DİN KELİMESİNİN DİL YÖNÜNDEN ARAŞTIRILMASI
Din kelimesi Arapça'da(İbn Fâris, Mekâyisü'l-Lüğa, II, 319. Din maddesinde "Dal, ye ve nün" teferruatının
(diğer müştaklarının) ona râci olduğu bir köktür ve her türlü itaat, boyun
eğme mânâsı taşır.)çeşitli mânâlarda kullanılır: (Bk. Lisânü'l-Arab, XVII, 24-30)
1) Üstünlük, egemenlik, itaat, emir, itaate zorlamak;
köle ve kişiyi itaatkâr olacak şekilde zorlayıcı bir kuvvet kullanarak,
köleleştirip itaat ettirmek.Aşağıdaki cümlelerde aynı kökten
gelen kelimelerin Arap dilindeki çeşitli mânâları gösterilmiştir:
a) insanları itaate zorladı.
b) Onları zorladım; onlar da itaat ettiler.
c) Kavmi zelil kıldım; köleleştirdim.
d) Adam değer kazandı.
e) Sevmediği bir şeye onu zorladım.
f) istenmeyen bir şeye zorlandı.
g) İdare edip yönettim.
h) Onu kavmin idaresiyle görevlendirdim. Nitekim Hutay'e şu beytinde annesine:

(Lisânü'l-Arab,
XVII, 28; Esâsü'l-Belâğa,
l, 291; Dîvânü'l-Hutay'e
s.61 şeklindedir. Görüldüğü gibi bu ikinci rivayette
kelimesi yerine, kelimesi kullanılmıştır. Üstad Mevdûdî, böylelikle "Din"
kelimesinin bu anlamının "işleri idare etmek" anlamım ifade
eden "siyaset" kelimesi ile anlatılmak isteneni verdiğine dikkat
çekmek istemiştir. (Çev.)
"Çocuklarını un gibi öğütünceye kadar, onların idaresini
başkalarına verdin" diye seslenmektedir. Rasulullah (s. a) şöyle buyurur:

"Akıllı o kimsedir ki nefsine hakim olup onu zelil kılar
ve ölümden sonrası için çalışır." (III) Bundan dolayı bir bölgeye,
kavme ve bir kabileye galip ve üstün gelen ve egemen olan kimse hakkında
"deyyanün" sözü kullanılır. Nitekim A'şe'l-Hırmâzî Peygamberimiz (s.a)'e hitapla şöyle diyor:
"Ey insanların efendisi ve Arabın
yöneticisi!" (IV)
Bu itibarla kul ve köle için câriye için kelimeleri kullanılır, 'nin mânâsı ise, cariyenin oğlu demektir. Nitekim
Ahtal şöyle diyor: (Divânü 'l-Ahtal,s.5
Lisânü'l-Arab,X.VII,
88-189; XIII, 313, Makâyisü'l-Luğâ,
I, 334; 11, 319.)
"Onun himayesinde, bir câriye çocuğu büyüdü."
Kur'an-ı
Kerim'de şöyle buyurulur:
"İşte madem ki tekrar dirilecek ve ceza görmeyecekmişsiniz,
o halde (bitip tükenen hayatı) geri döndürün. Eğer iddianızda sadıklarsanız"
(Vakıa, 86-87).
2) Birine itaat etmek ve kölelik yapmak,
onun hizmetine, uşağı olmak, emrine amade olmak,onun hakimiyet ve otoritesi
altında zilleti ve boyun eğmeyi kabullenmek. Nitekim Arapların "Onlara üstün geldim, onlar
da bana itaat ettiler" ve
"Adama hizmet ettim "sözlerinde olduğu gibi.Hadis-i Şerifte açıklandığı
üzere Rasulullah(s.a) şöyle buyurur:

"Kureyş'ten, Arablara itaat ettirecek bir söz istiyorum." Yâni onlara
itaat ettirecek ve,boy.un eğdirecek. Bu mânâya göre itaatkâr kavim için
denir.
Nitekim Hâricilerle ilgili Hâdis-i Şerife:

''Okun yaydan çıkışı gibi itaatten çıkacaklar" buyurulmaktadır.(Hadis, Hâricilerin, millet mânâsına olan dinden çıkacakları
anlamına gelmez. Hz. Ali (r.a)'ye "onlar kâfir midirler?" diye
sorulduğunda Hz. Ali (r.a): "Küfürden kaçarlar." (Peki), "münafık
mıdırlar?" sorusuna da: "Münafıklar Allah'ı pek az anarlar.
Halbuki bunlar sabah aksanı Allah'ı anıyorlar" dedi. Bu hadisten
"Din" kelimesi ile kastedilen mânânın burada devlet reisine
itaat olduğu anlaşılıyor. İbn Esir de en-Nihâye adlı kitabında, "Dinden
maksad itaattir. Yani Hâriciler imama, (devlet reisine) farz
olan itaatten kaçıyorlar ve ondan tamamen uzaklaşıyorlar" diye açıklamıştır.
(Cilt, II, 41, 42)
3) Şeriat, kanun, yol, mezhep, millet,
(din), âdet, taklit. Bu mânâda Araplar derler ki: "Benim yolum, huyum, suyum budur." Hayır veya şerden birisi,
alışkanlık haline getirildiği zaman da "dane"
denir. Hadis-i Şerifte de, "Kureyş ve onların âdet ve yollan üzere
olanlar"(VI}tâbiri geçmektedir.Bir başka hadiste, sözü geçmektedir ki,"Rasulullah
(s.a) kavminin dini üzerinde idi" (VII) demektir. Yani Rasûlullah
(s.a) evlenme, boşanma, miras ve bunlara benzer medenî ve içtimaî hallerde,
kavminin geçerli olan örf ve âdetlerine tâbi oluyordu.
4) Ceza, mükâfat,muhakeme, hesap. Arap
atasözlerinden birinde " yani "Nasıl yaparsan sana
da öyle yaparlar" denmektedir. Kur'an-ı Kerim de, kâfirlerin
"Biz mi yaptıklarımızın cezasını görüp hesaba
çekileceğiz?" sözünü nakleder. İbn Ömer (r.a)'den rivayet edilen
bir Hadis-i Şerifte Rasulullah (s.a) şöyle buyurmuştur:

"Sultanlara sövmeyiniz. Eğer mutlaka onlar hakkında bir
şey söylemeniz gerekirse: "Allah'ım! Bize reva gördüklerini sen de
onlara reva gör" deyiniz. (VIII) Yâni onların bize yaptıklarını,
sen de onlara yap demektir. İşte bundan dolayı kelimesi kadı ve mahkemedeki hâkim mânâlarına gelir. Bir ihtiyara, Hz.
Ali (r.a) hakkında sordular. O da: - Peygamberden sonra bu ümmetin en büyük hâkimi idi" cevabını verdi.
|