NAMAZ / KIBLE |
II. KIBLEYE DÖNME
YÜKÜMLÜLÜĞÜNÜN BULUNMADlĞI DURUMLAR
B. YOLCULUKTA NAFİLE
NAMAZ KILMAK
Yolculukta nafile
namazda kıbleye dönmek şart değildir. Yolcu, bineğine binerek ve yürüyerek nafile
namaz kılabilir. Meşhur olan görüşe göre yolculuğun uzun olması şart değildir.
Şayet binek üzerinde
olan kimse [bineğin üzerindeki] taşıma yerinde kıbleye dönme, rüku ve secdeyi
tam olarak yapabilme imkanına sahip ise bunu yapması gerekir. Şayet bu mümkün
değilse; daha doğru görüşe göre kıbleye dönmesi kolay ise bunu yapması farzdır,
aksi takdirde farz değildir.
Binek üzerinde kıbleye
dönmenin gerekli olması, başlama tekbirine özgüdür. Bir görüşe göre ise selamda
da şarttır.
Binek üzerinde namaz
kılan kimsenin kıble yönü hariç yolundan sapması haramdır.
Binek üzerinde namaz
kılan kişi rüku ve secdeyi ima ile yapar; secdede biraz daha fazla eğilir.
Yürüyerek namaz kılan
kişi daha güçlü görüşe göre rüku ve secdesini tam olarak yapar. Bunları yaparken
ve başlama tekbirini alırken kıbleye döner. Yalnızca kıyam ve teşehhüd
sırasında yürüyebilir.
Kişi binek üzerinde farz
namaz kılsa; kıbleye dönse, rüku ve se cdesini tam olarak yapsa ve durarak
namaz kılıyorsa caiz olur, hareket halinde ise caiz olmaz.
A. YOLCULUKTA NAFİLE NAMAZ KILMANIN
HÜKMÜ
B. YOLCULUKTA BİNEK ÜZERİNDE VE
YÜRÜYEREK NAFİLE NAMAZ KILMAK
C. YOLCULUK MESAFESİ
D. BİNEK ÜZERİNDE NAMAZIN NORMAL OLARAK
KILINABİLMESİ DURUMU
E. BİNEK ÜZERİNDE NAMAZ KILARKEN
KIBLEYE DÖNÜLMESİ GEREKLi OLAN ZAMAN
F. NAFİLE NAMAZ KILARKEN BİNEĞİ YOL
GÜZERGAHINDAN BAŞKA YERE DÖNDÜRMEK
G. BİNEK ÜZERİNDE NAFİLE NAMAZ KILARKEN
RÜKU VE SECDENİN YAPILIŞ ŞEKLİ
H. YÜRÜYEREK NAFİLE NAMAZ KILMAK
I. BİNEKTE NAFİLE NAMAZ KILANIN
BİNEKTEN İNMESİ GEREKEN DURUMLAR
A. YOLCULUKTA NAFİLE
NAMAZ KILMANIN HÜKMÜ
Yolculukta nafile
namazda kıbleye dönmek şart değildir.
Belirli bir yere gitmek
niyetiyle yola çıkan ve mübah bir yolculuk yapan kimsenin, yolculukta kıldığı
nafile namazda kıbleye dönmesi şart değildir. Çünkü ayakta durmaya gücü yeten
kimsenin oturarak nafile namaz kılması caiz olduğu gibi yolculukta olan kişinin
kıbleye dönmeksizin nafile namaz kılması da caizdir.
Bu ifade, yolculuk
dışında nafile namazı dışarıda bırakmaktadır, çünkü yolculuk dışında nafile namazda
kıbleye dönmeksizin namaz kılmak caiz değildir. Yolculuk hali dışında kişinin
tıpkı yolculuktaki gibi yürümesi gerekse bile bunu yapamaz. Çünkü yolculuk
dışında nafile namazda kıbleden başka yöne dönülebilmesine dair bir hadis
söz konusu değildir.
B. YOLCULUKTA BİNEK
ÜZERİNDE VE YÜRÜYEREK NAFİLE NAMAZ KILMAK
Yolcu, bineğine binerek
ve yürüyerek nafile namaz kılabilir.
Yukarıda geçen şartlarda
yolculuk yapan kişi binitli olarak nafile namaz kılabilir.
