MUĞNİ’L-MUHTAC

TALAK

 

SÜNNETE UYGUN OLAN VE OLMAYAN BOŞAMA

 

Boşama sünnete uygun olan [sünnı] ve bid'ı [bid'at] şeklinde ikiye ayrılır.

 

Bid'ı boşama haram olup iki kısma ayrılır:

 

a. Kendisiyle zifaf yapılmış olan kadını hayız döneminde boşamak.

 

Bir görüşe göre boşamayı kadın talep ederse haram olmaz.

 

Hayız döneminde kadınla hul' yapmak caizdir. Yabancı bir kimsenin hul' yapması ise caiz değildir.

 

Koca "Sen hayızın sona ermesiyle boşsun" dese daha doğru görüşe göre bu, sünnı boşama olur. Kişi, içinde ilişkide bulunmadığı temizliğin sonu itibariyle karısını boşasa, mezhepte esas alınan rivayete göre bid'ı boşama yapmış olur.

 

b. Hamile kalma ihtimali bulunup kendisinde hamilelik [alameti] görülmemiş olan kadını ilişkide bulunduğu temizlik döneminde boşamak.

 

Kişi hayız döneminde olan karısı ile ilişkide bulunduktan sonra (kadın temizlense ve koca) onu boşasa, daha doğru görüşe göre bu, bid'i boşama olur.

 

Bu dönemdeki kadınla hul' yapılması helal olduğu gibi hamile olduğu belli olan kadını boşamak da helaldir.

 

Karısını bid'i olarak boşayan kocanın karısına dönmesi sünnettir. Daha sonra isterse karısının temizlenmesinden sonra onu boşar.

 

Kişi, hayız görmekte olan karısına "sen bid'at olarak boşsun" dese boşama derhal gerçekleşir. "Sen sünnete uygun olarak boşsun" dese temizlendiğinde boş olur.

 

Kişi temizlik döneminde olup ilişkide bulunmadığı karısına "sen sünnete uygun olarak boşsun" dese boşama derhal gerçekleşir. İlişkide bulunmuşsa hayız görüp temizlendikten sonra boş olur. "Sen bid'at olarak boşsun" dese bakılır: O temizlik döneminde ilişkide bulunmuşsa kadın derhal boş olur, aksi takdirde adet gördüğü anda boş olur.

 

Kişi karısına "sen iyi bir talakla / en iyi talakla / en güzel talakla boşsun" dese sünnete uygun boşama gibi kabul edilir. "Sen kötü / en kötü / en çirkin talakla boşsun" derse bid'at boşama gibi kabul edilir.

 

"Sen sünnete uygun ve bid'at olarak boşsun" veya "iyi ve kötü şekilde boşsun" derse boşama derhal meydana gelir.

 

Birden fazla boşamayı bir arada yapmak haram değildir. Koca karısına "sen üç kere boşsun" veya "sen sünnete uygun olarak üç kere boşsun" dese daha sonra bununla kadının temizlik dönemlerine dağıtarak boşamayı kastettiğini söyle se bu açıklama ancak birden fazla boşamayı aynı anda yapmanın haram olduğuna inanan birisi tarafından söylenmişse kabul edilir. Daha doğru görüşe göre bu kişinin sözü diyaneten kabul edilir.

 

"Sen boşsun" dedikten sonra "eve girersen / Zeyd dilerse demeyi kastetmiştim" dese diyaneten onun sözü kabul edilir.

 

Kişi "karılarım boştur" veya "benim olan her kadın boştur" dedikten sonra "bir kısmını kastetmiştim" dese, doğru olan görüşe göre bir karine olmadıkça bu sözü zahiren [yargısal açıdan] kabul edilmez. Bu karine şu olabilir: Karılarından biri kendisiyle mahkemelik olur ve "sen başka kadınla evlendin" der, koca da "evlendiğim her kadın boştur" der ve "bununla davalık olduğum kadının dışındakileri kastettim" der.

 

214. Sünnete uygun olan [sünnı] ve olmayan boşamaları belirtme konusunda iki terminoloji bulunmaktadır:

 

Bunların birincisi daha uygun olup buna göre, boşama sünnı ve bid'ı olmak üzere ikiye ayrılır. Nevevi de bunu esas alarak "boşama sünnı ve bid'ıdir" demiştir.

 

İkincisi ise daha meşhur olup bu taksime göre boşama; sünnı, bid'i ve bu ikisine de uymayan boşama şeklinde üçe ayırmaktadır. Örneğin küçük kızın, menopoz olup adet görmekten kesilmiş olan, hul' yapılmış olan, doğum yapmış olan, zifafta bulunulmamış olan kadınların boşanması ne sünnete uygun ne de bid 'ıdir.

 

Not:  Bazı alimler boşamayı şu şekilde taksim etmişlerdir:

 

Vacip olan boşama: İla yapan şahsın, eşler arasında anlaşmazlık olması durumunda hakem olarak tayin edilmiş iki kişinin maslahata uygun olarak gördükleri boşama.

 

Mendup olan boşama: Hali düzgün olmayan örneğin kötü ahlaklı olan veya iffetsiz olan kadının boşanması.

 

Mekruh olan boşama: Hali düzgün olan kadını boşamak.

 

Mübah: Cüveyni'ya göre karısını arzulamayan ve karısından istifada etmediği halde onun için masraf yapmaya gönlü elvermeyen kimsenin karısını boşaması mübahtır.

 

Haram olan boşama: Bid'ı olan boşamadır. Nevevi bunu aşağıdaki sözleriyle açıklamıştır.

 

 

A. Bid'i Boşama

 

215. Bid'ı olan boşama haramdır; çünkü bu boşama, birazdan belirtilecek zararlara sebep olmaktadır.

 

216. Bidı boşama iki türlüdür: Bid'i boşamanın birinci türü ilişkide bulunulmuş [yani zifafa girilmiş] olan kadını hayız döneminde boşamaktır.

 

[Bid'i boşamanın ikinci şekli, kadını ilişkide bulunulan temizlik döneminde boşamaktır. Bu konu ileride gelecektir.]

 

1. Kadını Adet Döneminde Boşama

 

217. [Bid'ı talakın birinci türünü, kişinin zifafa girmiş olduğu karısını adet döneminde boşaması oluşturur. İlişkide bulunulmuş olan kadını adet döneminde boşamanın hükmü konusunda iki görüş vardır:]

 

Birinci görüş

 

[Bu, mutlak olarak haramdır.]

 

İlişki arka taraftan yapılmış olsa bile hüküm böyledir.

 

Yine Maverdl'nin naklettiğine göre kocasının -fıkhen koruma altında [muhterem] olan- menisini kendi rahmine sokan kadının da bu durumda olduğu konusunda icma vardır.

