Sıhhat Yönünden Hz. Peygamber'in Mucizeleri

Hz. Peygamber'in mucizeleri, Kur'ân'da mücmel (özet) olarak yer almış, ayrıntılar hadis-i şeriflere bırakılmıştır. Hz. Peygamber'in en büyük mucizesi Kur'ân-ı Kerîm'dir. O, diğer peygamberlerin mucizeleri gibi geçici olmayıp süreklidir. Kur'ân'ın icazı hususunda eskiden ve zamanımızda çok eser yazıldığı için, burada bilgi verilmiyecektir. Mucizeler başlıca aklî ve naklî olmak üzere iki kısma ayrılır:

a- Naklî Delillerle Sabit Mucizeler

Delâilü'n-Nübüvve ile ilgili hadislerin çoğu sahihtir. Biz burada onları kısaca, "sahih" ve "zayif" olmak üzere iki kısma ayıracağız:

l- Sahih Hadislerle Sabit Mucizeler ve Bulundukları Eserler

a- Sahih Hadislerle Sabit Mucizeler:

Delâilü'n-Nübüvve kitablarındaki hadislerin bir çoğu sahi-heyn'in hadisleridir. el-Buhârî'de, "Âlâmâtü'n-Nübüvve" başlığı altında 70 den fazla hadis yer almaktadır. Bu hadislerde, ayın ikiye ayrılması, Kisrâ ve Kayser'in devletlerinin yıkılacağı, Mescid-i Nebevî'de kütüğün inlemesi208, hastaların duası ile iyi olması209, az suyun bereketlenip çok insana yetmesi, yemeğin bereketlenip bir çok insana yetmesi210, duası ile yağmurun yağması, istikbalden haber vermesi211 gibi şeyler yer almıştır.

Ayrıca, Miraç konusu ve göğsünün manevî bir ameliyatla yarılıp kalbinin yıkanması aynı kaynakta yer almıştır. Yine gıdaların teşbih ettiği meselesi de el-Buhârî'de yer almaktadır212.

el-Buharî'de yer alan diğer mucizelerin bazıları şunlardır: Hz. Peygamber (sav) Hendek'in kazımı sırasında büyük bir kayayı balyozla bir vuruşla kırmıştı213. Hz. Ebu Bekr, Hz. Ömer ve Hz. Ali bir dağın (Hira veya Uhud) üzerinde, Hz. Peygamberle birlikte idiler. Dağ sallandı. Hz. Peygamber, "Ey dağ dur, üzerinde bir peygamber, bir sıddık ve şehid vardır" dedi. Dağ durdu214. Tembel atların Hz. Peygamber'in altında çevikleştiği de bilinmektedir215. Rasûlullah'ın yanından gecenin karanlığında ayrılan Useyd b. Hudeyr ile Abbâd b. Bişr'in yollarını bir nurun aydınlatması da sahih rivayetlerin arasındadır216. Önceleri hadisleri unutan Ebu Hureyre için dua ettikten sonra, artık Ebu Hureyre'nin unutmaması da bir mucizesidir217. Seleme'nin yaralanan ayağına okuması ve üflemesiyle iyi oluvermesi de mucizeleri arasındadır218.

Diğer sünnet mecmualarında, sahih hadislerle sabit bir çok mucizeler zikredilmiştir. Onlar hakkında da kısa bir bilgi verelim. O, çeşitli yerlerde dua etmiş, duaları kabul edilip isteği yerine getirilmiştir. Mesela Kureyş için dua etmesi, Hz. Ömer'in müslüman olması, kuraklığın kalkması, Hz. Enes'in mal ve evlat sahibi olması, Ummü Haram'ın Kıbrıs'ta şehit olması, Sa'd için dua etmesi vs. makbul olan bazılarıdır219. Ayrıca cansız varlıklardan ağaçların selâm vermesi, emrine uyarak köklerinden sökülüp gelmesi vs. gibi mucizeler de sahih hadislerle sabittir220.

b- Kur'ân-ı Kerîm'in İşaretiyle Desteklenen Mucizeler:

Bazı alimlere göre mucizeler Semavî (göğe ait) ve Erdî (yerde olan) olmak üzere iki kısma ayrılır:

b/1. Semâvî Mucizeler

Semavî olanlar, Miraç ve Ay'ın ikiye ayrılması olaylarıdır:

1- Miraç

Miraç olayı, yaklaşık hicretten bir yıl önce vaki olmuştur. Olayın Mescid-i Haram'dan Mescid-i Aksâ'ya olan kısmı Kur'ân-ı Kerim'le, göklere yapılan yükselme ise meşhur hadislerle sabittir. Şibli (Asr-ı Saadet II. 421), Mirac'ı isbât eden hadislerin mütevâtir, İbn Kesir (Tefsir III, 2-12) meşhur olduklarını beyan eder.

ed-Dehlevî, Mirâc'ın beden ve ruhun iştirakiyle, Hz. Aişe ve Hz. Muaviye sadece ruhla vaki olduğunu söylemişlerdir. (M. Hamidullah, İslâm Peygamberi I, 103-104)

ed- Dehlevî ve Hamidullah Miraç olayının maddî tabirlerle izah edildiğini söylerler. Meselâ üzerine binilen ve kendisiyle seyahat yapılan binite Burak denmiştir. Aslında kelime şimşek çakmak kökünden türemiştir. Mescid-i Aksâ'da süt içti, Refrefe bindi, göklere çıktı. Kapısını çaldı vs. Cennette ve cehennemde gördüklerini hep edebî kelimelerle mecazlı olarak, çevresindeki insanların anlayacağı tarzda beyân etmiştir. Bunlar ve Allah'a izafe edilen beşerî hususlarla ilgili kelimeler tevil edilmiştir. Zira Allah benzer, misil sahibi olmaktan münezzehtir. (ed-Dehlevî Hüccetullah II, 866).

2- Ayın ikiye ayrılması

Bazı kişiler olayı rivayet eden İbn Abbâs ve diğerlerinin olay sırasında çocuk olduklarını ileri sürerek İnşikak-i Kamer'i inkâr ederler (İktibâs Dergisi, 18 Nisan 1992). Halbuki çocukların hiç görmeden de, başkalarından duyup naklettikleri haberleri yani sahabenin mürseli de makbuldür. Ayrıca ravilerinden Huzeyfe ile İbn Mesud olay sırasında yaşlı idiler. (İbn Kesir, Şemail, 138-143). Yine İnşikâk-ı Kamer olayına Kur'ân-ı Kerim'de işaret vardır. Nitekim "Yaklaştı saat, yarıldı Ay" (Kamer. 1,2) buyurulmuştur. Bazıları bu yarılmanın kıyamet günü olacağını müdafa etmişlerdir. Halbuki devamındaki âyetlerde olayı gören müşriklerin bu olaya sihir (büyü) dediklerini açıklamaktadır. Kıyamet günü olacak bir hadise için şimdiden nasıl büyü denilebilir. (Elmalılı a.g.e. VII, 4626).

b/2. Erdî Mucizeler

1- Suların Çoğalması, Hz. Musa’ın (a.s.) asasını vurup 12 göze çıkarması (Bakara, 60), kuyu sularının çoğalması mucizelerine işaret etmektedir. Bazı müellifler, Allah, çıkması mevzu edilen suyu, mucize zamanına rast getirir ve suyu çıkartır; bu durum tıpkı artezyen kuyularından beklenmedik bir şekilde suyun çıkması gibi olmuştur, derler (Hamidullah a.g.e. I, 96).

2- Dua ile yağmurların yağması mucizesine de, yine Kur'ân-ı Kerim'de; "Eğer o memleketlerin halkı iman edip Allah'tan korkmuş olsalardı muhakkak: ki, üzerlerine perden ve gökten bereketler açardık.." (Araf, ,96) âyetleri işaret etmektedir. Müttakî kimselere bereketleri ve dolayısıyla suyu veren yaratıcı Allah, peygamberine evleviyetle verir.

3- Ağaçların yerlerinden sökülüp Hz. Peygamber'e itaat etmesi, nitekim "kuru hurmanın dalını kendine doğru silkele, üzerine devşirilmiş taze hurmalar dökülsün" (Meryem, 25) âyeti ile vaki olabileceğine işaret edilmektedir.

4- Çakılların elinde teşbih ettiği de “attığın zaman sen atmadın ancak Allah attı..” (Enfâl, 17) âyetinin işaretine mazhardır.

5- Süleyman Peygamber’le (as) karıncanın konuşmasını mevzu eden âyet, (Neml 18) Hz. Peygamber’in (sav) hayvanlarla konuşabileceğine dikkat çekmektedir.