[*] - Bunun delili
Cabir'in rivayet ettiği şu hadistir: Allah Resulü (s.a.v.), bineği üzerinde o
nereye yönelirse o tarafa doğru [nafile] namaz kılardı. Farz namaz kılmak
istediğinde bineğinden inip kıbleye doğru dönerek kılardı.
Yolculukta olan kişi
binitli olana kıyasla yürüyerek de nafile namaz kllabilir.(Kıyas)
Hatta bunun yürüyerek
nafile namaz kılması, binitliden daha önceliklidir.
Yolculukta olan kimseye
bu konuda hafifletme yapılmasının hikmeti şudur: İnsanlar yolculuklar yapmaya gerek
duyarlar. Yolculuk sırasında kıbleye dönmek şart koşulursa bu, ya nafile
ibadetlerini ya da geçimlerini sağlamak için yaptıkları yolculukları terk
etmeye yol açar. Bununla birlikte yürüme sırasında özürsüz olarak; koşmak vb.
çok işler yapmayı terk etmek şarttır.
C. YOLCULUK MESAFESİ
Meşhur olan görüşe göre
yolculuğun uzun olması şart değildir. [Hangi mesafeye kadar olan yolculuklarda
nafile namaz kılanın kıbleye dönmesi şart değildir? Bu konuda iki görüş vardır]
[Birinci görüş]: Meşhur
olan görüşe göre yolculuğun uzun olması şart değildir. Çünkü Cuma namazını terk
etme ve kısa olan yolculuğa kıyasla burada da genel bir ihtiyaç söz konusudur.
(Kıyas)
Şeyh Ebü Hamid ve
başkaları şöyle demiştir: Kişi bir mil vb. bir mesafedeki araziye gittiğinde de
nafile namazı kıbleye dönmeden kılabilir.
Kadı ve Beğavı de şöyle
demişlerdir: Kişi, ezanı işitememekten dolayı Cuma namazı kılmanın gerekli
olmadığı bir yere kadar gittiğinde de namazı bu şekilde kılabilir.
Bu iki ifade birbirine
yakındır.
[İkinci görüş]: Namazı
kısaltma durumunda olduğu gibi burada da belirli bir mesafenin olması şarttır.
(kıyas)
İlk görüşte olanlar
"namazı kısaltarak kılma" ile bu meseleyi birbirinden şu şekilde
ayırmışlardır: Nafile namaz, farza göre daha hafif olduğundan nafile namazda
daha esnek davranılır. (Genel kural)
Bu sebepledir ki
yolculukta olmadığı halde ve ayakta durmaya gücü yettiği halde kişi nafile
namazı oturarak kılabilir.
D. BİNEK ÜZERİNDE
NAMAZIN NORMAL OLARAK KILINABİLMESİ DURUMU
1. Binek üzerinde normalolarak
namaz kılınmasının mümkün olması
Şayet binek üzerinde
olan kimse [bineğin üzerindeki] taşıma yerinde kıbleye dönme, rükü ve secdeyi
tam olarak yapabilme imkanına sahip ise bunu yapması gerekir.
Şayet -[mesela gemi
gibi]- bir binek üzerinde olan -kaptan dışında- kişinin, binek üzerindeki
[yolculuk için hazırIanmlş klübe gibi] geniş taşıma yeri, hevdec vb. şey içinde
bütün namaz boyunca kıbleye kolayca dönmesi, namazın rükünlerinin tümünü veya
rükü ve secde gibi bazı rükünleri yapması mümkün ise bunu yapması gerekir. Çünkü bunu yapması kolaydır. Gemi yolcularını
buna örnek olarak verebiliriz.
Bir görüşe göre ise bu
durumda namazı bu şekilde kılmak gerekmez; çünkü -geminin aksine- binek
üzerinde hareket etmek bineğe zarar verir.
2. Binek üzerinde
normalolarak namaz kılmanm mümkün olmaması
Şayet bu mümkün değilse;
daha doğru görüşe göre kıbleye dönmesi kolay ise bunu yapması farzdır, aksi
takdirde farz değildir.
Şayet binek üzerinde
normalolarak namaz kılmak mümkün değilse yani kolayolmazsa, örneğin kişi eğer
üzerinde veya hayvanın eğri yerinde oturduğunda namazı düzgün şekilde kılması
mümkün olmazsa [bu durumda ne yapılması gerektiği konusunda üç görüş vardır]:
[Birinci görüş]: Daha
doğru olan görüşe göre;
[a] - Kıbleye kolayca
dönebiliyorsa dönmesi farz olur. Örneğin binek hayvanı beklemekte iken kişinin
kıble tarafına dönmesi mümkün ise veya hayvanı kıble yönüne döndürmek mümkün
ise yahut hayvan yürürken dizgini kişinin elinde olur da hayvanı kıble yönüne
döndürmek kolayolursa kıbleye dönmesi farz olur.
