X- HİCRETİN ONUNCU YILI (631-632)
1- PEYGAMBERİMİZİN
OĞLU İBRÂHİM'İN ÖLÜMÜ
(8 Şevval 10 H./7
Ocak 632 M.)
İbrâhim,
Peygamber (s.a.s.) Efendimizin 7'inci çocuğudur. Diğer 6 çocuğunun hepsi de, ilk
eşi Hz. Hatice'den olmuştu. İbrâhim ise Mısırlı Mâriye'den doğmuştur.
İbrâhim, Hicretin
8'inci yılı Zilhicce ayında doğmuştu. İki yaşını doldurmadan öldü. Rasûlüllah
(s.a.s.) İbrâhim'i öper koklardı. Ölürken gözleri yaşardı. Avf oğlu Abdurrahman:
- Ey Allah'ın
Rasûlü, sen de mi ağlıyorsun? "Oysa ölüye ağlamayı men etmiştin," dedi.
Rasûlüllah (s.a.s.):
Ben, bağırıp
çağırmayı, üst-baş yırtmayı men ettim. Bu ise, Allah'ın kullarının kalbine
koyduğu şefkattir. Göz ağlar, kalb mahzûn olur. Biz, Rabbımızın rızâsına uygun
olmayan söz söylemeyiz. Ey İbrâhim, seni kaybetmekten dolayı hüzün içindeyiz,
buyurdu.(399)
- İbrâhim benim
oğlumdur. O henüz annesini emerken öldü. Cennette iki süt anne, onun süt
müddetini tamamlayacaklardır, dedi.(400)
İbrâhim, Bakî
Kabristanı'na defnedildi. Kabrinin üstüne Rasûlüllah (s.a.s.) bir kırba su
döktürdü. (401) Faydası da yok, zararı da, fakat diriyi tatmin eder, buyurdu.
İbrâhimin öldüğü
gün (7 Ocak 632 saat: 8.30'da)(402) güneş tutulmuştu. Halk.
- İbrâhim'in
ölümünden dolayı Güneş tutuldu, dediler. Bunun üzerine Rasûl-i Ekrem:
- Güneş ve ay,
Allah'ın kudretini gösteren alâmetlerdendir. Hiç kimsenin ölümünden veya
doğumundan dolayı tutulmazlar. Siz bu olayla karşılaştığınız zaman, namaz kılıp
duâ edin, buyurdu.(403)
2- VEDÂ HACCI (Zilhicce 10 H/Mart 632 M.)
"Bugün, inkâr edenler,
sizi dininizden etmekten ümitlerini kesmişlerdir. Artık onlardan korkmayın,
Ben'den korkun. Bu gün dininizi kemâle erdirdim, üzerinize olan nimetimi
tamamladım. Din olarak, sizin için İslâm'ı seçip ondan hoşnut oldum."
(el -Mâide Sûresi,
3)
Vedâ, bir yerden
ayrılan kimse ile geride kalanların birbirlerine karşılıklı esenlik dilemeleri
demektir. Peygamber Efendimiz, Arafat'ta irâd ettiği hutbesinde, dünya
hayâtından ayrılmasının yaklaştığına işâret ederek, ashabıyla vedâlaştığı için,
bu haccına "Vedâ Haccı" denilmiştir. Henüz farz kılınmadan, Hicretten önce
Rasûlüllah (s.a.s.) bir çokdefa haccetmişti. Medine'ye hicretinden sonra Vedâ
Haccı ilk ve son haccı odu. Bu haccından 81 veya 82 gün sonra vefât etti.
Hicretin 10'uncu
yılı Müslümanlık bütün Arabistan'a yayılmıştı. Rasûlüllah (s.a.s.) Zilkade
ayında Hac farîzasını edâ etmek için Mekke'ye gideceğini ilân etti. O'nunla
birlikte haccetmek isteyen müslümanlar Medine'de toplanmağa başladılar. (404)
Rasûl-i Ekrem
(s.a.s) 25 Zilkade (22 Şubat 632) Cumartesi günü öğle namazını kıldıktan sonra,
ashâbıyla birlikte Medine'den çıktı. Kızı Fâtıma ve bütün zevceleri de
beraberinde bulunuyordu. İkindi namazını, seferî olarak Zülhuleyfe'de kıldı,
geceyi de burada geçirdi. Ertesi gün (26 Zilkade) gusletti hac ve umre için
niyyet ve telbiye yaparak ihrâma girdi. Öğle namazını da burada kıldıktan sonra
yola çıkıldı.(405)
Hz. Peygamber
(s.a.s.)'le birlikte Haccedebilmek için Medine'de toplananların sayısı 100 bine
yaklaşmıştı. Yol boyunca katılanlar ve doğrudan Mekke'ye gidenlerle
haccedeceklerin sayısı 124 bine ulaşmıştı. Bu muazzam kalabalık, Rasûlüllah
(s.a.s.)'ın etrafında bir insan seli gibi dalgalana dalgalana ilerliyor, "Allâhü
ekber ve Lebbeyk Allâhümme lebbeyk" nidâlarıyla dağ taş inliyordu.
