MUĞNİ’L-MUHTAC

TAHARET  /  ABDEST’İN FARZLARI

 

A- ABDEST’İN BİRİNCİ FARZI: MİYET

 

Abdestin farzlarının birincisi: Bir hadesi kaldırmaya, veya taharete gerek duyulan bir şeyin mübah hale gelmesine, yahut abdestin farzını eda etmeye niyet etmektir.

 

a. Abdestte Niyet Şekilleri

 

[Birinci şekil]: Abdestsizliğin hükmünü kaldırmaya niyet etmek

 

Abdestin farzlarının birincisi, abdestsizliği doğuran şeyin kendisini değil hükmünü kaldırmaya niyet etmektir, çünkü bir kez gerçekleşen şey ortadan kalkmaz. Abdestsizliğin hükümlerine örnek olarak "namazın haram olması"nı zikredebiliriz. Ayaklarını mesheden kişi için bile olsa böyledir. Çünkü abdestin amacı [abdestsiz yapılamayan şey ile aradaki] engeli ortadan kaldırmaktır. Kişi buna niyet ettiğinde amacı gerçekleştirmeye teşebbüs etmiş olur.

 

Hades sözcüğünün, abdesti bozacak birden fazla fiil yapıp da [üzerinde birden fazla hades olup da] bunların bir kısmını kaldırmak isteyen kimseyi kapsaması için Nevevi "hades" sözcüğünü belirsiz [nekira] olarak zikretmiş, belirli olarak [elif lamlı olarak] el-hades şeklinde zikretmemiştir.

 

[Bu konuda mezhep içinde iki görüş vardır]:

 

[Birinci görüş]: Daha doğru olan görüşe göre birden fazla sebeple abdesti bozulmuş olan kimse, bunlardan birinilbazılarını kaldırmayı istemese bile abdest aldığında bunların hepsi ortadan kalkmış olur; çünkü abdestsizlik bölünmez, bir kısmı ortadan kalktığında tümü ortadan kalkar.

 

[İkinci görüş]: Bu görüşe aynı gerekçe ile karşı çıkılmıştır. (Yani abdestsizlik bölünemediğinden kişi bir kısmını nefyettiğinde tümünü nefyetmiş olur. )

 

İlk görüş sahipleri buna şöyle cevap vermişlerdir: Ortadan kalkan şey abdest bozma sebeplerinin kendisi değil hükümleridir. Sebepler birden fazla olsa da bu hüküm bir tanedir [namaz kılmanın haram olması hükmüdür]. Bu hükmü n zikredilmesi gerekmediğinden belirtilmemiştir.

 

Bu ifadelerimiz ile şu durumu dışarıda bırakıyoruz: Bir sebeple abdesti bozulan kişi başka bir sebeple abdest almaya niyet ettiğinde, örneğin tuvalet yaptığı için abdesti bozulan kişi uyumadığı halde uykusuzluk sebebiyle abdest almaya niyet etse şayet bunu kasten yapmışsa abdesti sahih olmaz, yanlışlıkla yapmışsa abdestsizliği ortadan kalkar.

 

Yanlışlığın zararının olduğu ve olmadığı durumları belirlemenin ölçüsü -Kadı'nın ve diğer alimlerin belirttiğine göre- şudur: Bir şeyin genel ve detaylı olarak belirtilmesinin veya detaylı olarak değil genel olarak belirtilmesinin göz önüne alındığı durumlarda yanlışlık yapmanın zararı olur. (Genel kural) İlkine "oruca niyet etme yerine yanlışlıkla namaza niyet etme"yi veya tersini örnek verebiliriz. İkinciye "namazda imama niyet etmede bir şahıs yerine başka şahsın imamlığına uymaya niyet etme"yi örnek verebiliriz. Ne genel ne de detaylı olarak belirtilmesi gerekmeyen şeylerde yanlışlık yapmanın zararı yoktur. Bizim meselemizdeki hata, "imamın kendisine uyan cemaati belirlemede hata etmesi"ne benzer. Çünkü imamın cemaati belirleme işine girişmesi farz değildir. Ancak Cuma namazı gibi cemaati belirlemenin gerekli olduğu durumda cemaatte yanlışlık yapmanın zararı olur.

 

Niyetin farz olduğunun delili [şunlardır]:

 

[*] - Nebi (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: Ameller ancak niyetlere göredir. (Buhari, Bed'ü'l-vahy, 1; Müslim, İmare, 4094)

 

Bu "amellerin din tarafından itibara alınması niyetlere göredir" anlamına gelir.

 

Ayrıca abdest tamamen ibadettir, fiil tarzındadır.

 

Not: İbadetler iki grupta taksim edilmiştir:

1. Taksim a) Sırf-mahza ibadet olan fiiller: Namaz, oruç ve abdest böyledir. b) Muamelat yönü de bulunan ibadetler: Örnek: Zekat, kurban.

2. Taksim: a) Fiil-yapma tarzında olan ibadetler: Örnek: Namaz. b) Söz tarzında olan ibadetler: Örnek: Ezan okumak.

 

Namazda olduğu gibi burada da niyetsiz abdest sahth olmaz.

