MUĞNİ’L-MUHTAC

İLA

 

İLA’NIN RÜKÜNLERİ

 

İLA'NIN RÜKÜNLERİ

 

A. YEMİN EDEN KİŞİ

B. SÜRE

c. ÜZERİNE YEMİN EDİLEN ŞEY

D. YEMİNİN KONUSU

 

A. YEMİN EDEN KİŞİ

 

Nevevi ila'nın rükünlerine "yemin eden kişi" ile başlayarak şöyle demiştir:

 

Ila, boşaması [fıkhen] geçerli olan kocanın karısıyla ilişkide bulunmayacağına dair mutlak olarak [herhangi bir süre sınırı koymaksızın] yemin etmesidir.

 

56. İla, koca tarafından yapılabilir. Bu ifade cariyenin efendisini ve yabancı erkeği -ileride geleceği üzere- dışarıda bırakmaktadır.

 

57. Arap olmayan kişinin Arapça, Arabın başka bir dille ila yapması -şayet anlamını biliyorsa- tıpkı boşama ve diğer tasarruflarda olduğu gibi sahih olur.

 

58. [Kocanın ila'sının geçerli olabilmesi için] boşamasının geçerli olması gerekir.

 

Bu ifade çocuk, deli ve [baskı ve tehditle ila yapmaya] zorlanan kişiyi dışarıda bırakmaktadır.

 

Bu ifadenin kapsamına köle - hür, Müslüman - kafir, husyeleri alınmış, haram yolla sarhoş olmuş kimseler de girmektedir.

 

Burada kastedilen şey kocanın boşamasının genel anlamda geçerli olmasıdır. Kişi "senin üzerine benim boşamam gerçekleşince sen bundan önce üç kere boşsun" dese ve biz de "boşama imkanının tamamen kapanması" kuralını esas alarak bu sözü uygulamaya koysak söz konusu kişinin belirtilen durumda yaptığı boşama geçersiz sayılır. Oysa bu kişinin ılası sahihtir.

 

59. Yeminin "kadınla ilişkide bulunmayacağına" dair yapılması yani "ilişki" ifadesinin yalın olarak zikredilmesi gerekir. Koca, karısıyla makadından veya hayız döneminde yahut loğusa iken yahut da cinselorganı dışında başka yerinden ilişkide bulunmayacağına dair yemin etse ila yapmış olmaz. Tersine iyi bir şey yapmış olur. Kadın bundan dolayı bir zarar görmediği gibi belirtilen şekilde ilişkide bulunmayı da zaten istemez. Ayrıca sonuncu durum hariç diğerlerinde kocanın belirtilen şekillerde karısıyla ilişkide bulunması şer'an yasaklanmıştır. Bu yasak kocanın yeminiyle pekişmiştir.

 

60. Koca "vallahi seninle makadından başka bir yerden ilişkide bulunmam" dese ila yapmış olur.

 

61. Koca karısına "vallahi seninle ancak hayızlıyken / loğusayken / Ramazan günü / mescidde ilişkide bulunurum" diye yemin etse ila yapmış olur mu? Bu konuda iki görüş bulunmaktadır.

 

Birinci görüş

 

Daha güçlü olan görüşe göre ila yapmış olur. İsnevi "ez-Zehair'de tek görüş olarak belirtilen budur, bundan başkası da uygun değildir" demiştir. Zerkeşl "bu, tercihe şayandır" demiştir. Ez-Zehair'de tek görüş olarak belirtilen bunun hakkında el-Matlab'da "doğruya en yakın budur" demiştir. Beğavı "Ioğusalık" dışında diğer durumlarda buna göre fetva vermiştir. Bu durumların ila sayılma sebebi şudur: Bu durumlarda cinsel ilişkide bulunmak haramdır. Şu halde kocanın ilişkide bulunması yasaktır. Kocanın ilişkiden kaçınması gerekir. Bu şekilde yemin eden kocaya süre tanınır, bu süre dolduktan sonra ya karısına tekrar dönmesi veya onu boşaması istenir. Bu durumlarda karısına dönerse, ona zarar verme durumu sona ermiş olacağından kocaya yönelik istek son bulur, ancak yeminin devam etmesi sebebiyle kocaya süre verilir.

Nitekim ila yapan kişi karısını boşayıp sonra onu tekrar nikahına alsa yemin devam ettiği için kocaya ikinci defa süre verilir.

 

İkinci görüş

 

Diğer görüşe göre koca bu durumda ila yapmış olmaz. Serahsı "hayız ve loğusalık" durumları ile ilgili bunu tek görüş olarak benimsemiştir. Çünkü koca bu durumlarda karısıyla ilişkide bulunsa ona dönmüş sayılır. Kocanın bunları istisna etmesi ılanın gerçekleşmesi anlamına gelir.

 

Nevevi'nin "mutlak olarak [sınır koymaksızın] ifadesi lafızda yer almayan bir masdarın sıfatı olup açılımı "süreyle sınırlı olmayan mutlak bir kaçınmayla karısından uzak durursa" demektir.

 

Koca, sözünü "ebediyen" diyerek pekiştirdiğinde de aynı anlam söz konusu olur.

 

 

B. SÜRE

 

İla'nın ikinci rüknü kocanın karısına] dört aydan fazla süreyle yaklaşmayacağına [yemin etmesidir.]

 

62. İkinci rükün süredir. "Dört aydan fazla" ifadesi dört ay ve daha azını dışarıda bırakmaktadır.

 

Rivayet edildiğine göre Hz. Ömer (r.a.) "bir kadın kocasızlığa ne kadar sabreder?" diye sorduğunda ona şöyle cevap verildi: "İki ay sabreder, üçüncü ay sabrı azalır, dördüncü ay sabrı tükenir." Yani sabrı tükendiğinde kocasıyla birlikte olmayı ister.

 

Öyleyse ıla'nın söz konusu olabilmesi için kocanın bundan daha fazla süreyle uzak kalmaya yemin etmiş olması gerekir.

 

Bu ifadenin zahirinden dört aydan sonra, kocadan talepte bulunmaya yetmeyecek kadar kısacık bir zamanın geçmesinin yeterli olduğu anlaşılmaktadır. Nitekim eş-Şerhu'l-kebir'de bu görüş Cüveyni'den aktarılmış, İbnü'l-Mukrı de Ravd adlı eserinde bunu esas almıştır.

Ruyani'nin ifadelerinde de bununla uyumlu açıklamalar bulunmaktadır. Bulkini şöyle demiştir:

 

Bu, onaylanamayacak tuhaf bir görüştür. İmam Şafii'nin el-Ümm ve [Müzenl'nin] el-Muhtasar'ındaki ifadesinden çıkan sonuç şudur: "Kişi ancak dört aydan fazla süreyle -ki bu fazlalık karısına dönmesi veya boşamasının talep edileceği kadardırkarısına yaklaşmamaya yemin etmedikçe ila yapmış olamaz." Maverdi bunu açık olarak ifade etmiştir.

