Gazetemizin armağanı (Kur'an-ı Kerim Meali) Gazetemizin okuyucularına birçok kültür armağanı oldu, bunların sonuncusu, içlerinde benim de bulunduğum bir heyet tarafından hazırlanan Kur'an-ı Kerim mealidir. Bu meal hem heyet üyeleri hem de yurt içinde ve dışında yaşayan birçok müslüman tarafından defalarca okundu, birkaç baskısında tashihler yapıldı ve oldukça sahih bir meal olarak son şeklini almış oldu. Bugün yeryüzünde, Allah tarafından vahyedildiği gibi muhafaza edilen tek kutsal kitap Kur'an-ı Kerim'dir. Bu kitap yalnızca müslümanlar için değil, ilâhî/vahye dayanan bütün dinler ve bu dinlerin müminleri için bir ilâhî lütuftur; çünkü hepsinin geldiği tek kaynak'tan; yani Allah'tan gelmiş, vahyedilmiş ve Son Peygamber ile onun ashabı tarafından ezberlenmiş, ayrıca yazı malzemesine kaydedilmiş, büyük bir titizlikle korunmuş, zamanımıza kadar eksiltme veya ilave yapılmaksızın intikal etmiştir. Bu kitap, daha önce vahyedilmiş ama zaman içinde beşer eliyle değiştirilmiş ve bir kısmı da zayi olmuş diğer kutsal kitapları (Tevrat'ı, İncil'i…) tashih etmektedir; yani onların içinde bulunan, fakat Hz. İbrahim zamanından beri kamil ve evrensel şeklini almış olan "tevhîd: Allah'ın yaratıcı, yönetici ve ibadete layık tek ilah olduğu" inancına aykırı hale gelmiş kısımlarını düzeltmekte, peygamberler aracılığı ile gelmiş kitaplara inanan bütün müminler için bir "ana kitap" vazifesini ifa etmektedir. Bu kitap insan tabiatına (fıtratına) ve insanın yaratılış hikmetine uygun bir hayat tarzını sunmakta, iman, ibadet ve insan ilişkileri konularında hakikati ve itidali temsil etmektedir. Onu rehber edinen insanlar hem beden hem de ruh olarak kemale doğru ilerlemekte, hem dünya hem de ebedi alemde mutlu olmanın yol ve yöntemini elde etmiş olmaktadırlar. Kur'an-ı Kerim bir "ölüler kitabı" değil, bir "diriler kitabı"dır. Onun okunacağı yer kabirler değil, müminlerin hayat alanıdır; yaşadıkları her yerdir. Evet onu okumak da bir ibadettir; ama o, yalnızca okunarak ibadet edilsin, sevap kazanılsın diye değil, içindekiler anlaşılsın, yaşansın ve böylece ibadet edilsin ve sevap kazanılsın diye gönderilmiştir. Kur'an-ı Kerim'i anlamak için her müminin kendi dilinde yazılmış mealleri ve tefsirleri okumaya ve üzerinde düşünmeye ihtiyacı vardır. Mealler ve tefsirler işte bu ihtiyaca cevap verir. Bana sık sık "Hangi meal ve tefsirleri okuyalım" diye soruyorlar. Şu cevabı veriyorum: Türkiye'de bir Diyanet İşleri Başkanlığı var ve bu kurumda bir Din İşleri Yüksek Kurulu bulunuyor. Bu kurulda yer alan birçok din alimi, Diyanet'in ve Vakfı'nın yayınlarını okuyorlar, dinin ve ilmin vazgeçilemez şartlarına aykırı olmayanları onaylıyorlar ve yayınlanmasına izin veriyorlar. Bu sebeple, meal ve tefsir okuyan müslümanlar, okuduklarını, bir de Diyanet'in yayınladığı meal ve tefsirler ile karşılaştırmalı, arada önemli bir fark varsa –kendileri din alimi olmayanlar- Diyanet'in meal ve yorumuna itimad etmelidirler. İşte gazetemiz, son armağanı ile Müslümanlara böyle bir imkanı da bahşetmiş olmakla şayan-ı şükran bir hizmette bulunmuştur. İlgililer tebrik ve takdiri hak etmektedirler. 1 Haziran 2007 Cuma
|