 

Bu ifadede "ibadet" sözcüğü ile yeme, içme, uyuma vb. fiiller dışarıda bırakılmıştır.

 

"Tamamen" sözcüğü ile kadının iddet beklemesi dışarıda bırakılmıştır.

 

İbadetler iki farklı açıdan taksime tabi tutulmuştur: "Bir şeyi yapma tarzında" ifadesiyle -el-Beyan yazarının ifadesine göre- eza n ve hutbe dışarıda bırakılmış olmaktadır. (Çünkü bunlar fiil tarzında değil, söz tarzında ibadetlerdir. (çev.) )

 

Bir görüşe göre ise bununla "necaseti gidermek" ve "avret yeri örtmek" dışarıda bırakılmıştır; çünkü bunlar "terk tarzında" fiillerdir.

 

Niyet gerçekte kasıt / yönelmedir. Dini bir terim olarak ise "fiile bitişik olarak bir şeyi kastetmeklbir şeye yönelmek"tir.

 

Niyetin hükmü -yukarıda geçenlerden anlaşıldığı üzere- farziyettir.

 

Niyetin gerçekleştiği yer [mahalli] kalptir.

 

Niyet etmenin amacı;

 

(a) İbadeti sıradan davranışlardan [adetlerden] ayırt etmektir.

Örneğin mescitte oturma; itikaf yapma amacıyla da dinlenme amacıyla da olabilir. [Bunun ayırt edilmesi için niyet gereklidir].

 

(b) İbadetlerin rütbelerini birbirinden ayırt etmektir. Örneğin farz olan namazı böyle olmayan namazdan ayırt etmek gibi.

 

Niyetin şartı;

 

(a) Niyet edenin müslüman olması,

(b) temyiz çağında olması,

(c) niyet ettiği şeyi bilmesi,

(d) niyet ettiğine aykırı bir şey yapmaması yani hükmen niyetinin fiille birlikte bulunması,

(e) niyetinin muallak olmaması, örneğin "şayet Allah dilerse şunu yapacağım" gibi olmaması. Şayet kişi "inşaallah / Allah dilerse" ifadesini kullanırken niyetini Allah'ın dilemesine bağlamak istemişse veya mutlak niyet etmişse bu sahih olmaz. Bununla teberrük kastetmişse niyeti sahih olur.

 

Niyetin vakti: Niyetin vakti abdestin ilk farzının başlangıç kısmıdır.

 

Örneğin abdestte niyetin vakti yüzü yıkamanın başlangıcıdır. Oruçta kişinin niyetinin orucun başlangıcında bulunması şart koşulmamıştır, çünkü bunu yapmak üzere fecir vaktini göz önünde bulundurmak ve niyeti ona tatbik etmekte zorluk vardır.

 

Niyetin keyfiyeti: Niyetin nasıl yapılacağı konulara göre değişir.

 

Abdestte "abdestsizliği kaldırmaya niyet etmek" yeterlidir.

 

[İkinci Şekil]: Taharete gerek duyulan bir şeyin mübah hale gelmesine niyet etmek

Abdestte niyet etmek abdestsiz yapılamayan; namaz, tavaf, mushafa dokunmak gibi bir şeyin mübah hale gelmesine niyet etmek şeklinde de olabilir. Çünkü hadesi / abdestsizliği ortadan kaldırmak zaten bu fiilleri yapmak için istenir. Kişi bu fiillere niyet ettiğinde, amacını gerçekleştirecek şeye niyet etmiş olur.

 

Mesele: Bir namaz için abdest almaya niyet edip, bu abdestin diğer namazlar için geçerli olmamasına niyet etmek

 

[Bu konuda üç görüş vardır]:

 

[Birinci görüş]: Nevevi'nin mutlak ifadesi şunu da kapsar: Kişi abdest alırken bu abdestle öğle namazı gibi belirli bir namazın mübah olmasına niyet etse bu abdest hem öğle namazı kılmak, hem de daha doğru olan görüşe göre diğer namazlar için de geçerli olur. Örneğin öğle namazı için abdest almaya niyet edip diğer namazlar için abdest aldığını reddetse bile abdest diğer namazlar için de sahih olur. Çünkü abdestsizlik bölünemez. Bu şahsın, böyle bir belirlemeye girişmesi gerekli olmadığından bu dikkate alınmaz.

 

[İkinci görüş]: Zerkeşi, Beğavi'nin fetvalarından şunu nakletmiştir:

 

Kişi bir namaz için abdestsizliği gidermeye niyet etse, diğer namazlar için niyet etmese abdesti sahıh olmaz. Bu, Şafii'ye ait tek görüştür. Çünkü abdestsizliğin ortadan kalkması bölünemez, abdestsizliğin bir kısmı kişide kaldığında bütünü kalmış olur.

 

Hocamız Zekeriya el-Ensari bu görüşü yukarıda geçen gerekçe sebebiyle reddetmiştir.