 

Bulkınl'den önce İbnü'r-Rif'a da benzer şeyler söylemiştir. Burada en iyisi şöyle söylemektir: Cüveyni'nin ifadesi kadına eziyet etme günahıdır. MaverdI'nin kastettiği ise ila yapma günahıdır. Nitekim kişi "vallahi dört ay boyunca ilişkide bulunmayacağım. Dört ay geçince vallahi dört ay seninle ilişkide bulunmayacağım" diye yemin etse Ravdatü't-talibin'de tercih edilen görüşe göre ila yapmış gibi günah almış olsa da ila yapmış sayılmaz.

 

 Not:  Bu tanım bütün fertlerini kapsayan bir tanım değildir. Zira şu durumu kapsamamaktadır: Kişi karısına "seninle ben ölünceye / sen ölünceye kadar ilişkide bulunmayacağım" dese süresiz bir ifade zikretmediği ve dört aydan fazla bir zamandan da söz etmediği halde ilişkide bulunmaktan ümit kesildiği için ila yapmış olur.

 

Tanım, tanımda yer almaması gereken şeyleri dışarıda bırakmaması yönünden de kusurludur. Zira cinselorganının kopukluğu sebebiyle ilişkide bulunamayan kişiyi de kapsamaktadır. Oysa onun boşaması sahih olduğu halde -ileride geleceği üzere- ila yapması sahih değildir; çünkü o ilişkide bulunmaktan kaçındığında kadın açsından bir sıkıntıya sebep olma gerçekleşmez.

 

Nevevi "cinsel ilişkide bulunma imkanı söz konusu olmakla birlikte boşaması sahih olan" demiş olsa daha iyi olurdu.

 

 

c. ÜZERİNE YEMİN EDİLEN ŞEY

 

Nevevi daha sonra ılanın üçüncü rüknü olan "üzerine yemin edilen şey" konusunu ele almaya başlayarak şöyle demiştir:

 

İmam Şafrı'nin yeni görüşüne göre ila yalnızca Allah'a ve slfat1arına yapılan yeminle sınırlı değildir. Kişi ila yeminine karısını boşama veya köle azadını bağlasa veya "seninle ilişkide bulunursam Allah için namaz / oruçlhacıköle azadı borcum olsun" dese lla yapmış olur.

 

Yabancı bir kimse bu şekilde yemin etse [bu ila olmaz] sadece yemin olur. Daha sonra o kadınla evlendiğinde ila olmaz.

 

63. İmam Şafrı'nin yeni görüşüne göre -Ravdatü't-talibin'de buna "daha güçlü görüş" denilmiştir- ila yalnızca Allah veya sıfatlarına yemin etmek suretiyle olmaz. Kişi;

 

>  Karısını boşamayı veya kölesini azat etmeyi karısıyla ilişkide bulunmaya bağlasa örneğin "seninle ilişkide bulunursam kuman boştur / kölem hürdür" dese,

 

> Veya yeminin ancak dört ay sonra çözüleceği bir şeyden bahsetse yani mesela "seninle ilişkide bulunursam Allah için namaz / oruç / hac / köle azadı borcum olsun" dese

 

Bu durumda ila yapmış olur. Çünkü bu durumda ilişkide bulunması halinde kendisine gerekli olan şey ilişkide bulunmasına engel olmakta, bu durum ise kadının zarar görmesine sebep olmaktadır.

 

Ayrıca buna "yemin" denilebileceğine göre ayet bunu da kapsamaktadır. Zira ila yemin etmek anlamına gelir. Bu, Allah adına yemin etmeyi kapsadığı gibi böyle olmayanı da kapsar. Nitekim hadiste "babalarınız adına yemin etmeyin" buyrulmuştur.(Buhari, Menakibu'l-ensar, 3836)

 

Not:  Nevevi zikrettiği hususla şuna işaret etmiştir: İla'nın boşamaya bağlanması örneğinde görüldüğü gibi ilanın kendisine bağlandığı yeminin Allah'a yaklaştırıcı bir şeyolması ile diğer örneklerde olduğu gibi yaklaştırıcı olmayan bir şeye bağlanması arasında fark yoktur.

 

Nevevi'nin burada ve öncesindeki ifadesinden ılanın yemin etmeksizin olmayacağı anlaşılmaktadır. Ancak zıhar konusunda geleceği üzere kişi karısına "sen bana bir yıl süreyle anamın sırtı gibisin" dese bu durumda yemin söz konusu olmadığı halde ila gerçekleşir.

 

İmam ŞafiI'nin eski görüşüne göre ila yalnızca Allah Teala veya sıfatlarından biri adına yemin edildiğinde gerçekleşir; çünkü ılanın boşama yerine geçtiğine hükmeden cahiliye halkı arasında bilinen uygulama böyleydi. Allah "karılarına ila yapanlar" ayetiyle bunun sıfatını değil hükmünü iptal etmiştir.

 

Zikredilen yemine "yemin-i lecac" denir.

 

64. Kişinin karısına "şayet seninle ilişkide bulunursam bir ay oruç tutmak Allah'a borcum olsun" diye yemin ederse ila yapmış olur. Ay esnasında ilişkide bulunursa yeminin gereğini yapması gerekir. Ayın kalan kısmını oruçlu geçirmesi yeterli olup, ilişkide bulunduğu günü kaza eder.

 

65. "Bu ayı oruçlu geçireyim" diye yapılan yemin ila değildir. Yine "bu seneyi oruçlu geçireyim" şeklindeki yemin de -şayet geride dört aydan fazla kalmamışsa- yemin olmaz.

 

Nevevi daha sonra "kocanın yemin etmesidir" ifadesiyle dışarıda bırakılanları zikretmeye başlayarak şöyle demiştir:

 

66. Bir şahıs [aralarında evlilik bağı bulunmayan] yabancı bir kadına hitaben "valIahi seninle ilişkide bulunmayacağım" dese bu ila hükmünün kendisinde bulunmadığı yalın / salt bir yemin olur. Bu yeminden sonra o kadınla nikahlansa bile daha önceki yemini sebebiyle ila yapmış sayılmaz. Dolayısıyla kocaya süre verilmez. İla süresi geçmeden önce veya sonra kadınla ilişkide bulunursa Allah adına yemin etmiş olması halinde yemin kefaretini yerine getirmesi gerekir.

 

67. Yukarıda geçen hükümler bakımından cariyenin efendisinin durumu yabancı erkeğin durumu gibidir.

 

Nevevi -el-Muharrer'de olduğu gibi- "koca dışındaki kişi yemin etse" demiş olsa bunları da kapsamış olur.

