İBNÜ’L-ESİR el-Kamil fi’t-Tarih

1. CİLT

 

KALEMDEN SONRA YARATILAN ŞEYLER

 

Allah (C.C.) kalemden ve kaleme kıyamet'e kadar meydana gelecek olan hadiseleri ve vukuatı yazmayı emrettikten sonra, ince bir bulut yarattı. Ebu Rezin el-Ukayli'nin: "Yaratıkları yaratmazdan önce Rabbimiz nerede idi?" sualine cevap veren Nebi (s.a.v.)'in: "Altında ve üstünde hava bulunan bir bulutta idi. Sonra O, suyun üzerinde Arş'ını yarattı." hadisinde bahsettiği bulut işte bu buluttur. Ayrıca: "Onlar, ille de Allah'ın buluttan gölgeler içinde kendilerine gelmesini (işlerini bitirmesini) mi bekliyorlar?'' (Bakara suresi, 210) ayetinde geçen ''bulut''  da bu buluttur.

 

Bana göre bu husus üzerinde biraz düşünmek gerekir, çünkü az önce ''Allah'ın ilk yarattığı şeyin kalem olduğu ve ona kıyamet'e kadar olup bitenleri yazmasını emrettiği'' konusu geçti. Sonra ise bu faslın başında: ''Allah'ın kalemi yarattığı ve ona kıyamete kadar olup bitenleri yazmasını emrettiği, sonra da bulutu yarattığı'' ifade edildi. Şu bir gerçektir ki, yazı yazmak için önce bir alete ihtiyaç vardır, bu alet ise kalemdir. Ayrıca yazının yazılacağı bir şey daha gereklidir ki, bu da ''Levh-ı mahfuz'' dur. Aslında kalemden sonra ikinci olarak ''Levh-ı mahfuz''un zikredilmesi gerekirdi. Gerçi işin doğrusunu en iyi bilen Allah'tır, fakat ''Lehv-ı mahfuz''un yaratılışının kalemden sonra zikredilmemesi, belki de mülazemet (kalem ile üzerine yazılacak olan şeyin birbirini gerektirdiği esasından) hareketle lafzın manasından anlaşılacağı düşüncesine dayanmaktan ileri gelmektedir.

 

Bundan sonra alimler, Allah'ın bulut'tan sonra neyi yarattığı hususunda farklı görüşler ortaya attılar. Dahhak bin Muhadim'ın İbn Abbas (R.A.)'tan rivayetine göre: "Allah'ın ilk yarattığı şey Arş'tır; sonra onun üzerine istiva etmiştir."

 

Diğer alimler ise: "Allah'ın Arş'tan önce suyu yarattığını, sonra Arş'ı yaratıp onu suyun üzerine yerleştirdiğini" ileri sürmüşlerdir. Bu görüş aynı zamanda İbn Abbas'tan rivayette bulunan Ebu Salih ile İbn Mes'ud ve Vehb bin Münebbih'in de görüşleridir.

Bir diğer rivayete göre: "Allah (C.C.) kalemden sonra Kürsi'yi, sonra Arş'ı, sonra havayı, sonra karanlıkları, sonra da suyu yaratmış ve Arş'ı suyun üzerine yerleştirmiştir. "

 

Ebu Ca'fer et-Taberi diyor ki: "Arş'tan önce suyun yaratıldığını ileri sürenin görüşü, Ebu Rezin'in Resulullah (s.a.v.)'den rivayet ettiği hadis'e dayandığı için daha doğrudur."

 

İbn Abbas'tan rivayette bulunan Sa'id bin Cübeyr'in görüşüne uygun düşen bir diğer görüşe göre ise: "Allah, Arş'ı yarattığında su rüzgarın üzerinde bulunuyordu." Eğer durum böyle ise, su ile rüzgar Arş'tan önce yaratılmış olurlar.

 

Bir başka alim de: "Allah, hiç bir şeyi yaratmazdan bin sene önce kalemi yaratmıştır." diyor.

 

Yine alimler, Allah'ın gökleri ve yeri yaratmağa başladığı gün konusunda farklı görüşler ileri sürmüşlerdir.

 

Abdullah bin Selam, Ka'ab, Dahhak ve Mücahid Allah'ın yaratmağa başladığı günün pazar günü olduğunu söylerler.

Ebu Hüreyre (R.A.)'nin görüşüne katılan Muhammed bin İshak da bu günün cumartesi olduğunu ileri sürer.

Yine alimler, Allah'ın her gün neyi yarattığı konusunda ihtilaf ettiler.

