«Ebû Umeyye'nin Kızı Ümmu Seleme
(R.Anhâ)»
«RasûSüöah (S.A.V)
Üritmii Seieme i!e evlenince, güzelliği hakkında bana anlatılanlar sebebiyle
ziyâdesJyEe üşündüm. Onu görünceye kadar nazik davrandım. Onun bana
enfatsiandan kat kat daha güzel olduğunu gördüm.»[1]
RasûSüüah'ın (S.A.V)
şehri Medîne-i Münevvere ay ışığında yüzüyordu. Sükûneti sadece Zâdu'r-rakb
[yol azığı) denilen1 Süheyl İbn Muğîre'nin Kızı Ummu Seleme'nin yatağının
etrafındaki kadınların gürültüsü bozuyordu. Daha sonra kadınlar Osman İbn
Muhammsd İbn Ebî Sufyan'm halkı hacca götürmesinden, Mekke'de Rasûİüiiah'm
(S.A.V) müezzini Ebû Mahîure e!-Cumahî'nin ölümünden, yine Mekke'de Abdullah
İbn Amîr İbn Kureyz ve onun Arafat'a gömülmesinden bahsetmeye başladılar.
Ummu Seleme ölüm
kelimesini duyunca vücûdunu sıkıştıran ağrılara rağmen gülümsedi. Mekke hayalinde
canlandı ve geçmişteki hatıralar aklına geldi.
Bir gün kocası Ebû
Seleme (Abdullah İbn Abdilesed-elMahzumî] yüzü sevinç dolu olarak yanına geldi,
Ummu Seleme hayretle ona bakarak ;
— Ne var ne yok? dedi.
Ebû Seleme:
İbn
— Dünya ve âhiret hayrı var,. Bugün
Ubeyde ibnu'î-Han
Abdilimuttallb, el-Erkam İbn
Ebi'l-Erkam ei-Mahzumî ve Osman İbn
Maz'un ve ben Allah'ın Rasûlü'nün (S.A.V) yanına gittik. O bize
İs-iâm-ı anlattı. Kur'ân-ı Kerîm okudu.
Biz de bunun üzerine müslümaiî öldük. Onun doğruluk ve nur üzerinde
olduğuna şehâdet ettik. dedi.
Ummu Seleme:
— Sen doğru ve emîn süt kardeşin ve
dayının oğluna gittin de niye beni
beraberinde götürmedin? dedi.
Ebû Seleme
karısının sitemindeki samimiyeti
hissesine onun elini tutup:
— O İnsanları gizİİGe
tek oian Allah'a İbâdete davet ediyor... Gece oluncaya kadar bekleyip seni
ona götüreceğim ve sen de Keli-mel Şehâdeti getireceksin, dedi.
Ummu Seleme güneşin
yüzünü gözetlemeye, gecenin gelmesinde acele etmeye başladı. Daha önce zamansn
o kadar ağır olduğunu hissetmemişti. Zaman sanki kumların üzerinde sürüklenen
bir kaya gibi ağır ağır geçiyordu. Mekke'nin özerine karanlık çökünce Ummu
Seleme kocasından kendisini Hadîce Bint Huveyiid'in evine götürmesini İstedi.
Peygamber'e (S.Â.V) geldi. Orada Osman İbn Maz'uri'un hanımı Havle Bint Hakîm'i
de gördü. RasûlüHah (S.A.V) onlara İslâm'ı aniatîp Kurân-ı Kerîm okudu. Onlar
da kelîme-i şehâdeti getirdiler.
Ebû Cehl Sbn Hîşam Ebû
Seleme ve hanımının müslüman olduklarını Öğrenince hemen kin ve öfkeyle onlara
geldi ve :
— Duyduğuma göre siz
de yalancı kâhine uymuşsunuz, dedi.
Ebû Seleme .
^~ Vallahi, RasûlüHah
(S.A.V) n© yalancsdir, ne de kahindir. Siz bunu çok iyi biliyorsunuz, dedi:
Ebû Cehl İbn Hîşam :
— Allah Kureyş'in yetiminden başkasını bulamadı da onu mu peygamber olarak
gönderdi? dsdl.
Ebû Seleme de:
— «Öncekilere nice peygamberler göndermişizdir. Kendilerine gelen her peygamberi onlar
mutlaka alaya alırlardı.» diye cevap ver-di. [2]
Ebû Cehl İbn HTşam :
— Size şiirlerinden de öğretmiş, dedi. Urnmu
Seleme :
— O şair de değildir. Duyduğun şey âlemlerin
Rabbi tarafından indirilmiştir. -Cebrail onu, emîn plan Rasûlü'nün
uyarıcılardan olması için onun kalbine indirmiştir, diye cevap verdi.
Bütün kabileler
müsiüman -olanlara saldırıp hapsetmeye, döv mekle'aç susuz bırakmakla ve sıcak
şiddetlenince Mekke'nin kızgın kumlanyla işkence etmeye başladılar. Bazıları
başlarına gelen belânın şiddetinden yeni dinlerinden vazgeçmişler, bazıları da
bu işkencelere dayanmışlar ve Allah onları korumuştur. Ebû Cehl İbn Hîşam,
şerefli güçlü kuvvetli ve uyanık birisinin müsiüman olduğunu duyarsa onu şu
şekilde tehdit ederdi:.
,— Sen, senden daha
hayırlı olan babanın dinini terkettin. Biz senin sefih (ahmak), görüşünün
yanlış olduğunu ilân edeceğiz ve şerefini ayaklar altına alacağız.
Eğer müsiüman olan
kişi bir tacirse Ebû Cehl İbn Hîşam şöyle derdi.
— Vallahi, sana ticaret yaptırmayacağız ve
mallarını yökedece-ğiz.
Eğer zayıf birisîyse
Ebû Cehii onu döver ve başkalarını onun üzerine kışkırtırdı.
Ebû Seleme, ez-Zubeyr
İbnu'l-Avvam, Abdurrahman İbn Avf, Osman İbn Affan ve el-Mîkdad İbnu'l-Esved
gelip (bunlar büyük işkencelerle karşılaşmışlardı)
— Ey Allah'ın Peygamberi! Biz müşrikken güçlü kuvvetli ve şerefli
kimselerdik, İman edince dövüldük ve işkence gördük, bunlarla dövüşmemiz için
bize izin ver, dediler.
Peygamber (S.A.V):
—Sabrediniz diye cevap
verdi.
Rasûiüllah'ın (S.A.V)
ashabından bazılarının sabrı tükendi. Durumu şikâyet üzere ona geldiler.
Peygamber (S.A.V) Ebû Seleme ile karısı Ummu Seleme'nin Osman İbn Affan'la
karısı Rasulüllah'm kızı Rukıyye'nİn gözlerindeki yaşlan görünce onlara acıyıp
şöyle dedi :
— Kim bir yerden başka bir yere dîni için
kaçarsa o yer bir karış da olsa, Cennet ona vacip olur ve o babası Halîlullah
İbrahim'le Peygamberi Muhammed'in rafîki (yol arkadaşı) olur.
Ebû Seleme sordu :
—. Nereye gidelim? Ya
Rasûlellah!
Rasûlüllah (S.A.V) :
— Habeşistan tarafına yola çıkınız. Orada yanında hiç kimseye zulmedilmeyen bir
hükümdar var. Orası doğruluk yurdudur diye cevap verdi.
Osman İbn Maz'un da :
— Mekke'ye ne zaman döneceğiz? Ya Rasûlellah;
diye sordu: Rasûlüllah (S.A.V) ona :
— Allah içinde bulunduğunuz durumdan sizin için bir ferahlık verdiği
zaman diye cevap verdi.
Ebû Seleme ve hanımı
Ummu Seleme Habeşistan'a doğru yola çıktılar. Ebû Seleme Habeşistan'a hicret
edenlerin ilki oldu. Daha sonra ona Osman İbn Affan'ia hanımı Rasûiüllah'ın
(S.A.V) kızı Ru-kıyye, Abdurrahman İbn Avf, Mus'ab İbn Umeyr, Abdullah İbn
Mes'ud, ez-Zubeyr İbnu'l-Avvam, Osman İbn Maz'un, Amir İbn Rabîa ile hanımı
Leyla Bint Ebî Hasme, Ebû Sebre İbn Ebî Ruhm'la hanım Ummu Kulsum Bint Süheyl
İbn Amr ona yetiştiler. Osman İbn Maz'un da onlara emîr olmuştu.
Ummu Seleme, Zeyneb'i
dünyaya getirdi... Muhacirler Habeşistan'da üç ay kaldılar. Bu arada Ömer
İbnu'i-Hattab'ın müsiüman olduğunu ve Rasûlüllah'm ashabının Kabe'nin
etrafında namaz kıhp güven ve huzur içinde Kur'ih okuduklarını duydular. Bunun üzerine Abdur-rahman İbn Avf:
— Yakınlarımız bize,
aralarında yaşadığımız bu yabancsîarden daha sevimlidirler, dedi.
Muhacirler Mekke'ye
döndüler. Hemen oraya girmeden önce Mus'ab İbn ümeyr şöyle dedi:
— Dönmekte acele etmiş olmamızdan korkuyorum.
Ebü Seleme koyun göden bir adama sordu ;
— Şu anda, Muhamrned'ln taraftarlarıyla Kureyş
arasındaki durum nasti?
Çoban şöyie cevap
verdi:
— Müslümanlarla Kureyş arasındaki düşmanlık
tamamen arttı, Muhacirler Mekke Ve gece olunca girmeye karar verdiler.