[b] - Kıbleye kolayca
dönmek mümkün olmazsa dönmesi farz değildir. Örneğin hayvan kervan ile birlikte
yürüyorsa ve hayvanı kıbleye döndürmek kolay değilse yahut hayvan serkeş olup
kolayca döndürülemiyorsa kişinin kıbleye dönmesi farz değildir. Çünkü bunda
zorluk ve yürüyüşün aksaması söz konusudur.
[İkinci görüş]: Diğer
bir görüşe göre ise kişinin herhalükarda kıbleye dönmesi farzdır. Şayet bu
imkansız ise namazı sahih olmaz.
[Üçüncü görüş]: Bir
başka görüşe göre ise kişinin hiçbir şekilde kıbleye dönmesi farz değildir.
Çünkü bunun farz olması yürüyüşü [yolcunun seyrini] karmaşaya sokar.
E. BİNEK ÜZERİNDE
NAMAZ KILARKEN KIBLEYE DÖNÜLMESİ GEREKLi OLAN ZAMAN
[Binek üzerinde kıbleye dönmenin
mümkün olduğu durumda] kıbleye dönmenin gerekli olması, başlama tekbirine
özgüdür. Bir görüşe göre ise selamda da şarttır.
[Binek üzerinde kıbleye
dönmenin ne zaman gerekli olduğu konusunda iki görüş vardır]
[Birinci görüş]: Binek
üzerinde kıbleye dönmenin farz olması başlama tekbirine özgüdür; bunun
dışındaki durumlarda kolayolsa bile kıbleye dönmek farz değildir.
Başlama tekbiri ile
namazın diğer kısımları arasındaki fark şudur: Namazın başlangıcı şart ile
olduğundan namazın diğer kısımlarından daha fazla başlangıcında ihtiyat
gösterilir. Namazın diğer kısımları başlangıç kısmına tabi kabul edilir.
[*] - Şu hadis de bunu
göstermektedir: Nebi (s.a.v.) yolculukta iken nafile namaz kılmak istediğinde
devesini kıble yönüne döndürerek tekbir getirir sonra devesi hangi yöne doğru
hareket ederse o yöne dönerek namazını kılardı. (Ebu Davud, Salat, 1225)
EI-Mecmu'da
belirtildiğine göre bu hadisi Ebu Davud hasen bir senetle rivayet etmiştir.
[İkinci görüş]: Diğer bir
görüşe göre selam verirken de kıbleye dönmek şarttır. Çünkü namazın iki ucundan
biri de namazın sonundaki selamdır, namazın başlangıcındaki ucunda yani tekbir
sırasında dönmek şart olduğu gibi sonunda da dönmek şarttır.
Daha doğru olan görüşe
göre namazın diğer rükünlerinde olduğu gibi selamda da kıbleye dönme şartının
söz konusu olmamasıdır.
Başlangıç tekbiri ile
selam arasındaki kısımda kıbleye dönmenin şart olmadığı ittifakla kabul
edilmiştir.
El-Mühimmat'ta şöyle
denilmektedir: Nevevİ ve Rafii'nin "kıbleye dönmenin kolayolması"
konusundaki görüşlerinden şu anlaşılmaktadır: "Kıbleye dönmek kolay olsa
bile ve hayvan beklemekte olsa bile başlangıç tekbiri dışındaki rükünlerde
kıbleye dönmek gerekli değildir". Bu anlam doğrudur.
El-Kifaye'de alimlerimizden
şu görüş aktarılmıştır: Yolculukta olan kişi dinlenmek, arkadaşlarını beklemek
gibi sebeplerle hayvanını durdurup beklese, hayvan beklediği sürece namaz
kılarken kıbleye dönmesi gerekir. Hareket ettiğinde bu hareket yol
arkadaşlarıyla birlikte yapılmışsa hayvanın gittiği yöne yönelerek namazını
kılar. Şayet herhangi bir zorunluluk olmaksızın kendisi yolculuk yapıyorsa o
zaman namazı bitinceye dek harekete geçmesi caiz olmaz. Çünkü durması sebebiyle
kıbleye dönerek namaz kılmak gerekli olmuştur. Şerhu'l-Mühezzeb'te el-Havi'den
benzer bir görüş nakledilmiştir.
