MUĞNİ’L-MUHTAC

NİKAH - ENGELLER

 

HÜR BİR KiMSENİN CARiYE İLE EVLENMESİ

 

481. Hür bir kimse başkasının cariyesi ile ancak dört şart bir arada bulunduğunda evlenebilir. Bunların üçü nikah yapan erkekte, biri de cariyede bulunmalıdır. Bu, hür kimseyi de başkasını da kapsar. Üç şartın bir tanesi müslümana özgüdür.

 

Birinci şart

 

482. Hür kişinin, nikahı altında kitabı bile olsa hür bir kadının bulunmuyor olması gerekir. Ayette "mümin kadın" kaydı, yaygın durum dikkate alınarak söylenmiştir. 

 

Nevevi daha sonra hür kadının cinsel ilişkiye elverişli olması gerektiğinden bahsetmiştir; çünkü bu durumda erkeğin zinaya düşmesinden korkulmaz. Ayrıca böyle bir kadının var olması, onunla evlenmeye güç yetirebilmekten daha büyük bir şeydir. Hür kadınla evlenmeye güç yetirebilmek ve zinaya düşme korkusunun olmaması cariye ile evlenmeye engeldir. Bu şart, zinaya düşme korkusunun bulunması şartıyla birdir; çünkü nikahı altında, kendisiyle ilişkide bulunabileceği hür bir kadın olan kimse zinaya düşmekten emin olur.

Ayrıca kişinin nikahı altında hür bir kadın bulunmadığı halde zinaya düşmekten emin olması, cariye ile evlenmesine engel teşkil ediyorsa hür bir kadının bulunmasının buna engel teşkil etmesi daha da önceliklidir. Şu halde böyle bir şart ileri sürülmesine ihtiyaç yoktur.

 

Muhtemelen Nevevi, "hür kadın, cinsel ilişkiye elverişli olmasa bile hüküm böyledir" şeklinde ileri sürülen görüşten dolayı bunu zikretmiştir. O görüşe göre kadın; cinsel ilişkiye elverişli olmayacak kadar küçük olması, cinselorganının bitişik olması, cinsel organında ilişkiye engel bir kemiğin bulunması vb. sebeplerle kendisinden yararlanılamayacak durumda bile olsa kişi dıriye ile evlenemez. Çünkü Hz. Peygamber (s.a.v.)'in hür kadın üzerine diriye ile evlenmeyi yasakladığı söylenen hadis herhangi bir kayıtla kayıtlanmamıştır.

 

Bu hadisi Beyhaki, Hasen[-i Basrı]'den mürselolarak rivayet etmiştir. (Beyhaki, Nikah, 7, 175)

 

İlk görüş sahipleri bunu, "cinsel ilişkiye elverişli hür bir kadın" şeklinde yorumlamışlardır.

 

Not:  el-Muharrer'de İkinci görüşün ihtiyata daha uygun olduğu belirtilmiştir. Nevevi bundan, karşı görüşün daha doğru olduğu sonucunu çıkarmıştır. Rafii ve Nevevi; eş-Şerhu'l-kebir, eşŞerhu's-sağir ve er-Ravda'da herhangi bir tercih belirtmemişlerdir.

Ancak bu durumda evlenmenin caiz olduğu görüşü daha çok kişiden nakledilmiştir.

 

İsnevi el-Mühimmat adlı eserde şöyle demiştir: el-Minhac'da herhangi bir ayrım yapılmaksızın evlenmenin caiz olduğu görüşünün sahih kabul edilmesi gariptir.

 

Gazzi şöyle demiştir: "Anlaşıldığı kadarıyla el-Muharrer, "ihtiyata daha uygundur" ifadesi ile o görüşü tercih ettiğini belli etmek istemiştir. Hal böyle iken Nevevi, alimlerin çoğunluğunun sahih kabul ettiği görüşleri ortaya koymayı benimsediği bir kitapta, mukabil bir görüşü zikretmeksizin nasılolur da yalnızca zayıf görüşü zikretmekle yetinebilir?!"

 

Nevevi'nin anladığı görüş daha uygundur.

