MUĞNİ’L-MUHTAC

ZIHAR

 

ZIHARA İLİŞKİN HÜKÜMLER

 

Bu bölümde zıhara ilişkin olan; keffaretin gerekli olması, [keffareti yerine getirinceye kadar] ilişkinin haram olması gibi hükümler ele alınacaktır.

 

Zıhar yapan kimse bundan döndüğü zaman kendisine keffaret gerekli olur.

 

Zıhardan dönmek, zıhar yaptıktan sonra ayrılmanın mümkün olacağı kadar bir süre geçtiği halde kişinin kadını nikahında tutmasıdır. Şayet ölüm, fesih, bain talak gibi bir ayrılık sebebi gerçekleşirse veya koca karısını ric'i olarak boşadığı halde dönüş yapmazsa yahut delirirse dönüş söz konusu olmamış olur. Yine koca. cariye olan karısına malik olduğunda veya daha doğru görüşe göre -zıharından önce karısına zina isnadında buunmuş olması şartıyla- lian yaptığında da böyledir.

 

Koca talaktan dön se veya zıharına bitişik olarak irtidat edip sonra müslüman olsa mezhepte esas alınan rivayete göre dönüş yapmakla zıharından dönmüş olur ancak müslüman olmakla zıharından dönmüş olmaz, müslüman olduktan sonra dönmüş olur.

 

Kocanın zıharından dönmesinden sonra meydana gelen bir ayrılık sebebiyle keffaret düşmez.

 

Keffareti yerine getirmeden önce ilişkide bulunmak haramdır. Daha güçlü görüşe göre şehvetle dokunmak vb. fiiller de böyledir.

 

Ben [Nevevi] derim ki: Daha güçlü görüşe göre bu caizdir. Allah daha iyi bilir.

 

Süreli zıhar süreli olarak sahih olur. [İmam Şafii'ye ait] bir görüşe göre süresiz olarak sahih olur. Bir başka görüşe göre ise bu zıhar dikkate alınmaz. ilk görüş esas alındığında. daha doğru görüşe göre kocanın zıhardan dönmesi kadını nikahında tutmasıyla değil süre içinde karısıyla ilişkide bulunmasıyla gerçekleşir.

Cinselorganın sünnet mahalli kadının cinselorganı içine girdiğinde erkeğin ilişkiye son vermesi gerekir.

 

Kişi dört karısına hitaben "siz bana anamın sırtı gibisiniz" dese onlara zıhar yapmış olur.

Bunları nikahında tutarsa dört keffaretle yükümlü olur. ŞafiI'nin eski görüşüne göre bir keffaretle yükümlü olur. Koca, peşpeşe dört farklı ifadeyle dört karısına zıhar yapsa ilk üçünde zıhardan dönmüş olur. Sözleri birbirine bitişik olarak bir karısına birkaç defa zıhar yapsa ve bununla zıharı pekiştirmeyi amaçlasa bu, bir zıhar olarak kabul edilir. Şayet yeni bir söz söylemeyi kastetmişse daha güçlü görüşe göre birden fazla zıhar kabul edilir, ikinci ifadeyi söylediğinde birinci zıhardan dönmüş olur.

 

Keffareti gerektiren şey nedir?

Zıhardan dönmenin imkansız hale gelmesi

Keffareti yerine getirmeden önce ilişkide bulunmanın hükmü

Zıhar yapan kişinin kansıyla ilişki dışındaki fiillerinin hükmü

Kişinin dört kansına birden zıhar yapması

 

Keffareti gerektiren şey nedir?

 

34. Zıhar yapan kimse zıharından döndüğünde kendisi üzerine keffaret gerekli olur. Bunun delili şu ayettir:

 

> Karılarına zıhar yapıp da sonra dediklerinden dönenlerin, onlarla temas etmeden önce bir köle azat etmeleri gerekir. Size öğütlenen işte budur. Allah yapıp ettiklerinizden tamamen haberdardır. Buna imkan bulamayan, temastan önce peş peşe iki ay oruç tutar. Buna da gücü yetmeyen altmış fakiri doyurur. Bu, Allah'a ve resulüne imanınızı göstermeniz içindir. İşte bunlar Allah'ın koyduğu kurallarıdır. Kafirleri elem veren bir azap beklemektedir. [Mücadele, 3-4]

 

İleride "geri dönme" ile ne kastedildiği gelecektir.