6- Musa (as) zamanındaki katilin bilinmesi için istenilen sığırı bulup bir parçası ile ölüye vurulması ve ölünün dirilip katilini haber vermesi (Bakara, 72-73) olayı ile ilgili âyetler, ölülerin diriltilmesinin mümkün olduğuna işaret etmektedir.

7- Hz. Peygamber (sav)'in istikbalden haber vermesi şeklindeki mucizeleri, mağlup Rumların bir müddet sonra galip geleceğini bildiren (Rum, 1-3) ve aynen çıkan olayı anlatan âyetlerin işaretiyle isbat edilebilir.

Kur'ân-ı Kerim'de diğer peygamberlere ait mucizeler, bir  peygamber olarak Hz. Muhammed’in (sav) mezkur mucizelerine de işaret etmektedir.

2- Zayıf Hadislerle Sabit Mucizeler ve İlgili Eserler

Bu tür hadisler, daha çok Delâilü'n-Nübüvve adlı kitablarda bulunmaktadır. Delâil kitabları, ed-Dehlevî'nin, hadislerin sıhhat mertebelerini belirten beş tabakasından dördüncü tabakasında yer alan eserlerde bulunurlar.

Delâilü'n-Nübüvve adlı kitablar, mucizeleri mevzu ettiği gibi tarih, siyer ve hadis mecmualarında da mucizeleri işleyen hadisler yer almıştır. Sahanın önemli bazı kitabları şunlardır:

2/a. Beyhakî'nin (ö.458/1065), yedi ciltlik matbu eseri221.

Müellif, eserinde istifade ettiği hadisleri ravilerine göre üç nev'e ayırmıştır:

a/a. Sıka Hâviler

el-Beyhakî’ye göre, Kavileri adıl, zabit ve tarikleri çok olan hadislere meşhur denir. Onlarla iktisâbî ilim sabit olur (iktisâbî ilim, bilgi sebeblerine başvurularak kişinin kendi iradesiyle elde ettiği ilimdir.) Kaderi ve kabir azabını isbat eden hadisler gibi.

Aslında terğib ve terhib için istifâde edilecek haber-i vâhidler, kabul şartlan mevcud olup, çoğaldığında onlar da bu gruba girerler.

a/b. Hadis Uyduran Râviler

Hadis vaz’ edenlerin hadisleri, dinin herhangi bir meselesinde kullanılmazlar. Vaz' ile itham edilenlerin hadisleri ise, sadece terğib, terhib, tefsir ve Meğazî ile ilgili konularda istimal edilebilirler.

a/c. Bazı Cerhedilecek Tarafları Olduğu İçin Zayıf Sayılanlar

İlim ehli bunların durumlarını araştırarak, hadisleri buna göre değerlendirmeleri lazımdır.

el-Beyhakî, birinci nevin tabakasında bulunan ravilerin hadisleriyle amel edilir, der.

İkinci nevin tabakasında bulunan hadis uyduranların hadisleriyle amel edilmez demektedir. Vaz' (hadis uydurma) ile itham edilenlerin hadisleriyle sadece terğib ve terhib konusunda amel edildiğini anlatır.

Üçüncü nevide cerhe uğrayanların hadisleri incelenir. Bunların en kuvvetlileri ile amel edilir222.

2/b. el-Kadî İyâz da (0.544/1149), Sîretlerde, hadis mecmualarında yaygın olarak bulunan, Hz. Peygamber'in parmaklarının arasından suların fışkırması, az yemeklerin bereketlenmesi ile ilgili hadislerin katiyet ifâde eden (tevatür) mertebelere ulaşmadığını, ancak meşhur ve yaygın (münteşir) olduklarını söyler. Yine o, devamla, meşhur olmayan rivayetlerle sabit olan mucizelerin bir çok tarikten (yoldan, senedle) gelmesi, onları da meşhur olanların seviyesine çıkarır ve bütün bunlar kesin ilim ifâde edenlere ilhak edilerek, bilgileri alınır. Amel etmek gerekirse amel edilir. Ancak zayıf hadislerle amel edilmez, der223. Böylece de metodunu ortaya koymuş olur.

2/c. Mucizeleri içeren hacimli bir kitab da, el-Kastallâni (ö.923/1517)'nin, "e/-Mevahibü'l-Lecfünniyye" adlı iki ciltlik eseridir. Mezkûr eserde bazı zayıf hadisler vardır. Mevlidle ilgili bazı hadisler mevzu (uydurma) olduğu halde eserde maalesef yer almıştır224.

