MUĞNİ’L-MUHTAC

İFLAS / TEFLİS

 

1. FESHİN SÖZ KONUSU OLABİLECEğİ AKİTLER

 

Bir kimse bir şahsa mal sattığında bedelini tahsil etmeden önce müşterinin tasarruflarına iflas sebebiyle kısıtlama getirilse satıcı satım akdini feshedip sattığı malı geri alma hakkına sahiptir.

 

Daha doğru görüşe göre;

 

> Bu kişinin seçim hakkı derhal yerine getirilmesi gereken bir haktır.

> Satılan cariye ile ilişkide bulunmak, köleyi azat etmek veya başkasına satmak ile [önceki satım akdi hakkında] fesih gerçekleşmiş olmaz.

 

Diğer bedelli akitlerde de tıpkı satım akdinde olduğu gibi akitten dönme hakkı vardır.

 

1. Bir kimse bir şahsa mal sattığında satım bedelini tahsil etmeden önce müşterinin tasarruflarına iflas sebebiyle kısıtlama getirilse, bu esnada mal -birazdan sayılacak şartlara uygun olarak müşterinin elinde bulunsa- satıcı satım akdini feshedip sattığı malı geri alabilir.

 

[*] - Bunun delili Buhari ve Müslim'deki şu hadistir: Bir kimse malını iflas etmiş kimsenin yanında aynen durur iken bulsa o mal üzerinde herkesten çok hak sahibidir.(Buhari, İstikraz, 2402; Müslim, Müsakat, 3963).

 

"Satım bedelinin tahsil edilmemiş olması" meselesi bu hadiste zımnen yer almaktadır. 

 

2. Satıcı, akdi feshetme konusunda hakimin hükmüne ihtiyaç duymaz, daha doğru görüşe göre kendiliğinden feshedebilir. Herhangi bir hakim feshin geçerli olmadığına hükmetse, Nevevı'nin sahih kabul ettiği görüşe göre bu hakim kararı nakzedilmez. Istahrı ise bunun nakzedileceğini söylemiştir.

 

3. Satım akdi, "yararlı olması şartıyla satım yapması gereken bir kimse" tarafından gerçekleştirilmişse, örneğin kitabet akdi yapmış bir köle veya veli tarafından gerçekleştirilmişse, maslahat da akdin feshedilmesinde ise bu akdin feshedilmesi gerekir.

 

4. İflas ettiği halde tasarrufları kısıtlanmamış olan veya [iflas sebebiyle değil de] sefih çe davranışı sebebiyle tasarrufları kısıtlanmış olan kimseye mal satmış olan satıcı -Nevevl'nin ifadesinden anlaşıldığına göre- akitten dönemez.

 

Yine Nevevl'nin ifadesinden kısıtlama halinde iken satım akdi yapan kişinin -yani durumu bilerek satım akdi yapan kişinin- fesih hakkının olmadığı anlaşılmaktadır.

 

Not:

1. Nevevı'nin "satım bedelini tahsil etmemiş olsa" ifadesinden kastedilen "satım bedelinin hiçbir bölümünü tahsil etmemiş olmakootır. Nitekim "satılan malı geri alabilir" ifadesinden bu anlaşılmaktadır. Satıcı satım bedelinin bir kısmını tahsil etmiş ise bunun hükmü gelecektir.

 

2. Nevevı'nin "satılan malı geri alabilir" ifadesi "malın bir kısmını geri alamayacağı" gibi anlaşılabilirse de bu kastedilmemiştir; çünkü bu, alacaklıların yararına bir harekettir.

Nitekim baba çocuğuna hibe ettiği malın bir bölümünü geri alabilir. Ancak kusur sebebiyle malı [n bir bölümünü] geri verme durumu bundan farklıdır. Burada malın bölünmesi satıcıya zarar vermektedir.

 

İflas eden kişinin mülkü satılan malın tümüdür.

 

Ezrai "satılan malı geri alma"yı, bunun sonucunda alacaklıların bölünmeden dolayı zarar görmemesi şartıyla kayıtlamıştır.

 

Subkı "bu dikkate alınmaz" demiştir.

 

Hocamız Zekeriya el-Ensarı er-Ravd şerhinde bu görüşle yetinmiştir ki itimad edilmesi gereken görüş de budur.

 

5. [Yukarıdaki durumda satıcı fesih hakkını kullanmak istiyorsa bunu derhal kullanmak zorunda mıdır? Bu konuda mezhep içinde iki görüş bulunmaktadır:]

 

[Birinci görüş]

 

Daha doğru görüşe göre fesih hakkı -tıpkı kusur sebebiyle malı geri verme hakkında olduğu gibi- [durumu öğrenir öğrenmez] derhal kullanılması gereken bir haktır. Her iki meseledeki ortak nokta "zararı giderme" dir.