 

Nevevi daha sonra kadına ilişkin şartlardan bahsederek şöyle demiştir:

 

Koca; cinselorganında et veya kemik bulunan bir kadına karşı ila yapsa veya cinselorganı kopuk olan bir erkek Ila yapsa sahih olmaz.

 

68. Cinselorganında et ve kemik olan kadına [retka / karna] ilişkin açıklama "nikah muhayyerliği" bölümünde geçmişti. Bunlara yönelik yapılan ila mezhepte esas alınan görüşe göre geçerli değildir; çünkü koca bu şekilde yemin ettiğinde cinsel ilişki zaten imkansız olduğundan kadın bu yeminden dolayı herhangi bir sıkıntı ve zarar görmez.

 

Not:  Nevevi'nin ilişkiye engel hissı durumu örnek olarak vermesinden küçük kız çocuğu ve [hastalıktan] bitkin düşmüş kadına yönelik ılanın geçerli olduğu anlaşılmaktadır ki bu doğrudur. Ancak bunların ilişkiye elverişli hale gelmesinden sonra kocaya süre verilmez.

 

Nevevi daha sonra "kocanın ilişkide bulunabilir durumda olması" şartıyla dışarıda bırakılanlardan bahsetmeye başlayarak şöyle demiştir:

 

69. Cinselorganının bütünü kopuk olan ve yine sünnet mahallinden daha azı kalmış olan kocanın yaptığıila mezhepte esas alınan rivayete göre -belirttiğimiz gerekçeyle- sahih olmaz. Bir görüşe göre her iki durumda da ayetin genel ifadesi sebebiyle sahih olur.

 

Bu meseleye ilişkin bütün rivayetler dikkate alındığında bunların en sahih olanına göre bu meseleyle ilgili İmam Şafii'ye ait iki görüş bulunmaktadır.

 

Diğer rivayete göre bu ila kesin olarak batıldır.

 

Üçüncü rivayete göre ila kesin olarak sahihtir.

 

70. Cinselorganı kopmuş ve geriye sünnet mahalli kadar kalmış olan erkeğin yaptığı ila sahihtir; çünkü onun ilişkide bulunma imkanı vardır.

 

Cinselorganı felç olmuş kişi cinselorganı kopuk kişi gibidir.  

 

Hastalık sebebiyle ilişkide bulunamayan kişiye gelince; et- Tetimme'de "iktidarsız kişi de bu kapsamda olup onun yaptığı!la sahihtir; çünkü ilişkide bulunma ümidi bulunmaktadır" denilmiştir.

 

Not:  el-Minhac metnindeki mesel e cinsel ilişkiye engelolan durumun ila esnasında mevcut olmasıdır. Engel daha sonradan meydana gelirse mezhepte esas alınan görüşe göre ila batıl olmaz; çünkü acizlik sonradan meydana gelmiş olup koca o esnada [çoktan] ılayı kastetmişti.

 

Koca "vallahi seninle dört ay ilişkide bulunmayacağım! sonra dört ay geçince tekrar seninle dört ay ilişkide bulunmayacağım ve bunu hep tekrarlayacağım" diye yemin etse daha doğru görüşe göre Ila yapmış olmaz.

 

Koca "vallahi seninle beş ay ilişkide bulunmayacağım. Beş ay geçince vallahi seninle bir yıl ilişkide bulunmayacağım" dese iki Ila söz konusu olup her birinin müstakil hükmü bulunmaktadır.

 

Koca, karısıyla ilişkide bulunmayı Hz. İsa'nın iniş zamanı vb. gibi dört ay içinde gerçekleşmesi çok uzak ihtimalolan bir şeye bağlasa Ila yapmış olur. Bağladığı şey dört aydan önce gerçekleşebileceği zannedilen bir şey ise ila yapmış olmaz. Daha doğru görüşe göre şüphe olduğunda da böyledir.

 

71. Koca "vallahi seninle dört ay ilişkide bulunmayacağım, sonra dört ay geçince dört ay daha ilişkide bulunmayacağım ve bu şekilde tekrarlayacağım" dese -"bu şekilde tekrarlayacağım" ifadesini söylememiş olsa bile- daha doğru görüşe göre ila yapmış olmaz. Çünkü ılanın doğurduğu sonuç olan bu süre zarfında "kocadan gereğini yapmasını talep etme" burada söz konusu değildir. Çünkü dört ay geçtiğinde kocanın ilk yemini gereğince bir şey talep edilememektedir zira o yemin ortadan kalkmaktadır. İkinci yemin gereğince de kocadan bir şey yapması talep edilemez, çünkü ikinci yeminin kurulması anından itibaren geçmesi gereken süre geçmemiştir. İkinci dört aylık süre geçince aynı şey söylenir ve bu şekilde son yeminine kadar durum devam eder.

 

Diğer görüşe göre ise kadının bundan zarar görmesi söz konusu olduğundan koca ila yapmış kabul edilir.

 

İlk görüşe göre Ravdatü't-talibin'de belirtildiğine göre koca günaha girmiş olur. Ancak bu, kadına sıkıntı verme günahı olup ila yapma günahı değildir.

 

El-Matlab adlı eserde şöyle denilmiştir:

 

Sanki bunun günahı ilanın günahından daha azdır. Ancak çok olması da mümkündür; çünkü ilada kadına verilen zararı ortadan kaldırmak mümkün olduğu halde diğerinde mümkün deiğldir. Zira burada zarar ancak kocanın ilişkide bulunmasıyla ortadan kalkmaktadır.

 

 

Not:  Nevevi'nin "bu süre geçince valiahi" ifadesinden kişinin yemin ifadesini tekrarladığında bu hükmün geçerli olacağı anlaşılmaktadır. Koca "valiahi seninle dört ay ilişkide bulumayacağım bu süre geçince dört ay daha ilişkide bulunmayacağım" dese bu durumda kesinlikle ila yapmış olur.

 

EI-Matlab'ta belirtildiği üzere bu doğrudur. Çünkü bu, içinde dört aydan daha fazla süreyi barındıran tek yemindir.

 

Yine Nevevi'nin ifadesinden görüş ayrılığının iki yemini bitiştirme halinde geçerli olduğu anlaşılmaktadır. Buna göre kişi bir kere yemin ettikten sonra o süre dolunca yemini tekrarlasa ve bu şekilde tekrarlasa kesinlikle ila yapmış olmaz.

 

Nevevi'nin "aynı şekilde defalarca" ifadesi, benim açıklamam- dan da anlaşılacağı üzere, görüş ayrılığının geçerli olması konusunda bir kayıt değildir. Çünkü kişi bunu söylemese de görüş ayrılığı mevcuttur. Nevevi "kişi bunu tekrarlamış olsa bile" demiş olsa daha iyi olur ve böylece ifade her iki durumu da kapsamış olurdu.