Ummu'İ-Kura'ya
(Mekke'ye) gece olunca gizlice girdiler. Faks* Kureyş onların geldiğini öğrendi
ve oniara tuzak kurdular. Zaysf gördüklerine işkence ettiler. Onlardan birazı
himaye elde edip kanlan dökülmeyecek ve işkence edilmeyecek güçlü bir himaye
altında oldular. Osman îbo Maz'un, el-Velîd İbnuViVluğire'nin himayesine
girdi. Ebû Seleme, Ebû Cehl İbn-Hîşam'in kenidisine işkence etmek ve dininden
döndürmek istediğini öğrenince dayısı Ebû Talro'e gitti. Ebü Cehi Benî
Mahzum'dan o!an bîr topluluğun başında ona geldi ve şoyîe dediler:
— Yeğenini (Rasüîüİlah'ı kastediyorlar)
himayene aldın. Sen kim oluyorsun da bizim adamımızı himayene alıyorsun?
— Ö benden himaye etmemi istedi. Üstelik 0,
kızkardeşimin oğludur, (Berre Bint Abdüimuttalib'in oğludur.) Eğer ben kszkardeşimin oğlunu himayeme
almazsam erkek kardeşimin oğlunu da
himayeme aimıyacağım demektir.
Ebû Leheb İbn
AbdNmuttaiib de gelmişti. Öfkelenerek:
— Ey Kureyş topluluğu! Sîz bu meseleyi çok
büyüttünüz. O kendi kavminin içinde himayede olduğu halde devamlı ona
saldırıyorsu-
nuz. Ondan vazgeçiniz,
yoksa yaptığı her işte istediğine kavuşuncaya kadar onunla birlikte oluruz-
Ebü Cehl İbn Hîşam,
Ebû Leheb'in kendilerinden ayrılmasından veya onun taraf tutma duygusuna
kapılıp Rasûİüllah'a (S.A.V) katılmasından, yeğeninin dâvasının büyümesinden
ve güçlenmesinden korktu.
Ebü Cehl İbn Hîşam :
— Hayır, Ebû Utbe!
Hoşlanmadığın şeyden vazgeçiyoruz.
Kureyş'Ie
Rasûlüliah'sn (S.A.V) ashabı arasındaki düşmanlık büyüyünce onlar,
Habeşistan'a hicret konusunda izin İstemek İçin Pey-gamber'a (S.A.V)
gittiler. Rasûlültah onlara izin
verdi. Ebü Seleme
— Ya Rasûleltah! Habeşistan'a yaptığımız iki
hicrette de sen bizimle birlikte değilsin.
Peygamber (S,A.V):
— Sîz Allah'a ve bana hîcret ediyorsunuz. Bu iki hicret tamamen size aittir,
buyurdu.
Ebû Seleme :
— Bu bize yeter, ey Allah'ın Rasûlü!
Rasûlüllah'ın
ashabından 83 kişi Habeşistan'a hicrete hazırlanır yordu. Onlar ailelerini,
mallarını çocuklarını ve yurtlarını birakıpdin-îerinî kurtarmak için Allah'a
kaçtılar. Habeşistan'da güven, huzur ve rahata kavuştular, Habeşistan'ın kralı
Necaşî'nin himayesine teşekkür ettiler. Peygamberin (SAV) Ashabının
Habeşistan'a hîcret ettiklerini orada huzur ve güvene kavuştuklanm görünce
Kureyş'in içini kin ve öfke doldurdu. Onlar Amr İbnu'l-As ve Abdullah İbn Ebs
Umeyye'yi (Umrnu Seleme'nin kardeşi) hediyelerle birlikte Necaşrye gönderdiler.
Fakat Necaşî, Rasûlüllah'ın ashabının sözierini duyduktan sonrs onları, Amr ve
Abdullah'a teslim etmemeye müslümaniarın onun ülkesinde güven içinde
olduklarına yemin etti ve hediyeleri geri verdi. Amr'la Abdullah fena bir halde
ayrıldılar.
Ummu Seleme, (oğlu)
Seleme'yî dünyaya getirdi ve Abdullİah İbn Abdîlesed onunla künyelendi (Adt Ebû
Seleme oldu). Daha sonrj
nu Seleme, Amr ve
Durre'yi dünyaya getirdi.
Habeşistan'daki
muhacirler Peygamber'e (S.A.V) Ensar'm (Yes-ib'deki Evs ve Hazrec'in) Akabe'de
Rasûiüllah'a biat ettiğini öğrenin--,e Ebû Seleme ile karısı Ummu Seleme birçok
muhacirle birlikte v/iekke'ye hareket ettiler.
Peygamber'in (S.A.V)
savaşçı ve dayanıklı bir kavme sığındığını, Ivs'le Hazrec'in; kendi kadın ve
çocuklarını korudukları gibi korunak üzere ona bey'at ettiklerini onların
Rasûlüllah'ı (S.A.V) malları
şereflerinin yok olması pahasına kabul ettiklerini öğrenince Kureyş'in
düşmanlığı arttı. Habeşistan'a hicret eden bazı sahâbîler Mekke'ye dönmüşlerdi.
Kureyş, rnüslümanİara daha önce karşıiaşma-ıkları hakaret ve eziyyetierde
bulundu. Böylece müslümanlann basına gelen felâket büyümeye başlamıştı. Bunun
üzerine müslümanlar Rasûlüllah'a (S.A.V) gidip tekrar Meret izni istediler. Hz.
Peygamber onlara izin vermeden birkaç gün bekledi ve sonra :
— Bana, hicret
yurdunuzun Yesrîb (Medine)
olduğu bildirildi. <im gitmek
istiyorsa oraya gitsin, buyurdu.
Ebû Seleme Yesrîb'e
gitmeye karar verince devesine bindi. Karı-;i Ummu Seleme ve oğlu Seleme'yi
deveye bindirdi ve deveyi çekmeye
başladı. Muğîre oğullarının erkekleri onu görünce yanma gelip :
— Şu kendi canın, onu bizden kurtarabilirsin.
Bu kızımıza ne diyebilirsin ki?. Onu başka memlekete götürmene izin
vereceğimizi mi sanıyorsun?
Devenin yularını onun
elinden çekip aldılar- ve Ummu Seleme'yi alıkoydular. O sırada, Abdulesed
oğullan Ebû Seieme'nin akrabaları öfkelenip Ummu Seleme'nîn oğlu Seleme'yi
yakalayıp Ummu Seieme'nin ailesine :
— Vallahi onu (kızınızı) adamımızdan alırsanız, biz de bu oğlumuzu Ummu
Seieme'nin yanında bırakmayız dediler.
Seleme'yi aralarında
çekiştirmeye başladılar. Derken onun kolunu çıkardılar. Babasının ailesi onu
alıp götürdüler. Muğîre oğulları da Ummu Seleme'yî yanlarında alıkoydular. Ebû
Seleme Yesrîb'e gitti. Oraya hicret eden ilk muhacir oidu. Ummu Seleme, bir yıl
veya ona yakın bir süre her sabah evden çıkar
Ebtah'da oturur akşama kadar
durmadan ağlardı. Bir
gün amca oğullarından birisi (Muğîre oğullarından birisi) Ummu Seleme'ye
uğradı. Ona yapılanları gördükten sonra acıdı ve :
— Şu zavallı kadını niye serbest
bırakmıyorsunuz? Onu kocasından ve oğlundan ayırdınız dedi. Onlar da merhamete
gelip Ummu Ge-ieme'ye :
— İstersen kocana
yetiş, dediier.
Bunun üzerine
Abdulesed oğulları oğlu Seleme'yi ona geri verdiler. Devesine bindi ve
Seleme'yi de kucağına aldı. Yesrîb'de Ebû Seleme'yi aramak üzere yola çıktı.
Onun yanında Allah'tan başka hiç kimse yoktu. Mekke'den iki fersah ötede
bulunan Ten'im'e vardığında Osman İbn Talha'yla karşılaştı. Osman :
— Nereye Ebû Umeyye'nin kızı? diye sordu.
Ummu Seleme :
— Medine'deki kocamın yanına gitmek istiyorum diye cevap verdi.
Osman İbn Talha :
— Yanında birisi var mı? dedi. Ummu Seleme :
— Hayır vallahi, Alilah'tan ve şu oğlumdan
başka kimse yok diye cevap verdi.
Osman İbn Taiha :
— Vallahi sen yalnız bırakılamazsın, dedi.
Osman devenin yularını
tuttu ve deveyi çekerek onu götürmeye başladı. Bir konak yerine vardığımızda
deveyi çöktürüyor, sonra bir ağacın altına çekiliyor ve orada yatıyordu.
Hareket zamanı gelince onun devesinin yanına gidiyor, deveyi hazırlıyor sonra
ondan geri çekiliyor ve :
— Biner misiniz? diyordu.
Ummu Seleme deveye
binip yerleştiğinde geliyor, yularını tutuyor ve tekrar konakSayıncaya kadar
deveyi çekerek götürüyordu. Böylece onu Medine'ye getirdi. Küba'da Amr İbn Avf oğullarının köyünü
görünce Osman İbn
Taiha -söyle dedi :
~~ Kocan bu köydedir.
Allah'ın bereketiyle oraya giriniz.
Sonra tekrar Mekke'ye
döndü. Ummu Seleme mahfe (hevdec) de Medîne'ye gelen ilk kadındır. [3] Oraya
girince ailesine kendisinin Ebû Umeyye Îbnu'l-Muğîre'nin kızı olduğunu haber
verdi. Ama onlar inanmayıp.
— Yabancılar ne kadar yafancı oluyor, dediler.
Nihayet onlardan
bazıları hacca gitmek istediler ve Ummu Seîe-me'ye şöyle dediler:
— Ailene yazar mısın?
Ummu Seleme onlarla
bir mektup gönderdi, ^n'lar Medîne'ye döndüklerinde ona İnandılar ve Ummu
Seleme'nin anların yanındaki değeri daha da arttı.
