NİKAH |
EVLENDİRME YÜKÜMLÜLÜĞÜ
Meşhur görüşe göre kişi
üzerine, baba ve dedelerinin iHetini koruması gereklidir.
Bu şöyle olur:
> Hür bir kadının
mehrini vermek,
> "Sen evlen, ben
sana mehir vereyim" demek,
> Kendisinin izniyle
onu hür bir kadınla evlendirip ona mehir vermek,
> Ona bir cariye veya
cariyenin satım bedelini vermek.
Bundan sonra, kadının ve
babanın masrafı çocuk üzerine gerekli olur.
Baba, cariye edinmeyi
değil evlenmeyi talep edemeyeceği gibi, üst düzey bir kadınla evlenmeyi de
talep edemez.
Baba ve çocuk ittifak
ederse, [hür kadınla evlenmek veya cariye satın almaktan] hangisini yapacağını
babası belirler.
Babanın [veya dedenin] karısı
öldüğünde veya nikah kadının irtidat etmesi sonucunda fesholduğunda veya koca,
kusur sebebiyle nikahı feshettiğinde yeniden evlendirilmesi gerekir. Daha doğru
görüşe göre bir özür sebebiyle boşadığında da böyledir.
Yalnızca mehir bulamayan
ve evlenmeye muhtaç olan kişinin evlendirilmesi zorunludur. İhtiyaç açık
olduğunda yemine gerek olmaksızın onun sözü kabul edilir.
Bir kimsenin, çocuğunun
cariyesi ile ilişkide bulunması haramdır. Mezhepte esas alınan görüşe göre
[ilişki gerçekleşirse] mehir gerekir, had gerekmez. Cariyeyi hamile bırakırsa,
çocuk hür olur ve nesebi ona bağlanır. Cariye, oğlunun ümmüveledi ise babanın
ümmüveledi olmaz, aksi takdirde [yani cariye oğlun ümmüveledi değilse] babanın
ümmüveledi olur, bu durumda mehirle birlikte carlyenin değerini ödemesi
gerekir, daha doğru görüşe göre çocuğun değerini ödemez.
Oğulun o cariye ile
evlenmesi haram olur.
Bir kimse, cariye ile
evlenmesi an itibariyle helal olmayan babasının [cariye olan] karısına sahip
olsa, daha doğru görüşe göre [cariye ile efendinin babası arasındaki] nikah
fesholmuş olmaz.
Kişi, mükatebinin
carlyesi ile evlenemez. Mükatep köle, efendisinin [cariye olan] karısına sahip
olduğunda, daha doğru görüşe göre nikah fesholur.
687. [Mezhep içinde]
meşhur görüşe göre; İster erkek, ister kadın isterse çift cinsiyetli olsun,
hatta kafir bile olsa, hür ve zengin durumda bulunan bir kimse üzerine, hür ve
fakir bulunan babasının ve yine belirtilen şartlarda olması halinde her iki
taraftan [anne ve baba tarafından] dedelerinin iffetini koruması gereklidir.
Çünkü bu da tıpkı nafaka
ve giyecek gibi onların önemli ihtiyaçlarındandır. Ayrıca bunu yapması, onları
ölüme götürecek zina suçunu işlemeye maruz bırakmamak içindir.
Çocuğun bunu yapmaması,
babalık hakkına saygıyla bağdaşmadığı gibi, dince emredilen "iyi
geçinme" kapsamında da görülmez. Ayrıca kısas cezasında aslı [babayı]
hayatta bırakmak için fer'in [çocuğun] canının gitmesine katlanılıyorsa fer'in
malının telef olmasına haydi haydi katlanılır.
Tahric yoluyla ortaya
konan diğer bir görüşe göre ise usul, fer'inin iHetini korumakla yükümlü
olmadığı gibi çocuğun da bunu yapması gerekli değildir.
688. Yukarıda belirtilen
kayıtlarla şunlar dışarıda bırakılmıştır:
> Fakir çocuk,
babasının iffetini korumakla yükümlü değildir.
> Zengin kişi,
kendisinin üst soyu [baba, dede ... ] olmayan kimsenin iHetini korumakla
yükümlü değildir.
> Kişi, baba ve
dedeler dışındaki asıllarının iHetini korumakla yükümlü değildir.
> Kişinin erkek üst
soyları ile dişi üst soyu arasında şu fark vardır: Erkeğin iHetini koruma
sorumluluğu kendisi üzerine gerekli olup bunu fer' üstlenmektedir. Dişiyi
[velisinin] evlendirmesi ise o bayanın bir yükümlülüğü değil hakkıdır.
> Kişi hür olmayan,
can dokunulmazlığı olmayan, kendi iffetini koruyabilecek derecede maddi varlığa
sahip olan üst soylarının iffetini korumak zorunda da değildir.
689. Kişinin iffetinin
korunması gereken iki dedesi bir arada bulunsa, fer'in malı her ikisi için de
yetiyorsa her ikisinin iHetini koruması gerekir, aksi takdirde fer' e daha uzak
olsa bile asabelik sebebiyle babanın babası daha önceliklidir. Örneğin babanın
babasının babası, annenin babasına göre öncelik sahibidir.
Her ikisinde de asabelik
söz konusu değilse daha yakın olana öncelik verilir.