 

"Hür kadın" ifadesi de yaygın durum göz önünde bulundurularak ifade edilmiştir. Zira kişinin nikahı altında cinsel ilişkiye elverişli bir dıriye varsa hüküm yine böyledir. Hür kadın ile cariye bu konuda eşittir.

 

Nevevi "nikahlı kadın" demiş olsa cariyeyi de kapsamış olurdu.

 

Bunlardan anlaşıldığına göre hür bir erkek iki cariyeyi nikahlayamaz.

 

Nevevi'nin "başkasının cariyesi" ifadesinin kapsamına kişinin kendi çocuğunun cariyesi ve mükatebi de girmekle birlikte bu kastedilmemiştir. Kişi, çocuğunun cariyesini nikahlayamaz; çünkü kişinin babasının iffetini [onu evlendirmek suretiyle] koruması çocuk üzerine gereklidir. Ancak çocuğun maddı durumu kötü ise o zaman hüküm farklı olur.

 

Kişinin, mükatep kölesinin cariyesi ile evlenmesi mutlak olarak yasaktır. Aynı şekilde kişiye vakfedilen veya hizmet etmesi vasiyet edilen cariye ile evlenmesi de yasaktır.

 

Nevevi'nin "hür" ifadesi, kendisinde kısmı kölelik bile olsa [her türlü] köleyi dışarıda bırakmaktadır.

 

İkinci şart

 

483. Şartların ikincisi, kişinin -kitabı bile olsa- cinsel ilişkiye elverişli hür bir kadınla evlenebilecek durumda olmamasıdır. Bu, böyle bir kadının olmaması veya kadına verecek mehrin olmaması, kadının emsal mehirden daha fazlasını almadıkça evlenmeye razı olmaması, hür kadının erkeğin nesebinin düşüklüğü vb. sebeple onunla evlenmeye razı olmaması gibi sebeplerden kaynaklanabilir.

 

Not:  Burada hür kadının mehrini ödeyememek değil hür kadın bulamamak şart olarak kabul edilmiştir. Bu, mehir ödeyebilecek durumu olduğu halde kocası bulunmayan bir kadın bulamayan kimseyi de ifade kapsasın diye yapılmıştır. Böyle bir kimsenin cariye ile evlenmesi caiz değildir.

 

"Hür bir kadın ancak emsal mehrinden daha fazla mehir almak şartıyla evlenmeye razı olduğunda cariye ile evlenmek caiz olur" şeklindeki hükümden şu durum istisna edilmiştir:

Bir kimsenin evlenebileceği bir dıriye bir de hür kadın bulunsa, cariyenin efendisi cariyenin emsal mehrinden daha fazla mehir verilmedikçe evlenmesine razı olmasa, hür olan mevcut kadının mehri ise bundan daha düşük olmakla birlikte o kadın da ancak ve ancak cariyenin efendisinin istediği mehir kadar mehir ödendiğinde evlenmeye razı olsa, İmam Şafii'nin ifadesinden çıkan sonuca göre bu durumda cariye ile evlenmek caiz olmaz; çünkü kişi mehrini vererek -bu mehir hür kadının mehrinden daha fazla bile olsa- hür bir kadınla evlenebilecek durumdadır.

 

"Elverişli olan" şeklindeki cümle "hür kadın" ifadesinin sıfatıdır. Burada kastedilen, daha doğru görüşe göre kendisiyle ilişkide bulunmaya elverişli olan hür kadındır.

 

Diğer bir görüşe göre, küçük kız gibi cinsel ilişkiye elverişli olmayan bir kimse bile olsa hüküm böyledir.

 

el-Muharrer'in bu bölümünde görüş ayrılığı, önceki görüş ayrılığına bağlanmıştır. Bundaki itiraza açık noktanın ne olduğunu yukarıda anlamıştın. Rafii ve Nevevi, er-Ravda ve eş-Şerhu's-sağir'in bu bölümünde ise kadının cinsel ilişkiye elverişli olmasını şart koşmuşlardır.

