MEHİR |
IV. EMSAL MEHİR
Nevevi, akitte
belirlenen mehir fasid olduğunda veya akitte mehir belirlenmediğinde emsal
mehir vermenin gerekli olduğunu belirttikten sonra bunun ölçüsünün ne olduğunu açıklama
ihtiyacı duyarak bunu müstakil bir başlık altında şu şekilde ele almıştır:
Emsal mehir, [bir
evlilik akdinde erkek tarafından] böyle bir kadına evlenme rağbeti gösterirken
ödenen maldır.
Emsal mehrin en büyük
dayanağı [rüknü] kadının nesebidir. Bu sebeple kadının [asabesi içinden]
kendisine soyunun bağlandığı en yakın kadınlar, bu kadının nesebi onlara
bağlanıncaya dek dikkate alınır. Bunların en yakını ana-baba bir kız kardeş,
sonra baba bir kız kardeş, sonra erkek kardeşin kızları, sonra aynı şekilde
halalardır. Asabe içinde kadınlar yoksa veya henüz evlenmemişlerse yahut
mehirleri bilinmiyorsa nineler ve teyzeler gibi anne tarafından olan yakınlar
değerlendirmeye alınır.
Emsal mehir
belirlenirken yaş, akıl, zenginlik, bakirelik ve dulluk, kişilerin evlilik
teklif etme amaçlarına etki eden diğer özellikler dikkate alınır.
Kadına özel bir fazilet
veya eksiklik varsa emsal mehir onun durumuna uygun olarak arttırılıp
eksiltilebilir.
Kadınlardan biri
[evlenirken kendi mehri konusunda] müsamahakarlık gösterse ona muvafakat
göstermek gerekmez.
Kadınlar yalnızca kendi
aşiretlerinden olan bir erkekle evlenirken mehirlerini düşük tutmuşlarsa bu
durum yalnızca o aşiretten olan erkeklerde dikkate alınır.
Fasid bir nikahta
gerçekleşen cinsel ilişki sebebiyle, ilişkinin gerçekleştiği zamandaki emsal
mehrin ödenmesi gerekir. İlişki tekrarlanmışsa, emsal mehrin ulaştığı en yüksek
değer ödenir.
Ben [Nevevi] derim ki:
İlişki tek bir şüphe sebebiyle tekrarlanmışsa tek bir mehir gerekir, şüphenin cinsleri
farklı ise mehirde birden fazla olur.
Kaçırılan veya zinaya
zorlanan [tecavüz edilen] kadınla birden fazla ilişki gerçekleşmişse birden
fazla mehir ödenmesi gerekir.
Baba [çocuğunun
cariyesiyle], ortak[lardan biri, ortak olarak sahip olduğu cariyeyle] veya
efendi, özgürlük sözleşmesi yaptığı cariye ile birden fazla ilişkide bulunmuşsa
bir mehir gerekir. Bir görüşe göre birden fazla mehir gerekir. Bir başka görüşe
göre ise aynı mecliste birden fazla ilişkide bulunmuşsa bir mehir, aksi
takdirde birden fazla mehir gerekir.
Doğrusunu Allah en iyi
bilir.
85. Emsal mehir, [bir
evlilik akdinde] normalolarak [erkeğin karşısında yer alan] böyle bir kadınla
evlenmek istenildiğinde ödenen mehre denir.
86. Emsal mehrin en
büyük rüknü / dayanağı; nesebi olan bir kadın açısından nesebidir.
Çünkü nikahtaki
denklikte olduğu gibi burada da insanlar arası övünme neseple olur.
Not: Nevevi gibi diğer çoğunluk alimin sözlerinden
bunun tıpkı Araplar gibi Arap olmayanlar arasında da dikkate alınacağı
anlaşılmaktadır ki doğrusu da budur; çünkü insanların birbirine rağbeti nesebe
bağlı olarak tamamen değişir. Kaffa! ve Abbadı, Arap olmayanlar arasında
nesebin dikkate alınmayacağını kabul etmişlerdir.
87. Bir kadının emsal
mehri belirlenmek istenildiğinde kendisinin soyolarak bağlı olduğu asabesinde
yer alan kadınlar içinden bu kadına en yakın olanlar dikkate alınır. Buna örnek
olarak kız kardeş, erkek kardeşin kızı, hala ve amca kızı verilebilir, nine ve
teyze dikkate alınmaz.
Cüveyni'nin belirttiğine
göre nesebi bulunmayan kadınlar açısından ise emsal mehir belirlenirken
birazdan zikredilecek özellikler dikkate alınır.