 

Hocamız Zekeriya el-Ensarı "rk'ı talaktan dolayı adet görmek suretiyle iddet bekliyor olsa da böyledir" demiştir. Bu sınırlama ancak, zayıf görüş esas alındığı zaman doğru olur ki bu da "ric'i talaktan iddet bekleyen kadın boşandığında iddeti baştan başlar" görüşüdür.

İtimad edilen görüşe göre ise böyle değildir; çünkü bu durumdaki kadın açısından iddeti uzatmaya gerek yoktur. Bekrı buna Haşiyesinde dikkat çekmiştir.

 

Kadını adetli iken boşamanın haramhğı, "onları iddet sürelerini gözeterek boşayın" [Talak, 1] ayetine muhalif olması sebebiyledir. Bu ayette "iddete başlayacakları vakitte" demektir.

Adet dönemi iddetten sayılmaz.

 

Bunun haram olmasının aklı gerekçesi ise kadının iddetin uzatılması sebebiyle zarar görüyor olmasıdır. Zira adet döneminin geride kalan kısmı iddetten kabul edilmeyecektir.

 

Ravdatü't-talibin ve eş-Şerhu'l-kebir'in "hayız" konusunda Nevevi ve Rafii farklı görüş belirtmişlerse de bu [talak] bölümünde belirtildiğine göre, bu boşamayı haram kılan gerekçe loğusalığı da kapsadığından o da hayız gibidir.

 

Not:  Nevevi'nin mutlak ifadesi kişinin karısını boşamaya adet dönemindeyken başlayıp kadın temiz olduktan sonra bitirmesini de kapsar. Bu durumda talak bid'ı olmuş olur.

Saymeri bunu açık olarak ifade etmiştir. Oysa daha güçlü ihtimale göre bu bid'i değildir; çünkü ileride geleceği üzere kişi karınsa "sen adetinle birlikte / adetinin sonunda boşsun" dese daha doğru görüşe göre bu boşama sünnı olur; çünkü bu, peşinden iddete başlanmasını getirir.

 

Adet döneminde boşamanın haram olması bazı durumlar istisna edilir:

 

a. Hamile kadının adet döneminde boşanması -ileride geleceği üzere- haram değildir; çünkü onun iddeti [adet görmekle değil] doğumla olur.

 

b. Kişi cariye ile evli olsa ve efendisi ona "kocan seni bugün boşarsa hürsün" dese, cariye de azat olabilmek için kocasının kendisini boşamasını istese kocası da onu [adet döneminde] boşasa haram olmaz. Çünkü onun köleliğnin devam etmesi, iddetinin uzatılmasından daha zararlıdır. Efendi bundan sonra onun azat olmasına müsaade etmeyebilir. Veya efendisinin ölümü sebebiyle cariyenin köleliği devam edebilir. Bu,

Ezral'nin kendi çıkarımıyla ortaya koyduğu güzel bir görüştür.

 

c. [Sürekli kanaması olup] adet dönemini şaşıran kadının boşanması sünnı veya bid'ı kapsamında görülmez.

 

d. Eşlerin anlaşamaması durumunda hakemlerin onları boşamaları,

 

e. Rafii tevakkuf etmiş olmakla birlikte Ila yapan şahıstan karısını boşaması istendiğinde onun boşaması.

 

f. Kişi karısını temizlik döneminde bir kere boşayıp sonra da adet döneminde ikinci defa boşasa haram olmaz.

 

"Hayız döneminde boşama" derken şarta bağlı olmayan boşama kastedilmektedir. Şayet koca hayız döneminde olan karısının boşanmasını eve girme şartına bağlarsa bu bid'ı olmaz, ancak kadının eve girme vaktine bakılır: Bu temizlik döneminde olursa boşama sünnı olur, aksi takdirde bid'ı olur. Ancak koca bundan dolayı günaha girmez.

 

Rafii şöyle demiştir: Burada şunu söylemek mümkündür: Şartın gerçekleşmesi kocanın iradesiyle oluyorsa koca bu şartı kadın hayız döneminde gerçekleştirmekle sanki boşamayı doğrudan hayız döneminde yapmış gibi günaha girer.

 

Ezrai "bu zahir olup bunda şüphe yoktur. Alimlerin ifadesinde buna aykırı bir durum da yoktur" demiştir.

 

İkinci görüş

 

[Zayıf] bir görüşe göre adet döneminde iken kadın boşanmayı talep etmişse, kendisi iddetinin uzamasına razı olduğundan haram olmaz.

 

Daha doğru görüşe göre "kadınları iddetlerini gözeterek boşayın" ayetindeki ifade genelolduğu için bu haramdır. Ayrıca Hz. Peygamber (s.a.v.) adet döneminde boşamaya tepki gösterdiğinde [bunun kadının isteğiyle olup olmadığını sormak suretiyle] bir ayrım yapmamıştır.

 

218. Koca, karısını boşamayı karısının isteğine bağlasa, karısı da kendi isteğiyle adet dönemindeyken boşanmayı tercih etse [hüküm ne olur?]

 

Ezra! şöyle demiştir: "Bunun, boşanmayı kadının istemesiyle aynı kabul edileceği söylenebilir." Yani bu da haram olur. Zahir olan da budur.

 

219. Adet ve loğusalık döneminde kadınla hul' yapmak caizdir; çünkü "kadının bir bedel ödeyerek evliliğe son vermesinde karı-koca üzerine bir günah yoktur" [Bakara, 229] ayetinde herhangi bir kayıt yoktur. Ayrıca kadının mal ödeyerek evliliğe son verdiği durumda ayrılmak suretiyle evlilik bağından kurtulmaya ihtiyacı bulunmaktadır. Bu tür boşamaya sünnı veya bid'ı denilemez.

 

220. [Karı-koca dışında] yabancı bir şahsın, kadının adet veya loğusalık döneminde hul' yapmasılnın hükmü nedir? Bu konuda mezhep içinde iki görüş bulunmaktadır:]

 

Birinci görüş

 

Daha doğru görüşe göre bu caiz değildir; çünkü yabancı şahıs, kadının adet veya loğusalık döneminde olduğu sırada ayrılmak suretiyle kendini evlilikten kurtarmaya ihtiyacı olup olmadığını bilemez.

 

İkinci görüş

 

Daha doğru görüşün karşısında Cüveyni tarafından sürülen bir ihtimal söz konusu olup kesin bir görüş yoktur. Ancak Cüveyni' den önce geçen alimlerden böyle bir görüş sadır olmuşsa o başka. Bu görüşe göre yabancı şahsın hul'u da caizdir; çünkü zahir olan, yabancı şahsın parasını kadının evlilikten kurtulmaya ihtiyacı bulunması sebebiyle harcamış olacağıdır.

