MUĞNİ’L-MUHTAC

İKRAR

 

İKRARDA İSTİSNA YAPMAK

 

İkrara bitişik olarak yapılmış ve ikrar edilen şeyin tümünü kaplamamışsa ikrarda istisna geçerli olur.

 

Buna göre; Kişi "onun benim üzerimde sekiz hariç dokuz hariç on dirhem alacağı vardır" dese dokuz dirhem borcu olur.

 

Farklı cinsi istisna etmek geçerlidir. Örneğin kişi "bir elbise hariç bin dirhem borcu vardır" dese ve elbisenin değerini de bin dirhemin altında açıklasa bu sahih olur.

 

Muayyen bir şeyden istisna yapmak da geçerlidir. Örneğin "bu evden şu oda hariç" veya "bu dirhem hariç şu dirhemler onundur" şeklinde yapılan istisna sahihtir. Muayyen bir şeyden istisnanın sahih olmadığı şeklinde şaz bir görüş de vardır.

 

Ben [Nevevi] derim ki: Kişi "bir tanesi hariç şu köleler ona aittir" dese bu ikrar kabul edilir, o bir tanenin hangisi olduğu konusunda ikrarda bulunan şahsın açıklaması esas alınır. Bir tanesi hariç köleler ölse ve ikrarda bulunan şahıs, istisna ettiği kölenin o olduğunu ileri sürse, doğru olan görüşe göre yeminle birlikte onun sözü kabul edilir. Allah daha iyi bilir.

 

1. Nevevi daha sonra ikrarda istisna yapma konusunu ele almıştır.

 

İstisna, zikredilmemesi halinde önceki sözün kapsamına dahil olacak bir şeyi "hariç / dışında" vb. sözleri söyleyerek dışarı çıkarmaktır. Olumlu cümlede istisna olumsuzluk, olumsuz cümlede istisna olumluluk anlamı verir.

 

Gerek Kur'an'da gerekse Kur'an dışında istisna çokça söz konusu olduğundan ikrarda ve başka sözlü işlemlerde istisna yapmak sahihtir. "İstisna" sözcüğü, Arapça "geri dönmek" anlamındaki "seny" sözcüğünden alınmıştır. Nitekim Araplar, bir kimse atının dizginini geri doğru döndürdüğünde bunu ifade etmek üzere (...) "atının dizginini geri döndürdü" derler.

Kişi de ikrarda kullandığı sözün gerektirdiği şeyden dönüş yaptığında bunu ifade etmek üzere "istisna" sözcüğü kullanılmıştır.

 

İstisna sözcüğnün terim anlamı şudur: Olumlu cümlede "hariç /. dışında" vb. sözcüklerden sonra gelen ifadeyi önceki ifadenin kapsamından çıkarmak, olumsuz cümle de ise bu sözcüklerden sonra gelen ifadeyi önceki ifadenin kapsamına sokmaktır.

 

2. [İstisnanın geçerli olmasının bir takım şartları bulunmaktadır. Bu şartları şu şekilde belirtebiliriz:]

 

a. İstisna, öden tek bir ifade sayılacak şekilde istisna edildiği bütüne bitişik olarak zikredilirse geçerli olur. Arada nefes almak, sözü karıştırmak, bir şeyi hatırlamak, sesin kesilmesi vb. bir sebeple sözün hafif bir şekilde kesintiye uğramasının zararı yoktur. Imam Şafii (r.a.) el-Ümm'de bunu açık olarak ifade etmiştir. Ancak arada uzunca bir sessizlik olursa yahut kısa süreli bile olsa konu dışı bir şeyaraya girerse istisna geçerli olmaz.

El-Kafi' adlı eserde şöyle denilmektedir:

 

Bir kimse "onun bende bin dirhemi vardır, elhamdülillah yüzü hariç" dese bin dirhem ödemesi gerekir.

 

Kişi "onun bende bin dihemi vardır, estağfirullah yüzü hariç" dese istisna geçerli olur.

 

İbnü'l-Mukrı'nin görüşünün aksine bu, itimad edilmesi gereken görüştür; çünkü "estağfirullah" ifadesi, daha önce söylenen sözü telafi için zikredilmiştir.

 

b. İstisnanın geçerli olabilmesi için kişinin ikrarı bitirmeden önce istisnaya niyet etmesi gerekir.

