CEMAATLE NAMAZ |
5. İMAMIN BAZI
TASARRUFLARI
İmam rükünlerin
bölümlerini ve şekillerini yapmakla birlikte [cemaate] hafif bir namaz kıldırsın.
Ancak sayısı belirli bir cemaat onun uzun kıldırmasına razı ise uzun
kıldırabilir.
Başkaları cemaate
yetişsin diye namazı uzatmak mekruhtur.
Rüku veya son teşehhüdde
iken namaza girecek biri olduğunu fark ederse daha güçlü olan görüşe göre; a)
uzatmada aşırıya gitmediği ve b) namaza girenler arasında ayrım yapmadığı
sürece uzatması mekruh olmaz ..
Ben [NevevI] derim ki:
Mezhebin temel görüşüne göre namaza girecek kişiyi beklemek müstehaptır. Allah
daha iyi bilir.
Rüku ve son oturuş
dışında namaza girecek kişiyi beklemez.
A. İMAMIN NAMAZI HAFİF
[KISA] KILDIRMASI
B. İNSANLAR CEMAATE
YETİŞSİN DİYE NAMAZI UZATMAK
A. İMAMIN NAMAZI HAFİF
[KISA] KILDIRMASI
İmam rükünlerin
bölümlerini ve şekillerini yapmakla birlikte [cemaate] hafif bir namaz
kıldırsın. Ancak sayısı belirli bir cemaat onun uzun kıldırmasına razı ise uzun
kıldırabilir.
İmamın, rükünlerin
bölümlerini ve bu bölümler dışındaki sünnetleri tam olarak yapmakla birlikte
namazı hafif kıldırması menduptur.
[*] - Çünkü Nebi
(s.a.v.) şöyle buyurmuştur: Biriniz insanlara imamlık yaptığında namazı hafif
kılsın; çünkü içlerinde yaşlı, küçük, zayıf ve ihtiyaç sahipleri vardır. Kendi
başınıza kıldığınızda ise dilediğiniz kadar uzatın. (Buhari, Ezan, 703; Müslim,
Salat, 1046)
Nevevi el-Mecmu'da İmam
Şafiı (r.a.)'den ve mezhep alimlerinden şu görüşü nakletmiştir: İmam kıraat ve
zikirleri en azıyla yetinmeyecek şekilde hafifletir. Yine tek başına kılan
kimsenin okuması müstehap olan fasılalı uzun sureler veya fasılalı orta
uzunluktaki sureler, rüku ve secde zikirlerini en kamil şekliyle okumaz. [Bu
ikisinin arasında bir yol tutar.]
El-Ümm' de açık olarak
ifade edildiği gibi namazın uzatılması mekruhtur. Ancak belirli sayıdaki bir
cemaat imam ın uzun kıldırmasına razı olursa ve imamın arkasında onlardan
başkası yoksa imam o zaman uzatır. Yani imamın arkasında yalnızca belirli
kimseler namaz kılar ve bunlar da hür, başkasının işçisi olmayan şahıslar
olursa o zaman -el-Mecmu'da bir gruptan nakledildiğine göre- imamın namazı
uzatması sünnet olur. Nebi (s.a.v.)'in bazı durumlardaki uygulamaları da bu
şekilde anlaşılmalıdır.
Söz konusu durumda
namazı uzatmak, Nevevi'nin ifadelerinden anlaşılmamaktadır; çünkü onun sözleri
her ikisinin eşit olduğu anlamına da gelmektedir.
İmam cemaatin durumunu
bilmezse veya cemaat namazın uzun ve kısa kılınması konusunda anlaşmazlığa
düşerse imam namazı uzun kıldırmaz.
İbnü's-Salah şöyle
demiştir: Hastalık vb. sebeplerle razı olmayanlar bir, iki vb. az sayıda ise bu
bir veya birkaç defa olmuşsa imam kısa kıldım, bu şahıslar cemaate çokça
katılıyorlarsa o zaman imam, uzun kılınmasına razı olanların hakkını gözeterek
namazı uzun tutar. Cemaate devam eden tek kişi için cemaatin hakkını zayi
etmez.
Nevevi el-Mecmu'da şöyle
demiştir: Bu, güzel ve bu konudaki esas alınması gereken yegane görüştür.
Ezrai, Subkı'ye tabi
olarak şöyle demiştir: Bu, itiraza açıktır; çünkü Nebi (s.a.v.) cemaatte bir
çocuğun ağlaması sebebiyle namazı kısa tutmuş, Muaz'ın imamlık yaptığı
cemaatten bir kişi namazın uzatılması konusunda şikayette bulununca Muaz'a
tepki göstermiştir.