 

Not:  Kadının yabancı şahsın kendisi için hul' yapmasına izin vermesi halinde şu söylenebilir: Şayet bu kadının malıyla alacaksa bizzat kadının hul' yapması gibi kabul edilir, aksi takdirde yabancı şahsın hul' yapması gibi kabul edilir.

 

221. Koca karısına "sen hayızınla birlikte / hayızının sonunda boşsun" dese [hüküm ne olur? Bu konuda mezhep içinde iki görüş bulunmaktadır: ]

 

Birinci görüş

 

Daha doğru görüşe göre bu sünnı talaktır; çünkü bu ifade, ardından iddete başlanmasını getirir.

 

İkinci görüş

 

Bu, bid'ı boşamadır; çünkü bu sözün söylenmesi hayız zamanına denk düşmektedir.

 

222. Koca kendisinin belirlediği ve karısıyla ilişkide bulunmadığı bir temizlik döneminden bahisle "temizlik dönemiyle birlikte / temizlik döneminin sonunda boşsun" dese [hüküm ne olur? Bu konuda mezhep içinde iki rivayet bulunmaktadır:]

 

Birinci rivayet

 

Mezhep içinde esas alınan yani rlkih olan- ve Ravdatü 't-talibin'de İmam Şafii'nin açık ifadesi olarak belirtilen- görüşe göre bu bid'ı boşamadır; çünkü bu ifade, ardından iddet beklemeyi getirmemektedir.

 

İkinci rivayet

 

Bu boşama, temizlik döneminde olduğundan sünnete uygundur.

 

2. Kadını, İçinde İlişki Bulunan Temizlik Döneminde Boşama

 

223. Bid'ı boşamanın ikinci türü, küçüklük ve menopoz olma gibi bir engeli olmayıp hamile olabilecek durumda olmakla birlikte kendisinde hamilelik görülmeyen bir kadının ilişkide bulunulduğu temizlik döneminde [kocası tarafından] boşanmasıdır.

 

Daha doğru görüşe göre bu ilişki ister önden ister arkadan olsun fark etmez.

 

Ravdatü't-talibin'de belirtildiğine göre kadının, kocasına ait korunmaya değer olan meniyi kendi rahmine sokması da ilişkide bulunması gibidir.

 

Kadında hamilelik görüldüğünde koca yaptığı boşamadan dolayı pişman olabilir. Zira insan hamile olmayan karısını boşadığı halde hamile karısını [hamileliği sebebiyle] boşamayabilir. Koca pişman olduğunda [iş işten geçtiğinden] telafi si mümkün olmayabilir ve bundan çocuk zarar görür.

 

"Hamile olabilecek durumda" ifadesi küçük kızı ve adet görmesi sona ermiş [menopoz] kadını dışarıda bırakmaktadır. Bunların boşanmasında -daha önce geçtiği üzere- sünnete uygun veya bid'ı olma söz konusu değildir.

 

"Kendisinde hamilelik görülmeyen" ifadesi hamilelik görülen kadını dışarıda bırakmaktadır. Bunun hükmü gelecektir.

 

Kocanın bilgisi dahilinde kadının kocaya ait meniyi kendi rahmine sokması -Ezrai'nin belirttiği üzere- kocanın cinsel ilişkide bulunması gibidir, çünkü bununla hamilelik gerçekleşebilir.

 

Daha doğru görüşe göre arkadan [makatlan] cinsel ilişkide bulunmak da böyledir.

 

Not: Nevevi, Ravdatü't-talibin'de zikredilen, bid'i boşamanın üçüncü türünü burada zikretmemiştir. O da şudur: İki karısı olan ve bunlardan birisi için kas m nöbetini yerine getiren kişi diğer karısı için bunu yapmadan onu boşarsa bid'i boşama yapmış olur.

 

Kişi zinadan hamile kalmış bir kadınla evlenip onunla zifaf yap sa sonra boşasa bakılır: Kadın adet görmemişse boşama bid'i olur; çünkü kadın iddete ancak doğumdan ve loğusalıktan sonra başlayacaktır. Aksi takdirde alimlerin ifadelerinden anlaşıldığına göre kadını temizlik döneminde boşarsa boşama sünni, adet döneminde boşarsa bid'i olur.

 

Şüphe yoluyla ilişkide bulunulan kadın bundan hamile kalır da kocası onu temizlik döneminde boşarsa bu bid'i boşama olur.

 

224. Kişi, adet döneminde olan karısıyla ilişkide bulunsa, kadın temizlendikten hemen sonra onu boşasa, bu boşama[nın hükmü nedir? Bu konuda mezhep içinde iki görüş bulunmaktadır:]

 

Birinci görüş

 

Bu, bid'ı boşama olur; çünkü kadının bu ilişkiden hamile kalmış olması mümkündür.

 

İkinci görüş

 

Bu bid'ı boşama değildir; çünkü adetin devam etmesi, kadının rahminin boş olduğunu gösterir.

 

Bu görüş şöyle reddedilmiştir: Adetin geri kalan kısmının devam etmesi kadının biyolojik yapısının ilk olarak salgıladığı ve dışarı atılmaya hazır hale getirdiği kanın atılması olabilir.

 

Not: Bu mesele, kadını temizlik döneminde ilişkide bulunmadığında boşama ile ilgilidir. Nevevi buna derhal takip etmeyi bildiren "fa" harfiyle işaret etmiştir.

 

225. Doğru görüşe göre, temizlik döneminde ilişkide bulunulmuş olan kadınla hul' yapmak helaldir. Şu halde bu hüküm, "ilişkide bulunulan temizlik döneminde kadını boşamak haramdır" hükmünden istisna edilir.

 

226. Adet görmesi devam etse bile hamile olduğu anlaşılan kadını boşamak da helaldir; çünkü kocanın boşamasına karşılık bedel alması ve kadının hamile olduğunun görülmesi kocada pişmanlığın bulunma ihtimalini ortadan kaldırır.

 

Not:  Şu ana kadar yapılan açıklamalardan bid'ı olan talakla ve bid'ı ve sünnı olmayan talakın ne olduğu anlaşılmış oldu.

 

Sünnı talak ise zifaf yapılmış olup hamile, küçük veya menopoz olmayan, iddetini adet görmek suretiyle bekleyecek olan kadının, içinde ilişkinin olmadığı veya öncesindeki adet döneminde ilişkinin bulunmadığı temizlik döneminde boşamasıdır. Bu sünnı boşamadır; çünkü bu boşama, peşinden iddete başlamayı gerektirmektedir.

 

227. Bir kimse karısını bid'ı olarak boşamış ve boşama sayılarını [üçe] tamamlamamış ise bakılır:

 

> Kadını, içinde ilişkinin bulunduğu temizlik döneminde boşamışsa ikinci temizlik dönemi gelmeden önce karısına dönüş yapması sünnettir.

