TAHARET / ABDEST’İN FARZLARI |
C- ABDESTİN ÜÇÜNCÜ FARZI:
KOLLARI YIKAMAK
Abdestin farzlarının
üçüncüsü kolları dirseklerle birlikte yıkamaktır.
a. Dirsekter yıkamaya
dahil midir?
Abdestin farzlarının
üçüncüsü avuçlardan dirseklere kadar kolları yıkamaktır. Bunun delili [abdestle
ilgili] ayet ve icmadır. (icma 7)
Şayet kollar yoksa
el-Ubab' da dikkat çekildi ği üzere- bunların miktarı hesap edilir.
[Abdestte kolları
dirseklerle yıkamanın farz olduğunun delil i şunlardır]:
[*] - Nebi'in (s.a.v.)
abdestinin niteliği konusunda Müslim'in Ebu Hureyre'den rivayet ettiği hadiste
şöyle denilmektedir: O (s.a.v.) abdest alırken yüzünü güzelce yıkadı. Sonra sağ
kolunu pazuya varıncaya kadar, ardından sol kolunu pazuya varıncaya kadar
yıkadı. .. IMüslim, Taharet, 578)
Ayrıca bu konuda icma
vardır. (İcma 8)
Bir başka delil ise şu
ayettir: "Dirseklerinize kadar kollarınızı yıkayın" [Maide, 6]. Ayet
buna şu açıdan delil olur:
[Ayetteki "yed
[eVkol]" kelimesinin anlamı konusunda iki farklı ihtimal söz konusudur]
[Birinci ihtimal]: Daha
doğru görüşe göre aslında Arapçada hakikat anlamında parmak ucundan omuza kadar
olan kısım için kullanılan "yed [el]" sözcüğünün bu ayette mecazen
"dirseğe kadar olan kısım" için kullanılması ihtimali.
[Bu ihtimal kabul
edildiğinde] ayetin aslında geçen "ila [kadar]" harfinin anlamı[nda
iki ihtimal söz konusudur]:
[a] - Bu harf gaye
[sınır / nihayet] ifade eder. Bu harf, ayette yıkamanın kapsamına dahil olan
şeyin sınırını belirtir. Böyle olduğuna dair hem icma hem de "ibadetlerde
ihtiyat gösterme" karinesi vardır. Bu durumda anlam "ellerinizi
parmak uçlarından dirseklere kadar yıkayın" şeklinde olur.
[b] - Yahut da
"ila" harfi "meiyyet [birliktelik]" belirtir. Nitekim şu
ayetlerde ila sözcüğü bu anlamdadır: "Benim Allah ile birlikte
yardımcılarım kimdir?" [Saf, 14], "Sizin kuvvetinizle beraber size
kuvvet katsın" [Hud, 52]
[İkinci ihtimal]: Diğer
bir görüşe göre "el" sözcüğü bu ayette hakikat anlamı ile omuza kadar
olan kısım için kullanılmıştır. Bu durumda "İla" harfi yıkamanın sona
ereceği sınırı bildirmek için kullanılır, sınır ise yıkamanın dışında kalır.
Anlam şöyle olur: Ellerinizi yıkayın, dirseklerinizi bırakın.
Beyzavı ayetin
tefsirinde şöyle demiştir:
[a] - Ayetteki "ila
[kadar]" harfinin "mea [birlikte]" anlamına geldiği
söylenmiştir.
[b] - Yahut da
"ila" harfi hazfedilmiş bir kelimeye bağlıdır. Bunun açılımı
"ellerinizi dirseklerinize izafe edilmiş olarak yıkayın" şeklindedir.
Şayet böyle olsaydı
sınırlamanın ve bunun zikredilmesinin ekstra bir faydası olmazdı. Çünkü
"yed" sözcüğü mutlak olarak kullanıldığında zaten dirseği
kapsamaktadır.
Beyzavı daha sonra
burada zikredilmesi fazla yer tutacak olan başka bazı görüşler de zikretmiştir.
Ayrıntı için oraya bakılabilir.
