ümmetin azardı. [71]
Sütü
tercih etmekle sen de fıtratla yöneltildin, ümmetin de fıtrata yöneltildi. [72]
Şarap
size haram kılındı!” dedi. [73]
Cebrail
(a.s.), Peygamberimiz (a.s.)ı Beytü'l-Makdis'teki Sahra'nın [Sahre'nin] üzerine
çıkardı.
Peygamberimiz
(a.s.), bakınca, orada, tabanı Sahra'da, tepesi semada, meleklerin inip çıktıkları,
bakanların ondan daha güzel birşey görmedikleri birMirac'ın kurulu olduğunu
gördü![74]
İbn
İshak'ın (85-151 Hicrî), kendilerini herhangi bir kusurla kusurlayamayacağı
kimselerin kendisine Ebu Saîd el-Hudrî'den rivayet ettiklerini açıklayarak
bildirdiğine göre:
Peygamberimiz
(a.s.) buyurmuştur ki:
"Beytü'l-Makdis'te
olanlardan boşaldıktan sonra, Mirac'a götürüldüm.
Ben,
şimdiye kadar, ondan daha güzel birşey görmedim.
O,
öyle birşeydir ki; ölünüz, ölüm anında gözlerini ona diker![75]
Âdem
oğullarının ruhları, göklere onun üzerinde çıkarılır!"[76]
Sahibim
Cebrail beni kanadının üstüne koydu,[77] ona
yükseltti.[78]
Gök
kapılarından, Hafaza diye anılan kapıya kadar çıkardı."[79]
Peygamberimiz
(a.s.)ın, Sidretül-Müntehâya kadar, göklere yükselişi hep bu Miraç ile
olmuştur.[80]
Dünya
semasına varılınca, Cebrail (a.s.),[81] o
göğün kapısını çaldı.[82]
Bekçisi olan meleğe:
"Aç!"
dedi.
"Kimdir
o?" [83] "Kimsin sen?"
denildi.[84]
Cebrail
(a.s.):
"Cebrail'im!"
dedi.
"Yanında
kimse var mı?" diye soruldu.
Cebrail
(a.s.):
"Yanımda
Muhammed ((a.s.)) var!" dedi.
"O
(Miraç için), gönderildi mi?" diye soruldu.
Cebrail
(a.s.):
"Evet!
Gönderildi" dedi.[85]
Kapı
açılıp dünya semasının üstüne çıktıkları zaman, orada oturan, sağında ve
solunda birtakım karaltılar bulunan, sağına baktıkça gülen, soluna baktıkça da
ağlayan bir zât ile karşılaşırlar.[86]
Cebrail
(a.s.), Peygamberimiz (a.s.) a:
"Selam
ver ona!" dedi.
Peygamberimiz
(a.s.) selam verdi.
O
da, Peygamberimiz (a.s.)ın selamına mukabele etti[87] ve
"Hoşgeldin, safa geldin salih peygamber! Salih oğlum!" dedi.
Peygamberimiz
(a.s.), Cebrail (a.s.) a:
"Kim
bu?" diye sordu.[88]
Cebrail
(a.s.):
"Bu,
atan Âdem ((a.s.))'dır.[89]
Sağındaki ve solundaki şu karaltılar da, onun soyundan gelen çocuklarının
ruhlarıdır. Onlardan, sağında olanlar Cennetlik, solunda olan karaltılar da
Cehennemliktirler! Sağına bakınca güler, soluna bakınca da ağlar!" dedi.
Sonra,
ikinci kat göğe yükseldiler.[90]
Cebrail
(a.s.) o göğün kapısını çaldı. [91]
Bekçisine:
"Aç!"
dedi.
"Kimdir
o?"[92] "Kimsin sen?"
denildi.[93]
Cebrail
(a.s.):
"Cebrail'im!"
dedi.
"Yanında
kimse var mı?" diye soruldu.
Cebrail
(a.s.):
"Muhammed
((a.s.)) var!" dedi.
"O
(Miraç için), gönderildi mi?" diye soruldu.
Cebrail
(a.s.):
"Evet!"
deyince, göğün kapısı açıldı.[94]
İkinci
semada, teyze oğulları olan İsa b. Meryem ve Yahya b. Zekeriyya (a.s.)larla
karşılaştılar.[95]
Cebrail
(a.s.):
"Bunlar,
Yahya ve İsa ((a.s.))'dır. Selam ver onlara!" dedi.
Peygamberimiz
(a.s.) selam verdi.
Onlar
da, Peygamberimiz (a.s.)ın selamına mukabele ettiler ve:
"Hoş
geldin, safa geldin salih kardeş! Salih peygamber!" dediler.[96] Ve
hayır dua ettiler.[97]
İsa
(a.s.); orta boylu, hamamdan çıkmış gibi kırmızıya çalar ak benizli,[98] düz
saçlı[99] ve
yüzü çok benli idi.[100]
Sonra,
üçüncü kat göğe yükseldiler.
Cebrail
(a.s.) göğün kapısını çaldı. Göğün bekçisine:
"Aç!"
dedi.
"Sen
kimsin?" denildi.
Cebrail
(a.s.):
"Cebrail'im!"
dedi.
"Yanında
kim var?" diye soruldu.
Cebrail
(a.s.):
"Muhammed
((a.s.)) var!" dedi.
"O
(Miraç için), gönderildi mi?" diye soruldu.
Cebrail
(a.s.):
"Gönderildi!"
dedi.
Kapı
açılınca, kendisine güzelliğin yarısı verilmiş olan Yusuf (a.s.)la
karşılaştılar.[101]
Peygamberimiz (a.s.):
"Ey
Cebrail! Kim bu?" diye sordu.
Cebrail
(a.s.):
"Bu,
senin kardeşin Yusuf b. Yakub ((a.s.))'dur![102]
Selam ver ona!" dedi.
Peygamberimiz
(a.s.) selam verdi.
O
da, Peygamberimiz (a.s.)ın selamına mukabele ettikten sonra:
"Hoş
geldin! Safa geldin! Salih kardeş! Salih peygamber!" dedi.[103]
Sonra,
dördüncü kat göğe yükseldiler.
Cebrail
(a.s.) göğün kapısını çaldı.
"Sen
kimsin?" denildi.
Cebrail
(a.s.):
"Cebrail'im!"
dedi.
"Yanında
kimse var mı?" diye soruldu.
Cebrail
(a.s.):
"Muhammed
((a.s.)) var!" dedi.
"O
(Miraç için), gönderildi mi?" diye soruldu.
Cebrail
(a.s.):
"Gönderildi!"
dedi.
Göğün
kapısı açılınca, İdris (a.s.)la karşılaştılar. [104]
Peygamberimiz
(a.s.), Cebrail (a.s.) a:
"Kim
bu?" diye sordu.[105]
Cebrail
(a.s.):
"Bu,
İdris ((a.s.))'dır. Selam ver ona!" dedi.
Peygamberimiz
(a.s.) selam verdi.
O
da, Peygamberimiz (a.s.)ın selamına mukabele ettikten sonra, Peygamberimiz (a.s.)a:
"Hoşgeldin!
Safa geldin! Salih kardeş! Salih peygamber!" dedi.[106] Ve
hayır dua etti.
Bundan
sonra, beşinci kat göğe yükseldiler.
Cebrail
(a.s.) göğün kapısını çaldı.
"Sen
kimsin?" denildi.
Cebrail
(a.s.):
"Cebrail'im!"
dedi.
"Yanında
kimse var mı?" diye soruldu.
Cebrail
(a.s.):
"Muhammed
((a.s.)) var!" dedi.
"O
(Miraç için), gönderildi mi?" diye soruldu.
"Gönderildi!"
cevabıyla mukabele edildi.
Göğün
kapısı açılınca, orada Harun b. İmran ((a.s.))'la karşılaştılar.[107]
Kendisi, ak saçlı, gür ve ak sakallı idi. Son derece güzel yüzlü idi.
Peygamberimiz (a.s.):
"Ey
Cebrail! Kim bu?" diye sordu. Cebrail (a.s.):
"Bu,
kavmi içinde sevdirilmiş Harun ((a.s.))'dır![108]
Selam ver ona!" dedi. Peygamberimiz (a.s.) selam verdi.
O
da, Peygamberimiz (a.s.)ın selamına mukabele ettikten sonra, Peygamberimiz (a.s.)a:
"Hoşgeldin!
Safa geldin salih kardeş! Salih peygamber!" dedi.[109]
Hayır dua etti.
Sonra,
altıncı kat göğe yükseldiler.
Cebrail
(a.s.) göğün kapısını çaldı.
"Sen
kimsin?" denildi.
Cebrail
(a.s.):
"Cebrail'im!"
dedi.
"Yanında
kimse var mı?" diye soruldu.
Cebrail
(a.s.):
"Muhammed
((a.s.)) var!" dedi.
"O
(Miraç için), gönderildi mi?" diye soruldu.
Cebrail
(a.s.):
"Gönderildi!"
dedi.
Göğün
kapısı açılınca, orada Musa ((a.s.)) ile karşılaştılar.[110]
Musa (a.s.); uzun boylu, esmer tenli,[111]
yüksek burunlu,[112]
kulaklarına kadar uzanan düz saçlı ,[113]
hafif etli idi. [114]
Sanki,
Şenue kabilesi erkeklerinden biri![115]
Peygamberimiz
(a.s.):
"Ey
Cebrail! Kim bu?" diye sordu.[116]
Cebrail
(a.s.):
"Bu,
kardeşin Musa b. İmran ((a.s.))'dır![117]
Selam ver ona!" dedi.
Peygamberimiz
(a.s.) selam verdi.
O
da, Peygamberimiz (a.s.)ın selamına mukabele ettikten sonra, Peygamberimiz (a.s.)a:
"Hoşgeldin!
Safa geldin! Salih kardeş! Salih peygamberin [118]
Ümmî peygamber!" dedi.[119] Ve
hayır dua etti.
Sonra,
yedinci kat göğe yükseldiler.
Cebrail
(a.s.) göğün kapısını çaldı.
"Sen
kimsin?" denildi.
Cebrail
(a.s.):
"Cebrail'im!"
dedi.
"Yanında
kim var?" diye soruldu.
Cebrail
(a.s.):
"Muhammed
((a.s.)) var!" dedi.
"O
(Miraç için), gönderildi mi?" diye soruldu.
Cebrail
(a.s.):
"Gönderildi!"
dedi.
Göğün
kapısı açılınca, orada İbrahim (a.s.)la karşılaştılar ki, kendisi sırtını
Beyt-i Mâmur'a dayanış,[120]
Beyt-i Mamur'un kapısının önündeki bir kürsü üzerinde oturuyordu.[121]
Beyt-i
Mâmur'a her gün yetmiş bin melek girer, girenler de bir daha geri dönmezdin.[122]
Peygamberimiz
(a.s.), Cebrail (a.s.)a'a bunun ne olduğunu sordu.
Cebrail
(a.s.):
"Bu,
Beyt-i Mâmur'dur!" dedi.[123]
İbrahim
(a.s.) için de:
"Selam
ver ona!" dedi.
Peygamberimiz
(a.s.) selam verdi.
O
da, Peygamberimiz (a.s.)ın selamına mukabele ettikten sonra, Peygamberimiz (a.s.)a:
"Hoşgeldin!
Safa geldin! Salih oğlum! Salih peygamber!" dedi.[124]
Kendisi,
çok yaşlı, ulu ve heybetli bir zât idi.[125]
Ona,
soyundan gelen çocuklarından simaca en çok benzeyeni de, Peygamberimiz (a.s.)dı.[126]
Peygamberimiz
(a.s.), Cebrail (a.s.)a:
"Ey
Cebrail! Kim bu?" diye sordu.[127]
Cebrail (a.s.) da:
"Bu,
atan İbrahim (a.s.)dır!" dedi.[128]
İbrahim
(a.s.), Peygamberimiz (a.s.)a:
"Ümmetine[129]
benden selam söyle![130]
Onlara emret![131] Haber ver [132] de,
Cennete fidan dikmeyi çoğaltsınlar! [133] Çünkü,
Cennetin toprağı güzel, [134]
suyu tatlı [135] arzı da geniş [136] ve
düzlüktür!" dedi.[137]
Peygamberimiz
(a.s.):
"Cennete
dikilecek fidan nedir?" diye sordu.[138]
İbrahim
(a.s.):
"Cennete
dikilecek fidan 'Sübhânallâhi velhamdülillâhi ve lâ ilahe illallâhu vallâhu
ekber'dir" dedi.
Yani:
"Allah her noksandan münezzehtir. Bütün övmeler, övülmeler Allah'a
mahsustur. Allah'tan başka hiçbir ilah yoktur! Allah, en büyüktür! [139]
Bütün güç, kuvvet, ancak Allah'ındır, Allah iledir!" [140]
Cebrail
(a.s.), Peygamberimiz (a.s.)ı, yedinci kat göğün üzerinde bulunan ve Allah'tan
başkasınca bilinmeyen makamlara yükseltti. [141]
Sidretü'l-Müntehâya
kadar götürdü, [142]
yükseltti. [143]
"Bu,
Sidretü'l-Müntehâ'dır!" dedi. [144]
Sidretül-Müntehâ;
kökü altıncı kat gökte ve gövdesi, dallan yedinci kat göğün üzerinde, [145]
gölgesiyle bütün gökleri ve Cenneti gölgeleyen, [146]
yaprakları fil kulakları gibi, meyveleri küpler kadar., bir ağaçtı ki, onu Yüce
Allah'ın celâl ve azamet nurunun tecellisi kapladıkça kaplamış, [147]
öyle renklere bürümüş, [148]
yakut veya zümrüt veya benzeri cevherlere [149] çevirmiş,
[150] o
kadar güzelleştirmişti ki, Allah'ın yarattıklarından hiçbiri, onun güzelliğini
tavsif edemezdin[151]
Sidretü'l-Müntehâ
ki; Bütün peygamberlerin ve meleklerin işleri ona varır, dayanır.[152]
Yaratıkların ilmi onda nihayet bulur, onun yukarısında olanlar hakkında hiçbir
bilgileri bulunmaz! [153]
Yeryüzünden semaya çıkan, onda nihayet bulur.[154]
Alınacağı zaman da, ondan alınır.[155]
Peygamberimiz
(a.s.)ın bildirdiklerine göre; Cebrail (a.s.), Peygamberimiz (a.s.)ı yukan
götüre götüre, nihayet (kaza ve kaderi yazan) kalemlerin cızırtılarını işitecek
kadar yüksek bir yere çı kardı. [156]
Peygamberimiz
(a.s.); Cennetten, yemyeşil bir Refref (ipek döşek)'in birden ufku kapladığını,
doldurduğunu gördü.[157]
Peygamberimiz
(a.s.), onun (Refref in) üzerine oturdu.
Cebrail
(a.s.), Peygamberimiz (a.s.)dan ayrıldı.[158]
Peygamberimiz (a.s.); Aziz ve Cebbar olan Rabbine yükseltilip yaklaştırıldı.[159]
Kendisinden
bütün sesler kesildi .[160]
Peygamberimiz
(a.s.), Yüce Rabbinin:
"Korkmaya
Muhammedi Yaklaş!" buyruğunu işitmeye başladı. [161]
Nihayet,
hiçbir kimsenin hiçbir zaman erişememiş olduğu Yakınlık Makamına, İlahî Kabule,
İlahî İkram ve İhsana nail oldu![162]
İbn
Abbastan rivayet edildiğine göre, Peygamberimiz (a.s.):
"Ben,
Yüce Rabbimi gördüm!" buyurmustur. [163]
Peygamberimiz
(a.s.); Cebrail (a.s.)ın da, Mele-i A'lâ'da, Allah korkusu ve saygısından,
eskimiş deve çuluna benzediğini görmüştür. [164]
Yüce
Allah; Miraç gecesinde, Peygamberimiz (a.s.)a vahyetmek istediğini, istediği
gibi vahyetti.[165]
Yüce
Allah, İbrahim (a.s.)ı haliliyet ile, Musa (a.s.)ı kelamı ile, Muhammed (a.s.)ı
da rü'yetle mümtaz kılmıştır. [166]
Mirac
hadisesi, Kur'ân-ı Kerîm'de şöyle açıklanır:
"Battığı
zaman, yıldıza andolsun ki: Sahibiniz (doğru yoldan) sapmadı, bâtıla da
inanmadı.
O,
kendi (rey ve) hevâsından söylemez!
O
(Kur'ân), kendisine (Allah tarafından) ilka edilegelen vahiyden başka (birşey)
değildir.
Onu
(Kur'ân'ı, ona) müthiş kuvvetlere mâlik olan (Cebrail) öğretti (ki, o) akıl ve
reyinde kâmil (bir melek)dir, hemen (kendi suretine girip) doğruldu.
O
(Cebrail), en yüksek ufukta idi.
Sonra
(ona) yaklaştı derken, sarktı.
İki
yay kadar, ya da daha yakın olduğunda, kuluna vahyetti.
Onun
(gözünün) gördüğünü, kalbi yalanlamadı.
