|
|
İblis'in
saltanat ve hakimiyeti dönemindeki hadiselerden (söylentilerden) biri de babamız
Hz. Adem (A.S.)'in yaratılmasıdır. Allah, meleklere, İblis'in devlet ve
saltanatının zevale yüz tuttuğu, kendisinin mahvolacağı zamanın yaklaştığı bir
sırada onun kalbinde saklamış olduğu kibir ve gururu bildirmek istedi. Çünkü
melekler onun bu halini bilmiyorIardı. Allah (C.C.) İblis'in kibrini bildirmek
maksadıyla meleklere şöyle seslendi: ''Muhakkak ben yeryüzünde bir halife
yaratacağım" Onlar: ''Yeryüzünde bozgunculuk çıkaracak ve kanlar dökecek
kimse mi yaratacaksın?'' dediler. (Bakara suresi, ayet 30).
İbn
Abbas'tan rivayet edildiğine göre: Meleklerin böyle söylemeleri, onların bundan
önce yeryüzünün sakinleri olan cinlerin ve İblis'in durumlarını öğrenmelerinden
ve görmelerinden sonra olmuştu. Bu yüzden onlar Rablerine: "Yeryüzünde
cinler gibi kanlar dökecek, bozgunculuk çıkaracak ve sana isyan edecek birini
mi yaratmak istiyorsun? Halbuki biz sana hamdedip seni tesbih ve takdis
ediyoruz." dediler.
Allah
(C.C.), meleklere: ''Sizin bilmediğinizi ben biliyorum.'' buyurdu. Yani,
"İblis'in içinde saklamış olduğu gurur ve kibrini, onun benim emrime karşı
gelmeye azim ve kararlı olduğunu ben biliyorum ve bunları ayanbeyan görmeniz
için size açıklayıp bildiriyorum." demek istiyordu.
Allah
(C.C.), Hz. Adem'i yaratmak istediği zaman Cebrail (A.S.)'e yeryüzünden balçık
getirmesini emretti. Yeryüzü Cebrail (A.S.)'e: "Bir şey alarak beni
eksiltmenden, şekil ve suretimi bozarak beni hakir düşürmenden Allah'a
sığınırım." dedi. Bunun üzerine Cebrail (A.S.) yeryüzünden hiç bir şey
almadan geri döndü ve: "Ey Rabbim! Yeryüzü sana sığındı, ben de ona
sığınma imkanı tanıdım." dedi. Bundan sonra Allah (C.C.) bu işe Mikail
(A.S.)'i görevlendirdi; yer yüzü yine Allah'a sığındı ve Mikail de ona sığınma
imkanı tanıdı. Sonra Mikail, Allah katına dönerek aynen Cebrail'in
söylediklerini tekrarladı. Bu sefer Allah (C.C.), yeryüzüne Azrail (A.S.)'i
gönderdi. Yine yeryüzü Azrail'den Allah'a sığındı. Bunun üzerine Azrail
(Melekü'l-mevt): "Rabbimin emrini yerine getirmeden geri dönmekten Allah'a
sığınırım" dedi ve yerden balçık aldı. Fakat bu balçığı bir yerden almadı;
yeryüzünün değişik yerlerinden kırmızı, beyaz ve siyah topraklar alıp bunları
birbirine karıştırarak yapışkan çamur haline getirdi. Ademoğullarının çeşitli
renklerde olmaları bundan ileri gelmektedir.
Ebü
Musa'nın rivayet ettiği bir hadiste Hz. Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurur:
"Allah (C.C.), Hz. Adem'i bütün yeryüzünden aldığı topraktan yarattı; bu
sebeple Ademoğulları yerden alınan bu toprağa göre kırmızı, sayah, beyaz ve
bunlar arasında bir renk almakta, yumuşak ve sert huylu, iyi ve kötü
olmaktadırlar. Bundan sonra Adem'in yaratılacağı toprak ıslatıldı, hatta
yapışkan çamur haline geldikten sonra siyah ve kokan bir çamur şeklini alıncaya
kadar bekletildi. Bundan sonra da Rabbimizin buyurduğu gibi bu çamur kuru
balçık haline dönüşünceye kadar olduğu gibi bırakıldı." Bu hususta Allah
(CC) şöyle buyurur: ''Andolsun ki, biz İnsanı kuru balçıktan, suretlenip
şekillenmiş bir çamurdan yarattık.'' (Hicr suresi ayet 26).
Hadiste
geçen ''lazib'' kelimesi, yapışkan çamur manasına gelmektedir. İşte bu çamur
değişip kokuşuncaya kadar bırakılmış, neticede kokuşmuş kara balçık haline
gelmiştir. Bundan sonra ses çıkaran kurumuş bir balçık halini almıştır.