 

İbn Şühbe iki meseleyi şöyle ayırmıştır: Beğavi'nin ele aldığı konuda kişi kaldırdığı abdestsizliğin bir bölümünü reddetmiştir. Reddettiği ile kaldırdığı abdestsizlik farklıdır. Bunun bir zararı yoktur; çünkü başka abdestsizliği kaldırmanın zararı yoktur. Bu ayrım güçlü bir ayrımdır.

 

Hocam Remli şöyle demiştir: Esas alınacak olan görüş Beğavi'ninkisidir; çünkü abdestsizliği yalnızca bir namaz için kaldırmaya niyet edip diğerlerinde kaldırmamasına niyet eden kişi adeta abdestle oyun oynamaktadır. Zira abdestsizlik bir kere ortadan kalktığında kişi abdestiyle o namazı da başka namazı da kılabilir. Bu durumda bu kişi sanki şöyle demiş gibi kabul edilir: "Bu abdestimle namaz kılacağım, bu abdestimle namaz kılmayacağım".

 

İlk görüşe göre sürekli abdestsizlik halinde olan kişi [özürlü şahıs], abdest alırken niyet ettiği namaz yerine, kılmamaya niyet ettiği namazı bu abdestle kılamaz. Yine bu kişi yapması mümkün olmayan bir namaz için abdest almaya niyet ettiğinde, örneğin recep ayında bayram namazı kılmak için abdest almaya ettiğinde bu namazia başka namaz kılamaz. Bir görüşe göre bu kişinin diğer namazı da, abdestle oynaması sebebiyle sahih olmaz.

 

[Soru]: Nevevi "taharet" sözcüğü yerine "abdest" sözcüğünü kullansaydı daha iyi olurdu. Çünkü Kur'an okumak ve mescitte durmak, tahareti yani guslü gerektirdiği halde kişi Kur'an okumak ve mescitte durmak niyetiyle abdest alsa bu abdest sahih olmaz.

 

[Cevap]:

[1] - Nevevi'nin kastettiği, benim Şarih Celaleddin elMahalli'ye uyarak yaptığım açıklamada olduğu gibidir.

 

[2] - Ayrıca "mübah hale getirmek" ifadesi ile bu dışarıda bırakılmaktadır. Çünkü bu iki fiilin mübah hale gelmesine niyet etmek, zaten hasıl olanı elde etmeye çalışmaktır.

 

[3] - Yine bu durum Nevevi'nin daha sonraki "veya abdest almanın mübah olduğu fiiller" ifadesinden anlaşılmaktadır.

 

Namazın mübah olmasına niyet etmenin şartı, bu abdestle namaz kılmaya niyet etmektir. Kişi o abdestle namaz kılmaya [veya mübah olmasına niyet ettiği diğer herhangi bir fiili yapmaya] niyet etmezse el-Mecmu'da belirtildiğine göre abdestle oyun oynadığından abdesti geçerli olmaz.

 

Üçüncü Şekil:

 

Abdestin farzını eda etmeye niyet etmek Abdest alan kişi -çocuk bile olsa-, şu şekillerde de niyet edebilir:

 

(a) abdestin farzını eda etmeye,

(b) abdestin farzına,

(c) abdesti eda etmeye,

(d) abdeste,

 

Çünkü bu durumda kişi amaca temas etmiş olmaktadır.

 

Niyette abdestin farziyetine temas etmek şart değildir. Nitekim hac, umre ve Ramazan orucunda da bu şart değildir.

 

Rafii şöyle demiştir: Abdestte niyetin ibadet amacıyla değil, onu diğerlerinden ayırt etme amacıyla farz kılındığını düşünmek daha yerinde bir görüştür. Aksi takdirde abdestin eda edilmesi niyetinin yeterli olmaması gerekirdi; çünkü ibadetlerde sahih olan farz olma niyetinin dikkate alınmasıdır.

 

Namaz vakti girmeden önce kişiye abdest almak farz olmadığı halde farz olan abdeste niyet etmenin sahih olmasının sebebi ya Şeyh Ebu Hamid'in "abdesti gerektiren şey abdestsizlik halidir" görüşüdür. Ya da şöyle söylenebilir: "Burada kastedilen, abdest almanın gerekli olması değildir; aksi takdirde çocuğun bu niyetle abdest alması mümkün olmazdı. Burada kastedilen namaz için şart koşulan hadesten taharetin yerine getirilmesidir. Bir şeyin şartına farz denilebilir."

 

Abdest yenilemede [tazelemede] niyet

 

Niyet konusunun başından itibaren anlatılanlar abdest yenilemenin söz konusu olmadığı durumlar içindir.

 

[Abdesti tazeleme durumunda ise yukarıdaki niyetlerin -ilk üç maddede sayılan niyetlerin- geçerli olup olmadığı konusunda iki göruş vardır]:

 

[Birinci görüş]: Abdest yenilemede kıyasa göre "abdestsizliği ortadan kaldırma"ya veya "abdestsiz yapılamayan bir fiilin mübah hale gelmesi"ne niyet etmek yeterli olmaz.