Amir İbn Rabîa ile
hanımı Leyia Bint Ebî Hasme de Medine'ye geldi.. Daha sonra gruplar halinde
Rasûlüllah'ın ashabı geidi. Sonunda Peygamber ÎSA.V} hicret etti. Medîne halkı
onu sevinçle karşıladı.
Medîr günü İki
topluluk karşılaştığında Ebû Seleme İbn Abdîî-esed'in kardeşi ei-Esved İbni
Abdilesed (Sufyan İbn Abdilesed) müşrik saflarının arasından çıktı. Bu
ei-Esved kötü huylu terbiyesiz ve Rasûlüllah'a aşırı düşman birisiydi. El-Esved
:
— Allah'a söz
veriyorum ki ya onların havuzundan İçeceğim, ya onu yıkacağım ya da onun önünde
öleceğim, dedi.
Ebû Seleme kardeşini
öldürmeye çıkmak istedi. Fakat Peygamber (S.A.V) ona İzin vermedi. Sufyan İbn
Abdilesed çıkınca Hamza İbn AbdÜmuttalib onun karşısına çıktı. İkisi
karşılaşınca Hamza ona vurdu. Bacağının yarısıyla birlikte ayağını uçurdu.
Ayak el-Esved havuzun önündeyken uçtu. El-Esved de ayağından kan fışkırırken
sırtüstü düştü. Daha sonra sürüne sürüne havuzun yanına kadar gitti. Nihayet o
havuzun içine düştü. Ondan içti. Sağlam ayağıyla kurtulmak isterken yere yıkıldı.Peşinden Hamza İbn
AbdÜmuttalib gelip ona vurdu ve havuzun içinde onu öldürdü.
Rasûiüllah (S.A.V)
eliyle Sufyan.İbn Abdilesed'e işaret ederek:
— O kitabı sol eliyle verilenlerin ilkidir,
buyurdu.
£bû Seleme İbn
Abdilesed'in tarafına bakıp şunu ilâve etti,
— Ebû Seleme'nin, kitabı sağ eliyle
verilenlerin ilki olduğu gibi
Ebû Seleme Uhud'a
Rasûlüllah'la (SAV) birlikte çıktı. İnsanlar dağıldığı zaman o yerinden
ayrılmadı. Ebû Seleme el-Cuşemî attığı bir okla onu kolundan yaraladı. Bir ay
yarasının tedavisiyle uğraştı ve nihayet yara iyileşti.
Rasûiüllah (S.A.V),
Huveylid el-Esedî'nin oğulları Tuleyha ve Se-ieme'nin ve ona itâst edenlerin
kendisiyle savaşa hazırlandıklarını öğrendi. Peygamber (S.A.V) Ebû Seleme İbn
Abdilesed'i çağırıp ona bir sancak verdi. İçlerinde Ebû Ubeyde İbnu'l-Cerrah ve
Sa'd İbn Vak-kas'ında bulunduğu 150 muhacir ve Ensar'ı onunla birlikte gönderdi.
Rasûlüllah'a (S.A.V) haber veren kişi de (O Tay kabîlesindendi ve kardeşinin
kızını ziyaret için Medîne'ye gelmişti) onların rehberi olarak yola çıktı.
Peygamber (S.A.V) Ebû
Seleme'ye :
— Esed oğullarının yurduna ayak basıncaya kadar
yürü. Onların birlikleri sana yetişmeden onlara baskın yap. Çabuk davran dedi.
Ebü Seleme haberlerle
yarışmak için gece gündüz arkadaşlarım yürüttü ve Esed oğullarının sularından
birine (bir kuyuya) vardı. On-İara ait bir meraya baskın yapıp üç çobanı esir
ettiler. Diğerleri kurtuldular. Ebû Seleme arkadaşlarını üç bölük yaptı. Bîr
bölük yanında kaldı. İki bölük deve, koyun ve insan yakalamak için baskın
düzenlediler. Deve ve koyuna rastladılar ama hiçbir insanla karşılaşmadılar.
Ebû Seleme bunların hepsini, Medîne'ye getirdi. Böylece onun serîy-yesi
müslümanların Uhud'da kaybettikleri zannedilen heybetlerini iade etmiş oldu.
Ancak yarası yeniden açıldı. Ummu Seleme kocasına şöyle dedi:
— Kocasî ve kendisi cennetlikken, kocası ölen ve ondan sonra
evlenmeyen hiçbir
kadın yoktur ki Allah o ikisini cennette birleştir-
meşin. Kadın ölüp
ondan sonra erkek kalırsa da durum aynıdır. Gel, seninle sözleşelim, benden
sonra sen evlenme, senden sonra da ben evienmiyeyim.
Ebû Seleme :
—Sen bana itaat ediyor
musun? diye sordu.
Ummu Seleme :
— Ben sana, ancak itaat etmek ve söylediğini
dinlemek için danışırım.
Ebû Seleme : ...
: .
— Ben ölürsem sen evlen deyip şunu ilâve etti :
— Allah'ım!
Ummu Seleme'ye benden sonra, benden daha hayırlı, birisini ver ki onu üzmesin ve
incitmesin.
Ebû Seleme ölüm
yatağındayken.
— Allah'ım! Benim yerime aileme daha
hayırlısını ver, dedi.
Hîcretin üçüncü senesi
Cumade'l-âhirenin dördüncü günü vefat ettiğinde Ummu Seleme şöyle dedi :
— Bir garip, hem de gurbet elde ölen bir garip.
Ona dillere destan olacak bir şekilde ağlayacağım.
Ebû Seleme'nin
arkasından ağlamaya hazırlandığı sırada ona yardım etmek isteyen bir kadın
geldi. Onu RasûiüMah (S.A.V) karşıladı ve şunu sordu :
— Allah'ın şeytanı çıkardığı eve, onu tekrar sokmak mı istiyorsun.
Ummu Seleme ağlamaktan
vazgeçti ve ondan sonra da ağlamadı. O:
— Innâ lillâhi ve innâ ileyhi râciûn (Biz
Allah'a aidiz ve ona döneceğiz).
Allah'ım! Başıma gelen felâketten dolayı bana mükâfat ver, dedi.
O: «Felâketin elimden
aldığından daha hayırlısını ver» demek istedi. Ama kendi kendisine : Kim Ebû
Seleme'den daha hayırlı olabilir? dîye soruyordu.
Ummu Seleme
Rasûlüilah'a gidip :
90
— Ya Rasûlellah! Ebû Seleme öldüğünde ne
söyliyeyim? Peygamber (S.A.V) :
— Allah'ım
Beni ve onu bağışla.
Arkasında kalanlar için sen ona halef ol, de. Ölmek üzere olan kimsenin yanındaysanız hayır söyleyiniz. Melekler sizin
söylediğinize âmîn derler, buyurdu.
Rasûlüllah [S.A.V) Ebû
Seleme'nin ölümünden dolayı başsağlığın-da bulunmak üzere Ummu Seleme'nin yanma
gitti ve şöyle dedi :
— Allah'ım onun üzüntüsünü gider, başına gelen
musibetten dolayı ona ecîr ver. Musîbetin elinden aldığından daha hayırlısını
ver.
Rasûiüllah (S.A.V) ve
ashabı Ebû Seleme'nin cenaze namazını kıldılar. Rasûlüllah (S.A.V) cenaze
namazını kıldırırken dokuz tekbir aldı. Ashab :
— Ey Allah'ın Rasûlü! Yanlışlıkla mı, yoksa unutarak mı dokuz tekbir aldın? dediler.
Rasûlüllah (S.A.V):
— Ne yanlış yaptım, ne unuttum, Ebû Seleme'nîn
cenazesine bin tekbir de alsam, o buna lâyıktır, buyurdu.
Zâdu'r-rakbin (yol
azığının) kızı Ummu Seleme'nin iddeti bitince ona Hz. Ebû Bekr es-Sıddîk
evlenme teklifi yaptı. Oda nezaketle bu evlenme teklifini reddetti. Ebû
Bekr'den sonra Hz. Ömer talip oldu. Onun aldığı cevap da arkadaşının aldığı cevabın
aynısı oldu.
Daha sonra, Rasûlüllah
(S.A.V) ona evlenme teklifi yapmak üzere birisini gönderdi. Ummu Seleme de şu
cevabı gönderdi :
— Rasûlüllah ve onun adamı hoş geldi, sefalar
getirdi. Rasûlül-lah'a benim kıskanç olduğumu,
çocuklarımın olduğunu, şahid olarak da velilerimden yanımda kimse
olmadığın! haber ver. Ayrıca ben yaşlıyım da.
Peygamber (S.A.V) ona
:
— Çocuklarım var diyorsun, , çocuklarının
bakımı Allah'a aittir. Kıskançlığına
gelince, kıskançlığını gidermesi için Allah'a duâ edeceğim. Velîlerinden hazır
olsun veya olmasın, bana razı,olmayacak bir kimse yoktur. Yaşlı olduğunu
söylüyorsun,, ben senden daha yaşlıyım diye haber gönderdi.
Ummu Seleme oğîu
Seleme'ye :
— Seleme! Kalk RasÛlûllah'ı (S.A.V) eviendir,
dedi. Rasûlüllah (S.A.V) şöyle buyurdu.
— Hanımım, falanca kardeşine mehir olarak
verdiğim şeylerden sana eksik vermiyeceğim... İki testi, un öğütmek için İki el
değirmeni, deri yüzlü ve içi hurma lifi dolu bîr yastık.
Gerdeğe girmeyi
kararlaştırdıklar! gecenin gündüzünde .Ummü Seleme kalkıp eşyaları kontrol etti
ve onları yerleştirdi. Biraz arps buldu ve onu öğüttü. Biraz da yağ buldu ve
onu Rasûlüilah'a ayırdı. Rasûlüllah ES.A.V} yanına gelince yemeği ona takdim
etti, RasûIüİİah (S.A.V) ondan yedi ve gecesini orada geçirdi. Sabah olunca
Rasûlüi-İah (S.A.V) şöyle dedi:
— Senin sayende ailen İtibar elde etti sen de oniann yanında bîr itibara sahip oldun. Eğer bu gecenin ve bu gündüzünün böyie h\r
gün olmasını istersen olur.
