MUĞNİ’L-MUHTAC

İFLAS / TEFLİS

 

5. MÜFLİSİN SATIMA KONU OLAN MALLARI

 

Daha doğru görüşe göre [iflas etmiş olan ve tasarrufları kısıtlanan kişinin] evi, ve kötürüm olmasından ve makamından dolayı ihtiyacı bulunsa bile hizmetçi si satılır. Kendisine uygun bir kat elbise bırakılır ki bu da bir gömlek, bir pantolon, bir sarık ve ayakkabıdır. Kışın buna palto da eklenir. Kendisine, nafakasını karşılamak zorunda olduğu kimseler için malın taksim edildiği gün için yiyecek bırakılır.

 

1. [İflas etmiş ve tasarrufları kısıtlanmış olan kişinin] evi, hizmetçisi, bineği [satılır mı? Bu konuda İmam Şafii (r.a.)'ye ait iki görüş bulunmaktadır: ]

 

[Birinci görüş]

 

İmam Şafii (r.a.)'nin açık ifadesinde yer alan daha doğru görüşe göre satılır. Kişi hizmetçi ve bineğe kötürüm olması sebebiyle veya makamı gereğince ihtiyaç duysa bile bunlar satılır; çünkü kişinin kiralamak suretiyle bunları elde etmesi kolaydır. Şayet buna imkan bulunmazsa bunun giderlerini karşılamak müslümanların borcudur.

 

[İkinci görüş]

 

Diğer görüşe göre ise evi ve hizmetçisi kişiye uygun ise [satılma~ dan] bırakılır. Ancak çok değerli ise satılır.

 

Bu ikinci görüş İmam ŞafiI (r.a.)'nin keffaretler konusundaki görüşüne dayalı olarak çıkarılmıştır.

 

İlk görüşte olanlar [bu mesele ile keffaretler arasında] şu farkın bulunduğunu söylemişlerdir: Kullara ait haklarda iş daha sıkı tutulur, dolayısıyla bunların satılması şarttır.

 

2. [Borçlu şahsın evindeki] halılar ve perdeler de satılır. Değeri düşük olan hasır ve keçeye müsamaha gösterilir.

 

3. [Borçlu kişiye] şayet malı içinde varsa -Cüveyni'nin belirttiğine göre- iflas halindeki durumuna uygun bir kat elbise bırakılır. Malı içinde yoksa kendisine malından bu elbise satın alınır; çünkü kişinin giyeceğe olan ihtiyacı nafakaya ihtiyacı gibidir.

 

Kişi iflas öncesinde kendi durumuna uygun olandan daha değerli şeyler giyiyorsa kendi durumuna uygun şekle veya daha düşüğüne döndürülür, bundan daha fazlası verilmez.

 

Not:  İsnevı şöyle demiştir: "lehu" ifadesindeki zamir nafakada zikredilen lafza dönmektedir. Bu durumda sözün kapsamına kişinin kendisi ve bakımında olanlar girer.

Zerkeşi bunu Beğavı ve başkalarından nakletmiştir.

 

4. [İflas eden kişiye malları içinden bırakılacak olan elbise] bir takım elbisedir ki bu da bir gömlek, bir pantolon, bir mendil, bir sarık, bir ayakkabıdır. Kışın buna ek olarak astarlı bir cübbe veya aynı işlevi görecek palto vb. bir şey verilir. Çünkü kişi buna ihtiyaç duyar, genellikle giysiler kiralanmaz.

 

Şayet kişinin durumuna uygun ise gömlek vb. giysilerin üzerine giymek üzere kendisine bir taylesan, mest ve önü açık kolları bol bir elbise bırakılır. Bu, kişinin makamı sebebiyle bir küçümsemenin söz konusu olmaması içindir.

 

Kadının iflas etmesi durumunda bunlara ek olarak kendisine uygun ~lacak şekilde bir dış örtü verilir.