Asabeden olan kadınlarda
yakınlık derecesi ve evlenilmek istenilen kadınla aynı özellikte olma dikkate
alınır.
88. Kadına [asabede yer
alan kadınlar içinden] en yakın olanlar: Ana-baba bir kız kardeş sonra baba-bir
kız kardeş sonra ana-baba bir erkek kardeşin kızları sonra baba-bir erkek
kardeşin kızları sonra da aynı şekilde yani önce ana-baba bir sonra baba-bir
olmak üzere halalardır. Çünkü bir kişiye iki yönden bağlı olan şahıs, tek
yönden bağlı olan şahıstan önceliklidir.
Not: Nevevi ana-baba bir olan sonra baba-bir olan
amcanın kızlarından bahsetmemiş olup bunların da mutlaka zikredilmesi gerekir.
Aynı şekilde amca çocuklarının kızlarının da zikredilmesi gerekir.
Nevevi'nin sözünden
halanın, kızın kızından daha öncelikli olduğu gibi bir anlam çıkıyorsa da bu
kastedilmemiştir. Aksine burada Maverdi'nin de açık olarak ifade ettiği üzere
kastedilen şey halalık yönündeki tertibin kardeşlik yönündeki tertip gibi
olduğunu belirtmektir.
Asabeden olan kadınlar
iki farklı şehirde olup kız bu şehirlerin birinde yaşıyorsa, o şehirde yaşayan
kadınlar dikkate alınır. Nevevi ve Rafii'nin -kendilerine yönelik bir takım
itirazlar söz konusu olmuşsa da- Ravdatü't-Talibin ve eş-Şerhu'l-kebir'de
belirttiği üzere asabeden olan bütün kadınlar, bu kadının yaşadığından farklı
bir şehirde ise asabeden olan kadınların dikkate alınması, kadının yaşadığı
yerdeki yabancı kadınların dikkate alınmasından daha uygundur.
89. Asabeden olan
kadınlar hiç mevcut değilse veya hiç evlenmemişlerse yahut da evlenmiş olsalar
bile mehirleri bilinmiyorsa o zaman kadının anne tarafından olan yakınlarının mehirleri
yakınlık cihetine göre dikkate alınır. Aynı cihetten olanlarda da daha yakın
olanınki dikkate alınır. Buna örnek olarak nineler ve teyzeleri gösterebiliriz.
Bunların dikkate alınması, yabancı kadınların dikkate alınmasından daha iyidir.
Not: İmam Şafii'nin el-Ümm'deki ifadesinin
zahirinden anne tarafının dikkate alınamayacağı anlaşılmaktaysa da bu
kastedilmemiştir. Maverdi şöyle demiştir: "Anne tarafından olan kadınlar
içinden sırayla anne, nineler teyzeler, kız kardeşlerin kızları, teyzelerin kızları
dikkate alınır." Buna göre Maverdi şöyle demiştir: "Bu kadınlardan
babaanne ve anneanne bulunsa hangisinin dikkate alınacağı konusunda üç görüş
bulunmaktadır. En doğru olan üçüncü görüşe göre ikisi de birbirine
eşittir."
Kadının asabeleri içinde
onunla aynı nitelikte birisi yoksa İmranı ve başkalarının belirttiğine göre o
kadınlar yok hükmündedirler. Ezrai, Şafii'nin ifadelerinde buna işaret eden
cümlelerin bulunduğunu söylemiştir. İbnü'l-Kasım şöyle demiştir: "Sıra
sonraki kadınlara intikal eder."
Anne tarafından hiçbir
kadın yoksa veya hiç evlenmemişlerse yahut mehirleri bilinmiyorsa, bu kadının
misli olan yabancı kadınlar dikkate alınır. Kadının yaşadığı şehirdeki yabancı
kadınlara öncelik verilir, sonra en yakın şehir dikkate alınır.
Arap olan kadınların
mehri belirlenirken onun misli olan arap kadınlar, şehirli olan kadının mehri
belirlenirken onun misli şehirli kadınlar, köylü kadınların mehri belirlenirken
onun misli olan köylü kadınlar, cariyenin mehri belirlenirken efendisinin
düşüklük veya şerefliliği açısından onun misli olan cariyeler, azat edilmiş
kadının mehri belirlenirken onun misli olan azat edilmiş kadınlar dikkate
alınır.
[Arapça ifadede yer
alan] "erham" ifadesiyle annenin yakını olan kadınlar kastedilmiş
olup feraiz konularındaki zevi'l-erham kastedilmemiştir; çünkü annenin anneleri
feraiz ilminde hiçbir şekilde zikredilmezler.