 

484. Kişi,

 

> Kendi beldesinde bulunmayan bir kadınla evlenmeye güç yetirebiliyor ise, şayet onun yanına gitmesi konusunda açık bir zorluk söz konusu oluyorsa cariye ile evlenmesi helalolur. Cüveynı zorluğu şöyle bir ölçüye bağlamıştır: Zorluk, bu zorluğa tahammül eden kimsenin eş arama konusunda haddi aşmaya nispet edileceği raddeye varmasıdır .

 

> Kişi, [kendi beldesinde bulunmayan] hür bir kadına varıncaya kadar zinaya düşmekten korkarsa cariye ile evlenmesi helal olur.

 

Aynı şekilde kişinin evli olduğu karısı gaip olsa ve yukarıda belirtilen durumlar söz konusu olsa, Hocam Remli'nin belirttiğine göre yine cariye ile evlenmesi helal olur.

 

Kişi yukarıda belirtilen durumlara dair herhangi bir korku duymazsa cariye ile evlenmesi helal olmaz. Hür kadınla evlenmek için yolculuk yapması gerekli olur. Zerkeşi'nin belirttiği üzere bu, kadının erkekle birlikte onun vatanına intikal etmesinin mümkün olduğu duruma özgüdür. Aksi takdirde böyle bir kadının varlığıyla yokluğu eşittir; çünkü erkeği kadının yaşadığı yerde onunla birlikte yaşamakla yükümlü tutmakta onu gurbette yaşatmak söz konusudur. Ruhsatlar bu derece daraltılmaya elverişli değildir.

 

485. Kişi kendi evini veya hizmetçisini satmak suretiyle hür bir kadınla evlenme imkanı elde edebiliyorsa, er-Ravda'da daha doğru olarak belirtilen görüşe göre cariye ile evlenmesi helal olur. Nevevi daha sonra şunları söylemiştir: "Kişinin mülkiyeti altında kendisine mübah olmayan bir cariye bulunsa, onun değeri hür bir kadının mehri veya satın alıp ilişkide bulunabileceği bir cariyenin bedeli kadar ise bir cariye ile evlenemez, aksi takdirde evlenebilir."

 

Kadı Hüseyin'in dediği "kişi, elinin altındaki cariyenin hizmetine ihtiyaç duymadığında" ifadesi de bu şekilde yorumlanır.

 

486. Yolda kalmış kimsenin uzakta malının olması onun zekat almasına engel teşkil etmediği gibi, malı yanında olmayan kimsenin malı da onun cariye ile evlenmesine engel teşkil etmez.

 

487. [Şu durumlarda, kişinin diriye ile evliliğinin caiz olup olmadığı konusunda mezhep içinde iki görüş bulunmaktadır:]

 

> Vadeli bir mehre razı olan hür bir kadın bulsa, kendisinin mehir ödeyecek gücü olmamakla birlikte vade tarihinde mehri ödeyebileceğini ümit etse,

 

> Veya emsal mehirden daha düşük bir mehre razı olan bir kadın bulsa ve kendisinin de bunu ödeyebilecek gücü olsa.

 

Birinci durum

 

[Yukarıdaki birinci durumla ilgili iki görüş vardır:]

 

Birinci görüş

 

Daha doğru görüşe göre ilk durumda bir cariye ile evlenmesi helalolur; çünkü kişinin zimmeti an itibarıyla doludur. [Vade tarihi dolup da] kendisinden mehir talep edildiğinde ümidi doğru çıkmayabilir.

 

İkinci görüş

 

Hür bir kadınla evlenme gücü bulunduğundan kişi cariye ile evlenemez.

 

Bu iki görüş şu durumlarda da geçerlidir:

 

> Kişi kendisine bir malı vadeli satan birini bulsa, bu mal da kadına verilecek mehir miktarında olsa,

 

> Kişi bir malı kendisine vadeli olarak kiraya veren birini bulsa ve bu mal da kendisine uygun olsa,

> Kişi kendisine borç verecek birini bulsa,

> Kişi kendisine bir mal veya cariye hibe edecek birini bulsa.

 

Şöyle bir itiraz söz konusu olabilir: Nevevi, teyemmüm konusunda şu görüşü doğru kabul etmiştir: "Kişi, vade tarihinde malına ulaşabileceği bir süre ile vadeli olarak bir su bulsa, bunu satın almak zorundadır." Kadının vadeli mehre razı olması, su sahibinin suyun satım bedelinin vadeli olmasına razı olmasından daha evladır; çünkü alacaklının aksine kadına genellikle mehri peşin olarak ödenir.