 

Keffaretin hangi sebeple gerekli olduğu konusunda mezhep içinde şu şekilde farklı görüşler bulunmaktadır:

 

> Keffaret, zıhar ve zıhardan dönme sebebiyle gerekli olmuştur.

> Zıhar sebebiyle gerekli olmuştur. Geri dönmek ise bunun şartıdır.

> Yalnızca geri dönme sebebiyle gerekli olmuştur; çünkü son kısım budur.

 

Eş-Şerhu'l-kebir' de bu görüşler tercihsiz olarak aktarılmıştır. Ayetin zahiri ne uygun olan ve yine alimlerin "yemin keffareti hem yemin hem de yemini tutmama sebebiyle gerekli olur" şeklindeki görüşlerine uygun olanı ilk görüştür.

 

Not:  Nevevi'nin ifadesi keffaretin geniş zamanlı olarak yerine getirilebilmesini gerektirmektedir. Rafitnin keffaretler bölümündeki ifadesinden de bu sonuç çıkmaktadır.

Ancak Rafil oruç konusunda keffaretin derhal yerine getirilmesi gerektiğini söylemiş, hac konusunda da bunu Kaffa!' den aktarmıştır. Kaffal şöyle demiştir: "Bir günah sebebiyle gerekli olan her keffaretin derhal yerine getirilmesi gerekir." Zahir olan da budur.

 

Subkl şöyle demiştir: Bu görüşe şöyle itiraz yöneltilebilir: "Keffaretin sebebi, görüş ayrılığında yer aldığı üzere ya kocanın zıhardan dönmesi veya hem zıhar yapması hem de dönmesidir. Kişinin zıhardan dönmesi haram değildir." Bu et-Tevşih adlı eserde de nakledilmiştir. "Keffaretin yegane sebebi zıhardan dönmektir" görüşünü kabul ettiğimizde bu hüküm zahir olmaktadır. Ancak keffaretin sebebi her ikisidir görüşünü kabul ettiğimizde uygun değildir. Çünkü zıhar yapmak haramdır, zıhardan dönmek haram değildir. Haram ile helal bir arada bulunduğunda haram helale galip gelir.

 

el-Mat Iab adlı eserde şöyle denilmiştir: "İmam Şafii'nin ifadesinden anlaşıldığına göre kişi karısıyla ilişkide bulunmadığı sürece keffaret geciktirilebilir. Ancak ilişkide bulunduktan sonra derhal mi yerine getirilmeli midir yoksa geciktirilebilir mi? Özürsüz olarak kazaya bırakılan namazın kazasıyla ilgili görüş ayrılığı burada da geçerlidir." Bu görüş ayrılığının gereği "keffaret, derhal yerine getirilmelidir" hükmüdür.

 

Zıhardan geri dönmek nasıl olur?

 

35. Zıhardan geri dönmek, zıhar yapan kocanın, zıhar yaptıktan sonra ayrılabileceği kadar bir vakit karısını nikahında tutmasıyla olur. Çünkü kocanın karısını annesine benzetmesi onu artık karısı olarak nikahında tutmamasını gerektirir. Karısı olarak nikahında tuttuğunda zıhara ilişkin söylediğinden önmüş olur. Çünkü sözden dönmek, o söze aykırı davranmaktır. Nitekim "falan kişi bir söz söyledi sonra sözünden döndü" denilir. Bu, "hibeden döndü" ifadesine yakın bir ifadedir.

 

Not:  Bu hüküm süresiz olarak veya mutlak olarak yapılan zıharda ve ric'ı olarak boşanılmış olan kadına yönelik zıhardadır. Çünkü süreli olan zıharda kişi karısını nikahında tutmakla değil süre içinde ilişkide bulunmakla karısına dönüş yapmış olur.

 

Ric'ı talakla boşanan kadında zıhardan dönüş kadını yeniden nikaha almakla olur.

 

Nevevi'nin sözünden şu durum istisna edilmiştir: Kişi zıhar lafzını tekrarlayıp bununla pekiştirmeyi kastetse, pekiştirme yerine boşama sözcüğünü söyleme imkanı var olduğu halde bunu yaptığında daha doğru görüşe göre zıhardan dönüş yapmış olmaz. Aynı şekilde zıhar ifadesinden sonra mesela "sen bin dirhem karşılığında boşsun" dediği halde kadın bunu kabul etmese, koca da bundan sonra "bedelsiz olarak boşsun" dese zıhardan dönmüş olmaz.

 

Yine kişi "Ey zinakar kadın sen boşsun" dediğinde de tıpkı "Ey Zeynep! Sen boşsun" demesi durumunda olduğu gibi zıhardan dönmüş olmaz.