 

c. İstisnanın geçerli olabilmesi için, kendisinden istisna edildiği bütünün tümünü kaplamaması gerekir.

 

Örneğin kişi "onun bende dört dirhem hariç beş dirhem alacağı vardır" dediğinde bu geçerli olur. Ancak kişi "onun bende beş dirhem hariç beş dirhem alacağı vardır" derse bu geçersizdir; çünkü bu, başlangıçta var kıldığı şeyi sonradan ortadan kaldırmaktır.

 

İstisna edilende veya istisnanın yapıldığı bütünde yahut her ikisinde ayrı ayrı zikredilenlerin toplamı istisnanın yapıldığı bütünün tümünü kapsıyorsa veya kapsamıyorsa. bir araya getirilmez. Çünkü "ve" bağlacı her ne kadar toplayıp bir araya getirmeyi gerektiriyorsa da bu sözü, ifade bakımından üzerinde istisnanın gerçekleştiği iki cümle olmaktan çıkarmaz.

Bu hüküm, alimlerin şu sözünü sınırlandırmaktadır: "İstisna, birbirine bağlaçla bağlanan ifadelerin tümüne yönelik olup yalnızca sonuncuya yönelik değildir. "

 

Buna göre; Kişi "onun bende iki dirhem ve bir dirhem alacağı vardır, bir dirhem hariç" veya "bir dirhem ve bir dirhem ve bir dirhem alacağı vardır, bir dirhem hariç" dese [her iki durumda da] üç dirhem borçlanır. Çünkü kendisinden istisna yapılan bütün, ayrı ayrı zikredilenleri toplamıyorsa bir dirhem bir dirhemden istisna edilmiş olur. Burada istisna, istisna edilenin bütününü kapsadığından hükümsüz olur.

 

Kişi "onun bende bir dirhem ve bir dirhem ve bir dirhem alacağı var. Bir dirhem ve bir dirhem ve bir dirhem hariç" demiş olsa üç dirhem vermesi gerekir; çünkü istisna edilenin ve istisnanın yapıldığı bütünün ayrı ayrı parçaları toplanmadığında bir dirhemden bir dirhem istisna edilmiş olur ki bu hükümsüzdür.

 

Diğer meseleleri de buna kıyas edebilirsin.

 

d. Kişi "onun bende sekiz hariç dokuz hariç on dirhem alacağı vardır" dese dokuz dirhem ödemesi gerekir; çünkü olumlu cümleden istisna olumsuzluk, olumsuz cümleden istisna ise olumluluk anlamına gelir.

 

Bu ve benzeri meselelerde izlenmesi gereken yololumlu ifadelerin kendi içinde olumsuz ifadelerin de kendi içinde toplanması, olumsuz ifadeler toplamının olumlu ifade toplamından düşülmeSi ve kalanın gerekli kabul edilmesidir.

 

Yukarıdaki ifadede on ve sekiz sayısı olumludur. Her ikisinin toplamı onsekizdir. Dokuz sayısı ise olumsuz cümlede zikredilmiştir. Bunu on sekizden çıkardığımızda geriye dokuz kalır.

 

Kişi yukarıdaki ifadeye ek olarak "yedi hariç", "altı hariç" ... diyerek "bir hariç" ifadesine kadar gelseydi beş dirhem ödemesi gerekirdi; çünkü olumlu sayılar toplamı otuz, olumsuz sayılar toplamı yirmi beştir. Otuzdan yirmibeş çıkarıldığında geriye beş kalır.

 

Bu meselelerde izlenecek bir başka yol da en son istisna edileni onun öncesinde yer alandan çıkarıp kalanı da bir öncekinden Çlkarmaktır. Buna göre bir ikiden çıkarılır, kalan üçte n çıkarılır, kalan dörtten çıkarılır ve böylece en baştaki sayıya ulaşıncaya kadar devam edilir.

 

Şu da yapılabilir. Üçten bir çıkarılır, kalan beşten çıkarılır, kalan yediden çıkarılır, kalan dokuzdan çıkarılır. Bu, ilk çözümden daha kolay ve aynı sonucu veren bir çözümdür. Kalan sayı, meselenin çözümüdür.