 

> Karısını adet döneminde boşamışsa, içinde boşamanın geçtiği adetin sonuna kadar karısına dönüş yapması sünnettir. Bunu AclOn kadısının oğlu, el-Minhac üzerine yazdığı Tashih adlı eserinde söylemiştir.

 

Bu kişi karısına döndükten sonra dilerse kadının temizliği tamamlamasından sonra onu boşar.

 

Bunun delili şu hadistir: İbn Ömer (r.a.) karısı adet dönemindeyken onu boşadı. Hz. Ömer bu durumu Hz. Peygamber (s.a.v.)'e bildirince, Resulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: "ona emret, karısına dönsün, sonra temiz olarak boşasın" .(Buhari, Talak, 5253; Müslim, Talak, 3651)

 

Yani onu boşamayı isterse onunla ilişkide bulunmadan önce bo-

şasın demektir. Nitekim bazı rivayetlerde bu, açık olarak belirtilmiştir.

 

Not:  Burada, Nevevi, Malikı mezhebinde olduğu gibi "kadına dönmesi vaciptir" dememiştir; çünkü Hz. Peygamber (s.a.v.) İbn Ömer'e bunu emretmemiş, babasına bunu emretmesini emretmiştir. Bir şeyi emretmeyi emretmek, onu emretmek değildir. Nitekim Hz. Peygamber (s.a.v.) babalara "çocuklarınız yedi yaşına geldiğinde onlara namazı emredin" demiştir. [Bu durum, Peygamberin çocuklara namaz kılmayı emtettiği anlamına gelmez.]

 

Alimler böyle söylemiştir.

 

Şöyle bir itiraz söz konusu olabilir: Hz. Peygamber (s.a.v.)'in "ona dönsün!" ifadesi İbn Ömer' e yönelik bir emirdir.

 

Buna şöyle cevap verilir: Bundan kastedilen "senin emri n sebebiyle ona dönsün" demektir. Bu halde vücup, babadan kaynaklanmaktadır.

 

Nevevi'nin ifadesinin zahirinden, kadına dönülmemesi halinde mekruhluğun olmayacağı anlaşılmaktadır ki Cüveyni bunu açık olarak ifade etmiştir. Nevevi, Ravdatü't-talibin'de şöyle demiştir: "Bu, itiraza açıktır. Zira konuyla ilgili hadisin sahih olması ayrıca kadına verilen sıkıntının giderilmesi için dönüş yapmamanın mekruh olması gerekir."

 

Bu konuda hadise dayanmak reddedilmiştir; çünkü hadiste bir yasak yoktur.

 

Kişi karısına döndüğünde günah ortadan kalkar mı? Nevevi bir grup alimden günahın kalktığı görüşünü aktarıp bunu desteklemiştir.

 

Koca karısına dönüş yapsa, boşamadaki bid'atlık boşamanın adet döneminde olmasından kaynaklanıyorsa sünnet olan bu hayızdan sonraki adette kadını boşamamaktır. Böylece kadına dönüşün yegane amacı onu boşamak olmamış olur. Şayet bid'at olma, boşamanın gerçekleştiği temizlik döneminde veya bu temizlikten önceki adet döneminde ilişkide bulunmuş olmaktan kaynaklanıyorsa, kadında bir hamilelik görülmemiş olup koca karısına dönüş yaptıktan sonra ilişkide bulunmuşsa, ikinci temizlik döneminde onu boşamakta bir sakınca yoktur. Karısına temizlik sonrasında dönmüş veya o temizlikte dönmüş de ilişkide bulunmamışsa ikinci temizlik döneminde boşaması sünnete uygun olur; böylece kocanın dönmesi, sırf boşamak için olmamış olur.

 

Bu hüküm, kişinin karısına yönelik kasm hakkını tam olarak yerine getirmeden onu boşadığı durumda hakkını ona tam olarak vermek için dönüş yapması durumuyla ilgili değildir. Bu şekilde söylenmiştir. Alimlerin ifadesinden bu dönüşün müstehap olduğu anlaşılmaktadır; çünkü dönüş yapmak evlenmek gibidir, bunu yapmak ise vacip değildir.

 

228. Koca, [evlilik sonrasında] zifafa girmiş olduğu karısına adet veya loğusalık döneminde "sen bid'at olarak boşsun" dese kadın adet döneminin başında bile olsa koca onu boşama ile nitelendirdiğinden boşama derhal gerçekleşir.

 

229. Koca, adet döneminde ilişkide bulunmadığı karısına "sen sünnete uygun olarak boşsun" dese boşama kadının adet veya loğusalıktan temizlendiği anda yani temizlik dönemine başladığı anda gerçekleşir. Boşamanın bağlandığı nitelik kadının yıkanması öncesinde gerçekleştiği için boşama, kadının yıkanmış olmasına bağlı değildir.

 

Not: Kadın, boşanmış kadınların iddetine başlayıncaya kadar kocanın onunla ilişkide bulunmama halinin devam etmesi gerekir. Buna göre koca karısıyla adetin son anlarında ilişkide bulunsa ve ilişki, adet sona erinceye kadar devam etse kadın boşanmış olmaz; çünkü temizlik ile ilişki birbirine bitişmiştir.

 

Nevevi'nin "koca karısıyla adetli olarak ilişkide bulunduktan sonra kadın temizlense ve koca onu boşasa, daha doğru görüşe göre bu, bid'at boşama olur" ifadesinden anlaşıldığına göre ilişki temizliğin başlangıcına kadar devam etmese de hüküm böyledir.

 

Evlilik devam ederken kadınla [başka birisinin] şüpheyle ilişkide bulunması durumunda da böyledir ki bu durumda boşama gerçekleşmez; çünkü bu boşama bid'ldir. Boşamanın gerçekleşmesi, kadının iddete başlayacağı temizlik dönemine kadar gecikir.

 

230. Koca, daha önce zifafta bulunmuş olduğu karısına, içinde ilişkinin bulunmadığı temizlik döneminde "sen sünnete göre boşsun!" dese, [sünnete göre boşamanın] şartı mevcut olduğu için boşama derhal gerçekleşmiş olur.

 

O temizlik süresinde koca tarafından kadınla ilişkide bulunmuş ve kadında herhangi bir hamilelik görülmemişse kadının adetten temizlendiği sırada boşama gerçekleşir; çünkü kadın sünnet olarak boşanma durumuna o zaman başlamaktadır.

 

231. Koca temizlik döneminde olan karısına "sen bid'at olarak boşsun" dese bakılır:

 

> O kadınla o temizlik döneminde veya önceki hayız döneminde ilişkide bulunulmuşsa ve kadında bir hamilelik görülmemişse kadın derhal boş olur; çünkü boşamanın şartı gerçekleşmiştir.