90. [Emsal mehri
belirlerken] yukarıda geçenlerle birlikte kadının yaşı, iffeti, aklı,
güzelliği, zenginliği, fesahati, Mkire ve dulluğu, ilim ve şeref gibi
evlenirken kişilere göre farklılık gösteren amaçlar da dikkate alınır; çünkü
kadınlara ödenen mehirler bu özelliklere bağlı olarak değişkenlik gösterir.
Güzellik ve mal, denkliği belirlemede dikkate alınmamıştır; çünkü denklik,
damattan dolayı gelin tarafının karşılaşabileceği utancı ortadan gidermeye
dayalıdır. Mehir ise erkeklerin kadınlara olan rağbetine bağlı olarak
değerlendirilir.
Nevevi'nin ifadesi
genelin özele atfedilmesidir. Buna göre mehri belirlenmek istenen kadına
belirtilen sıfatların herhangi birinde ortak olan kadınların durumu dikkate
alınır.
Fariki, kadınlarda mehir
konusunda dikkate alınan özelliklerden bahsettikten sonra emsal mehir
belirlenirken kocanın da zenginlik, ilim, iffet gibi açılardan durumunun
dikkate alınacağını söyleyerek şöyle demiştir: "Asabedeki kadınlar
arasında bu kadınla aynı özellikte kadınlar bulunuyorsa o kadının kocası da bu
koca ile belirtilen özellikler bakımından benzeşiyorsa, söz konusu kadın emsal
mehri belirlerken dikkate alınır, aksi takdirde dikkate alınmaz."
91. Kadınlardan herhangi
biri yukarıda zikredilen üstün nitelikler bakımından özel bir duruma sahipse
veya bazı nitelikleri taşımıyorsa, mehri belirlenmek istenen kadının durumuna
göre hakimin uygun göreceği şekilde kendisinin mehrine -faziletin bulunması
halinde- ekleme, -noksanlığın bulunması halinde- azaltma yapılabilir. Bu konuda
hakimin görüşü esas olup mehrin yüksek veya alçak olmasında onun ictihadı esas
alınır.
Sonrakilerden birinin
belirttiği üzere bu, taraflar arasında ittifak sağlanamayıp anlaşmazlık
olduğunda geçerlidir.
92. Emsal mehir
belirlenirken dikkate alınacak olan kadınlardan biri, kendi evliliği esnasında
mehrinde indirim yapmışsa, burada yaygın durum dikkate alınır ve diğer
kadınların bu kadına muvafakat etmeleri gerekmez. Ancak mehirdeki indirim,
kadına rağbeti azaltan nesepteki eksiklikten kaynaklanıyorsa Ravdatü't-talibin
ve eş-Şerhu'l-kebir'de belirtildiği üzere bu indirim dikkate alınır. İbn Şühbe
"bu, daha önceki açıklamadan anlaşılmaktadır" demiştir.
93. Kadınlar yalnızca
kendi aşiretlerinden olan erkeklerle yahut Maverdl'nin belirttiğine göre
şerefli, alim ve genç erkeklerle evlenirken mehirlerini düşük tutmuşlarsa, yani
onların mehirde indirim yapma gibi bir adetleri varsa, kadının emsal mehri
belirlenirken yalnızca belirtilen özelliklere sahip erkeklerde bu indirim
dikkate alınır, başkalarında alınmaz.
Not: Nevevi "onun aksi" demiş olsa,
tıpkı Maverdl'nin açıklamasında olduğu gibi aşiret dışında olan kimseye yapılan
indirimi de kapsayacaktı. Maverdi "bu durum, düşük soylu olan kabilede
olur" demiştir.
Emsal mehirde dikkate
alınan kadınlar vadeli mehirle veya bir kısmı vadeli bir kısmı peşin mehirle
evleniyorsa, hakim -daha önce işaret edildiği üzere- bu kadının mehrinin
tümünün peşin olmasına hükmedemez, bununla birlikte [kadına mehrin tümü peşin
olarak verilecekse] vade sebebiyle mehir miktarında bir indirim yapabilir.
94. Fasid bir nikah
akdinde veya bir cariye üzerinde yapılan fasid bir satım akdinde ilişki gerçekleşmişse,
tıpkı şüphe yoluyla gerçekleşen ilişkide olduğu gibi kocanın emsal mehir
ödemesi gerekir; çünkü cinsel ilişki yararını elde etmiştir. Bu mehir,
ilişkinin gerçekleştiği zamandaki emsal mehirdir; çünkü cinselliğin iHaf
edildiği an o andır. Akit anına itibar edilmez; çünkü akit fasid olduğundan
onun herhangi bir saygınlığı yoktur.