 

[İkinci görüş]: İsnevı ise şöyle demiştir: İade edilen namazda (1) normal namaz niyeti geçerli olduğu gibi, yukarıda zikredilen niyetlerin, abdest tazelemede de geçerli olması gerekir. Ancak bu problemli ve Genel kuralların dışında bir uygulama olduğundan, başka şeyler buna kıyas edilemez.

 

(1) Not: Burada iade edilen namazdan kasıt, vakit içinde bir namazı tek başına kılan kişinin daha sonra aynı namazı bir cemaatle tekrar kılmasıdır. (çev.)

 

İbnü'l-İmad şöyle demiştir: İsnevl'nin, abdestle ilgili hükmü, iade edilen namazdan çıkarmış olması uzak bir görüş değildir; çünkü yenilemek de bir şeyi daha önceki niteliği ile aynen tekrarlamak demektir.

 

İlk görüş daha yerindedir. Nitekim hocam Remli de bu görüşü esas almıştır. Çünkü namazın iadesi meselesinde farz olanın ilk namaz mı, iade edilen namaz mı olduğu konusunda ihtilaf vardır. Abdest konusunda ise kimse bu görüşü ileri sürmemiştir.

 

Nevevi'nin sözünden aksi anlaşılsa bile geçenlerden şu anlaşllmaktadır: Abdeste niyet ederken bunun eda veya farziyetine temas etmek şart değildir. Sadece abdeste niyet etmek yeterlidir. Guslün niyeti ise farklıdır; çünkü abdest yalnızca ibadet olarak yapılır, başka bir şeye abdest adı verilmez. Gusül ise cünüplükten kurtulma, necaset giderme ve diğer sebeplerle yapılabilir. Gusülde niyetin keyfiyeti geçenlerle sınırlı değildir.

 

Abdestte Diğer Niyet Şekilleri

 

[a] - Abdest alırken "hadesten taharet" e niyet etmek

 

Zevaidü'r-Ravda adlı eserde belirtildiğine göre kişi abdest alırken "hadesten taharete" niyet etse bu abdest sahıh olur. Bu konuda görüş aynlığı yoktur.

 

Şayet "hades" ifadesini kullanmazsa [yalnızca taharet ifadesini kullanırsa bu durumda abdestin sahıh olup olmayacağı konusunda iki görüş vardır:]

 

[Birinci görüş]: Doğru olan görüşe göre bu abdest sahıh olmaz.

 

el-Mecmu'da bunun gerekçesi şu şekilde belirtilmiştir: Taharet sözcüğü hem necasetlerden temizlenmek, hem de hadesten temizlenmek için kullanılır. Bu yüzden ayırt edilmesi gerekir.

 

[İkinci görüş]: Diğer görüşe göre ise sahıh olur. Rafii'nin sözünün zahirinden de bu anlaşılma:"tadır.

 

Nevevi el-Mecmu'da bunu şu ifadelerle desteklemiştir:

 

Abdest organlarını özel bir şekilde taharet niyeti ile temizlemek necasetten taharette söz konusu değildir. Buveyti'nin açık ifadesinden anlaşılan da budur. Ancak alimlerimiz Buveyti'nin ifadelerini "hadesten tahareti kastetme" şeklinde yorumlamışlardır.

 

 

[b] - Kişi "taharetin farzına" niyet etse, belirtilen gerekçe ile bu abdest sahıh olmaz.

[c] - Kişi "taharetin farzını edaya" niyet etse - et-Takrib'de belirtildiği üzere içlerinde Süleym'in de bulunduğu bir grup alimin açık olarak ifade ettiklerine göre- bu sahıh olur.

 

[d] - Yine et-Tenbih ve el-Mühezzeb'te ifade edildiğine göre kişi abdest alırken "namaz için veya abdestsiz yapılamayan bir başka fiil için taharete" niyet etse bu abdest geçerli olur. Nevevi el-Mecmu'da bu görüşü kabul etmiştir.

 

Bu itiraza açıktır; çünkü bu niyet tıpkı mutlak olarak taharete niyet etmek gibidir. Zira bu niyet hem "abdest" hem "gusül" hem de "necasetten taharet" şeklinde anlaşılabilir. Bu şekilde alınan abdest, ancak yukarıda [a maddesinde geçen] ikinci görüşe göre sahih olabilir.

 

Bu itiraza şu şekilde cevap verilebilir: Taharet namaza izafe edildiğinde hem hadesten tahareti hem de necasetten tahareti kapsar. Bu durumda hades ortadan kalkacağından abdest sahih olur. "Taharetin farzına" veya "taharete" niyet etme durumu ise farklıdır; çünkü bunlar yalnızca necasetten taharet için de kullanılabildiğinden, ilkinin aksine bunlar yeterli olmamaktadır.

 

b. Özür sahiplerinin niyeti

 

-Müstehaza gibi- abdestsizliği sürekli olanlar (2) için, "abdestsizliği ortadan kaldırmaya" değil "[abdestsiz yapılamayan namaz vb. fiillerin] mübah hale gelmesine" niyet etmek her iki meselede de doğru olan görüşe göre yeterli olur.