 

72. Koca "vallahi seninle beş ay ilişkide bulunmayacağım bu süre geçince vallahi bir sene ilişkide bulunmayacağım" dese iki ila söz konusu olur ve her birinin müstakil hükmü vardır. Kadın ilk beş ay içinde ilk ila hükmü gereğince kocasının ya kendisine dönüş yapmasını veya boşamasını talep edebilir. Koca dönüş yaparsa ilk ılanın hükmü ortadan kalkmış olur. Koca beş ay doluncaya kadar bunu geciktirirse ikinci ılanın süresi girer.

Bunun dört ayı geçince kadın bu ila hükmü gereğince yeniden talepte bulunur. Kadın ilk ılada beşinci ay geçinceye kadar talepte bulunmazsa ister hakkını bilerek terk etmiş olsun ister bilmediğinden talepte bulunmamış olsun talep hakkı kalmaz, zira ilk ila sona ermiştir.

İkinci ıla'da da bir yıl doluncaya kadar talepte bulunmazsa aynı şeyolur.

 

Not:  Nevevi'nin "bir sene" ifadesi eş-Şerhu'I-kebir ve Ravdatü't-talibin'deki ifadeyle uyumludur. EI-Muharrer'de ise "altı ay" ifadesi yer almaktadır. Bunların hepsi doğrudur. Ancak Nevevi'nin el-Muharrer'e uyması daha iyi olurdu. Metindeki ifadenin "altı ay" şeklinde okunması da mümkündür ki bu durumda el-Minhac, asıl metni olan el-Muharrer'e uymuş olur. Ancak Nevevi'nin kendi nüshasında bu ifade "sene" şeklindedir.

 

Koca iki yemin etmekle birlikte "geçerse" ifadesini zikretmese iki yemin birbirine tedahül eder ve bir kere cinsel ilişkide bulunmakla ikisinin hükmü de ortadan kalkar.

 

73. Koca karısıyla ilişkide bulunmayı, Hz. İsa'nın inişi, Deccal'in çıkışı, güneşin batıdan doğması vb. gibi dört ay içinde gerçekleşmesi zor görülen bir şeye bağlasa Ila yapmış olur; çünkü görünür duruma göre bu ifadeler, dört aydan daha fazla süreyle ilişkiyi ertelemek anlamına gelir.

 

Not:  Nevevi'nin ifadesinden kişinin dört ay içinde gerçekleşmeyeceği kesin olarak bilinen "göğe tırmanma" gibi bir şeye bağlama durumunda bu ifadenin kesinlikle ila olacağı anlaşılmaktadır. Rafii ve başkaları bunu tek görüş olarak aktarmıştır .

 

İla'nın Hz. İsa'nın inmesine bağlanması Deccal'in çıkışından öncedir. Şayet Deccal çıkmışsa ve koca bu sözü Deccal'in ilk gününde [yani bir günün bir yıl gibi süreceği günde] söylemişse, Deccal de normal gün hesabıyla dört aydan fazla süreyle kalmışsa koca ila yapmış olur, aksi takdirde ila yapmış olmaz. Çünkü Deccal'in çıkışı ile Hz. İsa'nın inişi arasında kırk gün vardır. Hz. Peygamber (s.a.v.) Deccal'in ilk gününün dünya günleriyle bir yıl, ikinci gününün bir ay, üçüncü gününün bir hafta, diğer günlerinin ise normal günler gibi olduğunu söylemiştir. Hz. Peygamber (s.a.v.)'e bir yıl gibi olan günde normal bir gündeki namazın [beş vakit namazın] yeterli olup olmadığı sorulduğunda o "hayır olmaz, onun miktarını hesaplayın" buyurmuştur. (Müslim, Fiten, 7299)

 

Bu konuda geniş açıklama "namaz vakitleri" bölümünde geçmişti.

 

74. İlişkinin kendisine bağlandığı şeyin dört ay geçmeden önce gerçekleşeceği zannediliyorsa, örneğin kişi yağmurların çokça yağdığı bir dönemde karısına "vallahi yağmur yağıncaya kadar seninle ilişkide bulunmayacağım" dese bununla ila yapmış olmaz, bu yalnızca bir yemindir.

 

Not:  Nevevi'nin ifadesinden "atların sararıp solması", "elbisenin kuruması" gibi meydana geleceği kesin olan şeylerin zikredilmesi halinde bunun evleviyetle ila olmayacağı anlaşılmaktadır. ElMuharrer'de bu açık olarak ifade edilmiştir.

 

75. Meydana gelmesi uzak görülen şeyin dört aydan önce mi yoksa sonra mı meydana gelebileceği konusunda bir şüphe söz konusu olsa [bu ila olur mu? Bu konuda mezhep içinde iki görüş bulunmaktadır: ]

 

Birinci görüş

 

Daha doğru görüşe göre şüphe söz konusu olduğunda da bu yemin an itibarıyla ila olmaz. Dört ay geçtiği halde ilişkinin kendisine bağlandığı olay gerçekleşmezse iki görüşten -Ravdatü't-talibin'de ve eş-Şerhu:l-kebir'de- daha doğru olduğu söylenen görüşe göre yine ila olmaz. Çünkü burada kocanın ilk olarak karısına zarar vermeyi kastettiği kesin değildir. İla hükümleri ise bizzat zararın gerçekleşmesine değil zarar verme kastıyla yemin edilmesine dayalıdır. Bu yüzdendir ki koca yemin etmeksizin karısıyla ilişkiyi terk etse ila yapmış olmaz.

 

Kişi yemin ederken ikisinden birinin ölümünü kayıt olarak belirtse ila yapmış olur.

 

Aynı şekilde et-Tenbih yazarının görüşünün aksine yabancı bir şahsın ölümünü zaman sınırı olarak belirtmek de böyledir.

 

İla "Zeyd'in gelmesi" diye kayıtlansa, [Zeyd'in bulunduğu yer ile bunu söyleyen kişinin arasındaki] mesafe uzun olsa ve kişi "mesafenin yakın olduğunu zannetmiştim" dese, yeminle birlikte sözü kabul edilir. Aynı şekilde kişi karısına "seninle ilişkide bulunmayacağım" dedikten sonra "bir ay vb. süreyi kastetmiştim" dese Bulkini'nin görüşünün aksine Ravdatü't-talibin'de ve eş-Şerhu'l-kebir'de belirtildiğine göre onun sözü kabul edilir.