Şimdi,
siz onun bu görüşüne karşı, kendisiyle mücadele mi edeceksiniz?!
Andolsun
ki, o, onu, diğer bir defa da Sidretü'l-Müntehâ'nın yanında gördü ki,
Cennetü'l-Me'vâ onun yanındadır.
O
(gördüğü)zaman, Sidre'yi, buruyordu onu, bürümekte olan!
Onun
göz(ü gördüğünden) ne şaştı, ne de aştı!
Andolsun
ki: O, Rabbinin en büyük âyetlerinden bir kısmını görmüştür." [167]
Sidretül-Müntehâ'nın
yanında bulunan Cennetü'l-Me'vâ, Arş'ın sağında olup, şehit ruhlarının
durağıdır.[168]
Yedi
kat gökler ve yerler, Kürsî karşısında, çöl ortasına atılmış bir halka; [169]
Kürsî de, Arş karşısında, çöl ortasına atılmış bir halka gibi kalır![170]
Peygamberimiz
(a.s.)a Mirac mülakatı sonunda şu üç şey verildi:
Elli
vakit namaz sevabına denk, beş vakit namaz verildi.
Bakara
sûresinin son âyetleri verildi.
Peygamberimiz
(a.s.)ın ümmetinden olup da, Allah'a şerik koşmayanlardan Mukhimat
bağışlandı.[171]
Yüce
Allah:
"Yâ
Muhammedi Bu namazlar, her gün ve gecede,[172] beş
namazdır![173] Amma, her namaz için, on
sevab vardır![174] Bu, yine, elli namaz
demektir.[175]
Bende
söz bir olur, değişmez![176]
Her
kim, bir hayr işlemek ister ve onu yapmazsa, o kimseye (bu iyi niyetinden
dolayı) bir sevab yazılır, yaparsa on sevab yazılır.
Her
kim de, bir kötülük yapmak ister, onu yapmazsa, ona birşey yazılmaz. O kötülüğü
yaparsa, bir günah yazılır!" buyurdu.[177]
Bakara
sûresinin son iki ayetinde de, meâlen şöyle buyurulur:
"O
Peygamber de kendisine Rabbinden indirilene iman etti, mü'minler de (iman
ettiler).
Onlardan
her biri:
Allah'a,
Allah'ın
meleklerine,
Allah'ın
kitablarına,
Allah'ın
peygamberlerine inandı. Peygamberlerin hiçbirini, diğerlerinin arasından
ayırmayız! (Hepsine inanırız.)
Dinledik!
(Emrine) itaat ettik!
Ey
Rabbimiz! Mağfiretini dileriz!
Son
varış(ımız) ancak Sanadır!1 dediler.
Allah,
hiçbir kimseye, gücünün yettiğinden başkasını yüklemez.
(Herkesin)
kazandığı (hayır) kendi yararınadır.
Yaptığı
(şer) de kendi zararınadır.
Ey
Rabbimiz! Unuttuk yahut yanıldık ise, bizi tutup sorguya çekme!
Ey
Rabbimiz! Bizden önceki (ümmet)lere yüklediğin gibi, üstümüze ağır bir yük
yükleme!
Ey
Rabbimiz! Takat getiremeyeceğimizi, bize yükleme!
Bizden
(sâdır olan günahları) sil, bağışla! Bizi yarlığa! Bizi esirge!
Sen
bizim Mevlâmızsın!
Artık,
kâfirler güruhuna karşı da, bize yardım et!"[178]
Mukhimat;
insanı Cehenneme sürükleyen büyük ve tehlikeli günahlar, demektir.[179]
Peygamberimiz
(a.s.), bir gün:
"İnsanı
helake sürükleyen yedi şeyden sakınınız!" buyurmuştu.
"Yâ
Rasûlallah! Nedir bu tehlikeli şeyler?" diye sordular.
Peygamberimiz
(a.s.):
Allah'a
şerik koşmak,
Sihir
(büyü) yapmak,
Yüce
Allah'ın öldürülmesini haram kıldığı nefsi, haksız yere öldürmek,
Faiz
yemek,
Yetim
malı yemek,
Savaş
meydanından kaçmak,
Zinadan
korunan, böyle birşey hatırından bile geçmeyen Müslüman kadınlarına zina isnad etmektir!"
buyurdu.[180]
Yüce
Allah, Peygamberimiz (a.s.)a vahyedeceğini vahyettikten sonra, Peygamberimiz (a.s.),
Cebrail (a.s.) tarafından Cennete götürüldü.[181]
Cennetin
eni, göklerle (altlarındaki) yer kadar olup.[182]
Peygamberimiz (a.s.) orada:
İnciden,
yakuttan, zebercetten.. köşkler,[183]
İnciden
kubbeler (kubbeli evler) gördü.
Cennetin
toprağını da, misk kokar bir halde buldu.[184]
Peygamberimiz
(a.s.), Cennette;
İki
yanında içi boş inciden yapılmış kubbeler (kubbeli evler) dizili bir ırmak da
gördü[185] ki, inci, yakut
çakılları ve misk üzerinde akıp gidiyordun [186]
Peygamberimiz
(a.s.):
"Ey
Cebrail! Nedir bu?" diye sordu.[187]
Cebrail
(a.s.):
"Bu,
sana Yüce Allah'ın vermiş olduğu[188]
Kevser ırmağıdır!" dedi.[189]
Kevser
ırmağının suyu da, baldan daha tatlı ve sütten daha ak idi.[190]
Peygamberimiz
(a.s.); dünya semasında kendisini güleryüzle karşılayan melekler arasında, yüzü
hiç gülmeyen, Cehennemin hâzini, bekçisi Malik adındaki bir melekle de
karşılaşmıştı.
Peygamberimiz
(a.s.), onun kim olduğunu Cebrail (a.s.)dan sorup öğrenince, Cebrail (a.s.)a:
"Cehennemi
bana göstermesini ona emretmez misin?" diye sormuştu.
Cebrail
(a.s.) da:
"Olur!"
diyerek Cehennemin bekçisi Malik'e:
"Ey
Malik! Muhammed ((a.s.))'e Cehennemi göster!" demişti.
Malik;
Cehennem'in
üzerinden örtüsünü açınca, Cehennem öyle kaynamaya ve kabarmaya başladı ki,
Peygamberimiz (a.s.) onun gördüğü herşeyi yakalayıp yakıvereceğini sandı.
Hemen, Cebrail (a.s.)a:
"Ey
Cebrail! Malik'e emret de, onu yerine geri çevirsin!" buyurdu.
Cebrail
(a.s.) da, Cehennemi yerine çevirmesi için, Malik'e emretti.
O
da, Cehenneme:
"Sakin
ol!" dedi.
Cehennem,
çıkmış olduğu yerine girince, Malik onun üzerine örtüsünü tekrar örttü.[191]
Peygamberimiz
(a.s.);
Cehennemdeki
susuzluk azaplarını, azap zincirlerini, azap yılan ve akreplerini, oradaki
azaplardan daha bazılarını da gördü.[192]
Peygamberimiz
(a.s.), bir hadis-i şeriflerinde:
"Eğer
benim bildiğimi sizler de bilmiş olsaydınız, muhakkak ki, pek az güler ve çok
ağlardınız!" buyurmuştur.[193]
Peygamberimiz
(a.s.), Mekke'ye dönmek üzere, Beytü'l-Makdis Mescidinin kapısına bağladığı
Burak'a binip[194] Mekke'ye döndü.[195]
Peygamberimiz AIeyhisselamin İsrâ ve Miracı, bir gece içinde, yatsı namazı ile
sabah namazı arasında vuku buldu.[196]
Abdulmuttalib
oğulları, İsrâ ve Mirac gecesinde, Peygamberimiz (a.s.)ı bulamayınca, aramaya
çıkmışlardı.
Hatta,
Hz. Abbas, Zîtuvâ'ya kadar gitti. Oralarda, yüksek sesle:
"Yâ
Muhammedi Yâ Muhammedi" diyerek bağırdı.
Peygamberimiz
(a.s.):
"Lebbeyk!=Buyur!"
diye karşılık verince, Hz. Abbas:
"Ey
kardeşimin oğlu! Sen kavmini geceden beri zahmet ve meşakkate soktun!? Nerede
idin?" dedi.
Peygamberimiz
(a.s.):
"Beytü'l-Makdis'e
gittim" buyurunca, Hz. Abbas:
"Bu
gecenin içinde mi?" diye sordu.
Peygamberimiz
(a.s.):
"Evet.
Bu gecenin içinde gidip geldim!" buyurunca, Hz. Abbas:
"Her
halde, senin başına ancak hayır gelmiş olmalıdır!" dedi.
Peygamberimiz
(a.s.):
"Benim
başıma hayırdan başka birşey gelmemiştir!" buyurdu.[197]
Peygamberimiz
(a.s.); İsrâ ve Miracını Kureyş müşriklerine gidip haber vermek üzere ayağa
kalkınca,[198] Ebu Talib'in kızı Ümmü
Hani Hatun, Peygamberimiz (a.s.)ın ridasının ucundan tutup: [199]
"Ey
amcamın oğlu![200] Ey Allah'ın peygamberi![201]
Sana and veriyorum.[202]
Bunu halka 5öyleme![203]
Onlar seni yalanlarlar.[204]
Üzerler!" dedi.
Peygamberimiz
(a.s.):
"Vallahi,
ben bunu onlara söyleyeceğim!" buyurdu.[205]
Ümmü
Hani Hatun, Habeşli cariyesine:
"Yazıklar
olsun sana! Git de, Resûlullah (a.s.) o halka ne söylüyor? Halk ona ne söylüyor?
Göz kulak ol!" dedi.[206]
Peygamberimiz
(a.s.) İsrâ ve Miracını Kureyş müşriklerine gidip haber vereceği zaman;
"Ey
Cebrail!" dedi, "kavmim beni tasdik etmezler"
Cebrail
(a.s.):
"Ebu
Bekir seni tasdik eder" dedi.
Bunun
üzerine, Peygamberimiz (a.s.), gidip, Kabe'nin Hicr diye anılan yerinde ayakta
durarak[207] Kureyş müşriklerine İsrâ
hadisesini haber verince, onlar şaştılar:[208]
"Doğrusu,
biz şimdiye kadar bunun gibisini hiç işitmedik!?[209]
Bu,
şaşılacak, inanılmayacak şey!
Vallahi,
deve Mekke'den Şam'a gidişte bir ayda, dönüşte de bir ayda sürülüp götürülür!
Muhammed
bir tek gecenin içinde oraya gider de, Mekke'ye dönebilir mi?![210]
Biz
Beytü'l-Makdis'e, devemizin ciğerlerine, böğürlerine vura vura bir ayda varırız.
O oraya bir tek gecenin içinde gitmiş ha?![211]
Ey
Muhammed! Buna delilin nedir?" dediler[212] ve
yalanladılar.[213]
Peygamberimiz
(a.s.), yalanlanmaktan üzgün bir halde, bir tarafa çekilip oturduğu sırada,
yanına Ebu Cehil gelerek oturdu.
Alaylı
bir tavırla:
"Geceleyin
yararlandığın birşey var mı?" diye sordu.
Peygamberimiz
(a.s.):
"Evet!
Vardır!" buyurdu.
Ebu
Cehil:
"Ne
imiş o?" diye sordu.
Peygamberimiz
(a.s.):
"Geceleyin
götürüldüm!" buyurdu.
Ebu
Cehil:
"Nereye?"
diye sordu.
Peygamberimiz
(a.s.):
"Beytü'l-Makdis'e!"
buyurdu.
Ebu
Cehil:
"Sonra
da aramızda sabahladın ha?!" dedi.
Peygamberimiz
(a.s.):
"Evet!"
buyurdu.
Ebu
Cehil, Peygamberimiz (a.s.) söylediği sözü inkâr eder korkusu ile, kavmini onun
yanına çağırmak istedi ve:
"Bana
söylediğin sözü onlara da söyleyesin diye, kavmini senin yanına çağırmamı uygun
görür müsün?" dedi.
Peygamberimiz
(a.s.):
"Olur!"
buyurunca, Ebu Cehil:
"Ey
Ka'b oğulları cemaatı!" diyerek çağırmaya başladı.
Meclislerinden
silkinip kalkanlar, gelip Peygamberimiz (a.s.)la Ebu Cehil'in yanına oturdular.
Ebu
Cehil, Peygamberimiz (a.s.)a:
"Haydi,
bana söylediğini, kavmine de söyle!" dedi.
Peygamberimiz
(a.s.):
"Ben
geceleyin götürüldüm!" buyurdu.
"Nereye?"
diye sordular.
Peygamberimiz
(a.s.):
Beytü'l-Makdis'e!"
buyurdu.
"Sonra
da aramızda sabahladın ha?!" dediler.
Peygamberimiz
(a.s.):
"Evet!"
buyurunca, Peygamberimiz (a.s.)ın sözünü yalanlamak için, şaşkınlıklarından ve
inkârlarından, kimisi ellerini çırptılar, kimisi de ellerini başlarına
koydular![214]
Kureyş
müşrikleri, hemen, Hz. Ebu Bekir'in yanına vardılar. Ona:
"Ey
Ebu Bekir! Senin sahibin hakkındaki şeyden haberin var mı?
O,
güya, bu gece Beytü'l-Makdis'e varmış![215]
Orada namaz kılmış! Sonra da Mekke'ye dönmüş!?" dediler.
Hz.
Ebu Bekir:
"Siz
onun hakkında yalan söylüyorsunuz!" dedi.
Müşrikler:
"Hayır!
Kendisi, şuradaki Mescid'de halka böyle söyledi!" dediler.[216]
Hz.
Ebu Bekir:
"Vallahi,
eğer o bunu söyledi ise, muhakkak, doğrudur!" dedi.[217]
Müşrikler:
"Sen
onu doğruluyor,[218]
kendisinin bir gecede Beytü'l-Makdis'e gidip sabahtan önce Mekke'ye geldiğini[219]
doğru buluyor musun?" dediler.
Hz.
Ebu Bekir:
"Evet![220]
Bunda şaşacağınız ne var?[221]
Vallahi,
ben onu bundan daha uzak olanında, gecenin veya gündüzün herhangi bir saatinde
kendisine semadan haber geldiğini bana haber verdiğinde tasdik edip duruyorum!"[222]
dedikten sonra, Peygamberimiz (a.s.)ın yanına geldi ve:
"Ey
Allah'ın Peygamberi! Sen şu halka bu gece Beytü'l-Makdis'e gittiğini söyledin
mi?" diye sordu.
Peygamberimiz
(a.s.):
"Evet!"
buyurdu.
Hz.
Ebu Bekir:
"Ey
Allah'ın Peygamberi! Onu bana tarif ve tavsif et! Çünkü, ben oraya
gitmişimdir" dedi.
Beytü'l-Makdis,
hemen, Peygamberimiz (a.s.)ın gözünün önüne geldi. Peygamberimiz (a.s.), ona
bakarak, Hz.Ebu Bekir'e Beytü'l-Makdis'i birer birertarif etmeye başlamış;
anlattıkça, Hz. Ebu Bekir de:
"Doğru
söylüyorsun! Ben şehadet ederim ki; sen Allah'ın Resûlüsün!" demiştir.
Peygamberimiz
(a.s.) da:
"Ey
Ebu Bekir! Sen, Sıddîk'sın!" buyurmuş ve o gün ona Sıddfk ismini
vermiştir.[223]
Müşriklerden,
o beldeleri gezmiş ve Beytü'l-Makdis Mescidini görmüş olanlar, Peygamberimiz (a.s.)a:
"Sen
Beytü'l-Makdis Mescidini bize tarif ve tavsif edebilir misin?" diye
sordular.
Peygamberimiz
(a.s.):
"Oraya
gittim!" buyurdu ve tarif etmeye başladı.
Bazı
noktalarda tereddüde düşünce, Beytü'l-Makdis Mescidi Peygamberimiz (a.s.)ın
gözünün önüne getirildi ve ona bakarak, müşriklerin sorularını cevapladı.
Müşrikler:
"Vallahi,
tarif ve tavsifte isabet ettin!" dediler.[224]
Peygamberimiz
(a.s.), bu hususu şöyle anlatır:
"Kureyşîler,
gezdiğim yerler, özellikle Beytü'l-Makdis hakkında, bana birçok sorular sormaya
başladılar ki, ben İsra gecesi onları zihnimde iyice tesbit ve hıfz etmiş
değildim.
Bunun
için, o kadar sıkılmıştım ki, böyle bir sıkıntıya hiç düşmemiştim.
Derken,
Yüce Allah benimle Beytü'l-Makdis arasındaki uzaklığı kaldırdı da, ne
sordularsa, ona bakarak, sorularını birer birer cevapladım.[225]
Bana:
'Beytül-Makdis'in
kaç kapısı var?1 diye sordular.
Ben
de, Beytü'l-Makdis'e bakıp, onlara haber verdim.
Bazıları
da:
'Beytü'l-Makdis
Mescidinin kaç kapısı var?' diye sordular.