 

(2) Not: Sürekli özür; Kendisinde abdestin bozulmasını gerektiren kanama, idrar kaçırma, sürekli yellenme gibi bir özrü bulunan kimseler. (çev)

 

[Özür sahiplerinin niyeti konusunda mezhep içinde üç görüş vardır]:

 

[Birinci görüş]: Müstehaza, idrar akıntısı olan kişi, sürekli yellenen kişi gibi özür sahipleri, sürekli abdestsizlik halinde bulundukları ndan onlar için "abdestsizliği ortadan kaldırma" niyeti değil, "abdestsiz yapılamayan fiilin mübah hale gelmesi" niyeti yeterlidir.

 

"Mübah hale gelme niyeti"nin yeterli olmasının gerekçesi, "abdestsizlik halinin sürekli olması" özelliğine binaen bunun teyemmüme kıyas edilmesidir. (Kıyas)

 

Abdestsizliği kaldırma niyetinin yeterli değildir; çünkü, abdestsizlik hali süreklidir. Sahih olan görüşe göre özür sahiplerinin abdestsizlik hali ortadan kalkmaz.

 

[İkinci görüş]: Her iki durumda da niyet yeterli olur.

 

[Üçüncü görüş]: Her iki durumda da niyet yeterli olmaz; iki niyetin birleştirilmesi gerekir.

 

İlk görüşe göre, ihtilaftan kurtulmak için her iki niyetin birleştirilmesi menduptur. Böylelikle "abdestsizliği ortadan kaldırma niyeti" önceki abdestsizliğe, "namazın mübah hale gelmesi niyeti" sonraki duruma yönelik olur. Bu açıklamaya göre "iki niyet bir arada olursa kişi abdesti batıl kılan durum ile bir başkasını birleştirmiş olmaktadır" şeklindeki itiraz da ortadan kalkar.

 

[Soru]: Tek başına "namaz kılmanın mübah olması niyeti", tıpkı hadesin ortadan kaldırılması niyetinde olduğu gibi hadesi ortadan kaldırmayı ifade eder.

 

[Cevap]: Burada amaç, görüş ayrılığından çıkmaktır. Bu ise manayı mutabakat / uyum yoluyla ifade eden şeyle yerine gelir, manayı gerektiren şey yoluyla meydana gelmez. Bu ise iki niyeti bir arada bulundurmakla gerçekleşir.

 

İsnevi ve Nesai'nin esas aldıkları, el-Havı's-sağır adlı eserde de açık olarak ifade edildiği gibi kişinin abdeste vb.'ne niyet etmesi de yeterli olur. Kemal b. Ebu Şeref şöyle demiştir: Bu, -İbnü'l-Mukrı elİrşad adlı eserinde karşı çıkmış olsa bile- esas alınmaya layık bir görüştür. Çünkü abdest, hadesi ortadan kaldırmayı gerektirmez, hadesle birlikte de sahih olur.

 

Not:     Rafii'nin burada zikrettiği er-Ravda'da ise zikredilmeyen bilgi şudur: Abdesti bozacak sürekli bir özrü bulunan kimsenin namaz konusundaki durumu teyemmümlü kimsenin durumu gibidir. Mezhebin görüşüne göre şayet kişi farza niyet ederse namaz mübah olur, aksi. takdirde mübah olmaz. Bu konunun ayrıntısı inşaallah teyemmüm bölümünde gelecektir.

 

Namazda ve diğer bazı konularda olduğu üzere niyetin sahih olması için Allah'a izafe edilmesi şart değildir, ancak müstehaptır.

 

Abdest aldıktan sonra abdestinin bozulup bozulmadığında şüphe eden kişi ihtiyaten abdest aldığında,

 

(a) Sonradan abdestsiz olduğunu anlarsa, zorunlu olmadığı halde niyetinde tereddüt ettiği için abdest yeterli olmaz. Nitekim kişi, örneğin öğle namazının kazasinı kılarken, bu namazın kendisi üzerinde olup olmadığnıda şüphe ederek kılsa, sonra kazanın gerekli olduğu anlaşılsa, daha önceki kılması yeterli olmaz.

 

(b) Sonradan abdestsiz olduğunu anlarsa, zorunluluk sebebiyle

abdesti yeterli olur.

 

Abdestini bozduktan sonra abdest alıp almadığında şüphe eden bir kişi bu şüphesi ile abdest alsa abdesti yeterli olur. Çünkü aslolan abdestsizliğin devam etmesidir. Hatta bu durumda "şayet abdestsizsem bu abdest ile onu kaldırmış olmaya abdestli isem abdestimi yenilemeye niyet ettim" dese, daha sonra abdestli olup olmadığını hatırlasa bile ab de st geçerli olur. Nevevi bu görüşü el-Mecmu'da Beğavi'den aktarmış ve kabul etmiştir.

