ONDÖRDÜNCÜ BÖLÜM... 1

HZ. ZÜLKİFL (A.S.) 1

 

 

 

ONDÖRDÜNCÜ BÖLÜM

 

HZ. ZÜLKİFL (A.S.)

 

Kur'ân-ı Kerim, iki âyette, diğer bâzı peygamberlerle birlikte Hz. Zülkifl (a.s.)'m adını da zikretmiş ve onların bâzı özelliklerini açıklamıştır:

"Ve îsmâÜ'i, îdris'i ve Zülkifl'i hatırla ki, onların hepsi sabre­denlerdendi. Ve bu yüzden onların hepsini rahmetimizle kuşat­mıştık; onlar gerçekten dürüst ve erdemli sâlih kimselerdi.![1]

"İsmail'i, Elyesa'yı ve Zülkifl'i hatırla; onların tamamı, seçil­miş hayırlı kimselerdendi"[2]

Zülkifl'in adının bu âyetlerde peygamberlerin isimleriyle birlikte zikredilmesi, sabredenlerden, seçilmişlerden ve Allah tarafından ödüllendirilenlerden olduğunun belirtilmesi, onun da peygamber olduğunu gösteren bir delil olarak değerlendirilmiş­tir. Kur'ân-ı Kerim'de ve güvenilir hadis kaynaklarında peygam­ber olduğuna işaret eden başka bir bilgi bulunmaması sebebiyle peygamberliği tartışılsa da, bâzı alimlere göre onun hakkındaki meşhur görüş peygamber olduğudur.[3] Ancak onun hakkında, sâlih bir kimse, âdil bir hâkim veya önceden günahkâr biri oldu­ğu halde samîmi bir şekilde tevbe edip, kabul edilen bu tevbesinin ardından ölen bir genç olduğu görüşleri de ileri sü­rülmüştür. Yine, onun Şuayb peygamber, Yüşâ peygamber, Elyesa peygamber, Zekeriya peygamber veya Hezekiel peygamber olduğu da söylenmiştir.[4] Bâzı rivayetlerde ise, önce geçtiği gibi, onun Eyyûb peygamberin Bişr adındaki oğlu olup, babasından sonra peygamber olarak görevlendirildiği, Anadolu veya Suriye bölgesinde yaşayıp 75 veya 95 yaşında öldüğü zikredilmektedir.[5]

Bu konuda tatmin edici bir neticeye ulaşamadığı anlaşılan Taberî, onun kimliği hakkında görüş belirtmemiştir.[6] Bu arada, onun Budizm'in kurucusu Buda olduğunu söyleyenler de çık­mıştır. Bâzı araştırmacılar, Buda'nın köyünün adı ve babasının adından hareketle, böyle bir sonuca ulaşmışlardır. Kur'ân ve hadislerde kendisinden hiç bahsedilmeyen Buda'nın doğum yeri Kapilavastu'dur. Bu görüşü ortaya atanlara göre, Kifl kelimesi Kapüavustu'nun Arapçalaşmış şeklidir. Zülkifl de Kapilavastulu demektir. Bunu destekleyen delil, Kifl kelimesi ile Buda'nın ba­basının ismi olan Suddhudâna kelimesinin aynı anlamı taşıma­sıdır; bu iki kelime de temiz besin, besleyici gıda demektir. Bu görüşü ileri sürenler, Tîn sûresinde zikredilen incir ağacının, Buda'nın altında Nirvanaya ulaştığı incir ağacı (Bodhi) olduğunu belirtmişlerdir.[7]

Peygamber olduğunu kabul eden alimlere göre, Zülkifl'den sonra görevlendirilen ilk peygamber, Medyen halkına gönderilen Hz. Şuayb (a.s.) olmuştur.[8]