 

 

D. YEMİNİN KONUSU

 

Nevevi daha sonra ila'nın dördüncü rüknü olan "yeminin konusu" meselesini ele almaya başlamıştır ki bu yalnızca "ilişkiyi terk etmek"tir. Nevevi şöyle demiştir:

 

İla sarih ve kinaye sözcüklerle yapılabilir. "Cinselorganını kadının organına sokmak", "ilişkide bulunmak", "bekaretini bozmak" ifadeleri sarih ifadelerdir. Şafii'nin yeni görüşüne göre "dokunma", "mübadaa", "mübaşeret", "gelmek", "kuşatmak", "yaklaşmak" vb. ifadeler kinayedir.

 

Kişi karısına "seninle ilişkide bulunursam kölem hürdür" dese ve daha sonra köle üzerindeki mülkiyeti ortadan kalksa lIa ortadan kalkmış olur.

 

Koca "kölem zıharımdan dolayı hürdür" dese ve daha önce zıhar yapmış olsa bu sözüyle iIa yapmış olur. Daha önceden zıhar yapmamışsa ortada diyaneten zıhar ve lIa yoktur ancak yargısalolarak bu durumda zıhara ve ila'ya hükmedilir.

 

Koca "zıhar yaparsam zıharımdan dolayı kölem hürdür" dese zıhar yapmadıkça lIa yapmış sayılmaz. "Seninle ilişkide bulunursam kuman boş olsun" dese lIa yapmış olur.

 

İmam Şafii'nin daha güçlü görüşüne göre kişi dört karısına hitaben "vallahi sizinle ilişkide bulunmayacağım" dese an itibarıyla ila yapmış olmaz. Üç karısıyla ilişkide bulunduğunda dördüncüye lIa yapmış olur. Eşlerinden bir kısmılbiri ilişki öncesinde ölse lIa ortadan kalkar.

 

Kişi dört karısına hitaben "içinizden hiçbiriyle ilişkide bulunmayacağım" dese her biriyle lIa yapmış olur.

 

Kişi "bir sene içinde sadece bir defa ilişkide bulunacağım" dese daha güçlü görüşe göre an itibarıyla ila yapmış olmaz. İlişkide bulunur ve geriye dört aydan fazla zaman dilimi kalırsa ila yapmış olur.

 

76. Ila'ya delalet eden sözlü ifadeler sarih ve kinaye olmak üzere iki kısımdır.

 

77. Sari h ifadeler arasında şunlar yer alır;

 

> "Sin", "kaf"lı ifadeler,

> Penisini kadının cinselorganına sokmak,

> İlişkide bulunmak,

> Birlikte olmak,

> isabet etmek,

> Bekaretini bozmak.

 

Buna göre koca "vallahi cinsel organımı / organımın sünnet mahallini senin cinsel organına sokmam / girdirmem", "seninle ilişkide bulunmam / birleşmem / [bakire olan karısına] senin bekaretini bozmam" gibi ifadeler söyleyerek ila yapar.

 

İbnü'r-Rif'a kendi görüşü olarak bu ifadeyi "bekaret zarı derinde olmayan kadın" şeklinde kayıtlamıştır. Şayet kadının bekaret zarı derindeyse ve kocası bunu bilerek yemin etmişse ila yapmış olmaz; çünkü böyle bir durumda koca cinselorganının sünnet bölgesini kadının organına soktuğu halde bekaret ortadan kalkmayabilir. Kadının buradaki hakkı yalnızca kocanın kendisiyle ilişkide bulunmasındadır. ibnü'r-Rif'a şöyle demiştir: "Ancak şu söylenebilir: Bakire olan kız hakkında ila yemininden dönmek dul hakkında dönmekten farklıdır. Nitekim Kadı Hüseyin'in ve ŞafiI'nin meseleyi ortaya koyma şeklinden de bu anlaşılmaktadır." ileride geleceği üzere tercih e şayan olan da budur.

 

Koca son dört duruma ilişkin muhtemel bir gerekçe zikreder ve yemin esnasında "cinsel organım / cinsel organımın sünnet kısmı" gibi bir ifade zikretmezse onun açıklaması diyaneten kabul edilir. Bu gerekçe şunlar olabilir:

 

> "Cinsel ilişki" ifadesiyle geçmişteki ilişkiyi kastetmesi,

> "Birleşmek" ifadesiyle "bir araya gelmeyi" kastetmiş olması.

> Son iki ifade ile de cinselorganı dışında bir yerle kadının bekaretini gidermiş olması mümkündür.

 

Not:  Nevevi'nin "cinselorganın sünnet mahallinin kadının organında kaybetmek" ifadesinden bahsetmesi daha uygun olurdu. Çünkü koca "cinselorganını kadının cinselorganı içinde kaybetmeyeceğine" dair yemin etse ancak yalnızca sünnet mahallini soksa amaç gerçekleştiği halde yemini bozulmaz. Bu yüzden koca "cinselorganının bütününü kadının cinselorganına sokmayacağına" veya "tam anlamıyla sokmayacağına" yemin etse ila yapmış olmaz. Ancak "cinselorganının sünnet mahallini sokmayacağım" diye yemin ederse ila yapmış olur.

 

78. İmam ŞafiI'nin yeni görüşüne göre "dokunmak", "mübadaa" , "mübaşeret", "gelmek", "kuşatmak", "yaklaşmak", "ifda", "temas etmek", "girmek" gibi kelimeler kullanılırsa yani kişi "Vallahi sana dokunmayacağım / temas etmeyeceğim / girmeyeceğim" diye yemin etse bu sözler kinaye olur ve "cinsel ilişki" anlamınına niyet edilmeyi gerektirir. Çünkü bu kelimelerin cinsel ilişki dışında başka hakikat anlamları vardır. Bunların cinsel ilişki anlamında meşhur olması, tıpkı diğer kelimelerin meşhur olması gibidir.

 

İmam Şam'nin eski görüşüne göre bu ifadeler cinsel ilişki anlamında çokça kullanıldığından sarihtirler.

 

Not:  Kişi karısına "vallahi seninle ancak kötü bir şekilde ilişkide bulunurum" dese ve bununla makartan veya ön dışında başka şekilde ilişkide bulunmayı yahut sünnet mahallini sokmaksızın ilişkide bulunmayı kastetse Ila yapmış olur. Zayıf bir ilişkide bulunmayı kastetmişse veya herhangi bir şey kastetmemişse ila yapmış olmaz; çünkü hüküm bakımından zayıf ilişki güçlü ilişki gibidir. Kişi herhangi bir şey kastetmediğinde aslolan ila yapmış sayılacağı hal üzere yemin etmemiş kabul edilmesidir.

 

Kişi "vallahi senden dolayı yıkanmam" diye yemin etse ve bununla ilişki dışında bir sebeple yıkanmayı terk etmeyi kastetse yahut muhtemel bir şey zikretse örneğin ilişkiden sonra boşalıncaya kadar beklemese ve bu boşalma olmaksızın ilişkide bulunmanın guslü gerektirmediğine inansa veya "ben başka kadınla ilişkide bulunduktan sonra bu kadınla ilişkide bulunurum" anlamını kastetmiş, böylece cünüplük ilk kadınla ilişkide bulunmaktan dolayı oluştuğundan yıkanmanın da ondan dolayı olmasını amaçlamış sa bu açıklama kabul edilir ve bu durumda ila yapmış sayılmaz.

