«Hakîm İbn Umeyye'nin Kızı Havle (R. Anhâ)»
Doğudan sabahın
ışıklan belirmiş Rasûlüllah'ın ordusu Malik İbn Avf en-Nasrî'nin ordusundan,
Sakiften ve onlara katılanlardan bozguna uğrayanları kovmak için Taife doğru
yürümeye hazırllanmıştı. Havle Bint Hakîm'in hayalî Mekke'ye gitti...
Havle kendini kocası
Osman İbn Maz'unûn neş'eli olarak yanın; geldiği günde buldu. Osman'a :
— Ne var ne yok Ebu's-Saib? diye sormuş. Osman
îbn Maz'un da:
— İyilik var, Ummu Şerîk! Muhammed'e (S.A.V)
tabi oldum. Evet, onüç kişiden sonra ben de müsiüman oldum. İnşaallah gece
olunca kardeşim Kudame ve Abdullah'la birlikte ona gideceğim, demişti.
Bunun üzerine Havle
Bİnt Hakîm :
— Ben de Ebu's-Saîb! demiş. Osman İbn Maz'un
gülerek:
— Sen de Kudame'nin hanımı Safiyye
Bintu'l-Hattab'la demişti.
Osman İbn Maz'un
Cahiliye'de içkiyi kendisine haram kılanlardan birisiydi. O şöyle derdi:
—Ben aklımı gideren,
benden daha düşükleri benimle alay ettiren ve beni kızımla yatmaya kadar
götüren içkiyi içmem.
Havle Bint Hakîm,
Safiyye Bintu'l-Hattab, Maz'un'un oğullan Osman, Kudame ve Abdullah çıkıp
Rasûlüliah'a (S.A.V) geldiler. Rasûlü[ah onlara Kur'an okudu, onları İslâm'a
davet etti ve onlar da kelime-i şahadeti getirdiler.
Kureyş'in Rasûlüllah
ve ashabına düşmanlığı artınca Osman İbn Maz'un'Ia beraberindeki on erkek ve
dört kadın Habeşistan'a hicret ettiler. Osman onlara başkan olmuştu.
Habeşistan'da üç ay kaldılar. Ömer İbnu'l-Hattab'ın müslüman olduğunu,
Rasûlüilah'ın (S.A.V) ashabının Mescid-i Haram'da güven ve huzur içinde namaz
kılıp Kur'an okuduklarını duyunca Mekke'ye döndüler. Fakat Kureyş'in düşmanlığı
daha da arttı ve bütün kabileler aralarında müslüman olanlara saldırdılar.
Osman İbn Maz'un, oğlu Saib ve Maz'un'un oğulları Habeşistan'a tekrar; ikinci
defa hicret için Rasûlüllah'tan izin istediler. Rasûlüllah (S.A.V) onlara izin
verdi. Onlarla birlikte aralarında Peygamber'in (S.A.V), Ebu Sufyan İbn Harb,
en-Nadr İbnu'l-Haris, Süheyl İbn Amr, Zem'a İbnu'i-Esved, ei-As İbn Vail gibi
en azılı düşmanlarının oğulları ve kızlarının bulunduğu 80 müslüman da hicret etti.
Ramazan ayında Hz.
Hadîce ölünce Havle Bint Hakim Rasûlüllah'a gitti ve ona :
— Ya Rasûleilah! Evlenmek istemez misin? dedi.
Peygamber (S.A.V) :
— Hadîce'den sonra kiminle? diye cevap verdi.
Havle Bint Hakîm :
— İstersen bakire, istersen dulla, dedi.
Rasûlüllah (S.A.V) sordu :
— Bakire olan kimdir? Havle Bint Hakîm :
— Allah'ın yarattıklarının sana en lâyık olanı.
Seni İlk tasdik ve sana ilk inanan adam olan Ebû Bekr'in kızı, diye cevap
verdi.
Peygamber (S.A.V) :
— Dul olan kimdir ya? dedi. Havle Bint Hakîm :
— Şevde Bint Zema'dir. O da sana îman etmiş ve
söylediğin şeylerde sana tabi olmuştur, dedi.
