SAYD VE ZEBH |
C. Boğazlanan Hayvan
Nevevi daha sonra üçüncü
rükün olan bOğazlanan hayvan konusunu ele almaya başlayarak şöyle demiştir:
1. Kesimine güç yetirilebilen
her hayvanın boğazlanması nefes ve yemek borusunun bütününün kesilmesiyle olur.
Boynun iki tarafındaki şah damarların kesilmesi müstehaptır.
2. Kişi hayvanı
ensesinden keserse günaha girmiş olur. Bununla birlikte acele davranarak
hayvanda istikrarlı bir hayvat varken nefes ve yemek borusunu keserse helal
olur, aksi taktirde helal olmaz. Tilkinin kulağına bıçak sokmak da böyledir.
3. Şunlar sünnettir:
> Deveyi gerdanından,
sığır ve koyunu boğazından kesmek.
Sunun aksi de caizdir.
> Devenin ayakta,
dizi bağlı olması, sığır ve koyunun ise sol tarafına yatınlmış olması. Sağ
ayağı bırakılır, diğer ayaklan bağlanır.
> Kişinin bıçağını
bilemesi.
> Keseceği hayvanı
kıbleye döndürmesi.
>
"Sismillah" demesi ve Hz. Peygamber (s.a.v.)'e salavat okuması.
Kesecek kişi "bismiilah ve ismi Muhammed [Allah'ın ve Muhammed'in
adıyla]" demesin.
35. Evcil olsun vahşı
olsun, boğazlamanın başladığı anda istikrarlı bir hayata sahipken kesilmesine güç
yetirilebilen her hayvanın kesilmesi daha doğru görüşe göre nefes ve yemek
borusunun bütününün kesimi ile olur. Çünkü bu ikisini kaybetme durumunda hayat
sona erer.
Not: "Kesme" ifadesiyle serçe vb.
hayvanların kafasını elle, tabanca gibi bir şeyle koparma dışarıda
bırakılmıştır. Bu şekilde öldürülen hayvan leş hükmünde olup bu fiil
"boğazlama" olarak nitelenmez. Bu, kesme değil boğma fiilidir.
"Güç
yetirilebilen" ifadesiyle güç yetirilemeyen hayvan dışarıda bırakılmıştır
ki bunun hükmü daha önce geçmişti.
"Yemek ve nefes
borusunun bütününün kesilmesi" ifadesi bu ikisinden birinde az da olsa
kesilmeyen bir bölümün kalmasını dışarıda bırakmıştır ki bu helalolmaz.
Cüveyni'nin belirttiğine
göre özellikle kesmeye başlama anında hayvanda istikrarlı bir hayatın bulunması
şarttır. Ravdatü't-talibin 'in "kurbanlar" bölümünde bu görüşün
tercih edildiği anlaşılmaktadır.
Ceninin bir kısmı,
kendisinde istikrarlı bir hayvat varken annesinden ÇıkmıŞ olsa bunun hükmü,
Nevevi'nin "güç yetirilebilen" sözüyle çelişir görünmektedir. Ancak
Nevevi Ravdatü't-talibin'de bunun helalolduğu görüşünü doğru kabul etmiştir. Bu
konuda "yiyecekler" bölümünde ayrıntılı açıklama gelecektir.
36. Boynun iki tarafında
olup boğazı kuşatmış olan iki şah damarın kesilmesi sünnettir.
Bunlar insandaki iki
şahdamarı gibidir. Çünkü bu iki damarın kesilmesi canın çıkmasını daha da
kolaylaştırır. Bu, hayvanı kesmede ihsana riayet etmektir.
Not: Şahdamarların kesilmesi farz değildir; çünkü
hayvanda bu iki damar dışarı çıktığı halde hayvan canlı kalabilmektedir. Bu
şekilde olan organlar ise -tıpkı diğer damarlarda olduğu gibi- kesilmesi şart
olmayan organlardır.