 

> Kadınla o temizlik döneminde -hatta temizlikten önceki adet dönemi bile olsa- ilişkide bulunulmuş ve kadın da daha önceden zifafa girilmiş bir kadınsa kadın adet dönemine girdiğinde boşama gerçekleşir.

 

Not: Nevevi'nin ifadesinden, kadının adet kanını gördüğü ilk anda boşamanın gerçekleşeceği anlaşılmaktadır. Mütevelli bunu açık olarak belirtmiştir. Kanama bir gün ve geceden önce kesilir de geri dönmezse kadının boşamasının gerçekleşmediği anlaşılmış olur. Yapılan açıklamadan anlaşılacağı üzere o kadınla o temizlik döneminde, boşamanın şarta bağlanmasından sonra ilişkide bulunulsa, bu durum şarta uygun olduğundan boşama gerçekleşir.

 

Bilindiği üzere bu hüküm, hakkında sünnet ve bid'at boşamanın söz konusu olduğu kadın içindir. Buna göre koca, ilişkide bulunduğu yaşı küçük karısına veya ilişkide bulunmadığı büyük [adetten kesilmiş] karısına bu sözü söylese daha doğru görüşe göre boşama derhal gerçekleşir, şart dikkate alınmaz.

 

Burada [Arapça ifadede yer alan] "lam" harfi zaman sınırı değil gerekçe belirtmek içindir. Çünkü iki durum birbirini takip etmemektedir. Bu tıpkı "Zeyd'in rızası için" demesi gibidir.

 

232. Koca, boşamayı övgü anlamına gelecek şekilde nitelese, örneğin karısına "sen güzel bir şekilde fen iyi / en faziletli / en adil / en kamil / en güzel boşamayla boşsun" dese sünnet boşama gibi yani "sen sünnete göre boşsun" demiş gibi olur. Buna göre kadın;

 

> Bu sözün söylendiği esnada adet döneminde ise temiz-

leninceye kadar boşama gerçekleşmez.

 

> İçinde ilişkinin gerçekleşmediği temizlik dönemindeyse

boşama derhal gerçekleşir.

 

> İçinde ilişkinin gerçekleştiği temizlik dönemindeyse

adetten sonra temizlendiği anda boşama gerçekleşir.

 

Not:  Koca bununla bid'at boşamaya niyet etse ve kadının kötü ahlaklı olması sebebiyle o, bu boşamayı güzel sayıyor olsa bakılır:

 

Boşamanın bid'at olduğu zamanda ise kocanın sözü kabul edilir; çünkü kendisine hükmü ağırlaştıran bizzat kocadır.

 

Boşamanın sünnete uygun olduğu zamanda ise yargısal açıdan sözü kabul edilmez, diyam açıdan kabul edilir.

 

233. Koca, boşamayı kötü niteliklerle nitelese örneğin karısına "sen çirkin bir şekilde / en çirkin / en iğrenç / enkötü / en şerli / en fahiş boşamayla boşsun" dese bid'at boşama yapmış gibi yani "sen bid'at şekilde boşsun" demiş gibi kabul edilir. Buna göre kadın;

 

> Adet döneminde veya içinde ilişkinin bulunduğu temizlik dönemindeyse boşama derhal gerçekleşir.

 

> Aksi halde adet görünce gerçekleşir.

 

234. Kişi, bununla sünnet boşamaya niyet edip karısının ah lakının güzelolması sebebiyle onu boşamayı kötü gördüğünden böyle söylemiş se bakılır: Kadın, boşamanın bid'at olduğu bir dönemdeyse kocanın sözü diyaneten kabul edilir, yargısal açıdan kabul edilmez.

 

235. Bu, kocanın, sünnet ve bid'at boşamanın söz konusu olabileceği bir kadına, boşamının bid'at olduğu dönemde "sen sünni olarak boşsun" veya boşamanın sünnet olduğu dönemde "sen bid'i olarak boşsun" deyip sonra "ben boşamanın derhal gerçekleşmesini istedim" demesiyle çelişmez; çünkü boşama an itibarıyla gerçekleşmemiştir. Zira niyet ancak sözün sarih olarak muhtemelolduğu bir anlama yorulduğunda etkili olur. Her ikisi de bulunmadığında niyet geçersiz olur ve söz dikkate alınır, zira söz daha güçlüdür.

 

236. Koca "sünnete göre" vb. ifadeleriyle ya da "bid'ata göre" vb. ifadeleriyle boşamasında sünnet veya bid'at söz konusu olmayan hamile, menopoz gibi kadınlara hitap etmişse boşama derhal gerçekleşir; "sünnet" ve "bid'at" sözcükleri dikkate alınmaz.

 

Not:  Arapça'da "lam" harfi, beklenilen ve tekrar edeceği bilinen bir şeyde zaman bildirir.

Örneğin (...) ifadeleri, kendisi hakkında sünnet ve bid'atın söz konusu olduğu kadın açısından zamanı bildirir. Beklenmeyen ve tekrar etmeyen şeylerde ise gerekçe bildirir. Örneğin .... "Seni Zeyd'in rızası için / Zeyd'in gelişi için boşadım" ifadesinde ve yine kendisi hakkında sünnet ya da bid'at boşama söz konusu olmayan küçük kız, hamile kadın gibi kimseler açısından (....) ifadesi böyledir. Bu durumdaki kadınlar, Zeyd razı olmasa veya gelmemiş olsa bile derhal boşanmış olurlar. Koca bununla boşamayı şarta bağlamayı istemiş olsa yargısalolarak bu kabul edilmez, diyaneten kabul edilir.

 

Koca, küçük vb. durumda olan karısına "sen bid'at vakti sünnet vakti için boşsun" dese ve bununla boşamayı şarta bağlamayı istese, vakit sözcüğünü açık olarak zikrettiğinden bu kabul edilir. Şayet vakte niyet etmemişse boşama derhal gerçekleşir.

 

Not:  Kişi karısına "sen Zeyd'in rızasıyla / gelişiyle boşsun" dese bu tıpkı "Zeyd razı olursa / Zeyd gelirse" ifadesinde olduğu gibi şarta bağlamadır.

 

Koca, boşanması konusunda sünnet ve bid'atın söz konusu olduğu karısına "sen sünnet olmayan bir şekilde boşsun" dese, "bid'at şekilde boşsun" demiş gibi olur. "Sen, bid'at olmayan şekilde boşsun" ifadesi de "sen sünnete uygun şekilde boşsun" demek gibi olur.