Bu görüş, tıpkı hocam
Remli'nin dediği gibi -duran hayvan- hakkında zahir olan bir görüştür. Ancak
yukarıda geçen hadisin zahirine göre hayvanın durması ile kişinin kıbleye
dönerek namazını tamamlaması gerekli olmaz. Yürüyen hayvana gelince, kıbleye
dönmek kolay da olsa başlangıç tekbiri dışında kıbleye dönmek gerekmez.
Geminin kaptanına
gelince onun nafile namaz kılarken kıbleye dönmesi gerekmez; çünkü bunu gerekli
kılmak ya nafile namaz kılmasını yahut da işini yapmasını engeller. Gemide
bulunan diğer kişiler ise farklı durumdadır; onların kıbleye dönmesi gerekir.
Bu, Nevevİ'nin -et-Tahkik'te- ve başka alimlerin sahih kabul ettiği görüştür.
Ram iseeş-Şerhu's-sağir'de bunun [yani kaptanın da kıbleye dönmesinin] gerekli
olduğu görüşünü benimsemiştir.
F. NAFİLE NAMAZ
KILARKEN BİNEĞİ YOL GÜZERGAHINDAN BAŞKA YERE DÖNDÜRMEK
Binek üzerinde namaz
kılan kimsenin kıble yönü hariç yolundan sapması haramdır.
Çünkü yol, kıblenin
bedelidir. Yolda giderken kıble yönüne dönmesi hariçte bırakılmıştır; çünkü
kıbleye dönmek asıldır.
Buna göre kişi binek
kıble yönüne hareket ederken hayvan üzerinde hayvanın gidiş istikametinden
farklı bir yöne dönerek namaz kılsa kıble arkasında kalsın ya da kalmasın bunun
namaza bir zararı olmaz. Demırı ise kıblenin arkada kalması halinde bunun
namaza zararının olduğunu söylemiştir.
Kişi bilerek ve
isteyerek kıbleden başka yöne yöneIse namazı batılolur.
Unutma, yolu şaşırma,
hayvanın serkeşlik etmesi gibi durumlarda da şayet kıble yönünden sapma uzun
süreli olursa bunun zararı olur, aksi takdirde zararı olmamakla birlikte sehiv
secdesi yapar. Çünkü bunu kasten yapmak namazını bozar. Hayvanın yaptığı fiil,
hayvanı sürene nispet edilir. İbn Sabbağ bunu tek görüş olarak zikretmiş, Rafil
ve Nevevİ hayvanın serkeşlik etmesi konusunda bunun doğru görüş olduğunu
söylemişler, Rafil eş-Şerhu's-sağir'de unutma ile ilgili hükmün doğru olduğunu
söylemiştir. Harezmı de bu konuda İmam Şafii {r.a.)'den görüş nakletmiştir.
İsnevı fetvanın kesin olarak buna göre verileceğini söylemiştir. Ancak er-Ravda
ve aslında belirtildiği üzere ŞafiI' nin ifadesi kişinin sehiv secdesi etmeye
ce ği yönündedir. Nevevi-el-Mecmu'da- ve diğerleri bu görüşü doğru kabul
etmiştir. İtimad edilecek olan görüş ilkidir.
Hayvan serkeşlik
etmeksizin kendiliğinden yoldan sapsa, kişi namazda olduğunu bilmekle birlikte
yoldan saptığından gafil olsa el-Vasit'te belirtildiği ne göre "şayet
yoldan sapma süresi kısa ise namaz batılolmaz, aksi takdirde batılolur."
Hocamız Zekeriya
el-Ensari en güçlü görüşün "namazın batıl olduğu" görüşü olduğunu
söylemiştir.
Bir başka şahıs hayvanı
zorla yoldan saptırsa, kişi hemen tekrar yola girse bile namaz batıl olur;
çünkü bu nadir karşılaşılan bir durumdur.
Kişinin gitmek istediği
yöne doğru biri kıbleye dönük olan diğeri kıbleye dönük olmayan iki yol bulunsa
ve kişi ikinci yolu tutsa, -namazı kısaltma mesafesi konusunda olduğu üzere
burada da bu yolu tutmasının bir gerekçesi bulunmalı mıdır? Bu konuyu ele alan
birini görmedim. Hocam Remli'nin de dediği gibi zahir olan bunun şart
olmamasıdır. Namazı kısaltma konusu ile bunun arasındaki fark "nafile
namaz konusunda dinde esnek hükümlerin bulunması"dır.