 

Buna şöyle cevap verilir: Kişinin karısında bir yükümlülük daha söz konusudur ki bu da nafaka ve giyecektir. Bu ikisi, kadının yalnızca kendisini kocasına arz etmesiyle ödenmesi gerekli hale gelir. Oysa kocanın an itibarıyla fakir olduğu farz edilmektedir. Su satımında ise farklı bir durum söz konusudur.

 

İkinci durum

 

[Yukarıdaki ikinci durumla ilgili de iki görüş vardır:]

 

Birinci görüş

 

Daha doğru görüşe göre ikinci durumda koca, cariye ile evlenemez; çünkü hür kadınla evlenme imkanına sahiptir.

 

İkinci görüş

 

Bunda minnet altında kalma olduğundan cariye ile evlenmek helaldir.

 

ilk görüş sahipleri buna şu şekilde cevap vermişlerdir: "Mehirde müsamaha gösterilmesi konusunda bir adet bulunduğundan burada minnet altında kalma azdır."

 

488. Hür bir kadın mehirsiz olarak evlenmeye razı olsa, daha doğru görüşe göre erkeğin cariye ile evlenmesi helal olur; çünkü cinsel ilişkiyle birlikte mehir ödemek gerekli olur.

Ayrıca kadın, farz olan şeyi derhal isteyebilir. Bu durumda kişinin zimmeti mehir borcuyla dolacak ve kendisi de ödeme güçlüğü içinde olacaktır.

 

489. Kişinin zengin bir çocuğu olsa, cariye ile evlenmesi hel al olmaz; çünkü çocuk babasının iHetini korumakla yükümlü olduğundan baba, çocuğunun malı bulunması sebebiyle ihtiyacını giderebilecek durumdadır.

 

Üçüncü şart

 

490. [Hür] bir kimsenin bir cariye ile evlenmesinin helal olmasının üçüncü şartı, kişinin [evlenmediği takdirde] zinaya düşmekten korkmasıdır. Bu, kişinin şehvetinin çok olması, veya zinaya düşeceği konusunda galip zannı olmasa bile takvasının zayıf olması, yahut şehveti nadir olmayacak şekilde kabarmasıyla olur.

 

Bir kimsenin şehveti zayıf olup zinayı çirkin görecek derecede bir takvası veya şahsiyeti yahut hayası var ise, yahut da kişinin şehveti güçlü olmakla birlikte takvası da güçlü ise bu kişinin cariye ile evlenmesi helal olmaz. Çünkü bu kişi zinaya düşmekten korkmamaktadır.

Bu yüzden cinsel ihtiyacını karşılamak veya şehvetini köreltmek için [ileride doğacak] çocuğunu köleliğe maruz bırakması caiz değildir.

 

491. [Cariye ile evlenmekten bahseden ayette geçen] (-anete-) ifadesi "zorluk" anlamına gelmektedir. Zinaya bu isim verilmiştir; çünkü zina dünyada had cezasının uygulanması ahirette de ceza ile karşılaşılacak olması sebebiyle zorluk sebebidir.

 

492. Yukarıda zikredilen hükümlere dair ana delil şu ayettir: Sizden kimin, hür mü'min kadınlarla evlenmeye gücü yetmezse sahip olduğunuz mü'min diriyelerinizden alsın. Allah sizin imanınızı daha iyi bilir. Hepiniz birbirinizdensiniz. Öyle ise iffetli yaşamaları, zina etmemeleri ve gizli dost tutmamaları halinde sahiplerinin izniyle onlarla evlenin, mehirlerini de güzelce verin. Evlendikten sonra bir fuhuş yaparlarsa, onlara hür kadınların cezasının yarısı uygulanır. Bu (cariye ile evlenme izni), içinizden günaha düşmekten korkanlar içindir. Sabretmeniz ise sizin için daha hayırlıdır. Allah çok bağışlayandır, çok merhametlidir. " [Nisa, 25]

 

Bu ayette geçen -tevl- ifadesi "genişlik" anlamındadır. Bununla kastedilen hür ve iffetli kadınlarla evlenme imkanıdır.