Kolun bütünüyle yıkanmış
olması için, ayrıca yukarıda geçen hadis sebebiyle pazudan da bir miktar
yıkamak gerekir.
b. KoLu kesik olan
kimsenin durumu
Şayet: Kolun bir kısmı
kesilmiş / kopmuş ise geriye kalan kısmı yıkamak tarzdır.
Kollar dirseklerden
kopmuş ise, -meşhur olan görüşe göre- pazu kemiğinin başını yıkamak tarzdır.
Kollar dirseklerin
yukarısından kopmuş ise pazunun kalan kısmını yıkamak menduptur.
1, Kolların dirseklerin
altından kesilmiş olması
Kollardan yıkanması
gereken bölümün bir kısmı [dirsek altından] kopmuşsa geriye kalanının yıkanması
tarzdır. Çünkü yapılmasında zorluk bulunan bir şeyden dolayı yapılması
kolayolan bir şey sakıt olmaz. (Genel kural)
[*] - Ayrıca Nebi
(s.a.v.) şöyle buyurmuştur: Size bir şey emrettiğimde bunu gücünüz ölçüsünde
yapın. (Müslim, Hac, 3244; Nesa!, Menasikü'l-hac, 2618)
2. Kolların tam
dirseklerden kesilmiş olması
Şayet kollar
dirseklerden kesilmiş ise, mesela el dirsek kemiğinden kopup da geriye pazu
başı denilen kemikler kalsa [buranın yıkanmasının farz olup olmadığı konusunda
iki görüş vardır]:
[Birinci görüş]: Meşhur
görüşe göre bu pazu başlarının yıkanması farzdır. Çünkü burası iki kemiğin ve
içlerindeki iki iliğin birleştiği yerdir, tek bir iliğin olduğu yer değildir.
Buna binaen burası da dirsektendir.
[İkinci görüş]: Diğer
görüşe göre burayı yıkamak farz değildir; çünkü burası kol kemiğinin ucudur.
pazu başının yıkamanın farz olması, asli olmayıp kola bağlıdır.
3. Kolların dirseklerin
üzerinden kesilmiş olması
Kollar dirseklerin
üzerinden kopmuş!kesilmiş ise, pazunun geriye kalan kısmının yıkanması
menduptur. Böylelikle organ, temizlenme fiilinden ayrı kalmamış olur. Ayrıca
kolu sağlam olduğunda, kişinin farzın ötesine geçerek fazladan yıkaması
menduptur. Kişinin aklının başında bulunmadığı zamanlarda farzların öncesi ve
sonrasında kılınan sünnet namazlar [sünen-i ratibe] kişinin üzerinden düşer.
Çünkü o meselede metbu olan farzın düşmesi bir ruhsattır, ona tabi olan
sünnetler haydi haydi düşer. Bizim meselemizde asli [metbu] olan kolu yıkama
farziyeti düştüğü halde ona tabi olan pazuyu yıkamanın düşmemesinin sebebine
gelince; burada metbu olan kolu yıkama farzının düşmesi bir ruhsat değil
imkansızlıktan kaynaklanmaktadır. Bu sebeple imkan ölçüsünde ibadeti korumak
için tabi olanı yapmak gerekir. Bu, kel olan bir şahsın ihramdan çıkarken
usturayı başında dolaştırmasına benzer. (Kıyas)
Kollar omuzlardan
kopmuşsa kesildiği yerin su ile yıkanması -Şafii'nin açık ifadesine göre-
menduptur. Şeyh Ebu Hamid ve diğer bazıları da bu görüşü kabul etmişlerdir.
c. El ve kolda yıkanması
farz olan yerlere dair detaylar
[a] - Ne kadar gür / sık
olursa olsun kollar üzerindeki kılların hem dışının hem de içinin yıkanması
farzdır; çünkü bu kılların sık olması nadir bir durumdur.
[b] - Ne kadar uzun
olursa olsun tırnakların da yıkanması gerekir.
[c] - Kollardaki çukur
ve yarıkların da -şayet bu yarık etin içine doğru ilerlemiyorsa- içlerini
yıkamak farzdır. Ancak yarık içeriye doğru gidiyorsa yalnızca dışını yıkamak
gerekir. EI-Mecmu'un "guslün keyfiyeti" konusundaki ifadesinden
anlaşıldığına göre diğer organlarda da durumun böyle olması gerekir.
