بســـم الله الرحمن الرحيم

 

İbn Ebi'l-Hadid'in Şaşkınlığı

 

Şii, mutezili filozofların ileri gelenlerinden biri olan İbn Ebi'l Hadid'in bu konuda çeşitli şiirleri vardır. Onlardan biri:

Ey müphem düşünce, sendeki şey

Beni yaktı, ömrümü bitirdi.

Düşünceler sende yokluğa çıkar

Elde ettikleri yalnız yol yorgunluğu..

Onlar, düşünmekle bileceğimi iddia eder

Yalan söylerler. Dedikleri insan kuvvetinin üstündedir.

Eğer beni ateşe soksaydın, hakkın var,

Ben onun sevdiği kimselerden idim derdim.

Ömrümü çok ilimleri için bitirdim

Amacım ancak onun rızası ve ona yakın olmaktır.

Ama siz: "İçimizde kim çaba gösterirse

Onun evi şenlenir, suyu tatlanır" dersiniz

İbnu'l-Hattab'ın şüphelerinin, sapmalarının

ve dindeki saptırmalarının reddine gelince

Onun hali yücedir.

Belayı sevmenin belirtisi elemi tatmaktır

Onu arzu eden kişinin başına bela yapar."

 

Ebu Hamid (El-Gazali) bu yüzden, keskin zekasına büyük imanına ve felsefe-kelam bilgisine, hatta zühd ve tasavvuf yoluna girmesine rağmen bu meselelerde vardığı nokta "tasavvuf" tur. Bütün uğraşlarının sonunda keşf ehlinin yolu üzere (şaşırıp) kalmıştır. Ancak bununla birlikte o, ehl-i hadisin yoluna dönmüş ve sahih-i Buhari üzerine çalışırken vefat etmiştir.

Bu konuları iyi bilenler, insanı ancak şaşkınlığa düşüren bu yolla, istenilen yere ulaşılamayacağını çok iyi bilirler. Bu yüzden İbn Arabi, İbn Se'bin, İbn Farid, "Hal'u'n-Na'leyn" müellifi, Tilmisani gibi bu yolu tutan kimseler, muhakkiklerin imanları oldukları iddia edilmesine karşın, fasitliği hem akıl hem de nakil yoluyla bilinen yanlış yerlere sapmışlardır. Bu yüzden Ebu Hamid'in filozoflarla giriştiği münakaşa, onların yolunu batıl saydığı ve belirli bir yolu ispat etmediği görülür. Aksine o, şöyle demiştir:

"Biz onlarla -yani Eş'ari kelamında- bazen Mutezile Kelamıyla, bazen Kerramiye Kelamıyla bazen de "Vakıfe" yoluyla münazara ederiz."

Kelamının sonunda genellikle son usul ile karşılık vermiştir.

Şer!i-Muhammedi-Selefi-Sunni-Nebevi yola gelince; bununla ancak, onların kendileriyle çelişen görüşlerini bilenler münazara edebilir.

Böyle bir münazara sonucunda, sahih menkula uygun olan sarih ma'kula nisbetle görüşlerinin tamamen bozuk olduğu ortaya çıkar.

 

İÇİNDEKİLER