Beytü'l-Makdis
Mescidi gözümün önüne dikilince, ona bakıp kapılarını sayarak, onlara
bildirdim."[226]
Kureyş
müşrikleri:
"Ey
Muhammedi Sen bize kervanımızdan haber ver! O bizim için Beytü'l-Makdis'ten
daha önemlidir. [227] Sen
onlardan birşeye rastladın mı?" dediler.[228]
İçlerinden birisi de:
"Yâ
Muhammed! Sen şu, şu yerdeki develerimize rastladın mı?" diye sordu.
Peygamberimiz
(a.s.):
"Evet!
Vallahi,[229] filan oğullarına
rastladım:
Onlar
bir deve kaybetmişler ve onu aramaya gitmişlerdi.[230]
Konak
yerlerinde de onlardan hiç kimse yoktu.[231]
Susamıştım.[232]
Onların
içinde su bulunan bir kapları vardı ki, onun üzerine birşey örtmüşlerdi.
Örtüsünü açtım ve içindeki suyu içtim. Sonra, üzerini, yine eskisi gibi
kapadım.
Onların
kafilesi, şimdi Beyzâ'dan, Ten'im yokuşundan iniyordun
Kafilenin
önünde boz, siyah renkli erkek bir deve, devenin üzerinde de birisi siyah,
birisi de alaca iki çuval vardır!" buyurunca,[233] Velid
b. Mugîre, "Sihirbaz!" dedi.[234]
Peygamberimiz
(a.s.), sözlerine devamla:
"Yanınıza
geldikleri zaman, onlara sorun:[235]
Kaplarındaki suyu içilmemiş bulmuşlar mıdır?" buyurdu.[236]
Müşrikler:
"Lât
ve Uzzâ'ya andolsun ki, bu bir delildir!" dediler.[237]
Peygamberimiz
(a.s.):
"Şu,
şu vadide filan oğullarının kafilesine de rastladım.
Onları
bir hayvanın gizli sesi ürkütmüş; bir develeri kaçmıştı.
Ben
kaçan develerinin yerini onlara gösterdim!" buyurdu.
Kureyş
müşrikleri, Ten'im yokuşuna doğru hızla gitfiler.[238]
Peygamberimiz
(a.s.)ın verdiği haberleri yalana çıkarma umurlusu ile, kervanı gözlemeye
başladılar.
Kervan
görününce:
"Vallahi,
işte kervan geliyor! Boz deveyi de en öne sürmüşler!?" dediler.[239]
İlk
karşılaştıkları deve, kendilerine tarif edildiği gibi idi.
Kafileye
su kabından sordular.
Onlar
da, onu su dolu olarak bıraktıklarını, üzerini örttüklerini, fakat sonradan
örtüsünü açtıkları zaman içinde su bulamadıklarını haber verdiler.
Kureyş
müşrikleri, diğer kafilelere de, soracaklarını sordular.
"Doğrudur!
Vallahi, kendisinin anmış olduğu vadide ürkütüldük ve bir devemiz de kaçtı.
Bir
adamın sesini işittik ki, o bizi devemize çağırıyordu!
Deveyi
onun çağırdığı yerde bulduk ve tuttuk!" dediler.[240]
Bazılarına
göre; işittikleri ses, Peygamberimiz (a.s.)ın sesi idi.[241]
Kureyş
müşriklerinin, kervanlarındaki develerinin ve hatta çobanlarının sayısına
varıncaya kadar, sormadıkları ve Peygamberimiz (a.s.)dan doğru cevaplarını
almadıkları birşey kalmadı.[242]
Kureyş
müşrikleri, kendilerine verilen haberlerin doğru çıktığını gördükleri halde,[243]
iman etmediler
"Bu,
açık bir sihirdir![244]
Velid b. Mugîre'nin dediği doğru imiş!" dediler.[245]
İslâm
dininin ibadet esaslarından birincisi olan[246] ve
düşman karşısında bile bulunulsa vaktinde kılınması gereken;[247] yaratılışımızın
gayesi bulunan[248]
namaz; Yüce Yaratanımızı zikretmek, anmak üzere[249] her
türlü kötülüklerden geri durmak için[250]
kılınır.
Namaz;
kıyam, kıraat, rükû ve sücud gibi rükünlerden oluşan bir ibadet olup Kufân-ı
Kerîm'in müteaddit âyetlerinde bu rükünlerle namaza işaret edilmiş olduğu.[251]
hatta rükû ve sücud tesbihleriyle de namazın murad olunduğu görülür. Nitekim:
Devrinin
tartışmacı bilginlerinden Nâfi b. Ezrak, Abdullah b. Abbas'a:
"Beş
vakit namaz Kur'ân'da var mı?" diye sorduğu zaman, Abdullah b. Abbas:
"Evet!
Vardır!" diyerek Rûm sûresinin 17 ve 18. âyetlerini:
"Fesübhânallâhi
hine tümsûne ve hine tusbihûne velehülhamdü fissemâvâti vel'ardi ve aşiyyen ve
hîne tuzhirûne" diyerek okuyup; "'Hine tümsûne1 akşam
namazıdır. Ve hfne tusbihûne1 sabah namazıdır. 'Ve aşiyyen1
ikindi namazıdır. 'Ve hîne tuzhirûne' öğle namazıdır!" dedikten sonra; Nur
sûresinin 58. âyetindeki "ve min ba'di salâti'l-ışâi=Bir de, yatsı
namazından sonra..." kısmını okumuştur.[252]
Beş
vakit namaz; bir rivayete göre, Peygam berim iz (a.s.)ın Medine'ye hicretinden
bir buçuk yıl önce,[253]
Miraç gecesinde farz kılınmıştır.[254]
Miraç
gecesinin sabahında Cebrail (a.s.) inerek[255]
Peygamberimiz (a.s.)a göstermek için, beş vakit namazı, vakitlerinde imam olup
kıldırdı.[256]
Peygamberimiz
(a.s.) bu husustaki hadis-i şeriflerinde şöyle buyurmuşlardır:
"Cebrail
bana Beyt'in (Kabe'nin) yanında.[257] iki
kere, yani iki gün[258]
imam oldu.
Güneşin
zeval vaktinde, gölge bir nalın tasması kadar uzadığında, öğle namazını
kıldırdı.
Sonra,
herşeyin gölgesi bir misli olunca, ikindi namazını kıldırdı.
Sonra,
oruçlu iftar ettiği (orucunu açtığı)zaman, akşam namazını kıldırdı.
Sonra,
şafak kaybolduğu zaman, yatsı namazını kıldırdı.
Sonra,
oruçluya yemek, içmek haram olduğu zaman, sabah namazını kıldırdı.
Ertesi
günü ise, öğle namazını, herşeyin gölgesi bir misli olduğu zaman kıldırdı.
Sonra,
ikindi namazını, herşeyin gölgesi iki misli olduğu zaman kıldırdı.
Sonra,
akşam namazını, oruçlu iftar ettiği (orucunu açtığı) zaman kıldırdı.
Sonra,
yatsı namazını, gecenin üçte birinin evvelinde,[259]
üçte birinin evveline doğru[260]
kıldırdı.
Sonra,
ortalık ağardığı, aydınlandığı zaman da sabah namazını kıldırdı.
Sonra,
bana yönelip:
'Yâ
Muhammedi Bu, senden önceki peygamberlerin (namaz) vaktidir. (Namaz için)
vakit, bu iki vaktin arasıdır1 dedi. "[261]
Namaz,
Peygamberimiz (a.s.)dan önceki peygamberlerin şeriatlarında da vardı. İbrahim
ve İsmail (a.s.)lar, devamlı surette namaz kılarlardı. Zürriyetlerinden de
namaza devamlı bir ümmet gelmesi için, Yüce Allah'a dua etmişlerdi.[262]
İshak ve Yakub (a.s.)lar da namaz kılarlardı. [263]
Şuayb
(a.s.)ın çok namaz kılışı, kavminin kendisiyle alay etmesine sebep olmuştu.[264]
Musa (a.s.) namazla memurdu.[265]
Namaz kılmaları hususunda, İsrail oğullarından da kesin söz almıştı.[266]
Lokman
(a.s.) namaz kılar, oğluna da bunu emrederdi.[267]
Zekeriyya (a.s.) namaza devamlı idi.[268] İsa
(a.s.) da namazla memurdu.[269]
Beş
vakit namaz farz kılınmadan önce, gecenin geç vakitlerine kadar, uzun sûreler
okunarak gece namazı (teheccüd) kılmak, farzdı.[270] Bu,
bir yıl devam etmiş; namazda uzun müddet dikilmekten, Müslümanların ayaklan
şişmişti.
Nihayet,
beş vakit namaz farz kılınınca, teheccüd namazı Müslümanlar hakkında
hafifletilip nafileye çevrilmiş,[271]
fakat Peygamberimiz (a.s.)ın buna özel olarak devamı emir buyrulmuştur.[272]
Peygamberimiz
(a.s.), vitir namazı hakkında da:
"Yüce
Rabbim bana bir namaz daha arttırdı ki, o, vitir namazıdır. Onun vakti de, tan
yeri ağarıncaya kadar olan zaman arasındadır.[273]
Muhakkak
ki, Allah, hakkınızda, kızıl tüylü develerden (dünya malından) daha hayırlı
olan bir namazla imdatta bulundu ki, o vitir namazıdır.
Allah,
onu yatsı ile tan yeri ağarıncaya kadar olan zaman arasında kılmanızı meşru
kıldı" buyurmuştur. [274]
Namaz,
abdestli olarak kılınır.[275]
Abdest, namazın anahtarıdır.[276]
Abdestsiz, namaz olmaz ve kabul olunmaz.[277]
Peygamberimiz
(a.s.) namaz kılacağı zaman Kıble'ye döner,[278]
ellerini kulaklarının hizasına kadar kaldırıp "Allahuekber" diyerek
tekbir alır;[279] sağ eliyle sol elini
tutar,[280] sağ elini sol elinin
üzerine koyar (bağlar);[281]
"Sübhâneke allâhümme ve bihamdike ve tebâreke ismükeve teâlâ ceddüke velâ
ilahe gayrüke!" diyerek namaza başlardı.[282]
Sonra,
içinden Eûzü ve Besmele çekerdi.
(Sabah,
akşam, yatsı namazlanyla Cuma ve Bayram namazında) açıktan Fatiha sûresini
okur,[283] Fâtiha'nın sonunda
yavaşça "Âmîn!" der ve "Âmîn" denilmesini de emrederdi.[284]
Peygamberimiz
(a.s.)ın:
"Her
kim içinde Ümmü'l-Kur'ân'ı (Fâtiha'yı) okumaksızın bir namaz kılarsa, o namaz
noksandır, tamam değildir, güdüktür!" buyurduğu bildirilmektedir.[285]
Peygamberimiz
(a.s.), sabah namazında, Fatiha sûresinden sonra, Yasin sûresini[286] ve
Kaf sûresini,[287] ya da benzeri sûreleri[288]
veya Tûrsûresini[289]
veya Mü'minûn sûresini[290]
veya Tekvir sûresini[291] veya
benzeri sûreleri okurdu.[292]
Peygamberimiz (a.s.) m okuduğu âyetlerin sayısı altmışı ve hatta yüzü bulurdu.[293]
Birinci
rekatta uzun sûre, ikinci rekatta kısa sûre okurdu.[294]
Cuma
günü ise, sabah namazında Secde sûresi ile Dehr sûresini okurdu.[295]
Öğle
ile ikindinin ilk iki rekatlarında Fâtiha'dan sonra, birer sûre,[296]
meselâ Târik ve Buruc sûrelerini[297] ve
benzeri erini,[298]
Öğle
namazında, Leyi sûresini,
İkindi
namazında, onun gibi bir sûreyi okurdu.
Öğle
namazında, A'lâ sûresini okuduğu da olurdu.[299]
Öğlenin
birinci rekatında otuz, ikincide onbeş âyet kadar okurdu.[300]
Akşam
namazında, Mürselât sûresini,[301] Tûr
sûresini okuduğu da olurdu.[302]
Yatsı
namazında, Tîn sûresini,[303] Şems
ve benzeri sûreleri okurdu.[304]
Muaz
b. Cebel'e yatsı namazında A'lâ, Leyi ve Alâk sûrelerini okuması tavsiye
buyurulmuştur.[305]
Peygamberimiz
(a.s.), kıraatten sonra, "Allahuekber!" diyerek tekbir alır, belini
kam-buriaştırmaksızın büküp rükûa varır, ellerini dizkapaklarının üzerine
koyar,[306] "Sübhâne Rabbiyel
azîm!" der;[307]
"Semiallâhu limen hamiden" diyerek[308]
başını kaldırıp omurga kemiklerinden her biri yerli yerine gelinceye kadar
doğrulunca,[309] "Rabbena ve
lekelhamd!" der;[310]
"Allahuekber!" diyerek secdeye giderdi.
Secdeye
gittiği zaman; kollarını ne yere yayar, ne de yanlarına yapıştırırdı.
Ayaklarının
parmaklarını, Kıbleye karşı dikerdi.[311]
Peygamberimiz
(a.s.), bu secde vaziyetini anlatırken de:
"Ben,
birisi cephe (alınla burun), ikisi dizler, ikisi de ayak uçları olmak üzere,
yedi kemik (organ) üzerinde secde etmekle emrolundum.
Namaz
kılarken, elbisemizle saçımızı, düzeltmek için toplamaktan da,
nehyolundum."[312]
"Secde
ettiği zaman, kulun yedi âzası:
Yüzü,
İki
eli,
İki
dizi,
İki
ayağı da, onunla birlikte, secde eder" buyurmuştur.[313]
Peygamberimiz
(a.s.), secdede "Sübhâne Rabbiyel a'lâ!" derdi.[314]
Gerek rükûdaki, gerek secdedeki teşbihlerin en az üçer kere söylenmesini
tavsiye buyurmuştur.[315]
Peygamberimiz
(a.s.) "Allahuekber!" diyerek başını secdeden kaldırır ve sol ayağını
büküp, üstüne otururdu ve ikinci secdede de böyle yapardı.
İkinci
secdeyi yaptıktan sonra "Allahuekber!" diyerek ikinci rekata kalkar,[316] onu
da kılıp oturunca "Ettahiyyâtü..."yü ve arkasından, şehadet
kelimelerini okurdu ve namazın sonunda, buna "Allâhümme salli..." ve
"Allâhümme bârik..." salavatlarını ekler ve bundan sonra istedikleri
duayı yapmalarını Müslümanlara emrederdi.[317]
Kendileri
ise, en çok "Allâhümme Rabbena âtinâ fi'd-dünyâ haseneten ve fi'l-âhireti
haseneten ve kına azâbennâr!" diyerek dua ederdi.[318]
Peygamberimiz
(a.s.), bundan sonra, başını önce sağ tarafına çevirip "Esselâmü aleyküm
ve rahmetullâh!," sonra da sol tarafına çevirip "Esselâmü aleyküm ve
rahmetullâh!" diyerek selam verirdi.[319]
Selam
verdikten sonra, üç kere "Estağfirullâh!,"[320] bir
kere de "Allâhümme entesselâmu ve min kesselâmu tebârekte yâ zelcelâli
vel'ikram. Lâ ilahe illallâhu vahdedû lâ şerîke leh lehül mülkü ve lehül hamdü
yuhyî ve yümîtu ve nüve alâ külli şey'in kadîr. Allâhümme lâ mania limâ atayte
ve lâ mûtî limâ mena'te. Velâ yenfau zelceddi minkel cedd" derdi.[321]
Arkasından da:
Otuz
üç kere "Sübhânallah,"
Otuz
üç kere "Elhamdülillah,"
Otuz
üç kere "Allahuekber,"
Sonunda
da, bir kere "Lâ ilahe ilallâhu vahdehû lâ şerike leh lehül mülkü ve lehül
hamdü ve hüve alâ külli şey'in kadîr" derdi[322]-ki,
böyle diyen kimsenin günahlarının, deniz köpükleri kadar çok bile olsa,
hepsinin bağışlanacağını müjdelemiştir.[323]
Peygamberimiz
(a.s.), en sonunda "Sübhâne Rabbike Rabbil izzeti amma yasıfûn ve selâmün
alel mürselîn velhamdü lillâhi rabbil âlemîn" âyetini okurdu.[324]
Peygamberimiz
(a.s.), farz namazların arkasında Âyete'l-Kürsî'yi okuyan kimsenin de, ikinci
bir namaza kadar Yüce Allah'ın himayesinde bulunacağını haber vermiştir.[325]
"Peygamber
(a.s.)ın Kufân'ı okuyuşu nasıldı?" diye sorulunca, Enes b. Mâlik:
"Çekilmesi
gerekeni çekerdi" dedikten sonra, Besmeleyi okuyarak: "'Bismillâhiyi
çekerdi, 'errah-mân'ı çekerdi, 'errahîm'i çekerdi" demiştir.[326]
Hz.
Hafsa ve Hz. Ümmü Seleme'nin bildirdiklerine göre; Peygamberimiz (a.s.)
Kur'ân-ı Kerîm'i âyet âyet okurdu:
'Bismillâhirrahmânirrahîm'
der, keserdi.
'Elhamdulillâhi
rabbil âlemîn' der, keserdi.