Eğer senin İçin yediye
bölmemi istersen bölerim. Eğer senin için yediye bölersem kumaların içinde
yediye bölerim-
Ummu Seleme:
— Ya Rasûlellah! İstediğini yap dedi,
O, «Kim Ebû Seleme'den
daha hayırlı olabilir?» derken Alîah Ebü Seleme'den sonra ona Rasûlüllah'ı
vermişti. Rasûlüllah onunla Şevval ayında
evlenmişti. Peygamber (S.A.V) iyi bir utangaçtı. Ummu Se îeme'ye geldiği
zaman, Ummu Seleme Kızı Zeyneb'i alır emzirmek İçin Içucağina koyardı. Bunun
üzerine Rasûlüllah ES.A.V} utanır ve geri dönerdi. Ammar İbn Yasîr (onun ana
bir kardeşiydi) Ummu Sele me'n|n
yaptığından dolayı Rasülüllah'ın böyle yaptığını anladı ve Ummu Seleme'nin
yanına gitti ve çocuğu onun kucağından çekip aldıktan sonra şöyle dedi:
— Onun yüzünden Rasûlüliah'a eziyet ettiğin şu
çirkini bırak. Peygamber {S.A.V) içeri gîrdi. Gözünü odanın içinde gezdirerek :
Ummu Seleme şöyle
cevap verdi
— Ammar gelip onu
götürdü :
Rasûlüllah {S.A.V}
şöyle dedi:
— Aîşe'nin benim
yanımda hiçbir kimsenin orada kalmadığı
bir yeri vardır.
G.uze\ olan Ummu
Seleme Bint Ebî UmeyyöVte evlenince Pşy-gamber'e £S.A,V) soruldu :
— Ya Rasûleliah! O yeri ne yaptın?
Peygamber [S.A.V}
cevap vermedi. Anladt ki Ummu Seleme onun evine gelmiştir.
Bîrgün Rasûlülîah
(S,A,V) Ummu Seleme'nin odasında onun çocuklarıyla birlikte yemek yiyordu. Eli
Peygamber'in önündeki tabağa piden üvey oğlu Ömer İbn Ebî Seieme'ye :
— Yavrum! Bismillah de, sağ elinle ve
kendi Önünden ye, bu-
Ummu Seleme akşam
namazını kılmak için kalkti.
Peygamber {S.A.V) ona:
— Akşam ezanı okunurken şöyle de:
Allah'ım! Bu (sksam ezanı) senin,
gecenin gelişi, gündüzünün gidişi,
senin davetinin seslen ve namaz vakitlerinin girişidir. Senden beni bağışlamanı
dilerim.
Ummu Seleme
Rasölüllah'i şöyîe söylerken duymuştur:
— Allah'ım! Sen evvelsin, Senden önce hiçbir
şey yoktur Sen âhirsin, senden sonra
hiçbir şey yoktur. Kendi elinle
yarattığın her canlının şerrinden sana sığınırım, günahtan tembellikten, ateşin
azabından, kabir azabından zenginlik ve fakirlik fitnesinden sana sığınırım, günah işlemekten ve borç
ödemekten sana sığınırım. Alîah'im!
8eyaz elbiseyi kirden temizlediğin gibi kalbimi hatalardan temizle Allah'ım!
Doğuyla batının arasını ayırdığın gibi benimle günahımın arasını ayır.
Allah'ım! Senden îstenenin hayırlısını, duanın hayırlısını, başarının hayırlısını, işin hayırlısını,
sevabın hayırlısını, yaşamanın ha-
93
yırhsını, ölümün
hayırlısını istiyorum. Beni sabit kıi. Tartılarımı ağır getir, imanımı
kuvvetlendir, derecelerimi yükselt. Namazımı kabul et, günahımı affet. Senden
cennette yüksek dereceler istiyorum. Amîn, Allah'ım! Senden hayrın
başlangıçlarım, sonuçlarını ve toplayıcılarını, evvelini, âhirini, zahirini,
bâtınını ve cennette yüksek dereceler istiyorum. Amîn. Allah'ım! Beni ateşten
kurtar. Gece ve gündüz mağfiret et. Cennette iyi bir yer ver. Amîn. Allah'ım!
Senden ateşten kurtuluş ve selâmet diliyorum. Beni cennete sok; Amîn.
Allah'ım! Senden benim gönlümü, kulağımı, gözümü, ruhumu, yaratılışımı, ahlâkımı,
ailemi, hayatımı ve ölümümü mübarek kılmanı istiyorum. Allah'ım! İyiliklerimi
kabul et. Senden cennette yüksek dereceler istiyorum. Amîn.
Peygamber (S.A.V) ona
şöyle demesini öğretti :
— Kim her, gün :
Allah'ım Beni ve kadın erkek bütün mü'minleri affet derse, ona her mü'mine ait
bir iyilik gelir.
Ummu Seleme kalblerden
bahsetti. Rasûlüliah. da bunun üzerine ona şöyle dedi:
—Ummu Seleme! Kalbi
Allah'ın parmaklarından iki parmak arasında olmayan bir insan yoktur.
Dilediğini sebat ettirir, dilediğini de kaydırır.
Daha sonra RasûlüMah
(S.A.V) şunu ilâve etti :
— Allah sana birşey
verirse o sana gelir. Sana bundan daha hayırlı birşey göstereceğim, yatağına
girdiğin zaman Allah Ta'âia'yı otuz üç defa teşbih et (subhânellah de). Otuz üç
defa Allah'a hamdet [elhamdülillah de). Otuz dört defa da Allahu ekber de.
Böylece tamamı yüz olur. O, senin için hizmetçiden daha hayırlıdır. Sabah
namazını kıldığın zaman şöyle de: Tek olan Allah'tan başka ilâh yoktur. Onun
ortağı yoktur. Mülk onundur. Hamd onadır. O diriltir ve öldürür. Hayır onun
elindedir. O, herşeye hakkıyla kadirdir. Bunlardan herbirine on iyilik yazılır.
On kötülük düşürüiür. Yine bunlardan her biri İsmail oğullarından bir köle
azâd etmek gibidir. Şirk müstesna o gün işlenilen bir günahın ona ulaşması
helâl değildir. «Tek olan Allah'tan başka ilâh yoktur. Onun ortağı yoktur.»
sözü sabah söylemenle akşam söylemen arasındaki sürede seni bütün şeytanlardan
ve kötülüklerden korur.
Rasûlüliah (S.A.V)
şöyle buyurmuştur :
—Ümmetimin kötüleri
için ben ne iyi kimseyim.
Ona soruldu :
-— Ya Resûîellah!
Nasıl olur? Sen onların iyileri içinsin.
Peygamber (S.A.V)
şöyle cevap verdi :
—Ümmetimin iyileri
kendi amelieriyle cennete girerler. Ümmetimin kötüleri ise benim şefaatimi
beklerler. Kıyamet gününde o, ashabıma dil uzatanlar hariç bütün ümmetime
mubahtır.
Ebû Bekr es-Sıddîk Hz.
Peygamber'in zamanında es-Suveybıt ve
en-Nu'man'la birlikte ticaret için çıkmıştı. En-Nu'man :
—Suveybıt! Ben
acıktım. Ebû Bekr mola verinceye kadar, sen nasıl doyuyorsan beni doyur, dedi.
Subeybıt, en-Nu'man'ı
doyurmayı kabul etmedi. Bir yerde konakladıklarında en-Nu'man birkaç bedevîye
gidip ■
— Ben bir kölemi size
satıyorum. Eğer size kendisinin hür olduğunu
söylerse ona inanmayın, dedi.
Suveybıt'ı birkaç deve
karşılığında sattı. Bedevîler Suveybıt'a gelip
— Seni satın aldık, dediler. Suveybıt:
—Ben hürüm, dedi.
Onun sözüne
aldırmayıp götürdüler ve en-Nu'man a
da develeri verdiler.
Ebû Bekr es-Sıddîk
geldi ve sordu
—Nu'man! Hani
Suveybıt?
En-Nu'man :
—- Vallahi onu sattım.
Ebö Bekr sordu :
— Söylediğin gerçek mi?
En-Nu'man:
— Evet... işte bu develer onun değeridir.
Ebü Bekr es-Stddîk:
— Gel benimle, dedi.
En-Nu'man Ebû Bekr'le
birlikte onların yanma gitti. Çok geçmeden onu kurtardi. Develeri de geri
verdi. Hz. Peygamber'in huzuruna geldiklerinde Ebû Bekr konuyu ona anlattı.
Rasûlüllah (S.A.V) ve ashabı uzun zaman güldüler.
Hicretin altıncı
senesi Zilka'de ayrnda Rasûlüllah (S.A.V) Arapls-n ve o civardaki bedevileri
umreye davet etti. Rasûlüllah (S.A.V) rüyasında kendisinin ve ashabından bir
kısmının başlarını kazıttırmış, bir kısmının da saçlarını kısalttırmış olarak
Mekke'ye ve Kâ'be'ye girdiğini Kâ'be'nîn anahtarım aldığını ve tavaf ettiğini
gördü. Bunu ashabına anlattı, onlar da sevinip hazırlandılar.