 

Not:

a. Kişi "onun bende on dirhemi vardır ancak beş dirhem veya altı dirhem hariç" dese dört dirhem ödemesi gerekir; çünkü fazlalık olan dirhemin borç olup olmadığı şüphelidir. Bu, kişiye bununla ne kastettiğini sormak mümkün olmadığında başvurulacak çözümdür. Bu, "sen bir veya iki kere boşsun" demesi durumuna benzer ki bununla ne kastettiğini belirlemek ona aittir.

 

[İtiraz]  Bu durumda beş dirhem ödemesi gerekirdi; çünkü on dirhemi olumlu olarak zikrettikten sonra bundan beş dirhem istisna etmiştir, altıncı dirhemin istisna edilip edilmediğinde ise şüphe söz konusudur.

 

[Cevap]  Tercih edilen görüşe göre istisna, sözde sabit olan bir şeyi sözün kapsamından çıkarmak değil, sözün başında zikredilen ifade ile neyin kastedilmediğini açıklamaktır.

 

b. Kişi "onun bende bir şey hariç bir şeyi vardır", "bir mal hariç bir malı vardır" gibi bir ifade kullansa, hem istisna edilen şey hem de istisna edildiği bütün kapalı olduğundan bu ikisiyle ne kastettiğini açıklamalıdır. Şayet ikinci kelimeyi açıklarken zikrettiği şey birinciden daha az ise istisna geçerli olur, aksi takdirde hükümsüz kalır.

 

c. Kişi "onun bende bini vardır bir şey hariç" dese veya aksini söylese, bu ifadede "bin" ve "bir" ifadeleri kapalı olduğundan kişi bunların ne olduğunu açıklamalı, açıklamayı yaparken ikinci olarak söylediği şeyin bini geçmesinden uzak durmalıdır.

 

d. Kişi "onun bende bir dirhem hariç bini vardır" dese bu binin ne olduğu kapalıdır, bunu bir dirhemden daha büyük bir şeyolarak açıklamalıdır. Değeri bir dirhem veya daha aşağı olan bir şey açıklarsa istisna da yapılan açıklama da geçersizdir; çünkü istisna edilen şey, istisnanın yapıldığı bütünden daha büyüktür .

 

e. Kişi" onun bende hiçbir şeyi yoktur yalnızca beş dirhemi vardır'" dese beş dirhem borçlanır. Şayet "onun bende on dirhemi yoktur beş dirhem hariç" dese hiçbir şey borçlanmaz; çünkü "beş hariç on" demek "beş" demektir. Bu durumda kişi "onun bende beş dirhem alacağı yok" demiş gibi olur. ilk olumsuz ifade, istisna edilen ve istisnanın yapıldığı bütüne birlikte döner. Bu "olumsuz ifadeden istisna olumludur" kuralına aykırı olsa bile böyledir.

 

İlk durumda beş dirhemin gerekli olmasının sebebi, üzeri kapalı bir olumsuz cümlenin zikredilmesidir. Bu durumda kişinin yaptığı istisna varlığını korur. Kişi istisna ettiği şeyi istisnanın yapıldığı bütünden önce zikretse Rafii'nin "yeminler kitabı"nın baş tarafında belirttiğine göre bu sahih olur.

 

3. İstisna edilen şey, istisna edildiği bütünle aynı cinsten olmasa bile istisna geçerli olur. Örneğin kişi "onun bende bir elbise hariç bin dirhem alacağı vardır" dediğinde bu geçerlidir; çünkü bu şekildeki istisna Kur'an'da ve Kur'an dışında bulunmaktadır. Örneğin Kur'an'da belirtildiğine göre [Hz. İbrahim, putlara tapanlara hitaben şöyle demiştir:] "onlar [taptığınız putlar] -alemlerin Rabbi hariçbenim düşmanımdır" [Şuara, 77]. Yine müşriklerin putları Allah'a ortak koşmaları konusunda Kur'an'da şöyle denilmiştir: "Onların bu konuda -zanna uymaktan başka- hiçbir bilgileri yoktur" [Nisa, 157].

 

Bu durumda kişi "elbise" diye bahsettiği şeyin ne olduğunu açıklarken değeri bin dirhemden az olan bir şeyi açıklamalıdır ki istisna ettiği şey bütünü kaplamasın. Şayet değeri bin dirhem [veya daha fazla olan] bir elbiseyi kastettiğini söylerse bu açıklaması geçerli olmaz. Aynı şekilde daha doğru görüşe göre istisna da geçerli olmaz ve kişi bin dirhem borçlanır. Çünkü istisna ile kastettiği şeyi açıklarken söylediği ifade sanki istisna yaparken söylenmiş gibi kabul edilir. Bu ise istisnanın yapıldığı bütünü kaplamaktadır.