Peygamber [S.A.V)
şöyle buyurdu :
— Git, onlara beni anlat.
Havle Bint Hakîm, Zem'a İbn Kays İbn Abdişerns'in
evine gitti. Sevde'nîn odasına girip ona :
— Allah'ın sana hangi iyilik ve bereketi
getirdiğini biliyor musun? dedi.
Şevde Bint Zem'a :
— Söyle Ummu Şerik! O nedir? dedi. Havle Bint
Hakîm :
— Rasûlüllah (S.A.V) beni, sana dünürlük için
gönderdi, dedi. Şevde Bint Zem'a kulaklarına inanamayıp :
— Memnun oldum.. Babamın yanma git, ona da
anlat, dedi.
Havle Bint Hakîm,
Zem'a İbn Kays'ın yanına gitti. Çok yaşlı olduğu için Zem'a :
— Bu kim? diye sordu. Havle Bint Hakîm :
— Havle Bint Hakîm İbn Umeyye'yim, dedi. Zem'a
İbn Kays :
— Senin bize gelmene sebep nedir? dedi. Havle
Bint Hakîm :
— Hz. Muhammed S.A.V)
beni, Sevde'ye dünürlük için gönderdi, dedi.
Zem'a îbn Kays :
— İyi ve şerefli bir eştir, dedi. Zem'a tekrar
sordu :
— Peki arkadaşın Şevde ne diyor? Havle Bint
Hakîm :
— Bunu istiyor, dedi.
Zem'a İbn Kays :
:— Ona benim yanıma
gelmesini söyle, dedi.
Havle Sevde'yi
çağırdı. Şevde gelince babası ona:
— Kızım!
Havle, Muhammed İbn Abdillah İbn Abdilmuttalib'in kendisini sana
dünürlük için gönderdiğini söylüyor. O, iyi ve şerefli bir eştir. Seni ona
vermemi ister misin? dedi.
Şevde Bint Zem'a :
— Evet, diye cevap verdi.
Zem'a İbn Kays Havle
Bint Hakim'e :
— Muhammed'e benîm yanıma gelmesini söyle,
dedi.
Peygamber (S.A.V)
geldi. Zem'a İbn Kays kızı Sevde'yi ona verdi. Rasûiüllah (S.A.V) ona dörtyüz
dirhem mehir verdi.
Hav!,e Bint Hakîm Aişe
Bint Ebî Bekr'in annesi Ummu Rûman'a gitti. Ona : dedi.
Allah'ın size bereket
ve hayırdan ne verdiğini biliyor musun?
Hz. Ebu Bekr'in hanımı
:
— Havle! Nedir o? dedi. Havle Bint Hakîm :
— Rasûlüüah (S.A.V) beni Aîşe'ye düşünürlük
için gönderdi, de-
— Ummu Rûman :
— Ebû Bekr'i bekle, dedi.
Hz, Ebû Bekr gelince
Havle Bint Hakîm :
™ Ebü Bekr! Allah'ın
size hayır ve bereketten ne verdiğini biliyor musun? diye sordu.
Viz. Ebû Bekr sordu :
— Ne verdi? Havle Bint Hakim :
— Rasûiüllah (S.A.V) beni Aîşe'ye dünürlük için
gönderdi, diye cevap verdi.
Hz. Ebu Bekr :
— Aîşe ona helâl olur mu? O, kardeşinin
kızıdır, dedi.
Havle Peygamber'in
(S.A.V) yanına dönüp bunu ona anlattı lüilah (S.A.V) şöyle cevap verdi:
— Ona git ve şöyle de : Biz dîn kardeşiyiz.
Kızın bana helâldir.
Havle Bint Hakîm Hz.
Ebû Bekr'in yanına döndü. Rasûiüllah'ın (S.A.V) söylediğini ona aktardı.
Ummu Rûman :
—Mut'im İbn Adiyy onu
(Aîşe'yi) oğlu Cubeyr'e istedi ve ona söz kesildi. Vallahi, o (Ebû Bekr)
şimdiye kadar hiçbir sözünden cay-mamıştı. Ama şimdi sözünde durmadı, dedi.