Rasûİülfah (S.A-V)
Medine'de yerine Abdullah !bn Umml Mek-tum'u bıraktı. Peygamber (S.A.V)
insanlara teminat vermek gayesiyle (Mekke halkı ve etrafındakilere harbetrnek
için değii, kendisinin sadece Kâ'be'yi ziyaret ve ona tazimde bulunmak için)
Umre yapmak özere yola çıktı. Ummu Seleme, Umrnu Umare, Ummu Menî ve Um-mu Amir
ei-Eşheliyye ve beşyüz ashabı da onunla birlikte çıktı. 70 tane de kurbanlık
hayvan götürdü. Müslümanların yanında yolcu silâhı olarak kmlarındaki
kılıçlarından başka birşey yoktur. Peygamber {S.A.V) Usfan'a geldiği zaman Bişr
İbn Sufyan eİ-Ka'bî geldi. Rasûlüllah onu Mekke'ye gözcü olarak göndermişti.
Bîşr:
— Ey Allah'ın Rasûlü!
Kureyş senin yola çıktığını duymuş Eha-bîş'ten kendilerine itaat edenleri
savaşa çağırmışlar, Sakif kadın ve çocuklarıyla birlikte onlara katılmış. Yine
yanlarında yeni yavruiamrş sütlü develer ve bebekli kadınlar var. Onlar kaplan
derileri giymişler (düşmanlık ve kinlerini belirtmek istiyorlardı). Onlar
Mekke'ye hiç kimseyi sokmamaya
yemin ederek Zutuva'ya
yerleşmişler, Halici
İbnu'l-Veiîd de atlarını kurauiğâmîm'e kadar getirmiş, dedi.
Naciye (Zekvan) İbn
Cundub e!-Eslemî müslümanları Hudeybiye'-ye giden sarp bîr yola soktu.
Peygamber ÇS-A.V), savaşmak için değil, Kâ'be'yi ziyaret ve.tâzîm için
geldiğini haber vermek üzere Osman İbn Affan'ı Kureyş'e göndermişti.
Rasûlüllah'a Osman İbn Af-fan'ın öldürüldüğüne dair haber geldi. Peygamber
(S.A.V):
— Artık savaşmadan geri dönmeyiz, buyurdu. Daha
sonra şunu ilâve etti.
— Allah, bana bey'at edilmesini emretti,
Rasûlüliah'ın (S.A.V)
ashabı ağaç altında ona bey'at ettiler. Buna Boy'at-i Rıdvan denildi. Rasûlüillah'a
(S.A.V) ilk bey'at eden Ebû Sinan el-Esedî oldu. Sadece el-Cedd İbn Kays bey'at
etmedi. Daha sonra Osman îbn Affan, Suheyi İbn Amr, Huveytıb İbn Abdiluzza ve Mîkrez İbn Hafs
geldiler. Peygamber'İe (S.A.V) Hudeybiye anlaşmasını yaptılar. «Bu Muhammed İbn Abdiliah'la Suheyi İbn
Amr'ın yaptıkları anlaşmanın
maddeleridir. Muhammed ile Suheyi şunları
kararlaştırmış* îardır. Halkın güvenlik içinde kalabilmesi için on yıl
harbedilmeyecek. Kureyş'ten kim velisinin izni olmaksızın, Muhammed'e gelirse, Muhammed onu Kureyş'e geri verecek. Muhammed'in
yanındakiterden kim Kureyş'e gelirse, Kureyş onu Muhammsd'e vermeyecek.
Aramızda iyi niyet ve vefakârlık olacak. Hırsızlık ve hıyanet olmayacak. Muhammed'in
himayesine girmek isteyen onun himayesine
girebilecek. Kureyş'in himayesine girmek
isteyen de onun himayesine
girebilecek. (Huzaa kalkıp: Biz Muhammed'in
himayesine giriyoruz dedi. Bekr oğulları da : Biz de Kureyş'in
himayesindeyiz, dediler). Muhammed bu yıl geri dönecek, Mekke'ye giremiyecek.
Gelecek yıl, Kureyş çıktıktan sonra ashabıyla yanında sadece yolcu silahıyla girebilecek ve orada ög gün
kalabilecek, kılıçlarını ancak
kınlarında taşıyabilecekler».
Rasûlüllah (S.A.V)
kalkıp ashabına şöyle dedi: — Kalkınız kurbanları kesiniz.
Hiç kimse kalkmadı.
Bunu birkaç defa söyledi. Yine hiç kimse kalkmadı. Peygamber (SAV) öfkeyle, eşi
Ummu Seîeme'nin yanına girdi ve uzandı. Ummu Seleme sordu : -
Neyin var? Ya
Rasûlellahl
Ona cevap vermedi.
Ummu Seleme :
— Neyin var? Ya Rasûleliah! dedi.
Bunu birkaç defa
tekrar etti. Rasûlüllah cevap vermiyordu. Daha sonra Peygamber {S.A.V} şöyle
dedi :
—Müslümanlar
mahvoldular. Onlara kurbanları kesmelerini ve traş olmalarını emrettim. Fakat
emrimi yerine getirmediler.
Ummu Seleme şöyie dedi
:
— Ya Rasûleliah! Oniara ısrar etme! Anlaşma
meselesinde başına gelen ağır yük ve fetih
yapmadan dönmeleri onların çok
zoruna gitti.
Daha sonra şunu ilâve
etti :
— Ya Rasûleliah! Çık. Kimseyle bir kelime
konuşma. Kurbanlığını kes ve başın! traş et.
Peygamber (S.A.V)
çıkıp harbesini aldı. Kurbanlığına doğru yürüdü. Yüksek sesle :
—Bismillahirrahmânirrahîm,
Aliahu Ekber diyerek harbeyle kurbanlığı kesti.
Daha sonra kırmızı
deriden yapılmış çadırına girdi. Hiraş İbn Ebî Umeyye el-Huzaîy'i çağırıp saçını
kazıttırdı. Ashabı bunu görünce onlar da kalktılar. Kurbanlarını kestiler.
Saçlarını kazıttılar. Bir kısmı da saçlarını kısalttılar. Rasûlüllah [S.A.V)
şöyle buyurdu :
— Allah saçlarını kazıtanlara merhamet etsin.
Bazı sahâbîler:
— Saçlarını kısaltaniara.da? dediler. Peygamber
(S.A.V):
— Allah saçlarını kazıtanlara merhamet etsin,
buyurdu.
Etrafındakilerden
bazıları :
— Saçlarını kazıtanlara mı? Ya Rasûleliah!
dediler. Rasûlüliah (S.A.V) yine :
— Allah saçlarını kazıtanlara merhamet etsin,
buyurdu. Bazı sahâbîler yine :
—- Peki, saçlarını
kısaltanlar ne olacak? Ya Rasûleliah! dediler. Bunun üzerine Peygamber (S.A.V)
:
— Saçlarını kısaltanİara da buyurdu. Abdullah
İbn Ubeyy İbn Selul :
— Ya Rasûleliah! Niçin saçlarını kısaltanİara değil de saçlarını
kazıtanlar için merhamet diledin?
Peygamber (S.A.V) :
—Çünkü onlar şüphe
etmediler.
Rasûlüilah (S.A.V)
ashabına yola çıkmalarını emretti. Müslümanlar Kuraulğamîm'e vardıklarında
Allah Ta'âla Rasûlüne şu ayeti indirdi. «Şüphesiz biz sana apaçık bir zafer
sağladık, Allah böylece, senin geçmiş ve gelecek günahlarını bağışlar, sana
olan nimetini tamamlar, seni doğru yola eriştirir. Böylece sana, kimsenin güç
yetiremiyeceği bir şekilde yardım eder.» [4]
Ömer İbnu'l-Hattab ve
Muhammed İbn Mesleme sordular :
—Ya Rasûleliah! Bu bir
zafer midir? Peygamber (S.A.V) :
— Evet, canım elinde olan Allah'a yemîn olsun
ki bu bir zaferdir diye cevap verdi.
Abdullah İbn Ubeyy İbn
Selul (Medine'deki münafıkların başı) ve onun kavminden bazıları:
— Bu bîr zafer delildir. Kâ'be'yi tavaftan
alıkonulduk ve kurbanlıklarımızın, kurban edilmesine engel olundu.
Rasûlüllah (S.A.V)
şöyle buyurdu :
—' Ne kötü söz. Aksine
o en büyük fetihtir. Müşrikler sizin, kendi beldelerine gidip gelmenize ve
işinizi görmenize razı olmuş, gider gelirken de emniyet ve selâmet içinde
bulunmanızı istemiştir.
Onlar, şimdiye kadar,
istemedikleri hoşlanmadıkları şeyi, İslâm'ı da böylece sizlerde görecek
öğrenecekler. Allah sizi onlara muzaffer kılacak, gittiğiniz yerden sağ salim ve kazançlı olarak döndüreçektir. bu ise, fetihlerin en
büyüğüdür. Sizler Uhud gününü unuttunuz
mu? «Kimseye bakmadan kaçıyordunuz» [5]
Bende arkanızdan size
sesleniyordum. Hendek savaşını unuttu-nuz mu? «ÖRİür s\zm yukarınızdan ve
aşağınızdan gelmişlerdi; gözler de dönmüştü;
yürekler ağızlara gelmişti;
Allah için çeşitli tahminlerde bulundunuz.[6]
Naciye İbn Cusıdub vs
Hiraş İbn Ebî Umeyye el-Huzaî şöyle dediler:
— Atleti ve Basûİü
doğrudurlar. 8u en büyük fetihdir. Vallahi, ey. Allah'ın Rasûîü! Biz senin düşündüğünü
düşünmedik. Sen, vaüahi bizim İşimizi bizden daha iyi bilirsin.
— Allah'ın Rasûiü! Sen güvenli olarak Mekke'ye
gireceğini soy-lemedin mil
Peygamber (SAV):
— Söyledim ama size bu sene dedim mi? Muhammesi
İbn Mesleme ve Ebu'd-derda :
— Hayır, dediler RasûtDlfah (SAV):
— Bu, Cebrail'in [A.S.) bana dediği gibidir.
Siz ona geleceksiniz ve onu tavaf edeceksiniz, buyurdu.
Peygamber (SAV) ve
müslümaniar Medine'ye döndüler.
