NAMAZ / BOZAN ŞEYLER-KONUŞMAK |
C. YANILARAK VEYA
UNUTARAK KONUŞMAK
A. AZ MİKTARDA
KONUŞMAK
B. ÇOK MİKTARDA
KONUŞMAK
A. AZ MİKTARDA
KONUŞMAK
Kişi [yanlışlıkla] ağzından
kaçırarak veya namazda olduğunu unutarak yahut yeni Müslüman olması sebebiyle
namazda konuşmanın haram olduğunu bilmeksizin az miktarda konuşsa bu mazur
görülür [namazı bozulmaz].
1. Kişi örfen az
görülecek kadar bir kelamı ağzından kaçırsa namazı bozulmaz. Çünkü namazda
olduğunu unutan kimse kasten konuşsa bile bunda mazur olduğuna göre sözü
ağzından kaçıran kimse daha da mazurdur.
2. Kişi namazda olduğunu
unutsa, bir özür söz konusu olduğundan az miktarda konuşsa namazı bozulmaz.
[*] - Buhari ve Müslim,
Ebu Hureyre'den şunu rivayet etmiştir: Allah Resulü {s.a.v.} bize öğle veya
ikindi namazını kıldırdı. İki rekatı bitirince selam verdi sonra, mescitteki
ahşaptan bir direğin yanına gelerek -sanki öfkelenmiş gibi- yaslandı. Zülyedeyn
ona sordu: "Namaz mı kısaldı sen mi unuttun ey Allah'ın Resulü?" Nebi
{s.a.v.} ashabına dönerek "Zülyedeyn'in söylediği doğru mu?" diye
sordu. Ashab "evet" dediler. Bunun üzerine Nebi {s.a.v.} iki rekat
daha namaz kıldırdı, sonra sehiv secdesi yaptı. (Buhari, Sehiv, 1227)
Bu hadis hükme şu açıdan
delilolur: Nebi (s.a.v.) namazda olmadığını düşünerek konuşmuş, sahabe de
namazın dört rekat olması hükmünün neshedildiğine ihtimal vererek konuşmuşlar
sonra Nebi (s.a.v.) de sahabe de namazlarına kaldıkları yerden devam etmişlerdir.
3. Kişi namazda
konuşmanın haram olduğunu bilmeyerek konuşsa; şayet yeni Müslüman olduğundan
veya alimlerden uzak bir yerde yetiştiğinden bunu bilmiyorsa namazı bozulmaz. Ancak
uzun zamandır müslümansa ve alimlere yakın bir bölgedeyse bu hükmü öğrenmeyi
terk etmekle ihmalkar davrandığından namazı bozulur.
Harezm! şöyle demiştir:
İslam ülkesinde bulunan zımm! [Hristiyan, Yahudi] sonradan Müslüman olsa, onun
namazda konuşmasının mazur görülmemesi daha uygundur. Çünkü dinimizin hükümleri
bu gibi kişilere gizli kalmaz.
Bu, güçlü bir görüş
değildir; aksine onlar da alimlerimizin genel ifadelerinin kapsamına
girmektedir.
İmam selam verince ona
uyan kişi de selam verse, sonra imam ikinci defa selam verse, imama uyan kişi
"bundan önce de selam vermiştin" dese, imam "unutmuşum"
dese ikisinin namazı da bozulmaz, imama uyan kişi selam verir, sehiv secdesi
yapması menduptur; çünkü imama uyması sona erdikten sonra konuşmuştur.
Kişi dört rekatlık bir
namazda namazının bittiğini düşünerek ikinci rekatta selam verse -Rafi!'nin
oruç konusunda zikrettiğine göre- bunun hükmü, konuşmanın haram olduğunu
bilmeyen kişinin hükmü gibidir.
B. ÇOK MİKTARDA
KONUŞMAK
Daha doğru olan görüşe
göre çok miktarda konuşma mazur görülmez.
1. [Namazda iken
yanlışlıkla, unutarak veya konuşmanın haramlığını bilmeksizin çok miktarda
konuşmak namazı bozar mı? Bu konuda mezhep içinde iki görüş vardır]
[Birinci görüş]: Daha
doğru olan görüşe göre bu durumlarda çok miktarda konuşma mazur görülmez. Çünkü
bu namazın düzenini ve şeklini bozar. Az miktarda konuşma ise azlı ğı sebebiyle
namazın düzenini bozmaz. Ayrıca namazda iken yanlışlıkla veya unutarak çok
konuşmak nadiren karşılaşılan bir durumdur.
Oruçlu kişi unutarak çok
miktarda yemek ye se bile orucu bozulmaz. Nevevi'ye göre namazda unutarak çok
konuşmakla oruçta unutarak çok yeme arasında şu fark vardır: Namazda olan kişi,
kendisine ibadette olduğunu hatırlatan bir şekil içindedir, bu durumda iken namazı
unutmak uzak bir ihtimaldir; oruçlu kişi ise
böyle değildir.
[İkinci görüş]: Kasten
konuşmada az ile çok eşit oldugu gıbı unutarak-yanılarak konuşmada da az ile
çok hüküm açısından eşittir.
2. [Konuşmanın az mı çok
mu olduğu nasıl belirlenir? Bu konuda farklı görüşler vardır]
[Birinci görüş]: Daha
doğru olan görüşe göre az ile çok olanı belirlemede örf dikkate alınır.
[İkinci görüş]: [Zayıf]
bir başka görüşe göre bir iki kelime vb. azdır. [Üçüncü görüş]: [Zayıf] bir
başka görüşe göre bir rekat boyunca devam eden konuşma çoktur.
Subki, Mütevelli'ye tabi
olarak şu görüşü doğru bulmuştur: Zülyedeyn hadisi sebebiyle unutarak çok
konuşmak namazı bozmaz.
BİR SONRAKİ SAYFA İÇİN
AŞAĞIDAKİ LİNK’E TIKLAYIN
D. BOĞAZINI TEMİZLEMENİN HÜKMÜ