Bu itiraz şu şekilde
reddedilmiştir: Çocuğun ağlaması ve Muaz'ın imamlığına itiraz eden şahsın
durumu çokça gerçekleşmediğinden bu İbnü's-Salah'ın söylediği ile çelişmez.
Buna Gazzi dikkati
çekmiştir.
Köleler ve bir şahsın
yanında ücretle çalışanların namazın uzun kıldınlmasına razı olmaları dikkate
alınmaz. Çünkü hak sahiplerinin izni olmadıkça bu şahısların cemaatle namazı
tek başına kıldıkları namazdan uzun tutma hakları yoktur. Buna Ezrai dikkat
çekmiştir.
Not: Nevevi'nin "ancak sayısı belirli bir
cemaat namazın uzatılmasına razı oluyorsa" ifadesinden "cemaat
içinden belirli bir grup razı olduğunda namazı uzatmak mendup olur" gibi
bir anlam Çlkıyorsa da kastedilen bu değildir. Bu yüzden ben ifadeyi açıklarken
"imamın arkasında onlardan başkası yoksa" diye belirttim.
B. İNSANLAR CEMAATE
YETİŞSİN DİYE NAMAZI UZATMAK
Başkaları cemaate
yetişsin diye namazı uzatmak mekruhtur.
Cemaate gelme adetleri olsun
ya da olmasın, -el-Muharrer' de belirtildiği gibi- şerefli birisi olsun ya da
olmasın, başkaları cemaate yetişsin diye imamın namazı uzatması mekruhtur.
Çünkü bu, hazır olanlara zarar vermektedir. Ayrıca cemaate geç kalmak, geç
kalanların bir kusurudur. Yine onları beklememek, onların bir dahaki sefere
başlangıç tekbirini imamla birlikte alma faziletini elde etmek için acele
etmelerine teşvik eder.
Bu hüküm, "ilk
rekatın ikinciden uzun kılınması müstehaptır" hükmü ile çelişmez; çünkü
bu, namazın heyeti [sünnetleri]ne ek olon bir uzatmadır. Bilindiği üzere
birinci rekatı ikinci rekattan daha uzun kılmak da namazın heyetlerinden
[sünnetlerinden] biridir.
Namaza başlama vakti
geldiği halde imam namaza başlamamış olsa, cemaatin bir kısmı hazır olduğu halde
onlar cemaatin sayısının çoğalmasını bekleseler, cemaatin namaza hemen
başlaması ve gelenleri beklememesi menduptur. Çünkü vaktin başında sayısı az
bir cemaatle namazı kılmak, vaktin sonunda sayısı çok olan bir cemaatle
kılmaktan daha faziletlidir. Bunu Nevevi el-Mecmu'da söylemiştir. Burada
"vaktin sonu" ile kastedilen vaktin başından sonraki kısımdır. Çünkü
bu durumda vaktin başında kılma fazileti gerçekleşmektedir. Daha önce işaret
edildiği üzere Nevevi'ye göre "sayısı çok olan cemaatle kılmak daha faziletlidir".
Nevevi "namaz için kamet getirilmiş olsa bile" diyerek bunu
belirtmiştir. Maverdi "hocam buna dikkat çekmiştir" demiştir.
Rüku veya son teşehhüdde
iken namaza girecek biri olduğunu fark ederse daha güçlü olan görüşe göre; a)
uzatmada aşırıya gitmediği ve b) namaza girenler arasında ayrım yapmadığı
sürece uzatması mekruh olmaz.
İmam -ay tutulması
namazının ikinci rükusu hariç- rükuda iken veya son teşehhüdde iken, namaz
kılınan yere giren ve namaza duracak olan bir kişiyi fark etse [onu beklemesi
mekruh olur mu? Bu konuda İmam Şafii'ye ait dört görüş bulunmaktadır]
[Birinci görüş]:
-Birbirinden farklı sekiz yolla rivayet edilen İmam Şafiı (r.a.)'ye ait dört
görüş içinden- en güçlü görüşe göre beklemesi mekruh olmaz, mübah olur. [Bunun
iki şartı vardır]
[a] - Uzatmada aşırıya
gitmemek: Yani namazın bütününe dağıtılsa namaz üzerinde etkisi bulunacak
derecede namazı uzatmaması şarttır. Rafil bunu Cüveyni' den nakletmiş ve
kendisi de buna katılmıştır.