'Mâliki
yevmiddîn' der, keserdi.[327]
Hz.
Aişe'nin bildirdiğine göre; Peygamberimiz (a.s.):
Sabah
namazının farzından önce, evinde iki rekat,
Öğle
namazının farzından önce, evinde dört rekat; farzından sonra, evinde iki rekat,[328]
İkindi
namazının farzından önce, evinde dört rekat,[329]
Akşam
namazının farzından sonra, evinde iki rekat,
Yatsı
namazının farzından sonra, evinde iki rekat nafile namaz kılardı.[330]
Bunu
dört kıldığı da olurdu.[331]
Peygamberimiz
(a.s.):
"Öğlenin
farzından önce dört rekat, farzından sonra da dört rekat kılmaya devam edeni,
(Allah) Cehennem ateşine haram kılar!"[332]
"İkindi
namazının farzından önce dört rekat namaz kılana, Allah rahmet etsin!"
buyurmuştur.[333]
Yatsı
namazının farzından önce kılınan dört rekat nafile ise, Müslümanların
isteklerine bırakılmış olan; daha uygun bir deyişle, Müslümanların kılmaya
mezun bulundukları ve müstahsen görerek kılageldikleri nafilelerdendir ki, bu
da Peygamberimiz (a.s.)ın şu hadis-i şerifine dayanır
Ashab-ı
Kiram'dan Talha b. Ubeydullah derki:
"Necd
halkından, saçı darmadağın bir kimse, Resûlullah (a.s.)a geldi. Kendisinin
sesini uzaktan karmakarışık duyuyor, fakat ne söylediğini anlamıyorduk.
Nihayet, yaklaştı.[334]
"Yâ
Rasûlallâh! İslâm nedir?" diye sordu.[335]
Meğer,
İslâm'ın ne demek olduğunu soruyomnuş.
Onun
bu sorusuna, Resûlullah (a.s.):
"Bir
gün bir gecede beş namaz!" buyurdu.
Adamcağız:
"Üzerimde
bu namazlardan başkası da olacak mı?" diye sordu.
Resûlullah
(a.s.):
"Hayır,
olmayacak! Meğer ki kendiliğinden (nafile olarak) kılasın..." buyurdu.[336]
Peygamberimiz
(a.s.) bir gün[337]
Mescid'de otururken,[338] çöl
arabı gibi[339] bir adam gelip[340]
Peygamberimiz (a.s.)ın yakınında[341] iki
rekat[342] namaz kıldı.[343]
Namazı itinasız ve gevşek kıldı.[344]
Peygamberimiz
(a.s.) onun gevşek kılışına bakıyordu.[345]
Adam
Peygamberimiz (a.s.)ın yanına gelip selam verdi.
Peygamberimiz
(a.s.), onun selamına mukabele ettikten sonra.[346]
adama:
"Dön
de, yeni baştan kıl! Çünkü, sen (tam) namaz kılmış olmadın!" buyurdu.
Adam
dönüp,[347] önceki kıldığı gibi,
tekrar namaz kıldı. [348]
Sonra,
dönüp Peygamberimiz (a.s.)ın yanına gelerek,[349]
tekrar selam verdi.
Peygamberimiz
(a.s.), onun selamına mukabele etti[350] ve:
"Dön
de, namazını yeni baştan kıl! Çünkü, sen (tam) namaz kılmış olmadın!"
buyurdu.[351]
Adam
tekrar döndü. Namaz kıldı, gelip selam verdi.
Peygamberimiz
(a.s.), selamına mukabeleden sonra, ona:
"Dön
de, namazını yeni baştan kıl! Çünkü, sen (tam) namaz kılmış olmadın!"
buyurdu.
Bu,
üç kez tekrarlandı.[352]
Namazı
hafife alanın, namaza özenmeyenin namaz kılmış olmayacağı, Mescid'deki
insanları da korkuttu. Bu, onlara da ağır geldi.[353]
Bunun
üzerine, adam:
"Ey
Allah'ın Resûlü! Babam, anam sana feda olsun!
Sana
Kitabı indiren.[354]
seni hak dinle peygamber gönderen Allah'a yemin ederim ki; ben bunun daha
iyisini bilmiyorum![355]
Yâ
Rasûlallâh![356] Nasıl yapacağımı, [357] namazın
doğrusunun nasıl olduğunu[358]
bana göster![359] Öğret![360]
Ben
nihayet bir beşerim: Doğru da, yanlış da yapabilirim!" dedi.
Peygamberimiz
(a.s.):
"Peki![361]
Namaz kılmak istediğin,[362] namaz
kılmaya kalkacağın zaman,[363] Allah'ın
sana emrettiği gibi,[364]
güzelce tam abdest al![365]
Kıble'ye
yönelip[366] 'Allahuekber!1 diyerek tekbir al![367]
Ümmü'l-Kitâbı
(Fatihayı) oku![368]
Sonra,
Kur'ân'dan, ezberinde olanı, sana kolay geleni,[369]
istediğini,[370] Allah'ın okumanı
dilediği kadar oku![371]
Sonra, rükû et![372]
Rükûa vardığında, avuçlarını diz kapaklarının üzerine koy! Sırtını kamburlaştrmayıp,
dümdüz tut![373]
Uzuvların
yatşıncaya kadar rükû halinde kal![374]
Rükûdan
başını kaldırdığın zaman, kemikler mafsallarda yerleşince,[375]
uzuvlar yatışıncaya kadar ayakta dimdik dur!
Secdeye
gittiğinde, uzuvların yatışıncaya kadar secdede dur![376]
Secdeden
başını kaldırıp[377],
uzuvların yatışıncaya kadar[378] sol
uyluğunun üzerine otur!
Bunu
her rekat ve secdede,[379]
namazının bütün rekatlarında yap![380]
Bunları
tam yaptığın zaman, namazını tamamlamış; bunlardan neyi eksiltirsen.[381]
ancak namazından eksiltmiş olursun!" buyurdu.[382]
Peygamberimiz
(a.s.), bir hadis-i şeriflerinde:
"Kim
namazları vaktinde kılar ve onun abdestlerini tam ve güzelce alır, kıyamını,
huşûunu, rükûunu ve secdelerini tam yaparsa, o namazlar ışık saçarak bembeyaz
bir şekilde yükselirken:
'Sen
beni koruduğun gibi, Allah da seni korusun!1 diye dua eder.
Kim
de namazı vaktinin dışında kılar, onun abdestini tam ve güzelce almaz, huşûunu,
rükûunu ve secdelerini tam yapmazsa, onlar da simsiyah bir şekilde yükselirken:
'Sen
nasıl özenmeyip beni yitirdinse, Allah da seni (senin amelini) vitirsin!'
diyerek ilenir. Allah'ın dilediği yere varınca, paçavra gibi dürülüp, o
kimsenin üzerine atılır!" buyurmuşlardır.[383]
Peygamberimiz
(a.s.), başka bir hadis-i şeriflerinde de:
"Beş
vakit namazı Allah farz kıldı.
Her
kim bu namazların abdestini tam alır, onları vaktinde kılar, rükû ve huzûlarını
eksiksiz yaparsa, Allah'ın, onu bağışlayacağı hakkında va'di vardır.
Herkim
de bunu yapmazsa, Allah'ın ona bir va'di yoktur. İsterse onu bağışlar, isterse
azaba uğratır!" buyurmuşlardır.[384]
[1] Fmjzâbâdf,
Kamûsu'l-muhit, c. 4, s. 343.
[2] İbn Esir, Nihâye, c. 3,
s. 203.
M. Asım Köksal, İslam Tarihi, Köksal Yayıncılık:
2/201.
[3] Ebu'l-Ferec İbn Cevzî,
el-Vefa, c. 1, s. 218, İbn Seyyid, Uyûnu'l-eser, c. 1, s. 1 48. Bedrüddin Aynî,
Umdetu'l-Kârî, c. 4, s. 39, Diyarbekrî, Hamîs, c. 1, s. 306.
[4] İ bn Sa'd, Tabak âtü'l
-k übrâ, c. 1, s. 213, Belâ zurf, E nsâb u'l-eşrâf, c. 1, s. 255, E bu11-Ferec
İ bn C era, el -Vfetâ, c. 1, s. 21 8.
[5] Beyhakî, Delâilü'n-nübü
we, c. 2, s. 354, Ebu'l-Ferec, c. 1, s. 219, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye,
c. 3, s. 109, Bedrüddin Aynî, c. 4, s. 39.
[6] İbn Abdilberr, İstiâb,
c. 1, s. 40.
[7] İbn Sa'd, Tabakât, c. 1
, s. 214, Belâzurî, c. 1 , s. 255, Beyhakî, c. 2, s. 354, İbn Abdilberr, c. 1,
s. 40, Ebu'l-Ferec, c. 1, s. 219, İbn E ar, Kâmil, c. 2, s. 51, Kurtubı, Tefsîr,
c. 15, s. 216, İbnSeyyid, c. 1 , s. 148, Ebu'l-Fidâ, Tefsîr, c. 3, s. 22,
Bedrüddin Aynî, Umde, c. 4, s. 39.
[8] Ebu'l-Ferec, c. 1, s.
219, İbn Esîr, Usdu'l-gabe, c. 1, s. 27.
[9] İbn Esir, Usdu'l-gâbe,
c. 1, s. 27, Ebu'l-Fidâ, c. 3, s. 109.
[10] Ebu'l-Ferec, c.1, s.
219.
[11] İbn Seyyid,
Uyûnu'l-eser, c. 1 , s. 148.
M. Asım Köksal, İslam Tarihi, Köksal
Yayıncılık: 2/201.
[12] İbn İshak.İbnHişam,
Sîre,c.2, s. 4041, Belâzurî, c. 1, s. 256, Taberî, Tefsîr, c. 15, s. 18, Kadı
lyaz, eş-Şifâ, c. 1, s. 39.
[13] Ebu'l-Fidâ, c. 3, s.
113, B. Aynî, c. 4, s. 39.
[14] Kastlânî,
Mevâhibu'l-ledünniye, c. 2, s. 4.
[15] Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye
ve'n-nihâye, c. 3, s. 114, Tefsir, c. 3, s. 22.
[16] Kadı Iyaz, eş-Şifâ, c.
1, s. 146, Diyarbekrî, Hamîs, c. 1, s. 308.
[17] Kadı E bu Bekir b.
Arabî'den naklen Süheylî, Ravdu'l-ünüf, c. 3, s. 417, İbn Seyyid, Uyûnu'l-eser,
c. 1, s. 1 47, Suyûtî, Hasâisü'l-kübrâ, c. 1, s. 447448, Kastlânî,
Mevâhibu'l-ledünniye, c. 2, s. 3-4.
[18] Malik, Muvatta', c. 1,
s. 120, Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 6, s. 36, Buhârî, Sahih, c. 1, s. 209, c.
2, s. 48, Müslim , Sahîh, c. 1, s. 509, Tirmizî, Sünen, c. 2, s. 303, Belâzurî,
E nsâb, c. 1, s. 256, Hâkim, Müstedrek, c. 2, s. 431, Beyhakî, Sünenü'l-kübrâ,
c. 7, s. 62.
[19] İbn Sa'd. Tabakât. c.
1.S.171. Ahmed b. Hanbel. c. 1. s. 274. Buhârî. c. 4. s. 168.
M. Asım Köksal, İslam Tarihi, Köksal
Yayıncılık: 2/202-203.
[20] İsrâ: 17/1.
M. Asım Köksal, İslam Tarihi, Köksal
Yayıncılık: 2/203.
[21] Ebu'l-Fidâ, Tefsir, c.
3, s. 24, Suyûtî, Hasâisü'l-kübrâ, c. 1, s. 378, Kastlânî,
Mevâhibu'l-ledünniye, c. 2, s. 7.
M. Asım Köksal, İslam Tarihi, Köksal
Yayıncılık: 2/204.
[22] Ahmed b. Hanbel, Müsned,
c. 5, s.143, Buhârî, Sahih, c. 1, s. 91, Müslim, Sahîh, c. 1, s. 148, Beyhakî,
Delâilü'n-nübüvvıe, c. 2, s. 379, Begavî, Mesâbıhu's-sünne, c. 2, s. 179, Kadı
lyaz, eş-Şifâ, c. 1 , s. 139, İbn Esîr, Câmiu'l-usûl, c. 12, s. 55, İbn
Seyyid, Uyünu'l-eser, c. 1, s. 145, Zehebî, Târflıu'l-islâm, s. 258,
Ebu'l-Fidâ, Tefsir, c. 3, s. 9.
M. Asım Köksal, İslam Tarihi, Köksal
Yayıncılık: 2/205.
[23] İbn Sa'd,
Tabakâtü'l-kübrâ, c. 1 , s. 214.
[24] İbn Ebi Şeybe, Musannef,
c. 14, s. 302, Ahmed b. Hanbel, c. 3, s. 148, Buharı", c. 4, s. 248,
Müslim, Sahîh, c.1, s. 145, Nesâî, Sünen, c. 1, s. 218, Yâkubî, Târih, c. 2, s.
26, Beyhakî, c. 2, s. 379, Begavî, c. 2, s. 179, İbn Esîr, Câmiu'l-usûl, c. 1,
s. 53, İbn Kâmil, c. 2, s. 51, Zehebî, s. 258, Ebu'l-Fidâ, Tefsir, c. 3, s. 8.
[25] Buharı, Sahih, c. 4, s.
248, Beyhakî, Delâil, c. 2, s. 378, İbn Esir, Câmiu'l-usûl, c. 12, s. 47,
Zehebî, s. 261.
[26] İbn İshak, İbn Hişam,
Sîre,c.2, s. 38, İbn Sa'd, Tabakât, c. 1,s.214.
[27] İbn Sa'd, Tabakât, c. 1,
s. 214, İbn Ebi Şeybe, Musannef, c. 14, s. 302, Ahmed b. Hanbel, c. 3, s. 148,
Buhârî, c. 4, s. 248, Müslim, c. 1, s. 145, İbn Esîr, Câmiu'l-usûl, c. 12, s.
53, Ebu'l-Fidâ, Tefsîr, c. 3, s. 8.
[28] İbn Sa'd, c. 1, s. 214,
Müslim, c. 1, s. 145, İbn Esîr, Câmiu'l-usûl, c. 12, s. 53, Ebu'l-Fidâ, Tefsîr,
c. 3, s. 4.
[29] Ahmed b. Hanbel, c. 3,
s. 164, Tirmizî, Sünen, c. 5, s. 301, Taberî, Tefsîr, c. 15, s. 15, Beyhakî, c.
2, s. 363, Ebu'l-Ferec, İbn Cevzî, el-Vefâ, c. 1, s. 224, Ebu'l-Fidâ, c. 3, s.
4.
[30] Ahmed b. Hanbel, c. 3,
s. 148, Buhârî, c. 4, s. 248, Müslim, c. 1, s. 145, Tirmizî, c. 5, s. 301,
Beyhakî, c. 2, s. 362-363, Begavî, c. 2, s. 177, İbn E sîr, Câmiu'l-usûl, c.
12, s. 53. Ebu'l-Fidâ, c. 3, s. 8.
[31] İbn İshak, İbn Hişam, c.
2, s. 38, Beyhakî, c. 2, s. 396, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 3, s. 1
09.
[32] İbn Sa'd, c. 1, s. 50,
Diyarbekrî, Hamîs, c. 1 , s. 309.
[33] Taberî, Tefsîr, c. 15,
s. 5, Târîh, c. 1, s. 140, Sa'lebî, Arâis, s. 93, Diyarbekrî, Târîhu'l-hamîs,
c. 1, s. 310.
[34] İbn Esîr, Nihâye, c.
1,s.12O.
[35] İbn İshak, İbn Hisam,
Sîre, c. 2, s. 38, İbn Sa'd, Tabakâtü'l-kübrâ, c. 1, s. 214, Yâkubî, Târîh, c.
2, s. 26, İbn Seyyid, Uyûnu'l-eser, c. 1, s. 143, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye
ve'n-nihâye, c. 3, s. 110.
[36] İbn İshak, İbn Hişam,
c.2,s. 38-39, İbn Sa'd, c. 1, s.214, Süheylî, Ravdu'l-ünüf, c. 3, s.430, İbn
Seyyid, c. 1, s. 143, Ebu'l-Fidâ, c. 3.S.110.
[37] Tirmizi, Sünen, c. 5, s.
301, E bu'l-F erec İbn Cevzî, el-Vefâ, c. 1 , s. 224, Diyarbekrî, c. 1, s. 310.
[38] İbn Esîr, Kâmil, c. 2,
s. 51.
[39] İbn İshak, İbn Hişam, c.
2, s. 39, İbn Sa'd.c. 1,s. 214, Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 3, s. 164, İbn
Esîr, c. 2, s. 51, İbn Seyyid, c.1, s. 143, Ebu'l-Fidâ, c. 3, s. 110.
[40] İbn İshak, İbn Hişam, c.
2, s. 39, İbn Sa'd, c. 1, s. 214, Süheylî, c. 3, s. 430, Diyarbekrî, c. 1, s.
