MUĞNİ’L-MUHTAC

HAC-UMRE / İHRAM YASAKLARI

 

1. İHRAMLININ GİYMESİ YASAK OLAN ŞEYLER

 

İhramlıya yasak olan şeylerin birincisi; Erkeğin "örtücü" olarak görülen bir şeyle başının bir kısmını örtmesi haramdır. Ancak bir ihtiyaç varsa örtebilir.

 

Erkeğin bedeninin geri kalan kısmında dikişli veya dokunmuş yahut bağlanmış bir elbise giymesi haramdır. Ancak kişi başka bir elbise bulamazsa bunları giyer.

 

Kadının yüzü de erkeğin başı hükmündedir. Kadın, dikişli elbise giyebilir, ancak daha güçlü görüşe göre eldiven giyemez.

 

1. Erkeğin başının bir kısmını örfe göre örtücü kabul edilen bir şeyle örtmesi haramdır.

 

Örttüğü yer isterse kulak arkasındaki beyaz bölüm olsun, ister bir kısmını örtmüş olsun ister böyle olmasın fark etmez.

 

Örtücü olan şey ister başın bütününü kapsayan isterse kapsamayan bir şeyolsun fark etmez. Sarık, taylasan ve bez, yine çamur, tabaka halinde kalın kına bu örtücü kapsamında yer ahr.

 

[*] - Bunun delili Hz. Peygamber (s.a.v.)'in devesinden düşerek ~ ölen ihramlı bir şahıs hakkında söylediği şu sözdür: Onun başını örtmeyin; çünkü o kıyamet gününde diriltildiğinde telbiye getiriyor olacaktır. (Buhari, Cenaiz, 1268; Müslim, Hac, 2883. )

 

Kişi başı örtücü niteliği olmayan bir şeyle başını örtse örneğin devenin sırtındaki yüklüğün altında gölgelense, bu eşya kendisine temas etse bile bunun zararı olmaz. Yine başını örtme kastıyla olmaksızın küfe veya denk taşısa bile bunun bir zararı olmaz. Şayet küfe vb. şeyleri taşırken başını örtmeyi kastetmişse Fevrimi ve başka bazı alimlerin kesin olarak belirttiklerine göre fidye vermesi gerekir. Buna örnek olarak kişinin kirli bile olsa suya dalması, başını kendisinin veya bir başkasının avuçlarıyla örtmesi, başına ip bağlaması gösterilebilir.

 

Kişi, arkasından deriyi gösterecek şekilde [şeffaf] bir şeyle başını örtse el-Kifaye' de Cüveyni' den nakledildiğine göre bu hareketi fidyeyi gerektirir. Bu hareketin "başın üzerine küfe / zenbil" koyma hareketi gibi değerlendirilmesi de uzak bir ihtimal değildir.

 

Subki'nin de belirttiği üzere ilk görüşün kesin olarak kabul edilmesi uygun olur; çünkü namazdakinin aksine bu meselede şeffaf şey örtücü olarak kabul edilir.

 

2. Erkek, başının bir kısmını veya bütününü sıcak veya soğuktan korunmak yahut da tedavi amaçlı örtebilir. Örneğin başı yarılan bir kimse yarığın üzerine bez koyabilir. Bunun delili "[Allah] dinı yükümlülüklerde sizi zora koşmadı" [Hac, 78] ayetidir.

 

Bununla birlikte bir rahatsızlık sebebiyle saçı tıraş etme durumunda fidye verilmesi hükmüne kıyasla burada da fidye gerekli olur.

 

Not:  Nevevi'nin buradaki ifadesi Rafii'nin el-Muharrer'deki "tedavi ihtiyacı dışında" ifadesinden daha uygundur. Çünkü Nevevi'nin ifadesi hem daha kısa hem de daha kapsamlıdır.

 

3. Erkeğin başı dışında kalan vücudunun diğer bölümlerine şu elbiseleri giymesi haramdır:

 

[a] - Dikişli elbiseler;

 

> Gömlek ve -elleri yenlerinden çıkmasa bile- cübbe

> Sakalına kına sürmek için kullandığı deriden kılıf,

> Eldiven,

> Şalvar,

> Ayakkabı.

 

[b] - Dokunmuş elbiseler; Önü açık kolları bolalan elbisedir

 

[c] - Bağlanmış elbiseler; Keçeden yapılan cübbe gibi.

 

[*] - Bunun delili Buhari ve Müslim'in yukarıda konunun başında rivayet ettikleri hadistir.

 

4. "Elbisenin giyilip giyilmediğini belirleme" konusunda her bir giyilen şey konusundaki örfe itibar edilir. Çünkü elbisenin sağlayacağı rahatlık bu şekilde elde edilir.