[b] - Namaza girenler
arasında ayprım yapmamak: Yani imamın, namaza giren kişinin kendi arkadaşı
olması veya şerefli tabakadan olması, efendi olması vb. sebeplerle onu bekleyip
başkalarını beklememek gibi bir ayrım yapmaması, insanlara kendini sevdirmek ve
kalplerini kendine yönlendirmek için değil Allah rızası için onları beklemek
konusunda eşit davranması gerekir.
[İkinci görüş]: [Nevevi
Şafii'ye ait ikinci görüşü şu şekilde belirtmiştir:]
Ben [Nevevi] derim ki:
Mezhebin temel görüşüne göre namaza girecek kişiyi beklemek müstehaptır.
Mezhebin temel görüşüne
göre yukarıdaki şartlarda imamın beklemesi müstehaptır. Böylece ilk durumda
[rükuda iken beklediğinde] sonradan gelenlerin rekata yetişmelerine, ikinci
durumda [son teşehhüdde iken beklediğinde] cemaat faziletini elde etmelerine
yardımcı olmuş olur.
[Üçüncü görüş]: İmam
cemaatin arasında ayrım yaparak uzattığında nasıl mekruh oluyorsa bu da
mekruhtur.
[Dördüncü görüş]: Bu
namazı mutlak olarak bozar.
Rüku ve son oturuş dışında
namaza girecek kişiyi beklemez. İmam rüku ve son oturuş dışında kıyam vb. bir
durumda namaza girecek kişiyi beklemez.
Şu durumlarda imamın
beklemesi mekruhtur:
> İmam, namaz kılınan
yer dışında bir kişinin geldiğini farz ederse,
> Beklemesi Allah
rızası için olmazsa,
> Beklemekte aşırıya
kaçarsa,
> Namaza girenleri
bekleme konusunda ayrım yaparsa,
> Rüku ve son
teşehhüd dışındaki bölümleri uzatarak namaza girecek kişiyi beklerse -örneğin
ay tutulması namazının ikinci rükuunda beklerse-,
Bu durumlarda namaza
girecek kişiyi beklemesinin mekruh olacağı konusunda tek görüş vardır. Hatta
rüku ve son oturuş dışında imamın namaza başlayacak kişiyi beklemesi mekruhtur.
İmam bunun dışındaki
konularda hükme aykırı davranırsa mekruhluk olmamakla birlikte "daha iyi
olanı terk" söz konusu olmuş olur. Hocam Remli' buna dikkat çekmiştir.
EI-Kifaye' de ''Allah
rızası dışında bir sebeple beklediğinde namazın bozulacağı konusunda ittifak
bulunduğu" belirtilmiş, bunun gerekçesi olarak da namazda Allah ile başka
bir varlığı ortak tutmak olarak belirtilmiştir. Bu bir yazım hatasıdır.
Şu durumlarda imamın
namaza girecek kişiyi beklemesi müstehap olmaz:
> Beklemesi durumunda
namazın çıkacağından korkarsa,
> Namaza girecek
kişi, zikredilen miktarı yakaladığında rekatı yakalayacağına veya cemaat
faziletini yakalayacağına inanmıyorsa, bu durumda imam ın beklemesinin bir
anlamı yoktur.
> Namaza giren
kişinin ağırdan alma ve namaza başlama tekbirini rükuya kadar geciktirme adeti
varsa,
> İmama uyan kişinin örneğin,
abdest alacak su ve teyemmüm yapacak toprak bulamayan bir kimse olması ve bu
sebeple namazı tekrarlaması gerekiyorsa. Çünkü abdestsiz kişinin cemaatle namaz
kılması cemaatsiz kılması gibidir. Bu durumda yerinde olan görüş onu beklemenin
müstehap kabul edilmesidir; çünkü imama uyan kişinin kıldığı rekat, vakti
[namazsız olarak geçirmek suretiyle] vaktin saygınlığını ortadan kaldırmayı
engeller.
Not: Bir kimse namazda oturan bir kimse görse, onun
teşehhüdde mi olduğu yoksa ayağa kalkamadığından oturarak mı namaz kıldığı
konusunda şüphe etse bu kişiye imam olarak uyabilir mi? Yine kişiyi güneş
tutulması anında namaz kılarken görse ve bunun güneş tutulması namazı mı yoksa
başka namaz mı olduğunda şüphe etse ona uyabilir mi? Zerkeşi bu durumlarda uymanın
sahih olmadığı görüşünün yerinde bir görüş olduğunu söylemiştir.
BİR SONRAKİ SAYFA İÇİN
AŞAĞIDAKİ LİNK’E TIKLAYIN