Sahih hadislerde, aksi icma v.b. gizli delillerle bilinen şeyler olmadığına göre, aksi açık sarih akılla bilinen şeyler de öncelikle yoktur. Ancak çatışma noktaları, ince müteşabih meselelerdendir. Bir çok kimse bu konularda yanılır.
Örneğin Allah'ın isimleri, sıfatları ve fiileri, ölümden sonraki hayat, sevap, ceza, cennet, cehennem, arş, kürsi gibi konular bunlardandır.
Bütün bunlar peygamberlerin haber verdiği şeylerden olup akıl sahibi bir çok kimsenin akılları, sadece kendi görüşleriyle bu bilgileri tahkik etmekten uzaktır.
Bu meselelere sadece kendi görüşlerine dayanarak dalan kimseler, ya birbirlerine düşüp ihtilaf etmiş, ya da ne yapacağını bilmez bir şekilde şaşırıp kalmıştır.
Onların geneli kendi imamlarının kendisinden daha usta olduğunu düşünür. Bu yüzden sarih akılla bilinen akli meselelerde üstadının söylediklerini sadece taklit eder.
Bakarsın ki aklıyla Aristo'nun dediklerine karşı çıkan kimseler, mantık, tabii ilimler ve ilahiyat konularında, üstadları
Aristo'nun dediklerini taklit ediyorlar..!
Onun otoritesine duydukları saygıdan dolayı, ona
muhalefete cesaret edemez, anlayış kıtlığını kendilerine bahane ederler. Halbuki
onlar kendilerini sarih akılla vasıflandıran akılcı kimselerdir! Bu mantıkta
şüphesiz açık bir hata var. Nitekim biz bunu başka yerde açıkladık.
|