 

Yukarıda belirtilen ifadelerle kişinin zıhardan dönmüş sayılması, zıhardan sonra herhangi bir sebeple ayrılığın meydana gelmemiş olmasına bağlıdır.

 

 

Zıhardan dönmenin imkansız hale gelmesi

 

36. [Koca karısına zıhar yaptıktan sonra bu] zıhar işlemine aşağıdakilerden birisi bitişirse kocanın zıhardan dönmesi imkansız hale gelir:

 

> Karı-kocanın her ikisi yahut birinin ölmesi,

> Koca yahut kadın sebebiyle nikah akdinin feshedilmesi,

> Zifaf öncesinde kadının irtidat etmesi veya kocanın başkasının mülkiyetinde bulunan karısına malik olması sebebiyle nikah akdinin kendiliğinden fesholması,

 

> Bain talak sebebiyle ayrılığın meydana gelmesi,

> Kocanın karısını ric'ı olarak boşayıp karısını yeniden nikahına almaması,

> Kocanın zıhar yaptıktan sonra akıl hastası olması.

 

Yukarıdaki durumların hiçbirinde koca zıhardan dönemez, keffaret de gerekmez; çünkü son iki durumda ayrılık imkansız hale gelmiştir. ilk durumda kadını nikahta tutma imkanı kalmamıştır. Diğer durumlarda da bu sona ermiştir.

 

37. Aynı şekilde koca, [başkasının mülkiyetinde bulunan] cariye konumundaki karısına zıhar yapıp sonra ona satın alma vb. bir yolla malik olsa yahut zıhara bitişi k olarak karısına lian yapsa daha doğru görüşe göre zıharından dönemez. ilk durumda nikahında tutmadığı için dönemez. Bu görüşün karşısında yer alan görüşe göre koca kadını kendisine haram kılmamış yalnızca karısının helalliğini ondana daha güçlü olan bir helallikle değiştirmiştir. ikinci duruma gelince; daha güçlü görüşün delili, kocanın ayrılığı gerektiren bir şeyle meşgul olmasıdır.

 

38. Ayrılığı gerektiren kelimelerinuzun veya kısa olması arasında bir fark yoktur. Bu sebeple koca zıharın ardından "Ey Filanın kızı filan boşsun" dese, karısının ismini ve nesebini uzunca zikretse zıhardan dönmüş olmaz. Bunun karşısında yer alan görüşün delili ise araya lian kelimelerinin girmiş olmasıdır.

 

39. Satın almadan önce satın almaya ilişkin pazarlık, fiyat takdiri vb. işlerle uğraşsa daha doğru görüşe göre zıhardan dönmüş olur.

 

Not:  Nevevi'nin ifadesini "satın alma vb." ifadelerle kayıtlayarak kişinin zıharın ardından mirasçılık yoluyla kansına sahip olmasını dışanda bıraktım. Çünkü bu durumda kocanın boşama imkanı kalmamış olacağından zıhanndan kesinlikle dönmüş olmaz.

 

Kadın vasiyet yoluyla kocasına bırakılsa koca da vasiyeti zıhara bitişik olarak kabul etse zıhardan dönmüş olmaz. Aksi takdirde "vasiyet, kabul yoluyla mala malik olmaktır" görüşünü kabul ettiğimizde zıhardan dönmüş olur. Bunu Ezra! belirterek şöyle demiştir:

"Kadın, kocanın zıhanna bitişik olarak kocasına hibe etse kocası da bunu kabul etse bana göre koca kesinlikle zıhanndan dönmüş olur. Çünkü teslim alma olmadıkça ona sahip olamaz.

 

40. Lian yapma durumunda daha doğru görüşe göre kocanın zıhanndan dönmemiş sayılması zıhardan önce bir zina iftirasında bulunup olayı mahkemeye taşımış olmasına bağlıdır. Çünkü bunu zıhardan sonraya bırakırsa işi uzatmış olur. Diğer görüşe göre ise koca karısından ayrılma sebepleri ile meşgulolduğundan belirtilen şeyleri yapması şart değildir.

 

Not: Lian konusunda "daha doğru" diye belirtilen görüş İmam Şafii'nin görüşüdür. Bu sebeple Nevevi "daha doğru görüşe göre kansına malik olsa veya İmam Şafii'nin ifadesine göre onunla lian yapsa" demiş olsa, kendi terminolojisine uygun bir söz söylemiş olurdu.