 

[İkinci görüş]

 

[Bu, derhal kullanılması gereken bir hak değildir.] Bu hak, çocuğa hibe yapılması durumunda hibeden dönme yetkisine benzer.

 

İlk görüşte olanlar arada şu farkın bulunduğunu belirtmiştir: Diğer meselede söz konusu olmamakla birlikte bu meselede bir zarar bulunmaktadır.

 

6. ilk görüş esas alınırsa; kişi "akdi derhal feshetmem gerektiğini bilmiyordum" diye iddiada bulunsa bunun hükmü "kusur sebebiyle malın geri verilmesi" meselesi gibi olur. Hatta bunun böyle olması ,    .

diğer meseleye göre daha önceliklidir; çünkü bu mesele diğerinin

aksine çoğu kişiye gizli kalabilir.

 

7. Satılan cariye ile cinsel ilişkide bulunmak, köleyi azat etmek, malı başkasına satmak ve hibe etmek gibi tasarruflarla ilk satım akdi feshedilmiş [olur mu? Bu konuda mezhep içinde iki görüş bulunmaktadır:]

 

[Birinci görüş]

 

Daha doğru görüşe göre bu durumda fesih gerçekleşmiş olmaz.

Babanın çocuğuna mal hibe etmesi durumunda, bu gibi tasarruflarda bulunması hibeden döndüğü anlamına gelmediği gibi burada da bu tasarruflar satım akdinden dönme anlamına gelmez.

 

[İkinci görüş]

 

Muhayyerlik esnasında satıcının bu tasarruflan yapması satım akdini feshetme anlamına geldiği gibi burada da satım akdini feshetme anlamına gelir.

 

ilk görüşte olanlar arada şu farkın bulunduğunu söylemişlerdir: Bizim meselemizin aksine muhayyerlik şartıyla mal satımında müşterinin mal üzerindeki mülkiyeti kesinleşmediğinden, belirtilen tasarruflan yaparak akdi feshetmek caizdir.

 

Aradaki görüş aynlığı, kişi muamelede bulunurken akdi fesh etmeye niyet etmesi ve bizim de "bu fesih hakimin kararına gerek duyurmaz" görüşünü kabul etmemiz halinde geçerli olur. Aksi takdirde bu tasarruflarla fesih kesinlikle gerçekleşmiş olmaz.

 

8. Fesih işlemi "satımı feshettim", "bozdum", "kaldırdım" gibi ifadelerle olur. Daha doğru görüşe göre "satım bedelini geri aldım" veya "satılan malda satımı feshettim" demek suretiyle de fesih gerçekleşir.

 

9. [İflas etmiş kimseyle, satım akdi dışında] kira, borç verme ve selem gibi tamamen bedelli olan tasarruflan yapan kimsenin de -tıpkı satım akdinde olduğu gibi- akitten dönme hakkı vardır. Bunun nedeni daha önce geçen hadistir.

 

Kişi iflas etmiş bir kimseye peşin bir ücret karşılığında bir ev kiralamış olsa, ücreti tahsil etmeden önce kiracıya kısıtlama getirilse kira akdini feshederek evini geri alabilir. Burada kira akdinde menfaat, satım akdindeki mal gibi kabul edilir.

 

Kişi bir kimseye borç olarak veya peşin selem akdinde peşin bedelolarak para teslim etse yahut selem veresiye olduğu halde vadesi dolmuş olsa, daha sonra karşı tarafa kısıtlama getirilse ve para da aşağıda gelecek şartlarla iflas eden kişinin elinde bulunsa, akdi yapan kişi feshetmek suretiyle paralan geri alabilir.

 

"Bedelli" ifadesi, bu şekilde olmayan "hibe" gibi tasarruflan, "tamamen bedelli" ifadesi böyle olmayan; "nihah akdi" ve "kast! yaralama-öldürmede bedel karşılığı sulh akdi"ni dışarıda bırakmaktadır. Çünkü bunlar, metinde yer alanlarla aynı özellikte değildir. Zira hibe vb. tasarruflarda "bedel" yok iken diğerlerinde bedeli tahsil etmek imkansızdır.

 

10. Kocanın mehri veya nafakayı ödeme gücünü kaybetmesi sebebiyle kadının nikahı feshetmesi meselesi ileride kendi bölümünde gelecek olup bu konu yalnızca koca hakkında kısıtlama kararının verilmesine bağlı değildir.

 

BİR SONRAKİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNK’E TIKLAYIN

 

2. FESHİN ŞARTLARI