73- EL-MUTTAKİ LİLLAH İBRAHİM BİN CAFER EL-MUKTEDİR (HİLAFET DÖNEMİ, HİCRİ: 329-333)
Adı İbrahim Bin Cafer El-Muktedir'dir. Hicri 295 yılında doğdu. Biraderi Er-Razı Billah'tan yaşça daha büyüktür. Annesinin adı "Hallub" adında bir cariyeydi. Kardeşi Er-Razı Billah'ın vefatından sonra kendisine halife sıfatıyla bey'at edildi. Bu sırada 34 yaşındaydı. Halife olmak onun hayat tarzını hiç mi hiç değiştirmedi. Nitekim henüz halife olmadan önce sahip bulunduğu bir cariyeden başka kadınla yaşamadı. Ne önce ne de sonra ağzına hiç içki koymadı. Çok Kur'an okurdu.
Hilafet ve devlet işleriyle hemen hiç alakası yoktu. Çünkü silahlı kuvvetler başkomutanı ona musallat olmuş, onu avucunun içine almıştı. Hatta Baş komutanın kâtibi Beckem bile O'na dişini geçirmişti. Beckem öldürülünce yerine Deylemli Gürtekin'i Başkomutan olarak nasbetti. Daha önce Başkomutan olan Muham-med Bin Raik Halife'ye ters düşerek Gürtekin'e karşı mücadele verdi ve onu yendi. Gürtekinse kaçarak saklandı. Bu kez Bin Raik yeniden "Emirül Ümera" yani Baş komutan oldu.
Bu arada Ebu'I-Hüseyn Muhammed Bin Ali El-Beridi, Bin Raik'a karşı savaşmak üzere Vasıt kentinde ayaklandı. Taraflar arasında cereyan eden çarpışmalar sonunda yanında Halife El-Muttaki Bülah'm da bulunduğu Komutan Bin Raik yenik düştü ve ikisi birlikte Musul'a doğru kaçtılar. Tikrit şehrine ulaşınca burada Sey-füddevle Ali Bin Abdillah Bin Hamdan ve kardeşi Nasıruddevle El-Hasan'la karşılaştılar. Sonra, Muhammed Bin Raik bir suikast sonucu öldürüldü. Bunun üzerine Halife, El-Hasan Bin Abdillah Bin Hamdan'ı başkomutan olarak nasbetti. Ona Nasıruddevle, kardeşine de Seyfuddevle unvanlarını verdi. Halife sonra yanında Ham-dan'm 2 oğluyla beraber Bağdad'a döndüler. Bunun üzerine isyancı Muhammed Bin Ali El-Meridi Bağdat'tan kaçarak Vasıt'a döndü. Onu Seyfuddevle arkadan kovalayınca bu sefer de Basra'ya kaçtı.
Ancak Vasıt'taki devlet ileri gelenleri Seyfuddevle'ye karşı ayaklanınca kendisi Bağdad'a, kardeşi Nasıruddevle ise Musul'a kaçtı. Bu sefer de Tüzün Vasıftan Bağdat üzerine yürüyerek şehre girdi ve Baş komutan oldu. Seyfuddevle ise Musul'a kardeşinin yanma kaçtı. Ancak neden sonra Halife El-Muttaki ile Tüzün'ün arası açıldı. Tüzün de Ebu Cafer Bin Şirzad komutasında Bağdat üzerine bir ordu gönderdi. Bu ordu şehre girerek idareyi ele aldı. Halife El-Muttaki bu olayı Musul Emiri Nasıruddevle Bin Hamdan'a yazdı. O da büyük bir orduyla gelince Şirzadoğlu kaçarak gizlendi. Halife de ailesiyle birlikte Tikrit'e gitti. Şirzadoğlu ise Bin Ham-dan'la bir savaşta karşılaştı. Ne varki bu savaşta Bin Hamdan ve Halife hezimete uğrayarak Musul'a kaçtılar. Ancak Şirzadoğlu da onları arkadan takibe koyuldu. Sonra ikinci defa aralarında cereyan eden savaş yine Halife ve Bin Hamdan aleyhinde sonuçlandı. Bu kez de ikisi Nusaybin'e kaçtılar.
Halife El-Muttaki, bu seferde Mısır lideri El-İhşid Muhammed Bin Toğc'la haberleşerek O'ndan, yanma gelmesi talebinde bulundu. Fakat daha sonra, Hamdan'm, iki oğlunun o'na karşı öfkeli bulunduklarını ve kendisinden bıkkın olduklarını anlayarak bu isteğinden vazgeçti ve bu kez de Tüzün'Ie haberleşerek barış teklifinde bulunmayı uygun gördü. Nitekim Tüzün de bu isteğe muvafakat etti.
Ancak daha sonra İhşid Halife'yi ziyaret etti. Halife bu sırada Rakka'da bulunuyordu. Halife, İhşid'e idareyi ele geçimiş bulunan Türk asıllı askerlerden ve onların yapmakta oldukları hıyanetlerden söz etti. Bunun üzerine İhşid, Halife'den kendisiyle birlikte Mısır'a gelmesi için teklifte bulundu. Fakat Halife El-Muttaki bu teklife olumlu cevap vermedi. Bunun üzerine İhşid Mısır'a döndü. Halife ise Bağdad'a avdet etti. Bu sırada Tüzün Halife'yi saygıyla karşıladı ve kortejinin eşliğinde yaya olarak yürüdü. Ta ki Halife için hazırlanmış bulunan ağırlama kampına ulaşıncaya kadar. Ancak Halife kendisi için hazırlanan konağına varır varmaz komutan Tüzün O'nun gözlerine kızgın mil çektirerek Bağdad'a gözlerim kaybetmiş olarak götürdü. Sonra da Abdullah Bin El-Muktefi'yi getirerek O'na bey'atte bulundu. Aynı zamanda devrik Halife de (bu zorlayıcı ortam içinde kendisine rağmen) yeni halifeye bey'at etti. O'ndan sonra da Dicle adalarından birinde hapsedildi ve hicri 357 yılında ölünceye kadar 25 yıl zindanda kaldı.
El-Muttaki Billah'm döneminde Bizanslılar İslam topraklarına saldırarak Nusaybin'e kadar vardıkları her yerde hevesleri ve canları nasıl istiyor idiyse erkekleri öldürdüler, kadınları ise esir alarak kaçırdılar. [1]
[1] îbn-üi Esir, El-Kamil tere, c. 8, s. 312-319, 321-326, 336-340, 345-347. 350, 356-357
Mahmud Şakir, Hz. Âdem'den Bugüne İslam Tarihi, Kahraman Yayınları: 5/125-127.