Hz. Ebu Bekr kalkıp
el-Mut'im İbn Adiyy İbn Nevfel'in evine gitti. Ona :
— Bu kızın (A'şe'nin) durumu hakkında ne
diyorsun? dedi. El-Mut'im İbn Adiyy hanımına dönüp :
— Hanimi Sen ne diyorsun? dedi. El-Mut'im İbn
Adiyy'in hanımı Hz. Ebu Bekr'e :
—Herhalde, bu oğlanı
(Cubeyr İbn Mut'im'i) sizin kızınızla evien-dirirsek, onu dininden döndürür
şimdiki dînînize sokarsınız, dedi.
Hz. Ebu Bekr,
el-Mut'im İbn Adiyy'e :
— Sen ne diyorsun ya? dedi, El-Mut'im İbn Adiyy
:
—O duyduğunu söyle,
dedi.
Hz, Ebu Bekr el-Mut'im
İbn Adiyy'e verdiği sözden caydıran Allah'a hamd ederek, Havle Bint Hakîm'e
tekrar gidip:
— Rasûlüllah'a (S.A.V) benim yanıma gelmesini
söyle, dedi.
Havle Bint Hakîm
Peygamber'e (S.A.V) gidip Hz. Ebû Bekr'in söylediğini ona bildirdi. Rasûiüllah
(S.A.V) dostu Ebû Bekr'in evine gitti.
Hz. Aîşe'y'e nikâhı
kıyıldı. Rasûlüllah ona beşyüz dirhem mehir verdi.
Rasûlüllah (S.A.V),
Aîşe henüz küçük olduğu için düğününü sonra yaptı...
Habeşistan'daki
Muhacirler Ensar'ın Akabe'de Rasûlüllah'a (S.A.V) bey'at ettiklerini öğrenince
Osman İbn Maz'un ez-Zubeyr İb-nu'I-Avvam, Kudame İbn Maz'un, es-Saîb İbn Osman
İbn Maz'un, Abdullah İbn Mes'ud, Osman İbn Affan, hanımı Rasûlüllah'ın kızı
Rukay-ye ve başkaları geri döndüler.
Osman.İbn Maz'un
Peygamber'e {S.A.V) :
— Ya Rasûleilah! Ben, bekârlığa dayanamayan bîr
kişiyim. Benim iğdiş olmama müsaade eder misin? dedi.
Rasûlüllah (S.A.V)
şöyle cevap verdi:
— Hayır! İbn Maz'un! Ancak oruç tut. Çünkü oruç
hanıma yaklaşmaktan alıkoyar.
Osman İbn Maz'un
ibâdeti çok seven çalışkan bir kimseydi. O Hz. Ali ve Ebu Zer el-Gıfarî'yle
birlikte iğdiş olup zahid olmaya karar verdi. Rasûlüllah (S.A.V) onları bundan
menetti ve onlar hakkında şu âyet indi: «İnananlara ve yararlı îş yapanlara
daha önceleri tatmış olduklarından dolayı bir sorumluluk yoktur» [1]
Havle Bint Hakîm
Pegamber'in (S.A.V) şöyle dediğini
duymuştur:
— Kim bir yerde konaklar ve «yarattıklarının
şerrinden Allah'ın mükemmel kelimelerine sığınıyorum» derse konakladığı o
yerden ayrılıncaya kadar ona hiçbir şey zarar vermez.»
Osman İbn Maz'un'un
bir oğlu öldü ve Osman ona çok üzülerek evinin bir köşesine çekildi ve orada
ibâdete koyuldu, Onbeş gün Rasû-lüllah'a görünmedi. Rasûlüllah (S.A.V) onu
sordu. Rasûlüllah'a oğlu öldüğü için Osman'ın çok üzüldüğü ve evinin bir
köşesine çekilip ibâdetle uğraştığı söylenildi. Rasûlüllah (S.A.V) Enes İbn
Malik'e :
— Ona benim yanıma gelmesini söyle ve cenneti
müjdele, dedi.
