MUĞNİ’L-MUHTAC

NİKAH – ENGELLERİ

 

1. AYNI NİKAHTA BİRLEŞTİRME SEBEBİYLE OLAN ENGEL

 

Bir kadını, gerek süt emme gerekse nesep bakımından kız kardeşi veya halası ya da teyzesiyle aynı nikahta cem etmek haramdır. Kişi tek bir akitle bunları bir nikahta cem ederse akit batılalur. Ardarda akitlerle yaparsa ikinci akit batılalur.

 

Bir nikahta cem edilmesi haram olan kadınlarla, cariyelik yoluyla ilişkide bulunmak da haramdır, ancak onları mülkiyetinde cem etmek haram değildir. Bunlardan biriyle ilişkide bulunursa diğeri ile ilişkide bulunması haram olur. Ancak ilişkide bulunduğu cariyeyi satma, başkasıyla evlendirme, kitabet akdi yapma gibi bir yolla kendisine haram kılarsa diğeri ile ilişkide bulunması haram olmaz. İlişkide bulunduğu cariyenin adet döneminde olması veya ihrama girmesi böyle değildir [bu durumda diğer cariyeyle ilişkide bulunmak helalolmaz.] Daha doğru görüşe göre rehin vermek de böyledir. Kişi cariyeye sahip olduktan sonra onun kız kardeşiyle evlense veya bunun tersi olsa, evlendiği kadın kendisine helalolur, diğeri helalolmaz.

 

Bir kölenin yalnızca iki kadınla evlenmesi helaldir.

 

Hür bir erkeğin ise yalnızca dört kadınla evlenmesi helaldir. Beş kadınla birden aynı akitle evlenirse bütün akitler batılalur. Sırayla evlenirse beşinci akit batılalur.

 

Bir kadın rk'ı talak sebebiyle değil de bain talak sebebiyle iddet beklerken onun kız kardeşiyle veya beşinci bir kadınla evlenmek helaldir.

 

Hür bir kimse karısını üç kere, köle iki kere boşadığında bu kadın başka bir erkekle evlenip de [cinsel ilişkide bulunmadıkça ve bu cinsel ilişkide] erkeğin cinselorganının sünnet mahalli veya bu miktarda olan bölümü kadının ön cinselorganına girmedikçe kadın ilk kocasına helalolmaz. Mezhepte esas alınan görüşe göre burada erkeğin cinselorganının uyanık olması, yapılan [ikinci] nikah akdinin sahih olması, kocanın ilişkide bulunabilecek bir erkek olup çocuk olmaması şarttır.

 

Kişi cinsel ilişkide bulunduktan sonra boşama, kadının bain olması şartıyla veya aralarında nikahın kalmaması şartıyla evlenirse nikah akdi batıl olur. Boşamanın geçerli olması konusunda ise İmam ŞafiI'ye ait bir görüş bulunmaktadır.

 

440. Biri erkek kabul edildiğinde evlenmeleri haram olacak derecede aralarında akrabalık veya süt hısımlığı bulunan iki kadını gerek ilk olarak gerekse sonradan bir nikah altında cem etmek haramdır.

 

Buna örnek olarak bir kadın ile -aralarında vasıta bulun sa bilesüt emme veya nesep yönünden kız kardeşini veya halasını yahut teyzesini bir nikah altında cem etmeyi örnek gösterebiliriz.

 

Bunun delili "iki kız kardeşi bir nikahta cem etmeniz de [size haram kdındı]" [Nisa, 23] ayetidir.

 

Ayrıca Hz. Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:

 

> "Bir kadının halasıyla evli olan kişi [aynı anda] o kadını nikahlayamaz. Bir kadının erkek kardeşinin kızıyla evli olan kişi, o kadının halasıyla evlenemez. Bir kadının teyzesiyle evli olan kişi [aynı anda] o kadını nikahlayamaz. Bir kadının kız kardeşinin kızı ile evli olan kişi [aynı anda] o kadını nikahlayamaz. Büyük olanla evli olan kişi küçük olanı, küçük olanla evli olan kişi büyük olanı aynı nikah altında birleştiremez. "(Ebu Davud, Nikah, 2065; Tirmizi, Nikah, 1126)

 

Bu hadisi Tirmizi ve diğer hadisçiler rivayet etmiş ve sahih kabul etmişlerdir.