Yolculuk 10 gün
sürdü. Rasûl-i Ekrem (s.a.s.) 4 Zilhicce pazar günü Mekke'ye vardı. Kâbeyi
usûlüne göre tavâf etti. Safâ ve Merve arasında sa'y yaptı. Pazartesi, salı ve
çarşamba günlerini de Mekke'de geçirdi, "Yevm-i terviye" denilen 8 Zilhicce
perşembe günü sabah namazını Mescid-i Harâm'da kıldıktan sonra, devesine binip
bütün hacılarla birlikte "Mina" ya hareket etti. O gün burada kaldı. Öğle,
ikindi, akşam, yatsı ve ertesi günün sabah namazlarını burada kıldı. Arefe günü
(9 Zilhicce cuma) sabahı, güneş doğduktan sonra devesine binip Arafat'a çıktı.
"Nemire" denilen yerde kurulan çadırında bir müddet dinlendi. Öğle vakti olunca,
devesine binip Arafat Vâdisi'nin ortasına geldi. kendisini dinlemek üzere 124
bin müslüman, etrâfında toplanmıştı. Rasûlüllah (s.a.s.) burada, onların
şahsında bütün insanlığı "Vedâ Hutbesi" diye meşhûr olan insanlık târihinin en
etkili ve önemli hutbesini irâdetti.
Câhiliyet devrinde,
Arabistan'da kuvvetli zayıfı ezerdi. Can, mal ve ırz güvenliği yoktu. Fâizcilik
yüzünden fakirler, zenginlerin kölesi hâline gelmişti. Kadınlara insan değeri
verilmez, erkeklerin malı sayılırdı. Kan gütme yüzünden, karşılıklı öldürmelerin
sonu gelmez, bulunamayan suçlunun cezâsını, âilesinden ele geçen çekerdi.
Rasûlüllah (s.a.s.), Vedâ Hutbesi'yle Câhiliyet Devrinin bütün bu kötülüklerini
yasakladı. Bütün insanların eşit olduğunu, Allah katında üstünlüğün ancak takvâ
ile olduğunu anlattı. "Müslümanlar kardeştir." buyurdu. Hutbe, her taraftan
duyalabilmesi için, gür sesli sahabîler tarafından cümle cümle tekrâr edildi.
Hutbe'den sonra Rasûlüllah (s.a.s.) takdim edilen bir bardak sütü içti, oruçlu
olmadığını ashâbına gösterdi.(406) Öğle ve ikindi namazlarını birlikte (cem-i
takdîm ile) kıldırıldı.(407) İki vaktin farzları arasındaki sünnetleri kılmadı.
Sonra devesine binip "Cebel-i Rahme" denilen tepeye ilerledi. Bu tepenin
eteğinde, devesi üstünde kıbleye yöneldi. Güneş batıncaya kadar duâ edip vakfe
yaptı. Dinî hükümlerin tamamlandığını bildiren âyet de bu esnada indi.(408)
"Bugün kâfirler
dininizi yok etmekten ümitlerini kestiler. Artık onlardan korkmayın, Benden
korkun. Bugün, sizin dininizi kemâle erdirdim, üzerindeki nimetimi tamamladım ve
size din olarak İslâmı' seçip ondan hoşnûd oldum".(409)
Güneş battıktan
sonra Hz. peygamber (s.a.s.) Arafattan ayrıldı. Akşam ve yatsı namazlarını
Müzdelife'de birlikte (cem-i tehîr) ile kıldı.(410) Geceyi burada geçirdi. Sabah
namazından sonra Meş'ar-ı harâm'da hava aydınlanıncaya kadar vakfe yaptı. Güneş
doğmadan Mina'ya hareket etti. Burada Akabe Cemresi'ne taş atarken:
"Ey nâs, din
işlerinde aşırılıktan sakının. Sizden önceki ümmetlerin helâkine sebep, din
işlerinde taşkınlık göstermeleridir." (411) buyurdu.
