TAHARET / SULAR |
3. TAHARETTE KULLANILMASI
MEKRUH OLAN SULAR
Güneşte bırakılmış su[yu
kullanmak] mekruhtur.
A- GÜNEŞTE BIRAKILMIŞ SU
B- KULLANILMASI MEKRUH OLAN DİĞER BAZI
SULAR
C- TAHARETTE KULLANILMASI MEKRUH
OLMAYAN SULAR
D- KULLANILMIŞ SU [=MA-İ MÜSTA'MEL]
A- GÜNEŞTE BIRAKILMIŞ
SU
a. Birinci görüş: Mekruh
olduğu görüşüdür.
1. Güneşte bırakılmış
suyu, yani güneşin ağırlaştırdığı suyu beden temizliğinde ve yeme, içme gibi şeylerde
kullanmak şer'an tenzihen mekruhtur.
[*] Çünkü İmam Şafii
(r.a.)'in rivayet ettiğine göre Hz. Ömer (r.a.) bu su ile yıkanmayı mekruh
görürdü. Hz. Ömer: ''Bu Alaca
hastalığına sebep olur'' derdi. (el-Umm 1,3)
(Mekruhluğun söz konusu
olması için iki şart vardır:)
> (Suyun) sıcak
bölgelerde (güneşte bırakılmış) olması şarttır.
Çünkü güneş el-Bahr'da alimlerimiz'den nakledildiğine göre altın ve
gümüş dışında bir şeyden yapılmış bakır v.b. kaplarda suyu bir durum'dan diğer
bir duruma nakleder.
> Suyun sıcak iken
kullanılması şarttır. Çünkü güneşin keskinliği ile suyun üzerinde pis bir koku
oluşur. Bu pis koku sıcaklığı ile bedene temas ettiğinde bedenin kasılarak kanı
tutması ve bunun alaca hastalığına yol açmasından korkulur.
2. Ancak kişi güneşte
bırakılmış suyu -elbisesini yıkamak gibi- bedeni dışında kullanırsa -yukarıdaki
gerekçe bulunmadığından- mekruhluk söz konusu olmaz.
3. Yine kişinin normal
ateşte ısıtılan suyu -bu su köpek vb. hayvanların tezeği gibi necis bir madde
ile ısıtılmış bile olsa- kullanması da -her ne kadar bazıları bu konuda
tevakkuf edildiğini söylemişlerse de- mekruh değildir. Çünkü hakkında yasak söz
konusu değildir. Ayrıca pis koku, ateşin güçlü etkisi sonucu gider.
4. Çömlek ve havuz gibi
demirden olmayan kaplarda olan veya altın-gümüş kaplarda olan -bunların
özlerinin saf olmasından dolayıve soğuduktan sonra bedende kullanılan su da
mekruh değildir.
5. Güneşte bırakılmış su
ile pişirilen yemeğe gelince; Maverdı ve Ruyanı şöyle demiştir: Şayet yemek
sıvı olarak kalırsa bunu yemek mekruh olur, ekmek ve pilav gibi sıvı değil katı
olursa mekruh olmaz.
Bundan "güneşte
bırakılan su ateşle ısıtıldığında mekruhluğun ortadan kalkmayacağı"
anlaşılmaktadır ki doğru olan da bu görüştür. Alimlerin çoğunluğunun görüşünden
anlaşıldığına göre alacalı hastanın bunu kullanmasının mekruh olmasının nedeni,
kullandığında zararının artacak olmasıdır. Yine bu suyun ölü yıkamada
kullanılması da, ölüye duyulan saygı gereği mekruhtur.
Bulkini şöyle demiştir:
İnsanlar dışında alaca hastalığına yakalanan at vb. gibi hayvanlarda veya bu
hayvandan insana bir zararın bulaşmasının mümkün olduğu durumlarda mekruh olma
görüşünü kabul etmek yerinde olur". İsnevı "bu suyun hayvana
içirilmesini mekruh kabul etmek itiraza açık bir hükümdür" demiştir.