 

Bu hükmün aklı delili ise böyle bir evliliğin -kadınlar razı olsa bile- akrabalar arası bağlantıyı koparmasıdır; çünkü insanların tabiatları değişebilir. Nitekim Hz. Peygamber (s.a.v.) buna dair yasağında bu konuya şöyle işaret etmiştir:

 

> Bunu yaptığınızda akrabalık bağlarınızr koparmış olursunuz. (Taberani, el-Mu'cemü'l-kebir, 11, 11931; İbn Hibban, Nikah, 4116)

 

441. Kişi bu hükme aykırı davranarak, bir arada aynı nikahta cem etmesi haram olan iki kız kardeş vb. kadınları nikahlarsa bakılır:

 

> Bu kadınları aynı akitle nikahlamışsa her ikisinin nikahı da batıl olur; çünkü birinin diğerine göre önceliği yoktur.

 

> Bu kadınları sıra ile nikahlamışsa ilkinin nikahı sahih ikincisi batıl olur. Çünkü cem etme ikinci nikahla olmuştur. Bu, iki nikahtan hangisinin daha önce olduğu bilindiğinde geçerlidir. Bu bilinmiyorsa her iki nikah da batıl olur. Bilindikten sonra kişi şaşırırsa -iki velinin kızı iki farklı şahısla evlendirmesi meselesinde olduğu gibi- beklenmesi gerekir. Kişi hükmü bilmeksizin ikinci kadınla ilişkide bulunursa, bu kadının iddeti sona erinceye kadar ilki ile ilişkiden uzak durması müstehaptır.

 

442. Nevevi'nin "süt emzirme ve nesep" ifadesi, birbiriyle sıhriyet akrabalığı bulunan iki kadının bir nikahta cem edilmesini dışarıda bırakmaktadır. Bir kadını, ilk kocasının annesi veya ilk kocasının bir başka kadından olma kızıyla bir nikah altında toplamak haram değildir; çünkü ilk durumda kocanın annesini erkek kabul ettiğimizde ve ikinci durumda kocanın kızını erkek kabul ettiğimizde her ne kadar bu iki kadın arasında aynı nikahta birleştirmenin haramlığı söz konusu olsa bile bu kadınlar arasında bir akrabalık veya süt yakınlığı olmayıp sıhriyet yakınlığından kaynaklanmaktadır.

Bunda, kopmasından korkulacak bir akrabalık söz konusu değildir.

 

Rafii şöyle demiştir: "Hangisi erkek olarak düşünüldüğünde diğeri kendisine haram oluyorsa bu iki kadını aynı nikah altında cem etmek haramdır" dediğimizde "yakınlık" ve "süt emme" kayıtlarını zikretmeye gerek olmayabilir. Çünkü kocanın annesi erkek olarak düşünüldüğünde her ne kadar oğlun karısına haram oluyorsa da oğlun karısı erkek olarak düşünüldüğünde diğeri ona haram olmaz, aksine yabancı olur.

 

Şöyle bir itiraz söz konusu olabilir: Rafii'nin bu söylediği, bir cariye ile onun efendisi olan kadın açısından geçerli değildir. Zira yukarıdaki ilke bunlar hakkında geçerli olduğu halde bir kölenin bu ikisini bir nikah altında cem etmesi caizdir. Aynı şekilde hür bir kimse, gerekli şartlar oluştuğunda bir cariye ile evlendikten sonra onun üzerine hür bir kadınla evlendiğinde de durum böyledir.

 

Buna şu şekilde cevap verilir: Bu konuda bağlam gereği "haramlık" denilince akla ilk gelen, nikahı engelleyen ebedı haramlıktır. Böyle olunca yukarıdaki mesele ilkenin dışında kalmış olur. Çünkü oradaki haramlık ortadan kalkabilir.

 

Ayrıca diriyenin efendisi olan kadın erkek olarak kabul edildiğinde, cariyesi ile evlenmesi helal olmamakla birlikte mülkiyet hakkına bağlı olarak cinsel ilişkide bulunabilir.

 

443. Bir şahsın öz kızı ile üvey kızını, bir kadınla onun kocasının başka kadından olma kızını, kişinin ana-bir kız kardeşi ile baba-bir kız kardeşini bir nikah altında cem etmek caizdir; çünkü bu iki kadından birini erkek olarak düşündüğümüzde bunların birbiriyle evlenmesi haram olmaz.