Her ikisi de eşitse; örneğin
babaannenin babası ve annenin babasının babası gibi olursa, daha doğru görüşe
göre -hakime gitmeksizin dahi olsa- aralarında kur'a çekilir.
690. Fer'ler birden
fazla olup yalnızca erkeklerden veya yalnızca bayanlardan oluşuyorsa onlar
üzerindeki iffetlendirme yükümlülüğü eşittir. Fer'ler erkek ve bayanlardan
oluşuyorsa itimad edilen görüşe göre nafakada olduğu gibi burada da mirastaki
paylarına göre sorumluluk söz konusu olur.
691. iffetlendirme şu
şekillerde olur:
1) Kişinin, üst soyuna
[aslına] kendisinin iffetini koruyacak hür bir kadın mehri vermek,
2) Kişinin, üst soyuna
"sen evlen, ben sana mehrini vereyim" demek,
3) Onun izniyle onun
adına hür bir kadınla nikah akdi yapıp onun mehrini vermek,
4) Babasına, onun için
helalolacak bir cariye temlik etmek
5) Veya cariyenin satım
bedelini temlik etmek.
Çünkü iffetlendirmenin
amacı, bu sayılanların her biri ile gerçekleşmektedir.
692. Oğul babasına /
dedesine mehir veya [cariye almak için] satım bedelini [daha önce değil] ancak
nikah akdi veya satın alma sonrasında verme hakkına sahiptir.
693. Yapılan
açıklamalardan anlaşılacağı üzere;
> Oğul babasını
çirkin bir ihtiyar veya kusurlu kadınla evlendiremez; çünkü bu kadın onu
iffetlendiremez. Nitekim kişi, yutulamayacak şekilde bozuk olan yiyeceği de
babasınaidedesine nafaka diye yediremez.
> Oğul babasını
cariye ile de evlendiremez; çünkü babanın alt soyunun [yani oğlunun] malının
bulunması, onun cariye ile evlenmesine ihtiyaç bırakmaz. Ancak babanın alt soyu
ancak bir cariyenin mehrini ödeyebilecek durumdaysa o zaman cariye ile
evlendirmesi gerekir.
Not: İffetlendirmenin yukarıdaki beş seçenekten
biri seçilerek yapılması, tasarrufları kısıtlanmamış bulunan alt soy hakkında
geçerlidir. Bunun dışındaki alt soya gelince; onun velisinin, ihtiyacı
giderecek en az harcamayı yapması gerekir. Ancak farklı bir uygulamayı zorunlu
kılan bir hakim varsa o zaman durum farklı olur.
Alt soy, üst soyuna bir
cariye veya onu satın alabilecek para veya mehir olarak ödeyeceği parayı temlik
ettikten sonra üst soy zenginleşse, alt soy verdiğini üst soyundan geri alamaz;
çünkü bunu ihtiyaç anında ona temlik etmiştir. Bu, alt soy tarafından temlik
edilen nafakanın üst soy tarafından zengirileşinceye kadar yenilmemesine
benzer. Bu hüküm, alimlerin "nafaka bir temlik değil
yararlandırmadır" ifadeleriyle çelişmez; çünkü o söyledikleri, nafaka
borçlusunun bunu temlik etmediği konu ile ilgilidir.
694. Bundan sonra her
ikisinin yani babanın ve babayı iffetlendirmek için onun evlendirildiği hür veya
cariyenin nafakası çocuk üzerine gereklidir.
Nevevi kendi el
yazısıyla "ikisinin" [anlamına gelen ... (hüma) zamirini] yazmıştır.
Bazı nüshalarda ise [yalnızca kadın için kullanılan Vo] (ha) zamiri
bulunmaktadır ki bunun anlamı "babanın evlendirildiği kadın"
demektir. Bu, el-Muharrer'dekine uygun olup Subkl'nin dediğine göre daha
yerinde bir ifadedir. Çünkü babanın nafakasının çocuk üzerine gerekli olması
ilgili konuda zaten belirtilmektedir. Babanın evlendirildiği kadının nafakasına
gelince; bu çocuk üzerine gerekli olmuştur; çünkü bu da babanın iffetini
korumak için yapılan bir şeydir.
Et-Tevşih adlı eserde
şöyle denilmiştir:
"Burada kesin doğru
olan, yalnızca kadının nafakasının verilmesi[ni belirten ha zamirinin
getirilmesi]dir. Çünkü babanın iHetini korumak, onun nafakasını vermeyi
gerektirmez, zira baba nafakasını kazanacak gücü bulunduğu halde evlenme
imkanına sahip olmayabilir.
Ayrıca, alt soy, üst
soyunu evlendirmemiş olsa bile herhalükarda onun nafakasını zaten vermekle
yükümlüdür. "
695. "Masraf"
ile kastedilen nafaka ve giyecektir.
Beğavı temel gıda
maddesi olmayan yiyecekleri [katık] ve hizmetçi nafakasını istisna etmiş ve
"bunların olmaması muhayyerlik hakkı vermez" demiştir.
Rafii ise şöyle
demiştir: "Çocuk, babaya lazım olan şeyleri üstlenir" ifademize
kıyasla katık ve hizmetçi nafakasının da çocuk üzerine gerekli olması
muhtemeldir; çünkü baba fakir olduğunda bunlar da onun için gerekli olur.
