63- EL-MUNTASIR BİLLAH MUHAMMED BİN CAFER EL-MÜTEVEKKİL (HİLAFET DÖNEMİ, HİCRİ: 24248)
Adı Muhammed El-Muntasır Bin Cafer El-Mütevekkil'dir. 222
yılında Samarra'da doğdu. Annesi Bizans asıllı bir cariyeydi. Habe-şiyye diye anılırdı. El-Muntasir'm künyesi ise Ebu Cafer'di. Ebu Abdullah olduğu da söylenmektedir. Güzel yüzlü, esmer, gözleri büyükçe, burnu kemerli, orta boylu tıknaz, göbekli ve yakışıklıydı. Çok zeki ve heybetliydi. Hayırseverdi, zulmü azdı. Hazreti Ali'nin soyundan gelenlere ihsanlarda bulunur, hal hatırlarını sorardı. Hz. Hüseyin'in »mezarını ziyaret etmelerine karşı konan yasağı kaldırarak üzerlerindeki korkuyu bertaraf etti. Sonra Fedek arazisini de onlara iade etti [1] Taberi Tarihine göre de El-Muntasır fizik olarak iri gözlü doğan burunlu, kıvırcık saçlı idi. Güzel konuşurdu. Anlatıldığına göre de heybetliydi.
Babasının öldürülmesinden sonra Hicri 247 yılı Şevval ayının dördüncü günü hilafet makamına getirildi. Vezir El-Feth Bin Ha-kan'ı babasını öldürmüş olmakla suçladı. Bu yüzden babasının intikamı olarak O'nu idam etti. Hilafet makamına gelmeden önce Türkleri severdi. Fakat halife olunca onlara söver oldu ve kendilerinden halifelerin katilleri diye söz ederdi.
Veziri Ahmed Bin El-Hatib ile iki Türk komutan Vasıf ve Boğa, halifeye, iki kardeşi: El-Mu'tez ve El-Müeyyed'i veliahtlıktan atması ve oğlu Abdülvahhabı bu makama getirmesi konusunda baskı yaptılar. Halife EI-Mun'tasır da mecbur olup bunu kabul edinceye kadar ısrar ettiler. Halife'nin kardeşlerinden El-Müeyyed korkusundan bu kararı kabul ederken El-Mu'tez ise reddetti. Bunun üzerine aşağılandı ve hakaret gördü. Sonra biraderi El-Müeyyed kendisini ikna edince, teklifi kabul etti. Ne varki El-Müeyyed kısa bir süre sonra hizmetçisinin eliyle katledildi ve yatağında ölü olarak bulundu. Başka bir rivayete göre ise azledildi, zincire vuruldu ve kardeşi El-Mu'tezzin hilafeti zamanında işkence altında öldü.
Sonra halife, vezir Ahmed Bin El-Hatib'in tezgahladığı bir hileyle Türk komutan Vasıf'i Bizans üzerine Malatya yoluyla gönderdi ve gerektiğinde akınlar düzenlemek üzere dört yıl süreyle sınırlarda kalmasını emretti.
Bu sıralarda El-Cezire'de Musul taraflarında Muhammed Bin Ömer Eş-Şâri adında biri devlete karşı baş kaldırdı. Halife El-Muntasir bu adamın üzerine Komutan İshak Bin Sabit El-Ferga-ni'yi şevketti. İshak da bu isyancıyı yakalayarak halifeye gönderdi. Sonuçta onunla birlikte ele geçirilen yandaşlarıyla beraber idam edildiler.
Halife El-Muntasır aynı yılın Rabiüssani ayının beşinci günü öldü. Böylece iktidar dönemi altı ayı sadece bir gün geçecek kadar bir süre aldı. Ölüm sebebinde de ihtilaf vardır. Rabiulevvel ayının 25'nci günü yakalandığı boğaz ağrısından ya da yediği armuttan zehirlenerek öldüğü söylendiği gibi zehirli bir neşterle kan aldırdığı veya daha başka sebeplerle öldüğü de söylentiler arasında yer almaktadır. El-Muntasir, daha sonraları mezarının nerede olduğu bilinen ilk Abbasi halifesidir. Bu da annesi tarafından mezarının açıklanmasının istenmesi üzerine oldu.