 

Ruyani şöyle demiştir: Bu ayette "anet" kelimesi ile özel anlam değil genel anlam kastedilmiştir. Buna göre bir kimse bir cariyeye olan güçlü meylinden ve onu çok sevmesinden dolayı zinaya düşmekten korksa, hür bir kadınla evlenme imkanı varsa o cariye ile evlenme hakkı yoktur; çünkü burada aşka itibar edilmez. Zira bu boş kalmaktan ve çok düşünmekten kaynaklanan bir tür heyecan halidir. Nice insan bununla sınanmış da sonradan iyileşmiştir.

 

Not:  Ruyanı, "evlenme imkanı varsa" ifadesini zikretmemiş olsa daha iyi olurdu; çünkü bu ifade, imkan bulamayan kimsenin cariye ile evlenmesinin caiz olmasını gerektirir. Bu ise umumi anlamda meşakkate itibar edilmesini ortadan kaldırır. Oysa evlenme imkanının bulunması, kişinin cariye ile evlenmesinin engellenmesi konusunda yeterlidir.

 

493. Yukarıdaki şart şunu gerektirmektedir: "Cinselorganı kopuk olan bir erkeğin bir dıriye ile evlenmesi hiçbir şekilde helal değildir:" Bu doğrudur; çünkü bu şahsın zina etmesi düşünülemez. Halbuki Ruyanı şöyle demiştir: Cinsel organı kopuk olan erkek ile iktidarsız erkeğin günaha girme korkusu bulunduğunda cariye ile evlenmesi helal olur.

 

İzzeddin b. Abdüsselam şöyle demiştir: "Doğuştan cinselorganı bulunmayan erkeğin cariye ile evliliğinin mutlak olarak caiz olması gerekir; çünkü onun açısından çocuğunu köleliğe maruz bırakma korkusu yoktur.

 

494. Cariye, kocasının cinselorganının kopuk olduğunu görüp nikahı feshetmek istese, koca ise bu durumun nikahtan sonra meydana geldiğini iddia etse bakılır:

 

> Bu mümkün ise cariye yalanlasa bile nikahın sahih olduğuna hükmedilir; çünkü cariyenin sözü, nikahın temelinden batıl olmasını gerektirmektedir .

 

> Bunun sonradan meydana gelmesi mümkün değilse, örneğin nikah akdi dün yapıldığı halde cinsel organ ın kopuk olduğu yer [çoktan] iyileşmiş ise nikahın batıl olduğuna hükmedilir.

 

495. Zinaya düşmekten korkan kişinin mülkiyetinde bulunan cinsel ilişkiye elverişli cariyeyi, ilişkide bulunmak üzere yataklık olarak edinmesi mümkün olsa veya emsal bir satım bedeli ödeyerek satın alması mümkün olsa, elindeki mal evlenmek için yeterli olmayıp cariye satın alabilecek kadar olsa, daha doğru görüşe göre böyle bir durumda zinaya düşme korkusu kesin olarak söz konusu olmadığından kişi cariye ile evlenemez; çünkü cariye varken artık onun zinaya düşmeyeceğinden emin olunur. Dolayısıyla çocuğunu köleliğe maruz bırakması konusunda bir zorunluluk yoktur. Diğer bir görüşe göre ise cariye ile evlenmesi helaldir; çünkü o, hür kadından daha düşüktür.

 

Nevevi, el-Muharrer'de olduğu ve benim de onun ifadesini açıklarken yaptığım gibi "cariye ile evlenemez" deseydi daha iyi olurdu; çünkü görüş ayrılığı bu konudadır, zinaya düşme korkusunun bulunup bulunmadığı konusunda değildir; zira bu durumda korkunun bulunmadığı kesindir.