Tirmizî'nin İbn Ömer'den naklettiği bir hadise göre, Benî İsrail'de Kifl adını taşıyan günahkâr bir genç vardı. Bu genç, para karşılığında bir kadınla birlikte olmak istemiş, bu esnada kadının titreyip ağlamaya başladığını görünce bunun sebebini sormuş, kadının, o ana kadar hiç yapmadığı bu kötü işi, son derece muhtaç bir duruma düştüğü için yapmak zorunda kaldı­ğını söylemesi üzerine, onunla birlikte olmaktan vazgeçmiş ve ihtiyacını karşılaması için para verip onu serbest bırakmıştır. Sonra da, artık ebediyen Allah'a isyan etmeyeceğine, zina veya başka bir günah işlemeyeceğine yemin etmiştir. Bu genç, bu tevbesinin ardından aynı gece ölmüştür. Söylendiğine göre, öl­düğü günün sabahı, onun kapısının önünde "Allah, Kifl'in bütün günahlarım bağışlamıştır" yazılı bir mektup bulunmuştur.[9] Anla­şıldığı gibi bu hadiste, tanıtılan şahsın Kur'ân-ı Kerim'de adı geçen Zülkifl olduğuna dâir herhangi bir işaret yoktur. Tirmizî'nin rivayetinde Kifl adıyla tanıtılan bu genç, kısas-ı enbi­yâ ve tarih kitaplarında Zülkifl olarak geçmekte, âyetteki Zülkifl hakkında nakledilen görüşler arasında zikredilmektedir.[10] Bu iki ismin birbirine karıştırılmasını hata olarak değerlendiren İbnül-Cevzî, önceden günahkâr olup tevbe ettiği gün Ölen bir gencin, davet ve sabırda sınanmadığı için peygamberliğini düşünmenin yanlış olacağını söyler.[11]

Onun sâlih bir kimse olduğu görüşünde olan Mücâhid'den aktarılan bir rivayete göre, yaşlanan Elyesa peygamber, kendi­sinden sonra insanları yönetecek birini yerine geçirip, nasıl icrâ­âtta bulunacağını görüp sınamak ister. Üç şartı kabul eden biri­ni yerine tayin edeceğini söyler ve şartlarını açıklar: Gündüzleri oruç tutacak, gecelerini İbâdetle geçirecek, ne yaparlarsa yapsın­lar kimseye kızıp öfkelenmeyecek.

Bu şartlan yerine getireceğini söyleyen şahsın teklifini bi­rinci gün reddeden Elyesa, şartlarını ertesi gün de tekrar eder ve bu defa yine aynı şahıs talip olunca onu bu işe seçer.[12] Bu görüş mensuplarına göre, Zülkifl, Elyesa peygamberin ölümünden son­ra onun makamına oturan ve verdiği sözleri yerine getirdiği için "Zülkifl" adı verilen bu gençtir. [13]

 

 



[1] Enbiyâ sûresi, 21/85-86. Klasik müfessirler, âyette geçen "Zü'I-kifl" kelimesini isim olarak düşünmüşler ve bu ismi taşıyan şahsın peygamber olup olmadığı hakkında çeşitli görüşler ileri sürmüşlerdir. Bu konuda güvenilir bir hadis ve kuvvetli bir rivayet olmayışını da dikkate alan Muhammed Esed, bu tamlamanın bir isim değil bir sıfat olduğu görüşüne ulaşmıştır. Ona göre, "sahip mânasinda olup muzaf olarak kullanılan zû kelimesiyle, bir şeyi yapmayı üzerine aldı, tekef­fül etti anlamına gelen tekeffele fiilinin mastarından yapılmış olan" bu tamlama bir isim değil, kendisini yeminle Allah'a bağlayan kişi veya kişiler mânâsında â-yette isimleri geçen peygamberlerin müşterek bir sıfatıdır. Peygamberlerin, ken­dilerini andla Allah'a bağlayıp O'nun mesajını İnsanlara ulaştırmakla mükellef olmalarına işaret eder. Esed, buna göre âyetin mealini şöyle vermiştir. "Ve Ismal ile İdris'i ve onlar gibi kendisini andla Allah'a bağlayan herkesi (Zül-kifl) an.. (Kur'ân Mesajı, 661).

[2] Sâd sûresi, 38/45.

[3] İbn Kesir, Kasasu'l-enbiyü, I, 320; Tefsir, IV, 5S3. Ancak bâzı müfessirler. alimlerin çoğunun, onun Benî İsrail'den sâlih bîr adam olduğunu kabul ettiklerini söy­lemektedirler fbkz. Kurtubî, Tefsir, XI, 327; Şevkanı, Tefsir, III, 420).

[4] Aynı yerler.

[5] Salebi, 164, ayrıca bk. Ebu's-Suûd, Tefsir, VI, 82.

[6] Tefsir, XVII, 73..

[7] Muhammed Hamidullah, İslam Peygamberi (trc. Sâlih Tuğ), istanbul 1980, I, 700 (par. 1065); Le Saint Coran, Maryland 1989, s. 329, 597.

[8] Taberî, Tarih, I, 167; İbnül-Esİr, I, 136.

[9] Tirmizî, Kıyamet, 48.

[10] Sa'lebî, 262; İbn Kesir, el-Bidûye. I, 226.

[11] Tefsir, V, 380.

[12] İbn Kesir, Tefsir, IV, 586; Salebi, 261.

[13] Prof. Dr. İsmail Yiğit, Peygamberler Tarihi, Kayıhan Yayınları: 370-372.