 

Alimler kişinin sarığın altına başa giyilecek şeyden bahsetmemişlerdir. İsnevı "bana göre bunu bırakmak da gereklidir" demiştir. Ezrai de buna benzer bir görüş zikretmiştir ki bana göre de böyledir. Sarığın altındaki giysiye kalensüve [takke] denir. Elbise kemeri de böyledir.

 

Not:  Abbadi şöyle demiştir: "Alim kişinin kitapları da bırakılır."

 

İbnü'l-Üstaz da bu görüşe tabi olmuş ve kendi fıkhi çıkarımı olarak şunu söylemiştir: "Rızkı devlet tarafından karşılanan asker için, ihtiyaç duyacağı at ve silah da bırakılır. Maaşlı olmayan asker için ise borcunu ödemek daha önceliklidir. Ancak savaşmak onun açısından farz-ı ayn hale gelmişse ve başka bir at ve silah da bulamıyorsa bunlar satılmaz."

 

Alimin sahip olduğu mushaf satılır. Subki şöyle demiştir: "Çünkü mushaf onun ezberinde olduğundan buna müracaat etmesine gerek yoktur. Yanlış yaptığında hafızlara sorarak yanlışını düzeltmesi mümkündür. Diğer ilim kitapları ise böyle değildir."

 

Et-Tehzib fi'l-fetva adlı eserin yazarı şöyle demiştir: "Hakim, iflas eden kişinin mesleğinde kullandığı aletleri -şayet o kişi deli ise- satar."

 

Bu ifadenin zıt anlamından [mefhum-ı muhalifinden], kişi akıllı ise mesleğinde kullandığı aletlerin satılamayacağı anlaşılmaktadır. EI-Envar'da "daha doğru" diye belirtilen görüş buna aykırıdır.

 

İbn Süreye şöyle demiştir: Kişi başka türlü kazanç elde etmeyi beceremeyecekse malından ticarette kullanacağı kadar bir sermaye kendisine bırakılır.

 

Ezrai şöyle demiştir: Zannediyorum ki onun kastı -tıpkı Dariml'nin belirttiği gibi- az miktarda bir sermayedir. Çok miktarda sermaye ise ancak alacaklıların rızası ile bırakılabilir.

 

5. [İflas eden kişinin mallarının satılıp bedelinin] taksim edildiği ~ zamanda, kişiye nafakasını vermek zorunda olduğu kişilerin taksim günündeki azığı -ve el-Veciz'de belirtiğine göre iskan gideri- miktarınca para bırakılır; çünkü taksim öncesinde bu giderleri karşılayabilecek güce sahip iken taksim sonrasında bu imkana sahip değildir.

 

EI-Mühimmat'ta şöyle denilmektedir:

 

Burada "gün" sözcüğü, Beğavı'nin fetvalarında açıkça belirttiği üzere o günün gecesini de kapsar. Nevevi bunu et-Ta'!fk adlı eserinde e!-Mühezzeb'ten nakletmiş ve kabul etmiştir.

 

Mal geceleyin taksim edilirse, gecenin gün kavramına dahil olmasına kıyasla ertesi gündüz de o gece kapsamına dahil edilir.

 

6. Kişinin bakımında olan şahıslardan o gün veya öncesinde ölen kişilerin techiz masrafları da alacaklıların hakkından önce kişiye verilir.

 

7. Yukarıdaki hükümlerin tümü, kişinin malvarlığının bir kısmına muayyen bir hak ilişmediğinde söz konusudur. Şayet rehin verme meselesinde olduğu gibi kişinin bütün malvarlığına muayyen bir kimsenin hakkı ilişmişse, bu maldan ne kişiye ne de onun bakmakla yükümlü olduğu şahıslara herhangi bir şey verilmez.

 

BİR SONRAKİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNK’E TIKLAYIN

 

6. İFLAS EDEN KİŞİNİN ÇALIŞIP KAZANMA YÜKÜMLÜLÜĞÜ