 

41. Koca, zıhar yaptıktan sonra boşamış olduğu kansını yeniden nikahına alsa veya zifaftan sonra zıhara bitişik olarak irtidat etse ve kadın iddet beklerken tekrar Müslüman olsa koca zıhanndan dönmüş olur ve bunun hükmü gerekir. Bu konuda tek görüş vardır.

[Kocanın dönüşünün ne ile olduğu konusunda ise mezhebi n görüşünün ne olduğu konusunda farklı rivayetler vardır]

 

Birinci rivayet

 

Mezhepte esas alınan rivayete göre koca Müslüman olmakla değil karısını nikahına almakla -isterse nikahına aldıktan sonra nikahında tutmayıp boşasa bile- zıhanndan dönmüş olur. Kocanın zıhardan dönmesi, şayet Müslüman olmasından sonra aynlığa yetecek kadar bir süre geçmişse Müslüman olmasından sonra gerçekleşmiş olur.

 

Bu, İmam Şafii'nin her iki meseledeki kendi ifadesidir.

 

İkinci rivayet

 

Bu meselede biri nakil diğeri de tahric yoluyla olmak üzere İmam Şafii'ye ait iki görüş bulunmaktadır.

 

Doğru olan, İmam ŞafiI'ye ait iki ifadenin bulunduğudur.

 

Arada şu fark vardır: Talaktan rücu etmenin amacı ilişkinin mübah hale gelmesidir. İslam'a dönmenin amacı ise hak dine dönmektir. Bununla kadın nikahta tutulmuş olmaz, kadının nikahta tutulması ancak bundan sonra olur.

 

42. Kişi zıhardan döndükten sonra zıhar yapmış olduğu kadınla boşama veya başka bir sebeple ayrılmış olsa keffaret yükümlülüğü düşmez; çünkü keffaret -tıpkı borçta olduğu gibi kadını nikahında tutmak sebebiyle kesinleşmiştir, bir kere sabit olunca bir daha düşmez.

 

 

Keffareti yerine getirmeden önce ilişkide bulunmanın hükmü

 

43. Mutlak olarak yapılan zıharda köle azadı veya başka bir şekilde keffaret yerine getirilmeden önce kadınla ilişkide bulunmak haramdır. Çünkü köle azadı ile ilgili olarak "ilişkide bulunmadan önce köle azat etmek gerekir" [Mücadele, 3] denilmektedir. Oruçla ilgili olarak ise "ilişkide bulunmadan önce peşpeşe iki ay oruç tutmak gerekir" [Mücadele, 4] denilmektedir. Aynı olayla ilgili olduğu için mutlak ifade mukayyede hamledilerek yemek yedirme konusunda da "ilişkide bulunmadan önce" ifadesi varmış gibi kabul edilir. Ayrıca Hz. Peygamber (s.a.v.) zıhar yapan kişiye "keffareti yerine getirinceye kadar karına yaklaşma!" buyurmuştur. Bu hadisi Tirmizi rivayet etmiş ve hasen olduğunu söylemiştir. (Tirmizi, Talak, 1199)

Ayrıca oruç tutmak uzun zaman aldığı halde kocanın, orucu bitirinceye kadar karısına yaklaşması haram kılındığına göre yemek yedirmek kısa zamanda yapılacağı için yemek yedirinceye kadar karısına yaklaşmasının yasaklanması daha önceliklidir.

 

 

Zıhar yapan kişinin kansıyla ilişki dışındaki fiillerinin hükmü

 

44. Kocanın karısına dokunması ve onu şehvetle öpmesi gibi fiiller İmam Şafii'ye ait daha güçlü görüşe göre aynı şekilde haramdır; çünkü bu fiiller cinsel ilişkiye yol açabilir. Ayrıca ayette geçen "temas etmek / dokunmak" ifadesi tenlerin birbirine dokunması şeklinde yorumlanır. Bu ise hem ilişkiyi hem de diğer temasları kapsar.

 

Ben [NevevI] derim ki: Daha güçlü görüşe göre bu caizdir. Allah daha iyi bilir.

 

Bu, Rafii'nin eş-Şerhu'l-kebir ve eş-Şerhu's-sağir'de bu görüşü alimlerin çoğunluğundan naklettiği görüştür. Bunun gerekçesi evliliğin devam ediyor olmasıdır. Çünkü bu, tıpkı adet dönemindeyken ilişkide bulunma fiilinde olduğu gibi haram kılınmakla birlikte evliliğe bir zarar vermeyen ilişkidir. Ayrıca "kadınlarla temasta bulunmadan önce onları boşarsanız" [Bakara, 237] ayetinde olduğu gibi ayetteki ifade "ilişkide bulunmak" şeklinde yorumlanır.