Hayvan sulama
meselesinde Bulkınl'nin ortaya koyduğu ayrımın
esas alınması uygun
olur.
Zerkeşi şöyle demiştir:
Güneşte bekletmenin mekruh olması konusunda su dışındaki sıvılar da su gibidir.
İbn Abdüsseyyid şöyle
demiştir: Güneşte ısıtılan su, zehirli su gibi haram kabul edilmemiştir; çünkü
zehrin zararlı olduğu kesindir. Bunun zararlı olduğu ise zannidir.
b. İkinci görüş: Mekruh
olmadığı görüşü
Bir görüşe göre güneşte
bekletilmiş suyun kullanılması mekruh değildir. Nevevi bazı eserlerinde bu
görüşü tercih etmiştir. Üç imam da [Ebu Hanife, İmam Malik ve Ahmed bin Hanbel]
bu görüştedir.
Nevevi el-Mühezzeb
şerhinde [el-Mecmu'da] "doğru olan görüş budur; çünkü Hz. Ömer' den
yapılan nakil sahih değildir" demiştir.
c. Üçüncü görüş:
Bilirkişinin kararına bağlı olduğu görüşü
Bir başka görüşe göre
adalet sahibi [güvenilir] iki şahıs bu suyun alaca hastalığına sebep olduğuna
şahitlik etse kullanmak mekruh olur, aksi taktirde mekruh olmaz. Subki de bu
görüşü tercih etmiştir.
Mezhep tarafından kabul
edilen görüş ilkidir [mekruh olduğu görüşüdür]. Hz. Ömer'den nakledilen
rivayeti Darekutni sahih bir senetle nakletmiştir.
[*] - Yine Hz.
Peygamber'den (s.a.v.) sahih bir yolla nakledildiğine göre o şöyle buyurmuştur:
Seni şüphelendireni bırakıp şüphelendirmeyene bak. (Tirmizİ, Sıfatü'l-kıyame,
2518; Nesai, Eşribe, 5727)
Hz. Ömer'den nakledilen
söz sahih olarak gelmemişse bile bu rivayet suyun mekruh olup olmadığı
konusunda bir şüphe doğurur. Başka su bulunmadığında ve vakit daraldığında
bunun kullanması gereklidir. Kişi bu su varken teyemmüm yapamaz; taharet için
su satın alması gerektiği durumlarda bu su varsa onu da satın almalıdır.
B- KULLANILMASI MEKRUH
OLAN DİĞER BAZI SULAR
1. Taharetle [abdest ve
gusülde], organları tam olarak yıkamayı engelleyeceği için aşırı sıcak ve aşırı
soğuk su kullanmak tenzihen mekruhtur. Başka su yoksa ve vakit darsa bunu
kullanmak gereklidir. Kişi bu suyu kullandığında bir zararla karşılaşacağını
biliyorsa kullanması haram olur.
2. Semud kavminin suları
ve gazaba uğrayan Lut kavminin yaşadığı bölgenin suları -ki burası yere
batırılan bölgede bulunan büyük su birikintisidir- kullanmak mekruhtur.
3. Yine Hz. Peygamber'i
(s.a.v.) büyülemek üzere yapılan büyünün atıldığı kuyunun suyunu kullanmak da
mekruhtur. Çünkü Allah (celle celalühü) o suyun şeklini değiştirmiş kına
rengine döndürmüş, etrarındaki hurma tomurcuklarını da şeytan başına benzer
şekle dönüştürmüştür.
4. Babil bölgesinin
sularını kullanmak da mekruhtur.
C- TAHARETTE KULLANILMASI
MEKRUH OLMAYAN SULAR
1. Hz. Salih'in
(aleyhisselam) devesinin su içtiği kuyunun suyunun,
2. Deniz suyunun,
3. Suda her zaman
bulunan maddeler sebebiyle değişikliğe uğrayan suyun,
4. Zemzem suyunun
taharetle kullanılması mekruh değildir. Zemzemin kullanılmasını yasaklayan bir
rivayet söz konusu değildir.