G. BİNEK ÜZERİNDE
NAFİLE NAMAZ KILARKEN RÜKU VE SECDENİN YAPILIŞ ŞEKLİ
Binek üzerinde namaz
kılan kişi rükü ve secdeyi ima ile yapar; secdede biraz daha fazla eğilir.
Binek üzerinde namaz
kılan kişinin rükü ve secdeyi ima ile yapması yeterlidir. Secdede rüküdan biraz
daha fazla eğilir.
Bazı nüshalarda
"secdede biraz daha fazla eğilmesi farzdır" denilmektedir. Bu,
sünnete uymak amacıyla ve rükü ile secdeyi birbirinden ayırt etmek için
yapılır.
Binek üzerindeki kişinin
alnını bineğin eğerine vb. koyması farz değildir; çünkü bunda zorluk vardır.
Yine gücünün ye ttiği kadar eğilmesi de şart değildir.
[*] - Bunun nedeni
Buhar!' nin rivayet ettiği şu hadistir: Nebi (s.a.v.) farz namazlar hariç
nafilelerde bineğinin gittiği yöne doğru namaz kılar ve ima yapardı. (Buhari,
Vitir, 1000)
[*] - Tirmizi de şunu
rivayet etmiştir: Nebi (s.a.v.) binek üzerinde ima ile namaz kılar, secdeyi
rükudan daha alçak yapardı. (Tirmizi, Salat, 351)
H. YÜRÜYEREK NAFİLE
NAMAZ KILMAK
1. Yürüyerek nafile
namaz kılan kişinin rüku ve secdesi Yürüyerek namaz kılan kişi daha güçlü
görüşe göre rüku ve se cdesini tam olarak yapar. Bunları yaparken ve başlama
tekbirini alırken kıbleye döner.
[Yürüyerek namaz kılan
kişinin rüku ve secdeyi nasıl yapacağı konusunda iki görüş vardır]
[Birinci görüş]: Daha
güçlü görüşe göre yürüyerek namaz kılan kişi rüku ve secdesini tam olarak
yapar. Rüku ve secdede, başlama tekbirini alırken, iki secde arasında otururken
kıbleye döner; çünkü bekleyerek bunu yapması kolaydır.
[İkinci görüş]: Diğer
görüşe göre tıpkı binitli olarak namaz kılanda olduğu gibi onun da rüku ve
secdeyi ıma ile yapması yeterlidir; rükü ve secdede kıbleye dönmesi gerekli
değildir. Daha doğru olan görüşe göre başlama tekbirinde kıbleye dönmesi
gerekir.
Her iki görüşe göre de
selam verirken kıbleye dönmesi gerekli değildir.
2. Namazın hangi
bölümünde yürünebilir?
Yürüyerek nafile namaz
kılan kişi yalnızca kıyam ve teşehhüd sırasında yürüyebilir.
[Yürüyerek nafile namaz
kılan kişinin namazın hangi bölümlerinde yürüyebileceği konusunda üç görüş
vardır]
[Birinci görüş]: Daha
güçlü olan görüşe göre kişi yalnızca ayakta iken -çünkü bu durumda iken diktir-
ve teşehhüd sırasında yürüyebilir, bu ikisinin dışında iki secde arasında
oturma vb. yerlerde yürümesi haramdır.
[İkinci görüş]: Diğer
görüşe göre yalnızca ayakta durma sırasında yürüyebilir.
[Üçüncü görüş]: Hiçbir
fiil için yer üzerinde beklemesi şart değildir; tıpkı binitli kimse gibi rüku
ve secdeyi ima ile yapar.
[Soru]: Ayakta dik
durmak namazın kısa süreli bir rüknüdür. İki secde arasındaki oturma sırasında
yürümeye izin vermediğiniz halde niçin ayakta iken yürümeye izin verdiniz?
[Cevap]: Ayakta olanın
yürümesi kolaydır, gideceği yolda mesafe katetsin diye ayakta iken okunması
gereken şeyleri okuyacak süre kadar kıbleye dÖnme yükümlülüğü kendisinden
düşmüştür. Oturan kimsenin ise ayağa kalkmadıkça yürümesi mümkün değildir. Bu
caiz olmadığından kişinin otururken kıbleye dönmesi gerekli olmuştur.