Bu görüş [Beğavl'ninkine
göre] daha uygundur.
Not: Kişinin üst soyu, onun iffetini koruyamayacak
yaşlı bir kadın veya küçük bir kızla evliyse, alt soyun onu iffetlendirmesi
gerekir. Böyle bir durumda üst soyu evlendirdiğinde alt soy üzerine iki nafaka
değil yalnızca bir nafaka gerekli olur. Alimler nafaka bölümünde şöyle
demişlerdir: "Babanın iki karısı olsa çocuk yalnızca bir nafakayı ödemekle
yükümlü olur. Bu bir nafakayı baba iki karısına böler." Bu hüküm bizim
meselesimizi de kapsamaktadır. Ancak İbnü'r-Rif'a bu konuda şöyle demiştir:
"Nafakanın nineye verilmesi zorunludur, böylece ona düşen nafaka miktarı
bir müddün altına düşmek suretiyle onun nikahı feshetmesi önlenmiş olur."
696. Baba, diriye
edinmekten uzak durup evlenmeyi dayatamayacağı gibi bunun aksini de yapamaz;
çünkü burada babanın ihtiyacının giderilmesi istenmektedir. Bu ise hem
evlendirme hem de cariye edinme yoluyla giderilebilir.
697. Baba;
evlendirileceği kadında veya kendisine verilecek diriyede güzellik, şeref gibi
üstün özellikler bulunmasını şart koşamaz. Bunu belirlemek çocuğa aittir; çünkü
babanın bunu dayatması çocuğu zor duruma düşürebilir. Oysa amaçlanan şey bunun
yapılmasına gerek olmadan da sağlanabilir. Bu yüzden çocuğun babasına [nafaka
olarak] lüks yemekler yedirmesi de gerekmez.
698. Baba ve çocuk mehir
veya diriye satın alma bedeli konusunda ittifak ederse, hangisini yapacağını
belirlemek babaya ait olur; çünkü bu onun iffetlendirilmesine daha uygun olup
çocuk için de bunda bir zarar söz konusu değildir.
699. Babanın evlendiği
kadın veya edindiği cariye ölürse veya evlendiği kadının irtidat etmesiyle
nikah akdi kendiliğinden fesholsa babanın iffetini korumak amacıyla yeniden
[evlendirme veya cariye almanın] yapılması gerekir. Çünkü bu durumda karısının
ölmesi durumunda olduğu gibi baba mazurdur. Ancak nikah, babanın irtidat
etmesiyle fesholursa bu, bir özür yokken babanın karısını boşamasına benzer.
Anlaşılacağı üzere karı-kocanın birlikte irtidat etmesi, kocanın irtidat etmesi
gibidir.
700. Koca, karısındaki
bir kusur sebebiyle nikah akdini feshettiğinde de çocuğun onu yeniden
evlendirmesi gerekir.
Bundan, kocadaki kusur
sebebiyle kadının nikahı feshetmesi halinde, kocanın yeniden evlendirilmesi
gerektiği evleviyetle anlaşılmaktadır. Böyle olunca bazı şarihlerin şu
sözlerine de gerek olmaz: "Hükmün her iki feshi de kapsaması için Nevevi'nin,
veya nikah akdi feshedilirse demesi daha iyi olurdu."
701. Süt emzirme
sebebiyle nikah akdinin fesholması da irtidat sebebiyle fesholması gibidir.
Örneğin kişi küçük bir kızla evli olsa, kendisini iffetlendiren büyük kadın bu
küçük kızı emzirse [her iki karısı da bu kişiye haram olur]; çünkü bu durumda
büyük kadın, kişinin karısının [süt] annesi olmuş olur.
702. Anlaşmazlık veya
şüphe gibi bir özür sebebiyle karısını boşayan veya dıriyesini azat eden
kişinin, oğlu tarafından yeniden evlendirilmesi gerekir mi? Bu konuda mezhep
içinde iki görüş bulunmaktadır:
Birinci görüş
Daha doğru görüşe göre
ölüm durumunda olduğu gibi bu durumda da oğlun babasını yeniden evlendirmesi
gerekir.
İkinci görüş
Yeniden evlendirmesi
gerekmez; çünkü baba nikahı kendi isteğiyle kasten ortadan kaldırmıştır.
703. Baba, özürsüz
olarak karısını boşadığında veya cariyesini azat ettiğinde oğlun onu yeniden
evlendirmesi / cariye vermesi gerekmez; çünkü mevcut duruma son veren
kendisidir.
Şu sorulabilir: Cariye nasıl
özür sebebiyle azat edilebilir ki? Efendinin onu satması ve başkasıyla
değiştirmesi mümkündü.
Buna şöyle cevap
verilebilir: Bu, ümmüveled hakkında düşünühebilir. Onun dışındaki cariyeye
gelince, her ne kadar alimlerin ifadesinin zahirinden mutlak azat etme
anlaşılsa bile, kişi onu azat etme konusunda mazur değildir.