Rasûl-i Ekrem
(s.a.s.), kurban bayramının 1 ve 2'inci günlerinde (10 ve 11 Zilhicce) birer
hutbe de Mina'da okudu. "Hac ibâdetini, Benden gördüğünüz gibi ifa edin,"
buyurdu.(412) Kurban edilmek üzere hazırlanan 100 deveden 63'ünü bizzât kesti.
Kalan 37'yi de Hz. Ali'ye kestirdi. Her birinden birer parça et alınıp
pişirildi. Kalanı da fakirlere dağıtıldı. Sonra Rasûlüllah (s.a.s.) tıraş olup
ihramdan çıktı. Mekke'ye inip ziyâret tavâfını yaptıktan sonra tekrar Minaya
döndü. Bayram günlerini Mina'da geçirdi. Haccın diğer menâsikini yerine getirdi.
Bayramın dördüncü günü Mekke'ye geldi. Vedâ Tavâfı'nı yaptıktan sonra 14
Zilhicce Çarşamba günü Mekke'den ayrılıp Medine'ye dödü.
3- VEDÂ HUTBESİ
(9 Zilhicce l0 H./8
Mart 632 M. Cuma)
Peygamberimiz Hz.
Muhammet (s.a.s.) Vedâ haccında, 9 Zilhicce Cuma günü zevâlden sonra Kasvâ adlı
devesi üzerinde, Arafat Vâdisi'nin ortasında 124 bin Müslümanın şahsında bütün
insanlığa şöyle hitabetti.
"Hamd Allah'a
mahsustur. O'na hamdeder, O'ndan yardım isteriz. Allah kime hidâyet ederse,
artık onu kimse saptıramaz. Sapıklığa düşürdüğünü de kimse hidâyete erdiremez.
Şehâdet ederim ki; Allah'dan başka ilâh yoktur. Tektir, eşi ortağı, dengi ve
benzeri yoktur. Yine şehâdet ederim ki, Muhammed O'nun kulu ve Rasûlüdür (413/1)
Ey Nâs! Sözümü iyi
dinleyiniz. Bilmiyorum, belki bu seneden sonra sizinle burada ebedî olarak bir
daha berâber olamayacağım.
İnsanlar! Bu
günleriniz nasıl mukaddes bir gün, bu aylarınız nasıl mukaddes bir ay, bu
şehriniz Mekke nasıl kutsal bir şehir ise, canlarınız, mallarınız, nâmus ve
şerefiniz de öylece mukaddestir; her türlü tecâvüzden masûndur.(413/2)
Ashâbım! Yarın
rabbınıza kavuşacaksınız. Bugünkü her hâl ve hareketinizden muhakkak
sorulacaksınız. Sakın benden sonra eski sapıklıklara dönüp de birbirinizin
boynunu vurmayınız.(413/3) Bu vasiyyetimi burada bulunanlar, bulunmayanlara
bildirsinler. Olabilir ki, bildirilen kimse, burada bulunup da işitenden daha
iyi anlayarak hıfzetmiş olur. (414)
Ashâbım! Kimin
yanında bir emânet varsa, onu sâhibine versin . Fâizin her çeşidi
kaldırılmıştır, ayağımın altındadır. Fakat aldığınız borcun aslını ödemek
gerekir. Ne zulmediniz, ne de zulme uğrayınız. Allah'ın emriyle bundan böyle
fâizcilik yasaktır. Câhiliyetten kalma bu çirkin âdetin her türlüsü ayağımın
altındadır. İlk kaldırdığım fâiz de Abdülmuttalib'in oğlu amcam Abbas'ın fâiz
alacağıdır. (415/1)
Ashâbım! Câhiliyet
devrinde güdülen kan davaları da tamamen kaldırılmıştır. Kaldırdığım ilk kan
davası, Abdülmüttalib'in torunu (amcalarımdan Hâris'in oğlu) Rabîanın kan
davasıdır(415/2)
Ey Nâs! Kadınların
haklarını gözetmenizi ve bu konuda Allah'tan korkmanızı tavsiye ederim. Siz
kadınları Allah'ın emâneti olarak aldınız. Onların nâmus ve ismetlerini Allah
adına söz vererek helâl edindiniz. Sizin kadınlar üzerinde hakkınız, onların da
sizin üzerinizde hakları vardır. Sizin kadınlar üzerindeki haklarınız, âile
nâmusu ve şerefinizi kimseye çiğnetmemeleridir. Eğer onlar sizden izinsiz râzı
olmadığnız kimseleri âile yuvanıza alırlarsa, onları hafifçe dövüp
korkutabilirsiniz. Kadınların sizin üzerinizdeki hakları ise, örfe göre her
türlü (meşru ihtiyaçlarını), yiyecek ve giyeceklerini temin etmenizdir. (416)
Mü'minler! Size iki
emânet bırakıyorum. Onlara sımsıkı sarıldıkça yolunuzu hiç şaşırmazsınız. Bu
emânetler, Allah'ın kitabı Kur'ân ve O'nun Peygamberinin sünnetidir. (417)
Ey Nâs! Devâmlı
dönmekte olan zaman, Allah'ın gökleri ve yeri yarattığı günkü duruma dönmüştür.
