MUĞNİ’L-MUHTAC

İFLAS / TEFLİS

 

3. HAKİMİN BORÇLUNUN İFLASINA KARAR VERMESİNDE ALACAKlıLARıN TALEBİNİ DİKKATE ALMASı

 

Borçlu, bir talep olmaksızın kısıtlama altına alınmaz.

 

Alacaklıların bir kısmı kısıtlama talebinde bulunsa, borçlunun borçlarının miktarı kısıtlama altına alınabilecek durumda ise kısıtlama getirilir, aksi takdirde kısıtlama getirilmez.

 

Daha doğru görüşe göre iflas eden kişinin kendi talebi olması halinde de kısıtlama kararı alınır.

 

1. Borçlu hakkında alacaklılar tarafından bir talep olmadıkça kısıtlama kararı verilmez. Bu alacaklılar borçluların mallarına bakmakta olan kimseler olsa bile bu talepte bulunabilirler; çünkü kısıtlama kararı onların yararı içindir. Onlar [netice itibarıyla] kendi yararlarını dikkate alırlar.

 

2. Borç, kısıtlama altına alınmış kişi üzerinde ise, velisi kısıtlama talep etmemiş olsa bile hakim talep olmaksızın kısıtlamaya karar verebilir; çünkü hakim borçlunun yararına tasarruf ta bulunmaktadır. Bu, Nevevı'nin "alacaklıların isteğiyle" ifadesinden ihtiraz yoluyla dışarıda bırakılan bir hükümdür.

 

Not:  Nevevi'nin ifadelerinden "ortada olmayan kişiye kısıtlama getirilemeyeceği" hükmü anlaşılmaktadır ki bu doğrudur; çünkü hakim, ortada olmayan kimselerin mallarını onların zimmetlerinden tahsil edemez, o yalnızca onların somut mallarını koruma altına alır.

 

Farıki'nin belirttiği üzere bu, borçlu güvenilir ve ödeme gücüne sahip ise söz konusu olur.

Böyle değilse hakimin kesin olarak teslim alması gerekir.

 

İsnevi şöyle demiştir: İmam Şafil (r.a.)'nin el-Ümm'deki ifadesi borç karşılığında bir rehin bulunduğunda hakimin bunu tahsil edebileceğini göstermektedir.

 

3. Alacaklılardan bir kısmılbirisi borçluya kısıtlama getirilmesini istediğinde bakılır:

 

[a] - Alacak, malvarlığından fazla olmak suretiyle borçluya kısıtlama getirilecek miktarda ise, kısıtlamanın şartı bulunduğundan borçluya kısıtlama getirilir. Bu durumda kısıtlamanın etkisi yalnızca bunu talep eden kişi hakkında değil bütün alacaklılar hakkında görülür.

 

[b] - Alacak, malvarlığından fazla olmadığından borçluya kısıtlama getirilecek miktarda değilse kısıtlama getirilmez. Çünkü bu alacaklının alacağının bütünü ödenebilir; şu halde kısıtlama talep etmeye ihtiyaç yoktur.

 

[Zayıf] bir görüşe göre burada dikkate alınacak olan şey, yalnızca kısıtlama isteyen alacaklının değil bütün alacaklıların alacağının, borçlunun malvarlığından fazla olmasıdır.

İbnü'I-Mukıi, Nevevl'nin er-Ravda'da "bu, güçlü bir görüştür" demiş olması sebebiyle bu görüşü benimsemiştir.

 

4. İflas eden kişinin -vekili aracılığıyla bile olsa- kısıtlamayı talep etmesi durumunda [kısıtlama kararı alınır mı? Bu konuda mezhep içinde iki görüş bulunmaktadır:]

 

[Birinci görüş]

 

Daha doğru görüşe göre kısıtlama kararı alınır; çünkü iflas eden kişinin bu talepte bulunmasının açıkça anlaşılan bir amacı bulunmaktadır ki bu da malvarlığını borçlarını ödemekte kullanmaktır.

 

Bir rivayet e göre Muaz'a kısıtlama getirilmesi kendi isteğiyle olmuştu. Bunu Rafii söylemiştir.

 

Subkı şöyle demiştir: Bu şöyle olur: Bir kimsenin borçlu olduğu alacaklıların iddiada bulunması sonucunda şahitlerin şahitlik etmesi veya borçlunun ikrar etmesi yahut hakimin davacının borçlu olduğunu bilmesiyle sabit olur. Bu durumda alacaklı olan kişiler değil borçlu kişi kısıtlama talebinde bulunur. Aksi takdirde borçlu kişinin böyle bir talepte bulunma hakkı yoktur.

 

[İkinci görüş]

 

Bu durumda borçlu hakkında kısıtlama kararı alınmaz; çünkü bu konuda hak sahibi olanlar alacaklılardır. Kısıtlama getirmek hürriyet ve rüşde aykırı bir durumdur. Alacaklıların isteği durumunda kısıtlama getirilmesi zorunluluktan olmaktadır. Çünkü onlar amaçlarını -zayi olmasından korkarak- ancak kısıtlama getirilmesiyle elde edebilmektedirler. Ancak borçlunun kendisinin durumu farklıdır; çünkü onun amacı borcunu kapatmaktır. O da mallarını satıp alacaklılara paylaştırmakla bunu yapabilecek durumdadır.

 

Daha önce geçtiği üzere alacaklıların talep etmesi halinde olduğu gibi borçlunun talep etmesi halinde de kısıtlama kararının alınması zorunludur. Buradaki görüş ayrılığı -sonraki bazılarının görüşünün aksine- kısıtlama kararı alınmasının caiz olup olmadığı konusunda değil bunun gerekli olup olmadığı konusundadır.

 

BİR SONRAKİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNK’E TIKLAYIN

 

4. KISITLAMA GETİRİLEN ŞAHSIN BORCUNUN HÜKMÜ