2/d. es-Suyûtî (ö.911/1505)’nin, "el-Hasâisu'l-Kübrâ" isimli iki ciltlik eseri. Aslında Hz. Peygamber'in Hasâis'ini mevzu etmiş ise de mucizelere de yer vermiş ve hepsini, Hasâis'den saymıştır. Eserde, zayıf hadisler varsa da mevzu (uydurma) hadis yoktur225.

2/e. İbn Kesir (ö.774/1372)'de "Şemâilü'r-Rasul" adiyle yazdığı ve Şemailden ziyâde Mucizeleri işlediği kitabında şu hususlara önem vermiştir. Tam bir araştırma mahsulü olan eserde mucizeler kendine has bir tertiple ve çeşitli başlıklar altında işlenmiştir. İbn Kesir, mucize ile ilgili bir olayı mevzu ettiğinde o, mucizenin naklini yapan hadislerin bütün senedlerini çeşitli kaynaklardan toplamış sahih ve zayıf senedlerini, zayıf ravilerini aynı yerde zikretmiştir. Mucize ile ilgili hadisleri değerlendiren kıymetli bir kitaptır. Türkçe'ye de çevrilmiştir226.

3- Bazı Müelliflere Göre Mucize Telakki Edilen Konular:

Hz. Peygamberin mucizelerini bir araya toplayacak bu kısımda işlenecek konular daha evvel işlendiği için zahiren tekrar edilmiş zannedilecektir. Gerçekte ise daha sonra mucizelerin delillerini burada da olayların tekrarına imkan vermeyen vaki olmuş şekillerini anlatacağız. el-Kadî İyaz'ın eş-Şifa, İbn Kesir'in Şemâilü'r-Rasûl isimli eserlerinden derlediğimiz bazı mucizeler:

3/a- Kur'ân-ı Kerîm'in mucize olması. Bunun mucizeliği kıyamete kadar devam edecektir.

3/b- Ayın ikiye ayrılması

Mekke halkının isteği üzerine, Hz. Peygamber (sav) Ay'ı onlara bir parçasını Hira dağının bir yanında, öbür parçasını da diğer yanında olmak üzere iki parçaya ayrılmış olarak gösterdi227.

"Ayın ikiye bölünmesi" olayı el-Buhârî, Müslim, et-Tirmizî, İbn Hanbel, et-Tayâlisî, Hakim, el-Beyhâkî, Ebu Nuaym tarafından en sarih bir surette kaydolunmuştur. Eski filozoflara göre, gök cisimlerinin bölünmesi, sonra da yeniden birleştirilmeleri mümkün değildir. Kelâmcılar ise, bunun aksini iddia ederek ayın bölünmesinin mümkün olduğunu söylemişlerdir228. Bazıları bu konudaki hadislerin mütevatir olduğunu savunmuşlardır229.

Ayın bölünmesi, Mekkelilerin talebi üzerine gösterilen bir mucize idi. Ancak ay hakikaten ikiye bölündü mü, yoksa Mekkeliler mi onu öyle gördüler? Mekkelilere Ay'ı ikiye bölünmüş olarak gösteren kudret, isterse ayı ikiye böler230. Bize düşen vazife hadislerle sabit olan bu mucizeye inanmaktır.

3/c- Dua ile Yağmur Yağması

Enes b. Mâlik diyor ki, "Hz. Peygamber (sav) minberde hutbe okurken, dışardan bir adam içeri girdi. Adam, Rasûlullah'ın karşısında durdu. Ey Allah'ın Rasûlü (sular kurudu) mallarımız helak oldu. Allah'a dua et; bize yardım etsin, dedi. Bunun üzerine Rasûlullah ellerini kaldırdı. Ve üç defa, Allahım bize su ver (yağmurlarını yağdır) diyerek dua etti. Enes der ki: "Hayır, Allah'a yemin ederim ki, o sırada gökyüzünde ne tam bir bulut, bulut parçası veya başka bir şey vardı. Bizimle dağdaki, açıklığın arasında da ne bir ev veya başka bir şey mevcuttu. O sırada açıklığın arkasından kalkan gibi bir bulut çıktı. Gökyüzünü ortaladığı sırada dağıldı ve yağmurunu döktü. Enes der ki, Allah'a yemin ederim ki, ondan sonra (bir hafta) güneşi görmedik"231. Hadisin aynı mânâya gelen değişik sened ve lafızları, el-Buhârî ile diğer sünnet kitablarında vardır.