Maverdi "zemzem
suyunu necaseti giderme de kullanmak mekruhtur" demiştir.
Bulkini şöyle demiştir:
Zemzem suyu Kevser suyundan daha üstün, dolayısıyla suların da en üstünüdür.
Çünkü Hz. Peygamber'in (s.a.v.) göğsü zemzemle yıkanmıştır. Onun göğsü ancak en
üstün su ile yıkanmış olabilir.
Ancak daha önce geçtiği
üzere en üstün su, Hz. Peygamber'in (s.a.v.) parmakları arasından fışkıran
sudur.
"Güneşte bekletilen
su" ifadesi, kasten bekletilmese bile güneşte kalmış suyu da kapsar.
Nitekim ibareden anlaşılmasa bile ibare [tarafımdan] bu şekle dönüştürülmüştür.
D- KULLANILMIŞ SU
[=MA-İ MÜSTA'MEL]
a) Farz olan taharette
kullanılmış su -bir görüşe göre nafile taharette kullanılmış su da- Şafii'nin
yeni görüşüne göre taharette kullanılamaz.
b) Kullanılmış su bir
araya toplanarak iki kulleye ulaşırsa daha sahih olan görüşe göre su taharette
kullanılır.
a. Kullanılmış Suyun
Taharetle Kullanılmasının Hükmü
1. Şafii'nin yeni görüşü
İmam Şafil'nin yeni
görüşüne göre;
> Miktarı az olan,
farz taharetle -örneğin ilk olarak abdest almada- kullanılmış su;
> Bir görüşe göre
-ikinci ve üçüncü yıkama, sünnet olan gusül ve abdest tazeleme gibi- nafile bir
taharetle kullanılmış su da,
[hadesten] taharetle
kullanılamaz [=tahlir değildir]. [Bununla birlikte bu su necis değildir.] Çünkü
selef-i salihin bu sudan ve üzerlerinden damlayan damlalardan sakınmazlardı.
[ *] - Sahihaynda şöyle
denilmiştir: Nebi (s.a.v.), hasta olan Cabir'i ziyaret etti. Abdest alarak
abdest suyundan Cabir'in yüzüne döktü. (Buhari, Tefsir, 4577; Müslim, Feraiz,
4123)
Sahabe; suları az
olmasına rağmen, suyu tekrar kullanmak amacıyla daha önce kullanılmış suları
bir araya toplamadılar, su bulamadıklarında teyemmüm yaptılar. Bu suyu içmek
için de toplamadılar, çünkü bu iğrenilen bir şeydir.
2. Şafii'nin eski görüşü
Şafii'nin eski görüşüne
göre bu su taharetle kullanılabilir; çünkü daha önce geçen ayetle yer alan
"tahlir" ifadesi bu suyla taharetin tekrar yapılabileceği ni
gösterir. Nitekim "darlib" ifadesi de vurma [ = darb] fiilini
tekrarlayan kimse için kullanılır.
Bu görüşe şu şekilde
cevap verilmiştir: "Felil" vezni ism-i alet için de kullanılır.
Nitekim "sahlir" sözcüğü, kişinin sahurda yediği şey için kullanılır.
"Tahlir" sözcüğünün de böyle olması mümkündür. Bu kelimenin tekrarı
gerektirdiği kabul edilse bile -delilleri bir arada değerlendirme sonucunda
anlaşılan odur ki- kastedilen; su cinsi veya suyun üzerinden aktığı yerdir;
çünkü suyun her bir bölümü bu şekilde temizlenir.
"Farz olan
taharet" ile kastedilen taharetle [abdest ve gusülde] yapılması şart olan
fiillerdir. Kişi bunu tam olarak yapsın veya yapmasın fark etmez. Bunun
kapsamına; Hanefi mezhebine mensup bir şahsın niyetsiz olarak aldığı abdest ve
mümeyyiz olmayan çocuğun abdesti girer. Çünkü bu ikisinin namazlarının sahih
olması için abdest almaları şarttır. Burada Şafii mezhebine mensup şahsın
"Hanefi mezhebine mensup şahıs bu suyu kullanmakla abdestizliğini
kaldırmamıştır" şeklindeki inancı dikkate alınmaz.
