|
|
Allah
(C.C.) kalemden ve kaleme kıyamet'e kadar meydana gelecek olan hadiseleri ve vukuatı
yazmayı emrettikten sonra, ince bir bulut yarattı. Ebu Rezin el-Ukayli'nin:
"Yaratıkları yaratmazdan önce Rabbimiz nerede idi?" sualine cevap
veren Nebi (s.a.v.)'in: "Altında ve üstünde hava bulunan bir bulutta idi.
Sonra O, suyun üzerinde Arş'ını yarattı." hadisinde bahsettiği bulut işte
bu buluttur. Ayrıca: "Onlar, ille de Allah'ın buluttan gölgeler içinde
kendilerine gelmesini (işlerini bitirmesini) mi bekliyorlar?'' (Bakara suresi,
210) ayetinde geçen ''bulut'' da bu
buluttur.
Bana
göre bu husus üzerinde biraz düşünmek gerekir, çünkü az önce ''Allah'ın ilk
yarattığı şeyin kalem olduğu ve ona kıyamet'e kadar olup bitenleri yazmasını
emrettiği'' konusu geçti. Sonra ise bu faslın başında: ''Allah'ın kalemi
yarattığı ve ona kıyamete kadar olup bitenleri yazmasını emrettiği, sonra da
bulutu yarattığı'' ifade edildi. Şu bir gerçektir ki, yazı yazmak için önce bir
alete ihtiyaç vardır, bu alet ise kalemdir. Ayrıca yazının yazılacağı bir şey
daha gereklidir ki, bu da ''Levh-ı mahfuz'' dur. Aslında kalemden sonra ikinci
olarak ''Levh-ı mahfuz''un zikredilmesi gerekirdi. Gerçi işin doğrusunu en iyi
bilen Allah'tır, fakat ''Lehv-ı mahfuz''un yaratılışının kalemden sonra
zikredilmemesi, belki de mülazemet (kalem ile üzerine yazılacak olan şeyin
birbirini gerektirdiği esasından) hareketle lafzın manasından anlaşılacağı
düşüncesine dayanmaktan ileri gelmektedir.
Bundan
sonra alimler, Allah'ın bulut'tan sonra neyi yarattığı hususunda farklı
görüşler ortaya attılar. Dahhak bin Muhadim'ın İbn Abbas (R.A.)'tan rivayetine
göre: "Allah'ın ilk yarattığı şey Arş'tır; sonra onun üzerine istiva
etmiştir."
Diğer
alimler ise: "Allah'ın Arş'tan önce suyu yarattığını, sonra Arş'ı yaratıp
onu suyun üzerine yerleştirdiğini" ileri sürmüşlerdir. Bu görüş aynı
zamanda İbn Abbas'tan rivayette bulunan Ebu Salih ile İbn Mes'ud ve Vehb bin
Münebbih'in de görüşleridir.
Bir
diğer rivayete göre: "Allah (C.C.) kalemden sonra Kürsi'yi, sonra Arş'ı,
sonra havayı, sonra karanlıkları, sonra da suyu yaratmış ve Arş'ı suyun üzerine
yerleştirmiştir. "
Ebu
Ca'fer et-Taberi diyor ki: "Arş'tan önce suyun yaratıldığını ileri sürenin
görüşü, Ebu Rezin'in Resulullah (s.a.v.)'den rivayet ettiği hadis'e dayandığı
için daha doğrudur."
İbn
Abbas'tan rivayette bulunan Sa'id bin Cübeyr'in görüşüne uygun düşen bir diğer
görüşe göre ise: "Allah, Arş'ı yarattığında su rüzgarın üzerinde
bulunuyordu." Eğer durum böyle ise, su ile rüzgar Arş'tan önce yaratılmış
olurlar.
Bir
başka alim de: "Allah, hiç bir şeyi yaratmazdan bin sene önce kalemi
yaratmıştır." diyor.
Yine
alimler, Allah'ın gökleri ve yeri yaratmağa başladığı gün konusunda farklı
görüşler ileri sürmüşlerdir.
Abdullah
bin Selam, Ka'ab, Dahhak ve Mücahid Allah'ın yaratmağa başladığı günün pazar
günü olduğunu söylerler.
Ebu
Hüreyre (R.A.)'nin görüşüne katılan Muhammed bin İshak da bu günün cumartesi
olduğunu ileri sürer.
Yine
alimler, Allah'ın her gün neyi yarattığı konusunda ihtilaf ettiler.
Abdullah
bin Selam bu konuda şöyle söylüyor: "Allah (C.C.), yaratmağa pazar günü
başladı, yerleri pazar ve pazartesi günleri yarattı, dağları ve yiyecekleri
(rızıkları) salı ve çarşamba günleri yarattı, gökleri perşembe ve cuma günleri
yarattı, cuma gününün son saatlerine doğru Allah göklerin yaratılmasını
tamamladıktan sonra aynı saat içerisinde Adem (A.S.)'i yarattı. İşte kıyamet bu
saatte kopacaktır. "
İbn
Mes'ud ve Ebu Salih'in kendisinden yaptığı bir rivayette İbn Abbas da bu
görüştedirler. Ancak onlar Adem (A.S.)'in yaratılışı ile cuma günündeki son
saat hakkında söz etmemişlerdir.