Oğulun babasını yeniden
evlendirmesinin gerekli olduğu durum, rk'ı olmayan boşamadadır. Rk'ı olan
boşamada ise nikahın yenilenmesi ancak ayrılık [beynunet] gerçekleştikten sonra
olur.
Not: Görüş aynlığı, boşamanın baba tarafından
gerçekleştirilmediği duruma ilişkindir.
Şayet baba boşamışsa
alimlerin ittifakıyla çocuğun onu yeniden evlendirmesi gerekmez.
Bu, babanın, çocuk
tarafından verilen nafakayı tekrar telef etmesine benzer. Sefihin nikahında
bunun tanımı geçmişti.
Böyle bir durumda çocuk
babasına bir cariye vererek bu cariyeyi azat etmesini engelleme konusunda ona
kısıtlama getirilmesini hakimden talep eder. Bunu Kamuli söylemiştir.
704. çocuğun babasını
evlendirmesi / cariyelendirmesi ancak iki şartla gerekli olur:
Birinci şart
Babanın [hür kadınla
evlenecek] mehri veya cariye satın alacak parayı bulamaması.
Çünkü buna güç
yetirebilen kişinin çocuğuna ihtiyacı yoktur. Baba çalışıp kazanarak bunu yapabilecek
güçte ise Ebu Ali'nin belirttiğine göre çocuğun bunu yapması gerekmez. Bu,
eş-Şerhu 'ssağır'de tek görüş olarak belirtilmiştir.
Eş-Şerhu'l-kebir'de ise
"nafaka konusundaki görüş ayrılığının burada da geçerli olması
gerekir" demiştir. Yani o konudaki doğru görüş doğrultusunda burada da
baba, çalışıp kazanmakla yükümlü tutulamaz.
Nafaka ile buradaki konu
arasındaki fark şudur: Nafaka tekrarlandığından üst soyun çalışıp kazanması zor
olur, mehir ve cariye satın alacak para ise böyle değildir. Ayrıca insan
bünyesi nafaka olmaksızın varlığını devam ettiremez.
705. Kişi, hür bir
kadınla emsal mehirden daha düşüğünü ödeyerek evlenmeye veya emsal satım
bedelinden daha düşüğünü ödeyerek bir cariye satın almaya güç yetirebilse,
çocuğun onu evlendirmesi! cariyelendirmesi gerekmez.
706. Kişi maddi imkanı
varken mehri borçlanmak suretiyle evlense zifaf öncesinde mehri ödeyemez duruma
gelse ve kadın da mehrini almadıkça kocası ile birlikte olmaktan kaçınsa [ne
olur?] Bulkini şöyle demiştir:
Babanın iffetlenmesi
[ancak] böyle olacağından babasının evlilik mehrini ona vermesi gerekir. Mevcut
kadın için mehir ödemek, başka bir kadın için [mehir vermeye] uğraşmaktan daha
uygundur. Buna göre baba fakirken evlense ancak çocuğundan kendisini
iffetlendirmesini talep etmemiş olsa daha sonra bunu talep etse çocuğun bunu
yerine getirmesi gerekir. Özellikle de evlenilen kadın, kocanın maddi zorluk
içinde olduğunu bilmiyorsa ve nika.hı feshetmek istiyorsa.
Hocamız Zekeriya
el-Ensarı'nin de belirttiği üzere bütün bunlar, çocuğun, babasına layık bir
kadının emsal mehrine güç yetirebildiği durumda gerekli olur.
İkinci şart
[Çocuğun üzerine
babasını evlendirmek / cariyelendirmek ancak] babanın nikaha muhtaç olması,
yani zinaya düşme korkusu bulunmasa bile cinsel ilişki konusunda istekli olması
veya küçük kız veya çirkin yaşlı bir kadın gibi kendisini iffetlendirmeyen
biriyle evli olması durumunda gerekir.
707. Cinsel istek
duyduğunu söylediğinde sözü kabul edilmeyecek olan kişinin, çocuğundan
kendisini evlendirmesini! cariyelendirmesini istemesi haram olur. Örneğin
kişinin bekar kalması ona zarar vermiyor ve bekarlığa sabretmek zor olmuyorsa
çocuğun onu evlendirmesi gerekmez.
İbnü'r-Rif'a şöyle
demiştir: Kişi cinsel ilişki değil de hastalıkta kendisine hizmet edilmesi
sebebiyle evlendirilmeye ihtiyaç duyuyorsa [çocuğunun onu] evlendirmesi
gerekir.
Subki'nin, "ihtiyaç
kesinleşmişse bu görüş doğrudur" ifadesi aynen dediği gibidir. Ancak bu
tür evlendirmeye "iffetlendirme" denilemez.
708. Baba, cinsel
iktidarsızlık veya cinselorganının kopuk olması sebebiyle cinsel ilişkiye
ihtiyaç duymamakla birlikte başka türlü sevişmeye ihtiyaç duyuyorsa çocuğun onu
evlendirmesi gerekmez. Bu, alimlerin sözlerinin zahirinden anlaşılmaktadır.
Zerkeşi bunu tercih etmiştir.