Ensar'dan yeni bir
eibise giymiş bir kadın Ummu Seleme'nin yanına geldi. Halkın onu görmesi için
böbürlenmeye başladı. Ummu Seleme önden elbiseyi çıkarmasını İstedi ve şöyle
dedi:
— Rasûlüilaft'ı (SAV)
şöyle derken duydum ;. Kim halkın bakma-sj için övüneceği bîr elbiseyi giyerse,
onu çskanncaya kadar ASlah ona bakmaz.
Arkasından şunu ifâve
etti :
— Rasûlüllah (SAV)
şöyie buyurdu ; Gümüş ve a!tm kaptan içen kimse karnına cehennem ateşini
akıtmış olur. Ancak tövbe etmesi müstesna.
Bir kadın ekmeği
biçakîa kesmek istedi. Ummu Seleme şöyle dedi:
— Peygamber (SAV}
Acemlerin yaptığı gibi ekmeği biçakia kesmekten menetti. Sizden birisi et
yemek istediğinde onu bıçakla kesmesin. Fakat onu atsın ve ağzıyla koparsın.
Su daha kolay ve boğaz-Geçme
Daha sonra şunu ilâve
etti.
— RasÛlfillâh (SAV)
şöyie buyurdu : Yemeği yırtıcı hayvanlar gibi koklamayın.
Sir kadın Ummu
Seleme'ye kocanın karısından hoşnut olması konusunda sordu. Ummu Seleme şöyle
dadı ;
— RasÛlüIIah'ın
(S.A.V) şöyie dediğini duydum : Hangi
kadın kocası kendisinden hoşnut olarak öiürşe cennete girer.
Ummu Seleme
Peygamber'e (SAV} sordu :
— Ya Rasûleliah! Bana Âüah Ta'âla'nın «Hûrünîn»
[7]
sözünü anlatır mısın?
Rasûlüliah (S.A.V)
buyurdu :
— Hûr, beyaz; !n, iri, kartal kanadı kadar
siyaha yakın. Ummu Seleme:
~ Ya Rasûlellahl Allah Te'âlâ'nın «Onlar yakut ve mercan gibi dirler. [8]
ayetini açıklar mısın? dedi.
Rasûlüllah (S.A.V) :
— Onların duruluk ve
berraklığı hiçbir elin dokunmadığı sedefler-deki (inci kabuğu) incinin duruluk
ve berraklığı gibidir,.buyurdu.
Ummu Seleme :
— Ya Rasûlellah !
«Oralarda iyi huylu
güzel kadınlar vardır.» [9]
âyetinin açıklamasını yapar mısın? dedi :
Rasûlüllah (S.A.V)
şöyle buyurdu :
— (Hayrat) huylar, ahlâk demektir. (Hisân) ise
yüzler demektir.
Ummu Seleme :
(Kesnnehünne beyzun
meknûn) [10]
âyetinin açıklamasını sordu. [11] Rasûlüllah
(S.A.V) şöyle buyurdu :
Onların inceliği,
yumurtanın kabuğundan sonraki derinin (zarın) inceliği gibidir.
Ummu Seleme :
(Uruben etrâben) [12]
âyetinin tefsirini açıklar mısın? dedi.[13]
Rasûlüllah (S.A.V) :
— Bunlar dünyada
gözleri hastalıklı ve saçları ağarmış yaşlı kadınlardır ki, Allah onları
yaşlılıktan sonra bakire yapmıştır. (Uruben) kocalarını çok seven ve onlara
bağlı olan hanımlar demektir. (Etrâben} ise, doğumları aynı yani yaşıt,, akran
olanlardır, buyurdu.
Ummu Seleme :
— Ya Rasûlellah! Dünya kadınları mı daha üstündür, «hüru'1-fn» mi? diye sordu.
Rasûiüilah şöyle cevap
verdi :
— Zahirî olmanın batım olmaya üstünlüğü gibi
dünya kadınları da «hûru'l-în» den daha üstündür.
Ummu Seleme :
— Ya Rasûlellah! Bu nasıl olur? dedi. . . Rasûlüllah (S.A.V) şöyle buyurdu :
— Bu onların namaz, oruç ve Allah'a ibâdetleriyle olur. Aziz ve Celî! olan Allah onların yüzlerine
nur verir, vücûdlarına, beyaz renkli
ipekler ve yeşil elbiseler giydirir, sarı renkli zînetler taktırır. Onların
buhurdanlıkları incidendir. Tarakları altındandır. Onlar şöyle derler. Biz
ebediyiz ve ebediyyen ölmeyeceğiz. Biz
güzel ve nazlı kadınlarız. Biz asla ümidimizi kesmeyiz. Biz mukimiz. Biz asia çekip gitmeyiz. Biz hoşnutuz. Asla öfkelenmeyiz. Bizim kendilerine âit olduğumuz kimselere ne
mutlu!
Ummu Seleme yine sordu
:
— Ya Rasûlellah! Biz kadınlardan bazıları dünyada iki, üç veya dört defa evleniyor. Daha sonra
ölüyor ve cennete giriyor. Kocaları da onlarla birlikte, cennete giriyor. O
kadınların kocası hangisi olacak?
Peygamber (S.A.V) :
— Ummu Seleme! Kadın onların ahlâkı en güzel
olanını seçer ve' şöyle der: «Rabbim!
Bu, dünyada bana karşı ahlâkı en
güzel olandı. Bana onu eş yap. Ummu Seleme! Ahlâk güzelliği dünya ve âhiret
iyili" ğiyle birlikte gider.» buyurdu.
Rasûlüllah (S.A.V) bir
süre sustuktan sonra şövle dedi.
— İnsanlar kıyamet gününde çıplak olarak
haşrolunacakiardır. Ummu Seleme.;
— Ya Rasûlellah! Ne çirkini Birbirimize bakmaz
mıyız? diye sordu. Rasûlüliah (S.A.V) :
—İnsanlar meşguldür,
buyurdu.
Ummu Seleme tekrar
sordu :
— Onlar neyle meşguldürler? Peygamber (S.A.V3:
~- O gün sayfalar
zerre miktarı ve hardai tanesi kadar olan
orta-ya çıkarır, buyurdu.
Kadmiardan birisi
sordu :
— Kadın evinde mi yoksa camide mi namaz kıiar?
Ummu Seleme cevap verdi:
—. Rasûlüilah ES.A.V)
şöyie buyurdu : Kadınların camilerinin
en hayırlısı evlerinin dibidir.
Daha sonra şunu ilâve
etti :
— Rasûiüllah'ın şöyie dediğini duydum ;
Kadının evinde namaz kliması hücresinde namaz kılmaktan
daha faziletlidir. Onun küçük odasında namaz kılması evinde namaz
kılmasından daha hayırlıdir
Arkasından şöyle dedi:
— Rasûiüilah ES.A.V) şöyle buyurdu. Kadın
evinin en karanlık yerinde namaz kılmaktan,
Allah'a daha sevimli gelen bir namaz kılma mı ş tır.
Zadu'r-Rakb'm kızı Ummu
Seleme'nin yatağı etrafında oturan kadınlar kaikıp gittiler. Onun benzersiz
olduğu kanaatine vardılar:
Yahudiler şöyle
demişlerdi:
— Muhammed belâlı
Kureyş eşrafının şartlarını kabui etti, saltanat ve otoritesindeki zayıflama
sebebiyle Hudeybîye barışını yaptı-
Peygamber (S.A.V)
onların, kendisiyle savaşa kışkırtmak İçin (müttefikleri) Gatafan'a haber
gönderdiklerini öğrendi, Rasûlüilah (SAV) Hudeybiye'de bulunan kimselerden
yanındakileri savaşa ça-ğirdi. Peygamberle (SAV) birlikte hanımlarından Ummu
Seleme çıktı. Rasûiüllah'ın yanında ikiyüzü atlı olmak üzere 1400 kişi
vardi.Azîz ve Celîl olan Allah Hudeybiye'den dönerken ona birçok ganimet
vâ-detmtştl. (Allah size birçok ganîmet -Hayber ganimetleri- vâdetmiştir,
ki siz onları
alırsınız.) Allah vadini gerçekleştirmiş ve Rasûlüliah (S.A.V) Hayber'i
fethetmiştir. Peygamber (S.A.V) oniann hükümdarının kızı Musa'nın (A.S)
kardeşi Harun (A.S) İbn Imran'ın torunlarından Benî Kureyza ve Benî Nadir'in
hanımefendisi Safiyye Bint Hu-yeyy İbn Ahtab'la evlenmiştir. Rasûlüllah ES.A.V)
Hayber ganimetlerini taksim etmiş, beş parçaya ayjrdıktan sonra bir kişiye bir
pay, atîı olanlara 6a üç pay vermiştir. Ummu Seleme'ye de seksen vesak hurma ve
yirmi vesak arpa vermiştir.
Böylece müslümanfar
Medine'ye döndüler.
Rasûlütlah (S.A.V)
Mekke'deki mü'minlerin zayıf ve ezilenleri için duâ ederdi. El-Veİîd
Îbnu'l-Velîd Kureyş'in esaretinden kurtulup Rasûlüllah'a kavuştu. Ummu Seleme
amcasının oğlunun gelişine sevindi. Bir kuşluk vakti Cebraîl (A.S), Ummu
Seleme'yle birlikteyken Rasûlüllah'a (S.A.V) geldi ve onunla konuşmaya başladı.