310.
[41] İbn İshak, İbn Hişam, c.
2, s. 39, İbn Sa'd, c. 1, s. 214, Ahmed b. Hanbel, c. 3, s. 164, Tirmizî, c. 5,
s. 301, Taberî, Tefsîr, c.15, Beyhakî, Delâilü'n-nübüvve, c. 2, s. 363,
Süheylî, c. 3, s. 430, Ebu'l-Ferec, c. 1, s. 224, İbn Esîr, c. 2, s. 51, İbn
Seyyid, c.1 , s. 143, Ebu'l-Fidâ, c. 3, s. 110.
[42] İbn Seyyid, c. 1, s. 1
43, Diyarbekrî, c. 1, s. 310.
[43] İbn İshak, İbn Hişam, c.
2, s. 39, İbn Sa'd, c. 1, s. 214, İbn Seyyid, c. 1, s. 143.
[44] İbn İshak, İbn Hişam, c.
2, s. 39, İbn Sa'd, c. 1, s. 214, Ahmed b. Hanbel, c. 3, s. 164, Tirmizî, c. 5,
s. 301, Taberî, Tefsîr, c.15, s. 15, Beyhakî c. 2, s. 363, Ebu'l-Ferec, c.
1,s.224, İbn E sîr, c. 2, s. 51, İbn Seyyid, c. 1, s. 1 43, Ebu'l-Fidâ, Tefsîr,
c. 3, s. 4, Diyarbekrî, c. 1 , s. 310.
[45] İbn İshak, İbn Hişam, c.
2, s. 39, İbn Sa'd, c.1, s. 214.
[46] İbn İshak, İbn Hişam,
Sîre, c. 2, s. 38, İbn Sa'd, Tabakâtü'l-kübrâ, c. 1, s. 214, İbn Ebi Şeybe,
Musannef, c. 14, s. 302, Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 3, s. 148, Buhârî, Sahîh,
c. 4, s. 48, Müslim, Sahîh, c. 1 , s. 145, Nesâî, Sünen, c. 1, s. 221 ,
Beyhakî, Delâilü'n-nübüvve, c. 2, s. 382, Begavî, Mesâbîhu's-sünne, c. 2, s.
177, Kadı lyaz, eş-Şifâ, c. 1 , s. 1 36, İbn Esîr, Câmiu'l-usûl, c. 12, s. 53,
İbn Esîr, Kâmil, c. 2, s. 51, İbn Seyyid, Uyûnu'l-eser, c. 1, s. 143, Zehebî,
Târîhu'l-islâm, s. 242, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n- nihâye, c. 3, s. 109.
[47] Mesâf, Sünen, c.1, s.
221-222, İbn Esîr, Kâmil, c. 2, s. 52, Ebu'l-Fidâ, Tefsîr, c. 3, s. 6.
[48] İbn Sa'd, c. 1, s. 214,
İbn Ebi Şeybe, c. 14, s. 302, Ahmed b. Hanbel, c. 3, s. 148, Müslim, Sahîh, c.
1, s. 145, Beyhakî, Delâil, c. 2, s. 356, Begavî, c. 2, s. 178, Kadı lyaz, c.
1, s. 136, İbn Esîr, Câmiu'l-usûl, c. 1 2, s. 53, İbn Esîr, Kâmil, c. 2, s. 52,
İbn Seyyid, c. 1, s. 143, Zehebî, s. 242.
M. Asım Köksal, İslam Tarihi, Köksal Yayıncılık:
2/205-207.
[49] Nesâî, c. 1, s. 222,
Kadı lyaz, c. 1, s. 136.
[50] İbn Sa'd, Tabakât, c. 1
,s.214, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ye'n-nihâye, c. 3, s. 109-110.
[51] İbn Şa'd, c. 1,s.214, Nesâî,
Sünen, c. 1, s. 222, İbn Esîr, c. 2, s. 52, Ebu'l-Fidâ, Tefsir, c. 3, s. 6.
[52] İbn İshak, İbn Hişam,
Sîre, c. 2, s. 39, İbn Sa'd, Tabakâtü'l-kübrâ, c. 1, s. 214, Nesâî, Sünen, c.
1, s. 222, Beyhakî, Delâilü'n-nübüvve, c. 2, s. 388, İbn Esîr, Kâmil, c. 2, s.
52, İbn Kayyım, Zâdü'l-mead, c. 2, s. 53, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ye'n-nihâye, c.
3, s. 109-110.
[53] İbn Ebi Şeybe, Musannef,
c. 14, s. 302, Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 3, s. 148, Müslim, Sahîh, c. 1, s. 1
45, Beyhakî, Delâilü'n-nübüvve, c. 2, s. 382, Begavî, Mesâbîhu's-sünne, c. , s.
178, Kadı lyaz, eş-Şifâ, c. 1, s. 136, İbn Esîr, Câmiu'l-usül, c. 12, s. 53,
İbn E sîr, Kâmil, c. 2, s. 52, İbn Seyyid, Uyûnu'l-eser, c. 1, s. 144.
[54] İbn İshak, İbn Hişam, c.
2, s. 39, Ebu'l-Fidâ, c. 3, s. 110.
[55] İbn Esîr, Kâmil, c. 2,
s. 52.
[56] İbn Sa'd, Tabakât, c. 1
,s.214.
[57] İbn Esîr. Kâm il. c. 2.
s. 52.
M. Asım Köksal, İslam Tarihi, Köksal Yayıncılık:
2/207-208.
[58] İbn İshak, İbn Hişam, c
2, s. 39, Abdurrezzak, Musannef, c. 5, s. 329, İbn E bi Şeybe, Musannef, c. 14,
s. 302, Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 3, s. 148, Buhârî, Sahih, c. 4, s. 141,
Müslim, Sahih, c. 1, s. 145, Tirmizî, Sünen, c. 5, s. 300, Dârımf, Sünen, c. 2,
s. 36, Belâzurî, Ensâbu'l-eşrâf, c. 1, s. 256, Taberî, Tefsir, c. 15, s. 15,
Beyhakî, Delâil, c. 2, s. 387, Kadı Iyaz, c. 1, s. 136, İbn Esîr, Câmiu'l-usûl,
c. 12, s. 53, İbn Esîr, Kâmil, c. 2, s. 52, İbn Seyyid, c. 1, s. 144, Zehebî,
Târîhu'l-islâm, s. 244, Ebu'l-Fidâ, c. 3, s.109-110.
[59] Abdurrezzak.c.S, s. 329,
Ahmed b. Hanbel, c. 2, s. 282, Buharı", c. 4, s. 141, Tirmizî, c. 5, s.
300, Tabeıf, Tefsir, c.1 5, s. 12.
[60] Dârımf, c. 2, s. 36,
Belâzurî, c. 1, s. 256, Beyhakî, c. 2, s. 387.
[61] İbn İshak, İbn Hişam, c.
2, s. 39, Ebu'l-Fidâ, c. 3, s. 110.
[62] İbn E bi Şeybe, c. 14,
s. 302, Ahmed b. Hanbel, c. 3, s. 148, Müslim, c. 1 , s. 145, Kadı lyaz, c. 1,
s. 136, İbn Esîr, Câmiu'l-usûl, c. 12, s. 53, İbn Seyyid, c. 1, s. 144,
Ebu'l-Fidâ, c. 3, s. 110.
[63] İbn İshak, İbn
Hişam,c.2, s. 39, Abdurrezzak, c. 5, s. 329, Ahmed b. Hanbel, c. 2, s. 282,
Buhârî, c. 4, s. 141, Dârimî, c. 2, s. 36, Belâzurî, c. 1, s. 256, Beyhakî, c.
2, s. 387, İbn Esîr, c. 2, s. 52, Zehebî, Târîhu'l-islâm, s. 244.
[64] İbn İshak, İbn Hisam, c.
2, s. 39, Abdurrezzak, c. 5, s. 329, Ahmed, c. 2, s. 282, Belâzurî, c. 1, s.
256, Taberî, c.15, s. 15, Beyhakî, c. 2, s. 287, İbn Esîr, c. 2, s. 52.
[65] Müslim, Sahîh, c. 1, s. 145,
İbn Esîr, Câmiu'l-usûl, c. 12, s. 53, İbn Seyyid, Uyûnu'l-eser, c. 1, s. 144.
[66] Abdurrezzak, Musannef,
c. 5, s. 329, İbn Ebi Şeybe, Musannef, c. 14, s. 302, Ahmed b. Hanbel, Müsned,
c. 2, s. 282, c. 3, s. 1 48, Buhârî, Sahih, c. 4, s. 141.
[67] İbn İshak, İbn Hişam,
Sîre, c. 2, s. 39, Abdurrezzak, c.5, s. 329, Ahmed b. Hanbel, c.2,s. 282,
Buhârî, c. 4, s. 141, Tirmizî, Sünen, c. 5, s. 300, B elâzurf, E n sâbu'
l-eşrâf, c. 1 , s. 256, Tabe ıf, Tefsîr, c. 15, s. 15.
[68] Dârımf, Sünen, c. 2, s.
36, Beyhakî, Delâilü'n-nübüvve, c. 2, s. 357, Zehebî, Târîhu'l-islâm, s. 244.
[69] Abdurrezzak, c. 5, s.
329-330, Buhârî, Sahih, c. 4, s. 141, Dârimî, Sünen, c. 2, s. 36.
[70] İbn Esîr, Kâm il, c. 2,
s. 52.
[71] Abdurrezzak, c. 5, s.
330, Ahmed b. Hanbel, c. 4, s. 141, Tirmizî, c. 5, s. 300, Taberî, Tefsîr, c. 1
5, s. 15, Beyhakî, c. 2, s. 357, İbn E ar, c. 2, s. 52, Zehebî, s. 244.
[72] İbn İshak, İbn Hişam, c.
2, s. 39, Taberî, Tefsîr, c. 15, s. 15, Ebu'l-Fidâ, c. 3, s. 110.
[73] İbn İshak, İbn Hişam, c.
2, s. 39, Ebu'l-Fidâ, c. 3, s. 110.
M. Asım Köksal, İslam Tarihi, Köksal Yayıncılık:
2/208-209.
[74] İbn Esîr, Kâmil, c. 2,
s. 52, Diyarbekrî, Hamîs, c. 1, s. 310.
[75] İbn İshak, İbn Hişam, c.
2, s. 44-45, Taberî, c. 15, s. 14, Zehebî, Târîhu'l-islâm, s. 273, Ebu'l-Fidâ,
c. 3, s. 110-111 , Kastlânî, Mevâhibu'l-ledünniye, c. 2, s. 24.
[76] Taberî, c. 15, s. 12,
Beyhakî, c. 2, s. 391 , Zehebî, Târîhu'l-islâm, s. 273, Ebu'l-Fidâ, Tefsir, c.
3, s. 12, Suyutî, Hasâisü'l-kübrâ, c. 1, s. 488.
[77] İbn Esîr, Kâmil, c.2, s.
52.
[78] İbn İshak, İbn Hişam,
Sîre, c. 2, s. 45, Taberî, Tefsîr, c. 15, s. 14, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye
ve'n-nihâye, c. 3, s. 111, Kastlânî, Mevâhibu'l-ledünniye, c. 2, s. 24.
[79] İbn İshak, İbn Hişam, c.
2, s. 45, Taberî, Tefsîr, c. 15, s. 14, Kastlânî, Mevâhibu'l-ledünniye, c. 2,
s. 24.
[80] Zehebî, Târîhu’l-islâm,
s. 273, Ebu'l-Fidâ, c. 3, s. 111.
[81] Ahm ed b. Hanbel,
Müsned, c. 5, s. 143, Buhârî, Sahîh, c. 1, s. 91 -92, Müslim, Sahîh, c. 1, s. 1
48.
[82] İbn Ebi Şeybe, Musannef,
c. 14, s. 302, Ahmed b. Hanbel, c. 3, s. 148, Beyhakî, DelâiI, c. 2, s. 383,
Begavî, Mesâbîhu's-sünne, c. 2, s. 179, Kadı Iyaz, eş-Şifâ, c. 1, s. 136, İbn
Esîr, Câmiu'l-usûl, c. 1 2, s. 53, İbn Seyyid, Uyûnu'l-eser, c. 1, s. 144.
[83] Ahmed b. Hanbel, c. 5,
s. 1 43, Buhârî, c. 1, s. 92, Müslim, c. 1, s. 148.
[84] İbn Ebi Şeybe, Musannef,
c. 14, s. 302, Ahmed b. Hanbel, c. 3, s. 1 48, Müslim, c. 1, s. 145, Beyhakî,
c. 2, s. 383, Begavî, c. 2, s. 178, Kadı lyaz, c. 1,5.136, İbn Esîr, c. 12, s.
53, İbn Seyyid, c. 1, s. 1 44.
[85] Aynı kaynaklar.
[86] Ahmed b. Hanbel, c. 5,
s. 1 43, Müslim, c. 1, s. 145.
[87] Ahmed b. Hanbel, c. 4,
s. 208, Buhârî, c. 4, s. 248.
[88] Buhârî, c. 1, s. 92,
Müslim, c.1, s. 1 48.
[89] Ahmed b. Hanbel, c. 4,
s. 208, Buhârî, c. 4, s. 248.
[90] Ahmed b. Hanbel, Müsned,
c. 5, s. 143, Buhârî, Sahîh, c. 1, s. 92, Müslim , Sahîh, c. 1, s. 148, Kadı Iyaz,
eş-Şifâ, c. 1, s. 197.
[91] İbn Ebi Şeybe, Musannef,
c. 14, s. 302-303, Ahmed b. Hanbel, c. 3, s. 143, Beyhakî, Delâilü'n-nübüvve,
c. 2, s. 383, Begavî, c. 2, s. 179, Kadı lyaz, c. 1, s. 137, İbn Esîr,
Câmiu'l-usûl, c. 12, s. 53, İbn Seyyid, Uyûnu'l-eser, c. 1, s. 144.
[92] Ahmed b. Hanbel, c. 5,
s. 1 43, Buhârî, c. 1, s. 92, Müslim, c. 1, s. 148.
[93] İbn Ebi Şeybe, c. 14, s.
303, Ahmed b. Hanbel, c. 5, s. 143, Buhârî, c. 1, s. 92, Müslim, c. 1, s. 145,
Beyhakî, c. 2, s. 383, Begavî, c. 2, s. 179, Kadı lyaz, c. 1, s. 137, İbn Esîr,
c. 12, s. 53, İbn Seyyid, c. 1, s. 144.
[94] Aynı kaynaklar
[95] İbn Ebi Şeybe, c. 14, s.
303, Ahmed b. Hanbel, c. 3, s. 143, Müslim, c. 1, s. 1 45, Beyhakî, c. 2, s.
383, Begavî, c. 2, s. 179, Kadı lyaz, c. 1 ,s.137, İbn Esîr, c. 12, s. 53, İbn
Seyyid, c. 1, s. 144.
[96] Ahmed b. Hanbel, c. 4,
s. 208, Buhârî, c. 4, s. 248.
[97] İbn Ebi Şeybe, c. 14, s.
303, Ahmed b. Hanbel, c. 3, s. 148, Buhârî, c. 4, s. 248, Müslim, c. 1, s. 145,
Beyhakî, c. 2, s. 383, Begavî, c. 2, s. 179, İbn E sîr, c. 12, s. 53, İbn
Seyyid, c. 1, s. 1 44.
[98] İbn İshak, İbn Hişam, c.
2, s. 41, Abdurrezzak, c. 5, s. 329, Buhârî, c. 4, s. 140, Müslim, c.1, s. 152.
[99] İbn İshak, İbn Hişam, c.
2, s. 41, Buhârî, c. 4, s. 84, Müslim, c. 1, s. 152.
[100] İbn İshak, İbn Hişam, c.
2, s. 41.
[101] İbn Ebi Şeybe, Musannef,
c. 14, s. 303, Ahmed b. Hanbel, c. Müsned, c. 3, s. 148, Müslim, Sahîh, c. 1,
s. 146, Beyhakî, Delâilü'n-nübüvve, c. 2, s. 383, Begavî, Mesâbîhu's-sünne,
c.2, s. 179, Kadı lyaz, eş-Şifâ, c. 1 , s. 137, İbn Esîr, Câmiu'l-usûl, c. 12,
s. 53, İbn Seyyid, Uyûnu'l-eser, c. 1, s. 144.
[102] İbn İshak, İbn Hisam,
Sîre,c.2, s. 48.
[103] Ahmed b. Hanbel, c. 4,
s. 208-209, Buhârî, Sahih, c. 4, s. 248.
[104] İbn Ebi Şeybe, Musannef,
c. 14, s. 303, Ahmed b. Hanbel, c. 3, s. 148, Müslim, Sahîh, c. 1, s. 146,
Beyhakî, Delâilü'n- nübüvve, c. 2, s. 383, Begavî, Mesâbîhu's-sünne, c. 2, s.
179, Kadı lyaz, eş-Şifâ, c. 1, s. 137, İbn Esîr, Câmiu'l-usûl, c. 12, s. 53,
İbn Seyyid, Uyûnu'l-eser, c. 1, s. 144.