Adem'e
''Adem'' isminin verilmesi, onun yeryüzünden (topraktan) yaratılınasından ve
yeryüzü manasına gelen ''edim'' kelimesinden kaynaklanmaktadır.
İbn
Abbas (R.A.) şöyle diyor: "Allah (C.C.), Adem'in yaratılacağı toprağın
yerden alınarak göğe çıkarılmasını emretti. Toprağı getirilen Adem'i, yapışkan
ve kokuşmuş siyah çamurdan yarattı. Bu çamur ise maddeleri birbirine iyice
yapıştıktan sonra kokuşmuş siyah bir şekil aldı. İşte Allah, İblis'in Adem'e
secde etmekten büyüklenmemesi için onu bizzat kendi eliyle bu çamurdan yarattı.
Adem'in cesedi yere bırakılmış bir şekilde kırk gece, bir rivayette ise kırk
yıl kaldı. İblis ise bu kırk gece veya kırk yıl içinde Adem'in cesedinin yanına
gelir, ona ayağıyla vururdu, bu ceset de ses çıkarırdı. Allah (C.C.) bunu: ''O,
insanı bardak gibi (çınlayan) kupkuru bir balçıktan yarattı?'' (Hicr suresi,
ayet 26) buyruğuyla açıklamaktadır; yani Adem'in cesedi ses veren ve üfurülerek
şişirilip testi haline getirilen kokuşmuş kuru balçık'tan yaratılmıştır. Bundan
sonra İblis, Adem'in ağzından girip arkasından, arkasından girip ağzından çıkmağa
başladı ve kendi kendine onun için: ''Sen böyle ses çıkarmak için değil, belki
bir maksat için yaratılmışsındır. Eğer senin başına musallat kılınırsam,
elbette seni helak edeceğim; şayet sen bana musallat olursan mutlaka sana isyan
edeceğim'' dedi."
"Diğer
taraftan melekler Adem'in cesedinin yanına gelirlerdi ve ondan korkarlardı.
Hatta Adem'in cesedinden meleklerden daha çok İblis korkardı."
Nihayet
Allah'ın Adem'in cesedine ruhun üflenmesini istediği zaman gelince O meleklere:
''O halde ben Adem'in yaratılışını bitirdiğim, ona ruhumdan üflediğim zaman siz
derhal onun için secdeye kapanın.'' (Hicr suresi, ayet 29) buyurdu. Allah,
Adem'in cesedine ruhu üfürünce bu ruh onun baş tarafından cesedine girdi. Hatta
ruhun ceset içerisinde harekete geçmesiyle onun uğradığı kısımlar hemen ete
büründü. Ruh Adem'in başına girdiği zaman o aksırdı. Bunun üzerine melekler
ona: ''elhamdülillah'' demesini söylediler. Bir rivayette Adem'e
''elhamdülillah'' demesini Allah (C.C.) ilham etmişti. Bunun üzerine Adem: ''elhamdülillahi
Rabbi'l-alemin'' (Alemlerin Rabbi olan Allah'a hamdolsun) dedi. Adem'in bu
hamdına karşı Allah ona: ''Ey Adem! Rabbin sana merhamet etti'' buyurdu. Ruh,
Adem'in gözlerine gelince o gözlerini cennet meyvelerine çevirdi, ruhun karnına
ulaşmasıyla o yemek istedi ve ruh ayaklarına gelmezden önce hemen acele edip
yerinden kalkarak cennet meyveleri üzerine sıçradı. İşte bundan dolayı Allah
(C.C.): ''İnsan aceleden (aceleci) yaratıldı.'' (Enbiya suresi, ayet 37)
buyurmuştur. Neticede bütün melekler Adem'e secde etti. Ancak İblis büyüklendi
ve kafirlerden oldu. Bunun üzerine Allah (C.C.) İblis'e: ''Ey İblis! Ben
emrettiğim halde senin Adem'e secde etmene mani olan nedir?'' diye sordu O ise
''Ben ondan daha hayırlıyım. Senin çamurdan yarattığın bir kimseye ben secde
edecek değilim'' karşılığını verdi; kibir, taşkınlık ve çekememezliği yüzünden
Adem'e secde etmedi. Bunun üzerine Allah (C.C.): ''Ey İblis! İki elimle
(bizzat) yarattığıma secde etmenden seni hangi şey menetti? Kibirlenmek mi
istedin, yoksa yücelerden mi oldun? .. Andolsun ki, cehennemi senden (senin
cinsinden) ve onların (insanların) içinden sana tabi olanların hepsiyle
dolduracağım.'' (Sad suresi, ayet 75, 85) buyurdu.