 

Koca "vallahi senin vajinanla ilişkide bulunmam", "senin alt kısmınla ilişkide bulunmam" diye yemin etse lla yapmış olur. Ancak "senin elinle / ayağınla / üst kısmınla / bir kısmınla / yarı kısmınla ilişkide bulunmam" diye yemin etse lla yapmış olmaz. Ancak "bir kısmın" derken cinselorganı, "yarı kısmın" derken alt yarımı kastetmişse o zaman ila yapmış olur.

 

Koca "Vallahi senden uzaklaşacağım / senin yanından kaybolacağım / sana öfkeleneceğim / sana kötülük edeceğim" dese bunlar cinsel ilişkide bulunmama ve süre konusunda kinaye olur. Çünkü kullanılan sözcük bu ikisine de başka anlamlara da müsaittir.

 

Koca "vallahi seninle ilişkide bulunmak için terimi talep edeceğim / sana ilişkide kötülükte bulunmak için" dese bu açıkça ilişki anlamında kullanılmış olur, süre anlamında ise kinaye olur.

 

Koca "vallahi ikimiz aynı yastığa baş koymayacağız / aynı çatının altında bir araya gelmeyeceğiz" dese kinaye olur. Çünkü ilişkide bulunmak karı-kocanın aynı yastıkta başlarını bir araya gelmesini veya aynı çatı altında olmalarını gerektirmez.

 

79. İmam Şafii'nin yeni görüşüne göre kişi karısına "seninle ilişkide bulunursam kölem hür olsun" dese sonra ölüm, azat veya satım gibi bir sebeple köle üzerindeki mülkiyeti ortadan kalksa ila ortadan kalkar; çünkü bu durumda karısıyla ilişkide bulunmasının herhangi bir sonucu söz konusu değildir.

 

Not:  Nevevi'nin ifadesinin zahirinden anlaşıldığına göre köle kişinin mülkiyetine geri dönse Ila dönmez. Rafil ve Nevevi'nin "bu konuda yemin bozmanın geri dönmesi konusunda İmam Şafii'ye ait olan iki görüş geçerlidir" ifadesi bunu gerektirmektedir. Koca köleyi müdebber veya mükatep kılsa yahut karısına "seninle ilişkide bulunursam cariyem hür olsun" deyip sonra onu ümmüveled kılsa ila ortadan kalkmış olmaz.

 

80. İmam Şafii'nin yeni görüşüne göre koca karısına "seninle ilişkide bulunursam kölem zıharımdan dolayı hür olsun" dese bakılır:

 

>  Daha önceden zıhar yapmış ve zıharından dönmüş olsa bu sözüyle ila yapmış olur; çünkü bu kişi üzerine zıhar keffareti gerekli olsa da bu kölenin kendisi az at olmuştur.

Köleyi önceden azat etmek, kişinin cinsel ilişkide bulunmakla üstlenmiş olduğu bir fazlalık olup meşakkat veren bir durum olduğundan bu kölenin ilk olarak azat edilmesini üstlenmek gibi olmuştur. Daha sonra koca ila süresi içinde veya daha sonra karısıyla ilişkide bulunursa köle zıharına karşılık olarak azat olmuş olur.

 

> Daha önceden zıhar yapmamışsa kişinin Allah ile arasında yani diyaneten ne zıhar ne de ila vardır. Zıhar yoktur; çünkü kişi zıhar yaptığını söylediğinde yalan söylemiştir. Ila'nın olmaması ise kişinin zıhardan dolayı karısıyla ilişkide bulunmaya köle azat etmeyi bağlamış olmasıdır. Oysa ortada zıharın olmadığı farz edilmektedir. Şu halde azadın kendisine bağlandığı şart yoksa köle azadı da yoktur. Ancak kişi zıhar ikrarında bulunduğundan yargısal açıdan zıhar ve ila'nın bulunduğuna hükmedilir. Karısıyla ilişkide bulunduğunda köle zıhara karşılık olmak üzere azat olur.

 

81. İmam Şafii'nin yeni görüşüne göre kişi karısına "seninle ilişkide bulunursam kölem -şayet zıhar yaparsam- zıharıma karşılık hürdür" dese zıhar yapıncaya kadar ila yapmış olmaz, zıhar yaptığında ila da yapmış olur. Çünkü kölenin azadı zıharla birlikte ilişkiye bağlandığından zıhar öncesinde ilişkide bulunduğunda köle azat olmaz, yasak olan şeyle muhatap olmamış olur. Zıhar yaptığında ise ila yapmış olur. Çünkü o durumda ilişkide bulunursa köle azat olur. Kişi ila süresi içinde veya sonrasında ilişkide bulunursa azadın kendisine bağlandığı fiil mevcut olduğu için köle azat olur, köle zıhara karşılık azat olmamış olur. Çünkü köle azadını ona bağlamak daha önce gerçekleşmiştir. Kölenin zıhar karşılığında az at olması ancak zıhar sonrasında söylenecek sözle olabilir.

 

Not:  Rafii şöyle demiştir:

 

Talak bölümünde geçtiği üzere kişi arada atıf [bağlaç] kullanmaksızın talakı iki şarta bağlasa, şarta bağladığı şeyin sonucunu bu şartlardan önce yapsa veya daha sonra yapsa şarta bağlanan şeyin gerçekleşip gerçekleşmediğinde ikincinin birinciden önce gerçekleşmesi dikkate alınır. İki şart arasına -burada olduğu gibi- başka bir şey girerse kocamn ne kastetliğinin sorulması gerekir. Koca ikinci şart gerçekleştiğinde köle az adının ilk şarta bağlanmasını kastetmişse cinsel ilişki önceden gerçekleştiğinde köle azat olmaz.

Koca ilk şart gerçekleştiğinde köle azadının ikinciye bağlanmasım kastetmişse köle azat olur.

 

Kocaya ne kastetliğini sormak mümkün olmazsa veya koca "ben herhangi bir şey kastetmedim" derse Hocamız Zerekiya el-Ensarl'nin belirttiği üzere zahir olan burada mutlak olarak ilanın söz konusu olmamasıdır.

 

Rafii'nin belirttiği husus bakımından ikinci şartın ilkinden önce gerçekleşmesi eş zamanlı gerçekleşmesi gibidir. Buna Subki dikkat çekmiştir.