 

c. Aynı anda birden fazla şeye niyet etmek

 

Doğru olan görüşe göre; muteber bir niyetle birlikte serinlemeye de niyet eden kimsenin abdesti caiz olur.

 

a. Hem abdest almaya hem de serinlemeye vb. niyet etmek

 

[Bu konuda iki görüş vardır]:

 

[Birinci görüş]: Sahıh olan görüşe göre kişi abdest alırken, muteber bir niyetle birlikte, yani abdest almaya niyet etmekle birlikte serinlemeye de niyet etse veya niyetsiz olarak da gerçekleşen temizlenme vb. ine niyet etse bu abdest sahih olur. Çünkü diğer hususlar [serinleme, temizlenme] niyetsiz de gerçekleşmektedir. Bu, namaz kılarken

hem namaza hem de alacaklıSini def etmeye niyet eden kimsenin durumu gibidir, ki böyle bir niyet geçerli olur. Çünkü alacaklıyı bırakıp namazia meşgulolması niyeti gerektirmemektedir.

 

[İkinci görüş]: Bu, niyete zarar verir. Çünkü bu niyetle ibadet ile ibadet olmayanı birleştirme söz konusudur.

 

b. Yalnızca serinlemeye vb. niyet etmek

 

Şayet kişinin muteber bir niyeti yoksa; örneğin yalnızca serinlemeye niyet eder de abdest niyetinden gafil olursa, serinleme vb. niyetle yaptığı yıkamalar abdest yerine geçerli olmaz. Taharete yeniden başlamaksızın bu yıkamaları tekrar etmesi gerekir.

 

Zerkeşi şöyle demiştir: Bu görüş ayrılığı [birinci maddedeki görüş ayrılığı] abdestin sahih olması ile ilgilidir.

 

c. Aynı anda hem ibadete hem başka şeye niyet etme durumunda amelden sevap alınır mı?

 

[Böyle bir amelden] sevap alınıp alınmaması konusuna gelince [bu konuda farklı görüşler vardır]:

 

[Birinci görüş]: Güçlü [zahir] olan görüşe göre böyle bir durumda sevap söz konusu olmaz.

 

[İkinci görüş]: Gazali "ibadete başka bir dünyevi işin karıştırılması durumunda kişiyi ameli yapmaya sevk eden şey dikkate alınır" görüşünü tercih etmiştir. Buna göre dünyevi kasıt daha baskın ise kişi bundan sevap alamaz. Dini kasıt daha baskın ise kişi o oranda sevap alır. Her ikisi eşit olursa ikisi de dikkate alınmaz.

 

[Üçüncü görüş]: İzz b. Abdüsselam ise; ister kas ıtı ar eşit olsun ister farklı olsun bu durumda mutlak olarak sevap söz konusu olmayacağı görüşünü tercih etmiştir.

 

İrtidat etme durumunda; a) teyemmüm, b) abdest niyeti ve c) gusül geçersiz hale gelir.

 

Kişi abdestini kesmeye niyet etse, niyeti kesilmiş olur. Kalan kısım için niyetini tekrarlaması gerekir.

 

EI-Mecmu'da Ruyani'den şu görüş nakledilmiştir:

 

Kişi abdest alırken hades veya başka bir sebeple abdesti bozulsa;

 

[a] - Namazda olduğu gibi o zamana kadar alınan abdestten sevap alması muhtemeldir.

[b] - Şu da söylenebilir: Abdest kişinin kendi fiili ile bozulmuşsa sevap söz konusu olmaz, kendi isteği dışında bozulursa sevap söz konusu olur.

 

[c] - Bazı alimlerimiz ise hiçbir durumda sevap söz konusu olmayacağını, çünkü namazın aksine abdestin başka bir şeye vasıta olduğunu söylemişlerdir.

 

Namaz ve abdest arasında bu konuda ayrım yapma görüşü en doğru görüştür.

 

d. Abdestin mendup olduğu bir şey için abdest almaya niyet etmek

 

Daha doğru olan görüşe göre; kişi [abdest alırken, ezberinden] Kur'an okumak gibi abdestin [farz olmadığı, yalnızca] mendup olduğu bir şeye niyet etse niyeti geçerli olmaz.

 

[Bu konuda iki görüş vardır]:

 

[Birinci görüş]: Daha doğru görüşe göre kişi abdest alırken; Kur' an okumak, hadis okumak, mescide girmek gibi abdestin mendup olduğu bir şeye niyet etse bu abdest yeterli olmaz. Çünkü bu fiilleri abdestsiz olarak yapmak da mübahtır. Bu durumda kişinin niyeti "abdestsizliği ortadan kaldırma" kastını içermemektedir. Bu; kişinin ana-babasını ve arkadaşlarını ziyaret etmek ve hasta ziyaret etmek için abdest alması gibidir. Buların tümünde böyle bir niyetle yapılan abdest sahıh olmaz.

 

[İkinci görüş]: Abdest sahıh olur. Çünkü kişinin amacı müstehap olanı elde etmektir; bu ise abdestsizliği gidermeden gerçekleşmez. Bu sebeple kişinin söz konusu niyeti "abdestsizliği giderme"yi de içerir.

