EBU CENDEL KARŞISINDA ANCAK PEYGAMBER SABRI GEREKİRDİ
Hele imza merasimi yeni bitmişti ki, mürekkepler kurumadan Mekke murahhasının oğlu Ebu Cendel, yüzü yara bere içinde gelip iltica etmişti. Anlaşma icabı Resulullah (s.a.) onu geri teslim ederken, Ebu Cendel de: "Ey Müslümanlar beni müşriklere geri mi veriyorsunuz? Beni dinimden döndürmelerine müsaade mi ediyorsunuz?" diye bağırıyordu. Müslümanlar son derece hislenmişler, sabırları taşınıştı. Hattâ Hz. Ömer (r.a.) yerinden sıçrayarak Ebu Cendel'le birlikte yürümüş kılıcını ona uzatıp: "Yâ Ebu Cendel, onlar müşriktirler ve onlardan birisinin kanı köpek kanı gibidir" diyerek kılıcı alıp babasını öldürmesini istemişti. Resulullah ise, "Ey Ebu Cendel, sabret ve bekle, Muhakkak ki, Allah sana ve seninle beraber olan güçsüzlere bir kurtuluş ve çıkış imkânı sağlayacaktır Biz Kureyşliler'le sulh yaptık. Biz onlara, onlar da bize Allah adına söz verdik. Binaenaleyh biz ahdimizi bozmayım" buyurmuştu.
Ebu Cendel ise yolda müşriklerin ellerinden kaçarak, çölün yolunu tuttu. Ve orada kendisi gibi Mekke'den kaçanlarla birlikte, bir çete kurdu. Ve az zaman sonra, Mekke kervan yollarını tamamen kesti. Mekke'nin ticaret ve ulaşımını felce uğrattı. Nihayet bizzat Mekkeliler, Hz. Peygamber (s.a.)'e müracaat ederek bu kanun dışı adamları Medine'ye kabul ederek yolları kurtarması ve bu sebeple anlaşmanın o parlak maddesini ilga etmesi için yalvarmak zorunda kaldılar. Netice olarak Hz. Peygamber (s.a.) muahedenin bütün avantajlarını muhafaza etmiş tek zararlı maddesini de bizzat o maddeden istifade edenlere hem de yalvartarak iptal ettirmiş oldu. GERÇEKTEN, HUDEYBİYE, BEŞERÎ İDRAKİN ÖTESİNDE BİR FETİHTİR!
Evet Hudeybiye Sulhu, gerçi zahiren İslâmiyet aleyhinde ve Kureyşliler bir derece galip görülmüş olduğu halde manen büyük bir fetih hükmünde olmuş ve diğer fetihlerin de anahtarı olmuştur. Hudeybiye Sulhu ile gerçi maddî kılıç kınına muvakkaten kondu. Fakat Kur'ânı Hakîm'in şimşek gibi elmas kılıncı çıktı, kalpleri, akılları fethetti. Sulh münasebetiyle birbiriyle karışıp görüştüler. İslâmiyet'in güzellikleri, Kur'an'ın nurları, inat ve kavmî taassubların perdelerini yırtarak, hükümlerini icra ettiler.
Meselâ; bir harp dahisi olan Halid b. Velid ve bir siyaset dahîsi olan Amr İbn'ül As gibi, mağlubiyeti kabul etmeyen zatlara Hudeybiye Sulhu ile, Kur'ânf kılınç, tecellisini gösterdi ve onları mağlup etti. Medinei Münevvere'ye tam bir itaatla gelip İslâmiyet'e boyun eğerek teslim olduktan sonra Hz. Hâlid, bir seyfullah, "Allah'ın kılıncı" şekline girdi ve İslâmi fetihlerin bir kılıncı oldu.