Bunlar dışında bir şeyin
kesilmesi sünnet değildir.
37. Kişi, kesimine güç
yetirebildiği hayvanı [boğazından değil de] ensesinden kesse böyle yapmakla
hayvana işkence yapmış olacağı için günaha girer. [Daha sonra bakılır:]
> Şayet acele
davranır da hayvan da istikrarlı bir hayat varken nefes ve yemek borusunu
keserse yenilmesi hel al olur; çünkü hayvan canlı iken şer'! usule göre
boğazlama işi Ona denk gelmiştir. Bu, hayvanın Ön ayağı koptuktan sonra
kesilmesi gibidir.
> Eğer kişi nefes ve
yemek borusunu kesmekte acele davranmaz ve hayvanda da istikrarlı bir canlılık
olmayıp boğazı kesilen bir hayvanın çırpınması gibi bir canlılık olursa onu
yemek helal olmaz. Çünkü bu durumda leş hükmünde olmuştur, artık
boğazlanmasının herhangi bir faydası yoktur.
Not: Bir kimse bir hayvanı boğazlarken aynı anda
diğer bir şahıs hayvanın bağırsaklarını çıkarsa veya böğrüne bir şey batırsa bu
hayvan helalolmaz; çünkü canın çıkması yalnızca nefes ve yemek borusunun
kesilmesinden kaynaklanmamıştır.
Rafii, eş-Şerhu
'[-kebır'de şöyle demiştir: "Tek başına nefes borusundan kesilen kısım
öldürücü olsa bile veya ölmesine yardım etse bile böyledir."
Koyunun nefes borusunu
kesmekle birlikte ensesinden boynu da kesilse mesela kişi bir bıçakla
ensesinden bir bıçakla da boğazından kesse ve bir noktada bu iki bıçak buluşsa
bu koyun leş hükmünde olur. Çünkü canın çıkması her iki kesme ile gerçekleşmiştir.
Nevevi'nin
e[-Minhac'daki ifadesinden sanki bunun helal olacağı izlenimi doğuyorsa da
eş-Şerhu'l-kebir'de açıkça belirtildiğine göre bu koyun, leş hükmündedir.
Nevevi'nin ifadesinden sanki şöyle bir anlam çıkmaktadır; "Hayvanda
istikrarlı canlılık mevcutken onun nefes ve yemek borusunu bütünüyle kesme k
şarttır." Oysa bu şart değildir. Yemek borusunu kesmeye başlarken hayatın
bulunması yeterlidir. Çünkü Allah'ın [hayvan kesimi konusundaki emrine itaat
ederek] kulluğun gerçekleşeceği son nokta, kesmeye başlarken hayvanda
istikrarlı bir hayatın bulunmasıdır. Hatta bir hayvanın şiddetli bir şekilde
hareket ettiği veya kendisinden kanın şiddetli bir şekilde boşaldığı görülse
bile bir kari neye bağlı olarak o esnada hayvanda hayatın bulunduğuna ilişkin
zannın bulunması bile yeterlidir. Bu hüküm, daha öncesinde hayvanın ölümünün
kendisine bağlanacağı bir şeyolmadığında söz konusudur. Şayet hayvan, bir
yaralama sonucunda boğazı kesilen hayvanın hareket etmesi gibi hareket etme
noktasına gelmiş ve çırpınmaya başlamışsa, sonradan kesildiğinde helal olmaz.
Özetle söylemek
gerekirse hayvanda boğazlama esnasında istikrarlı bir hayatın bulunduğu bazen
kesin olarak bilinir bazen de bir takım alamet ve karinelerle bilinir.
İstikrarlı hayatın bulunduğu konusunda şüphe edersek, yemeyi mübah kılan durum
konusunda şüphe bulunduğundan ve haramlık tarafının ağır basması sebebiyle o
hayvanı yemek haram kabul edilir.