 

82. İmam Şafii'nin yeni görüşüne göre koca karısına "seninle ilişkide bulunursam kuman boş olsun" dese muhatap aldığı kadına ila yapmış olur; çünkü bu kadınla ilişkide bulunması halinde kumasının boşanmasından koca zarar görmektedir. Koca bunu birşeyi yüklenme ifadesiyle söylerse örneğin "seninle ilişkide bulunursam kumanı boşamak boynuma borç olsun / seni boşamak boynuma borç olsun" derse ila yapmış olmaz. Bunu Rafii, "İla'nın Allah'tan başka şey adına yemin ederek gerçekleşmesi" konusunun sonunda söylemiştir. Bu hüküm, mezhepte esas alınan "böyle bir sözlü ifade kullanması durumunda herhangi bir şey gerekmez" şeklindeki zahir görüşe uygundur.

 

83. Koca, kendisine hitap ettiği karısıyla ila süresi geçmeden önce veya geçtikten sonra ilişkide bulunsa, kadının kumasının boşanma şartı yerine geldiğinden o kadın boş olur, ila da ortadan kalkar. Çünkü bundan sonra ilişkide bulunmakla koca üzerine herhangi bir şey gerekli olmaz.

 

Not:  Koca karısına "seninle ilişkide bulunursam boşsun" dese karısıyla ilişkide bulunabilir. Ancak ilişkide bulunduğu anda karısı boş olmuş olacağından cinselorganını karısının organına soktuktan hemen sonra çıkarması gerekir. Boşamayı ilişkiye bağlamak kocanın ilişkide bulunmasına engel değildir; çünkü ilişki evlilik halinde iken gerçekleşmiştir.

Boşama gerçekleştikten sonra cinselorganı çıkarmak ilişkiyi terk etmektir. Bunu yapmak vacip olduğundan haram değildir.

 

Alimlerin ifadesinin zahirinden bizzat cinselorganı çekmenin gerekli olduğu anlaşılmaktadır. Kadın bain olarak boşanmışsa bu tek seçenektir. Şayet ric'i olarak boşanmış ise kocaya gerekli olan -el-EnvCir'da belirtildiğine göre- ya derhal cinsel organını çekmek veya karısını yeniden nikahına almaktır. Koca haramlığı bildiği halde ilişkide bulunmaya devam ederse ilişkiye ilk olarak başlaması mübah olduğundan kendisine had cezası uygulanmaz, mehirle de yükümlü olmaz. Çünkü ilişki evlilik esnasında gerçekleşmiştir. Koca, cinselorganını çıkardıktan sonra tekrar sokarsa bakılır: İlişkide bulunmak bain talaka bağlanmışsa; koca haramlığı bilmiyorsa bu şüphe yoluyla olan bir ilişki olup ric'i talakla boşanmış kadınla ilişkide bulunmaya benzer. Kocanın mehir ödemesi gerekir, karı-kocanın hiçbirine had uygulanmaz. Her ikisi haramlığı biliyorsa bu bir zinadır. Koca karısını ilişkiye zorlamışsa veya yalnızca koca haramlığı biliyorsa kocaya had cezası uygulanır, mehir ödemekle yükümlü olur. Kadına had cezası uygulanmaz. Kadın durumu biliyor ve kocasını uzaklaştırabilecek imkana sahipse kadına had cezası uygulanır, koca mehirle yükümlü olmaz.

 

84. Koca dört karısına hitaben "vallahi sizinle ilişkide bulunmayacağım" dese [şu an itibarıyla ila yapmış olur mu? Bu konuda İmam

Şafii'ye ait iki görüş bulunmaktadır:]

 

Birinci görüş

 

Daha güçlü görüşe göre ila yapmış olmaz. Çünkü keffaret ancak kadınların tümüyle ilişkide bulunma halinde gerekli olur. Bu tıpkı bir grup insanla konuşmamaya yemin etmeye benzer. Koca, üç karısı ile herhangi bir sorumluluk söz konusu olmaksızın ilişkide bulunma imkanına sahiptir.

 

Şayet üç karısıyla ilişkide bulunursa veya makattan ilişkide bulunursa yahut da ayrılık sonrasında ilişkide bulunursa dördüncü karısıyla ila yapmış olur. Zira yeminin bozulması onunla ilişkide bulunmaya bağlıdır. Eşlerinden bazıları ilişki öncesinde ölürse ila sona erer; çünkü kalanlarla ilişkide bulunması halinde yeminin bozulma imkanı kalmamış olur.

Burada kadının ölümünden sonra erkeğin cinsel organını onun organına sokma ihtimali dikkate alınmaz; çünkü "ilişki" sözcüğü yalın halde kullanıldığında hayattayken ilişkide bulunmak anlaşılır.

 

"İlişkide bulunmadan önce" ifadesi, koca bir kadınla ilişkide bulunup diğerleriyle bulunmadan önce bu kadının ölmesi durumunu dışarıda bırakır. Bu durumda ila ortadan kalkmaz.

 

İkinci görüş

 

Daha güçlü olan görüşün karşısındaki görüşe göre koca bu sözü söylediği anda dört karısına birden ila yapmış olur; çünkü bir defa cinsel ilişkide bulunmakla yasaklanmış olan "yemin bozma" işine yaklaşmıştır. Yasak olan bir şeye yaklaşmak da yasaktır.

 

85. Kişi dört karısına hitaben "Vallahi içinizden hiçbiriyle ilişkide bulunmayacağım" dese sanki her birine müstakil ila yapmış gibi derhal her biriyle ila yapmış olur. Süre geçtiğinde her bir kadın kocasından [ya evliliğe geri dönmesini veya boşamasını] talep edebilir.

 

Not:  Nevevi'nin ifadesinin zahirinden şu anlaşılmaktadır: Koca bir defa ilişkide bulunsa diğerleri açısından ila hükmü kalkmaz.

 

Bu, Cüveyni'nin tercih ettiği bir görüştür. Rafii ve Nevevi'nin belirttiğine göre Alimlerin çoğunluğunca daha doğru kabul edilen görüşe göre ise yemin ortadan kalkar, ila sona erer.

Çünkü koca hiçbir kadınla ilişkide bulunmayacağına dair yemin etmiş, sonra ilişkide bulunmuştur.

 

Bu konuda şöyle bir kişisel görüş de ileri sürülmüştür: Koca her biri ile müstakil ila yapmayı kastederek bunu söylemişse ila ortadan kalkmaz. Aksi takdirde bu söz "sizinle ilişkide bulunmayacağım" sözü gibi olmuş olurdu. Koca her biriyle ilişkide bulunmadıkça yemini bozulmuş olmaz.

 

Bu görüşe şöyle cevap verilmiştir: Birden fazla şeyle ilgili tek bir yemin, yemin bozmanın bunların tümüne değil herhangi birine ilişebileceğini gösterir, ancak bir yeminden dolayı birden fazla keffaret olacağını göstermez. Burada yemin bozma parçalara ayrılmamaktadır.