Ali
bin Ebi Talha'nın kendisinden yaptığı bir rivayette İbn Abbas (R.A.) şöyle
diyor: "Allah (C.C.), yiyecekleri ile birlikte yeri yaymadan yarattı,
sonra göğe yönelip onları yedi kat olarak tesviye (tanzim) etti, bundan sonra
da yeryüzünü yaydı. İşte bu: ''Bundan sonra yeri döşeyip yaydı.'' (Naziat
suresi, 30) ayetinde bildirilen durumdur." Bana göre doğru olan görüş
budur.
İkrime'nin
kendisinden yaptığı bir rivayette yine İbn Abbas şöyle diyor: ''Allah (C.C.),
dünyayı yaratmazdan iki bin yıl önce Beyt'i (Beyt-i mamur'u) dört rükün (köşe)
üzerinde suyun üzerine koydu. Bundan sonra Beyt'in altından yer döşenip
yayıldı." İbn Ömer (R.A.) de bu görüştedir.
Süddi
Ebu Salih, İbn Abbas'tan rivayet eden Ebu Malik, Mürretü'l-Hemdani ve İbn
Mes'ud'dan rivayet ederek: ''Yerde ne varsa hepsini sizin için yaratan, sonra
da göğe yönelip onları yedi gök halinde tesviye (tanzim) eden O'dur ... ''
(Bakara suresi, 29) ayetinin izahında şunları söylüyor: ''Allah, sudan önce hiç
bir şey yaratmazdan evvel Arş'ı suyun üzerindeydi. O, diğer yaratıkları
yaratmak isteyince sudan dumanı çıkarttı, duman ise suyun üzerine havalanıp
yükseldi, Allah (C.C.) bu yükselen dumana sema (gök) adını verdi. Sonra suyu
kurutarak tek bir yer haline getirdi. Bundan sonra yeri
parçalayıp
onu iki gün içerisinde yani pazar ve pazartesi günlerinde yedi parça (tabaka)
yaptı. Allah, yeri balık üzerinde yarattı, bu balık: ''Nun. Kaleme andolsun ki
... '' (Kalem suresi, 1) cümlesiyle başlayan ve bu surenin adını alan ''Nun''
(balık)'dur. O, balığı suyun içerisinde, suyu yalçın ve düz taş üzerinde
yarattı, bu taşı meleğin sırtı üzerine koydu, meleği de kaya üzerine
yerleştirdi, kayayı rüzgara bıraktı. İşte bu kaya, yerde ve gökte bulunmayan,
fakat Hz. Lokman tarafından zikredilen kayadır. Balık kımıldadı, onun bu
kımıldamasıyla yer sarsılıp sallandı, bunun üzerine Allah, yerin üzerine
dağları yerleştirip yükseltti, böylece yer sabitleşip istikrar kazandı. Bundan
dolayı dağlar yere karşı iftihar edip öğünürler. İşte bu: ''Yerin insanlar ile
birlikte sarsılmaması için yeryüzünde sabit ve yüksek dağlar yarattık .. ''
(Enbiya suresi, 31) ayetinde ifade edilmiştir. "
İbn
Abbas Dahhak, Mücahid, Ka'ab ve diğerlerinin söylediklerine göre;
"Allah'ın yeri ve göğü yarattığı altı günden her biri (dünya yılı
itibariyle) bin yıldır. "
Bana
göre, Allah (C.C.)'ın yeryüzünü falan gün, gökyüzünü falan gün yarattığı
tarzındaki rivayet ve haberler mecaz olarak kabul edilmelidir; çünkü bunlar
yaratıldığı zaman gün ve gece diye bir şey yoktu. Aslında günler, güneşin
doğuşuyla batışı arasındaki zamandan ibarettir. Geceler ise, güneşin batışıyla
doğuşu arasındaki zamandan ibarettir. O zaman ise ne güneş ve ne de gökyüzü
vardı. Gün meflıumundan murat ise, Allah'ın her şeyi bir gün ölçüsü içerisinde
yaratmasından ibarettir. Mesela bir ayette: ''Orada sabah akşam onlar için
rızıkları da vardır.'' (Meryem suresi, ayet 62) buyrulur. Halbuki cennette
sabah akşam diye bir şey yoktur.
BİR SONRAKİ
SAYFA İLE DEVAM ETMEK İÇİN AŞAĞIDAKİ İSME TIKLA
GECE ve
GÜNDÜZDEN HANGİSİNİN DAHA ÖNCE YARATILDIĞI