[105] İbn İshak, İbn Hisam,
Sîre,c.2, s. 48, Buhârî, Sahih, c. 4, s. 107.
[106] Ahmed b. Hanbel, c.14,
s. 303, Ahmed b. Hanbel, c. 3, s. 148, Müslim, c. 1, s. 146, Beyhakî, c. 2, s.
383, Begavî, c.2, s. 179, Kadı lyaz, c.1, s. 137, İbn Esîr, c. 12, s. 53, İbn
Seyyid, c. 1, s. 144.
[107] İbn E bi Şeybe, Musannef,
c. 14, s. 303, Ahmed b. Hanbel, c. 3, s. 148, Müslim, Sahîh, c. 1, s. 146,
Beyhakî, Delâilü'n- nübüvve, c. 2, s. 383, Begavî, Mesâbîhu's-sünne, c. 2, s.
179, Kadı lyaz, eş-Şifâ, c. 1, s. 137, İbn Esîr, Câmiu'l-usûl, c. 12, s. 53,
İbn Seyyid, Uyûnu'l-eser, c. 1, s. 144.
[108] İbn İshak, İbn Hisam,
Sîre, c. 2, s. 48.
[109] Ahmed b. Hanbel, Müsned,
c. 4, s. 209, Buhârî, Sahîh, c. 4, s. 249.
[110] İbn Ebi Şeybe, Musannef,
c. 14, s. 303, Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 3, s. 148, Müslim, Sahîh, c. 1, s.
146, Beyhakî, Delâilü'n-nübüvve, c. 2, s. 383, Begavî, Mesâbîhu's-sünne, c. 2,
s. 179, Kadı lyaz, eş-Şifâ, c. 1 , s. 1 37, İbn Esîr, Câmiu'l-usûl, c. 12, s.
53, İbn Seyyid, Uyûnu'l-eser, c. 1, s. 144.
[111] İbn İshak, İbn Hisam,
Sîre, c. 2, s. 41, Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 1, s. 257,
[112] İbn İshak, İbn Hisam,
Sîre, c. 2, s. 41.
[113] Ahmed b. Hanbel, Müsned,
c. 1,s.257.
[114] İbn İshak, İbn Hişam, c.
2, s. 41 , Tirm izf, Sünen, c. 5, s. 300.
[115] İbn İshak, İbn Hişam, c.
2, s. 41, Abdurrezzak, Musannef, c. 5, s. 329, Buhârî, Sahîh, c. 4, s. 84,
Müslim, Sahîh, c. 1 , s. 152, Tirmizî, Sünen, c. 5, s. 300.
[116] İbn İshak, İbn Hişam, c.
2, s. 48, Buhârî, Sahîh, c. 4, s. 107.
[117] İbn İshak, İbn Hişam,
Sîre, c. 2, s. 48.
[118] Ahmed b. Hanbel, Müsned,
c. 4, s. 209, Buhârî, Sahîh, c. 4, s. 249.
[119] Ahmed b. Hanbel, Müsned,
c. 1, s. 257.
[120] İbn Ebi Şeybe, Musannef,
c. 14, s. 303-304, Ahmed b. Hanbel Müsned, c. 3, s. 148-149, Müslim, Sahîh, c.
1 , s. 146-147, Beyhakî, Delâilü'n-nübüvve, c. 2, s. 384, Begavî, Mesâbîhu's-sünne,
c. 2, s. 179, Kadı lyaz, eş-Şifâ, c. 1, s. 137, İbn Esîr, Câmiu'l- usûl, c. 12,
s. 53-54, İbn Seyyid, Uyûnu'l-eser, c. 1, s. 144.
[121] İbn İshak, İbn Hişam,
Sîre, c.2, s. 48-49.
[122] İbn Ebi Şeybe, c. 14, s.
304, Ahmed b. Hanbel, c. 3, s. 1 49, Müslim, c. 1, s. 147, Beyhakî, c. 2, s.
384, Begavî, c. 2, s. 179, Kadı lyaz, c. 1, s. 137, İbn Esîr, c. 1 2, s. 54,
İbn Seyyid, c. 1, s. 144.
[123] Ahmed b. Hanbel, Müsned,
c. 4, s. 207.
[124] Ahmed b. Hanbel, c. 1,
s. 209, Buhârî, Sahih, c. 1, s. 92, Taberî, Tefsîr, c. 27. s. 53.
[125] Ahmed b. Hanbel, Müsned,
c. 1, s. 209.
[126] İbn İshak, İbn Hişam, c.
2, s. 41, Ahmed b. Hanbel, c. 2, s. 282, Buhârî, c. 4, s. 141, Müslim , c. 1,
s. 1 54, Tirmizî, Sünen, c. 5, s. 300, Beyhakî, c. 2, s. 387.
[127] İbn İshak, İbn Hişam, c.
2, s. 41, Ahmed b. Hanbel, c. 2, s. 282, Buhârî, c. 4, s. 141, Müslim , c. 1,
s. 1 54, Tirmizî, Sünen, c. 5, s. 300, Beyhakî, c. 2, s. 387.
[128] İbn İshak, İbn Hişam, c.
2, s. 49, Ahmed b. Hanbel, c. 1, s. 257, Buhârî, c. 4, s. 249, Taberî, Tefsîr,
c. 27, s. 53.
M. Asım Köksal, İslam Tarihi, Köksal
Yayıncılık: 2/209-217.
[129] Ahmed b. Hanbel, c. 5,
s. 418, Tirmizî, c. 5, s. 51 0, Tabeıİ, c. 15, s. 255, Taberânî,
Mu'cemu's-sagfr, c. 1, s. 196, Kurtubî, Tefsir, c. 10, s. 415, Ebu'l-Fidâ, Tefsîr,
c. 3, s. 86, Suyûtî, Hasâisü'l-kübrâ, c. 1, s. 414.
[130] Tirmizî, Sünen, c. 5, s.
510, Taberânî, c. 1, s. 196, Kurtubî, Tefsîr, c. 10, s. 415, Halebî,
İnsânu'l-uyûn, c. 2, s. 123.
[131] Ahmed b. Hanbel, c. 5,
s. 510, Taberî, Tefsîr, c. 15, s. 255, Ebu'l-Fidâ, Tefsîr, c. 3, s. 86, Suyûtî,
Hasâisü'l-kübrâ, c. 1, s. 414, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 2, s. 123.
[132] Ti rm izf, Sü nen, c. 5,
s. 510, Taberânî, M u'cem u's-sagfr, c. 1 , s. 196, Kurtubî, Tefsîr, c. 10, s.
415.
[133] Ahm ed b. H
anbel, M üsned, c. 5, s. 418, Ta berf, Tefsîr, c. 15, s. 255, E bu'l-F idâ, Tefsîr,
c. 3, s. 86, Suyûtî, H asâisü'l-k übrâ,c. 1, s. 41 4, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c.
2, s. 123.
[134] Ahmed b. Hanbel, c. 5,
s. 418, Tirmizî, Sünen, c. 5, s. 510, Taberî, c. 15, s. 255. Taberânî,
Mu'cemu's-sagfr, c. 1, s. 196, Kurtubî, Tefsîr, c. 10, s. 415, Ebu'l-Fidâ, Tefsîr,
c. 3, s. 86, Suyûtî, c. 1, s. 415, Halebî, c. 2, s. 123.
[135] Tirmizî, Sünen, c. 5, s.
510, Taberânî, Mu'cemu's-sagfr, c. 1 , s. 196, Kurtubî, c. 1 0, s. 415.
[136] Ahmed b. Hanbel, c. 5,
s. 418, Taberî, c. 15, s. 255, Ebu'l-Fidâ, c. 3, s. 86, Suyûtî, c. 1, s. 414.
[137] Tirmizî, c. 5, s. 510, Taberânî,
c. 1 , s. 196, Kurtubî, c. 10, s. 415.
[138] Ahmed b. Hanbel, c. 5,
s. 418, Taberî, c. 15, s. 255, Ebu'l-Fidâ, c. 3, s. 86, Suyûtî, c. 1, s. 414,
Halebî, c. 2, s. 1 23.
[139] Tirmizî, c. 5, s. 510, Taberânî,
c. 1 , s. 196.
[140] Ahmed b. Hanbel, c. 5,
s. 418, Taberî, c. 15, s. 255, Ebu'l-Fidâ, c. 3, s. 86, Suyûtî, c. 1, s. 414,
Halebî, c. 2, s. 1 23.
M. Asım Köksal, İslam Tarihi, Köksal
Yayıncılık: 2/217-218.
[141] Buhârî , Sahîh, c. 8, s.
2 4, Zehebî, Târîhu1-İslâm, s. 267.
[142] İbn Ebi Şeybe, c. 14, s.
304, Ahmedb. Hanbel.c. 5, s. 144, Kadı I yaz, eş-Şifâ, c. 1, s. 137.
[143] Ahmed b. Hanbel, c. 4,
s. 207-208, Buhârî, Sahih, c. 4, s. 249.
[144] Ahmed b. Hanbel, c. 4,
s. 209, Buhârî, c. 4, s. 249, Zehebî, s. 263.
[145] Bedrüddin Aynî,
Umdetu'l-Kârî, c. 4, s. 45, Kastlânî, Mevâhibu'l-ledünniye, c. 2, s. 33,
Diyarbekrî, Hamîs, c. 1, s. 310, Halebî, c.2, s. 128.
[146] Bedrüddin Aynî,
Umdetu'l-Kârî, c. 4, s. 45.
[147] İbn Ebi Şeybe, Musannef,
c. 1 4, s. 304, Ahmedb. Hanbel, c. 3, s. 1 28, Buhârî, c. 4, s. 249, Müslim,
Sahîh, 11, s. 146, Taberî, c. 27, s. 55, Beyhakî, c. 2, s. 376, 384, İbn Esir,
c. 12, s. 54, İbn Seyyid, c. 1, s. 144, Zehebî, s. 266.
[148] Buhârî, Sahîh, c. 1, s.
93, Müslim, Sahîh, c. 1 , s. 149, Begavî, Mesâbîhu's-sünne, c. 2, s. 179.
[149] Ahmed b. Hanbel, M
üsned, c. 3, s. 128.
[150] İbn Ebi Şeybe, Musannef,
c. 14, s. 304, Ahmed b. Hanbel, M üsned, c. 3, s. 128, Müslim, Sahîh, c. 1 ,s.
146, Taberî, Tefsîr, c. 27, s. 55, Beyhakî, Delâilü'n-nübüvve, c. 2, s. 384,
İbn Esîr, Câmiu'l-usûl, c. 1 2, s. 54, İbn Seyyid, Uyûnu'l-eser, c. 1, s. 1 44.
[151] İbn E bi Şeybe, c. 14,
s. 304, M üslim, c. 1, s. 146, Taberî, c. 27, s. 54, Beyhakî, c. 2, s. 384,
Kadı lyaz, eş-Şifâ, c. 1, s. 137, İbn Esîr, Câmiu'l-usûl, c. 12, s. 54, İbn
Seyyid, c. 1,s.144, Zehebî, s. 266.
[152] İbn Ebi Şeybe, c. 14, s.
309, Kurtubî, Tefsîr, c. 1 7, s. 95.
[153] Tirmizî, Sünen, c. 5, s.
397, Taberî, c. 27, s. 52, İbn Esîr, c. 12, s. 57, Kurtubî, c. 17 s. 95.
[154] Ahmed b. Hanbel.c. 1, s.
387, Müslim, c. 1, s. 1 57, Tirmizî, Sünen, c. 5, s. 393, Taberî, c. 27, s. 52,
Beyhakî, c. 2, s. 373, Begavî, c. 2, s. 179, İbn Esîr, c. 1 2, s. 52, Kadı
lyaz, c. 1 , s. 141, Kurtubî, c. 17, s. 94, Zehebî, s. 254, Ebu'l-Fidâ, Tefsîr,
c. 4, s. 252.
[155] Ahmed b. Hanbel, c. 1 ,
s. 387, Müslim, c. 1, s. 157, Taberî, c. 27, s. 52, Beyhakî, c. 2, s. 373,
Begavî, c. 2, s. 179, İbn Esîr, c. 12, s. 57, Kadı Iyaz, c. 1, s. 1 41, Kurtubî,
c. 17, s. 94, Zehebî, s. 254, Ebu'l-Fidâ, Tefsîr, c. 4, s. 252.
M. Asım Köksal, İslam Tarihi, Köksal Yayıncılık:
2/218-219.
[156] İbn
Sa'd.Tabakâtü'l-kübrâ. c. 1, s. 213, Buhârî, Sahih, c. 1, s. 92, Müslim, Sahih,
11, s. 149, Beyhakî, c. 2, s. 381, Kadı lyaz, c. 1,s.14O, 148, İbn Esîr, c. 12,
s. 56, İbn Seyyid, c. 1.S.145, Zehebî, s. 254.
[157] Ahmed b. Hanbel, c. 1,
s. 449, Buhârî, c. 6, s. 51, Taberî, c. 27, s. 57, Beyhakî, c. s. 372, Kurtubî,
c. 17, s. 98.
[158] Kadı lyaz, c. 1, s. 162,
Kurtubî, c. 17, s. 89, 98.
[159] Buhârî, c. 8, s. 204,
Taberî, c. 27, s. 45, İbnEsîr, c. 12, s. 51, İbn Kayyım, Zâdü'l-mead, c. 2, s.
53, Kurtubî, c. 17, s. 98, Zehebî, s. 267, E bu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye,
c. 3, s. 112.
[160] Kadı lyaz, c. 1, s. 160,
Kurtubî, c. 17, s. 98, Diyarbekrî, Hâm is, c. 1, s. 31 2.
[161] Kadı lyaz, c. 1, s. 160,
Diyarbekrî, c. 1, s. 312.
[162] Kadı lyaz, c. 1, s. 160,
Diyarbekrî, c. 1, s. 312.
[163] Kadı lyaz, c. 1, s. 163.
[164] Ahmed b. Hanbel, Müsned,
c. 1, s. 285, Heysemî, Mecmau'z-zevâid, c. 1, s. 78, Bedrüddin Aynî,
Umdetu'l-Kârî, c. 19, s. 198, İbn Hacer, Fethu'l-Bârî, c. 8, s. 468.
[165] Beyhakî,
Delâilü'n-nübüvve, c. 2, s. 369, Zehebî, Târîhu'l-islâm, s. 250, Heysemî,
Mecmau'z-zevâid, c. 1, s. 78.
Taberî, Tefsîr, c. 27, s. 48, Hâkim, Müstedrek,
c. 2, s. 469, Kurtubî, Tefsîr, c. 17, s. 92. Heysemî, Mecmau'z-zevâid, c. 1 ,
s. 79, İbn Hacer, Fethu'l-Bârî, c. 8, s. 467.
[166] İbn Ebi Şeybe, Musannef,
c. 14, s. 304, Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 3, s. 149, Buhârî, Sahih, c. 6, s.
51, Beyhakî, c. 2, s. 384, Kadı İyaz, c. 1, s. 137, İbn Esîr, Câmiu'l-usûl, c.
1 2, s. 54, İbn Seyyid, Uyûnu'l-eser, c. 1, s. 144, Zehebî, s. 250-251.
M. Asım Köksal, İslam Tarihi, Köksal Yayıncılık:
2/219-220.
[167] Necm: 53/1-18.
M. Asım Köksal, İslam Tarihi, Köksal
Yayıncılık: 2/220-221.
[168] Taberî, Tefsir, c. 27,
s. 55.
[169] Nesefî, Medârik, c. 1,
s. 128, Beyzâvî, Tefsir, c. 1, s. 1 33, Ebu'l-Fidâ, Tefsir, c.1, s. 310,
Alâüddin Ali, Kenzu'l-ummâl, c. 16, s. 132.
[170] Taberî, Tefsir, c. 3, s.
10, Alâüddin AJi, Kenz,c.16, s. 132.
M. Asım Köksal, İslam Tarihi, Köksal
Yayıncılık: 2/221.
[171] Ahmed b. Hanbel, Müsned,
c. 1, s. 422, Müslim , Sahih, c. 1, s. 157, Tirmizî, Sünen, c. 5, s. 393-394, Nesâî,
Sünen, c. 1 , s. 224, Beyhakî, Delâilü'n-nübüvve, c. 2, s. 373, Begavî, Mesâbîhu's-sünne,
c. 2, s. 1 79, Kadı I yaz, eş-Şifâ, c. 1, s. 1 42, İbn EsTr, Câmiu'l-usûl, c.
12, s. 57, Kurtubî, c. 17, s. 94, Zehebî, s. 255, Diyarbekrî, Hamîs, c. 1, s.
312.
[172] İbn Ebi Şeybe, Musannef,
c. 14, s. 304, Ahmed b. Hanbel, c. 3, s. 149, Müslim, c. 1, s. 146-147 Beyhakî,
Delâil, c. 2, s. 384, Kadı lyaz.c.1, s. 138, İbn Esîr, c. 1 2, s. 54, Zehebî,
s. 266.
[173] İbn Ebi Şeybe, c. 14, s.