 

444. Başkasının mülkiyetindeki bir cariye ile evlenen kimse daha sonra karısını satm alsa, onun kız kardeşiyle veya onun dışında dört kadınla evlenmesi caiz olur; çünkü burada evlilik sebebiyle olan birliktelik sona ermiştir.

 

445. Bir nikahta cem edilmeleri haram olan kadınlarla, mülkiyet hakkına dayanarak aynı mülkiyet kapsamında cinsel ilişkide bulunmak da haramdır.

 

Nevevi'nin sözünden anlaşılmamakla birlikte, bu iki kadından biriyle evlenip diğeri ile cariye olarak ilişkide bulunmak da haramdır; çünkü akit yapmak bile haram olunca, ilişkide bulunmak öncelikle haram olur, zira ilişkide bulunmak rakit yapmaya göre] daha güçlü bir durumdur.

 

Birlikte evlenilmesi haram olan iki kadını aynı anda mülkiyet altında bulundurmak ise haram değildir. Örneğin kişi iki kız kardeşi veya bir kadın ile teyzesini birlikte mülkiyeti altında tutabilir. Zira bunun caiz olduğu konusunda icma bulunmaktadır. Ayrıca mülkiyet, sadece ilişkide bulunmak için değildir. Bu yüzdendir ki kişi kendi kız kardeşi ile nikahlanamadığı halde kız kardeşini cariye olarak satın alabilir.

 

446. Kişi, kendi isteğiyle veya baskı altında olarak bu iki kadından biriyle ilişkide bulunmuş olsa -bu ilişki ister önden ister makattan, ister zorla isterse kadının durumu bilmediği bir halde iken gerçekleşmiş olsun- diğer kadın bu erkeğe haram olur. Ancak erkek, cariyeyi satmak, bütünüyle veya kısmen azat etmek yahut başkasıyla evlendirmek yahut da sahih bir kitabet akdi yapmak suretiyle ilişkide bulunmuş olduğu cariyeyi kendisine haram kılarsa o zaman diğeri haram olmaz.

 

Haramlığın sebebi, yasaklanmış bulunan cem'in gerçekleşmemesi içindir.

 

Kişi birinci kadını kendisine haram kılmadan önce ikinci kadınla ilişkide bulun sa günaha girmiş olmakla birlikte ilk kadın kendisine haram olmaz; çünkü haram helali haram kılmaz. Bununla birlikte, iki kız kardeşin rahminde aynı anda aynı erkeğin suyunun [menisinin] bulunmasını engellemek amacıyla ikinci cariye istibra yapıncaya kadar ilki ile ilişkide bulunmaması müstehaptır.

 

447. Erkeğin ilişkide bulunduğu ilk cariyenin adet görmesi, ihrama girmesi, dinden dönmesi gibi durumlar ikinci cariye ile ilişkide bulunmayı helal kılmaz; çünkü bu durumlar mülkiyeti ve cariye üzerinde hak sahibi olmayı ortadan kaldırmaz.

 

Daha doğru görüşe göre diriyenin başkasına rehin verilip teslim edilmesi de böyledir; çünkü bu durumda kişi, rehin alanın izniyle cariye ile ilişkide bulunma hakkına sahiptir.

Diğer görüşe göre ise tıpkı cariyeyi başkasıyla evlendirmede olduğu gibi burada da cariyeyi rehin vermiş olmak, diğer cariyeyle ilişkinin helalolması için yeterlidir. Rehin verilen cariye teslim edilmemişse, diğer cariye kesin olarak helalolmaz.

 

448. Satılan cariyenin müşteri tarafından geri verilmesi, başkasıyla evlendirilen cariyenin boşanması, kitabet akdi yapılan cariyenin bedeli ödeyemez hale gelmesi gibi sebeplerle [ilişkinin haram hale geldiği cariye] tekrar helal hale gelse bakılır:

 

> Kişi diğer cariye ile henüz ilişkide bulunmamışsa an itibarıyla dilediği cariye ile ilişkide bulunabilir .