Hayvan hasta olur veya
acıkır da kişi o hayvanı boğazlarsa, şayet hayvan son nefesini verme noktasına
gelmişken boğazlanmışsa hel al olur; çünkü burada hayvanın ölümünün kendisine
bağlanacağı bir sebep mevcut değildir.
Hayvan, zararlı bir otu
yemesi sebebiyle hastalanmış da can verme noktasına gelmiş se bu durum,
hayvanın ölmesinin kendisine bağlanacağı bir sebep olur ve o hayvanı yemek
helal olmaz. Kadı Hüseyin bir defasında bu görüşü tek olarak zikretmiş, bir
başka defa da iki ihtimalden biri olarak zikretmiştir. Sonraki alimlerden
kimileri ise muhalif görüş belirtmiştir.
38. Hayvan bOğazlamada
nefes borusu ve yemek borusunun üzerindeki derinin kesilmesi şart değildir.
Nitekim bu "tilkinin kulağına bıçak sokmak da böyledir" ifadesinden
anlaşılmaktadır. Tilkinin derisi sebebiyle onun kulağına bıçak sokularak nefes
ve yemek borusu derinin içinden kesilir. Bu, hayvana işkence olduğu için
haramdır. Bununla birlikte kişi tilkide istikrarlı bir canlılık varken acele
davranarak derinin altından nefes ve yemek borusunu keserse tilki etini yemek
helal olur, aksi taktirde helal olmaz.
Not: "Tilki" yalnızca bir örnek olarak
zikredilmiş olup mesele onunla kayıtlı değildir. Kişi bunu başka bir hayvana
yap sa da hükmü böyle olur.
39. Deveyi boynun en alt
tarafından kesmek sünnettir. Bunun delili "Rabbin için namaz kıl ve
[kurbanlık hayvanını] gerdanından kes" [el-Kevser, 2] ayetidir. Ayrıca bu
konuda Buhari ve Müslim'de emir buIunmaktadır. (Buhari, -Zebaih ve's-sayd,
5498; Müslim, Edahi, 5065)
Bunun aklı delili de
şudur: Devenin boynu uzun oIduğu için bu şekilde kesim yapmak hayvanın canının
daha çabuk çıkmasını sağIar.
İbnü'r-Rif'a'nın dediği
üzere buna kıyasIa boynu uzun oIan devekuşu, kaz ve ördek gibi hayvanIarda da
aynısı geçerlidir.
40. Sığır, davar vb.
hayvanIar ile at gibi hayvanIarın ise boynun en üst tarafında [gırtIakta]
buIunan nefes ve yemek boruIarını kesmek suretiyle boğazdan kesilmesi
sünnettir. Çünkü Buhari, Müslim ve başkaIarı bu şekilde rivayet etmiştir.
(Buhari, Zebaih ve's-sayd, 5503; Müslim, Edahi, 5065; Ebu Davud, Edahi, 2821)
41. eş-Şerhu'l-kebır'de
belirtildiğine göre bunun aksini yapmak yani deve gibi hayvanIarı boğazından,
sığır ve koyun gibi hayvanIarı ise boynun aIt tarafından kesmek de herhangi bir
kerahet söz konusu oImaksızın caizdir; çünkü bununIa ilgili herhangi bir yasak
söz konusu oImamıştır.
42. Devenin, el-Mecmu'da
belirtildiği üzere soI dizi bağlı oIarak üç ayak üzerinde dururken kesilmesi
sünnettir. Bunun delili "saf halindeyken onlar üzerine Allah'ın adını
anın" [Hac,
36] ayetidir. İbn Abbas
"saf halindeyken" ifadesi ile "üç ayak üzerinde dururken"
anlamının kastedildiğini belirtmiştir. Bunu Hakim en-Nisaburi rivayet etmiş ve
sahih olduğunu söylemiştir. (Müstedrek, Zebaih, 4, 234)
Şair şöyle demiştir:
Ayakta saf halinde
durmaya alıştı.