709. Üst soyun evlenmeye
ihtiyacının olduğu açıkça belli oluyorsa bu konuda onun sözü yemin etmeye gerek
olmaksızın kabul edilir; çünkü böyle bir durumda ona yemin ettirmek ona olan
saygıyla bağdaşmaz. Ancak görünür durum onu yalanlıyorsa örneğin şiddetli felç
olan veya [etleri] pörsümüş olan bir kimse evlilik talebinde bulunursa Ezra!'
nin belirttiğine göre bu durumda onun isteğine cevap verilmemesi veya kendisine
yemin ettirilmesi ihtimal dahilinde olur.
710. Baba ve yukarıya
doğru üst soyların, çocuğunun cariyesiyle ilişkide bulunması haram olup bu
konuda icma bulunmaktadır.
Çünkü Yüce Allah şöyle
buyurmuştur: "[Onlar ırz ve iffetlerini korurlar] ancak eşleri ve
ellerinin altında bulunan cariyeleri müstesna." [Mü'minun, 6] çocuğun
cariyesi, ne kişinin karısı ne de kendi elinin altındaki cariyesi değildir.
Not: Nevevi'nin "çocuğu" ifadesi,
el-Muharrer'deki "oğlu" ifadesinden daha uygundur; çünkü bu konuda
erkekle başkası arasında fark yoktur.
711. [Baba, çocuğunun
cariyesi ile ilişkide bulunduğunda hüküm ne olur? Bu konuda iki rivayet
bulunmaktadır:]
Birinci rivayet
Mezhepte esas alınan
görüşe göre cinsel ilişki durumunda baba, çocuğuna cariyesinin emsal mehrini
öder. Bu cariye, adamın oğlunun ilişkide bulunduğu cariye olsun ya da olmasın,
oğlun ümmüveledi olsun ya da olmasın, hatta kendi isteği ile ilişkiye girmiş
olsa bile hüküm böyle olup bunun gerekçesi ileride açıklanacak olan iki
şüphedir. Çünkü bu, şüphe yoluyla olan bir ilişki olup bundan dolayı mehir
gerekir. Bu, yabancı birinin cariyesiyle şüphe yoluyla ilişkide bulunmaya
benzer. Baba zengin ise mehir kendisinden derhal alınır, değilse
zenginleşinceye kadar zimmetinde borç olarak kalır. Maverdl'nin belirttiğine
göre [şayet cariye ilişki öncesinde bakire ise] bekareti giderme sebebiyle tazminat
ödemesi de gerekli olur.
Babaya bu ilişki
sebebiyle had uygulanması gerekli olmaz; çünkü onun çocuğun malı üzerinde
mülkiyetinin bulunduğuna dair bir şüphe söz konusudur. İbn Hibban'ın sahihinde
rivayet ettiği bir hadiste Hz. Peygamber (s.a.v.) bir kişiye "sen de malın
da babanındır" buyurmuştur. (Sahih-i İbn Hibban, el-Birr ve'l-ihsan, 410.
hadis)
Bundan dolayıdır ki baba
çocuğun malını çaldığında eli kesilmez, çocuğunu öldürdüğünde kendisine kısas
uygulanmaz.
Ayrıca burada babanın
yaptığı fiil cinsinden olan evlendirme / cariyelendirme şüphesi bulunmaktadır.
Not: Nevevi'nin yalnızca had cezasının
uygulanmayacağından bahsetmesi tazir cezası uygulanmasının gerekli olduğunu
düşündürmektedir ki daha doğru görüş böyledir. Nitekim kişi had cezasını ve
kefareti gerektirmeyen sair suçları işlediğinde de durum böyledir. Bu tazir,
Rafil'nin belirttiği üzere çocuğun hakkı sebebiyle değil Allah hakkı
sebebiyledir.
İkinci rivayet
Diğer rivayette yer alan
ikinci görüşe göre, [çocuğunun cariyesiyle ilişkide bulunan baba] böyle bir
ilişkinin haramlığı kendisine kapalı olmayacak bir kimse ise ona had cezası
uygulanması gerekir. Bu durum kendisi açısından kapalı kalabilecek bir kimse
ise Ezra! ve başkalarının belirttiğine göre o zaman kesinlikle had cezası
uygulanmaz.
712. [Oğula ait olan ve
babanın ilişkiye girdiği] cariye ile oğul ilişkiye girmemiş ise bu cariye oğula
ebediyen haram olur; çünkü o, babanın ilişkiye girdiği bir kadındır. Oğul o
cariye ile ilişkide bulunmuşsa hem baba hem de oğla ebediyen haram olur; çünkü
her ikisinin de ilişkide bulunduğu bir kadındır. Oğulun o cariye üzerindeki
mülkiyeti, baba tarafından hamile bırakılmamış olduğu sürece geçerli olur.
Kafir bile olsa baba, onun ilişkisiyle cariyenin haram olmasından ötürü oğluna
cariyenin değerini tazmin etmez.
Şöyle bir itiraz söz
konusu olabilir: Bir kimse babasının veya oğlunun karısı ile şüphe yoluyla
ilişkide bulunursa, kadının kocasının artık o kadından [ilişkide bulunarak] yararlanması
sona erdiğinden onun mehrini ödemesi gerekir. Burada da böyle olmalıydı.