3/d- Kabdaki Suyun Çoğalması

Yine el-Buhârî'nin Enes b. Malik'ten nakline göre, bir seferde namaz vakti gelmişti. Su yoktu. Bir kabda az bir miktar su vardı. Onu getirdiler. Hz. Peygamber elini o suyun üzerine koydu. Parmaklarının arasından sular fışkırmaya başladı. Orada bulunanlar abdestlerini aldılar. Enes hazretleri, o sırada orada bulunanların 70,80 kişi olduklarını söylemiştir (Hadis sahihtir)232.

3/e- Kuyudaki Suyun Çoğalması

Ebu Bekr el-Bezzâr'ın Enes'ten nakline göre, Enes derki: "Bir defasında Rasûlullah ile birlikte, bize ait olan bir kuyunun başına geldik. Su ihtiyacımızı giderdik. Rasûlullah, kuyuya mübarek tükürüğünden birazcık bıraktı. Ondan sonra kuyumuz bir daha kurumaz oldu"233.

3/f- Yiyeceklerin Ve Sütün Dua İle Artması

İmâm Ahmed b. Hanbel'in Ebu Hureyre'den nakline göre Ebu Hureyre, açlıktan dolayı yere yatmış, karnına taş bağlatmıştı. Açlığını anlasın diye oradan geçen Ebu Bekr'e sorduğu sorulara Hz. Ebu Bekr cevab vermiş ve yoluna devam etmişti. Sonra gelen Hz. Ömer'e de sormuş. O da durumunu anlamamıştı. Daha sonra da Hz. Peygamber gelmiş, aç olduğunu anlamış ve onu alıp götürmüştü. Ebu Hureyre'den, müsaade alıp bulunduğu yeri (Suffa) aramış ve bir bardak süt bulmuştu. Rasûlullah, Ashâb-ı Suffa'yı çağır demişti. Zira onların ne aileleri ve ne de mallan vardı. Onlar birer misafir idiler. Hz. Peygamber'e bir hediye, sadaka geldiğinde, hediyelerin bir kısmını, sadakaların tümünü onlara gönderirdi. Ashâb-ı Suffa'yı çağırdım ama sütten bir gün yetecek kadar içmek istiyordum. Sütten bana kalmaz diye üzülüyordum. Ebu Hureyre, bir çok kimsenin geldiğini, içip doyduklarını, sonunda da o ve Hz. Peygamber'in doyana kadar içtiğini söyledi234.

İmâm el-Beğevî'nin Enes'ten nakline göre, anası Ümmü Süleym, et ve undan yapılmış Hazîra isimli bir yemek yapmıştı Ebu Talha Enes'e dedi ki, git Rasûlullah'ı çağır. Enes dedi ki, O, arkadaşlarının arasında iken dedim ki "babam sizi yemeğe çağırıyor". Bunun üzerine Rasûlullah kalktı ve arkadaşlarına, haydi yürüyün dedi. Enes dedi ki, Peygamber (sav) ve arkadaşları kalktılar. Ben önlerine geçtim. Ebu Talha'ya geldim ve dedim ki, babacığım, Rasûlullah arkadaşlarıyla geliyor. Bunun üzerine Ebu Talha, (üzülerek) Yâ Rasulallah, burdaki yemek az bir şeydir dedi. O, getir. Allah onu bereketlendirecektir, dedi. Sonra yemek geldi. Rasûlullah da eliyle yemeğe dokundu ve Allah'a dua etti. Sonra onar kişi olarak girsinler, dedi. Böylece 80 kişi yedi doydu235. Aslında bu olay ve olayı açıklayan hadisler mütevâtirdir236.

3/g- Ağaçların Yerinden Sökülüp Emrine İnkiyad Etmesi

Câbir b. Abdillah'ın rivayetine göre, Câbir, "Rasûlullah ile geniş bir vadide yürüyordu/c. Sonra, Rasûlullah, ihtiyacını görmek için uzaklara doğru gitti. (Câbir) bir kab su ile onu takib ettim. Rasûlullah, örtülü bir yer göremedi. Sadece vadinin bir kenarında iki ağaç vardı. Emri üzerine ben ağaçların birinin yanına gittim. Dalından tutarak, bana itaat et dedim. Ağaç da itaat etti. Yularlı at gibi, sahibine itaat etti. Sonra öbür ağacı da dalından tutarak çektim." Rasûlullah tuvalet ihtiyacını giderdikten sonra Cabir devamla, Rasûlullah'ın emirleriyle ağaçlar yerlerine gittiler237 dedi. Hadis sahihtir.