Bir yıl, l2 aydır. bunlardan 4'ü Zilkade, Zilhicce, Muharrem ve Recep hürmetli
aylardır.(418)
Ashâbım! Bugün
şeytan sizin şu topraklarınızda yeniden nüfûz ve saltanatını kurma gücünü ebedî
olarak kaybetmiştir. Fakat size yasakladığım bu şeyler dışında, küçük gördüğünüz
şeylerde ona uyarsanız, bu da onu sevindirir. ona cesâret verir. Dininizi
korumak için bunlardan da uzak kalınız. (419)
Mü'minler! Sözümü
iyi dinleyin, iyi belleyin. Rabbınız birdir, babanız birdir. Hepiniz
Âdem'densiniz, Âdem de topraktan yaratılmıştır. Hiç kimsenin başkaları üzerinde
soy sop üstünlüğü yoktur. Allah katında üstünlük, ancak takvâ iledir.(420)
Müslüman müslümanın kardeşidir. Böylece bütün müslümanlar kardeştir. Gönül
hoşluğu ile kendisi vermedikçe, başkasının hakkına el uzatmak helâl değildir.
Ashabım! Nefsinize de zulmetmeyin. Nefsinizin de üzerinizde hakkı vardır. Bu
nasihatlarımı burada bulunanlar, bulunmayanlara tebliğ etsinler.(421)
Ey Nâs! Cenâb-ı Hak
Kur'an da her hak sahibine hakkını vermiştir. Mirâsçı için ayrıca vasiyyet
etmeye gerek yoktur. (422)Çocuk kimin döşeğinde doğmuşsa, ona âittir. Zina eden
için ise mahrûmiyet vardır. Babasından başkasına soy (neseb) iddiâsına kalkışan
soysuz, yahut efendisinden başkasına intisâba yeltenen nankör, Allah'ın
gazabına, meleklerin lânetine ve bütün müslümanların ilencine uğrasın. Cenâb-ı
Hak böylesi insanların ne tevbelerini ne de adâlet ve şâhitliklerini kabûl
eder.(423)
Ashabım! Alllah'tan
korkun, beş vakit namazınızı kılın, Ramazan orucunuzu tutun, malınızın zekatını
verin, âmirlerinize itaat edin. Böylece Rabbınızın Cennetine girersiniz.(424)
Ey Nâs! Yarın beni
sizden soracaklar, ne dersiniz? Ashâbı kiram:
- Allah'ın dinini
teblîg ettin, vazîfeni hakkıyla yaptın, bize nasihat ve vasiyette bulundun, diye
şehadet ederiz, dediler. Rasûlüllah (s.a.s.) mübarek şehâdet parmağını göğe
doğru kaldırdı, cemâat üzerine çevirip indirdikten sonra üç defa:
- Şâhid ol Yâ Rab!
Şâhid ol Yâ Rab! Şâhid ol Yâ Rab! buyurdu".(425)
(399) el-Buhârî, 2/285;
Tecrid Tercemesi, 4/548 (Hadis No: 646)
(400) Müslim, 4/43 (K. Fedâil, 63); el-Buhârî, 2/104; Tecrid Tercemesi, 4/748
(Hadis No: 679)
(401) Aynî, Umdetü'l-Kâri, 4/115; Tecrid Tercemesi, 4/551
(402) Asr-ı Seadet, 1/191; Tecrid Tercemesi, 2/245-248 Hadis No: 240 ve izahı.
(403) el-Buhârî, 2/29-30; Tecrid Tercemesi, 3/428 (Hadis No: 547)
(404) Müslim, 2/887, K. Hac B. Haccetü'n-Nebiy (Hadis No: 1218)
(405) el-Buhârî, 2/146; Tecrid Tercemesi, 6/100-101 (Hadis No: 767) ve 6/106
(Hadis No: 769); Zâdü'l-Meâd, 1/369; Tecrid Tercemesi, 10/426
(406) el-Buhârî, 2/173; Tecrid Tercemesi, 6/169 (Hadis No: 811)
(407) Cem-i takdim: İkincisinin henüz vakti girmeden, iki vakit namazı birlikte
kılmaktır.