 

Dördüncü Şart

 

496. Hür bir kimsenin bir cariye ile evlenmesinin hel al olmasının dördüncü şartı, evlenilecek cariyenin Müslüman olmasıdır. Buna göre Müslüman bir erkek, bir müslümana ait olsa bile ehli kitap bir cariye ile evlenemez. Çünkü ayette "mümin olan cariyelerinizden" [Nisa, 25] buyrulmuştur. Ayrıca böyle bir cariyede, her biri evliliğe engelolan "küfür" ve "kölelik" gibi iki özellik bir arada bulunmaktadır. Bu, "küfür" ve "bir kitaba bağlı olmamak" gibi iki özelliği barındıran Mecusi bir kadınla, Müslüman bir erkeğin evlenememesine benzer. 

 

Not:  Nevevi'nin, cariyenin efendisinin Müslüman olup olmamasının dikkate alınıp alınmayacağından bahsetmemesi bunun şart olmadığına işaret etmektedir ki daha doğru olan görüş budur; çünkü nikahlanılan kadın müslümandır. Diğer bir görüşe göre ise Müslüman bir çocuğu, kafir bir kimsenin kölesi kılma durumu söz konusu olacağından böyle bir evlilik yapılamaz.

 

497. Ehli kitaptan olan hür ve köle bir erkeğin, yine ehli kitaptan olan bir diriye ile evlenmesi [helalolur mu? Bu konuda iki görüş bulunmaktadır:]

 

Birinci görüş

 

Daha doğru görüşe göre helal olur; çünkü her ikisi de dince eşittir.

 

İkinci görüş

 

Müslüman hür bir erkek onunla evlenemediği gibi bunlar da evlenemez.

 

Not:  Rafii ve Nevevi, ehli kitap hür erkeğin, ehli kitaptan olan bir cariye ile evlenmesinin helal olması için "zinaya düşmekten korkmak" ve "hür bir kadınla evlenecek imkanının olmaması" gibi şartlardan bahsetmemişlerdir. Subki ve başkaları, tıpkı müslümanda olduğu gibi onda da bunların şart olduğunu anlamışlardır; çünkü bu görüşte olanlar ehli kitap olan cariye ile evlenme dışında ehli kitap erkeği Müslüman erkek gibi kabul etmişlerdir. Bana göre de böyledir. Oysa Bulkini şöyle demiştir: "Benim inancıma göre bu şartlar yalnızca hür mümin erkekler hakkında dikkate alınır."

 

Nevevi, er-Ravda'da şöyle demiştir: "Mecusi veya putperest olan hür erkeğin Mecusi veya putperest bir cariye ile evlenmesi tıpkı ehli kitap erkeğin ehli kitap kadınla evlenmesi gibidir."

 

Bu hükümler, onların [İslam mahkemelerine başvurarak] bizim hakimimizden böyle bir talepte bulunmaları halinde söz konusudur. Aksi takdirde -et - Ta'ciz adlı eserin şarihinin de belirttiği üzere- kafirlerin nikahları sahihtir.

 

498. [Müslüman bir köle, ehli kitaptan olan bir cariye ile evlenebilir mi? Bu konuda iki rivayet bulunmaktadır:]

 

Birinci rivayet

 

Meşhur rivayete göre Müslüman bir erkeğin ehli kitap bir cariye ile evlenmesi helal değildir; çünkü nikaha engelolan durum, cariyenin küfrüdür ki bu açıdan köle ile hür kimse birbirine eşittir. Bu, mürted ve Mecusi cariye ile evlenmek gibidir.

 

İkinci rivayet

 

Müslüman köle, ehli kitap cariye ile evlenebilir; çünkü her ikisi de kölelik bakımından eşittir.

 

499. Daha önce geçtiği üzere, cariye ile evlenmede cariyenin, onu niMhlayan kişiye vakfedilmemiş olması veya hizmet etmesinin vasiyet edilmemiş olması gerekir.

 

500. Bir kısmı köle, kalan kısmı hür olan cariyenin hükmü, bütünüyle köle olan cariye gibidir. Bu sebeple hür bir kimse ancak yukarıdaki şartlar dahilinde onunla evlenebilir; çünkü çocuğun bir kısmının köleliğe maruz bırakılması da sakılınması gereken bir şeydir.

 

Not:  Nevevi'nin mutlak ifadesinden anlaşıldığına göre, hür bir kimse, bir kısmı köle olan diriye ile evlenebilecek durumda olsa, tamamı köle olan diriye ile evlenmesi helalolur.