 

Kocanın "boşamanın sünnet olanı / sünnet talak" ifadesi de "sünnete uygun şekilde" demesi gibidir. Yine "boşamanın bid'at olanı / bid'at boşama" ifadesi de "bid'ata uygun şekilde" demesi gibidir.

 

Koca, boşanması bid'at olan bir kadına "şayet boşamanın sünnet olduğu bir durumdaysan boşsun" dese boşama gerçekleşmediği gibi boşama şarta da bağlanmış olmaz.

 

Koca, karısına boşamanın bid'at olduğu dönemde "sen şu anda sünnete uygun boşsun" veya boşamanın sünnete uygun olduğu dönemde "sen şu anda bid'ata uygun şekilde boşsun" dese zamana işaret edilmiş olduğundan sözcük dikkate alınmaz boşama derhal gerçekleşir.

 

Koca "falan kişi sen temizken gelirse sünnet üzere boşsun" dese, o kişi geldiğinde kadın temizse sünnete uygun olarak boş olur, aksi takdirde kadın ne şimdi ne de temizlendikten sonra boş olmaz.

 

237 .. Kişi talaktan bahsederken güzel ve kötü sıfatları bir araya getirip herhangi bir şeye niyet etmese, örneğin "sen sünnı-bid'ı olarak boşsun" veya "sen güzel çirkin bir şekilde boşsun" dese, kadın adet gören kadınlardan ise veya "sen sünnet veya bid'at üzere olmaksızın boşsun" dese boşama derhal gerçekleşir, iki sıfat birbirine zıt olduğundan bunlar dikkate alınmaz. Koca, "sünni-bid'i" veya "güzel çirkin" dediği durumda her bir sıfatla neyi kastetliğini şöyle açıklasa: "Ben bu boşamanın vakit açısından güzel, sayı açısından çirkin olduğunu yani üç boşamanın gerçekleşeceğini kastettim" dese, boşama daha sonra gerçekleşse bile onun sözü kabul edilir; çünkü sayının gerçekleşme zararı, boşamanın ertelenmesinin yararından daha fazladır.

 

Not: Kişi karısına "sen üç kere boşsun, bir kısmı sünnet üzere bir kısmı bid'at üzere" dese bakılır: Kadın, küçük kızda olduğu gibi boşanmasında sünnet ve bid'atın söz konusu olmadığı kimselerden ise tıpkı boşamanın tümünü sünnet veya bid'at olarak nitelemesi durumunda olduğu gibi derhal boşanır. Kadın, adet gören kadınlardan ise derhal iki boşama meydana gelir, üçüncü boşama ise bunun ardından gerçekleşir; çünkü boşamayı kısımlara bölmek yarı yarıya olmasını gerektirir, bu yarım daha sonra sirayet eder. Koca "ben derhal bir talak gerçekleştirmeyi, ardından da iki talakı gerçekleştirmeyi kastetmiştim" dese yeminle birlikte sözü kabul edilir. Koca, her bir talakın bir kısmını derhal gerçekleştirmeye niyet etmişse üç talak -parçaları bütünlere tamamlamak suretiyle- derhal meydana gelir.

 

Koca "sen bir kısmı sünnet üzere olan üç talakla boşsun" deyip sussa, kadın boşamanın sünnet veya bid'at olduğu bir durumdaysa yalnız bir boşama meydana gelir; çünkü "bir kısmı" ifadesi yarım anlamına gelmez. Yukarıda yarım anlamına gelmesi iki kısmın iki duruma izafe edilmesi sebebiyle idi, bu yüzden iki durum birbirine eşitlenmişti.

 

Koca "sen beş kere boşsun; bir kısmı sünnet üzere bir kısmı bid'at üzere" dese, kadın derhal üç kere boşanır. Burada "bir kısmı" ifadesi yarım olarak kabul edilir, daha sonra [iki buçuk üçe] tamamlanır.

 

Koca "sen iki kere boşsun, biri sünnet üzere biri bid'at üzere" dese bir boşama derhal gerçekleşir, diğer boşama ise gelecekte gerçekleşir.

 

Koca "sen iki kere boşsun sünnet üzere ve bid'at üzere" dese iki boşama derhal gerçekleşir; çünkü "sünnet üzere ve bid'at üzere" ifadesi görünürde iki talakın vasfı olup zıtlık bulunduğundan dikkate alınmaz, geriye iki boşama kalmış olur.

 

Kocanın "sen kar gibi / ateş gibi boşsun" ifadesi ile boşama derhal gerçekleşir, yapılan benzetme dikkate alınmaz. Kimileri ise buna muhalefet ederek şöyle demişlerdir: "Kişi boşamayı beyazlık bakımından kara, aydınlatma bakımından ateşe benzetmeyi kastetmişse kadın boşamanın sünnete uygun olduğu zaman boşanır. Soğuklukta kara, sıcaklık ve yakıcılıkta ateşe benzetmek istemişse boşamanın bid'at olduğu zaman boşanır."

 

 

Kadını Bir Defada Üç Kere Boşamak

 

238. Boşamaları bir anda yapmak haram değildir. Çünkü Uveymir, Resulullah (s.a.v.)'ın huzurunda karısıyla lian yaptığında, peygamber ona karısının lian yoluyla bain olarak boş olduğunu söylemeden önce Uveymir karısını üç kere boşadı. (Buhari, Talak, 5259; Müslim, Lian, 3723)

Üç boşamayı bir anda yapmak haram olsaydı, gerek Uveymir gerekse orada bulunanların bilmesi için Hz. Peygamber (s.a.v.) bunu beyan ederdi. Ayrıca Fatıma binti Kays da kocasının kendisini kesin olarak boşamasını Resulullah (s.a.v.)'a şikayet etmiştir(Müslim, Talak, 3681)

İmam Şafii şöyle demiştir: "Allah daha iyi bilir ya bulrada kesin boşama ile kastedilen şey] üç boşamadır. Hz. Peygamber (s.a.v.)'in bunu yasakladığını bilmiyoruz. Sahabeden bir grup bunu yapmış, başkaları da bu yönde fetva vermiştir."

 

239. Üç talakı bir anda yapmak haram olmadığı gibi mekruh da değildir. Ancak sünnete uygun olan, adet gören kadınlarda bir temizlik döneminde iki talakla yetinmektir. Ay bekleyerek iddet geçirenlerde ise bir ayda iki kere boşamaktır. Böylece yaptığından pişman olursa geri dönme veya nikahı yenileme imkanı olur. Bununla yetinmezse boşamaları günlere dağıtsın. Hamile olan kadında boşamanın birini derhal gerçekleştirip sonra ona geri döner, diğerini de loğusalıktan sonra gerçekleştirir, üçüncüyü de adetlen temizlendikten sonra yapar. Bir görüşe göre her bir ayda bir kere başar.