I. BİNEKTE NAFİLE
NAMAZ KILANIN BİNEKTEN İNMESİ GEREKEN DURUMLAR
[Birinci durum]:
> Yolcu, yolculuğun
sona erdiği durağa varsa,
> Veya ikamet etmesi
gereken bir bölgedeki binaların başladığı yere ulaşsa,
> Yahut tek başına
yolculuk yaparken herhangi bir mahalde -niyeti geçerli olmasa da- ikamete niyet
etse [tüm bu durumlarda bakılır]:
Yolcu binek üzerinde
hevdec vb. bir şeyin içinde değilse ve binek dururken kıbleye dönük olarak
namazı tamamlama imkanı yoksa bineğinden inmesi gerekir. Çünkü ruhsata sebeb
olan yolculuk sona ermiştir.
[İkinci durum]: Ancak
söz konusu bölgeden transit geçen kimsenin -o bölge ailesinin bulunduğu bir yer
bile olsa- bineğinden inmesi gerekli değildir.
Binitli olarak veya
yürüyerek nafile namaz kılmanın caiz olması için yolculuk halinin ve fiilen
yürüyüşü n devam etmesi şarttır. Buna göre kişi namaz sırasında bineğinden inse
bineğine tekrar binmeden önce namazını kıbleye dönük olarak tamamlaması
gerekir. Bundan önce bineğine binse veya bineğinde değilken kıbleye dönük
olarak namaza başladıktan sonra namazı tamamlamadan önce bineğine binse namazı
batılolur; ancak buna mecbur kalmışsa batıl olmaz.
Kişi yolculuğa ilişkin
bir ihtiyaç sebebiyle, örneğin yol arkadaşlarından geri kalmaktan korkması
sebebiyle nafile namaz kılarken koşabilir ve bineğini mahmuzlayabilir. İhtiyaç
yokken bunu yapsa veya yolculuğa ilişkin olmayan bir amaçla örneğin bir avı
yakalamak amacıyla bunu yapsa namazı batıl olur. İbnü'l-Mukri'nin sözünün
zahirinden ikinci durumda namazın batıl olmayacağı anlaşılmaktadır.
Kişi bineği üzerinde
nafile namaz kıl arke n hayvan işese veya dışkı çıkarsa, yahut idrar veya
dışkıya bassa bunun zararı olmaz; çünkü bu necaset kişiye temas etmemiştir.
El-Ubab yazarı şöyle demiştir:
"Hayvanın dizgini
kişinin elinde iken hayvanın ağzı kanasa bunun zararı olur".
Hayvanın dizgini
sürücüsünün elinde iken hayvana bitişen bütün necasetlerin de buna kıyas
edilmesi gerekir. (kıyas)
Bu, köpeğin tasmasına
bağlı ipi tutma konusu ile ilgili hükümden alınmıştır. Bu hüküm, hayvan
dururken kişi hayvanın üzerinde namaz kılması halinde zahirdir. Şayet hayvan
hareket halinde ise bunun zararı olmaz; çünkü buna ihtiyaç vardır.
Yürüyerek nafile namaz
kılan kimse -kuru bile olsa- bir necasete kasten bassa, necasetten başka geçiş
yolu bulunmasa bile namazı bozulur. İbnü'I-Mukri bunu tek görüş olarak
zikretmiştir. Et-Tahkik'teki ifadenin gereği de budur. Ancak kişi [namazda
olduğunu] unutarak bilmeden kuru necasete bassa ve derhal necaseti terk etse
namaz bozulmaz. Bu, kişinin üzerine necaset düşüp de kişinin derhal bunu
uzaklaştırmasına benzer. Necaset ister kuru olsun, isterse çokça görülen kuş
pisliği gibi dince mazur görülen yaş bir necaset olsun hüküm böyledir.
İbnü'l-Mukrı bunu da tek görüş olarak belirtmiştir.
Yürüyerek namaz kılan
kimse, yürüme konusunda dikkatli ve özenli olmakla yükümlü tutulmaz. Çünkü
bununla yükümlü tutmak yürüyüşü aksatır.
BİR SONRAKİ SAYFA İÇİN
AŞAĞIDAKİ LİNK’E TIKLAYIN
C. YOLCULUKTA FARZ NAMAZ KILANIN KIBLEYE DÖNME
YÜKÜMLÜLÜĞÜ