KUR'AN'DA İBADET KELİMESİNİN KULLANILIŞI
Bu sözlük araştırmalarından sonra, Kur'an-ı Kerim'e müracaat
ettiğimiz zaman kelimesinin ekseriyetle ilk üç mânâda kullanıldığım görürüz. Bazı yerlerde,
kelimesi ile birinci ve ikinci mânâ
anlatılmak istenmiştir. Kimi yerlerde de bu üç mânâ bir anda kullanılmıştır.
Kur'an-ı Kerim'de kelimesinin, birinci ve ikinci manalarda
kullanıldığı yerler:
"Daha sonra Musa'yı ve kardeşi Harun'u bunca mucizelerimizle
ve apaçık hüccetlerimizle Firavun'a ve O'nun ileri gelenlerine gönderdik
de (iman etmeyi bir türlü) kibirlerine yediremediler. Onlar mütekebbir
ve müstebit adamlardır" (Müminûn, 45,46).
"Onun için dediler ki: Kavimleri bize kulluk edip dururken,
bizim gibi iki beşere iman mı edecekmişiz?" (Müminûn, 47)(İmam-ı Taberi
Tefsiri'nde XVIII, 19'da âyeti hakkında şunları yazıyor:
"İtaat ediyorlar onlara karşı zillet gösteriyorlar, onların emirlerini
harfiyen yerine getiriyorlar ve onlara boyun eğiyorlar. Araplar arasında
melike itaat eden herkes için, 'melikin kulu' sözü kullanılır)
"Bana karşı minnet ettiğin (başıma
kaktığın)
o nimet, İsrail oğullarını kendine kul (köle) edindiğin içindir.(Şuarâ,
22).(Taberi Tefsiri'nde XIX, 33'de âyeti bakında şöyle diyor: "Onları
kendine ibâdet' ettirdin; yani onları köle edindin" Mücahid ise bu hususta şöyle diyor: "Onlara üstün geldin
ve istediğini yaptırdın." İbn Cureyd de
şöyle diyor: "İsrail oğullarını yendin; galip geldin ve onlara dilediğini
yaptırdın")
Bu iki ayette, kelimesinden kastedilen mânâ kulluk ve itaattir. Firavun'un ifadesi şöyledir:
"Musa ve Harun'un kavmi bize ibâdet edicilerdir;" yani onlar
bizim kölelerimizdir ve emirlerimize itaat edicilerdir. Musa'nın söyledikleri
de şöyledir: "Sen İsrail oğullarım köle edindin ve onları gönlünün
istediği şeklide çalıştırdın."
|