Bu sebeple hala üç ayak
üzerinde durur gibi.
Deve ayakta olmazsa diz üstü
çöktürülerek kesilir.
Devenin boynundan
kesmek, kesici bir aletle göğsünün en üst kısmından yani boynun kök kısmındaki
çukurdan yaralamaktır.
Not: Nevevi'nin ifadesinden sanki şöyle bir anlam
anlaşılmaktadır: "Nefes ve yemek borusunu kesmenin zorunlu, iki
şahdamarının kesmenin müstehap olması gırtlaktan kesmeye özgüdür." Bu
kastedilmemiştir. Nevevi el-Mecmu'da bunun boynun altından kesme durumunda da
geçerli olduğunu söylemiştir. Bu, el-Kifaye adlı eserde el-Havi, en-NiMye ve
başkalarından nakledilmiştir.
43. Sığır ve davarın
kesilme anında sol tarafına doğru yatırılması sünnettir. Koyunla ilgili bunun
sünnet olduğunun delili Buhari ve Müslim'de yer alan Hz. Peygamber (s.a.v.)'in
koyunu keserken yatırdığına ilişkin rivayettir. (Müslim, Edahi, 5064; Ebu
Davud, Dahaya, 2792)
Sığır ve diğer hayvanlar
da koyuna kıyas edilmiştir. Ayrıca hayvanı bu şekilde yatırmak, kesen kimsenin
bıçağı sağ eline alması ve sol eliyle de hayvanın kafasını tutması açısından
daha kolaydır.
Not: Kesen kimse solak olsa hayvanı sağ tarafına
yatırmayıp hayvanı kesmek için başkasını vekil kılması müstehap olur. Nitekim
sag eli kesilmiş olan kimse [tahiyyat okurken] sol elinin işaret parmağıyla
işaretle bulunmaz.
Hayvanın sol ayağı
bağlanmaksızın bırakılır ki hareket ederek rahatlasın, diğer ayakları ise
bağlanır, ta ki kesim esnasında çırpınarak kesen kimseyi kaydırıp düşürmesin.
44. Hayvanı kesen
kimsenin bıçağını bilemesi sünnettir. Çünkü Müslim ve başka kitaplarda şu hadis
geçmektedir:
> Allah, her konuda
ihsanı farz kılmştır. Öyleyse öldürdüğünüz zaman öldürmeyi güzel bir şekilde
yapın. Sizden biri hayvan keseceğinde kesim işini güzel yapsın. Bıçağını
bileyerek boğazlayacağı hayvanı rahatlatsın. (Müslim, Sayd ve'z-zebaih, 5027;
Ebu Davud, Dahaya, 2815)
Not: Kişi kör bıçakla hayvanı kesse, hayvan iki
şartla helal olur:
1. Hayvanın kafasını
kopartmak için kesen kişinin gücüne ihtiyaç duyulmamalıdır.
2. Hayvanın, boğazı
kesilen hayvanın çırpındığı duruma ulaşmadan önce nefes ve yemek borusunun
kesilmiş olması gerekir.
Bıçağın hem ileri hem de
geri doğru çekerken hafif bir yüklenmeyle kaydırılması sünnettir.
Hayvanın gözü önünde
bıçağı bilemek, bir hayvanın gözü önünde diğer hayvanı boğazlamak mekruhtur.
Beyhakl'nin Sünen'inde yer aldığına göre Hz. Ömer bunu yapan bir kişiyi görmüş,
kendisine sopa ile vurmuştur. (Beyhaki, Dahaya, 9, 280)
Hayvanın kesim yerine
yumuşak bir şekilde götürülmesi, kesim öncesinde ona su verilmesi en güzel
davranıştır; çünkü bu, derisinin daha kolay yüzülmesine yardımcı olur.
