- Ali b. Zeyd şöyle anlatıyor: Ben hükümet işlerinin görüldüğü konakta Haccâcı Zâlim ile oturuyordum. O sıralarda da İbnü’l-Eş’as, Emevîlere karşı ayaklanmıştı. Bu hadiseden dolayı halk grup grup konağa getiriliyor; birçokları kılıçtan geçiriliyor, bir kısmı da tevbe ettikten sonra serbest bırakılıyor du. Orada bulunduğum esnâda Enes b. Mâlik adlı sahabi de oraya geldi. Haccac ona şunları söyledi:
“Ey habis! Ey fitnelerin kaynağı! Sen daha önceleri Ali b. Ebî Tâlib ve İbn Zübeyr’le de birlikte olmuştun. Şimdi ise İbn Eş’as’ın yanında yer alıyorsun. Ayağını denk al! Nefsimi kudret elinde tutana yemin ederim ki senin kökünü ağaçlardaki zamkın kazındığı gibi kazıyacağım ve derini de Arabistan kelerinin kızartılmak için yüzüldüğü gibi yüzeceğim”. Enes b. Mâlik
“Emir bu sözleriyle kimi kastediyor? Allah kendisini ıslah eylesin!” dedi. Haccac
“Seni kastediyorum. Allah kulaklarını sağır etsin!” diye karşılık verdi. O zaman Enes
“İnnâ lillâhi ve innâ ileyhi râciûn. (Allah’tan geldik ve O’na döneceğiz)” dedi ve başka bir şey söylemeksizin dışarı çıktı. Orada şunları söyledi:
“Eğer çocuklarımı düşünüp Haccac’ın onlara bir şey yapmasından korkmasaydım ona öyle bir cevap verirdim ki beni o dakikada öldürtürdü.”[1]
- İbn Ömer şöyle anlatıyor:’Haccac’ın bir hutbesini dinlemiştim. Bu hutbenin bir yerinde kabul edilmesi mümkün olmayan bir söz söyledi. Bunun üzerine müdahale ederek onu uyarmak istedimse de Hz. Peygamber’in şu hadisini hatırlayarak bundan vazgeçtim: Bir keresinde Hz. Peygamber
“Mü’min kişilere nefsini zelil etmesi uygun düşmez” dediler.
“Ey Allah’ın Rasûlü! Kişi nefsini nasıl zelil eder?” diye sorduğumda da
“Kişinin, nefsini zelil etmesi; onu, gücünün yetmeyeceği bir belaya bulaştırmasıdır” buyurdular.[2]