|
|
BİRİNCİ
UVARE VAK'ASI
Bu
vak'a, Münzir bin İmruü'l-Kays ile Bekr bin Vail Kabilesi arasında meydana
geldi. Sebebi ise şu idi: Biraz önce de anlattığımız üzere, Tağlib kabilesi
Seleme bin Haris'i içlerinden çıkarıp sürdüklerinde, o da gidip Bekr bin Vail
Kabilesi'ne iltica etmişti. Seleme, Bekr bin Vail Kabilesi'nin arasına
katılınca, kabile mensupları çevresinde toplanıp O'na boyun eğdiler ve:
"Senden başkası bize hükümdarlık edemez." dediler. Bunun üzerine
Münzir birisini gönderip onları tekrar itaati altına girmeğe çağırdı, fakat
onlar Münzir'in bu davetini kabul etmediler. Bu durum karşısında Münzir
üzerlerine yürüyeceğine, zafer kazandığı takdirde Üvare Dağı'nın eteğindeki
çukurlar kanla doluncaya kadar onları bu dağın tepesinde boğazlayıp keseceğine
dair yemin etti.
Sonra
topladığı büyük bir askeri kuvvetle üzerlerine yürüdü. Taraflar Üvare'de
karşılaştılar ve çok şiddetli bir şekilde savaştılar. Neticede savaş Bekr
Kabilesi'nin hezimetiyle nihayet buldu. Bu arada Yezıd bin Şurahbil esir edildi
ve Münzir'in emriyle öldürüldü. Ayrıca savaş alanında pek çok insan öldürüldü.
Diğer taraftan Münzir, Bekr Kabilesi'nden birçok kişiyi esir aldı ve bu esirler
onun emriyle Üvare Dağı'nın tepesinde boğazlandı. Bu sırada akan kanlar
katılaşıp dondu. Bunun üzerine Münzir'e: "Lanetten uzak olasın! Eğer
yeryüzündeki bütün Bekroğulları'nı boğazlayıp kessen, yine de onlardan akan kan
bu dağın eteğindeki çukurlara ulaşmaz, ancak üzerine su dökersen ulaşır."
denildi. Münzir, onların dediklerini tuttu ve kan dağın eteğindeki çukura kadar
akıp indi. Bundan sonra emir vererek kadınların ateşe atılıp yakılmalarını
istedi.
Bu
sırada Kays bin Sa'lebe Kabilesi'nden birisi Münzir'in yanına gelip Bekr bin
Vailoğulları'ndan almış olduğu kadın esirler hakkında görüştü. Bunun üzerine
Münzir kadın esirleri serbest bıraktı. Şair el-A'şa, Kaysli bu adamın Münzir'in
yanına gidip Bekr Kabilesi'nden alınan esirler hakkında şefaatçi olup araya
girmesinden dolayı iftihar ederek şu mealdeki mısraları söylemiştir:
"Fakir
olmasına rağmen Allah'ın kendisine her şeyi verdiği kimse bizdendir.
Hükümdarlara ise, Üvare günü Şeybanoğulları 'ndan esir alınan kadınlar ateşe
atılmak üzere arzedildiği zaman, onların bu kadınlarını KaysU kişinin ricası
üzerine bağışlayıp affetmek düşer. "
İKİNCİ
UVARE VAK'ASI
Amr
bin Münzir el-Lahmi, Es'ad adındaki bir oğlunu Zürare bin Udes etTemimi'nin
himaye ve terbiyesine bırakmıştı. Es'ad serpilip büyüdüğü zaman yanından
geçmekte olan besili bir deve ile karşılaştı ve onunla oynaşırken memesine
vurdu. Devenin sahibi olan Süveyd, Abdullah bin Darim et-Temimi'nin
oğullarından birisiydi ve Es'ad adındaki çocuğun üzerine saldırıp onu öldürdü,
sonra kaçıp Mekke'ye gitti ve Kureyş ile anlaşma yaptı. Bundan önce Amr bin
Münzir yanında Zürare olduğu halde bir savaşa çıkmış, fakat savaş imkanı
doğmamıştı. Tay Dağları'nın karşısına geldikleri bir sırada Zürare, Amr bin
Münzir'e: "Hangi hükümdar vardır ki, savaşa çıksın da eline bir şey
geçirmeden geri dönsün! Şu anda Tay Kabilesi'nin yakınında bulunuyorsun,
onların üzerine yürü." dedi. Bunun üzerine Amr bin Münzir Tay Kabilesi'nin
üzerine yürüdü ve bir kısım kişileri öldürüp, bir kısmını esir aldı. Bu arada
ganimet de ele geçirdi. Fakat bu hadise sebebiyle Zürare'ye karşı Tay
Kabilesi'nde bir kin duygusu meydana geldi. Süveyd, Es'ad'ı öldürdüğü zaman
Zürare Amr bin Münzir'in yanında bulunuyordu. Bunu fırsat bilen Tay
Kabilesi'nden Amr bin Milkat, Amr bin Münzir'i Zürare aleyhine kışkırtarak ona
şu mealdeki mısraları söyledi:
"İnsanın
katı taş gibi yaratılmadığını Amr'a kim ulaştıracak? İşte dağın eteğindeki
annesinin son çocuğu Üvare'den de aşağıdır. Zürare'yi öldür, zira kavmin içinde
Zürare'den daha vefalısını görmüyorum. "
Bunun
üzerine Amr bin Münzir: "Ey Zürare! Ne dersin?" dedi. Zürare:
"Sana yalan söylüyorlar, kandırılıyorsun. Zaten sen onların sana olan
düşmanlığını biliyorsun." diye karşılık verdi. Amr bin Münzir: "Doğru
söylüyorsun." diyerek onu tasdik etti. Sonra gece karanlığı çökünce,
Zürare kavminin yanına gitmek üzere hemen yola çıktı, fakat çok geçmeden
hastalandı. Ölüm döşeğinde iken Zürare oğluna: "Ey Hacib!