Hayvanın canı çıkmadıkça
kafasının koparılması, boynunun kırılması, bir organının koparılması, hareket
ettirilmesi, başka bir yere taşınması mekruhtur.
45. Hayvan kesen kişinin
kestiği hayvanı -sünnete ittiba etmiş olmak için- kıbleye doğru döndürmesi sünnettir.
Ayrıca kıble yönü, yönlerin en üstünüdür. Daha güçlü görüşe göre hayvanın
yüzünü değil [boğazında veya gerdanındaki] kesileceği yeri kıbleye döndürür,
böylece kişinin kendisinin de kıbleye dönmesi gerçekleşmiş olur. Zira kesen
kişinin kıbleye dönmesi de müstehaptır.
"Küçük tuvaleti
yaparken kıbleye dönmek mekruh olduğu gibi bu da mekruh olmalıdır"
denilecek olursa buna şöyle cevap verilir: "Bu bir ibadettir. Bu sebeple
de başlarken besmele çekmek meşru kılınmıştır." Nitekim Nevevi bunu bir
sonraki ifadede belirtmiştir.
46. Kişinin hayvanı
keserken "bismillah" demesi sünnettir. Çünkü ayette "üzerine
Allah'ın adı anılan hayvanları yiyin" [En'am, 118] denilmiştir. Bu farz
değildir. Bu sebeple kişi kasten veya yanılarak besmele çekme se hayvan helal
olur.
Ebu Hanife'ye göre ise
kişi kasten besmele çekmediğinde hayvan helal olmaz.
Bizim imamlanmız buna şu
şekilde cevap vermiştir: Yüce Allah şöyle buyurmuştur:
> Leş, kan, domuz
eti, Allah'tan başkası adına boğazlanan, boğulmuş, (taş, ağaç vb. ile) vurulup
öldürülmüş, yukarıdan yuvarlanıp ölmüş, boynuzlanıp ölmüş (hayvanlar ile)
canavarların yediği hayvanlar -ölmeden yetişip kestikleriniz müstesna- dikili
taşlar (putlar) üzerine boğazlanmış hayvanlar ve fal oklarıyle kısmet aramanız
size haram kılındı. [Maide, 3]
Bu ayette Allah,
boğazlanan hayvanları mübah kılmış, besmele çekmekten söz etmemiştir.
Ayrıca Yüce Allah
"kendilerine kitap verilenlerin yiyecekleri [yani boğazladıkları
hayvanlar] size helaldir" [el-Maide, 5] buyurmuştur. Ehl-i kitap normalde
hayvan keserken besmele çekmez. Bu da gösteriyor ki besmele çekmek farz
değildir.
Diğer taraftan Hz. Aişe
şunu rivayet etmiştir:
Bir grup insan Hz.
Peygamber (s.a.v.)'e gelip şöyle dediler: "Ey Allah'ın Resulü! Bizim
kavmimiz cahiliyeden yeni kurtulmuş bir kavim. Onlar bize etler getiriyorlar
ancak bunları keserken besmele çekip çekmediklerini bilmiyoruz. Bunlardan
yiyelim mi?"
Resulullah (s.a.v.)
şöyle buyurdu: "Allah'ın adını anın ve yiyin!"(Buhari, Zebaih
ve's-sayd, 5507l
Şayet besmele çekmek
gerekli olsaydı ortada böyle bir şüphe varken onların yemelerine onay vermezdi.