Daha sonrs kalkıp gitti. Bunun üzerine Rasûlüilah (S.A.V):
— Bu kim? diye sordu. Ummu Seleme:
— Bu Dıhye [İbn Halîfe si-Keibî) dir diye cevap
verdi, Rasûlüliah da (S.A.V):
—O, Cebrail'dir, buyurdu,
Ummu Seleme:
— Vallahi, ben onu ondan başkası zannetmedim,
dedi
Eî-Velîd İbnuUVelîd
Ibnu'l-Muğîre birgön Rasûiüllah'ın mescidinde oturdu. Peygamber ES.A.V)
ashabına şöyle dedi:
Kim, Ayyaş İbn Ebî
Rabîa ye Hîşam İbnu'l-As'ı bana getirir, [Bu İkisi Mekke'de alıkonulmuş
mazlumlardandı,}
El-Velîd lbnu'l-Velîd
:
— Ya Rasûlelîah! Ben onları sana getiririm,
dedt
El-Velîd Mekke'ye
gitmek üzere yola çıktı, Gizlice orays
Onları geri getirdi. Onun parmsğf kapayınca şöyle dedi. :
Sen sadece bîr
parmaksın.
Başına gelen de Allah
yolunda gelmiştir.
Rasûlüllah (S.A.V) o
ikisini görünce çok sevindi.
Rasûlüllah (S.A.V)
Ummu Seieme'nin odasında olduğu sırada, Ra-sûlüllah'ın yanına bir çocuk geldi.
Çocuğa :
— Çocuğum! Adın ne senin? dedi. Çocuk:
— Ben el-Vetıd İbnu'l-Velîd İbni'l-Muğire'yirn
diye cevap verdi. Rasûlüllah (S.A.V) :
.
— El-Velîd İbnu'i-Velîd'in oğlu mu? Mahzum oğulları ei-Velîd'i nerdeyse rab haline
getirecekler? Siz el-Velîd'i sevdiğiniz
ve ona merhamet ettiğiniz için
koymadınız mı? Onun adı, artık Abdullah'tır.
Bunun üzerine babası
el-Velîd İbnu'l-Velîd İbnu'l-Muğîre ona Abdullah adını koydu.
El-Velîd
İbnu'l-Velîd'in parmağı yaralandı ve öldü. Bunun üzerine Ummu Seleme ağlayarak
el-Velîd İbnu'l-Velîd İbni'l-Muğire'ye şu şiiri söyledi :
Ey göz! El-Velîd
İbnu'l-Velîd İbni'l-Muğîre'ye ağia! O kıtlık yıllarında bereketli yağmur,
aramızda rahmet ve erzaktı. O, şerefli ve müsamahakâr ve ahlâkı üstün biriydi.
Eî-Velîd'in babası el-Velîd İbnu'l-Velîd gibisi kabileye yeterdi. Peygamber
(S.A.V) onu gömleğiyle kefenlemişti.
Bir gün, Rasûlüllah
(S.A.V) Ummu Seleme'yle onun kızı Zeyneb'in yanındaydı. Rasûlüllah'ın kızı
Fâtıma çocukları Hasan ve Hüseyin'le birlikte babasının yanına geldi.
Rasûlüllah Hasan ve Hüseyin'i bağrına basıp şöyle dedi :
— Allah'ın rahmet ve
bereketleri sizin üzerinize olsun, Ehl-i beyt! O (Ehl~i Beyt) hamîd (övgüye
değer) ve mecîd (şerefli) dir.
Bunun üzerine Ummu
Seleme ağladı. Rasûlüllah (S.A.V) ona bakıp şefkatle sordu :
— Seni ağlatan nedir?
Ummu Seleme şöyle
cevap verdi :
— Ya Rasûlellah! Onları tercih edip beni ve
kızımı terkettin. Rasûlüllah (S.A.V) :
— Kızın ve sen de Ehl-i Beyt'tensiniz,
buyurdu."
Rasûlüllah'ın verdiği
haber doğru çıkmış, Necaşî ölmüştü. Peygamber (S.A.V) ve ashabı Necaşî'nin
cenaze namazını kıldılar. Rasûl-üllah'ın Habeşistan kralına gönderdiği
hediyeler geri geldi. Rasûlüllah hanımlarından her birine bir okıyye misk
verdi. Diğerlerini de Ummu Seleme'ye verdi. Ona ayrıca bir elbise verdi.
Ensar'dan iki kişi,
ellerinde delil olmayan eski bir miras meselesinin halli için Rasûlüllah'a
geldiler:
— Siz dâvalarınızın halli için bana
başvuruyorsunuz. Ben de hakkında âyet inmeyen konuda hüküm veriyorum. Kimin lehinde, diğer kardeşinin hakkını alan bir
delille hükmedersem, o kimse onu almasın. Ben onun lehinde, Kıyamet gününde
boynuna dizil i olarak geleceği ateşten bir parçanın verilmesine hükmetmiş
olabilirim.
Adamlar ağlayıp birisi
şöyle dedi.
— Ya Rasûlellah! Benim hakkım onun olsun.
Peygamber (S.A.V) :
— Sizler böyle yaparsanız gidin hakkı
araştırın, bölüşün, kur'a çekin ve nihayet biriniz öbürüne helâl
etsin.
Ummu Seleme dilenciyi
reddetmeyi ve onu azarlayarak kovmayı menetti ve şöyle dedi :
— Rasûlüllah'ın (S.A.V) şöyle dediğini duydum.
Dilenciyi reddetmeyiniz. Hiç olmazsa bir yudum su veriniz.
Rasûlüllah (S.A.V)
seferlerinden birine çıkmıştı. Bu seferde,
yanında Safiyye Bint Huyeyy İbn Ahtab ve Ummu Seleme vardı.
Peygamber (SAV) Ummu Seİeme'nin hevdeci zannederek Safiyye'nin hevdecine
gitti. O gön Ummu Seİeme'nin günüydü (nöbetiydi]. Rasûl-üllah (SAV) Safiyye'yle
konuşmaya başladı, Urnrnu Seleme kıskandı. Peygamber (S.A.VÎ Ummu Seîeme'dan
sonra Safiyye Bint Huyeyy İbn Ahtab olduğunu öğrendi ve Uramu Seleme'ye geidi.
Ummu Seleme :
—Allah'ın elçisi
olduğun halde benim günümde yahudînin kızıyla konuşuyorsun.
Ummu Seleme bu sözü
söylediğine pişman oldu. Rabbinden af
dîiedî ve:
— Ey Allah'ın elçisi!
Benim için af dile. Beni böyle yapmaya kıs-kançlık şevketti; dedî.
Rasûlüilah ES.A.V)
Mekke'yi fetih için çıktığı zaman yanında Ummu Seleme vardı. Ebva'ya varınca
(amcasının oğlu ve Halime es-Sâ-diyye'den süt kardeşi) Ebû Sufyan İbnu'l-Harîs
İbn Abdilmuîtaiib, ha-İası Atike Bint Abdilmuttalib'in oğlu ve Ummu Seleme'nin
baba bir kardeşi Abdullah İbn Ebî Umeyye fen el-Muğîre'yîe karşsiaştı. Önİar
müslüman olmak için Medine'ye gidiyorlardı. Onlar aslında Rasülul-lah'a (S.A.V)
karşı gelenlerden ve ona en çok eziyet eden kimselerdendi. Peygamber ES.A.V)
onları görünce, yüz çevirdi. Onlar hakkında Ummu Seleme RasûfüÜah'la şöyie
konuştu :
— Amcanın oğlu ve halanın oğlu (kayınbiraderin)
senin yüzünden en bedbaht kimseler
olamaz.
Rasûlüilah (S.A.V)
şöyle buyurdu :
— Benim onlara ihtiyacım yok. Amca
oğlum (Ebû Sufyan} namusuma leke sürdü. Hala oğlum ve kayınbiraderim
(Abdullah İbn Ebî Umeyye İbn el-Muğîre) Mekke'de bana şunları
söyleyen şahıstır: «Vallahi, sen
göğe uzanan bir merdiven buiup o merdivenle göğe çıkıncaya ben de sana
bakmcaya, daha sonra da bir vesika ve seni Allah'ın gönderdiğine şehâdet eden
dört melek getirinceye kadar sana İman
etmem. Bunu yapsan da sana inanmiyacağımi zannediyorum.--
Haber ikisine
ulaşınca, yanında oğlu Ca'fer olan Ebû Sufyan İbnu'l-Harîs şöyle dedi:
Vallahi, bana izin
versin. Şu oğlumun elinden tutayım, ve aç-susuzluktan ölünceye ksdar yeryüzünde
yürüyelim.
Bu Peygamber'e (SAV)
ulaşınca onlara acidf, ve yanına gelmelerine izin verdi. İkisi Rasûtüllah'ın
huzuruna geldiler, müslüman oldular, Rasûlüilah da (SAV) onların
müsiümanlıklarını kabul etti.
Peygamber (S.A.V)
Mekke fethinden sonra Medine'ye dönünce üveyoğlu Seleme İbn Ebî Seleme'yi
amcasının kızı Umame Bint Ham-za İbn Abdilmuttaüb'le evlendirdi. Daha sonra
Rasûlüilah (SAV) ashabının yanına gidip şöyle dedi:
— Görüyorsunuz, onu
mükâfatlandırdım?
Ummu Selems :
— Ya RasûieNah! Benim saç örgülerim çok sık, gusül
abdesti için o örgüleri çözeyim mi? (Yani yıkandığım zaman ne yapayım?)
diye sordu.
Rasûlülİah (S.A.V)
şöyle cevap verdi:
— Ona üç defa su dökmen yeterlidir. Sonra
bedeninin her tarafına su akıtırsın ve artık temizlenmiş olursun (veya işte temizlendin
gitti).
Bir kadının, kendisi
evlenebilmek için kizkardeşinin boşanmasını İstediği, Ummu Seleme'nin kulağına
geldi. Ummu Seleme şöylo-dedP:
— Rasûîüllah'ın şöyie buyurduğunu duydum :
Kadın kendisi öv-lenehllmek'içln kızkardeşinin
boşanmasını istemesin!