 

Buna göre kişi gömlek veya paltoyu üzerine örtse veya onları üzerine dolasa yahut da şalvarı izar gibi alt tarafına dolasa kendisine fidye gerekmez. Bu kişinin bir bez parçasıyla yamadığı izar giymesi veya ayaklarını ayakkabısının boğaz kısmından içeri sokması durumu gibidir.

 

5. Kişi yatarken üzerine palto atsa veya cinselorganını örtmesi için bir şeyalsa, ayağa kalktığında veya oturduğunda özelolarak tutmadıkça bunlar kişinin üzerinde kalmayacak şekilde duruyorsa fidye gerekmez.

 

6. Kişi izarına dgüme yapsa veya dikse İmam Şafii (r.a.)'nin el-İmla'da açık olarak ifade ettiğine göre bu haram olur.

 

7. Kişinin ihramlıyken alt tarafına bağladığı izarını bağlaması caizdir, üzerine aldığı ridasını bağlaması caiz değildir.

 

Yine kişinin izarının durması için dikiş li bir şeyle bağlaması, bunu kemer gibi bağlaması, sağlamlaştırmak amacıyla içine bağ koyması caizdir.

 

8. Kişi ihtiyaç sebebiyle kılıç kuşanabilir, mushafını takabilir, izarının ortasına kemer bağlayabilir.

 

9. Kişi vücudunun ortasına sarığın dolama kısmını dolayabilir ancak bağlayamaz.

 

10. İhramlı kişinin yüzük takması, üzerinde bulunmayan gömleğin yen kısmından kolunu sokması, ridasının ucunu izarına tutturması caizdir.

 

11. İhramlı kişinin ridasını bağlaması, büyük iğne [çuvaldız] gibi bir şeyi arasına sokması, bir ucunu diğer ucuna dikerek tutturması caiz değildir.

 

12. Kişi ridasına bir halka ve kulp taksa ve bunları birbirine geçirse yaptığı davranış haram olur, fidye vermesi gerekir.

 

Not:

1. Alimlerden biri şöyle demiştir: İhramlıyken dikişli vb. elbise giymenin haram olmasının hikmeti kişiyi normal zamanındaki davranışlarının dışına Çıkarmak, içinde bulunduğu Rabbine ibadet durumunu ona hatırlatmak ve onu ibadetle meşgul hale getirmektir.

 

2. Kitabımızın hutbe kısmının son bölümünde "sair" kelimesinin "geri kalan" anlamına mı yoksa "hepsi" anlamına mı geldiği konusundaki görüşler geçmişti. [Zayıf] bir görüşe göre burada metindeki szÜr sözcüğünün "geri kalan" anlamında kullanılması sahih değildir. Çünkü bedenin diğer kısımlarına ilişkin bir hüküm geçmemiştir ki bu, geri kalanın hükmü olsun. Çünkü "baş", gövdenin bir parçası değil ondan ayrıdır. Bu sebeple ben Nevevi'nin sözünü açıklarken "hepsi" şeklinde açıklama yaptım.

 

Nevevi'nin yüzü istisna etmesi uygn olurdu; çünkü bize göre erkeğin yüzünü kapatması da haramdır. Darimi ve başka alimler Hz. Osman'ın bunu yaptığını rivayet etmişlerdir. Ancak erkek başının tümünün açık olması için yüzünde bir şey bırakır.

 

 

13. Ancak kişi sıcak ve soğuk gibi bir durumla karşılaşıp da ihtiyaç sebebiyle elbise giyerse fidye vermekle birlikte elbise giymesi caiz olur.

 

Yahut da dikişli vb. bir elbise dışında ihramda giyecek bir şey bulamazsa fidye vermesine gerek olmaksızın onu giymesi caiz olur.

 

Kişinin iz arı yoksa normalde izar olabilecek durumda olmayan şalvarını giyebilir.

 

Yine kişi nalın bulamamışsa sermuze ve zerbul adı verilen ve topukları örtmeyen sandalet tipi ayakkabı giyebilir.

 

Yine nalın bulamazsa topuktan aşağı kısmını kesrnek [yani topuklarını örtmemesi- şartıyla -geri kalan kısım ayakların üst tarafını örtse bile- ayakkabı giyebilir.

 

Zerkeşı "nalın ile kastedilen tdsume adı verilen ayakkabıdır" . Kabkab adı verilen ayakkabı da bunun gibidir, çünkü o da dikişsizdir.