304, Ahm ed b. Hanbel, cc. 3, s. 148, Buhârî, Sahih, c. 1, s. 93, Müslim, c. 1,
s. 1 47, Kadı lyaz, c. 1, s. 138, İbn Esir, c. 12, s. 54, Zehebî, s. 266-267.
[174] İbn Ebi Şeybe, c. 14, s.
304, Ahmed b. Hanbel, c. 3, s. 149, Müslim, c. 1,s.147, Kadı lyaz, c. 1, s.
138, İbn Esîr, c. 12, s. 54,
[175] İbn Ebi Şeybe, c. 14, s.
304, Ahm ed b. Hanbel, c. 3, s. 149, Buhârî, c. 1, s. 93, Müslim, c. 1, s. 147,
Beyhakî, c. 2, s. 384, Kadı lyaz, c. 1 ,s.138, İbn Esîr, c. 12, s. 54, Zehebî,
s. 267.
[176] Buhârî, Sahih, c.1, s.
93, Müslim, Sahih, c. 1 ,s.149, İbn Esîr, Câmiu'l-usûl, c. 12, s. 57.
[177] İbn Ebi Şeybe, Musannef,
c. 14, s. 304-305, Ahmed b. Hanbel, c. 3, s. 149, Müslim, c. 1, s. 147,
Beyhakî, c.2, s. 384,Kadı lyaz, c. 1 ,s.138, İbn Esîr, c. 12, s. 54.
[178] Bakara: 285-286.
[179] İbnEsîr,Nihâye, c.
4.S.19.
[180] Abdurrezzak, M usannef,
c. 11 , s. 17, Buhârî, Sahih, c. 195, Müslim, Sahih, c. 1, s. 92, Beyhakî,
Sünenü'l-kübrâ, c. 8, s. 20, 249.
M. Asım Köksal, İslam Tarihi, Köksal
Yayıncılık: 2/221-223.
[181] Buhârî, Sahili, c. 1 ,
s. 93, Müslim , Sahili, c. 1, s. 149, Begavı", Mesâbîhu's-sünne, c. 2, s.
179, İbn Esîr, Câmiu'l-usûl, c. 12, s. 57, İbn Seyyid, Uyûnu'l-eser, c. 1 , s.
145.
[182] Al-i İmran: 133.
[183] İbn Esîr, Kâmil, c. 2,
s. 55.
[184] Buhârî, c. 1, s. 93,
Müslim, c. 1, s. 149, Begavî, c. 2, s. 179, İ bn Esîr, c. 12, s. 57, İbn
Seyyid, c. 1, s. 1 45, Zehebî, Târîhu'l-islâm,s.260.
[185] Ahmed b. Hanbel, Müsned,
c. 3, s. 263, Buhârî, Sahîh, c. 6, s. 92, Tirmizî, Sünen, c. 5, s. 449, Taberî,
Târîh, c. 2, s. 211.
[186] İbn Esîr, Kâmil, c. 2,
s. 55.
[187] Ahmed b. Hanbel, c. 3,
s. 263, Buhârî, c. 6, s. 92, Tirmizî, c. 5, s. 449, Taberî, c. 2, s. 211.
[188] Ahmed b. Hanbel, c. 3,
s. 263, Tirmizî, c. 5, s. 449, İbn Esîr, c. 2, s. 55.
[189] Ahmed b. Hanbel, c. 3,
s. 263, Buhârî, c. 6, s. 92, Tirmizî, c. 5, s. 449, İbn Esîr, c. 2, s. 55.
[190] Tirmizi, c.5, s. 450,
Taberî, c. 2, s. 211, İbn Esîr, Kâmil, c. 2, s. 55.
M. Asım Köksal, İslam Tarihi, Köksal
Yayıncılık: 2/223-224.
[191] İbn İshak.İbnHişam,
Sîre,c.2, s. 45-46.
[192] İbn Esîr, Kâmil, c. 2,
s. 55.
[193] Ahmed b. Hanbel, Müsned,
c. 3, s. 210, Buhârî, Sahîh, c. 5, s. 190, Tirmizî, Sünen, c. 5, s. 557, İbn Mâce,
Sünen, c. 2, s. 1412, Dârimî, Sünen, c. 2, s. 216, Hâkim, Müstedrek, c. 4, s.
320, Beyhakî, Sünenü'l-kübrâ, c. 7, s. 52, İbn Seyyid, Uyûnu'l-eser, c. 2. s.
335. Zehebî. Târîhu'l-islâm. s. 480.
M. Asım Köksal, İslam Tarihi, Köksal
Yayıncılık: 2/224-225.
[194] Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye
ve'n-nihâye, c. 3, s. 111.
[195] İbrı İshak.İbnHişam,
Sîre,c.2, s.39, Taberî, Tefsîr, c. 15,6, İbnEsîr, Kâmil, c. 2, s. 56.
[196] İbn İshak, İbnHişam, c. 2,s.43,İbn Sa'd, Tabakâtü'l-kübrâ, c. 1,
s. 214-215, Taberî, Tefsîr, c. 15, s. 2, Zehebî, Târıhu'l-islâm, s. 272,
Ebu'l-Fidâ, c. 3, s. 110, Suyûtî, Hasâisü'l-kübrâ, c. 1, s. 439.
M. Asım Köksal, İslam Tarihi, Köksal
Yayıncılık: 2/225-226.
[197] İbn Sa'd,
Tabakâtü'l-kübrâ, c. 1,s.214, Zehebî, Târîhu'l-islâm, s. 272.
M. Asım Köksal, İslam Tarihi, Köksal
Yayıncılık: 2/226.
[198] İbn İshak, İbn Hişam,
Sîre,c.2, s. 43.
[199] İbn İshak, İbn Hişam ,
c. 2, s. 43, İbn Seyyid, Uyûnu'l-eser, c. 1, s. 141, Zehebî, Târîhu'l-islâm, s.
245, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 3, s. 110.
[200] İbn Seyyid, Uyûnu'l-eser,
c. 1, s.1 41, Zehebî, Târîhu'l-islâm, s. 245.
[201] İbn İshak, İbn Hişam, c.
2, s. 43, Ebu'l-Fidâ, c. 3, s. 110.
[202] İbn Seyyid, Uyun, c. 1,
s. 141, Zehebî, s. 245.
[203] İbn İshak, İbn Hişam, c.
2, s. 43, Ebu'l-Fidâ, c. 3, s. 110.
[204] İbn İshak, İbn Hisam, c.
2, s. 43, İbn Seyyid, c. 1, s. 141 .Zehebî, s. 245, Ebu'l-Fidâ, c. 3, s. 110.
[205] İbn İshak, İbn Hişam, c.
2, s. 43, İbn Sa'd, c. 1 , s. 215, Zehebî, c. 3, s. 110.
[206] İbn İshak, İbn Hişam, c.
2, s. 43, İbn Seyyid, c. 1, s. 141, Zehebî, s. 245.
[207] İbn Sa'd, Tabakâtü'l-kübrâ,
c. 1, s. 215.
[208] İbn İshak, İbn Hişam,
Sîre, c. 2, s. 43, İbn Sa'd, Tabakât, c. 1 , s. 215, İbn Seyyid, Uyûnu'l-eser,
c. 1, s. 141, Zehebî, Târîhu'l-islâm, s. 245-246, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye
ve'n-nihâye, c. 3, s. 110.
[209] İbn İshak, İbn Hisam, c.
2, s. 43, İbn Sa'd, Tabakât, c. 1, s. 215.
[210] İbn İshak, İbn Hişam, c.
2, s. 43.
[211] Zehebî, Târîhu'l-islâm ,
c. 246.
[212] İbn İshak, İbn Hişam, c.
2, s. 43.
[213] Zehebî, T ârThu
'l-islâm, s. 246, Ebu'l -Fid â, c. 3, s. 110.
[214] İbn Ebi Şeybe, Musannef,
c. 14, s. 305-306, Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 1, s. 309, Ebu'l-Ferec İbn
Cevzî, el-Vefâ, c. 1, s. 223, Zehebî, Târîhu'l-islâm , s. 249.
[215] İbn İshak, İbn Hişam, c.
2, s. 39, Zehebî, s. 247-248, Ebu'l-Fidâ, Tefsîr, c. 3, s. 21.
[216] İbn İshak, İbn Hişam, c.
2, s. 39, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 3, s. 113.
[217] İbn İshak, İbn Hişam, c.
2, s. 39-40, Zehebî, s. 248, Ebu'l-Fidâ, Tefsîr, c. 3, s. 21.
[218] Zehebî, Târîhu'l-islâm,
s. 248.
[219] Ebu'l-Fidâ, Tefsîr, c.
3, s. 21.
[220] Zehebî, Târîhu'l-islâm,
s. 248; Ebu'l-Fidâ, Tefsîr, c. 3, s. 21.
[221] İbn İshak, İbn Hişam, c.
2, s. 40.
[222] İbn İshak, İbn Hişam,
Sîre, c. 2, s. 40, İbn Esîr, Kâmil, c. 2, s. 56, Zehebî, Târîhu'l-islâm, s.
247-248, Ebu'l-Fidâ, Tefsîr, c. 3, s. 21-22.
[223] İbn İshak, İbn Hişam,
Sîre, c. 2, s. 39-40, Ebu'l-Fidâ, Tefsîr, c. 3, s. 21-22.
M. Asım Köksal, İslam Tarihi, Köksal
Yayıncılık: 2/226-230.
[224] İbn Ebi Şevbe, Musannef,
c. 14, s. 306, Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 1, s. 309, Ebu'l-Ferec İbn Cevzî,
el-Vetâ, c. 1 , s. 223, Zehebî, TâriTıu'l-islâm, s. 250.
[225] İbn Saıd,Tabakâtü'l-kübrâ,c.
1, s. 215, Buhârî, Sahîh, c. 4, s. 247, 248, Müslim, Sahih, c. 1, s. 156,
Timizf, Sünen, t 5, s. 301, Zehebî, Târîhu'l-isJâm, s. 246, Ebu'l-Fidâ,
el-Bidâye vıe'n-nihâye, c. 3, s. 113, Diyartoekrf, Hamîs, c. 1, s. 315.
[226] İbn Sa'd, Tabakât, 11,
s. 215.
M. Asım Köksal, İslam Tarihi, Köksal
Yayıncılık: 2/230-231.
[227] İtan Seyyi d, Uyunul
-eser, c. 1, s. 142, Diyarbekrî, c. 1, s. 315.
[228] Diyarbekrî, Hamîs, c. 1,
s. 315.
[229] Ebu'l-Fidâ, Tefsir, c.
3, s. 22.
[230] İbn Esîr, Kâmil, c. 2,
s. 56, İbn Seyyid, c.1, s. 142, Ebu'l-Fidâ, c. 3, s. 22.
[231] İbn Seyyid, Uyunul-eser,
c. 1, s. 142.
[232] Diyarbekrî, Hamîs, c. 1,
s. 316.
[233] İbn İshak, İbn Hisam,
Sîre, c. 2, s. 44, Diyarbekıf, Hamîs, c. 1, s. 316.
[234] İbn Seyyid, Uyunul-eser,
c. 1, s. 142.
[235] İbn Esîr, Kâmil, c. 2,
s. 56, Diyarbekrî, Hamîs, c. 1, s. 316.
[236] Diyarbekrî, Hamîs, c. 1,
s. 316.
[237] İbn Seyyid, Uyunul-eser,
c. 1, s. 142.
[238] İbn İshak, İbn Hisam,
Sîre, c. 2, s. 44, İbn Esîr, Kâmil, c. 2, s. 57.
[239] İbn Esîr, Kâmil, c. 2,
s. 57, Diyarbekrî, Hamîs, c. 1, s. 316.
[240] İbn İshak, İ bn Hisam,
Sîre, c. 2, s. 44.
[241] Zehebî, Târîhul-islâm,
s. 243.
[242] Ebu'l-Fidâ, Tefsîr, c.
3, s. 22.
[243] İbn İshak, İbn Hisam, c.
2, s. 44, İbn Sa'd, Tabakâtül-kübrâ, c. 1, s. 215.
[244] İbn Esîr, Kâmil, c. 2,
s. 56, Diyarbekrî, Hamîs, c. 1, s. 316.
[245] İbn Seyyid, Uyûnul-eser,
c. 1, s. 142.
M. Asım Köksal, İslam Tarihi, Köksal Yayıncılık:
2/231-233.
[246] İmam-ı Azam Ebu Hanffe,
Müsned, s. 3, Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 2, s. 143, Buhârî, Sahih, c. 1, s. 8,
Müslim, c. 1 , s. 45.
[247] Nisa: 101-102.
[248] Tâhâ: 14.
[249] Zâriyât: 56.
[250] Ankebüt: 45.
[251] Furkân: 64, Hicr: 98,
Zümer: 9, 20, Hacc 77, Tevbe: 112, Bakara: 228.
[252] Taberî. Tefsir, c. 1. s.
29. Hâkim. M üstedrek. c. 2. s. 410-411.
M. Asım Köksal, İslam Tarihi, Köksal Yayıncılık:
2/233-234.
[253] İ bn S a'd, Tabak âtü'l-k
übrâ, c. 1, s. 213, Be lâzurf, E nsâbu'l -eşrâ f, c. 1, s. 255, E bu'l-F ere c
İ bn C evzî, el -Veli, c. 1, s. 218.
[254] İbn Ebi Şeybe, Musannef,
c. 14, s. 304, İbn Sa'd, Tabakât, c. 1 , s. 213, Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 3,
s. 149, Müslim, Sahıh, c. 1, s. 146-147, Beyhakî, Delâi lü' n-nü büvve, c. 2,
s. 384, İbn Esîr, Câmiu "l-usû I, c. 1 2, s. 54, Zehebî, Târîhu'l -islâm,
s. 266- 267.
[255] Abdurrezzak, Musannef,
c. 1, s. 532.
[256] İbn Seyyid,
Uyûnu'l-eser, c. 1, s. 148, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 3, s. 117.
[257] Abdurrezzak, Musannef,
c.1, s. 531, İbn Ebi Şeybe, c. 1, s. 317, Ahmed b. Hanbel, c. 1, s. 333, Ebu
Davud, c. 1, s. 107, Tirmizî, c. 1, s. 279, Hâkim, c. 1, s. 193, Beyhakî,
Sünenü'l-kübrâ, c. 1, s. 364, İbn Esîr, c. 6, s. 146.
[258] İbn Ebi Şeybe, c. 1, s.
317, Ahmed b. Hanbel, c. 1, s. 354, Ebu Davud, c. 1, s. 107, Tirmizî, c. 1, s.
279, Hâkim, c. 1 , s. 193, Beyhakî, c. 1, s. 364, İbn Esîr, c. 6, s. 1 46.
[259] Abdurrezzak, Musannef,
c. 1, s. 531, İbn Ebi Şeybe, Musannef, c.1 , s. 317, Hâkim, Müstedrek, c. 1, s.
193, Beyhakî, Sünenü'l-kübrâ, c.1, s. 364,
[260] Ahmed b. Hanbel, Müsned,
c. 1,s.333, Ebu Davud, Sünen, c. 1, s. 107, İbn Esîr, Câmiu'l-usûl, c. 6, s.
147.
[261] Abdurrezzak, c.1, s.
532, İbn Ebi Şeybe, c. 1,s.317, Ahmed b. Hanbel, c. 1, s. 333, Ebu Davud, c. 1,
s. 1 07 Tirmizî, c. 1, s. 279-280, Hâkim, c. 1, s. 193, Beyhakî, c. 1, s. 364,
Begau, Mesâbîhu's-sünne, c. 1, s. 30, İbn Esîr, c. 6. s. 147.
M. Asım Köksal, İslam Tarihi, Köksal
Yayıncılık: 2/234-235.
[262] İbrahim: 14/37-40.
[263] Enbiya: 21/73.
[264] Hûd: 11/87.
[265] Tâhâ: 20/14.
[266] Mâide: 5/12.
[267] Lukman: 31/17.
[268] ÂI-i İmran: 39.
[269] Meryem: 19/31.
M. Asım Köksal, İslam Tarihi, Köksal
Yayıncılık: 2/235-236.
[270] Müzzemmil: 73/2-4.
[271] Müzemmil: 73/20, Nesâi,
Sünen, c. 3, s. 200.
[272] İsrâ: 18/79.
M. Asım Köksal, İslam Tarihi, Köksal
Yayıncılık: 2/236.
[273] Ahmed b. Hanbel, Müsned,
c. 5, s. 242.
[274] EbuDavud,Sünenıc.2ıs.
61, Tirmizî, Sünen, c. 2, s. 314, İbn Abdilberr, İStJâb, C. 2, S. 41 9.
M. Asım Köksal, İslam Tarihi, Köksal
Yayıncılık: 2/236.
[275] Mâide: 5/6.
[276] Ahmed b. Hanbel, c. 1,
s. 129, Tirmizî, c. 1, s. 9, Dârımf, Sünen, c. 1, s. 175.
[277] Ahmed b. Hanbel, c. 2,
s. 20, Buhârî, Sahih, c. 1, s. 43, Müslim, Sahih, c. 1, s. 204, Tirmizî, d
,s.5.
