|
|
Vail
bin Hinb bin Efsa bin Du'mi bin Cedile bin Esed bin Rabia bin Nizar bin Maadd
bin Adnan'ın iki oğlu Bekr ile Tağlib kabileleri arasındaki savaş, Küleyb'in
öldürülmesi yüzünden meydana gelmişti. Küleyb'in nesep şeceresi ile birlikte
asıl adı: Vail bin Rabi'a bin Haris bin Züheyr bin Cüşem bin Bekr bin Hubeyb
bin Amr bin Ganm bin Tağlib idi.
Onun
''Küleyb'' lakabını alması ise şöyle oldu: O her hangi bir yere gitmek istediği
zaman yanına bir köpek yavrusu alır, güzel bir bahçeye veya hoşuna giden bir
yere geldiği zaman bu köpek yavrusuna vurur, sonra onu bağırır ve havlar
vaziyette buraya bırakırdı. Bu köpek yavrusunun havlamasını duyanlar oradan
uzaklaşırlar ve oraya yaklaşmazlardı. İşte bu sebeple kendisine ''Küleyb''
lakabı verildi. Önceleri kendisine ''Küleybu Vail (Vail'in köpekçiği'')
deniliyordu, fakat daha sonra Vail kelimesi atılıp sadece ''Küleyb'' lakabıyla
anılmağa başlandı ve bu isimle şöhret kazandı.
Rabi'a
bin Nizar'ın sancağı oğullarının en büyüğünün elinde bulunuyordu ve büyüklük
sırasına göre onların arasında el değiştiriyordu. Sonra bu sancak torunlarından
Aneze bin Esed bin Rabia'nın eline geçti. Bu soyda bıyıkları kısaltıp sakalları
sarıya boyamak adeti vardı ve bunu Rabi'a kabilesinden diğer soylara karşı
koyup savaş yapmak isteyenler yapardı. Daha sonra bu sancak Abdülkays bin Efsa
bin Du'mi bin Cedlle bin Esed bin Rabi'a bin Nizar'ın eline geçti. Bu soyun
adeti ise, kendilerine sataşıp kötü söz söyleyenleri tokatlamak, kendilerine
tokat atanları da öldürmek şeklinde idi. Bundan sonra sancak el değiştirip aynı
soydan Nemir bin Kaasıt bin Hinb'in eline geçti. Bu soyun adeti ise
yukarıdakilerin adetlerinden farklı idi. Daha sonra adı geçen sancak Bekr bin
Vail'in eline geçti. Bu soyun adeti ise bir kuş yavrusu sebebiyle başkalarına
kötülük etmekti. Onlar, kuş yavrusunu yolun ortasına (veya dört yol ağzına ?)
bağlarlar, kuşun yeri böylece belli edildikten sonra hiç bir kimse bu yoldan
geçmezdi. Gelip geçmek isteyenler ise bu yolun solundan ve sağından giderlerdi.
Nihayet sancak Tağlib Kabilesi'ne geçince, bunu Vail bin Rabi'a aldı. Yukarıda
da bahsettiğimiz üzere, onun adeti yanında köpek yavrusu taşımaktı.
Maad
Kabilesi sadece şu üç kişinin reisliği altında toplanmıştır: Birincisi: Amir
bin ez-Zarib bin Amr bin Bekr bin Yeşkür bin Haris'tir. Bu zatın soyu Advan bin
Amr bin Kays Aylan Kabilesi'ne dayanmaktadır. Bu kabile de Ünas bin Mudar
soyundandır. Ünas ile İlyas bin Mudar'ın erkek kardeşidir. İşte Amr bin
ez-Zarib, Mezhic Kabilesi ayrılıp Tihame'ye hareket ettiği zaman Maadd
Kabilesi'nin başında kumandan olarak bulunuyordu. Bu, Tihame ahalisi ile Yemen
kabileleri arasında cereyan eden ilk hadise idi.
İkincisi:
Rabia bin Haris bin Mürre bin Züheyr bin Cüşem bin Bekr bin Hubeyb bin
Kelb'dir. Bu zat, Yemame ahalisi ile Yemenliler arasında meydana gelen Süllan
Vak'asında Maadd Kabilesi'nin başında kumandan idi.
Üçüncüsü:
Vail bin Rabi'a, yani Küleyb'dir. Bu zat, Hazaz Vak'ası'nda Maad Kabilesi'nin
kumandam idi ve Yemen topluluklarım dağıtıp onları hezimete uğratmıştı, bu
sebeple Maadd Kabilesi mensupları hükümdarın tacını O'na verip vergilerini
ödemeğe başladılar ve itaati altına girdiler. Fakat bir müddet sonra Küleyb
gurur ve taşkınlığa kapılıp kavmine zulmetmeğe başladı. Zulmü o noktaya vardı
ki, üzerinde bulut bulunan yerleri yasak bölge ilan edip buralarda hayvan
otlatılmasına müsaade etmedi. Bir defa Küleyb: "Falan yerin vahşi
hayvanları benim civarımda (himayemde) sayılır." dedi mi, artık orada
avlanıImaz, kimse develeriyle oraya giremez, onun ateşinin yandığı yerde ateş
yakamaz, evlerinin arasında dolaşamaz ve oturduğu yere oturamazdı.
Cüşemoğulları ile Şeybanoğulları tefrikaya düşmekten korkup birlik halinde
yaşamak istediklerinden aynı yurtta karışık halde otururlardı. Küleyb ise Mürre
bin Şeyban bin Sa'lebe'nin kızı ve Cessas bin Mürre'nin kız kardeşi Celile ile
evli idi.
BİR SONRAKİ
SAYFA İLE DEVAM ETMEK İÇİN AŞAĞIDAKİ İSME TIKLA