Lübeyne Hatun; müemmel
b. Habib... Oğullarının cariyesi iken, Hz. Ömer'den önce müslüman olmuştu.
Hz. Ömer, müslüman
olmadan önce müşrik iken, müslümanlıktan döndürmek için Lübeyne Hatun'a en ağır işkenceleri yapardı.
Hassan b. Sabit derki
: «Ben, Umre hacısı olarak Mekke'ye varmıştım. Peygamber (S.A.V) halkı
İslâmiyete davetle uğraşıyor,ashabı da işkencelere uğratılıyorlardı.
Ömer b. Hattab'ın
başucuna dikildim. Kendisi beline izar tutunmuştu. Müemmel oğullarının
cariyesinin boğazını elleri gevşeyip yanlarına düşünceye kadar sıktı, durdu!
Kendi kendime (öldü
artık kadıncağız) dedim. Sonra onu bırakıp Zinnîre'nin üzerine yürüdü. Ona da
bunun gibi yaptı.
Ömer b. Hattab yine
bir gün müslümanlıktan döndürmek için Lü-beyne'ye işkence yapıyor, vurup
duruyordu. Dövmekten bıkınca, yorulunca da :
«Size acıdığımı
sanmayın!.. Sadece dayak atmaktan yoruldum. Dinlenir dinlenmez sizi
cezalandırmaya devam edeceğim. Siz bu yeni dini inkâr edip ondan ayrılmadıkça
da dayaktan vazgeçmeyeceğim» dedi.
Lübeyne Hatun, ona
«Eğer müslüman olmazsan, Allah da sana öyle yapacaktır» dedi.
Hz. Ebu Bekir (R.A)
Lübeyne Hatunu da satın alıp âzâd etti. Allah (O.O) onlardan razı olsun...
Bu kadın sahâbîer
İslam uğrunda, Allah yolunda gözleri kör edilinceye kadar, öldürülesiye kadar
boğazları sıkılarak işkenceler altında iken, yine Allah yolundan asla
sapmazlarken bugünkü kadınlarımız ise, her türlü dünya nîmetleHne sahip olduğu
halde, Allah rızası için neler yapıyorlar acaba?!.. Çocuklarına hangi
Peygamberin, sahabenin hayatlarını anlatıyorlar! İslamın hangi hükümlerini
öğretiyorlar! Kendileri biliyorlar mı?! Öğrenme gayretini gösteriyorlar mı?!
Öğrenmek ve öğretmek için hiç olmazsa ayda bir dinî kitap alıp evlerine götürüyorlar
mı?! Ama bunun yanında çocuklarını yarış atları gibi küçükten dersanelerde
yarışlara sokuyorlar. Çocuklarının dünyalığı için yemiyorlar, giymiyorlar,
çocuklarına Allahıni, Peygamberini, ahiretini öğretme yolunda değil de geçici
olan üç günlük dünyalık için hazırlıyorlar. Ebedî Âhiret âlemi için maalesef
masrafa ve zamana sıra gelmiyor ne hikmetse!..
Yine kadınlarımız,
kızlarımız, masa örtüsü, yastık yüzü, yemek takımı, karyola takımı vesâir
cehiz işleriyle ömürlerini tüketiyorlar da Allah için neler yapmalarını
öğrenmeye, ibâdet etmeye fırsat bulamıyorlar. İbâdetlerini terkediyorlar iş
yapacağız derken, sanki hiç ölmi-yeceklermiş gibi! Allahın huzurunda ömrünün
nerelerde, paralarını nerelerde harcadıklarından hesap sorulmayacakmış gibi!..
Yine gafil
kadınlarımız, Allah'a kulluğa ve ibâdeti unutup hayır, hasenatta; zekât ve
sadakada yarış yerine, geçici dünyanın modasında, koltuk takımlarında,,
büfelerde, porselen takımlarında vesâir lüks ve israfta yarışıyorlar...
Kocalarını ve ailelerini de gereksiz masrafa boğuyorlar... Sahabelerin İslam
anlayışı ve yaşayışı nasıl? Bizim anlayışımız ve yaşayışımız nasıl? Hiç
düşünmeyecekmiyiz halimizi!.. Allahın huzuruna nasıl varacağımızı!..
İslamdan habersiz genç
kızlarımız ve gafil kadınlarımız, arkadaşlarının, akrabalarının, âmirlerinin
vesâirlerin kınama ve ayıplamasından utanarak başlarını örtmüyorlar,
ibâdetlerini yapmıyorlar. Halbuki korkulacak en büyük makam Yüce Allah'tır.
Allah'ın kullarının kınamasından veya cezasından korkuyorlar da niçin Allah'ın
cehennemdeki azabından ve cezasından korkmuyorlar? Yoksa Âhirete mi
inanmıyor-lar?!..
Yine bazı gafil
müslüman aileler, kendileri başlarını örterler, ibâdetlerini yaparlar da,
çocuklarına gelince, daha gençler, ilerde yaparlar, önce dünyalıklarını
kazansınlar vesâir bahanelerle -sanki yarın ya-şıyacaklarına garantileri varmış
gibi- güya sevdikleri ve şefkatlerinden kıyamadıkları çocuklarını bilerek
kendi elleriyle cehennem ateşine atıyorlar... Dünyalıklarına kıyamadıkları
sevgili yavrularının Âhiretle-rini kendi elleriyle mahvediyorlar hiç aldırış
etmeden... [1]