MUĞNİ’L-MUHTAC

ZIHAR

 

GİRİŞ

 

Zıhar kelimesi (.....) "zahr" [sırt] kelimesinden alınmıştır.

Çünkü bu işlemin aslı şekli kişinin karısına "sen bana anamın sırtı gibisin" demesidir.

 

Zıhar yapanlar bu iş için karın, uyluk vb. organları değil de "sırt" kelimesini tercih etmişlerdir; çünkü binme yeri sırttır. Kadın da bir anlamda [cinsel ilişki esnasında] kocasının bineği gibidir.

 

Bir başka görüşe göre "zıhar" kelimesi "yükseklik / yükselme" anlamından alınmıştır.

Nitekim şu ayette [aynı kökten gelen zahara fiili] bu anlamda kullanılmıştır:

 

"Onun üzerine çıkmaya güç yetiremezler. " [Kehf, 97]

 

Zıhar uygulaması, cahiliye döneminde boşama olarak kabul ediliyordu. Bir görüşe göre İslamiyetin ilk dönemlerinde de böyleydi.

 

Belirtildiğine göre cahiliye döneminde bir kimse karısından hoşlanmadığında ve karısının da başkasıyla evlenmesini istemediğinde ona ila veya zıhar yapardı ve kadın bu şekilde ne kocalı ne de kocasız bir halde kalır, başkasıyla evlenemezdi. Şari [Allah] zıhar yapmanın hükmünü; zıhardan döndükten sonra kadının kocaya [keffareti yerine getirinceye kadar] haram olması, keffaretin gerekli olması şeklinde değiştirdi.

 

Zıharın fıkıh terminolojisindeki karşılığı kişinin, bain talakla boşamamış olduğu karısını kendisine hel al olmayan bir dişiye benzetmesidir.

 

Bu uygulamaya zıhar adı verilmesi, kocanın karısını annesinin sırtına benzetmesi sebebiyledir.

 

Zıhar yapmak büyük günahlardandır. Ayette [zıhar yapanlar hakkında] "onlar gerçekten çirkin bir söz söylüyor ve asılsız bir ifade kullanıyorlar" [Mücadele, 2] buyrulmuştur.

 

[Zıharın haramlığı konusunda icma vardır, ancak] icmadan önce bu konudaki temel delil şu ayetlerdir:

 

> Kocası hakkında seninle tartışan ve Allah'a yakınan kadının sözünü Allah işitmiştir. Allah sizin karşılıklı konuşmanızı işitiyordu. Çünkü Allah her şeyi işitmekte ve görmektedir.

İçinizden karılarına zıhar yapanların karıları asla onların anaları değildir. Onların anaları sadece, kendilerini doğuran kadınlardır. Gerçek şu ki, onlar çirkin ve asılsız bir söz söylüyorlar. Şüphesiz Allah affedicidir, bağışlayıcıdır. Karılarına zıhar yapıp da sonra dediklerinden dönenlerin, onlarla temas etmeden önce bir köle azat etmeleri gerekir. Size öğütlenen işte budur. Allah yapıp ettiklerinizden tamamen haberdardır. Buna imkan bulamayan, temastan önce peş peşe iki ay oruç tutar. Buna da gücü yetmeyen altmış fakiri doyurur. Bu, Allah'a ve resulüne imanınızı göstermeniz içindir. İşte bunlar Allah'ın koyduğu kurallarıdır. Kafirleri elem veren bir azap beklemektedir. [Mücadele, 1-4]

 

Bu ayetler şu olay hakkında inmiştir: Evs bin es-Samit karısına zıhar yaptığında karısı durumu Peygamberimize (s.a.v.) şikayet etti. Peygamberimiz "sen ona haram olmuşsun" dedi. Kadın "benim durumuma bak, ben buna sabredemem" deyince peygamberimiz tekrar "sen ona haram olmuşsun" dedi. Kadın da isteğini tekradadı. Peygamberimiz yine "sen ona haram olmuşsun" deyince kadın ümidini keserek durumu Allah'a havale etti. Bunun üzerine yukarıdaki ayetler indirildi.

 

Bir rivayete göre bu ayetler inince Hz. Peygamber o kadına "kocana söyle bir köle azat etsin!" dedi. Kadın "köle mi? Vallahi o bir köle bulamaz. Onun benden başka hizmetçisi yok!" dedi. Bunun üzerine Hz. Peygamber (s.a.v.) "söyle de iki ay peşpeşe oruç tutsun!" buyurdu. Kadın "buna güç yetiremez, günde şu kadar defa su içiyor" dedi. Bunun üzerine Hz. Peygamber (s.a.v.) "ona söyle altmış fakiri doyursun!" dedi. Kadın "bunu nasıl yapacak ki!" dedi. (Ebu Davud, Talak, 2214; İbn Hibban, Talak, 4279)

 

Not:  Mücadele suresinin her ayetinde "Allah" sözcüğü bir, iki veya üç defa geçmektedir. Kur'an'da bu açıdan ona benzeyen bir süre yoktur. Bu sure, sıralamadaki sayısı bakımından Kur'an surelerinin yarısında yer alır, cüz olarak ise son onda birlik kısımda yer almaktadır.

 

BİR SONRAKİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNK’E TIKLAYIN

 

ZIHARIN RÜKÜNLERİ