Ummu Seleme saçma saç
ekleyen bir kadın gördü ve ona şöyte dedi :
- Rasûlüilah (S.A.V)
şöyle buyurdu: Saça saç ekleme. Fakat iyi hır bez parçası al. Onunla örgü yap.
Umrnu Seleme
Peygamberin (SAV) ashabına şöyle dediğini duydu :
— Kim Ali'yi severse
beni sevmiş oîur. Kim beni severse Allah'ı
sevmiş olur. Kim ona (Ali'ye] buğzederse (kızarsa)
bana buğzetmiş olur. Kim bana
buğzederse Allah'a buğzetmiş olur.
Arkasından Ali'ye
bakıp şöyle dedi :
— Mü'min sana kızmaz,
münafık ise seni sevmez.
Rasûlülllah (S.A.V)
vefat edip halk Ebû Bekr es-Sıddık'a bey'at edince Rasûlüllah'ın halifesi
müsiümanların annelerine iyilik yapmayı ve ihsanda bulunmayı ihmal etmiyordu.
Bazı kadınlar
geldiler. İçlerinden birisi Ummu Seleme'ys Rasûlüllah'ın en çok ne zaman oruç
tuttuğunu sordu. Ummu Seleme şu cevabı verdi :
— O, en çok cumartesi
ve pazar günleri oruç tutar ve şöyle derdi. O ikisi, gün olarak müşriklerin
bayramıdır. Ben onlara muhalefet etmeyi seviyorum.
Bir başka kadın da :
— Rasûlüllah (S.A.V) iftarına nasıl başlardı?
dedi. Ummu Seleme :
— Oruçlu olduğu zaman iftarını su ile açardı.
Bir nefeste içmez, iki veya üç defada içerdi, dedi ve şunu da İlâve etti :
— Hanırmyla münasebetten dolayı cünüpken sabah
olursa, gusüi abdesti alır ve oruç tutardı.
Bir kadın şöyle dedi :
— Rasûlüllah (S.A.V)
yolculuğa çıktığı zaman ne yapardı? Ummu Seleme şöyle dedi :
— Hazarda (yolculuk dışında) ve seferde beş
şeyi yanından eksik etmezdi. Ayna,
sürmedan, tarak, misvak ve saç fırçası. Perşembe günü yolculuğa çıkmayı
severdi.
Bir kad.n Peygamberin
(S.A.V) yatağını ve en sevdiği kıyafeti sordu. Ummu Seleme şu cevabı verdi :
— Onun yatağı insanın
kabrine konulan şeylerin benzeriydi. Mes-cid'de onun baş tarafındaydı. En
sevdiği kıyafet de gömlekti.
Kadınlardan birisi
sordu :
— Rasûlüllah (S.A.V) öfkelendiği zaman ne
yapardı? Ummu Seleme :
— Rasûlüllah'ın (S.A.V) öfkelendiği zaman yanakları kızarır. Öfkelendiği zaman onunla konuşmaya
Ali'den başka hiç kimse cesaret edemezdi,
Bir kadın da şöyle
sormuştu :
—Rasûiüllah (S.A.V)
evinden çıktığı zaman ne derdi?
Ummu Seleme şu cevabı
verdi :
— O evinden çıktığı zaman şöyle derdi :
Allah'ım! Hata etmekten veya hataya
düşürülmekten, sapmaktan veya saptırılmaktan, haksızlık etmekten veya
haksızlığa uğramaktan, saygısızlık.etmekten veya saygısızlığa uğramaktan sana
sığınırım.
Birkadın şöyle dedi ;
— Orta namaz (ikindi namazı) hakkında ne
dersin? Ummu Seleme şöyle cevap verdi:
— Peygamber'e (S.A.V) bir gün ikindiden sonraki iki rekâtı sordum. Bana şöyle dedi :
Ebû Umeyye'nin kızı! Sen ikindiden sonraki iki rekâtı sordun. Abdu-Kays'tan
bazıları bana kavimlerinin müsluman olduğu haberini getirdiler ve beni öğleden
sonraki iki rekâtten alıkoydular. İşte ikindiden sonra kıldığım o iki
rekâttir.
Daha sonra şunu ilâve
etti :
— Rasûlüllah'm (S.A.V) şöyle dediğini duydum. Kim ikindiden önce dört rekât kılarsa Allah
onun vücûdunu ateşe haram kılar.
Ummu Seleme (r.anhâ)
şöyle demiştir;
Rssûlöllah [S.A.V)
erkeğin saçlarını tepesinde
toplamış olduğu halde namaz kılmasını
yasaklamıştır. [14]
Bîr kadın komşu
hakkında sordu, Ummu Seleme şu cevabı verdi i
— Rasûlüllah'in
(S.A.V) şöyle dediğini duydum : Komşuya eziyetin azı yoktur.
Bir kadın hizmetçisini
azarlayınca Ummu Seleme şöyle dedi:
— Basûlüllah (S.A.V)
şöyle buyurdu : İki zayıf hakkında Allah'tan korkunuz : Köle ve kadın. Namaz
ve sağ ellerinizin sahip olduğu şey (köle) hakkında Allah'tan korkunuz.
Daha sonra şunu îîâve
etti: - Hizmetçiyle yemek yemek tevazudandır.
Bir kadın Ummu
Seleme'ye akrabalık hakkında sordu. O da şöyle
— Rastıiüîlah'm
[S.A.V) şöyle dediğini duydum. Akrabalık (rahim) hakkını arayan vs Rahman'ın
bağına sarılan bir daldır. Seninle İlciyi kesen kimseyle ilgilenmeme ve senden
ilgiyi kesen kimseyle ii-pilenmeme razı olmaz mısın? Kim sana ilgi gösterirse
bana ilgi göstermiştir. Kim senden ilgisini keserse benden de ilgisini kesmiş
demektir.
. Birgün
Umrîıu'I-Hasen Ummu Seleme'nîh yanındaydı. Bezi yok= sutlar gelip
yalvarırcasına istemeye başladılar. Onların içinde kadin-lar da vardı.
Ummu'i-Hasen :
— Defolun, dedi. Ummu
Seleme:
Ömer İhnu'l-Hattab
zamanında Ummu Seleme'den alacağı olan bir adam vardı. Adam Ummu Seieme'nin
aleyhinde yemîn etti. Mü'-minlerin emîri Ömeer ona, derisini kabartıp etine
işleyen otuz kamçı
vurdu.
Ummu Seleme, oğlu
Ömer'in Kur'an okuduğunu duydu. Bunun üzerine şöyle dedi:
— Baban Ebû Seieme'nin
şöyle dediğini duydum : Rasûlüllah (S.A.V) şöyle buyurdu. Allah Kur'an okuyan
bir kui'a verdiği izin gibi hiçbir şeye izin vermemiştir.
Bir adam Ömer İbn Ebî
Seleme'ye kendilerinden semavî kitapların indirildiği sema 'kapılarının
sayısını sordu. Ömer İbn Seleme ;
— Sema'dan inen
kitaplar bir kapıdandır. Kur'an yedi kapıdan yedi harf üzerine indirilmiştir.
Helâl vardır, haram vardır, muhkem vardır, müteşabih vardır. O misaller
getirmiştir. Emirler vermiştir, yasaklar getirmiştir. Helâli helâl kabul
edilmiş, haramı haram kabul edilmiş, onun muhkemiyle amel edilmiş,
müteşabihinde durulmuştur. Misallerinden de ibret alınmıştır. Hepsi Allah
katındandır. Ancak akıl sahipleri
düşünüp anlar, dedi.
Ümmü seleme, bint ebi
umeyye hıçkırarak
Eşhedü en la ilahe
illallahü vahdehü la şerike le huve eşhedü enne muhammeden abdühü ve
resülüh.dedi.
Yaratıcının katına
yükseldi
Cenaze namaz,n,hlcr gün
84 yaşındaydı. [15]
Rasulüllah'ın zevcelerinden velî ve arabulucu bakımından en şereflisi.
[1] Aîşe binîî Ebî Bekr
[2] Kur'ân-ı Kerîm,
ez-Zuhruf Sûresi 6-7.
[3] Ummu Seleme Allah'a güveninden dolayı tek başına
hicret etmek üzerö yoio çıktı. Aüah-ü Teâlâ da kereminden ona yardım etti.
Kulların kalbi O'nun ©ündedir. Farz kılınmış olmak şartıyla Hicret yolculuğuna
yalnız başına da oiso caizdir. 8u bakımdan onun yalnız başına hîeret etmesinde
şer'î bakımdan bif yoktur.
[4] Kıır'an-ı Kerim,
Fetih Sûresi : 1-3.
[5] Kur'on-ı Kerîm, ÂM İmrân : 153.
[6] Kur'on-ı Kerîm,
Atizâb : 10
[7] Duhan, 54. Bu ayette «İri, siyah gözîö hurilerle
eşlendiririzşeklinde geçmek tedir
[8] Kur"an-ı Kerîm, Rahman 58
[9] Kur'an-ı Kerîm, Rahman 70
[10] Kur'an-ı Kerîm,
Saffat 49
[11] Ayetin meali şöyledir:
«Sanki ç kadınlar Örtülü yumurta gibidirler.
[12] Kur'an-ı
Kerîm, Vakıa 37
[13] Kocalcrına bağlı, aynı
yaştaki kadınlar
[14] Saçları ve elbiseyi toplamanın yasaklanmasının hikmeti
hakkında âlimler şöyle demişlerdir. Sacların ve elbisenin secdeden hisselerini
almalarıdır. Toplamak İse bunların secde etmelerine manidir. Bu konuda çeşitli
rivayetler de vardır. (İbni Mâce ve Şerhi, Haydar Hatipoğlu Tere. C. 3, S. 346
İstanbul.)
[15] Abdulaziz eş-Şennavi, Sahabe Hayatından Tablolar
(Hanım Sahabiler), Uysal Kitabevi: 3/80-114.