Şafii mezhebine mensup
birinin, Hanefi mezhebine mensup olup abdest aldıktan sonra cinselorganına
dokunan bir şahsa namazda uymaması meselesi bundan farklıdır; çünkü bu durumda
Şafii mezhebine mensup şahsın inancı açısından Haneftnin abdesti sahih
değildir. Ayrıca -taharetlerden farklı olarak- imama uymada [imam ile ona uyan
arasındaki] bağ dikkate alınır. Ayrıca necasetlerin giderilmesinde olduğu gibi
suyun kullanılmış olması hükmü muteber bir niyet söz konusu olmaksızın da
bulunabilir. İmama uymada ise muteber bir niyet şarttır. Burada imama uyan
şahsın zannı açısından imamın niyeti dikkate alınmaz.
b. Kullanılmış suyu
taharette kullanmanın mekruh olma gerekçesi
Kullanılmış suyu, taharette
kullanmanın mekruh olma sebebi konusunda farklı görüşler ileri sürülmüştür:
[Birinci görüş]: Daha
doğru olan görüşe göre bunun sebebi, kullanılmış suyun "mutlak su"
olmamasıdır. Nitekim Nevevi et-Tahkik'inde ve diğer eserlerinde bu görüşü sahih
sahih kabul etmiştir.
[İkinci görüş]: Diğer
bir görüşe göre ise -Rajif'nin tek görüş olarak belirttiği üzere- bu su
"mutlak su" olmakla birlikte kullanımı taabbüden yasaklanmıştır.
Nevevi Şerhu't-Tenbih isimli eserinde "alimlerin çoğunluğuna göre bu görüş
sahihtir" demiştir. "Necis bir şeyi temizlemede kullanılan suyun
durumu" ileride ele alınacaktır.
Daha doğru olan görüşe
göre İmam Şafii'nin yeni görüşü "nafile taharette kullanılan suyun tahur
olduğu [=taharette kullanılabileceği]" şeklindedir. Çünkü diğerinin yasak
olmasını gerektiren gerekçe bunda yoktur. "Nafile taharet" ifadesi
ile guslün yenilenmesi dışarıda bırakılmış olmaktadır. Çünkü yeniden alınan
gusülde kullanılan su kesin olarak temizleyicidir; zira guslün yenilenmesi
sünnet değildir.
c. "Kullanılmış
su" kapsamına giren sular
1. Abdestte başı
meshetme yerine başını yıkayan kişinin kullandığı su,
2. Mestler üzerine
meshetme yerine bunları yıkayan kişinin kullandığı su,
3. Gayr-i müslim
[Hristiyan ve Yahudi] kadının müslüman kocası ile cinsel ilişkide bulunmasının
helalolması amacıyla guslederken kullandığı su,
4. Ölü yıkamada
kullanılan su,
5. Aklı başında olmayan
kadının, kocası ile cinsel ilişkide bulunmasının helalolması için gusletmede
kullandığı su kullanılmış su kapsamına girer.
[Soru]: ''Abdesti
yenilemek için alınan abdestin ilk yıkaması" ve "sünnet olan
gusül" de "taharet" kapsamına girer; çünkü her ikisi de içinde
farz ve sünnetIeri olan taharettir. Öyleyse bunlardaki birinci yıkamaya da
"farz taharet" denilebilir. Bunlar ile farz olmayan ibadetIerin
yapılıp yapılamayacağı konusunda Şafii'nin yeni görüşünde kesin bir hüküm
olmayıp bu konuda mezhep alimlerinin iki farklı görüşü vardır.
[Cevap]: Nevevi'nin
kastettiği, benim Şarih Celaleddin el-Mahalli' ye tabi olarak yaptığım açılımda
yer alan ifadedir. Nevevi bunu açık olarak ifade etseydi daha yerinde olurdu.