3/h- Mesciddeki Kuru Kütüğün İnlemesi

Rasûlullah, Mescid'de bir kütüğün üstünde hutbe okuyordu. Sonra yapılan üç basamaklı minber'in üzerinde hutbe okumaya başladı. Bunun üzerine kütükten çocuk inlemesi gibi bir ses işitildi. Rasûlullah, elini kütüğün üzerine koyunca, kütüğün sesi durdu238. Hadisler sahih ve meşhurdurlar.

3/ı- Çakılların Teşbih Etmeleri

Bunu beyan eden birçok hadis vardı. el-Buhârî, bu teşbihlerden bahsetmiştir239.

3/i- Azgın bir devenin Rasûlullah'a teslim olup secde etmesi veya eğilmesi de ayrı bir mucizedir240.

Bu hadisin metninin devamında bazı sahâbîler, Rasûlullah'a şöyle dediler: "Aklı olmayan deve Sana secde ediyorda, biz neden etmiyoruz. Müsaade et de, secde edelim." Bunun üzerine Peygamber de: "Eğer beşerin beşere secde etmesi uygun olsaydı, kadının kocasına secde etmesini emrederdim"241 dedi. Zira İslâmî ailede onun bütün ihtiyaçlarını kocası temin eder. Ayrıca hadisle kocanın hakkına dikkat çekiliyor.

Hadis garibdir242 senedinin halkasının bazı râvileri tekdir243. Ancak çok tarikide vardır, galaba-i zanni ifade ederler244 denmiştir. Hadisin bazı metinlerinde deve Hz. Peygamber'e secde etti dendiği gibi, azgınlaşan devenin sahibinin isteği üzerine başını eğerek geldi ve Rasûlullah da ona yularını takdı ve sahibine teslim etti. Bunu gören Hz. Ebu Bekr, Hz. Peygamber’e (sav) sanki, deve senin peygamber olduğunu biliyor, dedi245.

3/k- Kurdun Konuşması

Bir defasında kurt, bir koyunu kapmak istedi. Çobanı buna mani oldu. Kurt açık bir dille çobanı yerdi. Çoban, "Hayret, kurt konuşuyor" dedi. Kurt, "Medine'deki Hz. Peygamber'i kabul etmemek, daha garib şeydir," dedi. Değişik sened'leri vardır. Bu hadisi sadece imam Ahmed b. Hanbel rivayet etmiştir. Hatta senedleri arasında kuvvetli olmayanları da vardır246. Bu kadar senedi olan bir hadis en azından hasen ligayrihi olmalıdır.

3/1- Ceylanın İtaati

Yine avlanan bir ceylan, yavrularını emzirdikten sonra geleceğine söz vermiş. Rasûlullâh'ın emriyle serbest bırakılmış, yavrularını emzirdikten sonra geri dönmüştü. Hadisin birçok senedi vardır. Bazıları zayıftır247.

3/m- Kelerle Konuşması

Bir bedevînin avladığı bir keleri kolunun üzerine alıp, evine götürüp kızartarak yemek istemesi ile ilgili hadis. Hadisin devamında, kelerin açık bir Arapça ile Rasûlullâh'ın sorularına cevap verdiği anlatılıyor. Hadis zayıftır248.

3/n- Ölünün Dirilmesi

Ölmüş bir kişinin, dirilip konuştuğunu mevzu eden hadisler varsa da mevkuftur. Mevkuf hadislerle amel edilmesi ise caizdir249.

Ancak kızartılmış koyun kendisine zehirli olduğunu söylemiştir250.

3/o- Duası ile Bazı Hastalıkların İyi Olması

3/p- Duası İle Kör Gözlerin Açılması

Osman b. Huneyn'in rivayetine göre Hz. Peygamber (sav) gözleri kör bir adama okumuş, bunun üzerine adamın gözleri açılıp sapasağlam olmuştu251. Bu olayla ilgili rivayetler çoktur.

3/r- Duası İle Yılan Sokmasının ve Kınlan Ayakların İyi Olması

Ebu Hureyre'nin unutmaması, yaraların iyi olması da yine öyle. İbn Abbas için, "Allahım, onu dinde Fakih kıl" diye dua etmiş ve duası kabul edilip, İbn Abbas müfessir, ve Fakih olmuştur. Abdurrahman b. Avf'a, malının bereketlenmesi için dua etmiş, Abdurrahman hakikaten büyük bir zengin olmuştur252.

