a- Beşerî Yönü

Hz. Peygamber diğer insanlar gibi bir beşerdi. Nitekim hakkında; "Evet O, bir beşerdir. Diğer beşer gibi değildir. Onların en mükemmelidir. Nitekim Yakut ta bir taşdır. Ancak taşların en kıymetlisidir"130 denmiştir. Onu Cenâb-ı Hak, şöyle takdim etmiştir; "De ki, ben de sizin gibi bir beşerim.."131 O, diğer insanlar gibi yemiş, içmiş ve hasta dahi olmuştur132. Biz O'nun beşerî yönünü, daha önce bir doktora tezi olarak yazdığımızdan burada daha fazla bilgi verilmeyecektir.

Hz. Peygamber'in bir de peygamberlik yönü vardır. Ancak O'nun peygamberliğinin en önemli delili, mucizeleri değil beşerî yönü, ama insanlığın kemalini gösteren bir seviyedeki beşerî yönüdür. Kendisine ilk iman eden eşi Hz. Hatice, O'nun peygamberliğine delil olarak, mucizelerini değil, beşerî halini delil gösteriyordu. Bu vesile ile şöyle demişti: "... Vallahi, Allah seni hiçbir zaman utandırmaz, üzüntüye uğratmaz. Çünkü sen akrabana bakarsın. İşini görmekten aciz olanların işini görür, sıkıntılarını yüklenir, yoksula muhtaç olduğu her şeyi, diğer insanların veremeyeceği bir seviyede verirsin, misafiri ağırlar, felakete uğrayan halkına yardım edersin...”133 Bu sözlerde beyân edilen hasletler, birer ahlâkî davranıştır. Aslında Hz. Peygamber (sav) yüce bir ahlâka sahipti (el-Kalem 4). İlk müslümanların hiçbirisi Hz. Peygamber'den mucize istememişlerdi. Mucizeleri müşrikler istemişlerdi. Peygamberler, peygamberliklerini mucizelerle isbat ederken, Hz. Peygamber nübüvvetini daha ziyade beşerî yönü, doğruluğu, tebliğ ettiği kitabın yüksekliği ile isbat etmiştir134. Bu durumunu Kur'ân-ı Kerîm şöyle açıklamaktadır: "(İnkarcılar) dediler ki, biz sana, katiyyen inanmayız. Ta ki, bizim için şu yerden bir pınar akıtasın", "yahut senin hurmalıklardan, üzümlüklerden bir bahçen olsun da, aralarında da şarıl şarıl ırmaklar akıtasın" ..."135 dediler. "Şöyle de, "Rabbimin şanı yücedir. Ben Allah'ın Rasulü, bir beşerden başkası mıyım ki?"136 (el-İsrâ, 90,91,93). Peygamberler, birer beşer olmakla beraber kendilerine teveccüh eden vahyin bir vahy-i ilâhî olduğunu mucizat vs. ile bilmiş ve kendilerinde kesin bilgi hasıl olmuştur137. Şimdi Peygamberliğin kendine dayandığı vahyi, bildirildiği kadarıyle izah etmeye çalışalım.


130 el-Kastallânîel-Mevâhibü'l-Ledünniyye, 1,342 Beyrut t.siz.

131 Kur'ân-ı Kerîm, el-Kehf, 110

132 el-Kâdî İyâz, a.g.e. II, 224-227.

133 el-Kâdî İyâz, a.g.e. III,13; el-Buhârî, Bed’ü'l-Vahy (1,3)

134 Mevtana Şibli, a.g.e. III,13. Bu konuda ayrı bir çalışma yapmaktayım (müellif).

135 el-Kâdî İyâz, a.g.e. 1,493-495.

136 Miras, Kamil, Sahih-i Buharî Muhtasarı Tecrid-i Sarih Tercemesi IX,283 Ankara 1971.

137 Bilmen. Ömer Nasuhi, Muvazzah İlm-i Kelâm s. 136 İstanbul 1959.