Yemin bozma gerçekleştiği anda ila sona ermektedir.

 

Bu meseleye ilişkin kalan örneklerden biri de şudur: Kişi karılarına "sizden biri ile ilişkide bulunmayacağım" diye yemin ettiğinde her birinden uzak durmayı kastetmişse hepsine ila yapmış olur. İçlerinden muayyen birini kastetmişse yalnızca ona ila yapmış olur. Bu durumda kendisinden -tıpkı boşamada olduğu gibi- açıklama yapması istenir. Açıklama yaptığında yeminle birlikte sözü kabul edilir. Şayet muayyen olmayan birini kastetmişse eşlerinden birine ila yapmış olur, bunu belirlemesi istenir. Bunu belirlediğinde daha doğru görüşe göre ila süresi yemin anından itibaren başlamış olur. Sözü söylerken ne genelleme ne de özelleştirmeyi kastetmemişse daha doğru görüşe göre genele hamledilir.

 

86. Koca karısına "valiahi seninle bir sene / bir seneye kadar yalnızca bir kere / bir gün ilişkide bulunurum" vb. bir ifade kullansa sözü söylediği anda [ıla yapmış olur mu? Bu konuda İmam ŞafiI'ye ait iki görüş bulunmaktadır:]

 

Birinci görüş

 

Daha güçlü ve yeni olan görüşe göre an itibarıyla ila yapmış olmaz; çünkü belirttiği şekilde ilişkide bulunmasıyla -sözünde istisna bulunduğu için- herhangi bir sonuç doğmaz. Ilişkide bulunduktan sonra seneden geriye dört aydan daha fazla süre varsa o andan itibaren ila yapmış olur; çünkü bundan sonra ilişkide bulunmakla yeminin bozulması gerçekleşir. Geriye dört ay veya daha az süre kalmazsa ila yapmış olmaz, yalnızca yemin etmiş olur.

 

İkinci görüş

 

Koca derhal ila yapmış olur; çünkü bir kere ilişkide bulunmakla yeminini bozmaya yaklaşmıştır.

 

Bu görüşe göre süre geçince kocadan seçim yapması istenir. Koca karısıyla ilişkide bulunursa herhangi bir şeyerekmez. Çünkü kocanın sözünde bir kere ilişkide bulunmak istisna edilmiştir. Seneden geriye ila süresi kadar kalmışsa kocaya ikinci defa süre verilir.

 

Not:  Nevevi'nin ifadesinden bir yıl geçtiği halde koca ilişkide bulunmamışsa ila'nın sona ereceği anlaşılmaktadır ki bu doğrudur. Bu durumda iki ihtimal söz konusu olur:

 

a. Kocanın ifadesi bir kere ilişkide bulunmayı gerektirdiğinden [ve koca buna uymadığından] keffaret gerekir.

 

b. Amaç bir defadan fazla ilişkide bulunmayı engellemektir, bundan dolayı keffaret gerekmez.

 

Ravdatü't-talibin'de belirtildiğine göre ikinci ihtimal daha doğrudur.

 

Koca "sene" sözcüğünü belirlilik takısı ile söylese bundan o sene anlaşılır. Kendisinin istisna ettiği ilişki sonrasında o seneden geriye aydan fazla bir süre kalıyorsa ila yapmış

olur, aksi takdirde ila yapmış olmaz.

 

Not:  Koca "vallahi dilersen seninle ilişkide bulunmam" dese bakılır:

 

a) Bununla "ilişkiyi" veya "llayı dilersen" demeyi kastetse, kadın da derhal "istiyorum" dese şart yerine gelmiş olacağı için koca ila yapmış olur. Kadın cevap vermeyi geciktirirse koca ila yapmış olmaz; çünkü bu hitap tarzı cevabın hemen verilmesini gerektirir. Ancak koca "ne zaman dilersen" vb. bir ifade kullanırsa bu, derhal cevabı gerektirmez.

 

b) Koca bununla "ilişkide bulunmamamı istersen" demeyi kastetmişse ila olmaz. Çünkü bunun anlamı "senin rızan olmadan seninle ilişkide bulunmam!" demektir. Kadın razı olup da kocası ilişkide bulununca bir şey lazım gelmez.

 

c) Koca dilemeyi mutlak olarak [kayıt koymaksızın] bıraktığında da böyledir. Bu durumda dilemek ile "ilişkinin olmamasını dilemek" kastedilmiş sayılır; çünkü akla ilk gelen budur.

 

Koca "vallahi senin dilemen hariç ilişkide bulunmam" veya "senin dilemen hariç" dese bununla ila'yı şarta bağlamayı veya lladan istisna yapmayı istemiş olsa ila yapmış olur.

Çünkü yemin etmiş ve yeminin ortadan kalkmasını kadının dilemesine bağlamıştır. Kadın ilişkide bulunmayı derhal dilerse ila sona erer. Aksi takdirde -tıpkı boşama konusundaki benzer meselede olduğu gibi-ıla sona ermez.

 

Koca "vallahi falan istemedikçe seninle ilişkide bulunmam" dese kadın araya zaman girdikten sonra bile olsa ilişkiyi istese yemin sona erer. Kadın ilişkiyi istemezse koca kadının ilişkiyi dilemesinden önce ölmesi halinde ila yapmış kabul edilir; çünkü artık ilişkide bulunma ümidi kalmamıştır. Ancak ila müddeti geçince ila yapmış olmaz; çünkü kadının dilemesinden ümit kesilmemiştir.

 

Koca "seninle ilişkide bulunursam bundan bir ay önce kölem hür olsun" dese bir ay geçince ila yapmış olur. Çünkü bir ay geçmeden ilişkide bulunsaydı azadın bu sözün söylenmesinden önce gerçekleşmesi imkansız olduğundan köle azadı gerçekleşmemiş olacaktı. Bu ilişkiyle ila sona erer. Koca ila süresi içinde bir ay geçtikkten sonra veya ila süresinden sonra karısıyla ilişkide bulunsa ve köleyi bundan bir ay önce satmış olsa lla sona ermiş olur. Çünkü kölenin satılması, kölenin azat edileceği vakitten önce veya eş zamanlı olduğundan cinsel ilişkide bulunma halinde herhangi bir şey gerekli olmamaktadır.

Koca köleyi karısıyla ilişkide bulunmadan bir aydan kısa bir zaman kala önce satmış olsa ilişkiden bir ay önce kölenin azat olmuş olduğu ve satımın da geçerli olmadığı anlaşılmış olur. Köle üzerindeki mülkiyeti kaldıran "kölenin ölümü", "hibe edilmesi" vb. diğer bütün durumlar da kölenin satılması gibidir.

 

BİR SONRAKİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNK’E TIKLAYIN

 

İLA'NIN HÜKÜMLERİ