 

> Diğer cariye ile ilişkide bulunmuşsa, o cariye kendisine haram hale gelinceye kadar kendisine dönen cariye ile ilişkide bulunamaz; çünkü bu durumda ikinci cariye ilki gibi olmuştur.

 

Not:  İki kadının her birinin tek başına erkeğe mübah olması gerekir. Bunlardan biri Mecusi, mahrem vb. olsa, kişi bununla ilişkiye girse, diğeri ile ilişkide bulunması caiz olur.

 

Yukarıdaki açıklamalardan anlaşılacağı üzere kişi bir anne ve kızına sahip olsa, bunlardan biri ile ilişkide bulunduğunda diğeri kendisine ebediyen haram olur.

 

Kişi, ilişkide bulunduğu cariyeyi muhayyerlik şartıyla satsa Rafiı ve Nevevi'nin belirttiğine göre onunla ilişkide bulunmasının caiz olduğu durumda diğeri helalolmaz. Onunla ilişkide bulunmasının caiz olmadığı durumda ise diğeri ile ilişkinin helal olup olmadığı konusunda iki görüş bulunmaktadır. Cüveynı, "bana göre kesin olarak helal olduğu görüşü esas alınmalıdır" demiştir.

 

Bence de böyledir.

 

Bir kimse birbiriyle kardeş olan bir cariye ve çift cinsiyetli bir şahsa sahip olsa, bu şahısla ilişkide bulunduktan sonra cariye ile ilişkide bulunması caiz olur.

 

Kişi iki cariye satın alsa, bu cariyeler süt kardeş olduklarını iddia etseler, Beğavl'nin fetvalarında belirtildiğine göre efendinin onlara itimad etmesi caizdir. Bu ikisini bir arada bulundurmaması tercih edilir.

 

Cariye, efendisi hakkında "bu benim süt kardeşimdir" diye iddiada bulunsa, şayet efendisinin kendisiyle ilişkide bulunmasına müsaade ettikten sonra böyle bir iddiada bulunmuşsa bu kabul edilmez. Bunun öncesinde iddiada bulunduğunda ise kabul edilip edilmeyeceği konusunda iki görüş bulunmaktadır. Rafii bu görüşleri "süt emzirme" bahsinde belirtmiştir. Kocanın karısının böyle bir iddiada bulunması durumuna kıyasla burada da iddianın kabul edilmesi gerekir.

 

449. Bir kimse bir cariyeye malik olduktan sonra -bu cariye ile ilişkide bulunmuş olsun ya da olmasın- cariye ile bir arada bulunması haram olan bir kadınla nika.hlansa, örneğin onun hür olan kız kardeşi, halası veya teyzesiyle nikahlansa ya da bunun aksi olsa yani bir kadınla nikahlandıktan sonra o kadın ile bir arada bulundurulması haram olan bir kadını mesela kız kardeşini cariye edinse, her iki durumda da nika.hlı olan karısı ile ilişkide bulunması helalolur, cariye ile daha önce ilişkide bulunmuş olsa bile bundan sonra ilişkide bulunması helalolmaz. Çünkü nikaha dayalı olan cinsel ilişki cariyeliğe dayalı ilişkiden daha güçlüdür; çünkü nika.ha dayalı ilişki talak, zıhar, ila vb. şeylerle ilgili olduğu halde cariyelikte bunlar yoktur. Bir kadınla nikahlı olmak, o kadının başkasına da helal olması ile bir arada bulunamaz. Oysa bir kadın cariye edinildiği halde o kadınla [evlenmek suretiyle] başkasının ilişkide bulunması helal olabilir. Bu durumda daha güçlü olan, daha zayıf olanla ortadan kalkmaz, aksine güçlü olan zayıf olanı ortadan kaldırır.

 

450. Bir kölenin [aynı nikahta] yalnızca iki kadınla evlenmesi helaldir; çünkü Hakem b. Uyeyne bu konuda sahabenin icmaı bulunduğunu nakl etmiştir. Ayrıca bu sayı, hür kişinin evlenebileceği kadın sayısının yarısıdır. Nikah, faziletli konulardan kabul edilir. Nasıl ki dörtten fazla kadınla evlenme konusunda hür kimseler peygamberle eşit tutulmuyorsa, dört kadınla evlenme konusunda da köle, hür kimseyle eşit tutulmaz.

