MUĞNİ’L-MUHTAC

NİKAH RÜKÜNLERİ / VELAYET

 

VELAYET'İN ENGELLERİ

 

A. KÖLELİK

B.C. ÇOCUKLUK VE AKIL HASTALIĞI

D. DÜŞÜNME MELEKESİNİN BOZULMASI

E. SEFİHLİK SEBEBİYLE TASARRUFLARIN KISITLANMASI

 

A. KÖLELİK

 

Köle için velayet yoktur.

 

206. Herhangi bir niteliği olmayan köle, müdebber, mükatep ve kısmı köle gibi kimselerin, kendilerindeki eksiklik sebebiyle evlendirme yetkileri yoktur.

 

Bir kısmı köle olan kişinin cariyesine gelince; Beğavı fetvalarında onun kesinlikle evlendirilemeyeceğini söylemiştir. Çünkü, kölenin bir kısmına sahip olan kişiden izinsiz olarak cariyenin evlendirilmesi caiz değildir. Köleye de köleliği sebebiyle cariyesini evlendirme yolu kapanmıştır. Kısmı kölenin efendisinin izni ile cariyenin evlendirilmesi caiz olsa o zaman kölenin evlendirmesi de caiz olurdu.

 

İsnevi ve başkaları Beğavl'nin bu fetvasına katılmıştır. Bulkini şöyle demiştir: Bu görüş "efendi, velayetine dayanarak evlendirebilir" görüşüne dayalıdır. Şayet daha doğru görüş olan "kısmi köle, cariyesi üzerindeki mülkiyetine binaen evlendirebilir" görüşünü kabul edersek, kölenin efendisi de cariyeyi evlendirebilir.

 

Bence de böyledir; çünkü onun mülkü tamdır. Bu yüzdendir ki zekat onun üzerine gereklidir.

 

Not:  Nevevi'nin kölede velayetin bulunmadığını bildirmesinden kölenin vekil olmasının caiz olduğu anlaşılmaktadır ki vekalet bahsinde geçtiği üzere köle icap konusunda değil ancak kabul konusunda vekil olabilir.

 

 

B.C. ÇOCUKLUK VE AKIL HASTALIĞI

 

Çocuk ve akıl hastasının da velayeti yoktur.

 

207. Çocuğun velayeti olmadığından, akıl hastası da hastalığın tamamen kendisini kapladığı durumda velayete sahip değildir. Rafii eş-Şerhu's-sağir'de gelip giden akıl hastalığının velayeti ortadan kaldırmayacağını söylemişse de Nevevi'nin er-Ravda'da doğru kabul ettiği görüşe göre akıl hastalığı arada ortadan kalksa bile böyledir; çünkü bu durumda olan kişinin temyiz gücü yoktur. Ayrıca gelip giden akıl hastalığında, hastalık dönemi sıhhat dönemine baskın kabul edilir.

 

208. Kadının yakın olan velisi akıl hastası ise onun hasta olmadığı dönemde değil de hastalık döneminde uzak olan velisi kızı evlendirir. Akıl hastası iyileşse ve hastalığın sinirlilik gibi bir takım izleri kalsa iki görüş içinden Nevevi'nin daha doğru kabul ettiği görüşe göre onun velayeti geri gelmez. Bu, el-Envar'da tek görüş olarak belirtilmiştir.

 

209. Hastalık çok kısa süreli olarak ortadan kalksa, Cüveyni'ye göre bu iyileşme yok hükmündedir. Hastalık yılda bir gün gibi kısa süreli olsa bu durumda velayet başkasına intikal etmez, bayılma durumunda olduğu gibi kişinin kendisine gelmesine kadar beklenir.

 

 

D. DÜŞÜNME MELEKESİNİN BOZULMASI

 

Yaşlılık veya akıl zaafı sebebiyle düşünme melekesi bozulmuş kimsenin de velayeti yoktur.

 

210. Yaş büyüklüğü veya akıl zayıflığı sebebiyle düşünme melekesi bozulmuş kimsenin de velayeti yoktur.

 

Akıl zayıflığının doğuştan olması ile sonradan meydana gelmesi arasında bir fark yoktur.