 

Not:  Nevevi'nin ifadesinden, boşama ifadesinin çoğul kullanılması halinde üç boşama meydana geleceği anlaşılmaktadır. İmamlar bununla yetinmiştir.

 

Haccac b. Erta, Şia'dan bir grup ve zahirılerden rivayet edildiğine göre birden fazla boşama durumunda yalnızca bir boşama meydana gelir. Sonrakilerden sözüne itibar edilmeyecek biri de bu görüşü tercih etmiş, bu yönde fetva vermiş, Allah'ın doğru yoldan saptırdığı bazıları da onun bu görüşüne uymuştur. Bu görüşte olanlar Müslim'in İbn Abbas'tan rivayet ettiği şu hadisi delil olarak ileri sürmüşlerdir:

 

"Resulullah (s.a.v.), Hz. Ebu Bekir, Hz. Ömer'in hilafetinin ilk iki yılında üç boşama bir boşamaydı. Daha sonra Hz. Ömer şöyle dedi: "İnsanlar düşüne taşına yapmaları gereken bir konuda [yani boşama konusunda] acele eder oldular. Biz onların bu yaptığını geçerli saysak iyi olur." Aynen de dediği gibi yapıp geçerli saydı.(Müslim, Talak, 3658)

 

Bu hadisin sahih olduğunu kabul etsek bile buna iki şekilde cevap vermek mümkündür:

 

a. Ebu Zür'a er-Razı'den nakledildiğine göre bunun anlamı; ilk dönemde bilin e gelen boşama şekli bir boşamaydı. Sonra Hz. Ömer döneminde insanlar üç talakı bir anda yapmaya başladılar, o da bunu onlar hakkında geçerli saydı. Şu halde bu, aynı meseleye ilişkin hükmün değiştiğini değil insanların adetinin değiştiğini gösterir. Bu şu anlama gelir: İnsanların şu anda bir defada yaptıkları üç talak, ilk dönemde yalnızca bir talak olarak gerçekleştiriliyordu. Şeyh Alaaddin enNeccarı el-Hanefı bu yorumu esas alarak şöyle demiştir: "Hadiste yer alan acele etmek ifadesi bunu göstermektedir. Yani insanlar boşamayı düşüne taşına yapmalı ancak teker teker gerçekleştirmelidir. Oysa insanlar bir anda üç boşama yapmaya başladılar. Aksi takdirde hadisi "üç boşama ilk dönemde tek kabul ediliyordu, Hz. Ömer'in uygulaması öncesindede böyle idi" şeklinde yorum yapılırsa o zaman insanlar hangi konuda acele etmiş olacaklar?

 

b. Bu hadis, boşama sözünün bölünerek kocanın "sen boşsun, sen boşsun, sen boşsun" şeklindeki ifadesine yorulur. İlk dönemde insanlar arasında hıyanet az olduğundan "ben bununla pekiştirmeyi kastettim" diyen kişinin sözünü kabul ediyorlardı. Hz. Ömer, kendi döneminde insanların durumunun değiştiğini görünce kişinin bununla pekiştirme kastettiği yönündeki ifadesini kabul etmemiş ve bunları müstakil boşama kabul etmiştir.

 

Nevevi, Müslim şerhinde "iki cevap içinden bu daha doğrudur" demiştir.

 

Subki de "hadisin en doğru yorumu budur" demiştir.

 

Üç boşamanın meydana gelmesi açısından boşamanın şartsız olmasıyla şarta bağlanması, bu şartın bir yemin şeklinde olup olmaması arasında fark yoktur. Subki şöyle demiştir:

"Bazıları bizim zamanımızda bid'at bir görüş ortaya atarak yemin şeklinde şarta bağlanan boşamalarda boşamanın gerçekleşmeyeceğini, yemin kefareti gerekeceğini söylemiştir.

Bu, Hz. Peygamber (s.a.v.) döneminden günümüze gelinceye kadar hiç kimsenin ileri sürmediği bir bid'attır."

 

Zerkeşi şöyle demiştir: "Boşamalar" ifadesindeki elif lam, şer'an bilinen boşama anlamında olup bu da üçtür. Buna göre kişi karısını dört kere boşasa Ruyani'nin dediğine göre ona tazir cezası uygulanır. İbnü'r-Rif'a'nın sözünün zahirinden bunun günah olduğu anlaşılmaktadır."

 

Bu güçlü bir görüş değildir; çünkü fazlalık dikkate alınmaz, fazlalığı telaffuz etme sebebiyle herhangi bir hüküm gerekmez.

 

240. Kişi karısına "sen üç kere boşsun" dese ve bununla yetinse ya da "sen sünnete göre üç kere boşsun" dese ve sonra da her iki durumda "üç kere" ile ne kastettiğini "her bir temizlik dönemine bir boşama dağıtmak suretiyle" diyerek açıklasa doğru olan ve İmam ŞafiI tarafından belirtilmiş olan görüşe göre onun bu sözü yargısal açıdan kabul edilmez; çünkü bu iddia boşamanın geciktirilmesini gerektirir, oysa kullandığı sözcük ilk cümlede boşamanın hemen yapılmasını ikinci cümlede kadın temiz ise hemen, adet dönemindeyse temizlendiğinde boşanmasını gerektirir. Boşamanın temizlik dönemlerine dağıtılması konusunda bir sünnet yoktur. Ancak Maliki' mezhebine mensup olan bir kimsenin durumunda olduğu gibi kişi üç boşamanın aynı anda yapılmasının haram olduğuna inanıyorsa onun bu şekilde açıklaması yargısalolarak kabul edilir; çünkü onun görünür durumu, kendi inancı açısından haram bildiği bir şey işlemeyi kastetmediğini gösterir.

 

Not:  Nevevi'nin ifadesi istisnanın her iki duruma dönmesini gerektirir ki doğrusu da budur. Mütevelll ve ona tabi olarak el-Muharrer'deki ifade ise istisnanın yalnızca ikinci durumla ilgili olduğunu göstermektedir.

 

241. [Yukarıdaki meselede] kişinin sözünün yargısal açıdan kabul edilmeyeceği görüşünü benimsediğimizde [bu kişinin sözü diyaneten kabul edilir mi? Bu konuda iki görüş bulunmaktadır:]

 

Birinci görüş

 

Daha doğru görüşe göre kişinin niyet ettiğini söylediği şey kabul edilir; çünkü iddia ettiği şeyi sözüne bitişik olarak söylese anlamlı bir cümle olur ve şayet koca söylemiş se yani karısına dönmüşse diyaneten o sözle am el edilirdi. Bu durumda kocanın o kadınla ilişkide bulunması caiz olduğu gibi kadın da kocasının doğru söylediğini zanne diyorsa buna müsaade edebilir. Kocasının yalan söylediğini zannediyorsa buna müsaade etmez.