 

Not:  Nevevi'nin ifadesi, kadının göbeği ile diz kapağı arasından yararlanmayı da kapsamaktadır. Bu konuda "adetli kadından yararlanma" konusundaki görüş ayrılığı aynen geçerlidir. O mesel ed eki daha doğru görüş bunun haram olduğudur. Kadı Hüseyin bu meselede bunu kesin olarak belirtmiştir. Rafii de eş-Şerhu'l-kebir'de bu görüşün tercihe şayan olduğunu İmam Cüveyru'den nakletmiş kendisi de eş-Şerhu's-sağir'de bunu tercih etmiştir. Nevevi'nin ifadesinden şehvetle bakmanın kesin olarak caiz olduğu, görüş ayrılığının yalnızca tenlerin temas etmesine özgü olduğu anlaşılmaktadır. Çoğunluğun ifadeleri de bunu gerektirmektedir.

 

Zıharın bir süreyle sınırlandınıması

 

45. Vakitle sınırlandırılmış zıhara gelince, Nevevi bunun sahih olduğunu ve buna ilişkin hükümleri belirterek konuya şöyle başlamıştır: "Vakitle sınırlandırılmış zıhar süreli olarak sahihtir. "

 

Buna "sen bana bir aylığına an amın sırtı gibisin" ifadesi örnek verilebilir.

 

Burada süre sınırlaması dikkate alınarak bu tasarruf sahih sayılmaktadır. Sahih sayılma sebebi şudur: Bu zıhar da tıpkı mutlak olarak yapılan zıhar gibi çirkin bir iş ve yalan bir söz olduğundan o nasıl geçerli kabul ediliyorsa bu da geçerli kabul edilir.

 

İmam Şafii'ye ait bir görüşe göre ise süreli zıhar geçersizdir. Çünkü bunu yapan kişi karısını kendisine ebediyen haram kılmadığından sanki karısını, kendisine ebediyen haram olmayan bir kadına benzetmiş gibi olur.

 

Not:  Nevevi'nin bu ikinci görüşe ilişkin ifadesinin zahirinden kişinin süreli zıhar yapması halinde günahın ve keffaretin gerekli olmadığı anlaşılmaktadır ki keffaretin gerekli olmaması açısından bu zahir olmakla birlikte günah açısından böyle değildir, aksine bu kişinin günaha girmiş olduğu konusunda görüş aynlığı yoktur.

 

46. Süreyle sınırlandırılmış zıharın sahih olduğu kabul edildiğinde [kocanın zıhardan dönmesi nasılolur? Bu konuda mezhep içinde iki görüş bulunmaktadır:]

 

Birinci görüş

 

Daha doğru görüşe göre kocanın zıhardan dönüşü, süreli zıhar yaptığı karısını nikahında tutmasıyla değil, süre içinde karısıyla ilişkide bulunmasıyla gerçekleşir. Çünkü sürenin dolmasından sonra ilişkinin helal olması beklenen bir şeydir. Kocanın karısını nikahında tutması helalliği beklemek sebebiyle olabileceği gibi süre içinde kadınla ilişkide bulunmak için de olabilir. Aslolan kocanın keffaretle yükümlü olmamasıdır. İlişkide bulunduğunda, kocanın o kadını ilişkide bulunmak için nikahında tuttuğu anlaşılmış olur.

 

İkinci görüş

 

Kocanın süreli yaptığı zıhardan dönmesi, süresiz zıhardan dönmesi gibi olup burada zıharın iki türünden birisi diğerine kıyaslanır.

 

Not:  Nevevi'nin ifadesinden ilişkide bulunmanın tek başına zıhardan dönmeyi sağlayacağı anlaşılmaktadır ki daha doğru olan görüş de budur. Bir görüşe göre ise ilişkide bulunmak, zıhar. sonrasında kadının nikahta tutulması ile zıhardan dönmenin gerçekleştiğini ortaya çıkarmış olur.