Abdullah bin Selam bu konuda şöyle söylüyor: "Allah (C.C.), yaratmağa pazar günü başladı, yerleri pazar ve pazartesi günleri yarattı, dağları ve yiyecekleri (rızıkları) salı ve çarşamba günleri yarattı, gökleri perşembe ve cuma günleri yarattı, cuma gününün son saatlerine doğru Allah göklerin yaratılmasını tamamladıktan sonra aynı saat içerisinde Adem (A.S.)'i yarattı. İşte kıyamet bu saatte kopacaktır. "

 

İbn Mes'ud ve Ebu Salih'in kendisinden yaptığı bir rivayette İbn Abbas da bu görüştedirler. Ancak onlar Adem (A.S.)'in yaratılışı ile cuma günündeki son saat hakkında söz etmemişlerdir.

 

Ali bin Ebi Talha'nın kendisinden yaptığı bir rivayette İbn Abbas (R.A.) şöyle diyor: "Allah (C.C.), yiyecekleri ile birlikte yeri yaymadan yarattı, sonra göğe yönelip onları yedi kat olarak tesviye (tanzim) etti, bundan sonra da yeryüzünü yaydı. İşte bu: ''Bundan sonra yeri döşeyip yaydı.'' (Naziat suresi, 30) ayetinde bildirilen durumdur." Bana göre doğru olan görüş budur.

 

İkrime'nin kendisinden yaptığı bir rivayette yine İbn Abbas şöyle diyor: ''Allah (C.C.), dünyayı yaratmazdan iki bin yıl önce Beyt'i (Beyt-i mamur'u) dört rükün (köşe) üzerinde suyun üzerine koydu. Bundan sonra Beyt'in altından yer döşenip yayıldı." İbn Ömer (R.A.) de bu görüştedir.

 

Süddi Ebu Salih, İbn Abbas'tan rivayet eden Ebu Malik, Mürretü'l-Hemdani ve İbn Mes'ud'dan rivayet ederek: ''Yerde ne varsa hepsini sizin için yaratan, sonra da göğe yönelip onları yedi gök halinde tesviye (tanzim) eden O'dur ... '' (Bakara suresi, 29) ayetinin izahında şunları söylüyor: ''Allah, sudan önce hiç bir şey yaratmazdan evvel Arş'ı suyun üzerindeydi. O, diğer yaratıkları yaratmak isteyince sudan dumanı çıkarttı, duman ise suyun üzerine havalanıp yükseldi, Allah (C.C.) bu yükselen dumana sema (gök) adını verdi. Sonra suyu kurutarak tek bir yer haline getirdi. Bundan sonra yeri

parçalayıp onu iki gün içerisinde yani pazar ve pazartesi günlerinde yedi parça (tabaka) yaptı. Allah, yeri balık üzerinde yarattı, bu balık: ''Nun. Kaleme andolsun ki ... '' (Kalem suresi, 1) cümlesiyle başlayan ve bu surenin adını alan ''Nun'' (balık)'dur. O, balığı suyun içerisinde, suyu yalçın ve düz taş üzerinde yarattı, bu taşı meleğin sırtı üzerine koydu, meleği de kaya üzerine yerleştirdi, kayayı rüzgara bıraktı. İşte bu kaya, yerde ve gökte bulunmayan, fakat Hz. Lokman tarafından zikredilen kayadır. Balık kımıldadı, onun bu kımıldamasıyla yer sarsılıp sallandı, bunun üzerine Allah, yerin üzerine dağları yerleştirip yükseltti, böylece yer sabitleşip istikrar kazandı. Bundan dolayı dağlar yere karşı iftihar edip öğünürler. İşte bu: ''Yerin insanlar ile birlikte sarsılmaması için yeryüzünde sabit ve yüksek dağlar yarattık .. '' (Enbiya suresi, 31) ayetinde ifade edilmiştir. "

 

İbn Abbas Dahhak, Mücahid, Ka'ab ve diğerlerinin söylediklerine göre; "Allah'ın yeri ve göğü yarattığı altı günden her biri (dünya yılı itibariyle) bin yıldır. "

 

Bana göre, Allah (C.C.)'ın yeryüzünü falan gün, gökyüzünü falan gün yarattığı tarzındaki rivayet ve haberler mecaz olarak kabul edilmelidir; çünkü bunlar yaratıldığı zaman gün ve gece diye bir şey yoktu. Aslında günler, güneşin doğuşuyla batışı arasındaki zamandan ibarettir. Geceler ise, güneşin batışıyla doğuşu arasındaki zamandan ibarettir. O zaman ise ne güneş ve ne de gökyüzü vardı. Gün meflıumundan murat ise, Allah'ın her şeyi bir gün ölçüsü içerisinde yaratmasından ibarettir. Mesela bir ayette: ''Orada sabah akşam onlar için rızıkları da vardır.'' (Meryem suresi, ayet 62) buyrulur. Halbuki cennette sabah akşam diye bir şey yoktur.

 

BİR SONRAKİ SAYFA İLE DEVAM ETMEK İÇİN AŞAĞIDAKİ İSME TIKLA

 

GECE ve GÜNDÜZDEN HANGİSİNİN DAHA ÖNCE YARATILDIĞI