"Nihayet
Allah (C.C.), İblis ile uğraşmayı, onu azarlamayı bıraktıktan ve onun isyan
üzerinde direndiğini gördükten sonra ona lanet edip rahmetinden ümidini
kestirtti, onu huzurundan kovarak şeytan haline getirdi ve cennetten çıkarıp
sürdü."
Şa'bi
şöyle diyor: "İblis, başında bir sarık, gözleri şaşı, tek ayağında bir
pabuç, çeşitli sıkıntılar içerisinde ve perişan bir halde yeryüzüne
indirilmiştir."
Humeyd
bin Hilal de şöyle diyor: "İblis eli böğründe olarak yeryüzüne
indirilmiştir. Bu yüzden namaz kılarken elleri böğre koymak mekruh kılınmıştır.
"
İblis,
yeryüzüne indirilince şöyle dedi: ''Ey Rabbim! Adem'in yüzünden beni cennetten
kovdun; ben ancak senin bana vereceğin kuvvet ve kudretle onunla başa
çıkabilirim.'' Bunun üzerine Allah ona: ''Haydi onun üzerine musallat
kılındın.'' buyurdu. İblis: ''Biraz daha imkanımı artır.'' dedi. Allah (C.C.):
''Adem'den doğacak her çocuğa karşılık senin de bir çocuğun dünyaya gelsin,
yani neslin onunki kadar çok olsun.'' buyurdu. İblis: ''Biraz daha artır.''
dedi. Allah: ''Onların (insanların) kalpleri senin meskenin olsun, onların içerisinde
kanın dolaştığı gibi dolaşabilirsin.'' buyurdu. İblis: ''Biraz daha artır.''
dedi. Bunun üzerine Allah (C.C.): ''Onların içinden gücünün yettiği kimseleri
sesinle yerinden oynat, onlara karşı süvarilerinle, piyadelerinle yaygara
çıkar, mallarına ve çocuklarına ortak ol, onlara vaatte bulun. "Şeytan bu!
Onlara bir aldatıştan başka o ne vaat edebilir?'' '' (İsra suresi, ayet 64)
buyurdu.
İblis'in
bu isteklerine karşılık Adem şöyle dedi: ''Ey Rabbim! Ona mühlet verip bana
musallat kıldın; ben ancak senin bana vereceğin güç ve kuvvetle ona karşı
koyabilirim.'' Allah (C.C.) ona: ''Senden doğacak her çocuk (neslin) için
kötülerin (şeytanların) şerrinden koruyacak bir muhafız görevlendirdim.''
buyurdu. Adem: ''Biraz daha bana imkan ver!'' dedi, Allah (C.C.): ''Yapılan her
bir iyilik (hasene) on katıyla mükafatlandırılacaktır; dilersem daha da
arttırırım. İşlenen bir günah yalnız bir katıyla cezalandırılacaktır; istersem
bunu da silip affederim.'' buyurdu. Adem: ''Biraz daha artır!'' dedi. Allah
(C.C.): ''Ey kendilerinin aleyhinde haddi aşan kullarım! Allah'ın ralımetinden
ümidinizi kesmeyin, çünkü Allah bütün günahları yarlığar (bağışlar).'' (Zümer
suresi, ayet 53) buyurdu. Adem: ''Biraz daha artır!'' dedi. Allah (C.C.): ''Ruh
bedenlerinde olduğu müddetçe evladının (neslinin) tövbelerini kabul edeceğim,
reddetmeyeceğim.'' buyurdu. Adem: ''Biraz daha artır!'' dedi. Allah C.C.): ''Ne
olursa olsun affedeceğim, aldırmayacağım.'' buyurdu. Bunun üzerine Adem:
''Kafi, yeter, ey Rabbim!'' dedi. Bundan sonra Allah (C.C.) Adem'e: ''Şu
meleklerin yanına git ve onlara: "es-Selamü aleyküm"de.'' buyurdu.
Bunun üzerine Adem meleklerin yanına geldi ve onlara: ''es-Selamü aleyküm''
dedi. Melekler ise onun selamına karşılık olarak: ''Ve aleyke's-selam ve
rahmetullah'' karşılığını verdiler. Bundan sonra Adem Rabbine döndü ve Rabbi
ona: ''İşte bu, senin ve zürriyetinin arasında selam şekli olsun.'' buyurdu.
Nihayet
meleklerden gizli olan İblis'in durumunun (kibir ve gururunun) melekler
tarafından öğrenilmesinden ve İblis'in Adem'e secde etmeyeceği anlaşıldıktan
sonra, Allah (C.C.), Adem'e bütün isimleri öğretti.
BİR SONRAKİ
SAYFA İLE DEVAM ETMEK İÇİN AŞAĞIDAKİ İSME TIKLA
ALLAH'IN ADEM
(A.S.)'E ÖGRETTİĞİ İSİMLER