 

Bu kişilerin velayeti yoktur; çünkü kıza denk olan kişiyi seçemezler.

 

211. Hastalık veya ağrılar sebebiyle düzgün düşünme melekesini kaybeden kimseler de böyledir.

 

Şöyle bir itiraz söz konusu olabilir: Acının dinmesi, baygın kimsenin ayılmasından daha uzak bir ihtimal değildir. Baygın kimsenin ayılması için bekleniyorsa burada da hasta kimsenin iyileşme si için beklenmelidir. Beklenmemesi halinde de şu söylenebilir: Bu durumda da kızı daha uzak veli değil, yakın velinin olmaması durumunda olduğu gibi kamu görevlisi evlendirir; çünkü ehliyet mevcudiyetini korumaktadır. Kişinin düzgün düşünmesini engelleyen şiddetli acı çekme durumu, velinin gaip olması gibidir.

 

Buna şöyle cevap verilir: Bayılmanın belirli bir süresi olup uzmanlar bunun ne kadar süreceğini bilir. Bu sebeple baygınlık hali geçici kabul edilmiştir.

 

Acıların dinmesi ise -ortadan kalkması düşünüIse bile- bundan farklıdır. Bunun, yakın velinin gaip olması meselesine kıyaslanması kabul edilmez; çünkü gaip olan kişi bu halinde iken evlendirme imkanına sahiptir. Oysa acısı olan kişi acısı devam ederken birini evlendiremez.

 

 

E. SEFİHLİK SEBEBİYLE TASARRUFLARIN KISITLANMASI

 

Sefihlik sebebiyle tasarrufları kısıtlanan kişi de mezhepte esas alınan görüşe göre velayete sahip olmaz.

 

212. Ergenlik dönemine reşit olmaksızın giren veya rüşd özelliğine sahip olduktan sonra malını israf etmesi sebebiyle tasarrufları kısıtlanan kimselnin evlendirme velayetine sahip olup olmadığı konusunda iki rivayet söz konusudur:]

 

Birinci rivayet

 

Mezhepte esas alınan görüşe göre [kız evlendirme konusunda] velayet yetkisine sahip değildir; çünkü bu kişi kendi işlerini bile yürütemediğinden başkasının işlerini evleviyetle yürütemez.

 

İkinci rivayet

 

Bu konuda mezhep içinde iki görüş bulunmaktadır ki bunların birincisi yukarıdaki rivayette belirtildiği gibidir. Diğerine göre ise bu kişi veli olur; çünkü nikah konusunda düşünebilme özelliğine tam olarak sahip olup kendisine sırf mallarını koruma amacıyla kısıtlama getirilmiştir.

 

Şayet bu kişiye kısıtlama getirilmemiş se [ne olur? Bu konuda farklı görüşler vardır:]  Rafiı'ye göre "velayetinin kalkmış olması gerekir." Nevevi'nin buradaki ve er-Ravda'daki ifadelerinden de bu anlaşılmaktadır ki itimad edilmesi gereken de budur.

 

Oysa İbn Ebu Hureyre, bu kişinin velayetinin kalkacağını tek görüş olarak belirtmiş, Subki de bu görüşü tercih etmiştir.

 

213. Sefihlik sebebiyle kısıtlanan kimseyi nikah konusunda vekil kılmak köleyi vekil kılmak gibidir. Bu sebeple bu tasarruf icapta değil kabulde sahih olur.

 

"Sefihlik" ifadesi, iflas veya ölüm hastalığı gibi sebeplerle kısıtlanan kişiyi dışarıda bırakmaktadır ki bu kişinin doğru düşünme gücü tam olarak bulunduğundan velayeti vardır. Ona kısıtlama getirilmesi, düşünme gücündeki eksiklikten değil başkalarının hakkını korumak içindir.

 

BİR SONRAKİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNK’E TIKLAYIN

 

VELAYET HAKKININ İNTİKALİ