3/s- İstikbalden Haber Vermesi ve Gayb Haberlerinin Değerlendirilmesi

Hz. Peygamber (sav) kendi hayatında, istikbalde olacak bir çok şeyi haber vermişti. Onların hepsi, aynen zuhur etmiştir. İbn Kesir, bu husustaki haberler çoktur der. Hepsini kaydetmek mümkün değildir. Burada bazılarına kısaca işaret edelim.

İran'ın reisi Kisrâ, Rum'un reisi Kayser helak olunca, artık yeni bir Kisrâ ve Kayser gelmeyecektir denmiş ve öyle olmuştur253.

Hz. Osman'ın şehid edilmesini, Cemel ve Sıffîn olaylarını hayatta iken haber vermişti. Olaylar aynen haber verildiği gibi çıkmıştır254.

Hariciler hakkında gelen haberler mütevâtirdir255. Yine O, Kıbrıs'ın zabtedileceğini haber vermiş ve aynen256 çıkmıştır.

Gayb Hadisleriyle İlgili Bir Değerlendirme:

"Fakat o kendi gaybına (Batın isminin mazharı bulunan kendi ilmine) kimseyi zahir kılmaz. Ancak Resuller içinden ihtiyar edip dilediği bir Rasul müstesna" (Elmalılı H.Y. Hak Dini, VIII, 5415, (Cinn, 26-27).

Ashab-ı kiram'dan Hz. Ömer, Resulullah kıyamete kadar olacak her şeyi bildirdi. (el-Buhari Bedu'l-Halk, IV, 73). Ebu Zer, "Resulullah bizden ayrıldığında gökte iki kanadıyla uçan bir şey olmasın ki bize onunla ilgili bilgi bırakmasın" dedi.

Bu konuya yer veren el-Kadi İyâz, gayb haberlerinden yüzden fazlasını "eş-Şifâ" adlı eserinde zikreder (eş-Şifâ I, 650-679). Bunların bir kısmının asr-ı saadette gerçekleştiğini görür, doğruluğunu anlarız. İstikbâle matuf bir kısmı da gerçekleşmiştir. Ancak bazı gaybi haberler açık değildir. İşaret kabilindendir. Herkes tarafından anlaşılmayabilir ve değişik zamanda gerçekleşebilirler.

Son yıllarda Efendimiz'in verdiği bu gayb haberler ile ilgili bir doktora çalışması yapılmıştır: Nübûâtu'r-Rasûl. Mâ te hakkaka ve mâ Yetehakkakü, Muhammed veliyyullah Abdirrahman en-Neduî, (Dar'u's-Selâm, 1990).

3/t- İsra ve Miraç

İsra ve miraç hadisesini önemine binaen sona aldık. Gece yürüyüşü demek olan İsra, Hz. Peygamber’in (sav) gecenin bir anında Mekke'den "Beytü'î-Makdis"e gitmesidir. Seyahatin bu kısmı, âyetle sabittir (İsra, 17/1). Sonra göklere çıkmak mânâsına gelen "Mirac"ın oluşu, hadislerle sabittir257. Peygamber, gökleri gezdi. Kendilerinden önce geçen peygamberlerin ruhlarıyla görüştü258. Hatta bazı ilim ehline göre Cenâb-ı Hak ile de görüşmüştür259.

İbnu'l-Cevzî, tesbitimize göre mucize sayısını 33'e çıkarmıştır. Bunlardan ayrı olarak Gayb'dan haber verme şeklinde olan mucizeler de 38 dir260.

en-Nebhânî, mucize sayısının bin (1000) olduğunu söylemiştir261.

4- Zayıf Hadislerle Sabit Mucizelerin Kısa Bir Değerlendirilmesi

Hz. Peygamber'in mucizelerini anlatan zayıf hadisler de vardır. Hz. Peygamber'in geleceğini müjdeleyen hadislerin bir kısmı zayıftır. Hatta ipek üzerine işlenmiş resminin haberini veren rivayetlerde de zayıflık vardır262. Bu zayıf rivayetler birbirini takviye eder ve böylece de zayıflıktan kurtulmuş olur263.