 

e. Abdestin mendup olmadığı bir şey için abdest almaya niyet etmek

 

Kişi çarşıya gitmek, elbise giymek gibi abdestin mendup olmadığı bir şey için abdest almaya niyet etse, bu niyetle alınan abdest kesin olarak geçerli olmaz.

 

Bazı detaylar

 

1. Kişi abdesti ile hem namaz kılmaya hem namaz kılmamaya niyet etse, abdestle oyun oynadığı ve tenakuza düştüğü için abdesti sahih olmaz. Yine kişi abdesti ile necis bir mekanda namaz kılmaya niyet etse bu abdest sahih olmaz.

 

2. Taharete niyet eden kişinin organlarının bir kısmı, suya düşmesi sonucu suya batsa veya bir başkası bu organları yıkasa, bu sırada kişinin niyeti olmasa, abdest fiili niyetli olarak yapılmadığı için abdest yeterli olmaz. Alimlerin "yapılması şart değildir" sözü, kişinin niyeti hatırladığı durumla ilgilidir. Bundan farklı olarak -Er-Ravda'da açıkça ifade edildiğine göre- kişiyi bir başkası nehre zorla atsa, kişi de abdestsizliğini kaldırmaya niyet etse abdesti sahih olur.

 

3. Kişi abdestinde veya guslünde bir parça yeri yıkamayı unutsa, burası ikinci veya üçüncü yıkamada nafile niyeti ile yıkansa veya abdestini iade ederken yıkansa veya kişideki unutkanlık sebebiyle onun tekrar yaptığı yıkama sebebiyle yıkanmış olsa yıkama yeterli olur.

 

Birincisinde La şıkkında] abdestin yeterli olmasının sebebi şudur:

İlk niyeti bir organın diğerlerinden önce tam olarak yıkanmasını gerektirir. Kişinin burayı başka organ yerine yıkadığını düşünmesi yıkamanın o organ adına olmasını engellemez. Bu şuna benzer: Kişi son oturuşta bunu ilk oturuş zannederek otursa, bu zannına rağmen oturması geçerli olur. (Kıyas)

 

İkincisinde abdestin yeterli olmasının sebebi şudur: Kişi bunu farz niyeti ile yapmıştır. Ancak abdestini tazelerken yıkanma durumunda bu yıkama yeterli olmaz. Çünkü bu, abdestsizliği giderme amacı için yapılmamış müstakil bir taharetlir. Yine kişi ihtiyaten abdest aldığında daha önce yıkanmamış olan yer yıkansa bu da -yukarıda geçen gerekçe sebebiyle- yeterli olmaz.

 

f. Niyetin, abdestin ilk farzına bitişik olması

 

Niyetin yüzün ilk yıkanışına bitişik olması gerekir.

Bir görüşe göre [bundan] daha önceki bir sünnete bitişik olması da yeterlidir.

 

1. Yüzü yıkadıktan sonra niyet etmek

Niyetin yüzün ilk yıkanışına bitişik olması gerekir. Bu, niyetin tıpkı namazda ve -oruç dışındaki- diğer ibadetlerde olduğu gibi farzın ilk başına bitişik olması içindir. Bu sebeple abdestte yüzün yıkanmasından sonra niyet etmek yeterli olmaz. Çünkü yıkanması farz olan ilk organ niyetsiz olarak yıkanmış olur.

 

2. Niyetin -istinca dışındaki- sünnetlere bitişik olması Niyetin, istinca dışında önceki sünnetlere bitişmesine gelince bu konuda görüş ayrılığı bulunmaktadır.

 

[Birinci görüş]: [Bu yeterli değildir]

 

[İkinci görüş]: Nevevi ikinci görüşü şu ifadesi ile belirtmiştir: "Bir görüşe göre [bundan] daha önceki bir sünnete bitişik olması da yeterlidir". Çünkü sünnet olan fiiIler de abdeste dahildir.

 

Bunun yeterli olmadığı görüşü daha doğrudur. Çünkü ibadetin amacı rükünleridir. İbadetin sünnetleri ise ona tabi olan yan hususlardır. İstincada abdeste niyetin yeterli olmadığı konusunda görüş birliği vardır.

 

Burada görüş ayrılığının söz konusu olduğu durum, "yüzü yıkamadan önce niyetin ortadan kalkmasıdır. Şayet yüzü yıkayıncaya kadar niyet devam ederse daha önceki niyet yeterli olur; hatta bu daha faziletlidir. Çünkü böylece daha önceki sünnetlerin sevabını da alır. Zira önceki sünnetler niyetsiz yapıldığında sevap söz konusu olmaz.

 

[Soru]: Kişi gün içinde nafile oruca niyet ettiğinde bu niyet geçmişe dönük olarak geçerli olur ve tüm gün oruç tutma sevabı söz konusu olur. Abdestte niçin böyle olmuyor?