Nehşeloğulları'nın arasındaki genç ve uşaklarımızı yanına al." dedi, sonra
kardeşinin oğlu Amr bin Amr'a, yani yeğenine dönüp: "Amr bin Milkat'ın
peşini bırakma, zira hükümdarı benim aleyhime kışkırtan odur." dedi. Bunun
üzerine yeğeni Amr bin Amr O'na: "Ey amcacığım! Bu iki işten en zorunu ve
en tehlikelisini üzerime yıktın." dedi.
Zürare
ölünce yeğeni Amr bin Amr hemen bir kuvvet hazırlayıp Tay Kabilesi'ne savaş
açtı ve Tarif bin Malik ile Tarif bin Amr'ı ele geçirdi ve Melkatoğulları'nı da
öldürdü. Bu hususla ilgili olarak Alkame bin Abede şu mealdeki mısraları
söyledi:
"Biz
atlarımızı Dariyye 'den alıp onlarla birlikte Katakıt tepelerinin sınırına
geldik. Burada Tarif bin Amr ile Tarif bin Malik'i ele geçirdik. Dertliler ise
şifalarını Melkatoğullarından intikam almakta buldular. "
Zürare'nin
öldüğü haberi Amr bin Münzir'e ulaşınca, Darimoğulları'na karşı savaş ilan
etti. Aslında Amr bin Münzir daha önce Darimoğulları'ndan yüz kişiyi
öldüreceğine dair yemin etmişti. Bunun üzerine onları takibe koyulup Üvare'ye
geldi, fakat onun gelmekte olduğunu öğrenen Darimoğulları bulundukları yeri
terk ederek etrafa dağıldılar. Bu durum karşısında Amr bin Münzir olduğu yerde
kaldı ve Darimoğulları'nın üzerine seriyyelerini gönderdi. Bu seriyyeler baskın
esnasında öldürmüş oldukları kişiler hariç, doksan dokuz adam yakalayıp Amr bin
Münzir'e getirdiler. Amr bin Münzir bu doksan dokuz kişiyi öldürdü. Tam bu
sırada Beracim Kabilesi'nden şair bir adam kendisini methetmek üzere yanına
geldi, fakat Amr bin Münzir öldürdüğü kimselerin sayısını yüze tamamlamak için
onu öldürmek üzere yakaladı, sonra ona: "Bahtsız kişi Beracim'den gelen
kişidir." dedi ve bu sözü bir darb-ı meseloldu.
Bir
rivayete göre, Amr bin Münzir Darimoğulları'ndan yüz kişiyi yakmayı adamıştı.
Bu yüzden kendisine ''Muharrik (yakıcı, yakan'') adı verildi. Bu sebeple Amr
bin Münzir onlardan doksan dokuz kişiyi yaktı. Beracim Kabilesi'nden birisi
geçerken burnuna et kokusu geldi ve hükümdar yemek hazırlattırıyor sanıp yanına
gitti. Hükümdar Amr bin Münzir O'na: "Sen kimsin?" diye sordu, O da:
"Lanetten uzak olasın! Ben Beracim Kabilesi'nden gelen birisiyim. "
diye cevap verdi. Bunun üzerine Amr bin Münzir:
"Bahtsız
kişi, Beracim'den gelen kişidir." dedi, sonra verdiği bir emir üzerine bu
kişi de ateşe atılıp yakıldı. Şair Cerir bu hususla ilgili olarak Ferizdak'a şu
mealdeki iki mısraı söylemiştir:
"Amr
bin Münzir'in ateşiyle yakılanlar şimdi nerededir?
Yahut
da aranızda emzirilen Es'ad şimdi nerede ve ne haIdedir. "
İşte
bu hadiseden sonra Temlm Kabilesi Beracimli kişinin yemeğe karşı duyduğu aç
gözlülükten dolayı yemek düşkünlüğü ile ayıplanır oldu. Bu sebeple birisi şu
mealdeki mısraları söylemiştir:
"Temim
Kabilesi'nden birisi öldüğü zaman, eğer onun yaşaması seni sevindiriyor ise,
ekmek veya et yahut da hurma ile hazırlanmış bir azık, ya da alacalı bir kilime
durulmuş bir şey getir. Onların Lokman bin Ad'ın başını yemek için bir yıl
uğraşıp Batha'yl bir baştanöbür başa geçtiklerini görürsün. "
Rivayet
edildiğine göre, bir gün Ahnef bin Kays, Muaviye bin Süfyan'ın yanına girmişti;
Muaviye O'na: "Ey Ebu Bahr! Kilimin içinde dürülü olan şey nedir?"
diye sordu, Bunun üzerine Ahnef: "Ey Müminlerin emiri! Bulamaç, yani un
çorbasıdır." diye cevap verdi. Temim Kabilesi nasıl alacalı kilime
sarılmış azıkla ayıplanıyorsa, Kureyşliler de bulamaç ile ayıplanıyordu.
Denildiğine göre, bu ikisinden daha vakarlı ve oturaklı mizah yapan kişi
görülmemiştir.
BİR SONRAKİ
SAYFA İLE DEVAM ETMEK İÇİN AŞAĞIDAKİ İSME TIKLA