Buna şöyle cevap
verilir: Cariye edinmedeki en büyük amaç olan "malolma" özelliği onda
devam etmektedir. Çocuk için ortadan kalkan şey yalnızca cariye ile ilişkinin
helalliği olup bunun mali bir değeri yoktur. Nitekim şu da bunu gösterir:
Kişinin satın aldığı cariye kendi kız kardeşi çıksa onu [satıcıya] geri
veremez. Evlilikte ise ortadan kalkan helallik evliliğin asıl amacı olduğundan
bunun malı bir değeri vardır. Bu yüzden kişinin [cariye olan] kız kardeşini
satın alması caiz olduğu halde onunla evlenmesi caiz değildir.
Yukarıda zikredilene
göre kişi erkek kardeşinin cariyesi ile evlendiğinde baba bu cariye ile
ilişkide bulunsa babanın; biri cariyenin sahibine diğeri de kocasına olmak
üzere iki mehir ödemesi gerekir.
713. Bütünüyle veya
kısmen köle olan babanın başkasının cariyesiyle şüphe yollu ilişkide bulunması
durumunda olduğu gibi bütünüyle hür olan baba, cinsel ilişki sonucu çocuğunun
cariyesini hamile bıraksa; burada da şüphe bulunduğundan çocuk hür ve nesebi de
babaya bağlı olur.
714. Nevevi'nin mutlak
ifadesinden anlaşıldığına ve İbnü'lMukrl'nin açık ifadesine göre, belirttiğimiz
gerekçeye binaen her ikisi [yani hem baba hem de çocuğu] mükatep olduğunda da
hüküm böyledir. Kadı Hüseyin ise Ta'[fk adlı eserinde "mezhepte sahih olan
görüşe göre kısrrlı kölenin çocuğu köledir" demiştir. Bulkini de bunun
tercihe şayan görüş olduğunu belirtmiştir.
715. çocuğun hür olduğu
görüşü kabul edildiğinde çocuğun değeri, belirtilen kişinin zimmetinde olur;
çünkü çocuğun hür olmasında onun bir seçimi söz konusu değildir.
716. Kısmı köle olan
kimseden, ondaki hürriyetin oranı miktarınca derhal ödeme yapması istenir, köle
olan diğer kısmı itibarıyla ise azat edildikten sonra istenir. Tamamı köle olan
kimse ise bunun aksine olup ondan çocuğun değeri ancak azat olduktan sonra
istenir; çünkü onun mülkü yoktur.
717. Mükatebe gelince,
bu konuda uygun olan, ondan çocuğun değerinin derhal istenmesidir; çünkü onun
mülkiyeti vardır.
718. Mehre gelince;
> Köle onunla zorla
ilişkiye girmişse diyeti gerektiren suçlarda olduğu gibi burada da mehir onun
rakabesi üzerine gerekli olur .
> Cariye kendi
isteğiyle onunla birlikte olmuşsa, iki görüş içinden tercih e şayan olanına
göre -ki bu görüş el-Envar'da tek görüş olarak belirtilmiştir- hüküm yine
böyledir.
719. Oğula ait olup baba
tarafından ilişkiye girilmiş olan cariye oğlun ümmüveledi ise [bu ilişki
sonucunda] babanın ümmüveledi haline gelmez; çünkü ümmüveledlik nakledilmeye elverişli
değildir.
720. Ümmüveledliğin
aksine kitabet akdi feshedilmeye elverişli olduğundan cariye, oğlun mükatebi
olsa babanın onu ümmüveled kılması geçerli olur mu yoksa kitabet akdinin
nakledilmeye elverişli olmaması sebebiyle olmaz mı? Kaffal'in fetvalarında tek
görüş olarak belirttiğine göre ilk görüş daha uygundur. Harezm! de bu görüşü
tercih etmiştir. Herevi ise ikincisini tek görüş olarak belirtmiştir.
721. Babanın ilişkiye
girdiği [ve bu ilişki sonucunda hamile kalıp çocuk doğuran] cariye oğlun
ümmüveledi değilse [babanın ümmüveledi olur mu? Bu konuda İmam Şafii'ye ait iki
görüş bulunmaktadır:]
Birinci görüş
Daha güçlü olan görüşe
göre, babanın iHetini koruma şüphesi bulunduğundan [kendisinde hiçbir şekilde kölelik
bulunmayıp] bütünüyle hür olan babanın ümmüveledi olur. Cariyenin; oğlun
ilişkide bulunduğu veya müdebber kıldığı yahut azat olmasını şarta bağladığı
yahut da menfaati kendisine vasiyet edilmiş birisi olması arasında fark yoktur.
Yine çocuğun sefihlik, çocukluk veya akıl hastalığı sebebiyle kısıtlanmış olup
olmaması, baba ile aynı dinden olup olmaması arasında da fark yoktur.
722. Kişi, çocuğunun
evli haldeki cariyesini ümmüveled kılsa, tıpkı efendinin ümmüveled kılması gibi
bu işlem geçerli olur. Bu durumda hamilelik süresince bu cariye kocasına haram
olur.
723. Baba, bütünüyle hür
değilse bu durumda onun cariyeyi ümmüveled kılması geçerli olmaz; çünkü köle
olan kişi malik olamaz. Mükatep olan bir kimse cariyesini hamile bıraktığında
bu cariye onun ümmüveledi olmuyorsa, kişinin çocuğunun diriyesi evleviyetle
onun ümmüveledi olmaz.
