59- EL-VASIK HARUN BİN MUHAMMED
(Hilafet Dönemi, Hicri: 227-232)
Harun El-Vasık Hicri 196 yj.li Şaban ayının yirminci günü, Mekke-i Mükerreme yolunda dünyaya geldi. Beyaz pembe tenli, yakışıklı ve orta boyluydu. Yapısı güzeldi. Sol göz bebeğinin üzerinde beyaz bir nokta vardı. El-Vasık şairdi ve aynı zamanda şiir rivayet ederdi. Hoş görülü ve sabırlıydı. Amcası El-Me'mun onu çocuklarından bazısına tercih ederdi. Annesi Karatis adıyla anılan bir cariyeydi.
El-Vasık, babası El-Mu'tasim'ın ölümünden sonra ondokuz Rabiulevvel 227 tarihinde hilafet makamına getirildi. O da babası ve amcası gibi Kur'ariın yaratık olduğunu ileri sürüyordu. Döneminin ilk zamanlarında böyle inanıyordu. Basra Valisine haber yollayarak imamları ve ilim ehlini bu felsefeye inanıp inanmadıklarını anlamak için imtihan etmesini emretti. Bu teze inanmadığı için de ulemadan önemli bir mevkiye sahip olan Ahmed Bin Nasr Bin Malik Bin El-Heysem El-Huzai'yi katletti. [1] Halbuki bu zatın dedesi Malik Bin El-Heysem AbbasoğuUan'mn ilk ve başta gelenpropagan(üstlerinden biriydi. Aynı zamanda Ahmed hadis alimle-rindendi. Kur'an-ı Kerim'in yaratık olduğu tezini reddetmiş bu inanca kapılanlara karşı hücuma geçmişti. Halkı uyarmaya, onların doğruya inanıp doğruyu işlemeleri, fenalıktan sakınmaları için davet yapmaya başladı. Bunun üzerine El-Vasık onu yakalatarak Bağdat'tan Samarra'ya getirtti ve onu öldürdü. Ne varki El-Vasık son zamanlarında bu davadan vazgeçti.
El-Mu'tasım ölünce Dımışk'ta Kaysoğulları Kabilesi ayaklanarak valiyi abluka altına aldılar. El-Vasık komutan Reca' Bin Eyyub El-Hadari komutasında üzerlerine bir kuvvet gönderdi. Marc-ı Ra-hıt'ta kamp kurmuşlardı. Eyyub komutasındaki güvenlik kuvvetleri Doma denilen yerde asilerin üzerine yürüyerek onlara karşı üstünlük elde ettiler. Eyyub Dımışk'ta sükûneti sağladı ve ondan sonra da Filistinde ayaklanan maskeli Ebu Harb'in üzerine yürüdü.
El-Vasık 229 yılında devlet memurlarının bir çoğunu hapse attırdı. Bazılarını dayak cezasına, bazılarını ise ağır para cezasına çarptırdı. Çünkü bunlar yolsuzluk ve işe karşı samimiyetsizlikle suçlanmışlardı.
Hicri 230 yılında da Medine civarında bulunan göçebe Araplar karışıklık çıkardılar. El-Vasık, Büyük Boğa komutasında üzerlerine bir ordu gönderdi. Büyük Boğa onlara galebe çaldı ve Mekke ile Medine arasında yaşamakta olan Beni Süleym kabilesiyle Medine'nin doğusunda bulunan Gatafan ve Temim oğulları gibi fenalık yapmış kabileleri cezalandırdı.
Bu sıralarda Bizanslılar'm durumuna gelince Kral Teofil ölmüş yerine ise 227 yılında oğlu Mihail geçmiş bulunuyordu. Mihail henüz küçük bir çocuktu. Bu sebeple annesi Teodora devleti idare ediyordu.
231 yılında da müslümanlarla Bizanslılar arasında esir mübadelesi yapıldı. Bizanslıların elinde 4362 müslüman esir bulunuyordu. Müslümanların elinde ise bunun kat kat fazlası sayıda Rum esirler bulunuyordu. Esir mübadelesinden sonra Komutan Ahmed Bin Said bir kış ordusu başında Bizans topraklan üzerine yine sefere çıktı.
230 yılında da Horasan Valisi Abdullah Bin Tahir öldü. Bunun üzerine El-Vasık ölen babasının yerine oğlu Tahir'i vali tayin etti. Böylece Horasan Valiliği babadan oğula geçen bir miras haline geldi.