Hz. Peygamber
(s.a.v.)'den rivayet edildiğine göre o şöyle buyurmuştur:
> Müslüman besmele
çekse de çekmese de Allah adına keser (Zeylai, Nasbu'r-raye, 4, 182)
Bir adam Peygamberimiz'e
(s.a.v.) gelerek şöyle dedi: "Ey Allah'ın Resulü! Bizden biri hayvan
keserken Allah'ın adını anmayı unutuyor. Bu ne olacak?" Resulullah
(s.a.v.) şöyle cevap verdi:
"Allah'ın adı, her
Müslümanın kalbindedir."(Darekutni, sayd ve'z•zebaih, 4, 295; Beyhaki,
es•Sayd ve'z•zebaih, 9, 239)
Şu ayete gelecek
olursak: "Üzerine Allah'ın adı anılmayan hayvanlardan yemeyin; çünkü bu
fısktır." [el-En'am, 121] İki cümle arasında tam bir farklılık
bulunduğundan belağat gereği buradaki "çünkü bu fısktır" ifadesi
önceki cümleye atıf değildir. Çünkü ilk cümle fiil cümlesi ve inşa! olduğu
halde ikinci cümle isim cümlesi ve haberi bir cümledir. Arada vav olduğu için
bu cümlenin cevap olması mümkün değildir. Şu halde bu cümle ancak halalabilir. Bu
durumda yasak, kesilen hayvanın fısk olması hali ile kayıtlanmış olmaktadır.
Kesilen hayvanın fısk olması Yüce Allah'ın kitabında "Allah'tan başkası
adına kesilmek" olarak açıklanmıştır. İbn Mesud, İbn Abbas ve başkaları,
"Allah'ın adının anılmadığı" ile kastedilenin "meyte / leş"
olduğunu söylemiştir. İranh Mecusiler Kureyşlilere "siz kendi öldürdüğünüz
hayvanları yiyorsunuz, Allah'ın öldürdüğü hayvanı yemiyorsunuz" dediğinde
Yüce Allah "Allah'ın adının anılmadığı hayvanları yemeyin" [el-En'am,
121] ayetini indirdi.
Ebu Sa'lebe şu hadisi
rivayet etmiştir: "Okunla avladığın hayvan üzerine Allah'ın adını an ve
ye. Eğitimli köpeğinle avladığın hayvan üzerine Allah 'zn adını an ve ye!"
Alimler bunu mendupluğa yormuşlardır.
Not: Besmele çekmenin sünnet olması sadece hayvanı
bOğazlamaya özgü değildir. Oku ve yırtıcı hayvanı ava gönderdirken besmele
çekmek de sünnettir. Ok, hayvana isabet ettiği ve yırtıcı hayvan avı ısırdığı
anda bile olsa -yukarıda geçen hadis sebebiyle- bu sünnettir. Ruyani, balık ve
çekirge avlarken bile besmele çekmenin müstehap olduğunu İmam Şafii'nin açık
ifadesi olarak aktarmıştır. Besmeleyi bilerek terk etmek mekruhtur.
Zerkeşi, el-Hadim adlı
eserinde şöyle demiştir: "Besmele çekerken, Rahman ve Rahım ifadesini
zikretmemek müstehaptır; çünkü bu iki isim, hayvan kesme durumuna müsait
değildir." Ancak Zerkeşi, el-Minhac'ı şerhederken "besmele ile
kastedilen sadece bismillah sözcüğü olmayıp kişi bismillahirrahmanirrahim derse
bu da iyi olur" demiştir.
el-Bahr adlı eserde
Beyhakl'den aktarıldığına göre İmam Şafii şöyle demiştir: "Şayet Allah'ın
zikrine ilişkin başka şeyleri de eklerse bu fazlalık hayırlı olur." Buna
göre en kamil olanı "Bismillahirrahmanirrahim" demektir.
Kurban keserken
besmeleden önce ve sonra üç kere tekbir getirmek ve "Allahümme minke ve
ileyke" demek sünnettir.
47. Kişinin hayvanı
bOğazlarken Hz. Peygamber (s.a.v.)'e salavat okuması da sünnettir; çünkü bu an,
Allah'ı zikretmenin meşru olduğu bir an olduğuna göre -tıpkı eza n ve namazda
oldUğU gibipeygamberi zikretmek de meşru olur. İbnü'l-Münzir, Ebu Hanife ve
başkaları bu esnada salavat getirmeyi mekruh görmüşlerdir; çünkü kurban
kesiminde sadece Allah' ın adı anılır.