95. Yukarıda belirtilen
durumda ilişki tekrarlanırsa tıpkı sahih bir nikahta olduğu gibi tek bir mehir
yeterlidir; çünkü her bir akdin fasidi, o akdın sahihi gibidir. Şüphe bütün
ilişkileri kapsamakta olduğundan nikaha benzemektedir. Bununla birlikte emsal
mehir belirlenirken cinsel ilişki zamanında, ilişkide bulunulan kadının en üst
durumu dikkate alınır. Örneğin ilişki gerçekleştiği anda kadın şişman veya
zayıf ise, o durumda ödenmesi gereken en üst mehir ödenir; çünkü ortada
yalnızca o durumda iken yapılan tek bir ilişki olsaydı bu mehrin ödenmesi
gerekecekti. Diğer ilişkiler bir fazlalık gerektirmeyince bir eksikliği de
gerektirmemiştir.
Not: Demıll'nin belirttiğine göre
"tekrar" ile kastedilen, farklı zamanlarda olmakla birlikte her bir
ilişkiyle bir ihtiyacın giderilmesidir. Kişi birbirine bitişik fiiller halinde
cinselorganını çıkarıp tekrar soksa ve bütün bunların sonunda cinsel ihtiyacını
en sonunda gidermiş olsa, bunun tek bir ilişki gibi kabul edileceği konusunda
görüş ayrılığı yoktur. Ancak fiiller birbirine bitişik olmuyorsa, kişi cinsel
ihtiyacını gidermemiş olsa bile bunlar birbirinden farklı ilişkiler gibi kabul
edilir.
96. Nevevi Rafii'nin
eş-Şerhu'l-kebir'de dediği gibi şöyle demiştir: "İlişki tek bir şüpheye
bağlı olarak birden fazla gerçekleşse bir mehir gerekir, şüphenin cinsi birden
fazla olursa mehir de birden fazla olur."
İlişkinin tek bir
şüpheye bağlı olarak tekrarlanması, kişinin ilişkide bulunduğu kadını kendi
karısı veya cariyesi zannetmesiyle olur ki bu durumda şüphe bütün ilişkileri
kapsadığından kadının o ilişkiler boyuncaki en yüksek emsal mehrinin ödenmesi
gerekir.
Not: Nevevi "aynı şekilde tekrarlandığında
da" demiş olsa, "en yüksek durum" demeye gerek olmazdı.
Maverdi, mehrin tek
olmasını "kişi mehri ödemediğinde" şeklinde sınırlamıştır. Şayet
mehri ödedikten sonra ilişki tekrarlanmışsa yeni bir mehir gerekir.
[Nevevi'nin belirttiğine
göre] şüphenin cinsi birden fazla ise örneğin kişi bir kadınla fasid bir
nikahla ilişkide bulunduktan ve ayrıldıktan sonra o kadını cariyesi zannederek
tekrar ilişkide bulunsa, ilişki sayısı birden fazla olduğu için mehrin de
birden fazla olması gerekir; çünkü şüphenin birden fazla olması, tıpkı birden
fazla evlenmek gibi kabul edilir.
Not: Şüphe birden fazla olmakla birlikte cinsi
aynı olsa, örneğin kişi karısı zannederek biriyle ilişkide bulunduktan sonra
gerçeği öğrense, daha sonra tekrar aynı kadını karısı zannederek ilişkide
bulunsa, burada şüphenin cinsi tek olmakla birlikte mehir birden fazla ödenir.
Nevevi, ifadenin bu durumu da kapsaması için şüphenin cinsinin değil de
kendisinin tekrarlanmasından bahsetseydi daha iyi olurdu.
97. Ortada şüphe olmasa,
örneğin kişi kaçırdığı bir kadınla veya zinaya zorladığı bir kadınla birden
fazla ilişkide bulunsa mehir tekrarlanır, yani her bir ilişki için bir mehir
ödemesi gerekir; çünkü burada nikah gibi değerlendirilebilecek bir şüphe
bulunmayıp mehrin ödenmesi [cinselliğin] iHaf edilmesi sebebiyledir. Bu da
birden fazla tekrarlanmıştır.