[İtiraz]:
"Kullanılmış su" konusundaki genel kuralın şunları kapsamadığı
söylenerek itiraz edilmiştir:
> Mestler üzerine
mesh yapıldıktan sonra ayakları yıkamada kullanılan su,
> Teyemmümün
bozulmasından önce yüzü yıkamada kullanılan su,
> Dince mazur görülen
miktardaki [=ma'fuvv anh] necasetin yıkanmasında kullanılan su.
Bu gibi sular bir farzda
kullanılmamış olsa bile abdestsizliği gidermede kullanılamazlar.
[Cevap]: Hocamız
Zekeriya el-Ensari;
Birincisine "söz
konusu suyun abdestsizliği gidereceğini" söyleyerek cevap vermiştir. Çünkü
ayakları yıkamanın herhangi bir etkisi olmamıştır. Beğavi bunun doğruluk
ihtimali taşıyan bir görüş olduğunu söylemiştir.
İkincisine "bu su
bir farzda -yani birden fazla farzın yerine getirilmesini temin eden hadesin
giderilmesinde- kullanılmıştır" şeklinde cevap vermiştir.
Üçüncüsüne "bu su
aslen bir farzda kullanılmıştır" şeklinde cevap vermiştir.
d. "Kullanılmış
suyun" miktarının iki kulleye ulaşması
[Bu konuda iki görüş
vardır:]
[Birinci görüş]:
Şafii'nin yeni görüşüne göre; Kullanılmış su toplansa ve miktarı iki kulleye
ulaşsa, daha sahih olan görüşe göre su temizleyici olur. Çünkü necaset suyu
kullanmaktan daha ötede bir durumdur. Buna rağmen necis olan su bir araya
toplansa ve miktarı iki kulleye ulaşsa o su kesin olarak temizleyici (=tahur)
olur. Öyleyse kullanılmış su haydi haydi temizleyici olur.
[İkinci görüş]: Diğer
görüşe göre ise bu su temizleyici olmaz; çünkü kullanılmakla gücünü tamamen
yitirmiş ve gülsuyu vb. sular gibi olmuştur. İbn Süreye bu görüşü tercih
etmiştir.
e. Su ne zaman
"kullanılmış su" özelliğini kazanır?
[Burada dört durum söz
konusudur]:
[Birinci durum]
-İttifakla benimsenen
görüşe göre su, yıkanan organ üzerinde durduğu sürece, onu kullanmaya olan
ihtiyaç devam ettiği sürece "kullanılmış su" hükmünü almaz; çünkü
bunda zorunluluk bulunmaktadır.
[Mesele: 1] - Buna göre;
Cünüp bir kimse cünüplüğü sona erdirmeye niyet ederek [iki kulleden] az olan
suya dalsa; -suya daima tamamlanmadan önce bile olsa- [bu suyu taharette
kullanmasının yeterli olup olmadığı konusunda iki görüş vardır]:
[Birinci görüş]: O
hadesi gidermek için [o cünüplüğü gidermek için] bu suyla yıkanması yeterli
olur. Yine o cinsten olmayan başka bir hadesi giderme de de yeterli olur.
Nitekim İmamların sözleri bu anlama geldiği gibi Kadı ve diğer bazıları bunu
açık olarak ifade etmiştir. Çünkü suyu kullanma şeklen suyun organdan
ayrılmasına kadar devam eder. Su, kullanım esnasında temizleyici olma
özelliğini devam ettirmektedir.
[İkinci görüş]: Rafii ve
ona tabı olan İbnü'l-Mukrl'ye göre bu su, söz konusu hades dışındaki bir hadesi
kaldırmada yeterli olmaz.
Şu hüküm ilk görüşü
destekler: -Beğavl'nin dediği üzere- kişinin bedeninin iki farklı yerinde
necaset bulunsa, su önce yukarıdaki necasete sonra aşağıdakine uğrasa [ve
bunları giderse] her ikisi de temiz olur.