Osman Rasûlüllah'ın
yanına gelince :
— Osman! Cennetin sekiz kapısı, cehennemin yedi
kapısı vardır. Sen cennet kapılarından herhangi birine vardığında, oğlunu o
kapının yanında dikilerek Rabbinden senin için şefaat dilemek üzere paçana
yapışmasını istemez misin? dedi.
Osman İbn Maz'un :
— Tabii ki isterim, ya Rasûleilah! dedi. Hz.
Peygamberin (S.A.V) ashabı :
— Aynı şey bizim ölen çocuklarımızdan dolayı
bize de var mı? dedi.
Peygamber (S.A.V) :
— Evet, ümmetimden sevabını Allah'tan isteyen
herkes için vardır, buyurdu.
Daha sonra Rasûiüllah
(S.A.V) şöyle buyurdu:
— Osman! İslâmda ruhbanlığın ne olduğunu
biliyor musun? O, Aliah yolunda cihad'dır, Osman! Kim sabah namazını cemaatle
kılar, sonra, güneş doğuncaya kadar Allah'ı zikrederse ona makbul bir hac ve
umre sevabı vardır. (Onun için Firdevs'te, her derecenin arasi iyi bir atın
koşuşuyla yetmiş sene olan yetmiş derece vardır. Kim öğle namazını cemaatle
kılarsa ona hepsi onun gibi olan yirmi beş namaz (sevabı) ve Firdevs'te yetmiş
derece vardır. Kim ikindi namazını cemaatle kılar sonra, güneş batmeaya kadar
Allah'ı zikrederse onun, her birinin diyeti oniki bin olan İsmail'in oğlundan
sekizini azat etmiş gibi sevap vardır. Kim akşam namazını cemaatle kılarsa ona
hepsi onun gibi olan yirmibeş namaz sevabı ve Adn cennetinde yetmiş derece
vardır. Kim yatsıyı cemaatle kılarsa onun için kadir gecesi sbı vardır.
Osman İbn Maz'un,
Bedir savaşında Rasûlüllah'la birlikteydi. İçki haram kılındığında
ei-Avali'deyken o geldi. Ona .
— Osman! İçki haram kılındı, dediler. Osman İbn
Maz'un :
— Allah kahretsin! Benim o konudaki görüşüm
doğruydu, cevap verdi.
Nihayet Osman İbn
Maz'un öldü ve Medîne'de ölen ilk muhacir oldu. Peygamber ES.A.V) gelip ona
sarıldı. Sonra başını kaldırdı. Ashab Rasûlüllah'm gözlerinde yaşlar .gördüler.
Rasûlüllah tekrar onu kucakladı ve başını kaldırdı. Yine ağladığını gördüler.
Üçüncü defa eğiiip kucakladı ve başını kaldırdığında hıçkırdığım duydular.
Rasûlüllah'ın (SAV) ağladığını anladılar. Bunun üzerine onlar da ağladılar.
Rasûlüllah (S.A.V) şöyle buyurdu :
— Yapmayın. İşte bu Şeytan'dandir. Rasûlüllah
(S.A.V) daha sonra şunu ilâve etti:
— Allah'tan mağfiret dileyin. Ey Ebu's-Saib!
Dünyada yaşadın-ve bu dünyadan hiçbir şeysiz çekip gittin.
Havle Bînt Hakîm geiip
:
— Cennet sana mübarek olsun, Osman İbn Maz'un!
dedi. Rasûlüllah (S.A.V) öfkeli bir şekilde bakıp :
— Nerden biliyorsun? dedi. Havle Bint Hakîm :
— Ya Rasûlellah! O senin kahraman sahâbindir,
dedi. Peygamber (S.A.V):
— Ben Allah'ın elçisiyim ve Allah'ın bana ne
yapacağını bilmiyorum, dedi.