Hz. Peygamber'in bazı hayvanlarla konuştuğunu bildiren haberler264 ve ölülerin dirildiğini mevzu eden hadislerde de yine zayıflık vardır265. Sefine isimli Hz. Peygamber'in azadlısı yolda bir arslana rast gelmiş, aslan onu tanımış, dokunmamıştır. Hadisin değişik zayıf sened ve metni vardır266. Yine O'nun bir himarla konuştuğunu mevzu eden hadiste de zayıflık vardır267.


208 İbn Kesir, Şemâilu'r-Rasûl s. 138 Beyrut tarihsiz; el-Buhâri, Bed'ul-Halk, 90 (IV, 173,182)
209 el-Buhârî. el-Meğazî 38 (V, 75-76)
210 el-Buhârî, (IV, 168-188); İbn Kesir a.g.e. s. 165.
211 el-Buhârî, es-Salât, (I, 91-93.)
212 el-Buhârî, Bed'u'l-Halk, Babu Alâmâti'n-Nübüvve 90, (IV, 171)
213 el-Buhârî, el-Meğazî 30 (V, 45-46.)
214 el-Buhârî, el-Hıyel, 10, (VIII, 62.)
215 el-Buhârî, el-Cihâd (III, 209.)
216 el-Buhârî, el-Menâkib, (IV, 228.)
217 el-Buhârî, el-İlim 43, (1,38.)
218 el-Meğâzî el-Meğâzî (V, 76.)
219 Mevlânâ Şibli a.g.e. V, 76.
220 Bak. Şibli a.g.e. II. III. Ciltler
221 el-Beyhakî, Delâilü'n-Nübüvve, I-VII. Beyrut 1985.
222 el-Beyhakî a.g.e. 1,32-38.
223 el-Kâdî
224 el-Kastallânî. el-Mevâhibu i-Ledünniyye 1,19-27.
225 es-Suyûtî, e!-Hasâisu'l-Kübrâ 1,3 Beyrut 1320 H.
226 İbn Kesir, Semâilü'r-Rasûl Beyrut t.siz (Tere. İst. 1983).
227 İbn Kesir, Şemâilu'r-Rasûl s. 138-139
228 Mevlânâ Şibli, Asr-i Saadet (sadeleştirilmiştir.) III, 39 İst. 1974.
229 İbn Kesir, Semailu'r-Rasûl s. 159; el-Kastallanî, a.g.e.I,356.
230 Mevlana Şibli, Asr-i Saadet III, 41
231 İbn Kesir, a.g.e s.165-169; el-Buhâri, Bedul-Halk IV. 173.
232 İbn Kesir, a.g.e s. 176-177
233 İbn Kesir a.g.es.l91.
234 İbn Kesir a.g.es.l92.
235 İbn Kesir a.g.es.201.
236 İbn Kesir a.g.e s.206.
237 İbn Kesir a.g.e s.234-235.
238 İbn Kesir a.g.e s.242-243.
239 İbn Kesir a.g.e s.252-253.
240 İbn Kesir a.g.e s.258-259.
241 İbn Kesir a.g.e s.258.
242 İbn Kesir a.g.e s.259.
243 İbn Kesir a.g.e s.261.
244 İbn Kesir a.g.e s.267.
245 İbn Kesir a.g.e s. 260.

 

246 İbn Kesir a.g.e s. 274.
247 İbn Kesir a.g.e s.282.
248 İbn Kesir a.g.e s. 285.
249 İbn Kesir a.g.e s.298-301; el-Buharî.
250 İbn Kesir Semâilu'r-Rasûl s. 306-307.
251 İbn Kesir Şemâilu'r-Rasûl s. 309.
252 İbn Kesir a.g.e s.310-311.
253 İbn Kesir a.g.e s.362-363.
254 İbn Kesir a.g.e s.413-415.
255 İbn Kesir a.g.e s.421.
256 İbn Kesir a.g.e s.429.
257 İbn Kesir a.g.e s.439.
258 el-Kâdî İyâz, eş-Şifâ I,345-347.
259  el-Kâdî İyâz a.g.e. I,375-380.
260 İbnu'l-Cevzî, el-Vefâ s.305-320.
261 en-Nebhânî a.g.e s.73.
262 İbnu'l-Cevzî a.g.e. s. 56-57.
263 İbnu'l-Cevzî a.g.e. s.42-51.
264 İbn Kesir, Şemâilu'r-Rasul s. 273.
265 İbn Kesir, a.g.e s.304.
266 el-Kâdî İyâz, eş-Şifâ l, 603.
267 el-Kâdî İyâz, a.g.e. 1,604.