 

Kişi "onun bende bini vardır bir dinar hariç" dese "bin" ile ne kastettiği kendisine sorulur. Yaptığı açıklamaya göre bunun içinden bir dinar düşülür.

 

Bir çözüm yolu:

 

Bir kimsenin başka birisine bin dirhem borcu olsa ve karşı tarafta da bir köle veya elbisenin değerini alacaklı olsa yahut on dirhem alacağı olsa, kendisi ikrar ettiğinde karşı tarafın borcunu inkar edeceğinden korksa ibn Süraka bu durumda kişinin izlemesi gereken yolu şöyle açıklamıştır:

 

Bu kişi şöyle der: "Benim ona -bir köle hariç / bir elbise hariç / on dinar hariç- bin dirhem borcum var". Bu durumda hakim bu kişinin ikrarını dinler ve kendisine köle / elbisenin değerini sorar. Şayet bin dirhemden daha düşük bir miktar söylerse "üzerimdeki bütün borç bu kadar, bunun dışında bir borcum yok" şeklinde yemin ettirir. Kölenin / elbisenin / dinarların [dirhem cinsinden] değeri belirlenir ve bu miktar bin dirhemden düşülür.

 

4. Herhangi bir kayıt konulmamış kelimeden istisna yapmak geçerli olduğu gibi belirli bir şeyden istisna yapmak da geçerlidir. İstisnanın yapıldığı bütün belirli olsun yahut olmasın fark etmez.

 

Örneğin kişi "bu ev şu odası hariç onundur", "bu dirhemler şu dirhem hariç onundur", "bu sürü şu koyun hariç onundur" ifadelerinde istisna geçerlidir; çünkü bu, -tıpkı genel ifadenin tahsis edilmesinde olduğu gibi- ilk ifadeye bitişik olarak söylenen ikinci ifadeyle ilk ifadenin kapsamında yer alan şeyin bir kısmını dışarı çıkarmaktır.

 

İmam Şafii (r.a.) bunun gerekçesini el-Ümm 'de şu şekilde açıklamıştır: "Bu, doğru bir konuşma şekli olup [bu şekilde konuşmak] imkansız değildir."

 

Belirli bir şeyden yapılan istisnanın geçersiz olduğu şeklinde mezhep içinde bir görüş de bulunmaktadır; çünkü belirli bir şeyi ikrar etmek, zımmen o şeyin mülkiyetinin başkasına ait olmasını gerektirir. Bu durumda istisna bundan dönme anlamını taşır. Zimmet borcu ikrarı ise böyle değildir.

 

5. Nevevi daha sonra belirli bir şeyden belirsiz bir parçayı istisna

etmenin sahih oldUğuna şu sözleriyle işaret etmiştir:

 

Ben [Nevevi] derim ki: Kişi "bir tanesi hariç şu köleler ona aittir" dese bu ikrar kabul edilir, o bir tanenin hangisi olduğu konusunda ikrarda bulunan şahsın açıklaması esas alınır. Bir tanesi hariç köleler ölse ve ikrarda bulunan şahıs, istisna ettiği kölenin o olduğunu ileri sürse, doğru olan görüşe göre yeminle birlikte onun sözü kabul edilir. Allah daha iyi bilir.

 

Rafii'nin eş-Şerh u 'l-kebir'de belirttiği üzere, istisna edilen şey bilinmez bir şeyolsa örneğin kişi "şu köleler biri hariç ona aittir" dese bu istisna kabul edilir. Burada "onun bende bir şey hariç onu vardır" ifadesinde olduğu gibi istisnanın yapıldığı bütün bilinmez olsa bile hüküm böyledir. Zira bilinir bir şey ile zimmet borcu arasında bu bakımdan bir fark yoktur.

Bunun ne olduğunu anlamak için ikrarda bulunan kişiden açıklama istenir, zira o ne kastettiğini en iyi kendisi bilir. Onun açıklama yapması şarttır. Şayet açıklama yapmadan ölürse -Kadı Hüseyin'in de belirttiği üzere- mirasçıları onun yerini alır. Biri hariç kölelerin tümü ölse ve ikrarda bulunan kimse, o köleyi istisna ettiğini ileri sürse, lehine ikrarda bulunulan şahıs onun o köleyi kastettiğini yalanlarsa bu konuda doğru olan görüşe göre yeminle birlikte ikrar edenin sözü kabul edilir; zira iddia ettiği şey mümkündür. Diğer görüşe göre ise burada bir töhmet söz konusu olduğundan onun açıklaması kabul edilmez.