 

Cüveyni bu konuda tereddütlü bir ifade kullanmıştır; çünkü çocuğun bir kısmını köleliğe maruz bırakmak, tümünü bırakmaktan daha hafiftir.

 

Rafii, eş-Şerhu'l-kebir'de yasaklığın gerekçesini zikretmekle yetinmiştir. Zerkeşi'nin belirttiği üzere tercih e şayan olan da budur; çünkü köleliği [olabildiğince] azaltmak talep edilen bir şeydir. Şari' [Hüküm koyucu Allah], insanların hür olmasını istemektedir.

 

Bu görüş, "bir kısmı köle olan şahsın çocuğunun da bir kısmı köle olur" hükmüne dayalıdır ki tercih e şayan olan da budur. Ancak "böyle bir çocuğun tamamı -Rafii'nin bazı yerlerde tercih ettiği üzere- hürdür" görüşünü tercih ettiğimizde, o zaman bütünüyle cariye olan kadınla evlenmesi helalolmaz. Bundan anlaşıldığına göre kişi, cariyesinin çocuklarını bir şahsa vasiyet edip ölse, mirasçı da cariyeyi azat etse, bu cariye halen köle hükmündedir; onunla evlenmek için diğer şartların bulunması gerekir; çünkü çocukları köledir. Bununla birlikte doğuştan erkeklik organı bulunmayan bir erkek onunla evlenebilir. Hocam Remli buna dikkat çekmiştir.

 

Bir cariyenin çocukları kendisine vasiyet edilmiş olan kimseye kalan bu çocuklar kendiliğinden azat olur.

 

Kısmen cariye olan kadın nasıl ki bütünüyle cariye gibi kabul ediliyorsa kısmen köle olan kimse de tamamen köle gibidir. Bu kimse, hür bir kadınla evlenme gücü olduğu halde cariye ile evlenebilir. Cüveynı bu konuda ittifak bulunduğunu nakletmiştir.

 

501. Daha sonra Nevevi "başlangıçta göz yumulmayan bir şeye, devamda göz yumulur" genel kuralının uzantısı mahiyetinde bir hükümden bahsederek şöyle demiştir:

 

"Hür bir kimse, dıriye ile evlenmede dikkate alınan şartlara riayet ederek bir cariye ile evlendikten sonra maddı imkana kavuşsa veya zengin olduktan sonra hür bir kadınla evlense, cariyeyle olan nikahı fesholmaz."

 

Çünkü [bir şeyin] devamı [ilk olarak başlamasına göre daha] güçlüdür. Bu yüzdendir ki; ihram, iddet, irtidat gibi durumlar ilk olarak nikaha engelolduğu halde mevcut nikahın devamına engel teşkil etmez.

 

502. Yukarıda geçen nikaha ilişkin şartları taşımaması sebebiyle cariye ile evlenmesi helalolmayan bir kimse aym akitle bir hür bir de cariye ile evlense, örneğin kendisine "seni kızımla ve cariyemle evlendirdim" diyen birine "ikisinin nikahım kabul ettim" diye cevap verse cariyenin nikahı kesin olarak batılolur; çünkü onunla evliliğin helalolma şartı, hür bir kadının bulunmamasıdır. [Hür kadının nikah akdinin durumu konusunda İmam Şafii'ye ait iki görüş bulunmaktadır:]

 

Birinci görüş

 

Daha güçlü görüşe göre hür kadının nikah akdi batılolmaz. Bu, "akdin bölünmesi" görüşüne dayalıdır.

 

"Bir akitle evlense" ifadesi şu durumu dışarıda bırakmaktadır:

 

Bir kimse "seni kızımla bin dirheme evlendirdim ve seni cariyem ile yüz dirheme evlendirdim" dese, muhatap olan şahıs kızın nikahını kabul ettikten sonra cariyenin nikahını kabul etse veya yalnızca kızın nikahını kabul etse her iki durumda da kız ile yaptığı nikah akdi kesin olarak sahih olur. İcap ve kabulde kız ile cariyenin nikahı ayrı ayrı zikredildiğinde cariyenin nikahı daha önce zikredilirse yine kızın nikahı sahih olur.