Not: Kaçırılan kadından bahsederken "cinsel
ilişkiye zorlanan" kaydını koymak şarttır; çünkü kendi isteğiyle ilişkide
bulunan kadın mehir alamaz, zira o fuhuş yapmıştır. Böyle olunca "ve
zinaya zorlanan kadın" diye atıf yapmanın bir anlamı yoktur. Ancak kadın
kendi isteğiyle ilişkide bulunduğu halde şüphe erkeğe değil yalnızca kadına
özgü olsa, Zerkeşi'nin de belirttiği üzere bu durumda mehrin erkek açısından
birden fazla ödenmesinin gerekli olduğu görüşü ortaya çıkar; çünkü erkek
açısından bu ilişki hiçbir şüphenin söz konusu olmadığı, tamamen kadının
cinselliğini itlaf etmektir.
Kaçırılan kadınla,
bilmeksizin birden fazla ilişkide bulunulması durumunda mehir birden fazla
olmaz. Kişi bir defa durumu bilerek bir defa bilmeksizin ilişkide bulunsa iki
mehir ödemesi gerekir.
98. [Şu durumlarda tek
bir mehir mi yoksa birden fazla mehir mi gerekeceği konusunda farklı görüş
vardır:]
> Baba, çocuğunun
diriyesi ile birden fazla ilişkide bulunsa, Rafil'nin de belirttiği üzere ilk
ilişkiyle birlikte cariyede bir hamilelik söz konusu olmasa, aynı zamanda bu
cariye oğlun ümmüveledi olmasa,
> Bir cariyeye ortak
olarak sahip olan iki kişiden biri ortak cariye ile birden fazla ilişkide
bulunsa,
> Özgürlük sözleşmesi
yapan cariyenin efendisi onunla birden fazla ilişkide bulunsa ve cariye bu
ilişkiden hamile kalmasa,
Birinci görüş
Bu durumlarda, yukarıda
Maverdl'nin belirttiği şartla tek bir mehir gerekir. İmam ŞafiI, mükatep
konusunda bunu açık olarak belirtmiştir; çünkü iffetlendirme ve mülkiyet
şüphesi bütün ilişkileri kuşatmaktadır.
İkinci görüş
Diğer bir görüşe göre
yukarıdaki durumlarda ilişkinin birden fazla olmasına bağlı olarak birden fazla
mehir gerekir.
Üçüncü görüş
Kadı Hüseyin ve
Beğavl'ye ait olup Subki'nin de meylettiği bir görüşe göre ise ilişkiler aynı
mecliste gerçekleşmişse bir mehir gerekir, aynı mecliste gerçekleşmemiş se
birden fazla mehir gerekir; çünkü her bir meclis diğerinden ayrıdır.
Baba, ilk ilişkiyle
birlikte çocuğunun cariyesini hamile bıraksa, bu çocuk da oğlunun Üffimüveledi
değilse o zaman birden fazla mehrin gerekli olmadığı konusunda görüş ayrılığı
yoktur. Çünkü cari yeyi hamile bıraktığında cariye onun ümmüveledi olur, bundan
sonra tekrar eden ilişkiler dıriye kendisinin mülkiyetindeyken gerçekleşmiş
olur. Hatta baba, ilk ilişkide henüz cinselorganının sünnet mahallini cariyenin
cinsel organı na sokmadan önce [cariyenin rahmine] boşalsa o zaman hiçbir
şekilde mehir ödemez; çünkü bu durumda cariye ile kendisinin mülkiyetindeyken
ilişkide bulunmuş olur.
Efendi, özgürlük
sözleşmesi yaptığı dıriyesini hamile bıraksa cariye mehir almak veya kitabet
bedelini ödeyemeyeceğini beyan ederek kitabet akdinden vazgeçmek
seçeneklerinden dilediğini seçebilir, bunu seçerse ümmüveled olur. Mehir almayı
seçerse, efendi onunla ikinci defa ilişkide bulunduğunda cariye tekrar muhayyer
olur. Mehir almayı seçerse yeni bir mehir ödenmesi gerekir. Diğer ilişkiler de
böyledir. İmam Şafii'nin kendi ifadesi böyle olup İsnevi e[-Mühimmat'ta bunu aktarmış
ve "bu önemli bir bilgidir" demiştir.
Not: Cinsel ilişki tekrarlandığı halde mehrin bir
defa olduğu durumlarda, kadının alabileceği en üst mehir dikkate alınır.
BİR SONRAKİ SAYFA İÇİN
AŞAĞIDAKİ LİNK’E TIKLAYIN
V. MEHRİN DÜŞTÜĞÜ
VEYA YARIM ÖDENDİĞİ DURUMLAR