 

[Cevap]:

 

[a] - Abdestin sahih olmasının önceki sünnetlerle bir ilişkisi yoktur, çünkü bu sünnetler olmaksızın da abdest sahih olur. Oruç ise, günün önceki kısmı olmadan sahih olmaz.

 

[b] - Ayrıca oruç tek bir fiildir; bir kısmı sahih olunca geriye kalan kısmı da sahih olur. Abdest ise birbirinden ayrı fiillerden oluşur; niyetin daha önceye dönmesi daha uzaktır.

 

Mesele

 

Niyet, ağzı ve burnu çalkalamaya bitişik olsa, bunu yaparken yüzün bir kısmı da yıkanmış olsa, -sonrasında niyet ortadan kalksa bile- bu niyet yeterli olur. Bu yıkama yüzü yıkamak amacıyla yapılmış olsun -ki zahir olan budur- veya böyle olmasın fark etmez. Çünkü yüzün bir bölümünün niyete bitişik olarak yıkanması farzdır. Ancak, -er-Ravda' da yer alan daha doğru görüşe göre- bu bölümün, yüz yıkanırken tekrar yıkanması gerekir; çünkü niyeti başka yöne yönlendiren bir durum söz konusu olmuştur.

ilk durumda [yıkamanın yüzü yıkama amacıyla yapılması durumunda] ağzı ve burnu çalkalamak yeterli olmaz, çünkü yüzü yıkamadan önce niyet bulunmamıştır. Bu görüş Kadı Mücelll'ye aittir. Bu durumda niyet ne ağzı ne de burnu yıkamaya gerçek anlamda bitişmemiştir.

 

Mesele

 

Niyet yüzü yıkama esnasında bulunmakla birlikte, yüzü yıkamanın başında bulunmasa yeterli olur. Daha önce yıkanan kısmın tekrar yıkanması gerekir. Muteber olması için niyetin yüzü yıkamanın başına bitişmesi gerekir.

 

Bundan anlaşıldığına göre niyetin, abdestin sonuna kadar bulunması farz değildir. Ancak kişinin niyeti aklına getirdiği durumda abdeste bitişik olmalıdır. Hükmen niyeti n abdeste bitişik olması; yani niyetin kesilmemesi ve örneğin irtidat gibi niyete aykırı bir fiilin meydana gelmemiş olması farzdır.

 

g. Niyeti organlara dağıtmak

 

Daha sahih olan görüşe göre kişi niyeti abdest organlarına dağıtabilir.

 

Mesele: 1 [Niyeti abdest organlarına dağıtma konusunda iki görüş vardır]:

 

[Birinci görüş]: Daha sahih olan görüşe göre kişi niyeti abdest organlarına dağıtabilir. Bu, Rafil'nin zikrettiğine göre her bir organı yıkarken o organdaki abdestsizliği kaldırmaya niyet etme şeklinde olur. Çünkü kişinin abdest fiillerini dağıtması caiz olduğundan niyetin fiillere dağıtılması da aynı şekilde caiz olur.

 

Müşkilü'l-vasit adlı eserde niyetin dağıtılma şekillerinden birine örnek olarak, kişinin her bir organı yıkarken abdestsizliği mutlak olarak kaldırmaya niyet etmesi verilmiştir. İbnü's-Salah bu konuda kararsız kalmıştır. Çünkü ikinci niyet -namazda olduğu gibi- ilk niyetin ortadan kaldırılmasını içermektedir.

 

İbn Şühbe şöyle demiştir: Şu söylenebilir: İkinci niyet ilkini pekiştirmektedir. Abdest niyeti namaz niyeti gibi olmadığından ilk niyet sonraki niyetle ortadan kalkmaz.

 

Bu güzel bir görüş olmakla birlikte aslında burada niyeti dağıtmak söz konusu değildir. Çünkü ilk niyet ile tüm organlar hakkında amaç gerçekleşmiştir.

 

[İkinci görüş]: [Kişi, niyeti abdest organlarına dağıtamaz].

 

Not: Metinde böyle bir ifade bulunmamakla birlikte daha sahıh görüşün karşısında her zaman diğer görüşün bulunması zorunlu olduğundan burayı -yazarın metoduna uygun olarak- biz ekledik. (çev)

 

Mesele:2 - Kişinin makadını yere dayayarak uyuması niyeti ortadan kaldırır mı? Bu konuda mezhep içinde iki görüş vardır. Daha güçlü olanına göre niyet ortadan kalkmaz.

 

Mesele:3 - Et-Tahkik ve el-Mecmu' adlı eserlerde sahih görüldüğü üzere küçük abdestsizlik bedenin tümüne değil yalnızca abdest organlarına yerleşir. Bununla birlikte abdestsiz kişinin, abdest organları dışındaki bir yeri ile mushafa dokunması da dÜz değildir; çünkü dokunan kimsenin abdestli olması şarttır.

 

Mesele:4 - Her bir organ ın abdestsizliği yalnızca onu yıkamakla ortadan kalkar.

 

BİR SONRAKİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNK’E TIKLAYIN

 

B- ABDESTİN İKİNCİ FARZI: YÜZÜ YIKAMAK