 

47.. Yukarıdaki konuda daha doğru olan birinci görüşe göre ilişkide bulunmak haram değildir; çünkü keffareti gerektiren geri dönme ancak bununla gerekleşmektedir. Bu durumda cinsel organ ın sünnet mahalli kadının cinselorganına girdiğinde ilişkiye son vermek gerekir; çünkü [bundan böyle] keffareti yerine getirmeden veya süre dolmadan önce ilişkide bulunmak haramdır. [Kocanın ilişkiye son vermeyip] ilişkiye devam etmesi [keffareti yerine getirmeden] ilişkide bulunmak anlamına gelir.

 

Not:  Nevevi'nin "süre içinde" ifadesinden şunlar anlaşılmaktadır:

 

a. Koca süre içinde kadınla ilişkide bulunmayıp süre bittikten sonra ilişkide bulunursa herhangi bir şeyle yükümlü olmaz. E[-Muharrer'de bu, açık olarak belirtilmiştir; çünkü zıhar ortadan kalkmıştır.

 

b. Koca süre içinde ilişkide bulunsa ve süre bitinceye kadar keffareti yerine getirmese, zıhar ortadan kalkmış olacağından bundan böyle ilişki helal hale gelir. Keffaret ise kocanın zimmetinde borç olarak kalır. Bu, Ravdatü't-talibin ve eş-Şerhu'l-kebir'de açık olarak ifade edilmiştir.

 

Yaptığımız açıklamalardan, süreli zıharın süresiz zıhardan üç açıdan farklı olduğu anlaşılmaktadır:

 

1. Süreli zıharda dönüş ilişkide bulunmakla olur.

2. ilk ilişki helaldir.

3. ilk ilişkiden sonraki ilişkinin haramlığı keffaretin yerine getirilmesi veya sürenin dolmasına kadar devam eder.

 

Bulkini buna itiraz ederek şöyle demiştir: "Bu, Kur'an'ın zahirinden anlaşılan hükme uzak düşmektedir. Zira Kur'an, keffareti yerine getirmeden önce ilişkide bulunmayı haram kılmıştır. ilişkinin haramlığının sürenin dolmasına kadar devam edeceğini söyleyen kişi Kur'an'da olmayan bir şart eklemiş olur."

 

Süreli yapılan zıhar dört aydan fazlaysa koca hem zıhar hem ila yapmış olur; çünkü dört aydan daha fazla süre eşiyle ilişkide bulunması yasaktır. Süre içinde ilişkide bulunursa -Ravdatü't-talibin ve eş-Şerhu'l-kebir'de doğru kabul edilen görüşe göre- ila yemininden dolayı keffaret gerekmez; çünkü buna dair yemin etmemiştir. Bir başka görüşe göre zıhar keffaretiyle birlikte ila yemininden dolayı da keffaret gerekir. Bunu et-Talika ve el-Envar adlı eserlerin yazarları tek görüş olarak belirtmiştir. Muhtemelen bu görüşün delili şudur: Bu durumda koca, yemin etmiş gibi kabul edilir. Nitekim koca karısına "vallahi seninle beş ay ilişkide bulunmayacağım" demiş olsa [ila yapmış sayılır].

 

Kişi zıharı bir mekanla kayıtlasa [ne olur? Bu konuda] Bulklnı şöyle demiştir: "Kıyasa uygun olan, bunun, zamanla sınırlı zıhar gibi kabul edilmesidir. Buna temas edeni görmedim. Bu durumda zıhar bu mekanla kayıtlı olur görüşünü kabul ettiğimizde kişi o mekanda ilişkide bulunmadıkça zıharından dönmüş olmaz. O mekanda ilişkide bulunursa bundan böyle keffareti yerine getirmedikçe ilişkide bulunması mutlak olarak haram olur."

 

Sonrakilerden biri şöyle demiştir: "Bulklnl'nin kıyasa uygun dediği görüş, Rafil'nin, Buşencl'den naklettiği şu hükme dayalıdır: Kişi karısına sen evde boşsun dese bu boşama ancak kadının eve girmesi halinde geçerli olur. Bulkınl'nin görüşünü Rafi!'nin Buveytl'den naklettiği, boşama derhal gerçekleşir şeklindeki daha doğru görüşe dayandırdığımızda bu, mutlak zıhar gibi kabul edilir."

 

Bana göre de böyledir.

 

Koca, karısının zatının haramlığını sınırlasa, örneğin "sen bana bir ay haramsın" deyip bununla kadının zatının haramlığını kastetse veya herhangi bir şeye niyet etmese bu ifade sahih olur ve koca üzerine yemin keffareti gerekli olur.