 

451. Kısmen hür olan kimse, Ebu Hamid, Maverdi ve başkalarının açıkça belirttiğine göre tamamı köle olan kimse gibidir.

 

452. Hür bir kimseye yalnızca dört kadın helal olur. Bunun delili şu ayettir: "Hoşunuza giden kadınlarla ikişer, üçer, dördet< evlenin. " [Nisa, 3]

 

Ayrıca Hz. Peygamber (s.a.v.), Müslüman olduğunda on kadınla evli bulunan Gaylan'a şöyle buyurmuştur:

 

> "Karılarının dördünü nikahında tut, diğerlerinden ayrıl!"(Tirmizi, Nikah, 1128; Müstedrek, Nikah, 2, 192; İbn Hibban, Nikah, 4156. (Hakim ve İbn Hibban bu hadisin sahih olduğunu söylemişlerdir. Şirbını) )

 

Kişi dört kadından fazlasıyla mevcut evliliğini devam ettiremiyorsa dört kadınla ilk olarak evlenmesi evleviyetle haram olur.

 

Not:  İzz b. Abdüsselam şunları belirtmiştir: Hz. Musa'nın şeriatında erkeklerin maslahatı daha çok göz önünde bulundurularak erkeklerin evlenmesi için bir sayı sınırı konulmamışt!. Hz. İsa'nın şeriatında ise kadınların maslahatı önde tutularak yalnızca bir kadınla evlenmeye izin verilmiştir. Hz. Muhammed'in ve diğer peygamberlerin şeriatlarında ise her iki cinsin de maslahatları göz önünde bulundurulmuştur.

 

Kimi durumlarda hür bir kimsenin yalınzca bir kadınla evlenmesi söz konusu olabilir. Bu da sefih, deli, cariye ile evli olan hür kimsenin durumunda olduğu gibi ihtiyaca dayalı her nikahta söz konusudur.

 

Haricılerden bazıları şöyle demiştir: Ayet dokuz kadınla evle nmenin caiz olduğunu göstermektedir. Çünkü "ikişer" ifadesi iki kadınla, "üçer" ifadesi üç kadınla, "dörder" ifadesi de dört kadınla evlenmenin caiz olduğunu gösterir, bunların toplamı ise dokuz eder.

 

Bazıları ise ayetin on sekiz kadınla evlenmenin caizliğine delalet ettiğini söylemişlerdir. "İkişer" ifadesi iki tane ikiyi, "üçer" ifadesi iki tane üçü, "dörder" ifadesi ise iki tane dördü gösterir, bunların toplamı ise on sekizdir.

 

Bu görüşler icmaya aykırıdır.

 

453. Hür bir kimse aynı akitte beş kadınla birden evlense veya bir köle aynı akitte üç

kadınla birden evlense bu evliliklerin tümü batıldır; çünkü bu kadınların birinin nikahının iptal edilmesi diğerine göre daha öncelikli olmadığından -tıpkı bir akitte iki kız kardeşle evlenme meselesinde olduğu gibi- tüm nikahlar batıl olmuş olur.

 

Şu durumlar istisna edilir:

 

1. Bir kimsenin evlendiği beş kadın içinde,

2. Veya hür bir kimsenin evlendiği altı kadın,

3. Ya da kölenin evlendiği dört kadın içinde,

 

İki kız kardeş bulunsa, akit bölünmüş kabul edilerek bu ikisinin nikahı batıl olur, geriye kalanların nikahları sahih olur. İki kız kardeşin nikahı birden batıl kabul edilmiştir; çünkü onları bir nikahta [aynı anda] cem etmek mümkün değildir, birinin diğerine karşı bir önceliği de yoktur.

 

İki kız kardeş, daha fazla kadın ile aynı anda yapılan nikahın içinde bulunsa, örneğin hür bir erkek yedi kadınla, köle bir şahıs beş kadınla evlendiğinde bunların ikisi kız kardeş olsa bile bütün kadınlarla yapılan akit batıl olur.

 

Kişinin evlendiği kadınlar içinde mahremi, !ian yaptığı, putperest, Mecusi gibi evlenmesi haram olan bir kadının bulunması da tıpkı iki kız kardeşin bulunması durumu gibi kabul edilir.