724. Kısmen köle olan
kişi cariyesini hamile bıraktığında [ne olur?] Hocamız Zekeriya el-Ensarı
hükmün yine böyle olacağını söylemiş olmakla birlikte el-Minhac'ın son
bölümünde geleceği üzere tercihe şayan olan görüşe göre bu durumda ümmüveled
olur.
Arada şu fark vardır:
Kişinin çocuğunun cariyesi ile ilişkide bulunması halinde bir şüphe söz konusu
değildir; çünkü çocuğun [köle durumda olan] babasını [evlendirmek veya cariye
vermek yoluyla] iffetlendirmesi gerekli değildir. Ancak kişinin kendi cariyesi
ile ilişkide bulunmasına gelince, onun cariye üzerindeki mülkiyeti tamdır.
725. çocuğun cariyesi,
babanın ümmüveledi olduğunda babanın oğluna cariyenin mehri ile birlikte
değerini ödemesi daha güçlü görüşe göre gerekli olur; çünkü mehir ve değer
farklı iki sebeple gerekli olmuştur. Mehir ilişki sebebiyle, cariyenin değeri
ise ümmüveled kılınması sebebiyledir.
Not: Baba ister cinselorganının sünnet bölümünü
diriyenin cinsel organı içine sokmadan önce ister daha sonra boşalsın cariyenin
değerini ödemesi belirtilen sebeple gerekli olur.
Mehrin gerekli olması
ise Cüveyni'nin belirttiği ve Rafii ile Nevevi'nin onayladığı üzere boşalmanın,
cinselorganı soktuktan sonra gerçekleşmesi halindedir. Boşalma cinselorganı
soktuğu anda gerçekleşire mehri gerektiren durum hamileliğe bitişik olacak ve
mehir de çocuğun değeri gibi kabul edilmiş olacaktır.
726. [Baba, çocuğunun
cariyesini hamile bıraktığında doğacak çocuğun değerini cariye sahibi olan
çocuğuna ödemekle yükümlü müdür? Bu konuda iki görüş bulunmaktadır:]
Birinci görüş
Daha doğru görüşe göre
çocuk sağ olarak doğarsa babanın, çocuğun değerini ödemesi gerekli değildir.
Çünkü baba, cariyenin değerini çocuk o cariyenin bir parçası iken ödemeyi
üstlenmiştir. Cariyenin mülkiyeti ise hamilelik gerçekleşmeden babaya intikal
ettiğinden hamilelik ancak cariye, babanın mülkiyetindeyken gerçekleşmiştir.
İkinci görüş
Şüphe yoluyla olan
ilişkide olduğu gibi burada da gerekir.
Bu görüş,
"cariyenin mülkiyeti hamilelikten sonra intikal eder" görüşüne
dayanmaktadır.
Ölü olarak annesinden
ayrılan çocuğun kıymetini ödemenin gerekli olmadığı ittifakla kabul edilmiştir.
Bir suç sebebiyle çocuk düşmüşse ZerkeşI'nin belirttiği üzere bu durumda
"aldatılan kişi" konusundaki hükmün geçerli olması gerekir.
Not: Babanın cariyesi ile çocuğun ilişkide
bulunması, yabancının ilişkide bulunması gibidir. Şayet ilişki şüphe ile gerçekleşmişse
örneğin onu kendi cariyesi veya hür olan karısı zannederek gerçekleşmişse bu
ilişkiden doğacak çocuk hür olur, kişi doğacak çocuğun değerini babaya öder.
Kişi, başkasının cariyesi olan karısıyla ilişkide bulunduğunu zannederek
babasının cariyesiyle ilişkide bulunsa çocuk köle olarak doğar.
Çocuk haramlığı bilerek
böyle bir ilişkide bulunmuşsa iffetlendirme ve mülkiyet şüphesi bulunmadığından
kendisine had cezası uygulanır. Bu, hırsızlık gibi değildir zira hırsızlıkta
çocuk babasının malını çaldığında eli kesilmez, çünkü [çaldığı şeyin babası
tarafından kendisine] nafaka [olarak verilmesi] şüphesi bulunmaktadır. Cariye
ile zorla ilişkide bulunmuş sa mehir de ödemesi gerekir, aksi takdirde mehir
ödemez.
Çünkü Hz. Peygamber
(s.a.v.) "zina eden kadın için mehir yoktur" buyurmuştur.(Buhari,
Buyu', 2237; Müslim, Müsakat, 3985)
Bundan şu anlaşılır:
Kişi dıriyesini zina etmeye zorlasa, hadisin mefhum-i muhalifinden
anlaşıldığına göre mehir ödenmesi gerekli olur.
Cariye bu ilişkiden köle
olan ve nesebi onunla ilişkide bulunan kişiye bağlanan bir çocuk dünyaya
getirse bu çocuk dedesinin mülkiyetine girdiğinden kendiliğinden azat olur.
Adamın oğlunun, çocuk
köle olarak doğdu diye onun değerini ödemesi gerekli olmaz.
