«Haris'in Kızı Şeymâ (R. Anhâ)»
Rasûlüllah'ın (S.A.V)
kızkardeşidir. Adı Huzafe'dir. Peygamberin (S.A.V) süt annesi Halîme
es-Sa'diyye'nin (Halime Bint Ebî Zueyb'in)-nin kızıdır. Rasûlüllah (S.A.V)
onların yanındayken o annesiyle birlikte Rasûiüllah'a bakardı.
Allah, Rasûlü'ne
Mekke'nin fethini nasip edince Hevazin ve Sakîf-iilerin içlerine korku düştü.
Rasûlüllah'ın kendilerine doğru da yürüyeceğinden korkarak, Hevazîn ve
Sakîf'in efendileri birbirlerine gidip:
— Artık Mekke'yi
fethettikten sonra bize doğru yönelir ve Onu hiçbir şey durduramaz, dediler.
Askerleri harbe
çağırıp :
—Vallahi, Muhammed ve karşılaştılar, dediler.
ashabı iyi savaşamayan
kavimlerle Benî
Sa'd İbn Bekr kabilesi (Onlar, Peygamber'in (S.A.V) kem içlerinde emzirildiği
kimselerdir). Hevazinlerle birlikte, Sakif, Nasr, Cuşem, kabileleri de
çıktılar. Askerlerle birlikte mallarını, kadınlarını ve çocuklarını da getiren
Havazin'in lideri Malik İbn Avf en Nasrî'nin emri altındaki bazı Benî Hilaliler
de çıktılar. Hatta Malik :
— Her erkeğin aile ve
malını arkasında getirdim ki o onların uğruna savaşsın, demişti.
Rasûlüllah (S.A.V),
Hevâzin ve Sakîf kabilelerinin savaşmak için hazırlandıklarını öğrenince onlara
karşı Mekke'den on iki bin kişilik bir kuvvetle Hevâzin'lere doğru yola çıktı
ve onlarla Huneyn vadisinde karşılaştı ve seher vakti müslümanları savaş safları düzenine koydu.
Hevazinler, Huneyn vadisinin iki yanına gizlenmişler, pusu kurmuşlar ve vadinin
gizli yollarını ve dar geçitlerini tutarak müslümaniara birdenbire
saldırmışlar, bozguna uğratmışlardın
Hevazinliler, bozguna
uğrattıkları müslümanları kovalayarak peygamberimizin yanına kadar gelip
dayandılardı. Peygamberimiz de dağılan islam askerlerini etrafında yeniden
toplamaya gayret ediyordu. Dağılan müsiümanlar çabukça Rasûlüllahın etrafında
yeniden toplandılar ve yüce Allah'ın melekleri vasıtası ile müslümaniara
yardım ile Hevazinlileri bozguna uğrattılar...
Rasûlüilah (S.A.V),
düşmanların takibini ve ganimetlerle esirlerin toplanmasını da emretti.
Develer, koyunlar ve köleler toplandı. Hepsinin el-Ci'rane'ye götürülmesini
emretti.
Esirler arasında
Peygamberimizin sütkardeşi olan eş-Şey mâ Bin-tu'l-Harîs de vardı.
RasûlülEah'ın (S.A.V) ashabına :
— Ben sizin adamınızın (peygamberin)
kızkardeşiyim, dedi. Onu, Rasûlüllah'ın huzuruna getirdikleri zaman:
— Ben senin süt kardeşinim, dedi.
Rasûîüllah'a (S.A.V)
diğer süt kardeşleri Abdullah ve Enîse'yi hatırlattı. Peygamber (S.A.V) :
— Peki buna işaret eden birşey var mı? diye
sordu: Eş-Şeymâ da :
— Sırtımda yere çömeldiğim bir sırada ısırarak
bıraktığın bir yara izi. Sirer vadisinde biz ailemizin davarlarını
otlatıyorduk. O zaman benim babam, senin de babandı. Benim annem, senin de
annendi. Seni memeden ben ayırmıştım. Hatırladın mı şimdi ya Rasülüllah?» dedi.
Rasûlüilah (S.A.V)
ısırık izini görünce onu tanıdı, hoş geldin dedi, ridâsını yere yayıp üzerine
oturttu. Gözlerinden yaşlar geldi. Süt anne ve babasını sordu. Şeyma onların
daha önce ölmüş olduklarını haber verdi. Peygamberimiz (S.A.V) ona :
— Eğer kavmine dönmek istersen, seni
göndereyim. İstersen itibarlı ve sevilen birisi olarak burada kal, dedi,
Eş Şeymâ :
— Ben dönmek
istiyorum, bana ihtiyacım olan şeylerden
verip beni kavmimin yanına geri gönder, dedi.
Eş-Şeymâ müslüman
oldu. Rasûlüilah (S.A.V) ona birçok ganimet koyun, üç köle ve bir cariye verdi
ve kavmine gönderdi:
Eş-Şeymâ,
Rasûlüllah'ın (S.A.V) küçüklüğünde ona oyun oynaya rak şu şiiri söylüyordu :
Ey Rabbimiz!
Muhammed'i bize bırak ki onun delikanlılığını yim.
Sonra onu itaat edilen
bir efendi, düşmanlarının ve hasetçii yüz üstü geldiklerini göreyim.
Ona ebediyyen devam
eden bir şeref ve izzet ver. Allah (C.C) onun duasını kabul etmişti. [1]