El-Muntasır'd an sonra amcasının oğlu EI-Müstainu Billah halife seçildi. Bu dönemde emirliklere gelince durumlarında ilk Abbasi asrından farklı bir değişme olmadı. Zaten El-Muntasır'm hilafet dönemi sadece altı ay devam etmişti. Emirlikler yalnızca Magrıp'ta varlık göstermişlerdi. Doğu bölgesine gelince buradaki Tahiri Emirliğini ne bir devlet ne de bir devletçik sayamayız. Çünkü bunlar katiyyen Abbasilere karşı gelmediler. Bölgenin emirleri, her ne kadar Tahir Bin Hüseyn'in sırf çocukları arasından seçiliyor idiyseler de yine de vali sıfatıyla Halife tarafından tayin edilirlerdi. Saffari Emirliği de henüz bir devlet hüviyetini kazanmış değildi. Emirliğin kurucusu Yakup Bin El-Leys Es-Saffar her ne kadar sınırlarını genişletmeye başladı ve Sicistan'dan Herat'a geçerek burayı ilhak ettiyse de halifeye karşı gelmedi.
Endülüs'e gelince Hicri 238 den beri idare Muhammed Bin Abdurrahman'm elindeydi. Bu sıralarda müslümanlar Barselona üzerine sefere çıkmış, etrafını ele geçirip buralarda bulunan iki kaleye de girmişlerdi. Sonraları tekrar avdet ettiyse de bir daha alamadılar. Çünkü artık hıristiyanların eline geçmişti.
İdrisiler Emirliğine gelince burası şiddetli ihtilaflar içindeydi. Zira idare zaman zaman kırsal bölgenin sorumlusu Ali Bin Ömer Bin îdris'in bazen de El-Kasım Bin İdris'in çocuklarının eline geçiyordu. Buna ilaveten Safari Haricilerinin liderlerinden biri olan ve Ali Bin Ömer Bin İdris'i Avrupa'ya kaçmaya mecbur eden Ab-dürrezzak El-Fehri'nin devrimi de bir gaile oluşturuyordu. Fakat Fas halkı kaçan Ali'nin yeğeni Yahya Bin İdris Bin Ömer Bin İdris'i davet ederek ona bey'atte bulundular. Yahya idarede kaldığı sürece ve Hicri 292 de Er-Rabi' Bin Süleyman tarafından öldürü-lünceye kadar devamlı olarak Haricilerle savaştı.
Sicilmasa'daki Harici Safarilere ait Emirliğe gelince bu emirliğin imamı (yani hükümdarı) Meymun Bin Bakiyya idi. Hükümdarlık süresi 224-263 yılları arası devam etti. Bu emirlik kendi iç işleriyle uğraşıyordu.
Tahert'teki harici ibadilerine ait emirliğin imamı ise, 208-258 yılları arasında hükmeden Eflah Bin Abdulvahhab'tı. Bu emirlik de ötekisi gibi kendi iç işleriyle meşguldü.
Kayravan'daki Ağlebiler Emirliği'nin başında da Ebul Abbas Ahmed Bin Muhammed El-Evvel (242-249) bulunuyordu. Bu sıralarda İslam fütuhatı Siciya'da sürmekteydi. Komutan El-Abbas Hicri 247 de ölünce askerler O'nun yerine oğlu Abdullah'ı başlarına komutan seçtiler. Abdullah -ilk başlarda- bir takım kaleleri ele geçirmeye muvaffak oldu. Ağlebiler beş ay sonra da bu adaya Haf-face Bin Sinan'ı emir olarak gönderdiler.
- Yemen'deki Benî Ziyad Kabilesi'ne gelince merkezi Zübeyd kendi ve emiri ise İbrahim Bin Muhammed Bin Abdullah bin Ziyad idi. 242-289 yılları arasında bu emirliği idare etti.
Yemen'deki BenîYa'fur (Ya'furoğulları) Emirliği Önce Şibam'da kuruldular, sonra Ziyadoğullarmdan Es'ad Bin Ebiya'fur zamanında bütün San'a'ya hakim oldular. Bu devleti İbrahim BinYa'fur (225- 260) kurmuştu. [2]
[1] Fedek, Hz. Peygamber (sav)'in mülküydü.-Peygamberlerin bıraktığı miras ümmetlerine aittir, mealindeki vasiyetine binaen Hz. Ebubekir bu araziyi ka-mulaştirmış bu yüzden de Hz. Fatıma ile arası açılmıştı. (Mütercim)
[2] îbn-üi Esir, El-Kamil tere, c. 7, s. terc.c. 11, s. 16-21,23-25 94, 98-103; îbn-i Kesir, El-Biday
Mahmud Şakir, Hz. Âdem'den Bugüne İslam Tarihi, Kahraman Yayınları: 5/7-10.