 

454. Hür bir kişi beş kadınla, köle üç kadınla sırayla evlense hür şahsın beşinci kadınla, kölenin üçüncü kadınla yaptığı nikah akdi batılalur; çünkü şer'an izin verilen sayının üzerine bu son nikahla çıkılmış olmaktadır.

 

Not:  Kişi bir akitte üç kadınla, bir akitte iki kadınla, bir akitte bir kadınla olmak üzere toplam altı kadınla evlense ancak hangi akdin önce yapıldığı bilinmese, bir kadınla yapılan akit herhalükarda sahihtir; çünkü o kadınla ya ilk olarak akit yapılmıştır veya o kadın üçüncü olarak evlenilen ya da dördüncü olarak evlenilen kadındır. Şayet bu kadınla yapılan akit ilk iki akitten sonra olmuşsa, o akitlerden ikincisi batıl olacağından bunun nikahı sahih olmuş olur.

 

İbnü'l-Haddad, diğer kadınların nikahlarının batılolduğunu söylemiştir; çünkü her iki grupla yapılan iki akit de diğerinden sonra yapılmış olabilir, bundan dolayı batıldır. Aslolan akdin sahih olmamasıdır.

 

Şeyh Ebu Ali bu görüşü yanlış bularak şöyle demiştir: "İki akitten biri sahih olup bu da daha önce yapılmış olan akittir. Hangi akdin daha önce yapıldığı bilinmediğinden beş kadınla yapılan nikah hakkında tevakkuf edilir [beklenir]. Bu bekleme esnasında kocadan onlara nafaka vermesi istenir; çünkü onlar, koca sebebiyle [başkalarıyla evlenmekten] alıkonulmuş durumdadırlar. Kocadan hangi akdi önce yaptığını beyan etmesi istenir."

 

İbnü'l-Mukrl'nin belirttiğine göre İbnü'l-Haddad'ın görüşü, daha önce geçen şu hükme kıyasla verilmiştir: "Bir kadınla iki farklı kişi nikah akdi yapmış olsa ve bu akitlerin hangisinin daha önce yapıldığı bilinmese, her iki akit de batılolur. Burada da hangi akdin daha önce yapıldığı bilinmemektedir." İsneVi, el-Mühimmat adlı eserinde buna işaret etmiştir. Bazıları arada şu farkın olduğunu söylemiştir: "Diğer meselede akit yapılan kadın tek, kocalar ise birden fazladır. Böyle bir şeyin dinde caiz olması kesinlikle söz konusu olmayıp yasaktır. Burada ise aksi durum söz konusudur. Bir erkeğin birden fazla evlenmesinin caizliği bilinmektedir. Dolayısıyla diğer meselede göz yumulmayan şeye burada göz yumulabilir." Her ne kadar böyle bir ayrım yapılsa da itim ad edilmesi gereken görüş İsnevl'nin belirttiği görüştür.

 

455. [Bir kimse karısını Min talakla boşasa ve o] kadın bain talak iddeti beklerken kocası onun kız kardeşi, halası gibi kimselerle yahut da beşinci bir kadınla evlenebilir; çünkü o yabancı bir kadın hükmündedir. Ancak ric'ı talaktan dolayı iddet beklerken bunu yapamaz; çünkü o kadın, kişinin karısı hükmündedir. İddeti bitinceye kadar bu şekilde evlenmesi helal değildir. Zifaftan Sonra iddet devam ettiği sürece kocası Müslüman olduğu halde kendisi Müslüman olmaktan geri kalan veya mürted olan kadın da bu hükme tabidir.

 

456. Koca, karısının kendisine iddetinin bittiğini söylediğini iddia ettiği halde kadın bunu inkar etse, iddetin bitmiş olması imkan dahilinde ise koca o kadının kız kardeşini veya onun dışında dört kadını nikahlayabilir; zira o, iddetin bittiğini iddia etmektedir. Ancak kocanın sözü, boşadığı karısından nafakayı düşürme bakımından kabul edilmez. Kişi, [iddetinin bittiğini iddia ettiği] kadınla ilişkide bulunsa, belirtilen sebeple kendisine had cezası uygulanır, onu boşasa bu boşama geçerli olmaz.

 

BİR SONRAKİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNK’E TIKLAYIN

 

ÜÇ KERE BOŞANMIŞ KADININ İLK KOCASINA HELAL OLMASININ ŞARTLARI