 

Bu konuda İmam Şafii şöyle demiştir: "Kocanın talepte bulunma hakkı vardır, kadın ise bundan kaçınmakla yükümlüdür."

 

Kadın açısından iki taraf [kocanın doğru ve yalan söylediğine ilişkin zan] eşit ise kadının ilişkiye müsaade etmesi mekruh olur.

 

Kadın kocasının sözünü tasdik eder ve hakim de karı-kocanın bir arada olduğunu görürse, iki görüş içinden el-Kifaye'de tercih edilenine göre hakim onları ayırır.

 

"Tedeyyün" ifadesi, bir şeyi kişinin dini inancına bırakmak demektir. Alimlerimiz şöyle demişlerdir: "Bu, kocanın kendisiyle Allah arasındaki ilişki bakımından şayet doğru söylüyorsa karısını yalnızca kendi niyet ettiği şekilde boşamasıdır. Ancak şu var ki biz yargısal açıdan kocanın sözünü tasdik etmeyiz."

 

İkinci görüş

 

Kocanın sözü diyaneten kabul edilmez; çünkü söz tek başına onun kastettiği anlama elverişli değildir. Niyet ancak lafzın elverişli olduğu durumda uygulanır.

 

242. Daha doğru görüşe göre karısına "sen boşsun" dedikten sonra "eğer eve girersen" veya "Zeyd boşanmanı dilerse boşsun demeyi kastetmiştim" dese onun sözü kabul edilir; çünkü bunu açık olarak ifade etmiş olsaydı, sözü düzgün olurdu.

 

Not:  Nevevi'nin ifadesinden anlaşıldığına göre kocanın "eğer Allah dilerse [inşallah] demeyi kastetmiştim" demesi durumu da böyledir. Ancak doğru görüşe göre kocanın bu sözü kabul edilmez.

 

Rafii şöyle demiştir: "Alimler bununla diğer şarta bağlamalar arasını şöyle ayırmışlardır:

Bir şeyi Allah'ın dilemesine bağlamak yeminin hükmünü bütünüyle ortadan kaldırdığından bunun sözlü olarak söylenmesi şarttır. Boşamayı kadının eve girmesine veya -mesela- Zeyd'in dilemesine bağlamak ise yemini bütünüyle ortadan kaldırmaz yalnızca bir duruma özgü kılar. Bu sebeple burada niyetin etkisi vardır. Alimler bunu şuna benzetmişlerdir: Fesh, hükmü bütünüyle kaldırmak anlamına geldiğinden sözlü tasarruf olmadıkça fesih gerçekleşmez. Tahsis ise lafızia yapılabileceği gibi kıyasla da yapılabi-

 

Not:  Kişi, boşama sözcüğünü söylemeden önce böyle bir şeye içinden azmetmişse bu durumda söz konusu istisna diyaneten kişiye yarar. Sözü söyledikten sonra kişide böyle bir niyet meydana geldiyse bunun hükmü yoktur. Tam sözü söyleme esnasında kişi böyle bir şeye niyet ederse o zaman -tıpkı tek başına kinayeye niyet etmede olduğu gibi- o zaman hükmün ne olacağı konusunda iki görüş söz konusu olur. Rafii ve Nevevi bunu nikahın ilk bölümünde Mütevelll' den nakletip onaylamışlardır. Kinaye bölümünde geçtiği üzere bu yeterlidir.

 

243. Koca, boşama konusunda genel bir söz söylediği halde bu sözün kapsamında yer alan bazı şeyleri kastetse örneğin "karılarım boştur" veya "benim her karım boştur" dese, sonra da niyetiyle "karılarımdan bazılarını yani falan ve filanı kastettim, falancayı kastetmedim" dese [hüküm ne olur? Bu konuda mezhep içinde üç görüş vardır:]

 

Birinci görüş

 

Doğru görüşe göre yargısal açıdan kocanın bu sözü kabul edilmez; çünkü söz genelolup kadınların tümünü kapsamaktadır. Bu genel sözün gerektirdiği anlamı niyetle başka yöne çekmek mümkün değildir. Ancak kocanın istisna yapmak istediğini gösteren bir karine varsa örneğin karılarından biri kendisiyle tartışarak kocasına "gidip benim üzerime evlendin!" dese, koca da bunu inkar etmek üzere "benim her karım boştur" veya "karılarım boştur" demiş olsa, sonra da "ben tartıştığım karımı kastetmedim" dese, doğru söylediğini gösteren bir karine bulunduğundan onun bu sözü kabul edilir.

 

İkinci görüş

 

Kocanın sözü herhalükarda kabul edilir; çünkü genel bir sözü bazı fertler hakkında kullanmak yaygın görülen bir durumdur.

 

Üçüncü görüş

 

Kocanın sözü hiçbir durumda kabul edilmez. Rafii ve Nevevi bunu alimlerin çoğunluğundan nakletmişlerdir. Şu halde Rafi! ve Nevevi'nin buradaki [birinci görüşü] terciheri, Rafi!'nin "çoğunluğun kabul ettiği görüşü sahih kabul etmek" şeklindeki ilkesine aykırıdır. Bu yüzden ilk görüşe "sahih" demek doğru değildir.

 

Bu ayrım, "kocanın sözü diyaneten kabul edilir" dediğimiz her bir yerde geçerlidir. Nitekim kocanın "bağından boşanmış demeyi kastettim" ifadesiyle ilgili alimler şunu açık olarak ifade etmişlerdir: "Şayet koca bu sözü söylemeden önce karısının bağını çözmüşse kocanın sözü kabul edilir, aksi takdirde kabul edilmez." Biraz önce zikredilen durumlarda da böyledir.

 

Not:  Nevevi'nin "bazılarını" ifadesi bu meselenin, kendisiyle tartışılan kadın dışındakiler hakkında farz edildiğini göstermektedir. Kocanın tartıştığı karısından başka karısı bulunmasa, bazılarının şahsı görüş olarak belirttiği üzere kadın boş olur. Bu şuna kıyas edilir: Amra adındaki karısından başka karısı bulunmayan bir adam "Amra dışındaki her bir karım boştur" dese Ravdatü''t-talibin ve eş-Şerhu'l-kebir'in Kaffal'in fetvalarından aktarıp onayladıklarına göre Amra boş olur. Ancak "Amra dışında karılar boştur" dese ve kişinin Amra dışında karısı bulunmasa Amra boş olmaz. Arada şu fark vardır bu ikinci ifadede koca karılar ifadesini kendisine nispet etmemiş [yani "karılarım" dememiş] tir.

 

BİR SONRAKİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNK’E TIKLAYIN

 

BOŞAMANIN ZAMANA BAĞLANMASI