Bu dönemde Haricilerden Muhammed Bin Amr Rabiaoğulla-rı diyarında ayaklandı. Fakat yakalanarak Samara'ya sevk edildi ve burada idam edildi.
Halife El-Vasık 24 Zilhicce 232 günü Ölünce yerine kardeşi El-Mütevekkil Bin El-Mu'tasim'a bey'at edildi. Hilafet süresi sadece 5 yıl 9 ay ve birkaç günden ibaret olmuştu.
Bu devirdeki beyliklere gelince, Tahert'deki İbadiyye Haricileri ile Sicilmasa'daki Safariyye Haricilerine ait devletlerin durumunda herhangi bir değişiklik yoktu. Birincisinin başında Eflah Bin Ab-dülvahhab, ikincisinin başındaysa Meymun Bin Bakıyya bulunuyordu. Keza İdrisiler Beyliğinin başında da El-Vasık döneminin öncesinden beri Ali Bin Muhammed Bin İdris bulunuyordu.
Bu sıradaki Endülüs hükümdanysa ikinci Abdurrahman El-Avsat'tı. Tutayla (Tudela) Valisi Musa Bin Musa ile arasında 228 yılında savaş çıktı. Bu sırada Franklar İslam topraklarına deniz yoluyla saldırıya geçerek Şuzuna [2]'ya baskın düzenlediler ve buradan da İşbiliye'ye [3] geçtiler. Birkaç kez müslümanları bozguna uğrattılar ve İşbiliye'ye yakın bir yerde 24 saat kadar konakladıktan sonra nehir üzerindeki gemilerine geçtiler, Abdurrahman bu olayı haber alınca îşbiliye halkına bir imdat kuvvet gönderdi. Franklar geri çekilip Labla'ya çıkıncaya ve çökertilinceye kadar İslam kuvvetleri onlarla mücadele ettiler.
Ağlebilerin bu sıralardaki durumuna gelince Kayravan Valisi Ebu'l-Abbas Muhammed Bin El-Ağleb 228 yılında El-Fadl Bin Cafer El-Hemedani'yi bir deniz kuvveti başında sefere çıkardı. Bunlar Masina Limanına indiler. El-Fadl, iki yıl orada kaldı ve nihayet müslümanlar 232 yılında Masina kentine girmeyi başardılar. Aynızamanda Ebu'l-Ağleb El-Abbas Bin El-Fadl da 229 yılında bir askeri birliğin başında yola çıkarak orada cephedeki müslümanlara destek olmak üzere gitmişti. Nitekim Sicilya'daki fetih harekatını sevk ve idare etmiş, fethi tamamına o erdirmişti.
Ağlebiler Emirliği'nin başındaki aileden Muhammed Bin El-Ağleb ile kardeşi Ahmed Bin El-Ağleb arasında savaş çıktı. Muhammed uğradığı bir yenilgiden sonra biraderi Ahmed'e karşı üstünlük elde ederek onu Maşrık tarafına (doğuya) sürdü. Ahmed sürgün sırasında bulunduğu Irak4ta öldü. Muhammed, kardeşi Ahmed'in, başına açmış bulunduğu dertten kurtulunca bu sefer de Zap Valisi Salim Bin Galvan'ın ayaklanmasıyla karşı karşıya geldi. Muhammed onu bu valilikten azletmiş, vali de (buna tepki olarak) isyan etmişti. Ayaklanan vali Salim Bin Galvan, Kayravan üzerine yürüdü. Taraflar arasında kanlı savaşlar cereyan ettikten sonra neticede Salim Öldürüldü ve savaş da sona erdi. [4]
[1] îmam Suyuti, bu katil kralın Ahmed Bin Nasr'ı bizzat kendi eliyle şehid ettiğini kaydetmektedir. Tarih bu cinayeti ayrıntılarıyla tesbit etmiştir. (Mütercim)
[2] Şuzuna; Medina-Sidonia, İspanya'da bir kent
[3] İşbiliye; Sevilla İspanya'da bir kent (Mütercim)
[4] Ibn-i Kesir, Ei-Bidaye tere, c. 10, s. 308, 499, 505-520
Mahmud Şakir, Hz. Âdem'den Bugüne İslam Tarihi, Kahraman Yayınları: 4/387-390.