 

Köleler biri hariç öldürülmüş olsa ve ikrarda bulunan kimse de istisna ettiği kölenin bu hayatta kalan köle olduğnu ileri sürse ikrarın neticesi olan "kölenin değerini tazmin" varlığını korumaya devam ettiğinden bu kişinin istisnası kesin olarak kabul edilir.

 

Bundan anlaşıldığına göre kişi "biri hariç hepsini gasp ettim" dese, kölelerin biri hariç hepsi ölse, kişi, kendisinin istisna ettiği kölenin bu hayatta kalan köle olduğnu ileri sürse onun bu sözü kabul edilir; çünkü ikrarın neticesi olan tazmin yükümlülüğü varlığını korumaktadır.

 

Not:

a. İki ortaktan birisi üçüncü bir şahıs lehine ortak olan bin dirhem borcun yarısını ikrar etse, ikrar ettiği borç kendi payına geçerliolur. Bu, "bir ortaklıkta, ortaklardan birinin yaptığı tasarrufun hangisinin yalnızca kendisini hangisinin şirketi bağladığı" konusundaki kurala bağlı olarak çözüme kavuşturulacak bir meseledir ki bu konuda bir belirsizlik söz konusudur. Bu yüzden Zerkeşı şöyle demiştir: "Doğrusu şu ki bu konuda genel bir kural zikredilemez. Bu mesele "boşamadan dönme", "adak" vb. konularda olduğu gibi her bir konuya ve bunun delillerine göre değişir."

 

b. Bir kimse babasının mirasçıları lehine bir ikrarda bulunsa, kendisi de bu mirasçılardan birisi olsa, ikrarın kapsamına kendisi girmez; çünkü bir kimse, kendi kullandığı genel ifadenin kapsamına girmez. Bu, Serahsl'nin de belirttiği gibi kişi herhangi bir kayıt koymaksızın bir söz söylediğinde geçerlidir. Şayet kendisinin de buna dahil olduğunu açıkça belirtirse o zaman kendisi de bu kapsama girer.

 

c. Bir kimse "onun bende bin dirhemi vardır, ancak aklıma başka bir şey gelmesi hariç" şeklinde bir ifade kullanıldığında el-Udde ve el-Beyan adlı eserlerde belirtildiğine göre bu konuda mezhep içinde iki görüş bulunmaktadır. Nevevi "bunu ikrar olarak kabul etmek daha doğru gibi geliyor" demiştir. Herevl'nin İmam Şafii (r.a.)'nin ifadesi olarak naklettiğine göre bu durumda herhangi bir şey gerekmez. Bu, kişinin "Allah'ın dilemesi dışında onun bende bin dirhemi vardır" demeye benzer.

 

d. Bir kimse (...) "onun darını gasp ettim" dedikten sonra "dar derken güneş ve ayın ışığını kastetmiştim" dese bu sözü kabul edilmez; çünkü bunların gasp edilmesi imkan dışı olduğundan bunu kastetmek kabul edilmez.

 

e. [Muhayyerliğin söz konusu olduğu bir satım akdinde] satıcı, malı başkasına sattığını kendisinin veya her iki tarafın muhayyerliği esnasında ikrar etse satım akdi kendiliğinden fesholur; çünkü satıcının akdi o esnada feshetme hakkı vardır. Ancak satım akdini feshettiğini kendisinin veya her iki tarafın muhayyerliği sona erdikten sonra yahut müşterinin muhayyerliği esnasında ikrar etse bu kabul edilmez; çünkü bu esnada akdi feshetme yetkisi yoktur.

 

f. Bir kimse bedeninde bulunan elbisenin başkasına ait olduğunu ikrar etse veya bunu vasiyet yoluyla bıraksa üzerindeki kürkü de bunun kapsamına girer ancak ayakkabıları girmez; çünkü ayakkabılar "elbise" sözcüğünün kapsamında yer almaz.

 

BİR SONRAKİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNK’E TIKLAYIN

 

NESEP İKRARINDA BULUNMAK