(408) el-Buhârî, 1/16; Tecrid Tercemesi, 1/45 (Hadis No: 42 ve 10/435)
(409) el-Mâide Sûresi, 3; Bu âyet en son inen ahkâm âyetidir. Bir gün sonra (10
Zilhicce) Mina'da inen "Allah'a döndürüleceğiniz ve sonra haksızlığa uğramadan
herkesin kazandığının tastamam verileceği günden korkunuz" (el-Bakara Sûresi,
282) anlamındaki âyetle Kur'ân-ı Kerim tamamland. Bundan sonra dinî hükümlerde
hiç bir ziyâde ve değişme (nesh) olmadı. 81 gün sonra Rasûlüllah (s.a.s.) vefât
etti. (bkz. Hamdi Yazır, Hak Dini Kur'an Dili, 2/1569)
(410) Cem-i tehîr: Birincisinin vakti çıktıktan sonra, iki vaktin namazını
birlikte kılmaktır.
(411) İbn Mâce, es–Sünen, 2/1008 (Hadis No: 3029); Zâdü'l-Meâd, l/473; Tecrid
Tercemesi, 10/436
(412) Zâdü'l-Meâd, l/475; Tecrid Tercemesi, 10/437; Müslim, 2/943, (Hadis No:
1297)
(413/1) Müslim 2/593 (Hadis No: 868); Ebû Dâvûd, 1/252 (Hadis No: 1097); İbn
Mâce, 1/610 (Hadis No: 1892-1893)
(413/2) el-Buhârî, 1/24; Tecrid Tercemesi, 1/63 (Hadis No: 61); Riyâzü's-Sâlihîn
Tercemesi, 1/253 (Hadis No: 203); Beyhakî, es-Sünen'ü'l Kübra, 5/274; İbn Hişâm,
4/250
(413/3) el-Buhârî, 1/38; Tecrid Tercemesi, 1/99 (Hadis No: 101); Riyazüs'Sâlihîn
Tercemesi, 2/111 (Hadis No: 701); İbn Hişâm, 4/250
(414) el-Buhârî, 5/126-127; Müslim, 2/889 (Hadis No: 1218); Beyhakî, Sünen,
5/140, Haydarabad, 1352; Tecrid Tercemesi, 10/437 (Hadis No: 1654)
Riyâzü's-Sâlihîn Tercemesi, 1/260-262 (Hadis No: 211)
(415/1) Müslim, 2/889 (Hadis No: 1218); Ebû Dâvûd, 1/442 (Hadis No: 1905);
Beyhakî, 5/275; İbn Hişâm, 4/251
(415/2) Ebû Dâvûd, 2/219, (Hadis No: 3334); İbn Hişâm, 4/251; Rabîa, oğluna süt
anne bulmak için Sa'd Oğulları kabîlesine gittiğinde Hüzeyl onu öldürmüştü.
Peygamber (s.a.s.) Efendimiz koyduğu yasakları önce kendi yakınlarında
uygulamıştır.
(416) Tirmizî, 3/467, (Hadis No: 1163); Ebû Dâvûd, 1/442 (Hadis No: 1905); İbn
Mâce, 1/594 (Hadis No: 1851); Riyâzü's-Sâlihin Tercemesi, 1/318-319 (Hadis No:
274); İbn Hişâm, 4/251
(417) Mâlik, el-Muvatta, 2/899 (Kader, 3); Müslim, 2/889-890 (Hadis No: 1218);
Ebû Dâvûd, 1/442 (Hadis No: 1905); et-Tirmizî, 5/662-663 Hadis No: 3786, 3788);
İbn Mâce, 2/1025 (Hadis No: 3074)
(418) el-Buhârî, 4/126-127; Tecrid Tercemesi, 10/437-330 (Hadis No: 1654); İbn
Hişâm, 4/251
(419) İbn Hişâm, 4/251
(420) Ahmed b. Hanbel, Müsned, 5/411 Kahire, 1313; Mecmau'z-Zevâid, 3/266 ve
8/84, Beyrut, 1967
(421) el-Buhârî, 1/35
(422) Ebû Dâvûd, 2/103 (Hadis No: 2870)
(423) İbn Hîşâm, 4/253
(424) et-Tirmizi, es-Sünen, 2/516 (Hadis No: 616); Riyâzü's-sâlihîn, 1/106
(Hadis No: 73)
(425) Müslim, 2/890 (Hadis No: 1218); Ebû Dâvûd, 1/442 (Hadis No: 1905); İbn
Hişâm, 4/250-253; Tecrid Tercemesi, 10/431-434