[Mesele: 2] - Yine
yukarıda geçenlerden anlaşılmaktadır ki cünüp bir kimse miktarı az olan bir su
birikintisine girse ve tamamen girmeden Önce cünüplüğünü sona erdirmeye niyet
etse sonra suyu bir kapla veya eliyle alıp başına veya bedeninin diğer bir
yerine dökse, suyu dökerek yıkadığı organdaki cünüplük kalkmaz. Mütevelli,
Ruyanı ve diğer bazı alimlerin açıkça belirttiğine göre bu konuda farklı görüş
söz konusu değildir. Bu kolayca anlaşılabilecek bir hükümdür, çünkü bu su,
birikintiden ayrılmış sudur.
[Mesele: 3] - Cünüp olan
iki kişi,
[1] - Suya daima tamamlandıktan
sonra cünüplüğü sona erdirmeye birlikte niyet etseler temizlenmiş olurlar.
[2] - Şayet sıra ile
niyet ederlerse -dalma tamamlanmadan önce niyet etmiş olsalar bile- birinci
dalan şahıs temizlenir.
[3] - Dalma sırasında
birlikte niyet etseler bedenlerinin kalan kısmındaki cünüplük kalkmaz.
[4] - Niyeti birlikte
yapıp yapmadıklarında şüphe etseler; Hoca-
mız Zekeriya el-Ensarı
şöyle demiştir:
Zahir olan, bu ikisinin
temizlenmiş olmasıdır. Çünkü şüphe ile suyun temizleyicilik özelliğini kalkmış
sayamayız. Şahıslardan biri hakkında suyun temizleyici olmadığını söylemek ise
"tercih ettirici bir sebep olmaksızın tercihte bulunmak"tır.
[İkinci durum]
> Abdest alan
kimsenin organında bulunan su,
> Cünüplükten yıkanan
kimsenin bedenindeki su, O bedeni necis olan kimsenin üzerindeki su
[Bunlar] şayet
değişmemiş olursa temizleyicidir. [Taharetle kullanılabilir. ]
[Üçüncü durum]
- Su, abdest alan
kimsenin bir organından diğer bir organına aksa [bakılır]:
[a] - Şayet suyun daha
sonra üzerine aktığı organ abdest organlarından değilse su "kullanılmış
su" hükmünü alır. Örneğin su, -Rafii'nin kesin olarak belirttiği üzere-
kişinin omzunu aşarsa veya bir organdan damlarsa -cünüp şahsın organı bile
olsa- kullanılmış su hükmünü alır.
[b] - Suyun çokça
sıçradığı; avuç, kol gibi organlardan su sıçraması durumunda ise -havadan
damlayarak düşse bile- özür sebebiyle su kullanılmış hükmünü almaz.
[Dördüncü durum]
- Cünüplükten kurtulmak
isteyen bir kimse avuçlamak değil kullanmak amacıyla veya mutlak bir niyetle az
miktardaki bir suya elini daldırsa su "kullanılmış su" hükmünü alır.
Yine abdest almak isteyen bir kimse -Zerkeşi ve diğer bazılarının görüşüne
göre- yüzünü bir defa yıkadıktan sonra veya -İzz b. Abdüsselam'ın görüşüne göre
- üç defa yıkadıktan sonra -ki üçten az yıkamayla yetinmek istenmemesi
durumunda lzz b. Abdüsselam'ın görüşü daha yerindedir- avuçlamak değil
kullanmak amacıyla veya mutlak bir niyetle az miktardaki bir suya elini daldırsa
su "kullanılmış su" hükmünü alır.
Her iki durumda kişi
avucundaki suyla yalnızca elinin kalan kısmını yıkasa bu yeterli olur.
Ancak kişi avuçlama
niyeti ile elini suya daldırırsa; örneğin suyu kaptan nakledip kabın dışında
onunla yıkanmayı isterse su "kullanılmış su"ya dönüşmez. Avuçlama
niyetinden söz edebilmek için "abdestsizliği giderme niyetini
dışlamak" şart değildir.
BİR SONRAKİ SAYFA İÇİN
AŞAĞIDAKİ LİNK’E TIKLAYIN
4. SUYUN NECİS
OLACAĞI VE OLMAYACAĞI DURUMLAR