 

 

Kişinin dört kansına birden zıhar yapması

 

48. Kişi dört karısına birden hitapta bulunarak "sizler bana anamın sırtı gibisiniz" şeklinde zıhar ifadesini söylese, açık ifade kullandığından hepsine zıhar yapmış olur. Onları boşayabileceği kadar bir süre nikahında tutarsa zıharından dönmüş olur. Bu durumda İmam Şafii'nin yeni görüşüne göre dört tane keffaretle yükümlü olur; çünkü her bir karısı açısından zıhar fiili ve zıhardan dönme fiili mevcuttur.

 

Eşlerinden birisi / bir kısmı hakkında ölüm, boşama vb. bir sebeple zıhardan dönmek imkansız hale gelirse eşlerinden hangilerinde zıhardan dönme gerçekleşmişse o sayıda keffaret gerekli olur.

 

İmam Şafii'nin eski görüşüne göre koca onların tümünü veya bir kısmını nikahında tuttuğunda [yalnızca] bir keffaret gerekli olur; çünkü [dört kadına yönelik] zıhar, aynı ifade ile gerçekleştirilmiştir.

 

49. Koca dört karısından her birine müstakil bir ifadeyle zıhar yaparsa, kullandığı ifadeler farklı olduğundan kendisine kesinlikle dört keffaret gerekli olur.

 

50. Koca dört karısına yönelik, peşpeşe dört sözlü ifadeyle zıhar yapsa ilk üç karısının her biri açısından zıhardan dönmüş olur.

 

ifadeleri peşpeşe söylemediğinde bunun böyle olacağı açıktır.

 

İfadeleri peşpeşe söylediğinde ise bunun sebebi şudur: İkinci karısına zıhar yaptığında ilkine yaptığı zıhardan dönmüştür. Üçüncüye zıhar yaptığında ikincisine yaptığı zıhardan dönmüştür.

Dördüncüye zıhar yaptığında üçüncüye yaptığı zıhardan dönmüştür. Dördüncüye zıhar yapmasının ardından ondan ayrılsa üç keffaretle yükümlü olur, aksi takdirde dört keffaretle yükümlü olur.

 

51. Koca tek bir kadına yönelik olarak söylediği zıhar ifadesini birbirine bitişik olarak tekrarlasa ve bununla pekiştirmeyi kastetse tek bir zıhar yapmış olur. Çünkü dilde pekiştirme yaygın olarak yapılan bir şeydir, bu yüzden kocanın, tıpkı boşama meselesinde olduğu gibi bu konuda da ["ben bununla pekiştirmeyi kastetmiştim" şeklindeki] sözü kabul edilir. Bu durumda birkaç defa ifadeyi tekrarladıktan sonra kadını nikahında tutarsa bir keffaretle yükümlü olur. Bunun ardından kadından ayrılırsa herhangi bir şeyle yükümlü olmaz.

 

"Birbirine bitişik olarak" ifadesi, birbirinden ayrı olarak ifadeyi tekrarlayıp bununla pekiştirmeyi kastetmesi durumunu dışarıda bırakmaktadır. Zira bu durumda daha doğru görüşe göre kocanın açıklaması boşama yönü baskın kabul edilerek reddedilir. Bir görüşe göre yemin şüphesi yönü baskın kabul edilerek kocanın ifadesi kabul edilir.

 

Görüş ayrılığı, kişi ilk sözünden dolayı keffareti yerine getirmediği durumdadır. Şayet keffareti yerine getirirse ikinci sözü kesin olarak yeni bir zıhar kabul edilir; çünkü keffareti yerine getirmekle ilk zıharın hükmü sona ermiştir.

 

52. Koca bir kadına yönelik tekrarlayarak söylediği zıhar sözlerinde müstakil bir söz söylemeyi kastetmişse İmam Şafii'nin daha güçlü olan ve yeni olan görüşüne göre -ki bazıları bunu tek görüş kabul etmiştir- tıpkı boşamada olduğu gibi müstakil olarak söylediği sözler adedince keffareti gerekli olur. Diğer görüşe göre ise aynı şeye dair birden fazla yemin etme durumunda olduğu gibi burada da keffaret tekrarlanmaz.

 

Keffaretin tekrarlanacağı görüşü kabul edildiğinde daha güçlü görüşe göre ikinci ifadeyle ilk zıhardan dönmüş olur; çünkü ikinci ifadeyi söyleme süresince kadını nikahında tutmuştur. Diğer görüşe göre ise böyle olmaz; çünkü kadına yapılan zıhar, aynı cinsten bir tasarruftur, aynı cinsten olan tasarruf sona ermeden önce kişi zıhardan dönmüş kabul edilmez.