 

Aynı şekilde cariye ile evlenmesi hel al olan kişi, onunla nikahı sahih olduktan sonra hür kadınla evlenmeyi kabul ettiğinde de böyledir. Veli, icapta bulunurken kızı ve cariyesini ayrı ayrı zikretmekle birlikte koca, her ikisini tek bir ifadeyle kabul etse veya tersi olsa, daha doğru görüşe göre her ikisi de ayrı ayrı zikredilmiş gibi kabul edilir.

 

Bir cariye ile evlenmesi helal olan kişi, cariye ve hür kadını aynı nikahta bir araya getirse, örneğin hür kadın, mehrin vadeli olmasına razı olsa o zaman cariye üzerindeki nikah akdi kesin olarak ortadan kalkmış olur; çünkü hür kadının üzerine cariye ile evlenilemeyeceği gibi cariye hür kadınla birlikte de bulunamaz; zira buna ihtiyaç bulunmamaktadır. Bu durumda hür kadının nikahı konusunda iki rivayet bulunmakta olup eş-Şerh u' s-sağır' de tercih e şayan görülen rivayete göre bu konuda iki görüş bulunmaktadır.

 

İkinci görüş

 

Hür kadının nikahı kesinlikle batıl olur; çünkü bu kişi tek tek nikah yapması caiz olan iki kadını aynı nikah altında toplamış ve bir anlamda "iki kız kardeşle aynı anda evlenen kişi" gibi olmuştur.

 

İlk görüşte olanlar, bununla iki kız kardeşi aynı nikahta toplama arasında şu farkın olduğunu söylemişlerdir: Hür kadının nikahı cariyenin nikahından daha güçlüdür. İki kız kardeşin nikahında ise "daha güçlü" diye bir şey söz konusu değildir.

 

Yapılan açıklamalardan anlaşılacağı üzere görüş ayrılığı, dıriye ile evlenmesi helalolan kimseye ilişkin olup bunun dışındaki hususlar cariye ile evlenmesi helalolmayan kimseyle ilgilidir. NevevI işte bu sebeple "cariye ile evlenmesi helalolmayan kimse" kaydını koymuştur.

 

Aynı şekilde cariye ile evlenmesi helalolan kişi hür değilse, hür ve cariye ile aynı anda evlendiğinde her ikisinin nikahı da sahih olur, aksi takdirde hür kadının nikahı sahih olur.

 

Bir ifadeden çıkan zıt anlamda bir ayrım söz konusu olduğunda bu reddedilmez.

 

Yukarıdaki farktan şöyle bir şeyanlaşılmaktadır: "Cariye ile evlenmesi helalolmayan kişi bir akitte biri hür diğeri cariye olan iki kadını nikahlasa, cariye üzerindeki değil hür kadın üzerindeki nikah sahih olur." Kimi el-Minhac şarihlerinin belirttiği üzere zahir olan budur.

 

503. Bir kimse aynı nikah akdinde bir Müslüman ve Mecusi kadınla evlense, Müslüman kadının nikahı emsal mehir karşılığında sahih olur.

 

504. Kişi tek bir akitte iki cariye ile evlense, tıpkı iki kız kardeşle aynı akitte evlenmede olduğu gibi akit kesin olarak batılolur.

 

Son Hükümler

 

Evli diriyenin doğurduğu çocuğun babası hür ve Arap olsa bile çocuk, cariyeye bağlı olarak onun efendisinin olur. Aynı şekilde çocuğun hür olmasını gerektirmeyen bir şüpheden veya zinadan doğan bir çocuk da böyledir.

 

Kişi başkasının ümmüvelediyle evlense, onun doğuracağı çocuk tıpkı annesi gibidir. Kişi, ümmüveledin çocuğunun hür olacağını düşünüyorsa el-Envar'da olduğu üzere çocuk hür olur. Bu durumda cariyenin efendisine çocuğun değerinin ödenmesi gerekir.

 

BİR SONRAKİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNK’E TIKLAYIN

 

3. KÜFÜR SEBEBİYLE OLAN ENGEL