Halimi ne güzel
söylemiş: "Bir taat veya Allah'a yaklaştırıcı bir ibadet yaparken
Resulullah'a salavat getirilmesinin mekruh görülmesi olacak şey değildir."
Aksine sonraki
alimlerden birinin de dediği üzere bu esnada salavatı bilerek terk etmek mekruh
bile olur.
48. Hayvanı kesen veya
av yapan kimse "Muhammed adına" veya "bismillah ve'smi Muhammed [Allah'ın
ve Muhammed'in adıyla]" demesin. Yani bu ifade, sanki peygamberimizi
Allah'a ortak koşma gibi bir izlenim doğurduğndan bunu söylemek caiz değildir.
Rafii şöyle demiştir:
Bunun haram olmaması gerekir. Bunun caiz olmadığının mutlak olarak söylenmesini
mekruhluğa yormak gerekir; çünkü mekruh olan bir şeyden, mutlak olarak caizliği
nefyetmek sahihtir. Kazvinli bir grup fakih bu şekilde kesilen kurbanın helal
olup olmadığı, bunu söyleyen kişinin kafir olup olmadığı konusunda
tartışmışlardır. Doğrusu bizim belirttiğimiz gibidir.
49. İmam Şafii'nin açık
ifadesine göre kişi "Ben bu kurbanı peygamberimiz için kesiyorum"
veya "peygamberimize yaklaşmak için kesiyorum" dese o hayvanı yemek
helalolmaz.
50. Kişi
"bismillahi ve muhammed ün Resulullah" dese hayvanı yemek haram
olmaz. Hatta Hocamız Zekeriya el-Ensarl'nin belirttiğine göre burada
peygamberimizi ortak koşma izlenimi olmadığından bu hayvanı yemek mekruh da
olmaz.
Zerkeşi "bu hüküm,
nahivci açısından açıktır. Ancak nahivci olmayan için uygun değildir"
demiştir.
Not: Müslüman veya başka bir kimsenin Allah'tan
başkası adına kestiği hayvan helal değildir; çünkü Allah'tan başkası adına
boğazlanmıştır. Hatta Müslüman bir kimse Allah'tan başkasını yüceltmek ve
ibadet amacıyla bunu yaparsa, tıpkı Allah'tan başkası adına secde etmesi
durumunda olduğu gibi kafir olur.
Ruyam şöyle demiştir:
Bir kimse cin için kurban kesip bununla onların kötülüğünden kurtularak Allah'a
yaklaşmayı kastetse helal olur. Şayet onlar için kesmeyi kastederse haram olur.
Kişi Kabe'nin Allah'ın
evi olması, peygamberlerin Allah'ın elçisi olması dolayısıyla Kabe'yi veya
peygamberleri tazim etmek için kurban kesse caiz olur. Nevevi,
Ravdatü't-talibin'de şöyle demiştir: "Kurbanımı hareme / Kabe'ye hediye
ettim" ifadesi de bu manaya gelmektedir.
Devlet başkanı veya
başka birine yakınlaşmak amacıyla kesilen kurban haram olur. Şayet onun
gelişine olan sevincini göstermek üzere keserse -tıpkı doğan çocuk sebebiyle
kesilen akika kurbanında olduğu gibi- bunda bir sakınca söz konusu olmaz.
Saymerı, yolun ortasında
kurban kesmemeyi edepler arasında saymıştır, yani bu mekruhtur. İmam Gazall ise
İhya adlı eserinde bunun haram oldUğunu söylemiştir.
BİR SONRAKİ SAYFA İÇİN
AŞAĞIDAKİ LİNK’E TIKLAYIN
D. Hayvan
Kesiminde Kullanılan Alet