 

Not:  Nevevi, kişinin pekiştirme veya müstakil söz söylemeye niyet etmeksizin mutlak olarak zıhar sözlerini tekrarlaması durumunda ne olacağına dair bir açıklama yapmamıştır.

 

Bu konudaki daha güçlü görüşe göre, benzer durumda boşamada olduğunun aksine burada tek bir zıhar yapılmış olur. Arada şu fark vardır: Boşamanın belirli bir sayısı vardır, koca bu sayıda boşama hakkına sahiptir. Boşama sözünü tekrarladığında kocanın sahip olduğu bu sayıyı tamamlaması akla gelir, zıhar ise böyle değildir.

 

Koca, tekrar olarak söylediği sözlerin bir kısmıyla pekiştirme bir kısmı ile müstakil söz söylemeye niyet etse her birine kendi hükmü uygulanır.

 

Koca "sen eve girersen bana anamın sırtı gibisin" dese ve bu sözü pekiştirme amacıyla tekrarlasa, sözü söylediği mecliste ifadelerinin arasını ayırmış olsa bile birden fazla keffaret gerekmez. Her birinde yeni bir söz söyleme niyetiyle bunu yapmışsa, ifadelerinin arasını ayırsın ya da ayırmasın keffaretler birden fazla olur. Keffaretlerin tümü, zifaf sonrasında zıhardan bir kere dönmekle gerekli olur. Koca zifaf sonrasında karısını boşasa herhangi bir şey gerekmez. Koca herhangi bir şeye niyet etmemişse -el-En var yazarının kesin bir dille belirttiği üzere iki görüş içinden tercih şayan olan görüşe göre- keffaret birden fazla olmaz.

 

Bulkini, tekrarların müstakil söz söyleme amacıyla yapılması halinde keffaretin birden fazla olmasını şu açıdan prolemli görmüştür: Bir kimse bir fiil üzerine, her biriyle müstakil olmak üzere birden fazla yemin etse el-Mühezzeb ve Nevevi'nin fetvalarında belirtildiğine göre bir keffaret gerekir. Bu ikisi arasında nasıl bir fark olduğu kapalıdır.

 

Son Hükümler

 

Kişi karısına "senin üzerine evlenmezsem sen bana anamın sırtı gibisin" dese ve evlenme imkanı bulsa, zıhar, ikisinden birinin evlenmeden önce ölmesine bağlı hale gelir; çünkü böylece evlenme imkanından ümit kesilmiş olur. Ancak zıhar, hemen ölüm öncesinde gerçekleştiği ve bununla da kadını nikahta tutma durumu söz konusu olmadığı için zıhardan dönme söz konusu olmaz.

 

Kişi "senin üzerine evlenmediğimde sen bana anamın sırtı gibisin" dese, bu şartı ileri sürdükten sonra evlenme imkanı bulduğunda zıhar yapmış olur. Zıhar, karı-kocadan birinin ölmesine bağlı değildir.

 

"-se / eğer" ve "-dığında / -ınca" arasında ne fark olduğu boşama konusunda geçmişti.

 

Kişi karısına "eve girersen vallahi seninle ilişkide bulunmam" dese ve kadının eve girmesinden önce yemin keffareti ödese, keffaret ödemesi her iki sebepten de önce gerçekleştiği için bu yeterli olmaz. Bu, kişinin henüz nisap elde etmeden ve bir yılı doldurmadan önce zekat ödemesine benzer.

 

Kişi karısına zıhar yapmayı bir şarta bağlasa ve şart gerçekleşmeden önce keffaret ödese yahut keffaret için azat edeceği köleyi azat etmeyi bir şarta bağlasa -belirtilen gerekçeyle- bu yeterli olmaz.

 

Kişi zıhar yaptığı kadına malik olsa ve zıharı yerine geçmek üzere onu azat etse bu sahih olur.

 

Kişi, başkasının cariyesi konumunda bulunan karısına zıhar veya Ila yapsa ve zıhardan dönmeden önce bile olsa cariyenin efendisine "benim zıharıma lilama karşılık olmak üzere onu azat et" dese efendi de bunu yapsa, cariye buna karşılık azat olmuş olur ve nikah akdi kendiliğinden fesholur; çünkü kadının zıhar / ila sebebiyle azat edilmesi, onun kocasına temlik edilmesi anlamına gelir.

 

BİR SONRAKİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNK’E TIKLAYIN

 

KEFFARETLER