727. Bütünüyle hür olan
bir kişinin nesepten çocuğu olan bir kimsenin cariyesi ile evlenmesi haramdır;
çünkü bu onun kendi cariyesi gibidir. Zira onun çocuğun malında "çocuğu
tarafından iffetlendirilme" ve "nafaka alma" hakkı bulunduğu
için hakkı bulunmaktadır.
728. Bütünüyle hür olmayan
baba ise evlenebilir; çünkü bu durumda olan kişiyi çocuğunun iffetlendirmesi
gerekmez. Yine belirtilen gerekçeyle süt çocuğunun da onu iffetlendirmesi
gerekmez.
729. Bütünüyle hür olan
çocuk, bir cariye ile evlenmek için gerekli olan şartları taşıyorsa babasının
ve annesinin cariyesi ile kesin olarak evlenebilir; çünkü [baba ve annenin
çocuğu] iffetlendirmesi gerekli değildir.
730. Bir cariye ile
evlenmek için gerekli şartları taşıyarak cariye ile evlenen kimsenin oğlu,
babasının evlendiği cariyeyi satın alsa, o satın aldığı esnada baba
kendiliğinden zenginleşmek veya çocuğunun zenginliği dolayısıyla zenginleşmiş
sayılmak yönüyle cariye ile evlenmesi helal olmayan bir duruma gelse [elinin
altındaki diriye ile olan mevcut evliliği sona erer mi? Bu konuda mezhep içinde
iki görüş bulunmaktadır: ]
Birinci görüş
Daha doğru görüşe göre
nikah akdi fesholmaz; çünkü mevcut nikahın devam etmesi asıldır. Devamda,
başlangıçta var olmayan bir kuvvet söz konusudur. Nitekim daha önce
açıkladığımız üzere, cariye ile evlenen kimsenin sonradan [hür kadınla
evlenebilecek kadar] zenginleşmesi mevcut nikahı ortadan kaldırmaz.
İkinci görüş
Kişi kendi karısına
sahip olduğunda evlilik akdi fesholduğu gibi burada da fesholur.
ilk görüşte olanlar buna
şu şekilde cevap vermiştir: Kişinin kendi karısına malik olmasının aksine
burada babanın herhangi bir fiili söz konusu değildir.
Not: Çocuk babasının evli olduğu cariyeyi kendi
mülküne aldıktan sonra baba onu hamile bıraksa [ne olur? Burada iki ihtimal söz
konusudur:]
Birinci ihtimal: Cariye,
daha önce belirtilen sebeple kişinin ümlüveledi olur.
İkinci ihtimal:
ümmüveled olmaz; çünkü cinsel ilişki nikah akdine dayanmaktadır.
itimad edilmesi gereken
İkinci görüştür.
Nevevi'nin "cariye ile
evlenmek kendisine helal olmayan" ifadesi, baba köle olduğundan dolayı
çocuğunun cariyesi ile evlenmesi kendisine helal olan kimseyi dışarıda
bıraktığı gibi çocuk fakir olduğu için babasını iffetlendirmesinin gerekmediği
durumu da dışarıda bırakmaktadır. çocuğun sonradan dtriye üzerinde mülkiyetinin
gerçekleşmesi ile nikah akdi kesinlikle fesholmaz; çünkü bu takdirde nikaha
aykırı bir durum meydana gelmemiştir. Bu açıklama, "bu kaydın bir yararı
yoktur" diyen İsnevi'nin itirazını da bertaraf etmektedir.
731. Kişinin, sahih bir
kitabet akdi yapmış olan mükatebinin cariyesi ile evlenme hakkı yoktur yani bu,
ona kesin olarak haramdır. Çünkü mükatebin, kitabet bedelini ödemekten aciz
olduğunu belirtmesiyle efendinin onun rakabesi ve malında mülkiyetinin bulunması
şüphesi söz konusudur. Bu sebepledir ki efendi, mükatebinin cariyesiyle
ilişkide bulunup ondan çocuk sahibi olsa, cariye onun ümmüveledi olur.
732. Bir mükatep,
efendisinin [cariye konumunda bulunan] karısına malik olsa, [efendisinin
karısıyla olan nikahı fesholur mu? Bu konuda mezhep içinde iki görüş
bulunmaktadır:]
Birinci görüş
Daha doğru görüşe göre
fesholur. Bu, efendinin cariyeye sahip olması gibidir.
İkinci görüş
Bu görüşte olanlar bu
meseleyi, bir kimsenin babasının [cariye konumunda olan] karısına malik olmaya
kıyaslamışlardır.
ilk görüş sahipleri buna
şu şekilde cevap verirler: Efendinin mükatebin malı ile olan ilişkisi, babanın
çocuğunun malıyla olan ilişkisinden daha güçlüdür; çünkü bir görüşe göre
mükatebin elindeki mal efendinin mülküdür.
Şöyle bir itiraz söz
konusu olabilir: "Bir mükatep, efendisinin üst veya alt soyuna malik
olduğunda bunlar doğrudan azat olmaz. Alimler bunu, efendinin malik olması gibi
değerlendirmemişlerdir."
Buna şöyle cevap
verilir: Akrabalık ile mülkiyet aynı anda bir arada bulunabildiği halde
mülkiyet ile nikah bir arada bulunamaz.
BİR SONRAKİ SAYFA İÇİN
AŞAĞIDAKİ LİNK’E TIKLAYIN