 

İzar bulamayan kişi şalvar giymişse onun belini geçen kısmı kesmesi gerekmez; çünkü konuyla ilgili haber [böyle bir kayıt koymamış] mutlak hüküm ifade etmiştir. Nevevi el-Mecmu'da böyle bir şeyin gerekli görülmemesinin gerekçesini "malı zayi etmek" şeklinde belirt~ miştir. Bununla, nalın bularnama durumunda ayakkabının kesilme~ sini birbirinden ayırmak problemli bir durumdur. Şu var ki nass bu şekilde gelmiştir. Kişi, topuktan alt kısmı kesik bir ayakkabı bulduğunda normal ayakkabısını kesmesinin caiz olmadığını söylemek uygun olabilir.

 

İmam Şafii (r.a.) tarafından ifade edilen ve sahih olan görüşe göre nalın bulunması durumunda kişinin topuktan altı kesik olan ayakkabı veya san dal et giymesi caiz olmaz. Günümüzde bilinen sandaletlerin giyilmesi ise caizdir. Çünkü bunlar ayağın bütününü kapsamamaktadır.

 

Nevevi'nin el-Mendsik adlı eserinde "ihramlının sandalet giymesi haramdır" ifadesi ile kastedilen kübik ayakkabıdır.

 

14. Kişi ihtiyaç sebebiyle şalvar giyse, daha sonra izar bulsa, yahut ihtiyaç sebebiyle ayakkabı giyse daha sonra nalın bulsa şalvarını / ayakkabısını derhal çıkarması gerekir. Özürsüz yere bunları çıkarmayı terk ederse günaha girer ve fidye vermesi gerekir.

 

15. Kişi şalvarını izara dönüştürebilecek durumda olsa ve her ikisinin de değeri birbirine eşit olsa Kadı Ebu't-Tayyib'in belittiği üzere -şayet avret yerinin görüneceği kadar bir süre geçmeyecekse- doğru olan bunun farz olmasıdır. Aksi takdirde bunu yapması farz olmaz.

 

Not:  Nevevi'nin ifadesinin zahirinden soğukluk veya tedavi amacıyla elbise giymenin caiz olmadığı anlaşılmaktaysa da bu anlam kastedilmemiştir. Çünkü gerek Rafii ve Nevevi'nin gerekse başkalarının ifadeleri arasında bunun caiz olduğu geçmektedir. Şu var ki kişinin -benim yaptığı açıklamada da görüleceği üzere- bu durumda fidye vermesi gerekir.

 

Nevevi başa bir şey giyme konusunda olduğu gibi burada da "ancak bir ihtiyaç olursa o başka" demiş olsa daha iyi olurdu.

 

Yukarıda geçen hükümlerin hiçbirinde yetişkin kişi ile çocuk arasında fark yoktur. Sadece günah meselesinde farklılık vardır; günah yalnızca yükümlü kimse için söz konusudur.

 

Buna göre veli çocuğu gördüğü halde müdahale etmezse günaha girer.

 

Bu konuda giymenin üzerinden uzun zaman veya kısa zaman geçmiş olması arasında fark yoktur.

 

16. İhram yasakları konusunda kadının yüzü -el-Mecmu'da belirtildiğine göre bu kadın bir cariye bile olsa- erkeğin başı ile aynıdır. Yani erkeğin başını kapatması haram olduğu gibi kadının da yüzünü veya bir kısmını kapatması haramdır. Ancak bir ihtiyaç söz konusu olursa fidye vermek suretiyle yüzünü kapatabilir.

 

17. Hür kadının başının bütününü örtmüş olabilmesi için yüzünden de ihtiyaten örtmesi gereken kısmı ihramlıyken örtmesi gerekir. Çünkü başın tamamını örtebilmesi için başın yüze bitişik olan kısmından da bir miktar örtmesi kaçınılmazdır. Kadının başı avret olduğu için [gerektiğinde yüzün bir bölümünü örtme pahasına] başın bütünüyle örtülmesine çalışması, yüzden bir bölümü n açılmaya çalışılmasına dikkat etmekten daha önemlidir.

 

Bu gerekçeden şu anlaşılır "Cariye bu kısmı örtmez; çünkü cariyenin başı avret değildir." Bu zahir olan bir hükümdür.

 

Bununla el-Mecmu'da kadının ihramı ve giysisiyle ilgili yer alan şu hüküm çelişmez:

Alimler bu konuda hür kadınla cariyeyi birbirinden ayırmamışlardır. Mezhepte esas kabul edilen görüş de budur.

 

Arada çelişki yoktur; çünkü Nevevi bu ifadeyi şu söze karşılık

olarak söylemiştir.

 

Kadı Ebu't-Tayyib herkesten farklı bir görüş ileri sürerek cariyenin erkek gibi olduğu konusunda bir görüş ileri atmıştır. Yine bir kısmı hür bir kısmı köle olan kadın hakkında da bunun cariye gibi mi yoksa köle gibi mi olduğu konusunda iki görüş zikretmiştir.