[d] - Yıkanması farz
olan bölgede fazladan bir el çıkarsa, bu dirsekten bile çıkmış olsa yıkanması gerekir.
Bu, eldeki fazla parmak veya yüzdeki yağ kisti gibidir. Bu fazla organ aslı
organı geçsin ya da geçmesin hüküm böyledir.
[e] - Şayet fazla olan
organ, yıkanması farz olan bölgede çıkmazsa, yıkanması farz olan bölge
hizasındaki kısmının yıkanması farzdır. Çünkü "el" sözcüğü burası
için de söylenir, ayrıca yıkanması farz olan bölge hizasındadır. Ancak bu
hizada olmadığında yıkanması farz olmaz.
[f] - Fazla olan organ
ile aslı olan organ birbirinden ayırt edilmezse, örneğin her ikisi de aslı
[gibi] olsa veya birisi fazlalık olduğu halde, aşırı kısa olma, parmak
sayısının az olması, tutma gücünün zayıf olması gibi bir emare olmadığından
diğerinden ayırt edilemese, her iki kolomuzdan uzanıyor olsun veya başka yerden
çıksın yıkama farzının kesin olarak yerine gelmiş olması için bunların
yıkanması farzdır. Ancak -ileride hırsızlık suçu ve cezası ele alınırken
geleceği üzere- aynı durumda kişi hırsızlık yapmış olsa bunlardan yalnızca biri
kesilir. Çünkü bir ibadet olduğundan abdestte ihtiyata riayet edilir. El kesme
ise bir ceza olduğundan, cezalarda aslolan cezayı düşürmektir. (Genel kural)
Bu hükümlerin aynısı
ayaklar konusunda da geçerlidir.
[g] - Bir tarafında iki
eVkol bulunan kişinin kollarından birinin derisi sıyrılarak diğerinin üzerine
gelse, sonra da oradan sarksa, derisi sıyrılana değil, derinin ulaştığı diğer
kala bakılır. Buna göre pazunun derisi sıyrılarak kolun üzerine sarksa o deri
yıkanması gerekirken, kolun derisi sarkarak pazunun üzerine sarksa o derinin
yıkanması gerekmez; çünkü ilk durumda deri "yıkanması gereken
bölge"de yer aldığı halde ikinci durumda burada yer almamaktadır.
Birinden sarkan deri
diğerine yapışsa, yıkanması farz olan bölge hizasında alanını yıkamak gerekir,
diğerini yıkamak gerekmez.
Deri daha sonra
katılaşsa bunun altının da yıkanması gerekir, çünkü bu nadir karşılaşılan bir
durumdur. Şayet deri, yıkanması farz olan bölgeyi örterse derinin dışını
yıkamak yeterlidir, deriyi kaldırmak gerekmez. Deriyi yıkadıktan sonra deri
oradan kalksa, alttan ortaya çıkan yerin yıkanması gerekir. Çünkü derinin
dışını yıkamakla yetinmek zorunluluktan kaynaklanıyordu, oysa şimdi bu
zorunluluk ortadan kalkmıştır.
[ğ] - Kişi abdest
aldıktan sonra kolu kapsa veya kolunda bir delik açılsa, bu yaradan görünen
yerin yıkanması farz olmaz. Ancak bir abdestsizlik meydana geldiğinde, tıpkı
açıkta olan yerlergibi buranın da yıkanması gerekir.
[h] - Kişi kolunun kopuk
olması sebebiyle abdest alamasa, emsal ücret ödeyerek de olsa kendisine abdest
aldıracak birine başvurması gerekir. Bu durumda abdest alanın niyeti esas olur.
Şayet bu mümkün olmazsa teyemmüm yaparak namaz kılar. Ancak böyle bir durum
nadir olduğu için daha sonra bunu iade eder.
BİR SONRAKİ SAYFA İÇİN
AŞAĞIDAKİ LİNK’E TIKLAYIN
D- ABDESTİN DÖRDÜNCÜ FARZI: BAŞI MESHETMEK