[278] Ahmed b. Hanbel, c. 4,
s. 316, Ebu Davud, c. 1, s. 193, İbn Mâce, Sünen, c. 1, s. 264.
[279] Ahmed b. Hanbel, c. 4,
s. 316, Buhârî, c. 1, s. 1 80, Müslim, c. 1 , s. 292, Ebu Davud, c. 1, s. 193.
[280] Ahmed b. Hanbel, Müsned,
c. 4, s. 316, Ebu Davud, Sünen, c. 1, s. 193.
[281] Ahmed b. Hanbel, c. 4,
s. 316, Ebu Davud, c. 1, s. 193, Dârimî, Sünen, c. 1, s. 255.
[282] Ebu Davud, c. 1, s. 206,
Tirmizî, Sünen, c. 2, s. 10, 11, İbn Mâce, Sünen, c. 1, s. 264, Nesâî, Sünen,
c. 2, s. 132.
[283] Tirmizî, Sünen, c. 2, s.
14-15.
[284] Malik,Muvatta', c.
1,s.87, Ahmed b. Hanbel, c. 4, s. 31 6, Buhârî, Sahih, c. 1, s. 1 90, Tirmizî,
c. 2, s. 28.
[285] Malik,Muvatta',c.1, s.
84, Ahmed b. Hanbel, c. 2, s. 241, Müslim, c.1, s. 296, Ebu Davud, c.1, s.
216-217, Tirmizî, c. 2, s. 121, Nesâî, c. 2, s. 135.
[286] Ahmed b. Hanbel, Müsned,
c. 4, s. 34.
[287] Ahmed b. Hanbel, c. 4,
s. 34, Müslim, c. 1, s. 337.
[288] Ahmed b. Hanbel, c. 5,
s. 34, Müslim, c. 1, s. 337.
[289] Buhârî, Sahih, c. 1, s.
1 87.
[290] Buhârî, Sahih, c.1, s.
187.
[291] Müslim, c.1, s. 336,
Tirmizî, c. 2, s. 109.
[292] Ahmed b. Hanbel, c. 5,
s. 104.
[293] Ahmed b. Hanbel, c. 4,
s. 419, Buhârî, c. 1, s. 1 87, Müslim, c. 1 , s. 338, Tirmizî, c. 2, s. 109.
[294] Ahmed b. Hanbel, c. 5,
s. 295, Buhârî, c. 1, s. 1 85, Müslim, c. 1 , s. 333, Ebu Davud, c. 1,s.212.
[295] Ahmed b. Hanbel, c. 1,
s. 328, İbn Mâce, c. 1, s. 269-270.
[296] Ahmed b. Hanbel, c. 4,
s. 383, Buhârî, c. 1, s. 1 85, Müslim, c. 1 , s. 333.
[297] Ahmed b. Hanbel, c. 5,
s. 103, Ebu Davud, c. 1, s. 213, Tirmizî, c. 2, s. 111.
[298] Ahmet b. Hanbel, c. 5,
s. 1 03.
[299] Ahmed b. Hanbel, c. 5,
s. 86, Müslim, c. 1, s. 337-338.
[300] Tirmizî, c. 2, s. 111.
[301] Ahmed b. Hanbel, Müsned,
c. 4, s. 83, Ebu Davud, Sünen, c. 1, s. 214-215, İbn Mâce, Sünen, c. 1, s. 272.
[302] Ahmed b. Hanbel, c. 1,
s. 215.
[303] Ahmed b. Hanbel, c. 4,
s. 284, Buhârî, c. 1, s. 1 86, Müslim, c. 1 , s. 339, Tirmizî, Sünen, c. 2, s.
115.
[304] Tirmizî, Sünen, c. 2, s.
114.
[305] Müslim, Sahih, c. 1 , s.
340.
[306] Ahmed b. Hanbel, c. 5,
s. 424, Buhârî, c. 1, s. 201, E bu Davud, c. 1, s. 194.
[307] Abdurrezzak, Musannef,
c. 2, s. 1 55, Ahmed b. Hanbel, c. 5, s. 382, Tirmizî, c. 2, s. 48.
[308] Abdurrezzak, c. 2, s.
165, Ahmed b. Hanbel, c. 5, s. 424, Buhârî, c. 1, s. 201, Ebu Davud, c. 1.S.194
[309] Ahmed b. Hanbel, c. 5,
s. 424, Buhârî, c. 1, s. 201, E bu Davud, c. 1, s. 194.
[310] Ahmed b. Hanbel, c. 4,
s. 353, Buhârî, c. 1, s. 1 93.
[311] Ahmed b. Hanbel, c. 5,
s. 424, Buhârî, c. 1, s. 201, Ebu Davud, c. 1, s. 194.
[312] Abdurrezzak, Musannef,
c. 2, s. 179-1 80, Buhârî, c. 1, s. 198, Müslim, c. 1, s. 354, Dârimî, Sünen,
c. 1, s. 244-245.
[313] Ahmed b. Hanbel, c.1, s.
206, Müslim, c. 1 , s. 355, Ebu Davud, c. 1, s. 235, Tirmizî, c. 2, s. 61 , İbn
Mâce.c. 1, s. 286. 31 4.
[314] Abdurrezzak, c. 2, s.
155, Ahmed b. Hanbel, c. 5, s. 382, Tirmizî, c. 2, s. 48.
[315] Tirmizî, Sünen, c. 2, s.
47, İbn Mâce, Sünen, c. 1 , s. 287-288.
[316] Ebu Davud, Sünen, c. 1 ,
s. 194.
[317] Ahmed b. Hanbel, Müsned,
c. 1, s. 408, Buhârî, Sahih, c. 1, s. 203, Müslim , Sahîh.c. 1, s. 301-302, Ebu
Davud, c. 1, s. 254, Tirmizî, Sünen, c. 2, s. 81 , İbn Mâce, Sünen, c. 1, s.
290.
[318] Ahmed b. Hanbel, c. 3,
s. 101, Buhârî, c. 7, s. 1 63, E bu Davud, c. 2, s. 85.
[319] Abdurrezzak, Musannef,
c. 2, s. 219, Ahm ed b. Hanbel, c. 1, s. 390, Ebu Davud, c. 1, s. 261 -262,
Tirmizî, Sünen, c. 2, s. 89, İbn Mâce, c. 1 , s. 296.
[320] Ahmed b. Hanbel, c. 5,
s. 275, Müslim, c. 1 , s. 414.
[321] Ahmed b. Hanbel, c. 4,
s. 245, Buhârî, c. 1 , s. 205, Ebu Davud, c. 2, s. 82, Tirmizî, c. 2, s. 96-97,
Dârimî, Sünen, c. 1,s. 253.
[322] Ahmed b. Hanbel, c. 2,
s. 238, Müslim, c. 1 , s. 418, Ebu Davud, c. 2, s. 82, Dârimî, c. 1, s. 254.
[323] Müslim, c. 1, s. 418,
Ebu Davud, c. 2, s. 82.
[324] Tirmizî, c. 2, s. 97,
Heysemî, Mecmau'z-zevâid, c. 2, s. 147-148.
[325] Heysemî,
Mecmau'z-zevâid, c. 2, s. 148.
[326] Buhârî, Sahıh,c.6, s.
112.
[327] Ahmed b. Hanbel, Müsned,
c. 6, s. 288, 302.
M. Asım Köksal, İslam Tarihi, Köksal
Yayıncılık: 2/237-241.
[328] Ahmed b. Hanbel, Müsned,
c. 6, s. 30, Müslim , Sahih, c. 1, s. 504, E bu Davud, Sünen, c. 2, s. 18-19.
[329] Tirmizî, Sünen, c. 2, s.
294.
[330] Ahmed b. Hanbel, c. 6,
s. 30, Müslim, c. 1, s. 504, Ebu Davud, c. 2, s. 18.
[331] Ahmed b. Hanbel, c. 1,
s. 341, Buhârî, c. 1, s. 37, Ebu Davud, c. 2, s. 45.
[332] Ahmed b. Hanbel, Müsned,
c. 6, s. 326, Tirmizî, Sünen, c. 2, s. 293.
[333] Ahmed b. Hanbel, c. 2,
s. 117, Ebu Davud, Sünen, c. 2, s. 23, Tirmizî, c. 2, s. 296.
[334] Malik, Muvatta', c. 1,
s. 175, Buhârî, Sahih, c. 1, s. 17, Müslim, Sahih, c. 1,s. 40-41, Ebu Davud, c.
1, s. 106, Nesâî, Sünen, c. 1, s. 226-227, Beyhakî, Sünenü'l-kübrâ, c. 1, s.
361.
[335] Ahmed b. Hanbel, c. 1,
s. 162.
[336] Malik, c.1 ,s.175,
Buhârî, c. 1, s. 17, Müslim, c. 1,5.4041 , Ebu Davud, c. 1 ,s.1O6, Nesâî, c. 1,
s. 226-227, Beyhakî, c. 1,5.361.
M. Asım Köksal, İslam Tarihi, Köksal Yayıncılık:
2/241-242.
[337] Tirmizî, c.2, s.
100-101.
[338] Abdurrezzak, Musannef,
c. 2, s. 370, Ahmed b. Hanbel, c. 4, s. 340, Tirmizî, c. 2, s. 100.
[339] Tirmizî, Sünen, c. 2, s.
101.
[340] Ahmed b. Hanbel, c. 4,
s. 340, Tirmizî, c. 2, s. 101.
[341] Ahmed b. Hanbel, c. 4,
s. 340.
[342] Abdurrezzak, c. 2, s.
370.
[343] Abdurrezzak, c. 2, s.
370, Ahmed b. Hanbel, c. 4, s. 340, Buhârî, c. 1, s. 184, E bu Davud.c.1 , s.
226, İbn Mâce .Sünen, c. 1, s. 336.
[344] Tirmizî, Sünen, c. 2, s.
101.
[345] Abdurrezzak, Musannef,
c. 2, s. 370.
[346] Abdurrezzak, c.2, s.
370, Buhârî, Sahîh, c. 1,s.184,192, Ebu Davud, Sünen, c.1, s. 226, Tirmizî,
Sünen, c. 2, s. 101, İbn Mâce, Sünen, c. 1, s. 336, Nesâî, Sünen, c. 2, s. 124.
[347] Abdurrezzak, c.2, s.
370, Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 4, s. 340, Buhârî, c. 1,s.184, Ebu Davud, c.
1, s. 226, Tirmizî, c. 2, s. 101, İbn Mâce, c. 1, s. 336, Nesâî, c. 2, s. 124.
[348] Ahmed b. Hanbel, c. 4,
s. 340, Buhârî, c. 1, s. 1 84, E bu Davud, c. 1, s. 226, Nesâî, c. 2, s. 124.
[349] Abdurrezzak, c. 2, s.
370, Ahmed b. Hanbel, c. 4, s. 340, Buhârî, c. 1, s. 184, Ebu Davud, c.1 , s.
226, Tirmizî, c. 2, s. 101, İbn Mâce, c. 1, s. 336, Nesâî, c. 2, s. 1 24.
[350] Abdurrezzak, c. 2, s.
370, Buhârî, c. 1, s. 184, E bu Davud, c. 1 , s. 226, İbn M âce, c. 1, s. 336.
[351] Abdurrezzak, c. 2, s.
370, Ahmed b. Hanbel, c. 4, s. 340, Buhârî, c. 1, s. 184, Ebu Davud, c. 1 , s.
226, İbn Mâce.c. 1, s. 336, Nesâî, c.2, s. 124.
[352] Abdurrezzak, c.2, s.
370, Buhârî, c. 1, s. 184, Ebu Davud, c.1 , s. 226, Tirmizî, c. 2, s. 104, Nesâî,
c. 2, s. 124.
[353] Tirmizî, Sünen, c. 2, s.
105.
[354] Abdurrezzak, Musannef,
c. 2, s. 370.
[355] Buhârî, c. 1, s. 184,
Ebu Davud, c. 1, s. 226, Nesâî, c.2, s. 124.
[356] Ahmed b. Hanbel, c. 4,
s. 340, İbn Mâce, c. 1, s. 336.
[357] Ahmed b. Hanbel, Müsned,
c. 4, s. 340.
[358] Tirmizî, Sünen, c. 2, s.
102.
[359] Abdurrezzak, Musannef,
c. 2, s. 370.
[360] Abdurrezzak, c. 2, s.
370, Ahmed b. Hanbel, c. 4, s. 340, Buhârî, c. 1, s. 184, Ebu Davud, c.1 ,s.
226, Tirmizî, c. 2, s. 104, İbn M âce, c.1, s. 336.
[361] Tirmizî, Sünen, c. 2, s.
102.
[362] Abdurrezzak, Musannef, c.2,
s. 370, Ahmedb. Hanbel, Müsned, c. 4, s. 340.
[363] Buhârî, Sahîh, c. 1, s.
1 84, E bu Davud, Sünen, c. 1, s. 227.
[364] Mâide: 6, Tirmizî,
Sünen, c. 2, s. 102.
[365] Abdurrezzak, c. 2, s.
370, Ahmed b. Hanbel, c. 4, s. 340, Buhârî, c. 7, s. 226, Ebu Davud, c.1 , s.
226, Tirmizî, c. 2, s. 102, İbn M âce, Sünen, c. 1 ,s.336.
[366] Abdurrezzak, c. 2, s.
370, Ahmed b. Hanbel, c. 4, s. 340, Buhârî, c. 7, s. 132, Ebu Davud, c. 1 , s.
227, İbn Mâce, c. 1, s. 336.
[367] Abdurrezzak, c. 2, s.
370, Ahmed b. Hanbel, c. 4, s. 340, Buhârî, c. 1, s. 184, Ebu Davud, c.1 ,s.
226, Tirmizî, c. 2, s. 104, İbn Mâce, c. 1, s. 336, Nesâî, Sünen, c. 2, s. 124.
[368] Ahmed b. Hanbel, c. 4,
s. 340, E bu Davud, c. 1, s. 227.
[369] Buhârî, Sahîh, c. 1, s.
1 84, E bu Davud, c. 1, s. 226, Tirmizî, c. 2, s. 104, İbn M âce, c. 1, s. 336,
Nesâî, c. 2, s. 124.
[370] Ahmed b. Hanbel, Müsned,
c. 4, s. 340.
[371] Ebu Davud, Sünen, c. 1 ,
s. 227.
[372] Abdurrezzak, c.2, s.
370, Buhârî, c. 1, s. 184, Ebu Davud, c. 1, s. 226, Tirmizî, c. 2, s. 104, İbn
Mâce, c. 1, s. 336, Nesâî, c.2,s.124.
[373] Ahmed b. Hanbel, c. 4,
s. 340, E bu Davud, c. 1, s. 227.
[374] Abdurrezzak, c. 2, s.
370, Ahmed b. Hanbel, c. 4, s. 340, Buhârî, c. 1, s. 184, Ebu Davud, c.1 , s.
226, Tirmizî, c. 2, s. 104, İbn M âce, c. 1, s. 336, Nesâî, c. 2, s. 1 24.
[375] Ahmed b. Hanbel, Müsned,
c. 4, s. 340.
[376] Abdurrezzak, c. 2, s.
370, Ahmed b. Hanbel, c. 4, s. 340, Buhârî, c. 1, s. 184, Ebu Davud, c.1 ,s.
226, Tirmizî, c. 2, s. 104, İbn M âce, c. 1, s. 336-337, Nesâî, c. 2, s. 1 24.
[377] Ahmed b. Hanbel, c. 4,
s. 340, İbn Mâce, c. 1, s. 337.
[378] Abdurrezzak, c. 2, s.
370, Buhârî, c. 1, s. 184, Ebu Davud, c. 1, s. 226, Tirmizî, c. 2, s. 104, İbn
M âce, c. 1, s. 337, Nesâî, c.2, s. 124-1 25.
[379] Ahmed b. Hanbel, c. 4,
s. 340.
[380] Buhârî, Sahîh, c.1, s. 1
84-1 85, Ebu Davud, c. 1, s. 226, Tirmizî, c.2, s. 104. İbn Mâce, c. 1.S.337.
[381] Abdurrezzak, c. 2, s.
370, Ahmed b. Hanbel, c. 4, s. 340.
[382] Ahmed b. Hanbel, c. 4,
s. 340, E bu Davud, c. 1, s. 228.
M. Asım Köksal, İslam Tarihi, Köksal Yayıncılık:
2/242-245.
[383] Münzirî, et-Tergıb
vet-terhıb, c. 1, s. 258, H eysem f, M ecm au'z-zevâi d, c. 2, s. 122, Al
âüddin Al i, Kenzu'l-um mâl, c. 7, s. 316.
M. Asım Köksal, İslam Tarihi, Köksal
Yayıncılık: 2/245-246.
[384] Ahmed b. Hanbel, Müsned,
c. 5, s. 317, Ebu Davud, Sünen, c. 1, s. 115, Nesaî, Sünen, c. 1, s. 230,
Beyhakî, Sünenü'l-kübrâ. c. 3. s. 366.
M. Asım Köksal, İslam Tarihi, Köksal
Yayıncılık: 2/246.