 

18. Kadın insanlara karşı yüzünü örtrnek isterse, yüzüne dokunmayacak şekilde yüzünden uzakta duran tahta vb. bir şey üzerinde bir kumaş sarkıtır. Bunu ister sıcak, soğuk vb. bir şeye korunma ihti~ yacından dolayı isterse başka bir sebeple yapsın fark etmez.

 

Aynı şekilde erkeğin de başını şemsiye vb. bir şeyle kapatması caizdir.

 

Kadının yüzünün önüne koyduğu tahta vb. bir şey düşer de onun üzerinde bulunan kumaş kendi isteği dışında yüzüne değerse, kadın derhal bunu kaldırırsa fidye vermesi gerekmez, aksi takdirde hem günaha girer hem de fidye vermesi gerekir.

 

19. Kadın gerek dikişli gerekse diğer elbiseleri hem başına hem de vücudunun diğer yerlerine giyebilir.

 

20. [İhramlı kadın eline eldiven giyebilir mi? Bu konuda İmam Şafii (r.a.)'ye ait iki görüş bulunmaktadır:]

 

[Birinci görüş]

 

Daha güçlü olan görüşe göre ihramlı kadın ellerine eldiven giyerek her ikisini veya yalnızca birini örtemez. Bunun gerekçesi yukarıda geçen hadistir. Ayrıca eldiven, namazda avret sayılmayan bir organı örttüğünden erkeğin ayakkabısına ve sakalını kınalamakta kullandığı deriden kılıfa benzemektedir.

 

[İkinci görüş]

 

Kadının eldiven giymesi caizdir.

 

[*] - Çünkü İmam Şafii (r.a.)'nin, el-Ümm'de rivayet ettiğine göre Sa'd b. Ebi Vakkas kızlarına ihramlı iken eldiven giymelerini emrederdi.

 

Cevherl şöyle demiştir: [Eldiven anlamına gelen Arapçadaki] kuffaz sözcüğü eli soğuktan korumak amacıyla kadınların giydiği, içi pamukla doldurulmuş, kollardan düğmesi bulunan giysidir.

 

Fıkıhçılar bununla içi doldurulmuş olan ve olmayan eldivenlerin tümünü kastederler.

Kadının -ihtiyaç sebebiyle ve kaçınmadaki zorluk sebebiyle- ellerini elbisenin yenıeriyle veya eline dolayacağı kumaş parçasıyla örtmesi caizdir. Elleri kınalı olsun olmasın fark etmez. Bu hüküm "kadınların eldiven giymesinin haram olmasının illeti" yukarıdaki gibi kabul edildiğinde geçerli olur.

 

21. Cinsiyeti belirlenememiş olan çift cinsiyetli şahsın başıyla birlikte yüzünü örtmesi haram olur, böyle bir şey yaparsa fidye vermesi gerekir. Başını açması halinde yüzünü örtemez. İbnü'l-Mukrı'nin erRavd adlı eserinden anlaşılan hüküm ise bundan farklıdır. Çift cinsiyetli şahsa böyle bir durumda fidye de gerekmez; çünkü şüphenin bulunması halinde fidyeyi zorunlu tutamayız. Çift cinsiyetli şahıs yabancıların bulunmadığı bir yerde ihrama girmişse -tıpkı ihramsız iken olduğu gibi- başını açması caiz olur.

 

Nevevi el-Mecmu'a şöyle demiştir: Çift cinsiyetli şahsın erkek olma ihtimaline binaen dikişli elbise giymemesi sünnettir. Dikişli elbise dışındakilerle bedenini örtebilir. Alimlerimizin çoğunluğu da bunu ifade etmişlerdir.

 

Kadı Ebu't-Tayyib şöyle demiştir: Çift cinsiyetli şahsın örtünmesini istediğimiz konusunda bir görüş aynlığı yoktur. Onun namazda dikiş li elbiseyle örtünmesi de bizim istediğimiz şeyler arasında bulunmaktadır.

 

İbnü'l-Müslim'in Ahkamü'l-hünsa adlı eserinde özetle şöyle denilmiştir:

Çift cinsiyetli şahıs ihrama girdiğinde başını örtmesi, yüzünü açması, bedenini örtmesi gerekir. Ancak bedenini dikiş li bir elbiseyle örtemez. Bunu yapması ihtiyaten haramdır.

 

Ezrai de İsnevi gibi bu görüşün güzel bir görüş olduğunu söylemiştir.

 

Bununla birlikte bu görüş el-Mecmu'da yer alan hükme aykırıdır.

 

BİR SONRAKİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNK’E TIKLAYIN

 

2. GÜZEL KOKU VE YAĞ KULLANMAK