Müslümanlar Osman İbn
Maz'un'a çok acıdılar. Kadınlar ağladılar. Ömer İbnu'l-Hattab onları susturmak
istedi. Rasûlüllah (S.A.V);
— Yavaş ol Ömer! dedi. Sonra şunu ilâve etti :
— Şeytan'm çıkardığı gürültü ve feryattan
sakının. Gözden gelen (yaş) Allah'tan, ve merhamettendir. Elden ve dilden olan
(hareket ve gürültü) ise Şeytan'dandır.
Osman İbn Maz'un Bâkî'ye gömülen ilk muhacirdir.
Peygamber (S.A.S) başının ucuna bir taş koyup şöyle demiştir:
— Bu bizim selefimizin [önce gidenimizin) kabridir.
Rasûiüllah'ın oğlu
İbrahim öldüğünde Rasûlüllah (S.A.V] şöyle d mistir.
— Salih selefimiz Osman İbn Maz'un'a kavuş.
Havle Bint Hakîm Rasûlüllah'a şu soruyu sormuştur:
— Ya Rasûlellah! Kadın rüyada erkeğin gördüğünü
görür mü {ih tilâm olur mu)?
Peygamber (S.A.V)':
— Böyle birşey
görürse, gusül abdesti alsın, buyurmuştur
Hz. Aîşe bir gün Havle
Bint Hakîm'in yanına geldi. Havle pejmürde bir haldeydi. Peygamber (S.A.V}:
— Havle nekadar pejmürde! dedi-. Hz. Aîşe de şu
cevabı verdi:
— Gündüz oruç tutan, geceleyin namaz kılan
kocasız O, yapayalnız ve kocasız bir kadındır.
Ummu Şerîk
Rasûlüllah'a (S.A.V) hizmet ederdi. Kendini Pey-gamber'e (S.A.V) bağışlamış,
Rasûlüllah ise onunla evlenmemiş sonraya bırakmıştı.
Rasûlüllah (S.A.V)
Taif yakınında bir yerde konaklayıp, ordugâhını oraya kurdu. Malik İbn Avf
en-Nasrî ve beraberindekiler müslü-manları ok yağmuruna tuttular. İçlerinde Ebu
Sufyan İbn Harb'în bulunduğu bazı sahâbîler yaralandılar. Abdullah İbn Ebî
Bekr'e bir ok atıldı. Saîd İbn Saîd İbni'l-Âs yaralandı. Sabit İbnu'l-Ceza
el-Ensarî'ye öldürücü bir ok isabet etti. Müslümanlar Taif kalesine girmeye
çalıştılar, fakat bunu başaramadılar. Peygamber (S.A.V) Taif lilerin ok attığı
yerden uzak bir yere çekildi.
Havle Bint Hakîm
Rasûlüllah'ın hanımları Ummu Seleme ve neb Bint Çahş'la birlikte kaldı. Onlar
için iki çadır kurulmuştu.
Rasûlüllah'a (S.A.V)
Taif'li bazı köleler geldi. Rasûlüllah da (S, onları âzât etti.
Havle Bint Hakim :
— Ya Rasûlellah! Allah sana Taif'in fethini
nasip ederse Badiye int Gaylan veya el-Faria Bint Akîl'in zinetlerini (Onlar
zineti en çok admlardandi) bana ver, dedi.
Peygamber (S.A.V) :
— Havle! Sakif hakkında bana izin verilmemisse,
ne dersin? bu-
jrdu.
Havle Bint Hakîm gidip
bunu Ömer. İbnu'l-Hattab'a anlattı. Hz. 'mer Rasûlüllah'ın yanına gidip :
— Ya Rasûleliah! Havie'nin senin söylediğini
iddia ettiği sözün ahiyeti nedir?
Peygamber (S.A.V) :
— Evet, onu ben söyledim, buyurdu. Ömer
İbnu'l-Hattab :
— Ya Rasûlellah. Benim gitmeme izin verilmiyor
mu? dedi. Rasûlüliah (S.A.V) :
—Veriliyor, dedi.
Ömer İbnu'i-Hattab'in
gitmesine izin verdi. Böylece müslümanlar irmi günden fazla süren kuşatmadan
sonra Taif'ten ayrıldılar. [2]